Notes

“Nasılsınız?” / “Nasılsın?”
1 – Biz üç kişiyiz. Ben, keyfim ve Jonathan. Ben kısa boylu ve zayıfım. Keyfimse kırmızı yanaklı, sevimli olmaktan uzak, hastalıklı vaziyette. Çok önceden doktora götürmeliydik ama şu aşamada “Çok geç kalınmış, hastalık çok ilerlemiş.”, denmesinden korktuğumuz için ölüme terk ettik. Jonathan’sa bildiğin gibi işte. Sandalyede arkaya yaslanmış, ayaklarını uzatmış, ağzında saman sapı, elinde gazetesi ile sallanıp durmakta. Hayat Jonathan’a güzel. Biz böyleyiz.
2 – İyi, sen?
3 – Sinirli. Çünkü bıktım buraya her gelişimde insanların zerre umurunda olmamasına rağmen bu soruyu sormasından. Biliyorum, anlatacak hiçbir şeyin yok; biliyorum, konuşacak hiçbir şeyin yok; biliyorum, sırf belki cevabımdan konuşacak bir şeyler bulursun diye soruyorsun bu soruyu. Ama e be allağın salağı! Konuşacak bir şeyin yoksa ne işin var bu sitede? Ne işin var bu profilde?
4 – Her zamanki gibi işte.
5 – Depresif. Sohbet sitesinde bile sohbet değil, yolda karşılaşılınca edilen kısa laflamaya maruz bırakılıyorum. “Oo S.a.” “Aleyküm selam.” “Nbr?” “İyi işte nolsun? Senden?” “İi. Hdi byy” “Güle güle.” Buna harcadığım 20 saniyeme üzülüyorum. Daha da kötüsü bu aptal muhabbeti bile 20 sn’den uzun tutabilen anonimlerin olmasına. Dünya, merak etmedikleri başkalarına “Nasılsın?”, diye sorup cevabı dinlemeyip başka sekmeye geçecek kadar boş insanlarla doldu. Benim vaktimi çalma.
6 – Bana kendin cevaplamayacağın sorular yöneltmemeye ne dersin? Sorduğun her soruyu önce sen cevapla ki ne formatta bir cevap istediğini anlayabileyim. Bu soru sana sorulsa sen ne cevap verirdin? Böylece gereksiz yere “Fena değil.”, diyecek birine 2 paragraflık cevaplar vermemiş olurum. Bir hayvan oğlu hayvana insan muamelesi yaptığım için üzülmek ihtimalini ortadan kaldırmış olurum. O yüzden önce sen: Nasılsın?