Notes

Dünya yeni bir yıla daha girmenin hazırlığı içerisinde...alışverişler,rezervasyonlar,tatil planları,eğlence programları,hayalleri süsleyen yılbaşı ikramiyesi heyecanı,tv ve radyo programları ve daha birçok yönüyle insanlar pürtelaş bir heyecan içerisinde yeni yılı karşılamaya hazırlanıyor...peki tüm bu hazırlıklar yapılırken nasıl bir motivasyon ve nasıl bir inanç devreye giriyor?tüm bu kutlamalara,çılgınca yapılan hazırlıklara ilham veren şey ne?biz müslümanlar açısından yılbaşı kutlamalarının hükmü nedir?bu kutlamaların dini bir dayanağı ya da serbestliği var mıdır?şenlik ve bayram havasında kutlanan bu ritüelin tarihi başlangıcı ve arka planı nedir hiç düşündük mü?Tüm bu sorulara cevap ararken görüyoruz ki bir çoğumuzun zannettiği ya da bildiği gibi bu kutlamalar hiç de hristiyanlara dayanan bir gelenek değilmiş.ondan çok daha öncesine Paganizme(puta tapıcılık)dayanıyormuş.nasıl mı?şöyle ;bildiğimiz üzere hristiyanlığın temelleri roma topraklarında hayat bulmuştur.roma da ise hakim inanış,inanç yapısı Paganizme dayanır.m.ö güneşe tapan Romalılar taptıkları güneş Tanrı’sının kendilerini terkedip karanlık bir mağarada gizlendiğini düşünmüşlerdir taki günlerin uzadığı 25 aralık tarihine kadar(julien-culyan takvimine göre25 aralık)25 aralıkta güneşin karanlıklardan çıkıp kendilerine tekrar geri döndüğüne inanmışlardır.ve bu tarihi şenlik havasında kutladıkları dini bir bayram ilan etmişlerdir...zamanla roma kültürünün ve kralının etkisinde kalan hristiyanlar 25 aralık tarihini içselleştirerek,esasen Doğum tarihi bilinmeyen hz.isanın Doğum tarihi kabul etmişler ve tıpkı güneşe tapan romalıların inandığı gibi hz.isanın da karanlık bir mağarada dünyaya geldiğini söylemiş,”İsa da bizim güneşimizdir”sloganı ile 25 aralığı onun Doğum günü ilan etmişlerdir.24-25 aralık Noel olarak kutlanmaya başlanmış ve bu kutlamalar tarih konusunda uzlaşılamadığı için kimi hristiyanlarca 6 ocağa kadar uzatılmıştır.paganizim hristiyanları sadece tarih konusunda değil semboller konusunda da etkisi altına almıştır örneğin Noel ağacı diye kabul edilen çam ağacı,doğaya tapan paganlarda “ölümsüz yaşamın sembolü kabul edilmiştir”çam ağacı yapraklarını yaz kış dökmediği için... hristiyanlar ise Noel ağacı diye kabul ettikleri çam ağacına hz.isanın ineceğine inanmış”bizim eve insin”düşüncesiyle her eve bir çam ağacı geleneğini başlatmışlardır.noel ağacının etrafında toplanıp yiyip içmeyi ömürlerinin uzamasına vesile saymışlardır.çam ağacının etrafına mum dikme ise martin luter in başlattığı bir yahudi geleneğidir... ve yine hristiyanların olmazsa olmazlarından biri olan Noel baba figürü ise paganların inandığı Tanrı yul’dur.tanrı yul kırmızı mantolu,kızağını ren geyiklerinin çektiği Nur yüzlü bir ihtiyar suretindedir onlara göre. Ve yılbaşı geleneklerinden biri de hindi yeme geleneğinir.işin enteresan yanı hindinin hiçbir kültürel ya da dini bir misyonu yoktur bu gelenek sadece İngilizlerin pazarlama dehasının bir ürünüdür... tüm bu tarihi bilgiler bize gösteriyor ki 25 aralık 6 ocak arası yapılan kutlamalar ve kullanılan semboller tamamen Paganizmin hristiyanlara miras bıraktığı dini ritüellerden başka bir şey değildir! Ne yazık ki hristiyanlardan da bize empoze edilen bir dini dejenerasyon operasyonudur! İnsan etkileyen ve etkilenen bir varlıktır. insanın bu yönünü bir noktada zaaf olarak bildiren Aziz kitabımız” onların kalpleri birbirine benzedi”(bakara 118)diyerek nasıl bir yok oluşa sürüklendiğimizi resmediyor ! halkının büyük bir kısmı müslüman olan ya da olduğunu idda eden ülkemizde ilk defa 1926 yılında başlatılmıştır yılbaşı kutlamaları,eğlenceleri...bu kutlamalarda orijinalinden hiçbirşey eksik bırakmamaya özen gösterilmiştir!örneğin bir çoğumuz evlerimizin baş köşesine ölümsüzlüğü sembolize eden çam ağacını yerleştirmişiz!kim bilir belki hz.isa bizim çama iner diye bekliyoruz herhalde(!) Noel baba figürü mağazalarımızda,caddelerimizde,tv programlarımızda her yerde...biz böylelikle hristiyanların Haçlı seferlerinde giremedikleri yerlere Noel baba aracılığıyla onu nurani,aksakallı Güler yüzlü siması ve elinde oyuncakları ile buyur etmişiz.neden elinde oyuncak var sualinin cevabı da belki”önce çocuklarınızla başlayacağım sizi kuşatmaya” mesajını barındırıyordur kendi bünyesinde... kurban bayramında kesilen kurbanlara merhamet gösterip(!)”kesmeyin ya hu şu hayvancıkları” diyen hayvanseverlerin bu kutlamalara 400 bin hindinin kurban edildiğini bilmiyor olmaları ya da bu duruma tepkisiz kalmaları da ayrıca şaşılacak konular arasında!.... dejenerasyon sürecine Türk tarihinde ilk defa “Tayyare piyangosu”diye geçen milli piyango geleneğini de eklemeden geçmemek lazım.sormak lazım milli piyango kumar değildir diyenlere”Türk ticaret kanununda bile milli piyangonun “kumar”olarak adlandırıldığını hiç mi duymamışlar?!unutmayalım ki bizim milli piyango biletini “besmele”ile çekmemiz onu asla helal kılmaz!maide süresi 90. Ayette Mekke dönemindeki benzeri uygulama(fal okları)nasıl haram kılınmışsa alın teri dökmeden elde etmeyi hayal ettiğimiz,bir taraf kazanırken diğer tarafın kaybettiği,birçok insanın içinde hakkının bulunduğu milli piyango bileti kesinlikle haramdır!ve hiç bir iyi niyet onu helal kılamaz! Sözün özü”kim kendisi dışında bir topluma benzerse o onlardandır(ebu Davud)hadisi gereğince Batılılara benzemek ve haz kültüründen nasiplenmek adına değerlerimizden vazgeçtiğimiz taktirde,benzediğimiz model aldığımız toplulukla Allah’ın huzuruna çıkarılacağız!artık müslümanlar olarak birilerinin ya da bir toplumun gölgesi olmaktan kurtulalım!ortada bir hakikat vardır ki o da ”kendisi olamayan hiçbirşey olamaz!”gerçeğidir!insan ne zaman ki birilerini taklit etmeye başlar ise,işte o zaman değer kaybetmeye de başlamış olur!bizim kendimize has bir çizgimiz ve kendimize has değerlerimiz olmalı!ve ayette buyurulduğu gibi”zulmedenlere en ufak bir eğilim dahi göstermeyin sonra ateş size de dokunur!...”