Notes

Paranormal Defter: "Mezid 1"

Bu köyde yaşayan hristiyanlar "3 Çatallı Gölge" ismini koydu. Müslüman kısım ise "3 Gölge" olarak adlandırdı. Şimdiki ismi ise "Mezid 1" dir.
Bu köy konumu dolayısıyla cinlerle yakındır. Çünkü köy bir vadiden geçen derenin etrafına kurulmuştur.
Bu tarz alanlar cinlerin en çok rastlandığı yerlerdendir.
2002-2003 yıllarında jeoloji üzerine eğitim gören "Oktay" isimli bir öğrenci dönem ödevi olarak o bölgenin jeolojik yapısını araştırmak üzere oraya gidiyor.
Yolculuk esnasında zorluklar başlıyor. Kar nedeniyle köyün yakınlarında bir yerde bindiği otobüs geri dönmek zorunda kalıyor. Ama köye yaklaştıklarını şoförden öğrenen Oktay iniyor ve köye doğru yürümeye başlıyor. Köyün kahvehanesine gidiyor, öncelikle kahveye girdiğinde köy halkı pek sıcak yaklaşmıyor. Kahvede oturan son kişi kalktıktan sonra kahve sahibi Oktay'a bir yorgan ve yastık hazırlayıp sabah erkenden uyanmasını tembihleyip gidiyor. Oktay rahatına çok düşkün olduğundan verilen yorganda rahat edemiyor. Birden cama bir taş geliyor. Kalkıyor bakıyor ve kimse yok... Tekrar uzanıyor, tam karşıdaki camdan bir taş sesi daha geliyor. Uyuyamıyacağını anladıktan sonra en azından "köyü gezeyim" düşüncesi ile kalkıyor. Gezdikten sonra ise dikkatini çeken 3 şey var.
1. Köyde harabe haldeki evlerle kullanılan evler birbirine çok yakın.
2. Harabelerden birinde 3 tane uzun insan çizimi ve bir tane yazının devamı olan "...doğ" yazısı.
3. Köyde hiçbir ibadethaneye yer verilmemesi. (Cami,Cemevi,Kilise vb.)
Sabaha karşı bir sandalye de uyuya kalıyor.
Birilerinin kahveye gelmesi ile uyanıp rahat ettin mi sorularına da nezaket ile evet cevabını verdikten sonra kahvaltısını yapıyor.
Köyün etrafını gezip bir kaç kamera görüntüsü alıyor ve baştan savma bi şekilde ödevi teslim etmeyi planlıyor, çünkü köy halkı ve dün gece yaşadıkları onu rahatsız ediyor. Tam kahveye dönüp kamerasını çantasına koyduğu sırada "Cemşit" isimli köylü kamerasını tutup yere atmaya çalışıyor ve o sırada "Onların hepsi uydurma, gelmeyin artık köyümüze" diyor.
Kamerasını aldığı sırada kahvedekiler Oktay'ı dışarı çıkartıp Cemşit'i sakinleştiriyor.
O sırada bi genç kahveye giriyor ve Oktaydan "hocanın misafiri" diye bahsediyor. (İsmi verilmediği için "x kişisi" olarak sesleneceğim) X kişisi bunları söyledikten sonra köy halkı Oktay'a yakın davranıyor çay ısmarlayıp sohbet etmeye başlıyorlar. X kişisi ödev için buraya geldiğini öğrendim istersen evimde kalabilirsin diyor. Oktay kabul ettikten sonra X kişisinin beyaz atına binip ormana doğru gidiyorlar. Ormanda üç katlı bir evi olan X ilk gün güzelce ağırlıyor Oktay'ı.
2. gün ödevini tamamlayan Oktay o gece annesini ve babasını rüyasında görüyor, ama bir kabus şeklinde olan bu rüyada annesini cin şeklinde görüyor.
Bir takım rahatsız edici olaydan sonra Oktay'a artık cinler gözükmeye başlıyor
ve X olayları anlatmaya başlıyor Oktay'ın sorması üzerine
"Annem ve babamın işlediği büyük bir günahın bedelini ödüyor köy halkı.
Bu köy cinler tarafından sahiplenildi annem ve babam yüzünden.
Bende bu köyde ölen son insan olduktan sonra bu köy tarihe karışacak. O kapıda gördüğün cinler koruyucu cinlerdir ve onlarda artık bizi korumayı kabul etmediğine göre tek çare kalıyor.
Bu köye ismini veren "hoca" isimli cini ve onun soyundan olan 2 cini öldürmezsek biz öleceğiz ama onları biz öldürmeyiz onları müslüman olmayan diğer cinlere öldürtmemiz gerekiyor. Zamanında annem ve babam bir cini öldürmeyi başardı o cini yakarak öldürdüler ve köy lanetlendi. O duruma düşmemek için 3 cini başka cinlere öldürteceğiz ama evim tılsımlı olduğu halde buraya cinler girebiliyorsa artık burda yapamayız".
Bu sözleri sarf ettikten sonra derenin kenarına yakın bir mağara tarzı ufak bir oyuğa geçiyorlar. Sakatatlar, ibranice yazılı kağıtlar hazırlandıktan sonra farkediyorlar ki büyü kitabı evde kalmış. X kişisi eve gidip alması gerektiğini söylüyor ve atına atlayıp uzaklaşıyor. Oktay'ın yaşadıkları canını sıkıyor ve derenin kenarına inip bir sigara yakıyor. Derenin karşı tarafına bakıyor hoca ve diğer iki cin orada. X'in daha önce söylediği gibi hemen uzaklaşıyor ordan ve mağaraya giriyor. Oktay X'i orada saatlerce bekliyor sabah olmak üzere eve gidiyor. X'in odasına girdiğinde X'i elleri arkadan bağlanıp kafası oyulup öldürülmüş bir şekilde buluyor. Ne yapacağını bilmezken bir kağıt görüyor. X'in el yazısını daha önce gördüğünden ona mektup bıraktığını anlıyor ve okumaya başlıyor.
"Oktay; eğer bu mektubu okursan kaç burdan, hatta arkana bile bakmadan kaç. Köylüler beni öldürmek için geliyor. 2 aydır bunu planlıyorlarmış. Keşke seni kalman için ikna etmeseydim.".
Oktay ne yapacağını şaşırıyor polisi arasa cinayetten sorumlu tutulabilir.
Oradan hemen uzaklaşıyor. Şimdi olayı açıklamaya gelelim;
Oktay "dönem ödevi" için geldiği köyde cinler ona musallat (diyebiliriz galiba) oluyor. Köy halkı lanetlendiğinin farkında ve X'i öldürüp lanetten kurtulmayı planlıyor. X ölüyor Oktay ise kaçıp kurtuluyor.
Geriye ise 2 şey kalıyor
1. Kurtulduğunu sanan Oktay.
2. Henüz yeni başlayan hikayemiz.
Olaylar çok uzun olduğundan seri haline getirip öyle sunacağız.
Köy şuan İnegol/Bursa da ve dikkat çekmemesi için sokak lambaları hala çalışıyor. Ancak ismi kayıtlarda bulunmasın diye ismi defalarca kez değiştirilmiş ve o köyün ismiyle müze halinde bir köy ortamı oluşturulmuş o civarlara ve siz o köyü internetten ararsanız ancak müze halindeki o çevreye kurulmuş köyü bulursunuz. -UniversalBilgi-