NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

şu anasını siktiğimin dünyasına adımımı attığımdan beri işler yolunda gitmedi. belki benden önce de böyleydi, ben içselleştiriyorumdur. küçüklüğüm fena geçmemişti. sabahın körü sokağa çıkıp, akşam ezanına kadar it gibi koşuşturur, zili çalar annelerimizden aşağıya su göndermesini isterdik. tabi o su beşinci kattan fırlayınca patlardı genelde. sonra kendimi ansızın camide buluverdim. günün bir kısmında anlamadığım formüllere benzer şeyler ezberleyip hocaya anlatıyor, kalan vakitlerde otuz üçlük boncukları birbirimize fırlatmaca oynuyorduk. camiden bizim eve dönüş biraz yokuştu. gidiş-gelişi bisikletle sağladığımdan bu yolculuklar tehlikeli olabiliyordu. çünkü elimdekini göğsümden yukarı tutmam gerekiyordu. bazen dengeyi sağlayamayıp, düşüp dizimi kanatıyordum. bazı arkadaşlarım farklı bir kursa gidiyordu. o kursun yüzme havuzu olduğunu öğrendiğimde babamın başının etini yediğim doğrudur. ama napayım yüzme havuzu vardı. çocuktum ve günümün üçte birini sıkıldığım bir yerde geçirmek istemiyordum. yüzme havuzu olan kursu sevmiştim.

yıllar geçti abim ve ablam sırayla evlendiler. abim yine dizimin dibinde macunköy'deydi. ablam bambaşka bir memleket olan denizli'ye taşınmıştı. yengemle, eniştemi hiç sevemedim. abim evlendiğinden beri pek vakit geçiremedik. başbaşa kaldığımız zamanlar bile çok kısıtlıydı. az bir süre başbaşa kalsak vakit geçirsek, yengem başımızda biterdi. abim evlendikten sonra geçirdiğimiz vakitleri özetlemek istesem; haftada bir oynadığımız fifa maçları diyebilirim. devresi beş dakikalık olan maçlardan evet. bir süre sonra abimi iki ayda bir görmeye başladım. önceki zamanları çoktan özlemeye başlamıştım.

ablam denizli'ye gittiği için, onu bayramdan bayrama görürüm. yan odamdeyken kilometreler ötesine gitmesi elbette zoruma gitmişti. artık evde tektim ve istediğim gibi at koşturabiliyordum. tek bir sıkıntı vardı. at koşturacak yaşın üstünden baya bir geçmişti. on altı yaşındaydım. elli küsür yaşlarda bir baba ve ondan altı yaş küçük bir anneyle yaşam mücadelesi veriyordum. birinin antropoz diğerinin menopozda olması bu küçük ergeni pek iyi etkilemedi.

geceleri yatmadan kitap okurdum ben. ışığımı söndürür yatağımın altında telefonun ışığıyla keyif sürerdim. bir zaman sonra tak etmişti bu durum. ortalıkta okuyordum kitaplarımı. bir gün babam ne okuyorsun diye yanıma gelmişti. yapılmaması gereken dokuz kusurlu hareketten biri olan din, siyaset, evrim üçlemesine girince iş iyice çıkmaz bir hal almıştı. babanızın sizi evlatlıktan reddetmesi mi dersiniz, yoksa size saygı duymaması mı orasını bilemeyeceğim. ama işler artık yoluna gitmiyordu, zaten hiç gitmemişti! bu sırada abimi iki ayda bir görmeye devam ediyordum. abim her defasında suçsuz yere yargılandığını söylüyordu. ona güvenim tamdı. çünkü o küçüklüğümden beri kendime aldığım idoldü. yüzümüzü kızartacak bir suç işlediğine ihtimal vermiyordum.

yine bir gün abimi ziyaretten dönerken otobüste dedemin öldüğü haberini almıştım. annemle babam apartopar denizli'ye yola koyulmuştu. dedem beş senedir yatağa bağlı bilinci yarı açık yatıyordu. ölmesi belki de onun için en iyi şey idi. ben olayın şokunu atlatırken bolu tünelindeydim. tünelin çıkışında bir devrin kapandığını, baba tarafı akrabalarla aramız bozulduğu gibi anne tarafı akrabalarla miras sürtüşmesi yaşanacağının farkında olmuştum. o gün abim içerde mektup yazmış ve bunu bir şekilde bana ulaştırmıştı. o mektubu her umutsuzluğa kapılınca okurdum. insan sevdiği kişileri uzun süre göremeyince onları unutabileceğin korkarmış en azından benim için doğruydu bu. abimi unutmaktan korkuyordum. telefonumun arkaplanını o yapmıştım. mektubu kolye haline getirip takmıştım. abimin hep bana en yakın olmasını istiyordum. o benim için hep idol olmuştu. onu unutamazdım.

bu sırada dünyalar tatlısı, pek de utangaç bir sevgilim olmuştu. her geçen gün bana güzel müzikler önerir, ufkumu açardı. hala nasıl böyle güzel müzikler bulabildiğini anlayamıyorum. kendisi o sıralar hayata bağlanma sebebim olmuştu. sınav döneminde sevgili yapmak ne kadar doğruydu? bu soruyu her gece kendime soruyordum, ama cevap alamamıştım. sanırım bunun cevabını tercih dönemi alacaktım. - muhtemelen babayı da-

abimin telefonuna yüklediği verilerin kaydına bakmıştım. ve patadanak malum uygulama gözümün önünde belirmişti. oysa abim bana hayatında hiç öyle bir uygulama yüklemediği, gözlerinden yaşlar süzülerek yemin etmişti. yengeme bunu gösterdiğim de " ne olacak yani yüklemiş olabilir ama silmiş sonuçta" diye bir şeyler geveliyordu. her şey çok garip geliyordu. dünyada kimseye güvenmeseniz de ailenize güvenebilirdiniz. fakat ben onlara da güvenemiyordum artık. kimse tekin gelmiyordu. o gece barış'ı aradım. gecenin dokuzu olduğundan evden çıkamamıştı. çıkamayacağını biliyordum ama içimi dökmem gerekiyordu. barış şu dünyada herkesten çok güvendiğim insan. başkasına da tam anlamıyla güvenemezdim ki! ailem mi? öyle bir şey yoktu artık. benim bir ailem yok. nilay ve aslı vardı tabi. nilayı bu konuya karıştırmak istemedim. aslı ise bir haftalık sevgilimdi. zaten yeterince şey biliyordu ve ben daha bu olayı kendim kabullenemezken başka birine anlatmak hiç ama hiç istemedim. bir süre bu şeyler olmamış gibi hayatımı sürdürmeye çalıştım.

kaldıramıyordum bu durumları. realist olarak baktım tüm yaşananlara, yapmam gereken tek şey çalışıp bir şekilde istanbul'a gitmekti. bunun için hastaneye gittim. aslında gitmeden önce randevu almayı denedim. o kadar güzel bir randevu sistemi var ki, on beş gün içerisinde boş randevu yok. on beş gün sonrasına randevu almak isteseniz sistem otomatik olarak 2 hafta sonraya randevu vermiyor. ben de kulaklığımı taktım yola koyuldum. yeni yeni reşit olmuştum ve sigortam olup olmadığını da bilmiyordum. umarım muayene parasını kilitlemezler de bir de oradan vurmazlar diye söylenip durdum. hastaneye vardığımda sistemin kapalı olduğunu söylediler. sonra nöbetçi polinikler sırasını keşfettim. keşfettiğimde önümde iki yüz altmış beş kişi olması cabası. sırada yetmiş kişi kaldığında o sıra dünya tatlısı utangaç sevgilimin benden ayrılmak istediğini öğrendim. ne kadar trajik değil mi? kafanızı toplamak için psikiyatriye gidiyorsunuz. sıranızı beklerken sevgiliniz sizi terkediyor. sanırım yaratıcı beni dünyaya getirirken olası doğal afetler kısmını maksimuma getirip yollamış. bir bug fix geçseydiniz be kardeşim böyle de olmaz ki!

artık tek başımaydım.
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.