Notes

HEPSİNİ ELDE EDENE KADAR 18
"Ama..." diye cevap verdi usulca. "Yanlış bir şey yapmıyoruz." Sesindeki incinmişlik karşısında kalbim durdu. Ama ben yerimde durdum. "Ben senin ağabeyinim. Aslında ailenin en büyüğüyüm. Senden bu şekilde faydalanmamalıyım." Gözlerimi kaldırıp kardeşlerimin en masumuna bakabilmek için birkaç dakika bekledim. Kanepede diz çökmüş, ellerini kucağında kavuşturmuş, başını öne eğmişti. "Anlıyorum," diye cevap verdi usulca. "Özür dilerim." Eylül ayağa fırladı ve ön kapıya doğru koştu. Kapıyı açıp gecenin içine dalarken boğuk bir hıçkırık duyduğumu sandım. Paravan kapı arkasından çarparak kapandı ve ben birden kendimi bok dolu bir merada bir sığır sürüsü tarafından sırtıma masaj yapılmış gibi hissettim. "Siktir git," diye fısıldadım kendi kendime, sonra televizyonu kapattım ve yatağa yöneldim. Ön kapının tekrar açıldığını duyana kadar yaklaşık bir saat yatakta yatmış olmalıydım. Eylül'nin bir pislik olduğum için bana bağırmak için geri gelip gelmediğini ya da Aslı'nın fikrini değiştirmek için gelip gelmediğini merak etmeye başladım. Eylül'nin duygularını ezip geçtiğime göre bu çok işe yarayabilirdi. Sonra Buse'yı hatırladım. Baştan çıkarıcı cadaloz beni bulduğunda olmak isteyeceğim son yer yatakta uzanmaktı. Buraya gelip benimle yatağa tırmanırsa kendimi kontrol edebileceğimden şüpheliydim. Oturma odasına gitmeden önce hemen üzerime bir şort ve tişört geçirdim. Gördüğüm şey, keşke hâlâ yatakta kız kardeşimin gece ziyaretini bekliyor olsaydım dedirtti. Buse, birkaç beden küçük görünen siyah bir bluz ve geniş kalçalarının üzerinden geçen minik bir G-string giymiş halde oturma odamda duruyordu. İnce beli, düz karnı ve pürüzsüz bacakları inanılmaz derecede baştan çıkarıcı görünüyordu. Ama bir hadımı sertleştirebilecek olan, dudaklarını hafifçe büzmesi ve mavi gözlerindeki için için yanan bakıştı. Tek bir gümüş yüzüğü olan küçük bir deri gerdanlık, kusursuz pürüzsüzlükteki boğazını çevreliyor ve minimalist kıyafetini tamamlıyordu. Ne yapmam gerektiğini biliyordum. Ama bu konuda hiç mutlu değildim. "Bütün gün bunun için bekledim," dedi Buse yanıma gelerek. Aramızdaki kısa mesafeyi zarifçe geçmesini izlerken trans halindeydim. Kalçaları abartılı hareketlerle sallanırken bir bacağı diğerinin önündeydi. Buse benden bir metreden daha az bir mesafede durdu ve ellerini kalçalarından yukarıya, karnına ve iri göğüslerine kadar gezdirdi. Sutyen takmadığı çok açıktı ve göğüslerini sıktığında neredeyse şortumda bir delik açılacaktı. "Buse..." Söylemeye başladım ama o benim yerime konuştu. "Eminim ellerin çok daha iyi hissediyordur," diye mırıldandı ellerini vücudunda gezdirirken. "Bana ne istersen yapabilirsin, Ahmet." Kendi irademle kaybettiğim bir savaş veriyordum. O kadar azmıştım ki, bu ıslak rüyanın benimle ilgili olduğunu unutmak ve bütün geceyi onun vücudunu keşfederek ve onu anlamsızca becererek geçirmek istiyordum. Bunun harika olacağını biliyordum. Buse da biliyordu. Ama bunun sonuçları olacaktı. Aslı şüphe tohumlarını çoktan ekmişti ve Eylül yatağı paylaşmak gibi basit bir şeyi reddettiğim için çoktan incinmişti. Buse'ya bunu yaptıktan sonra onu yatağa atmak zalimlik olurdu. "Bunu yapamayız," dedim derin bir iç çekerek. "Gitmenizi istiyorum, böylece biraz uyuyabilirim." Muhteşem kadının yüzündeki şok ifadesi çok açıktı. Buraya akıllara durgunluk veren bir seks gecesi geçirmeyi umarak gelmişti -bugünün erken saatlerinden sonra bunun için onu suçlayamazdım- ve şimdi onu geri çeviriyordum. Bu, gece bana üçüncü gelişi olacaktı, ancak ilk iki seferinde beni yatağımda başka bir kızla bulmuştu. Şu anda ne hissettiğini hayal bile edemiyorum. "Ama..." diye kekeledi. "Daha önce demiştin ki. . ." "Ne dediğimi biliyorum," diyerek gözlerimi kapattım ve devam etmek için gereken iradeyi topladım. "Ama bunu yapamayız. Ben senin kardeşinim. Birlikte yatma fikrini aklımızdan bile geçirmemeliydik." Buse'dan bir patlama beklerken sağır edici bir sessizlik oldu. Kardeşlerim arasında en açık sözlü olan oydu ve bağırmasını, küfretmesini ve hatta belki de bana bir şeyler fırlatmasını bekliyordum. Reddedilmeye alışık değildi. "Anlıyorum," dedi yumuşak bir sesle. Ne dediğini tam olarak algılayabilmem için bir an cevabını sindirmem gerekti. Ses tonu sessizdi ve sözleri kederliydi. Gözlerim hâlâ kapalıydı -şu anda ona bakacak kadar kendime güvenemiyordum- bu yüzden yavaşça açtığımda bir zamanlar kendinden emin bir tanrıça olan kadının kollarını göğsünde kavuşturmuş ve vücudunu içine çekmiş bir şekilde durduğunu gördüm. Artık bana kendini göstermiyordu. "Buse..." Söylemeye başladım. "Hayır," diye tersledi biraz da zehrini akıtarak. "Ahmet... sadece kapa çeneni." Şimdi gözlerinde yaşlar vardı. Onları tutuyor gibi görünüyordu ama ancak bu kadar tutabilirdi. Kusursuzca sürdüğü göz kalemi şimdi yanaklarından aşağıya doğru süzülüyordu ve gözlerindeki incinmişliği ve reddedilmişliği görebiliyordum. "Bunun senin için bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum," dedim ona doğru bir adım atarak. "Aptal bir sürtük olduğum için mi?" diye tersledi. "Hayır," dedim elimi omzuna koyarak. "Öyle demek istemedim." "Fark etmez," diyerek rahatsızca kıpırdandı ama dokunuşumdan uzaklaşmadı. "Erkekler beni sadece bir şey için istiyor zaten. Sadece seksten önce terk edilmek garip bir duygu." "Bunu bir hata yapmadan önce yapıyorum," dedim, genelde erkeklerle nasıl çıktığı ve onları nasıl terk ettiği konusuna değinmeden. Bu hikâyede daha fazlası olabilirdi. Ama şu anda önemli değildi. "O kadar kötü mü olur?" dedi gözlerimin içine bakarak. "Bunu bir sır olarak saklayabiliriz." "Böyle bir şeyi ailenin geri kalanından saklamaya çalıştığını hayal edebiliyor musun?" Ben cevap verdim. "Bunu yapamazdım," diye iç geçirdi Buse. Onu kendime çektim ve yüzünü göğsüme gömerken kolları belimi sardı