Notes

abrupt : ani
boastful : övünen
coherent : logical tutarlı
compotent :
conceivable : akla uygun
confined
consecutive : ardışık
conventional : geleneksel
detrimental :zararlı
deplorable : içler acısı
diffident : çekingen
drastic : şiddetli
dull
exposed
extravagant
futile : boş
illegible
inclusive
indispensable
sebep - sonuç belirten "because, since, as, seeing that, now that, in that, on the grounds that" falan fişmanın arkasından cümle gelir. (-now that- the exams are over, we can go holiday. sınavlar bittiği -için- lesgo diyor yani)
yine sebep sonuç bildiren "because of, due to, owing to, on account to, thanks to, in view of, as a result of, zımbırtılarından sonra `ya isim ya isim tamlaması ya da gerund (isim fiil)` gelir. (i was happy -because of- my exam results.)
zıtlık bağlaçlarında "although, though, even though, much as, whereas, while" ardından cümle (although i was ill, i went out. yani hasta olmama rağmen hiçbi şey skimde değil diyor yazar burda.)
mış gibi anlamı taşıyan "as if, as though"lardan sonra ise bildiğiniz üzre cümle gelir. (misal, don't behave as if you're child)
"only if, provided, as long as, unless, supposing, in case, even if, in the event that" gibi koşul bildiren zımbırtılardan sonra ise cümle
encounter
bi de şu niteleyicilerden bahsedeyim,
superlative'in niteleyicileri; by far, even, of all, much, quite, almost, nearly, simply etc.
misal, she is by far the most beautiful girl i know gibi. (1 soru oluyor bundan genelde)

comperative'in niteleyicileri ise; "much, a lot, a little, a bit, a slightly, a great deal, any, no matter, even"
his cake is much bigger than mine gibi. (evet acıktım)

ayrıca son 5 soru bütünlüğü bozan cümleyi atmakla ilgili. orda da "moreover, infact, indeed, actually" gibi pekiştireçlerle başlayan cümle varsa direkt bütünlüğü bozan odur yollayın gitsin. yeni bi cümle bu zımbırtılarla başlamaz. (bu tarz minik ipuçları da şey ettiği oluyor ösym'nin. zaman kazanırsınız.)
attainable = accesible
bring about, cause (yol açmak)
require, call for (gerektirmek)
correspond to, be similar to (benzemek)
look upon, consider (düşünmek, göz önünde bulundurmak)
pull through, heal (iyileşmek)
put up with, tolerate (tahammül etmek)
subsist on, live on (ile yaşamak)
take after, resemble (benzemek)
vie with, compete (yarışmak)
hymn = ilahi (chanting)
endeavor = try = gayret
dwindle = decrease = azalmak, bozulmak
abundant = ample
depleted = tükenmiş
vigorous = dinç güçlü
muhtemel; likely to, apt to, prone to, inclined to, liable to
kasten; purposeful, intentional, deliberately, premeditated
kalıcı dayanıklı; long lasting, durable, enduring, perennial
endure = katlanmak
dönem safha çağ vs; era, phase, epoch
engel; obstacle, impediment, hindrance, barrier
kısaltmak azaltmak; lessen, decrease, shrink, diminish, ease, alleviate
thrive, flourish, prosper
deal with, handle, tackle
varsaymak; assume, presume, presuppose, take for granted
cesaret vermek teşvik etmek; encourage, foster, promote, further
artmak büyümek; expand, swell, enlarge, dilate, increase