Notes

BİR GECE

Bir kadın gece yarısı valizini topluyor. Yorgun, bıkmış. Dağılmış, gözlerinin önüne serilmiş saçları klasik bir korku filminin iblisini andırıyor. Biraz iç çamaşırı, diş fırçası, diş macunu ve bir ara alırım diye alınmış ama o araya hiç girememiş kitaplar. Ve işte, valiz balık etli bir kadına dönüşüyor. Şimdi sıra veda duygusu hiçbir şey hissettirmeyene kadar içmekte.

Tirbüşonu eline aldı. İlk kez bir şarabı kendi açmayı deneyecekti. Onun için şarabı açacak erkek neredeydi? Bilmiyordu. Artık bu sorunları düşünmeyecek kadar paslanmıştı karşı cinsle olan ilişkisi. Zor oldu ama açıldı şarap.

Bir kadın gece yarısı ağlıyordu. Şarap gibi. Körpe bir oğlanın midesine inen şarap. Tesiri büyüktü bu gözyaşlarının aktığı bedene. Ağlamak hiçbir şeyi çözmeyecekti bu sonbahar akşamında. Sadece biraz şarap. Sonra her şey geçecekti. Kadın tüm yükünü yeni bir güne taşıyacak, doğan güneşle birlikte bugünün hamallığını yapacaktı.

Bir kadın gece yarısı içiyordu. Şarap, kırmızı dudağına yakışan en güzel içkiydi belki de. Kadehe gerek yoktu. Nezaket çoktan terk etmişti bu ruhu.

Bir kadın gece yarısı sarhoştu. Yatıyordu. Şaraptan uyuşmuş dudaklarını ısırıyor, ağlamamaya çalışıyordu. Bu kez acımayacaktı kendine. Gözünün yaşına bile bakmayacaktı. Hem valiz hazırdı. Ne gerek vardı vazgeçmeye? Yarın ilk iş uçak biletini alacak, o, balık etli kadın ve güneş terk edecekti bu şehri.

Bir kadın gece yarısı uyuyordu. Mışıl mışıl. Geceye gizlenmiş güneş ve yatağının dibine uzanmış balık etli kadın sabahı bekliyorlardı. Ne gerek vardı insanlara?

Bir kadın geceye veda ediyordu. Gündüzle aldatacaktı onu.

-Çağdaş D.