NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

Bir grup özel yetenekli insan var. Kendilerine “kurt” diyorlar. Bu insanlar bir tür milli süper kahraman gibi ve hepsi de o veya bu şekilde topluma yararlı olmaya çalışıyor. Her kahramanın bir (sayıyla bir) özel yeteneği var. Bu yeteneklerine DNA’ları sayesinde ya da başka bir şeyden ama doğuştan sahipler. Bazısı erken yaşta keşfediyor gücünü, bazısınınki biraz zorlama ve deneme yanılmayla ortaya çıkıyor. Çocukluğunu geçip de yeteneğini keşfedememiş tek bir karakter var. Evet, yeteneğinden kendisinin bile haberdar olmadığı biri var ve ondan da sohbet ortamlarında “aptal” diye söz ediyorlar.
Doğuştan gelen bir yetenekten söz ettim. Bir de sonradan edinilmiş bazı lanetli özellikleri var. Sadece bazılarında var bu özellikler. Lanet, lanetin sahibi öldüğünde rastgele ya da daha önceden bir varis belirlemişse o varise geçecek şekilde aktarılıyor.
Özel yetenekler ve lanetler… Doğuştan gelen özelliklerine “yetenek”, kendilerine miras kalana ise “lanet” diyeceğim. Yetenekler daha biyolojikler. Mesela aldığı koku ile aradığı her insanı bulabilen bir adam, çok iyi duyma yeteneğine sahip bir başka adam, vücudu çok esnek olduğu için şekil değiştirebilen bir kız… Yetenekler konusunda çok uçmamaya, bilimin sınırlarını fazla esnetmemeye özen gösterdim. Ama lanetlerin içinde çok uçuk olanlar var. Mesela ölü birinin ruhu tarafından takip edilmek, asla kimse tarafından sevilmeyecek olmak gibi lanetler var.
Uzunca ve sıkıcı bir tanıtım sonunda hikâyeye başlıyorum. Aslında birinci kitap üç kadını anlatıyor ama ben önce küçük bir olay anlatmak istiyorum. Ana karakterleri tanıtmadan önce onlarla çok da ilgisi olmayan bir olayla başlayacağım.
1
Biri dişi öteki erkek iki insan var, erkek dişiden yaşça büyük ve daha güçlü. Ormanlık bir alanda tartışıyorlar. Erkeğin adı Gökhan, kızınki Gazel… Herhangi bir akrabalık bağları yok. Aralarında bir aşk ilişkisi de yok. Gazel ergen, Gökhan da tıp fakültesine yeni başlamış biri.
Gökhan’ın aşılmaz bir derisi var. Hasar almıyor. Onu özel yapan yeteneği bu… Sadece deriyle de sınırlandırmamak lazım: Kurşunlar, bıçaklar, zehirler, boğmak, kendine aşık edip yüz vermemek… Onu o izin vermedikçe öldürmek mümkün değil. Kendi isteğiyle biyolojik kalkanını indirebilir, ama mesela ölümcül bir yara aldıktan sonra yeteneğini tekrar aktive ederse yara dudaklarını bir araya getirip hızla iyileşebilir. Hayali kalkanını indirmediği sürece, ki uyuduğu zaman bile kalkanı onu koruyor, en az 35 yıl yaşaması garanti. Tüm kurtların kaderi bu, 30 yaştan sonra güçleri azalmaya başlıyor. Gökhan’a biçilen asgari yaşam süresi de bu: 35 yaş. Sonra belki 70 yaşa kadar sağ kalacak, belki de 35inci doğum gününde geçirdiği bir trafik kazası ile hayatı son bulacak. Hikayemde bu yeteneğe sahip olan iki karakterden biriydi Gökhan.
Gökhan’ın ormanda tartıştığı kızın adı Gazel. Gazel’in özel yeteneği lanetli olması… Yani bunu nasıl açıklayacağımı bilemiyorum ama en iyi şekilde kem göz olarak özetleyebiliriz. Evet, Gazel doğduğundan beri sadece zarar veriyor. Ama sadece zarar görmesini istediği şeylere… Kendisine hakaret eden çocuklar düşüp çamura bulanıyorlar, yolda kendisine çarpan adama birkaç dakika sonra araba çarpıyor… Gibi gibi… Ama Gökhan hasar almayan biri… Üzerine kaynar sular dökülse de, dengesini kaybedip uçurumdan düşse de canı yanmaz.
Bu ikilinin ormanda ne işi var? Gökhan, Gazel’in kardeşi gibi sevdiği bir çocuğu üzmüş. Hikâyenin başında sözünü ettiğim “aptal” bu çocuk. Yeteneğinin ne olduğunu kimsenin bilmediği ama bir laneti olduğu için aralarında tutulan biri. Laneti vücudunun manyetik özelliği ile alakalı, ayrıntıya girmeyeceğim. Sonuç olarak sonradan kazanılmış bir laneti olmasına rağmen doğuştan gelen bir yeteneği yok. Diğerlerinden farklı olarak aptal, sülalesinin özel yeteneği olan tek üyesi… Bu açıdan da diğerlerinden farklı… Gazel aptalın öz ablası değil, ama ona –kendi kardeşine ettiğinden daha çok- ablalık ediyor. Gökhan, kardeşini üzdüğündeyse onu ormana çağırmış.
Gökhan’ı öldürmek mümkün olmadığı için onu ortadan kaldırmanın en ilkel ve bilinen tek yolu, onu içinden çıkamayacağı bir yere hapsetmek. Mesela toprağa gömüp üzerine çimento dökmek gibi… Gökhan da tahmin edebiliyor başına gelebilecekleri, o yüzden Gazelin yanına gitmeden önce kendi arkadaşlarına da haber vermiş, aptallık etmemiş. Sonuçta Gazel üstün gelir de Gökhan’ı zor bir duruma sokarsa Gökhan’ı kurtaracak insanlar var. Gökhan Gazel’in çağırdığı yere gidiyor, onu buluyor ve aralarında epey mesafe, birbirlerine bağırarak konuşuyorlar.
Gazel diyor ki “Sen aptalı üzmüşsün. (tabi o, çocuktan aptal diye söz etmiyor) Ona asla bir kurt olamayacağını söylemişsin. Bütün gün ağladı. Ben o çocuk için gerekirse ölürüm.” Gökhan hemen lafını kesiyor Gazel’in, çok sık yapar bunu: “Merak etme seni öldürmeyeceğim.” Gazel aynı kararlılıkla sözlerine devam ediyor: “Ben o çocuk için gerekirse ölürüm, gerekirse de öldürürüm.” Tabi Gökhan için boş bir tehdit bu. Gazel’in blöf yaptığını düşünüyor. Doğrusu Gazel de bunları söylerken hiçbir şey düşünmüyor. Gökhan’ı nasıl alt edebileceği hakkında en ufak fikri yok. Sadece sinirlenmiş, çok sinirlenmiş. Bir hınçla toplamış silahını aletini “Gel senle kozlarımızı paylaşacağız” demiş, ormanlık bir alana çağırmış. Ama gerçekten bir planı yok.
Gazel Gökhan’ın üzerine kurşunlar yağdırıyor önce. Bunlar Gökhan’ın kıyafetinde izler bırakmak ve onu birkaç adım sendeletmek dışında hiçbir işe yaramıyor. Gazel’in kurşunları bitince tabancasını atıyor, kırbaç ile sopa karışımı bir silahı var, onu çıkarıyor belinden. O silahı nasıl açıklayabileceğimi bilemiyorum. Çizimini yaparak anlatabilirim ancak. Neyse, Gazel o özel silahını çıkarıyor, Gökhan’aysa çıplak yumrukları yeter. Birbirlerine doğru koşmaya başlıyorlar.
Aynı günün ilerleyen saatlerinde tepeden tırnağa çamura bulanmış olan Gazel, Gökhan’ın bedenini bizim asıl karakterlerden ikisinin önüne atıyor. Henüz anlatmaya başlamadığım karakterlerin… Gökhan'ın üstü başı harap, ağzı yüzü kan içinde ve galiba bu kendi kanı… Ama nasıl olabilir ki böyle bir şey? Hasar almayacaktı, kimse ona zarar veremeyecekti. Ama Gazel bir şekilde onu zavallı bir hale getirmeyi başarmış. Ölmemiş Gökhan ama muhtemelen ölüme çok yaklaşmış. Herkes şaşkın, kimse bunun nasıl mümkün olabileceğini bilmiyor. Gazel de söylemiyor zaten. Gazel’in Gökhan’a tam olarak ne yaptığı uzun süre bilinmiyor.
Ve şimdi asıl hikayeye başlayabilirim.
Üç kadın… Üçü de çok yetenekli, hatta yeteneklerinin zirvelerindeler diyebilirim.
Birinin çok güçlü içgüdüleri var. O kadar güçlü ki artık bir şeyleri tahmin etme aşamasını geçmiş, geleceği görür olmuş. Bu kızın adı Melisa. Tam bir tiki genç kız adı. 25 yaşlarında, bizim yaşlarımızda, belki daha yaşlı. Melisa’nın doğuştan gelen yeteneği içgüdüleri ama buna ek olarak muhteşem bir de laneti var. Aslında bu aşamada lanet olarak anlatmak doğru değil. Dediğim gibi, her karakterin doğuştan gelen bir yeteneği ve bazılarının sonradan kendilerine miras kalmış lanetleri var. Bu kıza kas kuvveti miras kalmış. Öyle çok yapılı biri de değil, ama dünyanın en güçlü kadını.
Melisa’nın bir kankası var: Adı Meltem. Melisa ve Meltem… Meltem’in özel yeteneği, o başta anlattığım Gökhan’ınkiyle aynı. Meltem’in vücudu hasar almıyor, hasta olmuyor. Şimdi Gökhan’ın başına gelenleri anlattığım için “Ya Meltem de aynı şekilde öldürülebilir” diyebilirsin. Ama Gökhan’ın başına ne geldiğini bilmiyoruz. Ve tekrarlanabilir bir şey olup olmadığını da bilmiyoruz. Onlar da bilmiyor. Gökhan’ın başına gelenleri çok az insan öğreniyor zaten. Meltem, Melisa, Gazel. Gökhan başına ne geldiğini hatırlıyor mu emin değilim. Zaten çok da bir önemi yok.
Melisa ve Meltem. Bunların da aralarında bir akrabalık yok. Yine sadece isim benzerliği. Genelde birlikte takılıyorlar. Melisa Gökhan’ın akıl hocası gibi bir şey… Gazel de Gökhan’ı haşat ettikten sonra bu kızların yanına götürüp onlara teslim ediyor zaten. Alın pisliğinizle siz uğraşın dermiş gibi. Melisa ve Meltem diyordum.
Melisa içgüdüleri kuvvetli ve güçlü bir kız. Meltem de hasar almayan bir vücuda sahip. Bu ikisi birlikte bazı işler yapıyorlar, birlikte maceralara atılıyorlar ve bu kızlara bir isim takmışlar: Melekler diyorlar. Mel Mel. Meltem, Melisa, Melek. Bu kızların yaptığı işler öyle herhangi işler değil. Bu noktada kahramanlarımın neler yaptığını anlatayım biraz.
Benim kurtlar manyaklar… Örneğin televizyonda bir siyasetçi “Kadınlar evden dışarı çıkmasın” ya da işte ne bileyim “Kadınların konuşma hakkı olmamalı, erkekler güçlüdür, kadınlar da onlara hizmet etmeli” diyor. Melekler çıkıyorlar yola, bulup yakalıyorlar, kaçırıyorlar adamı. Ağzına kağıt doldurup bantlıyorlar, sonra da hayatları boyunca utanacakları bir vaziyette kalabalık meydanlara asıyorlar. Boyunlarından asıp öldürmüyorlar insanları, bileklerinden asıp rezil ediyorlar sadece. Genelde ileri geri konuşan, insanları kötü etkileyebilecek yaratıkları bulup cezalandırıyorlar kendilerince. Çok da feministlerdir. Sadece bu küçük kaçamaklarla da sınırlı değil yaptıkları. Meltem’in çok büyük bir şirketi var, fakirleri doyuruyor; Melisa geleceği görüyor ve devlet için çalışıyor, danışmanlık yapıyor. Aslında daha büyük bir şeylerin de parçalarılar yani.
Sonuç olarak Meleklerin hikayesi bu kadar. İki melek var, bir de öğrencileri Gökhan. Diğer tarafta bir kızımız daha kaldı. Gazel değil. Çok fazla kadın anlattım evet, hikayenin ilerleyen zamanlarındaki olaylara yön verecek, rehberlik edecek karakterler bunlar. Belki daha doğurgan olmalarını istedim, bilmiyorum.
İki melek var, onlar parlak ışıklar altında medyatik kahramanlıklar yapıyorlar. Bir de Azra var. Bu hikayenin üçüncü ana karakteri. Azra birinin gözlerine bakınca aklından geçenleri anlayabiliyor. En başta söylemiştim: “Bu üç kız benzerleri içinde çok üstünler.”, diye. Melisa, rüyasından bulanık kehanetler ile uyanması gerekirken kahve falına bakarak geleceği söyleyebiliyor. Meltem’in yeteneği ölümsüzlük olduğu için bunun üzerine nasıl çıkabilir bilmiyorum, onu geçelim. Azra’nın benzeri yetenektekiler birinin gözlerine bakıp doğru söyleyip söylemediğini anlayabiliyor, korkmuş mu üzgün mü vs bunları söyleyebiliyor. Azra’ysa birinin gözlerine bakınca üzüntüsünün sebebinin mesela parasızlık olduğunu anlıyor, korkusunun sebebinin sınavına hazırlanmadığı için düşük not almak olduğunu anlıyor. Onun yeteneği birinin aklından geçenleri hissetmeyi aşmış, artık insanların aklını okuyor.
Azra melekler gibi medyatik olaylara karışmıyor. Televizyonda gördüğü garipliklere burnunu sokmuyor. Bir şirketi yok, insanlara istihdam da sağlamıyor, devlete istihbarat da. O daha çok, karanlıkta görüyor işini. Ha evet, evet tamam, batman gibi… Tamam, Melisa ile Meltem’in kimlikleri de gizli ama bir şey yaptıkları zaman herkes duyuyor. Oysa Azra’nın yaptıklarını duyan olmuyor.
Gözlerine baktığı her insanın aklını okuyabilen biri, yolda göz göze geldiği her insanın dertlerini ya da suçlarını görüyor. Dertlerini gördüğünde elinden geldiğince yardım etmeye çalışıyor. Suçlarını gördüğünde de elinden geldiğince cezalandırıyor. Yanında bir kılıçla geziyor Azra. Baya bildiğin keskin kılıç. Cezayı bununla çektiriyor, tabi kullanmadığı zamanlarda kınında… Paraya ihtiyacı olan biri görünce para buluyor, adım atmaya çekinen oğlana adım attırıyor, oldukça neşeli ve yardımsever biri. Ta ki…
Şu ana kadar anlattığım karakterleri sindirebildiysen eğer, sindiremediysen bile son bir özet özeti yapıp son iki karakterime geçeceğim. Anlattığım arkadaşların hepsi an itibariyle İstanbul’da yaşıyor.
Melisa geleceği görüyor ve devlet için çalışıyor, devlete istihbarat desteği sağlıyor, parasını da devlet ödüyor. Geçimini bu şekilde sürdürüyor. Çok güçlü, yorulmayan bir bedeni var. Melisa’nın öğrencisinin adı Gökhan, tıp okuyor. O da çok dayanıklı ama yorulabiliyor, güçsüz düşebiliyor. Yine de hasar almıyor, Gazel’le olan kavgası büyük bir istisna. Gazel’den yediği sopa sonunda iyiden iyiye bu kahramanlık işlerini bırakmaya karar veriyor, kendisini tıbba adıyor.
Meltem’in hasar almayan bir bedeni ve büyük bir şirketi var. Şirket ona büyüklerinden kalmış. Şirket kartı ile ödeyemeyeceği hesap, satın alamayacağı şey yok. Melisa ile birlikte çalışarak ünlü aptal insanları buluyorlar ve onları söyledikleri sözlere, yaptıkları kabalıklara pişman ediyorlar: Mesela “Hamileler sokağa çıkmasın” diyen bir siyasetçiyi kalabalık bir meydanda ayak bileklerinden havaya asmak, ya da “Çayınıza tereyağ katın” diyen bir diyetisyenin damarlarına sıvı tereyağı enjekte ederek öldürmek gibi…
Üç büyük kız karakterimin de lanetleri var. Melisa’nınki kuvveti, Azra’nınki sevdiğine asla kavuşamayacak olması… Meltem’inki ise kendisini eğiten kişinin ruhu tarafından takip ediliyor ve izleniyor olması. Meltem varlığını hissedemiyor aslında ama onun yanındaki Melisa zaman zaman o ruhun varlığını hissederek ürperiyor. Meltem bazı geceler rüyasında öğretmenini görüyor ve onunla konuşuyor. Ama asla gerçekten onunla mı konuşuyor yoksa rüya mı görüyor, bilemiyor. Belki de hiç böyle bir laneti olmamıştır.
Bir erkek kardeşi var Meltem’in. Dünyanın en klişe ana babasına sahipler herhalde. Ailesi çocuklarına Meltem ve Rüzgar isimlerini uygun görmüş. Eğer ikisi de erkek olsalardı Fırtına ve Rüzgar olurlardı, ikisi de kız olsa Meltem ve Esin belki. Esin aslında ilham manasında veriliyor kızlara ama kasınca esinti gibi bir hava olayı da çıkartılabiliyor bu isimden. Her neyse… Meltem’in Rüzgar adında bir erkek kardeşi var.
Rüzgar’ın yeteneği diğer yeteneklerin karışımından ibaret. Her yetenekten az az, bazılarından biraz daha az, bazılarından hiç yok. Yetenekleri, o beceri ile doğan birininki kadar üstün olmasa da her yetenekten biraz da olsa olması, aslında muhteşem bir şey. Altın çocuk diye söz ediyorlar ondan. Meleklerden birinin kardeşi ve her yeteneğe sahip olan genç… Kendisini daha çok ablası eğitiyor, Meltem yetiştiriyor. Rüzgar da her verileni alıyor.
Azra diğer iki kız gibi çok kazanan biri değil. Daha halktan daha bizden biri… Vaktini, enerjisini sokakta gezerek harcıyor. Suçlular ya da yardıma muhtaçlar arayarak dolanıp duruyor. Bir av bulduğunda plan yapmıyor, çok düşünmüyor. Sadece tenha bir yere gitmesini, bir apartmana girmesi ya da ıssız bir sokak da olabilir, bekliyor, sonra avını öldürüyor ya da o an ne yapması gerektiğini düşünüyorsa onu yapıyor. Melisa’nın eğittiği Gökhan, Meltem’in eğittiği kendi kardeşi Rüzgar, Azra’nın da kanatlarının altında Hakan var. Gökhan hikayenin bu aşamasında 21, Hakan ve Rüzgar 16 yaşındalar. Gazel’in yaşı da bunların arasında bir yerde…
Hakan aradığı insanları kolayca bulabiliyor. Her aradığını bulan ama kendisini kaybetmiş bir genç. Anası babası belli değil, tesadüfen bulunuyor zamanında. Kendini bildi bileli Azra’nın yanında. Onunla beraber sokaklarda geziyor ve ondan savaşmayı öğrenirken o da Azra’ya büyük yardımlarda bulunuyor.
Azra sokaklarda suçluları saptıyor, Hakan’sa aradığı insanları bulabiliyor. Ve zamanla Azra’nın saptadığı katillerde ortak bir örüntü keşfediyor. Korku, pişmanlık, stres karışımı bir duygu… Ve Hakan da bu konuda geliştirmeye çalışıyor kendisini. Azra olmadan da sokaklarda gezip sadece kokuları ile katilleri bulabilecek birine dönüşüyor.
Hakan Azra’yı ablası gibi görüyor. Ve Meltem’in kardeşi Rüzgar ile de kardeş gibiler. Bir ailesi yok ama kendi ailesini edinmiş. Rüzgar ile çok yakınlar ama Rüzgar’ın aksine okula gitmiyor Hakan. Devletteki tanıdıkları olan Melisa resmi kayıtlarda Hakan’ı hali hazırda okuyormuş gibi gösteriyor. Hakan yaşıtlarının lisede geçirdiği vakti sokaklarda suçlu arayarak geçiriyor. Fakat bir süredir Rüzgar’ın okulunun çevresinde daha çok vakit geçirir oluyor. Rüzgar’da her yetenekten biraz var, Hakan’ın aklından geçenleri okuyor olmalı ki anlıyor arkadaşının bir gönül meselesi için orada olduğunu. Bu konuyu hiç konuşmuyorlar. Rüzgar altın karakterli bir çocuk, arkadaşının işlerine burnunu sokmak istemiyor.
Hakan ve Rüzgar çok iyi anlaşıyorlar. Azra, Meltem’le Melisa’nın daha rahat ve daha göz önünde oluşunu kıskanıyor ama bu çekişme Hakan ile Rüzgar’a yansımamış. Mesela anlatmayı sevdiğim olaylardan biri bu:
Hakan ve Rüzgar yürürken karşılaştıkları bir sahne… Caddede koşmakta olan bir adam karşıya geçmek için yeşil ışığın yanmasını bekleyen, duran bir başka adama çarpıyor. Sonra da yere düşürdüğü adama “Önüne baksana” diye bağırıp (aslında burada bir küfür de vardı) yoluna devam ediyor. Hakan cebinden elmasını çıkartıyor. Elma, bu aynı zamanda onun öğle yemeği… Hakan elma çıkartıyor cebinden, hafifçe havaya fırlatıp koşmaya başlıyor. Geride kalan Rüzgar elmayı havada yakalayıp, koşan kaba adama doğru fırlatıyor. Elma adamın kafasından sekiyor, Hakan elmayı havada yakalayıp cebine koyuyor. Ensesine çarpan elma yüzünden yere düşen adamı da biraz hırpalıyor ve arkadaşının yanına geri dönüyor. Böyle, konuşmadan bile anlaşacak kadar uyumlular.
Azra her ne kadar sansasyonel olaylara imza atmasa da melekler kadar melek biri. Hatta daha bir melek benim gözümde. Tek tek insanların hayatlarına dokunup onlara yardım eden, destek olan biri. Yukarıda bir yerde ağzımdan kaçırdım bunu: Azra’nın laneti aşkı bulamayacak olması. Tarihte bu lanete sahip olup yine de evlenenler, mutlu olanlar var. Ama Azra kabullenmiş lanetini ve herhangi bir gönül ilişkisi kurmamayı kabul etmiş. Kendisine bu laneti bırakan adamın Allah belasını versin. “Yine de olacağı buymuş, olmuş, yapacak bir şey yok” diyerek yaşamaya devam etmeye karar vermiş. Hatta o kadar uzun süredir bu laneti düşünmemiş ki belki de unutmuş öyle bir lanetin varlığını.
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.