Notes

4.BÖLÜM

TESADÜF - Pazar akşamı. - Saat 18:15 / 03.01.2011

Peter, Adananın turistik yerlerini gezdikten sonra laptop'undan seçtiği: Sevgi Adası, Dilberler Sekisi ve Eski Baraja gitmek için siyah jeep'ine
bindi. Rus kökenli şoförü Nicolai'ye ilk sevgi adasına gitmek istediğini belirtti.. Resimlerine baktığı adaya çıplak gözlerle bakıyordu. Jeep'inden
inerek küçük bir sandal'a bindiler ve adaya doğru gitmeye başladılar. Sevgi adasında Peter hem manzaranın tadını çıkartıyor, hemde
K.Ü.K'de yapılan projesinin detaylarını düşünüyordu. Bu projeyi ilk önce Türkiyede test edecekti fakat hangi insan denek olacaktı
daha belirlenmemişti. Gönüllü birini bulmak zorundaydılar, aksi halde yabancı bir ülkede böyle bir girişim açığa çıkartılırsa başlarına
büyük bela alacaklarını biliyordu Peter. Sevgi adasından ayrılıp dilberler sekisinide gezdikten sonra gidecekleri son yer eski baraja
doğru yola çıktılar..

15 dakika sonra..

Peter barajın girişinde etrafa göz atıyordu, telefonu çaldı. Arayan kişi Aroghetto'ydu tesiste bir aksilik çıktığını belirterek hemen buraya
gelmesi gerektiğini söyledi. Peter koşarak jeep'ine bindi Nicolai'ye direk tesis'e sürmesini emretti.. Neler olduğu hakkında en ufak fikri yoktu.
Belki Türkiyenin özel kuvvetleri yerlerini tespit etmişti, belki düşmanları tarafından saldırıya uğramıştı. Her ihtimali göz önünde bulundurarak
silahını hazırladı ve beline koydu...

Pazar akşamı. - Saat 21:32 / 03.01.2011

Karanlıktan önündeki çakmağı bile göremeyen Mert, arkadaşlarına " Hadi kalkalım, rezillik çekiyoruz burada. " dedi fakat Adanada sivil polislerin
fazlalığı yüzünden her yerde sigara içemiyorlardı. Mehmetin tek kuşkusu polislerdi, sadece gözünün parlaklığını görebildiği Mert'e doğru
bakarak " Kanka her yerde sivil polis var, üstümüz dolu dışarıya çıkarsak paket olabiliriz. Bir yarım saat daha dayanalım kalkarız. "
Mert polisleri ne kadar umursamasada Mehmet, Ufuk, Halis okuyorlardı. Eğer onların siciline böyle birşey işlerse hayatlarının biteceğini
bildiği için ses çıkartmadı ve oturmaya devam ettiler. Herkes sessizdi, Ufuk bir türlü arasını düzeltemediği kız arkadaşını, Mehmet
babasıyla ettiği kavgayı Halis bu kafayla nasıl eve gideceğini düşünüyordu. Mert bambaşka duygular içerisindeydi, çünkü bir insanın
kolunda durduk yere damga çıkıp kaybolmazdı..

Saat 23:17 / 16.11.2010 KKTC K.Ü.K (KİMYASAL ÜRETİM TESİSİ)

Bilim adamlarının yıllarca üstünde çalıştığı, Yeşil toz projesi sonuç vermek üzereydi son aşamalara gelinmişti. Aksilik çıkmazsa,ilk insan denek
üzerinde deneylere başlanacaktı.
YEŞİL TOZ; Bilim adamlarının yüzyıllarca araştırdığı beyin dopingi gerçek olmak üzereydi. Onun üzerine süren çalışmalarda, yeşil toz ortaya
çıktı aslında yeşil toz beyin dopingi değil, bedensel bir dopingdi. Fare,köpek,maymun üzerinde yapılan deneylerde olumlu sonuç göstermiş,
%40lık bir gelişme söz konusu olmuştu.
İtalyan bilim adamı Aroghetto, bu geliştirmekte olduğu doping'in işe yaraması sonucunda dünya üzerinde bir çok değişiklik olabilirdi. Çünkü
bu doping'in yan etkisi olmadığı halde normal bir insandan 4 kat daha güçlü bir insan ortaya çıkacaktı.

1 Saat sonra...

Denek bulunmuştu, Aroghetto deneylere başlamak için eksiklerini tamamlıyordu. Denek saydam dolap'a benzer bir kapsüle koyuldu, kapıları
kapatıldı. Aroghetto bilgisayar sisteminden son ayarlamaları yapmıştı artık yeşil toz denenmeye hazırdı. Aroghetto tam düğmeye basacağı
sırada yukarı koridordan bir silah sesi yükseldi. Paniğe kapılmadan Aroghetto çalışanlara " Derhal projenin yedeğini alın buradan ayrılıyoruz! "
diyerek masasındaki bir kaç belgeyi toparlamaya çalışıyordu.. Kapıda 2 tane koruma vardı, kapı özel yüz tanıma sistemiyle yapılandırıldığı için
buraya girmeleri pek kolay olmayacaktı. Aşşağıda bekleyen korumalar silahını çıkartıp yukarı kata koşarken, Aroghetto'da ne kadar çabuk
buradan ayrılırsak sağ çıkma ihtimalimiz okadar yüksek diyerekten hızlı hızlı önemli dosyaları çantasına koyuyordu.. Ajanlar korumları alt
ettikten sonra aşşağı kata doğru adım almaya başladılar fakat Aroghetto bilim adamı olmasına rağmen çok hızlı birisiydi masasının
çekmecesindeki sis bombasını merdivene doğru fırlatıp silahlı ajanlar daha aşşağı kata ulaşmadan gizli çıkıştan kaçıp izlerini kaybettirdiler.


Pazar akşamı. - Saat 22:15 / 03.01.2011

Sigara bittikten sonra herkes kalktı evine gidecekti fakat Mehmet babasıyla yaşadığı problem yüzünden eve gidemezdi. Mehmet omuzlarını silkti
" Halis! Kanka sizin evde kim var? " " Kanka bugün akşam 9 gibi mersine gideceklerdi, anahtar komşuda kimse yok yani ne oldu? " Mehmet'in
üstünden ağır bir yük kalkmış gibiydi, kalacak bir yer bulmuştu çünkü. " Tamam kardeşim bugün evle tartıştımda, sizdeyim o zaman. "
Ufuk evine geçecekti, Halisle Mehmette eve geçeceklerdi. Mert'in biraz canı sıkkındı arkadaşlarına selam verdi " Kanka bugün biraz sıkıntı var
üstümde, ben baraj'ın girişinde oturaklarda yarım saat kadar duracam siz gidin. " Ufuk farkındaydı zaten fakat bu anı bekliyordu " Kanka
o zaman birlikteyiz, Mehmetle Halis gitsin biz takılalım biraz. " Mert kafa sallayarak onayladı, barajın giriş bölümüne geçtiler ve oturdular.
Bir çok insan geçiyordu Mert rahatsız olmuştu aslında biraz ama ıssız bir yerde oturmaktansa, burasının daha uygun olduğunu düşündü..
Ufuk Mert'e uzun süre baktıktan sonra, sessizliğini bozdu. " Mert biliyorsun yaklaşık 12 senedir kardeş gibiyiz, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez.
Senden bir isteğim var, şuan başında ne iş varsa canın neye sıkılıyorsa anlat. " Mert söylemek istiyordu, fakat söylerse ne olacağını bilemiyordu
hep kafasını karıştıran şey buydu. Söyleyimde kurtulim artık diyerek anlatmaya başladı.....