NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

Merhaba. Ben bugün bir şey kaybettim, fakat ne kaybettiğimi bilmiyorum. Bu aslında nasıl bir insan olduğumu kendime tekrardan hatırlatıyor. Kim olduğumu, ne olduğumu yine sorguluyorum. Sanırım galiba buldum. Hep özel bir çocuk olduğunu düşünen biriydim. Elindeki en güzel şeylere zarar verip yok eden bir insan, özel bir çocuk olamaz. Her şeyin en güzeline, en doğrusuna sahip olduğumu düşünürdüm ama gördüğü şeylerin en beğendiği özelliklerini alan, toplama bir varlıktan başka bir şey değildim. Kendime özel hiçbir şeyim yoktu. Ne gördüysem, onların sevdiğim özelliklerini alıyordum. Yazdığım şeylerde dahi böyle oldu. Duygularımı yansıtmak istediğimde sözlerimi bile sevdiğim ve benim için anlamlı olan şarkıların sözlerinden topladım. Kendi duygularımı çok güzel ifade ettiğimi düşünüyordum, fakat duygularımı sadece başkalarının eserlerinden alıntılayarak ifade edebiliyormuşum. Başkalarının duygularından... Sadece yuvadan uçtuğumu, fakat yuvamdan uçarken bir parça alıp götürdüğümü söylemek istemiştim. Bu bile "i took a piece of you the day i left the womb" dan alıntı. Çok fazla şey geliyor içimden, sanki çok önemliymiş ve çok da ilgi görecekmiş gibi hep insanlığa bir şey bırakmak istemiştim arkamdan. Düşüncelerimi, sözlerimi bırakmak istemiştim. Unuttum, insanlığın değil, bunları sadece tek bir kişinin önemseyeceğini unuttum. Benim insanlarım, aslında sadece tek bir kişi miydi? Bunca zamandır "insanlık" kavramı, benim için tek bir kişi miydi?

Bütün duygulardan ve aile kavramlarından mahrum büyüdüm. Duyguları tek başıma öğrenmek zorunda kaldım. Özel bir çocuk değildim, sadece yetişememiş, büyüyememiş, hiçbir şeyin farkına varamamış büyük bir çocuktum. Çocukmuşum. Büyüyememiş, büyük bir çocuk. Bugün ben neyi kaybettim? Bundan daha az üzüldüğüm şeylere hıçkıra hıçkıra ağlayabiliyorken, neden şu an ağlayamıyorum? Yani neden gözlerim ıslanmıyor demek istiyorum. Çünkü ağlıyorum aslında, sessiz, sakin, duygusuz bir biçimde. Hayatım boyunca ben ağzımı açmadan beni anlayabilecek bir "varlık" hayalini kurarken, bunu bulduğumda neden nankörleştim? Nereden geldiğimi neden unuttum? Gerçekten soruyorum, kötü bir insan değilken neden en büyük kötülükleri ben yaptım, en çok canları ben yaktım? Bu kadar fazla terk edilmişken, bu kadar ağır şeyler yaşatılmışken, hayatıma giren insan benim haksızlığa uğradığımı mı düşünüyordu? Yoksa çoğunluğun haklı olabileceğini mi? Hak etmiş miydim insanların bana böyle davranmasını? Bence hak etmişimdir. Fakat o insanı kaybettiğimde bunu anladığını düşünüyorum. Belki de şu an gözyaşlarını silerken "bana bahsettiği insanlar haklıymış, gerçekten böyle yapılmayı hak eden bir insanmış" diyordur içinden. Önceden belirtmiştim oysaki. Bu benim bir lanetim. En çok üzerine düştüğüm şeylerin, en çok sevdiğim insanların, en çok değer verdiğim her şeyin, herkesi, her şeyi ben üzüyorum. Elimi, en çok üzerine düştüğüm şeylerde yüzüme bulaştırıyorum. En çok zarar vermekten korktuğum, çekindiğim şeylere istesem dahi veremeyeceğim zararları veriyorum. Hep kırmak istedim bu laneti, her seferinde kırdım zannederken, yine yeniden buldu beni. Yine mahvetti her şeyi, yine elimi yüzüme bulaştırdı. Yine beni kendi karanlıklarımla yalnız bıraktı. Yine beni kendi zihnimde yalnız bıraktı. Yine beni kendi sesimle yalnız bıraktı. Yine beni kendi düşüncelerimle yalnız bıraktı. Yine beni kendi yaşadıklarımla yalnız bıraktı. Yine beni kendi hislerimle yalnız bıraktı. Yine beni kendi odamda yalnız bıraktı. Yine beni... Yine beni...

Ben neden böyleyim? Sadece sevgi isterken, gördüğüm sevgiyi yok ediyorum? Herhangi bir şey olduğunda açıkça konuşmayı önerirken, konuşmaktan ben kaçıyorum? Gerçekten, ben neden düzgün bir insan olmayı hak etmiyorum? Çok tatlıydı oysaki, çok güzeldi gözleri. Çok güzel gülerdi, çok tatlıydı elleri, çok da lezzetliydi de. Her iki şekilde, elinden çıkan yiyecekler de lezzetliydi, elini öptüğümde ağzımda kalan tat da lezzetliydi. Her şekilde lezzetliydi eli. Hele ki sesi, hayatımda en çok huzur veren ses onunkiydi. Aylarca sadece onunla konuşurken uyuyabildim. Sadece onu dinlerken uyuduğumda kabus görmüyordum. Sadece onu dinlerken uyuduğumda ağlayarak uyanmıyordum. Uykudan kaçan, aylarca uykusuzluktan bayılır noktasına gelene kadar uyuyamayan ben, saat 22:00 civarı onu aramak istiyordum bir dönem. Sırf huzurlu bir şekilde erken saatte uyuyabilmek için. Fakat bu hiç hatırlanmadı...

Çok zor, kendi yaşadıklarım falan değil. Onunkiler. Benden daha ağır şeyler yaşıyor/yaşatıyorum ona. Onu hak ettiğimi hiç düşünmüyorum. Şans eseri bulabilmişken onu, şans eseri hayatımda kalmasını sağlamışken yalvar yakar, ağlayarak, ölüm tehditleriyle, biliyordum eninde sonunda hayatın bir gün onu elimden alacağını. Bilseydim bugün olduğunu, son 2 haftamızda kapatmazdım kendimi içime. Son 2 haftamızı güle eğlene geçirirdim, o gün beni aradığında yaptığımız gibi. "Son gülüşümüzün öyle olduğunu bilseydim, o şekilde heba etmezdim". Yine bir alıntı daha. Kendi duygularımı ifade etmek için yaptığım bir alıntı. Fakat bunun söyleyeni benim bu sefer, kendimden alıntıladım. Ama geçmişimden alıntıladım. Aynı sözü, başka bir yerde daha kullandım...

Neden her seferinde bunu yapıyorum? Aslında suçlu benim, her şey bende başlıyor. Ben neden düzgün bir insan olamıyorum? Vardır her şeyin bir nedeni derken, neden bunların başıma gelmesinin nedeninin ben olduğuma inanamıyorum? Kendimden o kadar eminim ki çok sevdiğim için, başkasını görmeyeceğim için, başkasına bakmayacağım için, ve biliyorum da yapmayacağımı. Fakat yapıyormuş gibi yapıyorum bazen. Sanki öyleymiş gibi yapmazsam hayatı yaşayamayacakmışım gibi, bir şeylerden eksik kalacakmışım gibi. Hayat benim için daha çok ölmeden önce yapılacaklar listesi gibi. Sevgilin var, sadıksın, gözün ondan başkasını görmüyor, ama görüyormuş gibi yap! Neden yapayım? Yap işte. Sadece yap. Sanki hayat bir oyunmuş gibi, bu sanki eğlenceliymiş gibi. Bu verdiğim sadece örnek, bunu yaptığımı söylemiyorum. Fakat yapsaydım ve bu konuda dürüst olsaydım, affedilirdim. İşte böyle bir insanla birlikteydim ben. Benim için her şeyi göze alabilecek, beni her hatamda affedebilecek, her şeyi benim için yapıp yakabilecek bir insanla birlikteydim. Fakat sadece açık ve dürüst olsaydım...

Ben nerden bileyim ki sevgiyi? Sevmeyi ve sevilmeyi? Hiçbir kötü niyetim olmadığı halde, art niyetli insanlar onu benden daha çok hak ediyor. Çünkü onu daha çok mutlu edebilecekler. Onu aldatacak, üzerine gül koklayacak it kopuk insanlar bile onu benden daha çok mutlu edebilecek. Gerçekten o insanlar benden daha çok hak ediyorlar, en azından onun sevgisinin bir karşılığını verebiliyorlar. Ben sadece üzgünüm. "Benim varlığım hiçbir şey değiştirmiyor"... Bu sözü söyletebildim ya ona... O kadar kan ağlıyor ki içim, ağız olup söyleyemiyorum. Ben ne kaybettim az önce? Ben, neyi kaybettim?

Belki de haklılardır, gerçekten ben kötü bir insanımdır. Kötü bir insansam ben, neden bu beni üzüyor? Kötü bir insansam eğer, onların haklı olabileceği düşüncesi neden beni üzüp ağlatıyor? Gerçekten kötü bir insan olduğum anlamına mı gelir bu? Yoksa kendimi korumak istediğimi mi, korktuğum için. Diyelim ki öyle. Neden bu insana karşı kendimi korumak isteyeyim ki? Ben çocukken bana benden yaşça büyük, abim dediğim insanın bana kirli elleriyle dokunduğunu söylediğim insan o. Hatta kendi öz akrabamın da. Kendi babamın beni az kalsın öldürdüğünü söylediğim insan o. Annemin beni terk edip gittiğini, yanımda başkasıyla ilişki yaşadığını ben karanlıktan korkuyorken. Uyuşturucu kullandığımı söylediğim insan o. Neden bu insandan kendimi korumak isteyeyim ki? Neden o benim yanımda olmaya çalışırken ben daima ondan korumak isteyeyim ki kendimi? Çok saçma olurdu öyle değil mi? O zaman gerçekten kötü olan insan benim. Ya da öyle olmalıyım.

Evet, abim dediğim büyüğüm ve akrabam... Hiçbir şey değil o insanı kaybetmemin yanında. Ben az önce ne kaybettim? Neden içimi paramparça ediyor? Neden zihnimde onun daima bir yüz ifadesi duruyor? Hangi yüz ifadesi diye soracak olursanız eğer; saçını kestirdiğinde bana sürpriz yaparak beni görüntülü aramıştı, aldığım ekran görüntülerinin bir tanesinde çok tebessüm ederken yakalamıştım onu. Onun o zayıf bağlantı yüzünden düşük görüntü kaliteli, pikselli, tebessüm ettiği görüntüsü zihnimden çıkmıyor onunla ilgili konuşmak istediğimde, onu düşündüğümde. Aklımdan çıkmayan sesi ise şiir okurken son kısmında ağlayışının sesiydi. Veya dün gece, ağlarken. Hiç bu şekilde ağladığını duymamıştım onun... Daha önce beraber çok ağladık, çok duydum, fakat bu... "Çünkü o çaresizliğimin sesiydi"... Ah sevgilim... ben ne hale getirdim seni? Çok özür dilerim. Özür dilerim ki sana bunu yaşattım. Sana bunu dedirttim, sana bunu dedirtecek insanın ben hayatını karartırdım fakat bunu yapan insan ben olunca... merak etme sevgilim. Zaten yaptım, o adamın da hayatını kararttım, seni kendi elimden aldım.

Hayatımda daima olmasını istediğim, başıma ne gelirse gelsin paylaşmak isteyeceğim tek insan. Bana sadece o sahip çıkabilir. Beni sadece o rahatlatabilir. Beni sadece o yatıştırabilir. Sadece o... Sadece o...

Kendimi çok pişman ve rezil hissediyorum, sanki insanların yüzlerine bakamayacakmışım gibi. Yaptığım her şeyin bir anlamı yok, sanki elini sobaya değdiren bir çocuk gibi. Amaçsızca dokunuyorum o sobaya. Elim yanıyor, ağlıyorum, yara oluyor, çok acıyor, fakat sadece benim için değil. Çevremdekiler için, yani onun için de çok acıyor, o da ağlıyor. Oysa sobaya elini değdiren benim. Neden o ağlıyor? Onun da mı eli yanıyor? Onun da mı canı acıyor? O neden ağlıyor? Ben ağlıyorum diye mi ağlıyor? Yoksa benim canım yandığı için mi ağlıyor? Yoksa bunların dışında sadece onun da canı yandığı için kendisine mi ağlıyor?

Beni böyle koşulsuz seven bir insanın sevgisini kırdım ben. Bana yaşatılanı, bir başkasına yaşattım. Hayat gerçekten yaşadığını yaşat zinciri. Bu gerçekten kaçınılmaz. Fakat bir umut var içimde, belki de o umut budur. Belki de o umut, bu zinciri kırabilmek için bulmam gereken bir fırsattır. Belki de bu fırsatı yaratmaktır. Kırabilmek için, bu zinciri yaşadığım bir an gerekiyordur... kendimi kandırıyorum sadece. Bu yaşattıklarımın bir bahanesi değil. Vicdanımı rahatlatabilmek için bir bahane değil. Çok masumane seven bir kızı üzdüm ben. Geleceğin annesini üzdüm. Çok enteresan ki, o insanla tanışma anım gelecekte özgüven problemi yaşamasın, onu reddettiğimi düşünmesin diye onu sosyal medyadan takip ederekti. O gün onu düşünen insan, bugün ne yapıyor...

Gerçekten hiç hak etmiyorum onun sevgisini. Onun ilgisini, onun sesini. 2 haftadır sesini duymayı ertelerken, şu an sesini duyabilmek için nelerimi vermezdim. Konuşmayalı birkaç saat oluyor sadece, fakat onun gerçek sesini birkaç ay önce duymuşum gibi. Hayır hayır, şiir okurken son anda duymuştum. Yine hayır, gerçek sesini dün duydum ben onun... çaresizliğinin sesiydi. Onun gerçek sesiydi bu. İçine attığı, yuttuğu o gerçek sesi... Hiç bu kadar zoruma gidebileceğini düşünmemiştim. Kendi ellerimle mahvettim, kendim ettim. Neden pişman oluyorum ki? Neden farkında değildim ki? Yemin ederim hiçbir şeyin farkında değildim. Başta benim her şeyimi farkında olmadığım için affederken, şimdi ise farkında olmayışımı affetmek istemiyor. İşte bu! Başta beni hatalarım için affederken, şimdi ise farkında olmayışımı affetmiyor. Çünkü onun canını yakan şeyler benim hatalarımdan ziyade, farkında olamayışım...
Ben bunca zamandır başka şeyin peşinden koşuyormuşum. Anlamak için çok geç artık...

Ben artık sadece o insanın hayatımdayken değerini anlamak istiyorum, hayatımdan çıktıktan sonra değil. Onu geri kazandıktan sonra değerini kaybetmek değil, hayatımdan çıktıktan sonra değerini kaybetmemeyi istiyorum.

Var olan şarkıların sözlerini değiştirip kendim yazmışım gibi yaptığım bir dize daha:

Artık çok geç,
özür dilemek için.
Unutabilmek için, seni.
(But it's too late,
to go back.
I let the darkness,seep through the cracks)
Noah Gundersen - Day is Gone son beşlisi

Diyebileceğim daha tonlarca şey olsa da, söyleyebileceğimi veya kabullenebileceğimi sanmıyorum. Eğer olur da karşılaşırsanız onunla, bir kurabiye alın ona. Şu dışı sert ama içi yumuşacık olanlarından. Benim yerime yapın bunu lütfen. O, bu toplumda gördüğüm tek ışık. O, bugün beni ben yapan o insan. Beni iki elinin üstünde hassas bir şekilde tuttuğun için çok teşekkür ederim sana. Teşekkürümü varlığımla güzel bir şekilde, sana iyi şeyler yaşatarak edemediğim içim özür dilerim. Sadece sözlerle teşekkür edebildiğim için gerçekten çok özür dilerim.

CLANN - I Hold You

     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.