Notes

HEPSİNİ ELDE EDENE KADAR 44
Burada fazla zaman geçirmediğim için merdivenleri endişeyle çıktım. Kızların yatak odalarının hepsi yukarıdaydı ve izinleri olmadan buraya çıkarak mahremiyetlerini ihlal ediyormuşum gibi hissediyordum. Annem -ve büyükannem ve büyükbabam- rızaları olmadan kimsenin yatak odasına girmeme konusunda çok katıydılar, özellikle de kapı kapalıysa. Bu içime o kadar işlemişti ki, birinin haberi olmadan yukarı çıkıp rastgele bir kapıyı çalmayı düşünmek bile bana fiziksel olarak zor geliyordu. Daha önce sorun olmamıştı çünkü hem Eylül hem de Melisa bunu sorun etmemişti. Ya birinin üstünü değiştirirken ya da özel bir şey yaparken içeri girersem? Melisa muhtemelen bunu yaptığım için heyecanlanırdı ama Aslı çıldırabilirdi. Bana karşı karşılıklı hisleri olsa bile. Derin bir nefes aldım ve çıldırma zamanının geldiğine karar verdim. Buraya geldiğimden beri kardeşlerim yaşam alanıma girmeye başlamışlardı. Daha önce hangi odanın Aslı'nın olduğunu ve Buse'nınkinin de onunkinin hemen yanında olduğunu biliyordum ama hangisinin Melisa'in, hangisinin Eylül'nin olduğunu bilmiyordum. Eylül şu anda dışarıda olduğu için tahmin etmem daha kolay oldu, böylece beklenmedik bir anda onu görmeyecektim. Aslı ve Buse'nın kapalı kapılarının ve açık banyo kapısının yanından geçerek koridorun sonundaki diğer iki kapıya ulaştım. Önlerinde durduğumda hangi kapıyı seçeceğimi tahmin etmek aslında nispeten kolaydı. Kapılardan birinde ünlü bir thrash metal gitaristinin posteri asılıyken, diğerinde kapı kolundan sarkan dekoratif bir iskelet vardı. İkizler arasındaki farklara ve tarzlarını seçmenin ne kadar kolay olduğuna kıkırdadım. Yine de ikisi de en az diğeri kadar sevimliydi. Melisa'in kapısını nazikçe çaldım ama ses gelmedi. Biraz daha yüksek sesle tekrar çalmadan önce birkaç saniye bekledim. Koridorda dururken kendimi biraz endişeli hissetmeye başlamıştım, bu yüzden kolu denedim. Kapı sorunsuzca açıldı ve odaya göz attım. Siyah çarşaflar, Cadılar Bayramı süsleri, mumlar, kafatasları ve siyaha boyanmış duvarlardan oluşan bir oda bekliyordum. Sonra Melisa'in yatarken giydiği sevimli pijamaları hatırladım ve Melisa'in yatak odasının mor ve pembe dekoru ona tam uyuyordu. Yatak genişti, beyaz metal çerçevesi ve kalın şiltesi vardı. Sıcak pembe örtüler ve uyumlu yastıklar yatağın arkasındaki mor LED ışıklarla aydınlatılıyordu ve bu da odayı diğer renkleri ayırt etmeyi zorlaştıran güçlü bir mor tonla yıkıyordu. Aslı'nınki kadar geniş olmasa da oda ferahtı; yatağın karşısındaki duvarda yerden tavana kadar aynalı bir gardırop vardı ve özellikle gece kulübünü andıran LED ışıklarla ilginç bir seks ortamı yaratabilirdi. Uzak duvarın karşısında platin saçlı kız kardeşim oturuyordu. Melisa'in sırtı kapıya dönüktü ve masasında mor bir oyun koltuğunda oturuyordu. Bilgisayarı gökkuşağı gibi parlıyor, masasının etrafındaki renklerin kaotik karışımına katkıda bulunuyordu. Melisa'in sandalyesi yavaşça döndü ve beni görünce geniş bir sırıtışla bana baktı. "Hemen döneceğim çocuklar," dedi ve kulaklığını çıkarmadan önce klavyesindeki bir düğmeye bastı. O da mor renkteydi ve kedi kulakları vardı. "Bütün bunları beklemiyordum," dedim odayı işaret ederek. "Bazı sürprizleri saklamayı severim," diye kıkırdadı Melisa. "O zaman ben de şaşırdım," diye güldüm. Melisa zıplayarak ayağa kalktı ve ben de onun tek boynuzlu at ve gökkuşağı desenli pijama pantolonunu ve beş yaşındaki bir çocuğa dar gelecekmiş gibi görünen üstünü inceledim. Hala sütyen giymediği çok açıktı. Çok fazla makyaj yapmamıştı ve saçları basit bir at kuyruğu şeklinde arkadan bağlanmıştı ama onunla tanıştığım ilk günkü kadar güzel görünüyordu. "Seni buraya getiren nedir?" Melisa odayı geçip önümde durarak sordu. "Herkesin nerede olduğunu merak ettim," dedim ona bakarak. Melisa kardeşlerim arasında en kısa boylu olanıydı, yalınayakken bile göğüs uçlarıma ancak ulaşırdı. Ama Melisa boyunun nasıl davrandığını ya da başkalarının onu nasıl gördüğünü belirlemesine asla izin vermezdi. Varlığı talepkârdı ve odayı nasıl kontrol edeceğini ve istediğini nasıl elde edeceğini biliyordu. Benimle nasıl başa çıkacağını çok iyi biliyordu. "Sonunda gelebildiğine sevindim," diye fısıldadı Melisa. "Kendimi kurtarmak zorunda kalacağımdan endişelenmeye başlamıştım." Alçak, boğuk sesi, imalarıyla omurgamdan aşağı ürperti gönderdi. "Beni mi bekliyordun?" "Elbette. Seninle aynı odada olmak bile saniyeler içinde beni sırılsıklam edecek." Melisa dudağını ısırdı, sonra elimi tutup karnına götürdü.Elimi pijama pantolonunun kemerinin altından bacaklarının arasına götürdü. "Ne kadar ıslak olduğumu hissetmiyor musun?" Melisa külot giymemeyi tercih etmişti ve elim onun çıplak ve son derece ıslak amıyla temas etti. Kendini inanılmaz derecede sıcak ve davetkâr hissediyordu. Vajinasındaki uyarılma iç uyluklarının üst kısımlarına kadar yayılmıştı. Kıyafetlerini yırtmak ve sularını kucaklamaktan başka bir şey istemiyordum. Melisa elimi bacaklarının arasından çekerek, "Senin de benzer bir durumda olduğunu görebiliyorum," dedi. Eşofman altımın ereksiyonumla çadır kurduğunu görmek için aşağı baktım. İç çamaşırı da giymemiştim, bu yüzden sikimi kısıtlayacak hiçbir şey yoktu. Şu anda Melisa ve benim aramda sadece iki ince kumaş parçası vardı. Melisa ile yatak odasında yalnızdım ve sonunda o son adımı atmamızı engelleyecek hiçbir şey yoktu.