NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io


Sabah kalktın. Aynaya bakma gereksinimi duymadın. Ama yüzünü yıkaman gerekti. Lavaboda zoraki bir bakışla kendine denk geldin. Sen oradaydın, ayna camının yüzeyinde sana ait çizgiler belirmişti. Bir kaç saniye algısız bakışlarını savurdun durdun kendi kendine.. Yorucuydu yaşamak, evet. Ama yine de bu sabah kalktın. Lavaboya gittin. Aynaya baktın! Oysa aynaya bakma gereksinimi duymamıştın. Sadece bir an için kendinle denk geldin. Sararmış tenin ve uykusuzluğunun şahidi gözlerinle sen oradaydın. Günün neler getireceğini bilmeden kalktın.
Umudun yoktu. Umudun olsa her seferinde aynanın orada olduğunu bilerek aynaya yönelir, kendini görür ve birazdan her şeyin değişebileceğine inancın olurdu. Ama inancın yoktu, haliyle umudun da.. Merdivenlerden hızlıca indin. Minibüs beklediğin süre zarfında gelmedi. Geç kalacaktın. Yüzmetre ilerideki Taksi durağına yöneldin. Aklında hiçbir şey yoktu. Günün ne getireceğini bilmiyordun. Günün bir şey getirmesi için beklentinde yoktu. Sadece yaşadığını söylüyordun, nefes alıyordun, sabahları kahve içiyor, büfeden bir paket sigaranı alıp gazete satan çocuğa merhaba dememek için her sabah hiç okumadığın gazeteler alıp duruyordun. Taksiye bindin. Gideceğin yeri naif bir ses tonuyla tarif ettin. Taksici lafı açmak için "Günaydın, umarım iyi bir gün olur." Diyerek başladı. Sense tüm isteksizliğinle alelade bir "Günaydın" diyerek güzergah boyunca yoldan bir an olsun gözünü ayırmadın ve konuşmadın. Peki neden bu kadar suskundun ?

Ofise geldiğinde o gün için incelemen gereken tüm dosyalar çoktan masanın üzerine bırakılmıştı. Son derece hissiz halinle herkese selam verdin. Onlarda sana aynı hissizlikle karşılık verdi. Bir kişi hariç. Asistanın selin hanım önce gerçekten bir gülümsedi. Sonra "Merhaba Burak bey. Bugün de çok bitkinsiniz. Keşke kendinize biraz dikkat etseniz." diye ekledi.
Tüm bu konuşulanları duyduğun halde ağzından çıkan tek kelime "Kahve" oldu. Masaya oturduğunda ilk dosyayı henüz incelemeden kahve gelmişti. Çok yoğun bir gün olacağını o an anladın. Yuvarlak çerçeveli gözlüğünü gözünden çıkartıp kafanı sıvazlamaya başladın. Ne olduğunu bilmediğin bir keder akıyordu ruhundan. İçindeki bu sıkıntı, bu tatminsizlik duygusu, bu insanlara karşı olan isteksiz ve samimiyetsizlik nereden geliyordu. Hiçbir fikrin yoktu ama önemsemiyordun da.. Sadece mutsuzluğundan dem vurup duruyordun. O masada o kadar dosya olmamalıydı mesela. Sonra Seher öyle birden çekip gitmemeliydi. Sahi Seher öyle birden bire mi gitmişti ? Bilmiyordun.
Neyin nasıl olduğunu anlayamamıştın hâlâ. Sadece akşamları bir kaç kadeh rakı içmeye başlamış, çok sevdiğin mavi'yi, denizi, şiirleri, Tarık Tufan kitaplarını unutmuştun artık. Sana ne olmuştu, Sen kendine ne yapmıştın böyle ? Bilmiyordun..

Saat sekiz olduğunda inceyeceğin son beş dosya kalmıştı. Ofisteki diğer çalışanların çoktan mesaisi bitmiş. Fakat senin işin biraz uzamıştı. İşini seviyordun. Tüm gün boyunca önünde biriken CV'leri son derece titiz bir şekilde inceledin. İşi hakedene vermeliydin. Çünkü dünyada şüphesiz adalete inanıyordun. Ama hayat pek adil değildi. İnsanlarla adil dövüşmüyordu. Kimin neresine vuracağı hiç belli olmuyor ve şüphesiz vurduğunu tek hamlede devirip duruyordu. Sen de devrilmenin eşiğindeydin..

"La vida sigue" - Hayat devam ediyor..
İnsan kaybetmeye alışkındır.Dünya öyle bir yer ki on saniyede bir şey oluyor ve kurduğun, kurabileceğin tüm hayalleri ömrünün raflarına gerçekleşmedi olarak eklemeye başlıyorsun.
Ağlamak için her zaman gözlerden yaşların süzülmesi gerekmez. Çünkü bazen de hisleriyle ağlar insan. Hem de öyle hıçkıra hıçkıra değil, hiç sesini çıkarmadan susarak.
Yaşamak miktarı boyunca sadece geceleri sorgularsın hayatını. Neden varım ? Ne yapıyorum ? Ne yaptım ? Ne yapmam gerekli ?
Bunların hiçbirini tam olarak bilinmez ama her seferinde kendince cevaplarsın. Peşinden koştuğun şeyin ne olduğunu tam ve kesin bilemediğin gibi yarın önüne kazılacak hendekleri, hislerinin kırılacağı noktaları da bilemezsin. Zaten beş yaşında izlediğin filmde bile ibne bir fare masum bir kediye hayatı zindan etmedi mi ?
Belki var olduğun süre boyunca şüphesiz adalete inandın. İnsanlara karşı adil, nazik, sevecen, umutlu, gülümseyen yaklaşımlar sergiledin. Çizgi filmler bile adil olamazken hayat hiç adil değildir. İnsanlarla adil dövüşmez. Kimin neresine vuracağı hiç belli olmuyor ve şüphesiz vurduğunu tek hamlede devirip duruyor. Hayat be..

Bu sabah farkına varıyorum ki insanın temas ettiği her şey bir gün bitiyor. Oysa bana sonsuz gibi gelirdi. İlk dondurmamı yediğim gün hayatım boyunca dondurma yiyebilirim diye düşünmüştüm. İlk bisikletime bindiğim zaman günlerce bisiklet sürüp duracaktım. Arkadaşlarımla her gün monopoly, saklanbaç oynayacak ip atlayacaktık. Ama bugün anlıyorum ki bir şeyler hayatımızda oluyor ve o an verdiği mutluluk hissini bir daha hiçbir zaman bulamıyorsun. Hayat da sanırım bu yüzden bize acı geliyor. Bir kere güldük ve bitti.
Şimdi yaşadığımız her günde o ilk gülümseyişimizi arıyoruz. Oysa ne çabuk unutuyoruz dünyaya bir insan taslağı olarak doğduğumuz andan itibaren yalnız olduğumuzu. Yalnızız ve gökyüzümüzde yeterince yıldız yok. İnandığımız şeyler var sadece, bir gün mutlu olacağımıza inanıyoruz. Çünkü umut denen bir kelimemiz var. Yani sözlük anlamıyla olması beklenen şeylerimiz var. Mesela pazar günü pikniğe gidecektik havanın güneşli olmasını, iddia oynamıştık en az 3 maç tutar diye, birini seviyorduk gözlerine bakınca hemen anlamasını bekliyorduk. Oysa ne hava güneşliydi ne kupon tuttu ne de gözlerine bakabildik. Ama hayat bee!

Kemal Sunal bir filminde “Hiçbir şey güzel olmayacak ama yaşıyorum ulan ben, bundan daha güzel şey mi var… ?” diyerek gülümsüyordu. Sanırım ülkece umudumuzu biz oradan aldık.
Ama yine de biliyoruz dünyamız gündüzleri de çok karanlık. Ağladığında hiçbir şekelemenin susturamayacağı çocuklar ve ne gariptir ki kar yağmasına sevinemeyen insanlar var.
Ki onlar soğuktan donarlar. Biz ise tüm yetinmezliğimizle buradayız ve sürekli umut ediyoruz. Elbette umudumuz olacak, olmalı! Çünkü varamayacağın mesafeye koşmazsın.
Olmasını beklediğin bir şey olmazsa yaşamak tarafı ağır basmaz, en ufak taşa takılıp en ağır şekilde yaralanırsın.
Bu yüzden hayatın boyunca bir soru sorarsın. -Yok mu güneşi bu yolların ?- Ve yok dediğin anda hayatın biter. Ama ne olur bitmesin. Sen hep var de, umut et
-La vida sigue-

Şimdi hayatının en büyük sancısını yaşıyorsun. Ömrünce temas ettiğin en kırılgan an şuan için bu. Hayatın ilerleyişi boyunca daha kaç kere kırılacağını bilmiyorsun. Zaten bilmen de gerekmez. Yaşanacak şeylerin olur yaşarsın ve biter.
Bu hep böyledir. Bir işe başlarsın. Her sabah belli bir düzen içerisinde hayatını bir rutine bağlar, işe gider, yapman gerekenleri yapar ve evine dönersin ya da evin yoktur. Bilmiyorum. Ama yaptığın iş birgün biter ve emekli olursun.
Bazense birini seversin ona vakit ayırırsın, hayatında iyi şeyleri tatması için sürekli gayretler gösterirsin, o hep gülmelidir buna inanırsın ama gider. Herkes gider. Her şey biter ya hu. Seher de öyle yaptı..

Salı..
Normal mesai saatleri içerisinde kahveni yudumluyorsun. Evraklar.. Evraklar.. Evraklar.. Derken içinde biriken telaş ve yorgunluk mahalleye dönme isteğini doğuruyor. Derin bir nefes alıp yarın yüzleşmen gerektiğine inandırıyorsun kendini. Ama bu telaş halini içinden silemesen de yapman gereken işler var.
Öğle molası bitti..

..Çarşamba

Ayakta durmakta güçlük çekiyordum. Etrafımı hızlı bir şekilde süzüp kaldırımın kenarına doğru uzandım.
Ellerim bi refleksle yüzüme doğru gitmiş, başım eğik ve manasız manasız bakarken buldum kendimi.
Uzaklara dalmışım yine.. İstemeden! Ya da anlamsız bi istekle.
Öyle yaşıyormuş gibiyim ki hiç kimse inanmıyor öldüğüme.
Adımlarım kısık kısık, yüzüm asık ve anlamsız bakışlar savuruyorum etrafıma. Bu hep oluyor. Kronik bi mutsuzluğun eşiğindeyim ve devamlı nükseden bu yorgunluk hissi yaşamama mani oluyor.
Halbuki pek sağlıklı nefes alıyorum. Fakat bu hislerin eşiğinde alınan nefes yaşıyormuş hissi vermiyor işte..

Bugün uzun bi aradan sonra ilk defa o sokaktan geçtim. Kaldırımlar, sokak lambaları, yokuştaki merdivenler, hiç eskimeyen ayşe teyze ve hüzünlü gülümsemesiyle bakkal raif hep aynı telaşla yaşıyorlar. Sanki hiçbir şey değişmemiş gibi. Sanki hala sen varmışsın gibi..
Yoksun!
Ama bu yokluğunun ezici gölgesi benim hislerimden başkasını nasılda vurmuyor ve nasılda dünya sensiz hala aynı dönebiliyor ?
Şaşıyorum..

Her neyse..
Bugün o sokaktan uzun bir aradan sonra ilk defa geçtim. Her adımımda anılar tekrar tekrar toplandı hafızamda. Beraber aşındırdığımız o yolları artık yalnız başıma yürüyordum.
Yüzümde yüzyıl öncesi bi hüzünle beraber "merhaba" dedim ayşe teyzeye. Önce bi şaşırır gibi oldu. Sonra gülümsedi.. "Hoş geldin evladım" dedi.
Tüm samimiyetsizliğimle "hoşbulduk" dedim. Halbuki nasıl hoş bulabilirdim. Yoksun işte.. Bu sokak bomboş. Ne ıhlamurların kokusu eskisi gibi ne de güneş aynı vuruyor gökyüzünden.
Bunu kimse anlamıyor ama olsun.. Yokluğun inan tarifsiz hislere tekabul ediyor. Fakat bu hisler diğer başka insanlar için hiçbir anlama gelmiyor.
Ayşe teyze "gel evladım iki laf edelim uzun zamandır göremiyorum seni. Hem çay demlerim. Özlemişsindir.." derken ben sahte bir tebessümle "şimdi kalamam teyzecim. başka zaman inşallah" diyerek ayrıldım.
Çok kalamazdım. Henüz daha rutubet tutmaya bile tenezzül etmemiş anılar, Bende tarifi henüz mukayyen olmamış hislere takabül ediyordu.
Her şeye rağmen eve uğramadan yapamazdım. Tabiki uğrayacaktım..
O bir zamanlar gülümsemeyle açılan kapı bu sefer zile bastığımda açılmadı. Çok koydu bana kapıyı anahtarla açmak. Bir an duraksadım boğazım düğümlenir gibi oldu. Hani tutmasam kendimi oracıkta ağlayacaktım. Her ne kadar engel olsamda o gözümden dökülen iki damla yaş sırf sanaydı..

Her şeye rağmen açtım o kapıyı ben. İçeri attığım ilk adımla beraber her şey ama her şey olduğu gibi o güne tekrar götürdü beni. Hani terk etmiştin beni..
O kırdığın bardak, bir kaç tabak ve o masada gidişinin ardına sönen mum olduğu gibi duruyordu. Hiç dokunmadım. Dokunamazdım!
Benim için masaya koyduğun bardak ve tabak hala oradaydı. Yine herzamanki gibi sandalyemi çekip oturdum. Bu sefer karşımda sen yoktun!
Düşündüm biraz içim, içimden gidiyordu. Ama ben o masadan hiç kalkmak istemedim. Peki sen nasıl kalkabildin? Nasıl gittin?
Ya sen beni ve senli umutlarımı o masada hiç ardına bakmadan, beni umursamadan, seni benden zorla silerek ve hiç yaşamadığımız günlerimizi yaşanmaz kılarak nasıl kalkabildin?
Sorular. Sorular.. Sorular...
Aklımda doldu taştı herbiri cevapsız kaldı. Bu cevapsızlığın arasında eriyip giden bendim ama pek çok kere hislerimden erimeni isteyende bendim.

O masada nasıl geçtiğini anlamadığım bir kaç saatin ardından artık gitmeliydim. Son bir yatak odamıza uğradım. Mavi puantiyeli elbiseni gördüm. Ki görmez olaydım..
Yine üç noktalar düğümlendi boğazıma. Ben seni ilk gördüğümde vardı ya üzerinde. Hani son gördüğümde yani sen giderken bir hışımla dolaptan sıyırıp atmıştın ya yatağımızın üzerine.
Off işte bak kalbim farklı çarpıyor yine. Senin adını öyle derinlere kazımışım ki silemiyorum bak. Sevmek tüketiyor beni. Sevmek öldürüyor..
Döndüm arkamı çıktım o odadan. Hiçbir şeye dokunmadan sarıldım yalnızlığıma kapadım kapımı, kapımızı..

Şimdi bi kaldırım kenarında, ellerim yüzümde, başım eğik.. Hiç aklına gelmez miyim soruyorum. soruyorum.. soruyorum...
Cevabını bilmediğim sorularımla beraber kaldırımda uzaklara dalmışım. Uzaklarımın herbiri sensin. Yakınım olmanı istiyorum defalarca bak silmedim, silemiyorum.. silinmiyorsun...





     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.