Notes

Bölüm - 8

Birkaç dakika sonra, dış kapının kapandığını duydum ve annemin sokağa çıktığını gördüm. Üstünü değiştirmişti. Sanırım beyaz elbisesi ıslanmıştı.

Ahmet'e telefon edip ne yaptığını öğrenmek istedim. Gelip beni alması için plan yapmıştık. Pek de başka detay konuşmamıştık, sadece araba sürüp vakit öldürecektik. Belki göle giderdik, ya da çamlığa, içmek için. Telefonu açar açmaz, ona az önce ne olduğunu anlattım.

'' Az önce annemi siktim.'' diye birden haykırdım, cümlesinin ortasında, sesimdeki heyecanlı gururu gizlemeyi beceremeyerek.

'' Ne zaman?'' diye sordu.

'' Tam şimdi, mutfakta''

'' Şaka yapıyorsun'' dedi.

'' Hayır. Mutfak tezgahında. Elbisesi hep ıslandı.'' diye de ekledim, sanki belirtmem gereken önemli bir detaymış gibi.

'' Vaayyy...Ben de yaptım.'' dedi Ahmet.

'' Bu sabah mı?''

'' Dün gece.'' diye cevapladı. '' Sana anlatırım.'' dedi ve kapadı.

'' Sen de olduğu gibi. O gece dönerken, annem çok korkmuş görünüyordu. Neden olduğunu bilmiyorum. Eve dönerken yolda, ne senin ne benim annem o kadar da rahatsız görünmüyorlardı ama sonraki gün her şey değişti. Artık oyun oynayacağını anlayana kadar o hafta boyu, pek de şüphelenmemiştim. O gece çok moralim bozulmuştu.

Ahmet yine bana baktı.

'' İlk gece sinemada yaptığın gibi, hiç ağzına verme şansım olmayacak sanıyordum.'' Suratımdaki şaşırmış ifadeyi gördüğü için olsa gerek, gülmeye başladı. '' Evet. İlk gece, annem bana anlattı. Anneni boğacaksın diye korkmuş.''

'' Kimse görmedi sanmıştık.''

'' Annem görmüş.'' dedi Ahmet. '' Dedi ki, yüzüne boşalmış olmalısın çünkü yerinde duramıyormuşsun. Annenin yüzünü temizlediğini anlamış, sen çantasından peçete uzatınca.'' Onaylamamı bekler gibi bana baktı. Ağzımı açmasam da, kızaran suratım cevap için yeterliydi.

'' Biliyordum,'' diye çığlık atıyordu resmen sevincinden, yola bakmaya başlamadan önce.

'' Annem bunun gerçekten ateşli bulmuş arkadaşım. Bana anlatırken nefesi kesiliyordu sanki. O zaman bana da aynısını yapacağını anladım. ikinci gün arka tarafa geçerken biliyordum bunu, annem çok kızışmıştı.''

Tekrar bana dönmüştü.

'' Ne kadar içtiler bilmiyorum ama, çamlığa gider gitmez elimi bacak arasına attım ve zaten öpüşmeye başladık, annem bileğimden yakaladı ve yerine koydu elimi hemen.''

Vites kolundan alıp elini, bacak arasına götürmüştü, sonra da kendi aletini sıktı,sanki bunu göstermesine gerek varmış gibi.

'' İşte böyle'' diye güldü, kasıklarını eline doğru iterken,ne kadar iştahlı ellediğini anlatırken annesini o gece.

Yüz kasları yavaşça sakinleşti, ta ki ne düşündüğünü anlayamaz hale gelinceye kadar ben. Eli tekrar vitese gitti. Sonra konuşmaya devam etti.

'' Pileli etek.'' dedi, başladığı yere dönerken. '' Herşeyi başlatan o ilk giydiği etek yine.''

Kafamı salladım, az birşey, devam etmesini teşvik etmek için.

'' Bulaşıklara yardım etmeyi kesmiştim, bildiğin gibi, istemediğimden değil ama ne zaman mutfakta kıstırsam beni uzaklaştırdığından. Ben de vazgeçtim.''

Yine duraksadı.

'' Salona geldiğinde babamla TRT seyrediyorduk. Yemekten sonra yatak odasına gitti.'' diye açıkladı, '' Ama yarım saat sonra geri geldi ve yine mutfağa girdi. Aklımda birşey yoktu ama salonun önünden geçerken yüzünde o komik ifadeyi gördüm. Garipti. Televizyona bakıyordum ama aklım hep bakıştaydı bana attığı, biraz daha düşününce anladım, aynı eteği giymişti yine.''

Ahmet yine güldü, bana bakarak. '' Kardeşim, söylemem lazım, anında dikildi benim ki. Babamın yanında rahat oturamıyordum, anneme kabarmışken, ben de kalkıp mutfağa geçtim.''

'' Çoktan bulaşıklara başlamıştı, ama her zamankinden farklı. Yavaşça, sanki benim gelip yardım etmemi bekler gibi, fazla ileri gitmeden. Yazlık bir elbise giymişti, tek parça, kolları omuzların altında bitenlerden. Sutyen giymediğine emindim, çanak tabak ovalarken sallanışlarından belliydi. Bazen o elbisenin altına giymediğini biliyorum, ama sadece evdeyken, anlarsın ya, sutyensiz. Ve babam yokken.''

Güneşli yol boyunca sürerken, müzik dinliyorduk. Ahmet bana annesiyle olan birleşmesini anlatacaktı, kendi mutfaklarında, dün gece olan. İkinci maceradan sonra, o da benim gibi akşamları baş başa kalınan bulaşık yıkama seanslarından mahrum kalmıştı. Dahası, benim gibi, o da düz duvara tırmanacak hale gelmişti, deli gibi boşalmak istiyordu.

'' Herşeyi başlatan eteği oldu'' dedi Ahmet, sonunda bana anlatmaya kara vermişti, evden on kilometre falan uzaklaşınca.

'' Etek mi?'' dedim, teybin sesini kısmak için uzandım, hikayenin hiç bir kısmını kaçırmamak için.

'' Evet, etek.''

Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle arkama yaslanırken bana bakmak için döndü Ahmet. Şükür ki, hemen önüne dönüp, yola bakmaya devam etti ne olduğunu anlatmaya başlayınca. Bazen çok hızlı konuşuyordu, nefesini zor tutarak, bazen de tamamen durup devam etmesi için uyarmamı bekliyordu.

Kafasını salladı. '' Her neyse,'' dedi, '' Sutyen giymediğini biliyorum. Ayakları da çıplaktı, çorap yoktu. Terlik falan da. Çok sadeydi kardeşim.''

Kesinlikle dikkatimi çekmeyi başarmıştı.

'' Böylece, ben de arkasına geçtim, yavaşça. İçimden bir ses acele etme diyordu, ama kendimden emindim haftalar sonra artık. Sadece arkasında dikildim. Elime bez bile almadım. Ovaladıkça, eteğinin sallanışını izledim öylece, kalçasının üstünden. bana döndü, gülümsedi ama bulaşığa devam etti hemen. Biraz sonra, bana ne yaptığımı sordu.

'' Hiç.'' dedim.

'' Yardım etmeyecek misin?'' diye sordu.

'' Hayır'' dedim.

'' Peki, neden arkamda dikiliyorsun?'' diye sordu.

'' Seni seyrediyorum'' dedim.

'' Benimi seyrediyorsun'' dedi.

'' Evet'' dedim. '' Eteğini seyrediyorum.''

'' Ahmet.'' dedi.

'' Ne '' dedim.

'' Düzgün dur,'' dedi. '' Baban yan odada ve ana haber bülteni başlamadı daha.''

'' Hiç kaçırmaz haberleri babam.'' diye açıkladı. '' Ben de, hiçbir şey yapmadık, izlemeye devam ettim. Bana döndü ve direkt götüne baktığımı gördü.''

'' Ahmet, kes şunu. Baban buraya gelebilir.''

'' Ona bakmaya devam ettim ve babam gerçekten de mutfağa geldi. Ayak seslerini duyar duymaz bir bez kaptım ve kurulamaya başladım. Dolaptan su alıp gidene kadar, sabunlu suya temiz tabakları geri atmıştım bile. Annem durdu ve onlara baktı ama bir şey demedi. Babam anneme yardım ettiğimi için memnun olduğunu söyledi ve tekrar salona döndü. Bir dakika sonra, haberlerin başladığını duyduk.''

'' O gidince, ortam gerildi. Haberler bitene kadar geri gelmeyeceğini biliyorduk ama hala hamle yapmıyordum. Annemin götünü izlemeye devam ettim, o da ne yaptığımı biliyordu. Birkaç dakika sonra, bezi elimden bıraktım. Annemin, götüne dokunmamı beklediğini tahmin edebiliyordum, çünkü omuzlarına kadar kasılmıştı, bunu bekler gibi.''

'' Dokunmadın mı?'' dedim, bunu yapacağını düşünüyordum ben de.

'' Hayır'' dedi Ahmet.

'' Sonra?''

'' Biraz daha seyrettim onu,'' diye devam etti.'' Ona dokunacaktım, ama onun benim ona dokunmamı bekleyişini görmek, hoşuma gitmişti. Çok yavaş nefes alıyordu, kesik kesik, korkuyor gibi.''

'' Yani ona dokunmadın mı?''

'' Hemen değil.'' dedi Ahmet. '' Ufaklığı dışarı çıkardım.''

'' Ne yaptın?'' diye bağırdım adeta.

'' Pantolonumu indirdim ve sikimi çıkardım.'' dedi, gülerek.

'' Ne oldu?''

'' Önce bir şey olmadı. Sesleri duydu. Kafasını çevirecek gibi oldu ama sonra durdu.''

'' Ne yapıyorsun Ahmet?'' diye sordu.

'' Hiç.'' dedim.

'' O ses neydi.''

'' Sadece götüne bakıyorum.''

'' Sessiz ol. Baban salonda!!!'' diye fısıldadı kızarak.

'' Biliyorum,'' dedim, '' Göster şunu.''

'' Neyi?''

'' Götünü.''

'' Bana doğru bakmak için kafasını çevirdi ama hemen önüne döndü.''

'' Ört şunu!!!'' diye tısladı.

'' Göster.''

'' Hayır. Pantolonunu yukarı çek, hemen!!''

'' Göstermeden olmaz.''

'' Yapmayacaktı.'' dedi Ahmet. '' Orada dikiliyordum, ayaklarım sallanıyordu, pantolonum inik ve sikim dışarıdaydı. Artık salak gibi hissetmeye başlamıştım ki, annem ellerini sudan çıkardı ve eteğine doğru uzandı, sırayla, iki ucundan tuttu.''

Ahmet birden yolda çıktı, ödümü bokuma karıştırarak. Ama yol kenarında durmak istemişti sadece. O zaman yollar çok dardı. Arabayı durdurdu ve marşı kapadı.

Gözlerine doğru baktım merakla, bekliyordum.

'' Eteğini kaldırdı, gerçekten yavaş yavaş.'' dedi Ahmet, '' Sanki çok özel bir şeyi açığa çıkarıyormuş gibi. Ağır çekim bir film izler gibiydi, o kadar yavaştı ki, nefes alış verişlerini duyabiliyordum. Kalçalarının hemen üstünde durana kadar etek, devam etti kaldırmaya.''

Ahmet durdu. Gözlerim suratına kilitlenmişti.

'' Altında hiçbir şey giymemişti,'' dedi, sesinde hala inanamıyor gibi bir ton vardı. '' Götü çırıl çıplaktı, iki yanağı da önümde duruyordu, sanki armut şeklindeydiler. Çatalına doğru baktığımı hatırlıyorum, külot giymediği aslında çok belliydi ama bacaklarının arasındaki açıklıktan tüylerini gördüğümde, işte o zaman kendimden geçtim.''

'' Ne oldu?'' diye yutkundum.

'' Bana döndü ve bana baktı. Dehşete kapılmış gibi göründüğümü söylese yeriydi ve ben de onun ne kadar memnun olduğunu hatırlıyorum, özellikle de ona ne kadar mükemmel olduğunu fısıldadığımda, poposunun ne kadar mükemmel olduğunu. Öyle söyleyince, sessiz ol dememişti. '' diye güldü Ahmet.

'' Eee, sonra?'' diye sordum.

'' İzleme sırası ona gelmişti,'' dedi. '' Elime aldım benim ufaklığı ve boydan boya sıvazlamaya başladım, sonra da sol elimle uzanıp, kalçasını avuçladım, biraz ayırdım ki, daha iyi görebileyim.''

'' Babanı unutma,'' diye fısıldadı. '' Şunu kapatsan iyi olacak.''

'' Hayır. Önce sana dokunmama izin vereceksin.''

'' Daha da yaklaştım. Kaçmaya çalıştı ama nereye gidecekti ki. Kafasını yanaklarının arasına dayandım. Arkasında beni hissedince, inilti duyuldu ağzından, ki benden de çıkmıştı o ses. Bunu duyunca, neredeyse o an gelecektim.''

'' Ahmet, dur,'' diye fısıldıyordu, histerik biçimde. '' Baban!''

'' Şşşhhh, sessiz ol o zaman,'' diye geri fısıldadım. '' Sesini kes yoksa duyacak.''

'' Sikimle detaylı bir şekilde inceliyordum sanki, kafasını sürtüyordum, bızırını bulmak için. Sol elimi beline doğru kaydırdım, eteğinin altına, onu sabit tutmak için tabii ama hala girmememiştim içine. Sonra da işte, sihirli sözcükleri fısıldadım.''

'' Hangi sözler?'' Gözlerim dört açılmış, kulaklarım dört dinliyordu adeta, hikayeyi boğazından söküp almak istiyordum.

'' Dedim ki, ' Haluk'un annesini yaptığı gibi ben de sana arkandan girmek istiyorum.''

Ahmet'i süzüyordum.



'' Artık sabit durup kımıldamamaya başladı ve sakinleşti ve sikim aniden içine girdi ve ben de hepsini itiyordum, köküne kadar, tamamını, dibine kadar sokuyordum arkadaşım. İnanılmaz bir andı. Tam orada, mutfakta annemi beceriyordum. Deliceydi. Babam salonda TV izliyordu ve ben annemi tezgaha sıkıştırmış, içine girmiş, onu sikiyordum. Demek istediğim, bu farklıydı, elbisesinin üstünden sürtmek değil. Artık o noktadan sonra geri dönüşüm mümkün değildi ve ben de normal bir şeymiş gibi devam ettim. Sikim zaten içindeydi be kardeşim.''

Ben sadece suratına bakmaya devam ettim. O devam etti.

'' Sesler çıkarmaya devam etti, ben de uzanıp elimle ağzını kapadım, bu arada da abanmaya devam ediyordum. Sikiyim, çok manyak birşeydi. Ne kadar sürdü bilmiyorum ama, birden, boşalmaya başladım, içine akıyordum ve deli gibi fırlatıyordum. Annem tezgahın üstüne çöküverdi ama ben belinden tutmaya devam ediyordum. Mükemmel hissettiriyordu, götünü kendime o kadar sıkı tutuyordum ki, sanki içine kaynak yapmıştım benimkini, boşaldığım halde çıkmıyordum.''

Kafasını salladı sağa sola.

'' Çok garipti. Saat çok ama çok sesli tik tak sesleri çıkarıyordu ve televizyondan gelen sesleri de çok net duyuyordum. Biraz zaman geçince, annemin saçlarının bulaşık suyunun içinde olduğunu gördüm. Onu tutup kaldırmaya çalıştım ama bez bebekler gibiydi, ben de lavabodan uzaklaştırmaya çalıştım. Birden kımıldadı ve belinden tutunmasam geriye düşüyordum neredeyse.''

'' Öylece kaldık biz de, yavaşça yere doğru indik ve hala içindeyken ben, zeminde oturdum. Ne zaman başladım bilmiyorum ama artık sadece annemi tutmuyordum, daireler çiziyordum belimle ve sabit ritim yakalamıştım. Tekrar yapmaya başladım annemi.''

'' Devam etmeme izin verdi biraz, o şekilde ama sonra aklı başına gelip ne yaptığımı anlamış olmalı ki, kalkmaya çalıştı ve hemen çekmecelere doğru kaçmaya çalıştı ama ben arkasından öyle bir abandım ki, kafası vuracaktı neredeyse onlara. Zemine doğru eğilmişti neredeyse ama ben de peşindeydim, dizlerimle emekliyordum hala içinde kalabilmek için. Kaçamıyordu, ben beline kene yapışmışken imkansızdı.''

'' Git gellere devam ettim sonra, gerçekten köklemeye başladım. Sikimi çok büyükmüş gibi geliyordu bana, sanki benimki değildi. Porno filmlerdeki adamlar gibi hissediyordum, sanki önümde bir silah vardı ve annem de hayatımda siktiğim en güzel kadındı.''

'' Ama zaten öyle,'' dedi direkt gözlerime bakıp. '' Kadınlığı..içinde olmak..en muhteşem histi benim için,'' dedi, biraz durdu ve sonra devam etti, '' Özellikle de arkasındayken.''

'' O kadar sert sevişiyorduk ki annemin kafası çekmecelere değiyordu ve sonunda dizlerinin üstüne çıkıp benim gibi, geriye doğru itmeye başladı kalçalarını, arkamız dönüktü mutfak kapısına ve salona, sonunda yine içine boşalmıştım.''

'' Kendimizi hemen toparlayıp, sanki hiçbir şey olmamış gibi bulaşıklara devam ediyorduk ki, babam su bardağıyla mutfağa daldı. Sanki saatlerdir sikiyorum gibi hissetmiştim ama sadece yarım saat falan olmuştu. Hem de iki kere gelmiştim. İlk sefer beş dakika bile sürmemiş olmalı.'' diye güldü.

"I started gouging into her then, really rooting her. My cock felt huge, like it wasn't mine. I felt like a star in a porn flick wielding a weapon that women couldn't get enough of, and Mom was the sexiest woman you could ever fuck."

Ondan sonra yola devam ettik.

'' Çok yazık oldu.'' dedi Ahmet.

'' Ne?'' diye sordum, müziği tekrar açarken, tam tersini düşünüyordum, artık düzlüğe çıkmıştık aslında.

'' Sinemaya almamaları ve yakalanmış olmamız, '' dedi. '' Şimdi ne yapacağız? Mutfakta yapmaya devam edemeyiz. Bir gün yakalanabiliriz.''

'' Haklısın.'' diyerek katıldığımı gösterdim.

Sürmeye devam ettik. Kilometrelerce devam ettik, güzel, güneşli bir hava vardı.

'' Arabayla gezmeye devam ederiz, '' dedim birden, ilham gelmişti.

'' Arabayla geziyoruz zaten.'' dedi Ahmet bana bakarken, sanki aklıma geleni merak eder gibi.

'' Aynen,'' dedim. '' Pazar. Annemlerle pazar gezisi yaparız, piknik gibi.''

Ahmet bana baktı ve insanlar ona baktığında Aynştayn nasıl hissediyorsa, öyle hissediyordum sanırım.

'' İyi fikir lan,'' dedi Ahmet heyecanlanmıştı bu fikirle, elleri istem dışı yine bacak arasına atmıştı. Hunharca gülüyorduk ikimiz de.

***

Bu perşembe günü olmuştu. O gece, anneme bulaşıklarla yardım etmeyi teklif etmedim. Ahmet'in hikayesini dinledikten sonra, annemin eteğini kaldırıp, içine girmekten korkar olmuştum. Hayır. Anneme biraz zaman tanımalı ve mesafe koymalıydım olanlardan sonra. Ertesi gün, bütün gün boyu gezdim bir iş bulup çalışmak için yazın, sonra da akşam üstü mahalledeki sinemaya gidip film izledim. Cumartesi günü, tam bir süt kuzusuydum, ev işlerine yardım ediyordum. O gece annem ve babam misafirliğe gittiler ama eve döndüklerinde hala uyanıktım.

Ertesi sabah erkenden, babamın arkadaşlarıyla balığa gideceklerini öğrendim, yani annemle evde yalnız kalacaktım. Bunun öğrenince, gerilmişti biraz ama hemen atladım ve sordum, Ahmet ve annesiyle beraber arabayla gezip, eve tıkılı kalmaktan kurtulmak ister mi diye. Babamın yanında benimle tartışacak hali yoktu. Ya da evde kalmaktansa, yanımızda başkalarının da olması, kötünün iyisi bir fikir olarak gelmişti. Babamın yatak odasına gitmesini bekledi.

'' Sevda ile konuştum birkaç gün evvel,'' dedi. '' Geçen gün olanlara rağmen, artık oyun oynamak yok Haluk. Beni savunmasız yakaladın, o kadar.''

'' Yok tabi ki,'' diye cevap verdim, gülerek. '' Sevda ile ne zaman konuştun?'' diye sordum, sanki anlattıkları önemsizmiş gibi.

'' Çarşamba. Neden?''

'' Hiç, merak ettim sadece.'' dedim.

Pazar sabahı, annem çokta Sevda'yı aramış ve Ahmet'in gerçekten de gezmeye gitmeyi teklif ettiğini onaylamıştı, bir de ondan. Kocaları bütün gün balıkta olacakları için, hemen planlamışlardı piknik olayını. Çok geçmeden hazırlıkları bitirdik ve Sevda'lara geçtik ve ikisini aldık. Anadol'la gidiyorduk tabi ki.

Annem arabadan indi ve hemen arka tarafa Sevda'nın yanına geçti, Ahmet arabaya binemeden. Ayrıldık, Ahmet ve ben soğukkanlı ve iyimser olmaya devam ettik. Annem kaygılıydı ama Sevda keyifli bir ruh halindeydi ve kısa süre sonra annem de rahatladı.

Bir saat kadar sürmeye devam ettim. Ahmet'le gezdiğimiz yolları takip ettim ve sonra toprak bir yola saparak, biraz yüksekte kalan, çamlık ve çimenlik bir araziye geldik. Arabayı, çamlıkların iç kısmına, bakınca görülemeyecek bir kenara çektim, güneş ışığından korunma bahanesiyle. Kapıyı açıp arabadan indim, centilmence, annemin kapısını açtım ve elimi uzattım, inmesine yardım ederek.

Bagajı açtım sonra ve çimenlik bir yere örtülerimizi serdik, piknik sepetlerimizi çıkardık ve güzel bir öğleden sonrası için hazırlanmaya başladık. Arabadan, teybin sesi de duyuluyordu. Ahmet yanında şarap da getirmişti, etraftaki güzellikler ve güzel, güneşli havaya ek olarak, Ahmet ve benim uslu tavırlarımız, kadınları rahatlatmıştı.