NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

Deniz Gezmiş mi okumuş? Üniversitede hiçbir derse girmemiş bir adam. Yaptıgı işler: banka soygunculuğu, gaspçılık, adam kaçırma, adam yaralama, suç örgütü kurma, Türk polisi ve Türk askeriyle çatışmaya girmek olarak sıralanabilir. Böyle bir sokak serserisini bilim adamı ilan ettin tebrikler

ben hiçbir şeyi yanlış anlamam. Deniz Gezmişe okumuş kültürlü biri dedi, ben de sokak serserisi olduğunu örneklerle açıkladım. Sanki bir ideologdan bahsediyoruz

Buradaki çoğu kişinin aksine senin Türk çocuğu olduğunu düşünüyorum. Ama bu komunistlerin saçmalıkları kafanı karıştırmış. Deniz Gezmiş, Amerikalıları denize dökmüşmüş? Denize dökme işlemini yapan Atatürktü o da yunanlıları halletmişti.. Deniz gezmiş elinde 3-5 tane taş sopayla amerikalılara saldırdı diye Atatürkle aynı muameleyi mi gösterecegiz?
Bu işi yaparken de ellerinde oraklı çekiçli bayraklar vardı. Rusyadan kaç para aldı bu işin karşılığı acaba merak ediyorum?

Doğuda kürt devleti kurmak isteyen deniz ve arkadaşları, istiklal marşını kaldırmak isteyen, Türk bayrağının yerine orak çekic koymak isteyen yine bu hainler. Türk askerleri ve polisleriyle çatışmaya giren bu serserilerin savunulacak hiçbir tarafı yoktur. T.C Mahkemeleri de cezalarını kesmiştir.

MLKP( marksist, lenininst, komunist parti) gibi bütün iğrenç unsurları içinde bulunduran bir örgüt üyesi, bir polisi şehit ediyor. İşte sizin çok sevdiğiniz komunistler...Sizin o vatansever! dediğiniz serseriler yüzünden bir ailenin ocağına incir ağacı dikildi işte. Bunların nasıl amansız bir millet düşmanı oldugunu görmemek için saf olmak gerekiyor. Bursa'da bunların üyeleri nevruzda kürtleri ayaklandırmak için çalışmalar da yapıyorlardı.
Sonuc olarak komunizm kürtçülüğün taşeronluğunu yapmaktadır.

İdam edilmeden önce Alman Der Spiegel dergisinde çıkan son yazısında "Yaşasın Marksizm-Leninizmin yüce ideolojisi! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği! Kahrolsun Emperyalizm!" dediği belirtildi.

Ben burada yaşasın Cumhuriyet veya Kemalizm göremiyorum =(

Deniz Gezmişin kendine Atatürkçü dedigini de biliyoruz sırf onun ismini kullanarak sempatik görünmek istediği için. Komunistten Atatürkçü olmaz. Atatürkü seven adam fikirlerini de uygular. ''Türkiye Sovyet Cumhuriyeti'' kurmak isteyenlerin acınası durumda olduklarının bir kanıtı.

Nihal Atsız'ın Deniz Gezmiş hakkındaki değerlendirmesi..
Bu topluma yıllardır iyi, insanca, erdemli ve Türkçü olarak ne verildi? Hiç!… Ama rezalet, rezilet, kepazelik adına ne varsa, ne kadar yalan akla gelirse bilim, sanat, ilerilik diye hepsi sunuldu. Kıyıcılığa hak denildi. Milletin çoğunluğuna “kuyruk” adı takılarak aşağılandı. Bir zümrenin ahlâksızca ihbarıyla dört yüz bin kişinin tutuklandığı zamanlar oldu. “Türkiye halkları” diye bağırıp soygunculuk yapan gerizekâlı bir anarşiste “ikinci Atatürk” diyen haysiyetsiz insanlar görüldü. Atatürkçülükten başka hiçbir prensip tanımadıklarını söyleyenler, Atatürk’ün adını unutturmak için elinden geleni yapan, para ve pullardan, resmî dairelerden resimlerini kaldırtan, mezarını yaptırtmayan İnönü’yü millî kahraman ilân ederek Anıtkabir’e gömdürdü. Millî düşmana kardeş diyen alçaklar çıktı.

Nihal Atsız'ın, deniz gezmiş yakalandıktan sonraki yazısı:

TÜRK ORDUSUNA KARŞI DON KİŞOTLAR

Daha önce de askerlerinin bulunmasına rağmen, disiplinli ve düzenli Türk Devlet Ordusu, "Tanrıkut Mete (veya "Motun") tarafından milâttan önce 209 yılında kuruldu. Buyruk ne kadar sert olursa olsun itaatsizliğin ve hedefi vuramamanın ölümle cezalandırıldığı bu ordu "10", "100", "1000", "10.000" kişilik birliklerden meydana geliyordu. En uzun menzilli ok, en hızlı giden atlar bu orduda idi. Dört beş yaşında koçlara binerek süvariliğe alışan; açlığa, susuzluğa, yorgunluğa dayanıklı ve dört nala giderken geriye de şaşmaz oklar fırlatan çerilerden kurulu bu ordu tarihin bilinen ve bilinmeyen nice meydan savaşlarını vererek günümüze geldi. Zamanla şartlar değiştiği için atlılıktan yayalığa kaymasına ve öteki değişikliklere rağmen ruh aynı ruh olarak kaldı: Sıra, saygı, gözü peklik, ölümü umursamama...

Aşağı yukarı 3000 yıllık tarihimizde "ordu millet" olarak yaşamanın verdiği alışkanlıkla "Türklük" bir askerî kavram haline geldi. Aralıksız savaşlar, az nüfusla çok iş görmenin gerektirdiği tedbirler, askerî disiplinden sonra büyük bir sosyal disiplin doğurdu.

Disiplin, medeniyetin ana şartıdır. İnsanların hayvanlıktan sıyrılması, hak mefhumunun teşekkülü, gerçek hürriyetin çekirdeğidir. Bu yüzdendir ki Türk Ordusu bazı güç anlarda ana görevinden taşarak bozulan düzeni sağlamak zorunda kalmıştır.

12 Mart Muhtırası bunlardan biridir. Bunda ordunun ne kadar haklı olduğu, serserilerin inlerinde yapılan aramalarla ortaya çıkmaktadır. Silâhlar ve patlayıcı maddelerden başka subay elbiseleri, teksir makineleri, alıcı verici telsizler, Doğu'nun 15 evlik Kürt köylerinde saklanmış son sistem Çekoslovak silâhları vesaire, vesaire..

Türkiye'de sol denen fikir, Batı'da olduğu gibi sosyal adalete yönelmiş bir sistem değil, düpedüz vatan hainliği haline gelmiştir. Okullarda bir takım Yahudi, Çinli, Moskof ve Güney Amerikalı katillerin resimleri; derslerde Bir Numaralı Vatan Haini Nâzım Hikmet dahil, ne kadar solcu varsa onlara dair dersler ve hattâ vazifeler, satılmış gazetelerde hükümeti tenkit bahanesiyle milliyetçiliğe saldırmalar, "halka dönük üniversite" hezeyanıyla üniversitede Kürtçe okunmasını isteyecek kadar hayâsızlıklar, ölmüş bir Kürtçü için saygı duruşu yapmak gibi utanmazlıklar, Türk bayrağının lâğıma atıldığı "Köy Enstitüsü" adlı akrep yuvalarının ihyasını istemek gibi yüzsüzlükler alıp yürürken ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığının bir bildirisinden öğrendiğimize göre bazı askerî şahıslar da tutuklanmışken, yani vatan hainleri orduya da bulaşmaya başlamışken ordudan zaten başka bir davranış beklenemezdi.

11 ildeki Sıkıyönetim Komutanlarının bildirilerini okurken bu askerlerin memleket kavrayışı ile eski İçişleri Bakanı Menteşeoğlu'nun kavrayışsızlığını ölçüştürmek acı bir ibret manzarası gösteriyor. Komutanlar sert, fakat nazik, ölçülü ve vakarlı konuşurken akla ister istemez Menteşeoğlu'nun tesadüfen yakalanan bir Don Kişot için: "Torbanın ağzını açtık, çıkarken kapatıp yakaladık" gibi gülünç laflar etmesi ve haydutla yan yana resim çektirmeye tenezzül etmesi geliyor.

Şimdi öğreniyoruz, hükümet torba Açıp kapamakla meşgulken kendilerine halk ordusu, devrimci, dev genç gibi şatafatlı isimler takan Don Kişotlar dağlara çıkıp isyan bayrağını açmakla bu devleti yıkacaklarını, Doğu’da bağımsız bir Kürt devleti kuracaklarını umuyorlar, bu hususta vatan hainlerinden kurulu bir partinin desteğini görüyorlarmış.

Sarhoş keçinin dövüşmek için dağa çıkıp kurt araması gibi banka soyup adam kaçırmakla kendilerini dev aynasında görmeye başlayan Don Kişotlar da çaldıkları silahlarla dağlarda Türk ordusunu yenmeyi tasarlıyor, bu konuda Amerikalıların Vietnam’daki başarısızlığından cesaretleniyorlarmış.

Amerikan ordusu Türk ordusuyla ölçüştürülemez. Amerika'nın malik olduğu silah üstünlüğü ve asker sayısıyla Türk ordusu orada bulunsaydı Vietnam’ı birkaç ayda hallaç pamuğu gibi atardı. Bu sözümüzün delili şu:

1925 kışında Şeyh Sait isyanı olduğu zaman Türkiye 12 yıllık savaştan çıkıp imparatorluğunu kaybetmiş, yorgun, parasız, yolsuz, uzmansız bir devletti. Lozan Barışı yapılalı üç yıl olmuştu. Devlet piyade ve süvariyle biraz topçudan kurulu bir orduya malik, tanksız, beş on eski uçağı olan, henüz yerleşmemiş bir cumhuriyetti. Musul meselesinde bize güçlük çıkarmak için İngiliz kışkırtmasıyla başlayan Şeyh Sait isyanında devletin silâh üstünlüğü birkaç uçağı ile makineli tüfeklerinde idi. Kışın o dağlık bölgelerde, o zaman hepsi, koşulu olan toplar işe yaramıyordu.

İsyan 13 Şubat 1925’te başladı. Palu, Hani, Genç, Varto, Silvan vesaire asilere katıldı. 30-40 bin kişilik bir kuvvet oldular. Türk ordusu, hazırlıklarını 1 Nisan’da tamamlayarak taarruza geçti. 15 Nisan’da Şeyh Sait'in yakalanmasıyla isyan söndürüldü.

O zaman, aşağı yukarı eşit silâhlarla yapılan büyük çaptaki isyan bu kadar hızla bastırıldıktan sonra bugün sert bir hava gücü ve kuvvetli topçusu olan Türk Ordusu mu Don Kişotlar karşısında âciz kalacak? Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin kalın duvarları arkasında saklanarak jandarma ile birkaç saat tüfek ve tabanca atışından sonra komutanın "havan ateşi açacağım" demesi üzerine ödleri patlayıp teslim olan kabadayılar mı Türk Ordusuyla çarpışacak? El yumruğu yemeyen kendi yumruğunu bozdoğan sanır. "Faşist ordu" diye bağıran, "Karşımıza polis yerine asker de çıksa vuruşuruz" diyen yalancı kahramanlar nerde? Karşılarındakinin torbacı Menteşeoğlu olmadığını görünce şimdi süt dökmüş kediler gibi teslim oluyorlar. Çünkü Don Kişotların kahramanlığı değirmenin kanadına çarpıncaya kadardır.

Bu arada Sıkıyönetim bildirilerinden öğrendiğimize göre bir Basın Heyeti, komutanlığa giderek tutuklu gazeteciler için merhamet dilenmiş, fikir suçundan söz etmiş, 1972'de Dünya Basın Kongresinin İstanbul'da toplanacağını ileri sürerek Sıkıyönetimin erken bitirilmesini istirham etmiş.

Açıklanmadığına göre bu basın heyetinin kimlerden kurulu olduğunu bilmiyoruz, fakat şunu sormak istiyoruz: Vaktiyle basın kışkırtıcılık yaparken, milleti bölmeye çalışırken, ahlak düzenini yıkarken, anarşistlere vatanperver gençler diye övgüler yağdırırken akılları neredeydi?

Suç, fikir suçu olmakla suç olmaktan çıkmaz. Fikrin de, vicdanın da sınırı vardır. Senin fikir suçu dediğin herzevelikler, bak, kaç ailenin ocağına incir dikti. Vatanperver gençler dediğin kimseler yıllarca üniversiteyi işlemez hale koyarak yurdun muhtaç olduğu yüksek tahsil mezunlarının yetişmesine engel oldular. İşlerine geldiği zaman ordu gençlik yan yana gelmediği zaman "Faşist ordu" diye bağırdılar. Devlet kuvvetlerine silâhla karşı koyup teslim oldukları zaman, birkaç saat ayakta tutulup sorguya çekildikleri için rektör mü, dekan mı, ne zırıltıysa, başkanları olan Erdal İnönü, büyük insanî merhametinden dolayı sorguların çabuk bitirilmesini istedi.

Ve ne acıklı, ne ibret verici olaydır ki jandarmaya karşı koyan 1000 kişiden ancak 22 tanesi mahkemeye sevk olunup onlar da tahliye olundu.

O öyle olursa bu da böyle olur. Ordu işe el koyar. Sıkıyönetim kurulur ve belki de aylarca sürer.

Sen beynelmilel gazetecilerini git, başka yerde topla. Yabancı gazetecilerin intibaından önce, ahlak yasasına ant içmiş basının Don Kişotlar’la birlikte uçurumun kıyısına kadar sürükledikleri Türkiye’nin selameti lâzım...

     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.