Notes
Notes - notes.io |
Selam bunu okuyacak olan kişi, nasılsın iyi misin?
Teşekkür ederim ben de iyiyim... iyiyim demekten sıkıldım artık.
İstersen bu notu geçebilirsin.
Ailemi geçtim en yakın arkadaşlarıma bile anlatmadığım, konuşmak istemediğim, hep kaçtığım şeylerden bahsedeceğim biraz.
Burada hayatımın belirli bir kısmını paylaşacağım, çünkü neden olmasın. Kimse okumasa da birilerine anlatmış gibi içim rahatlayacak en azından.
Aslında kaçtığım şey hayatın ta kendisi. 2003 doğumluyum. Bunu yazdığım tarih 12.2024. Yılın son günlerindeyiz, 21 yaşındayım. Geçen sene bu zamanlarda askere gittim, 6 ay Van'da yaptım askerliğimi. Hava koşulları o kadar zorluydu ki 'sıçtığın bok bile donar' diye bir tabir vardı ve tam olarak o yaşanıyordu. Şu anda İstanbul'da yaşıyorum açıkçası orada kışı geçirdikten sonra buradaki kış pekte soğuk gelmiyor, üstelik her gün yemek yemek için sürünmemiz gerekliydi. Berbat bir askerlik geçirdim, bir kaç kafa dengi devrem oldu o kadar. Gerisine gerek yok zaten, çok salak insan vardı. Bana gitmeden önce her türden insanı göreceğimi söylüyordu çoğu kişi, inanmazdım ve 'insan o da sonuç olarak' derdim. En fazla ne olabilir ki değil mi? Gerçekten de aklına gelebilecek her türü bırak, aklına gelmeyecek şeyler bile gördüm. Neyse hikayenin sonundan başlamak olmaz, birazcık başa dönelim. 2003 doğumluyum dedim evet. İstanbul'da doğup büyüdüm. Çocukluğum pekte mükemmel geçti denmez (gerçi tüm hayatım için denmez). Çocukluğumda Zeytinburnu'nda okudum ilk ve ortaokulu. Aslında mutluydum, çünkü konuşurdum ailemle, sıcaklardı bana karşı. Çocukken az dövülmedim bizimkiler tarafından ama bu sorun değil, bu kadarını kaldırabilirim. Keşke şu anda dövseler de aramız iyi olsa. Birçok kez taşındık, sürekli arkadaşlarım değişti. yeni ev yeni okul derken insanlarla çabuk kaynaşmaya alıştım. Bir sürü arkadaş edindim ve hepsi boş çıktı. Bunları anlıyorum, çocukluk, ergenlik arkadaşlıkları, ilişkileri gelip geçici olur zaten. Daha sonra can dostum dediğim kuzenimle daha fazla kaynaştım. Şu anda dostum diyebileceğim bir o var birde Kurt. Kurt ile kuzenim sayesinde tanıştım bende. Bir şekilde kader bizi karşılaştırdı ve kuzenime karşı beslediğim aynı samimiyeti onun için de beslerim. İkisine de kefil olurum canımı istesinler veririm. Bunları neden söylüyorum? ne kadar güvendiğim az çok kafanda oluşsun diye. Zamanında şehir dışına taşınmak zorunda kaldık ve 3 yıl boyunca farklı şehirde yaşadık.. Lisemin belirli bir kısmı o şehirde geçti ve oradan kalma bir arkadaşım var. Çok sık görüşmesek de 'gerçek arkadaş' diyebileceğim bir çocuktu. Hala arada sırada görüşürüz kendisiyle. Biraz zaman geçti 3 yılın ardından biz İstanbul'a geri döndük. Sonrasında lisenin geri kalanını bitirdim. Geri döndüğümüz sırada babam bir şirket açmıştı, ablam ise liseden sonra mezuna kalmıştı (bir kaç yıl boyunca). Asıl mevzu burada kopmaya başlıyor. Ben ve ablam üniversite sınavına girdik ve kazandık, tam o sırada da babamın işi battı. Ben veterinerlik kazanmıştım, ablam ise hemşirelik gibi bir şey. Babamın işleri kötüye gidince bir karar verilmesi gerekiyordu, iki kardeşten sadece biri okuyacaktı. Bu tabii ki ablam oldu, bana söylenen şey ise 'sen erkeksin çalışacaksın.' oldu. O gün içimde fırtınalar kopuyordu, ama ne dudaklarım kıpırdıyor ne gözümden yaş geliyor. Dimdik duruyordum, hiçbir şey belli etmiyordum. Bunun sebebi ise bu karar alınırken resmen bütün sülalenin bizim evde toplanması oldu. Böyle bir şey için bir çok kişinin aynı şeyleri tekrar etmesi bana kafayı yedirtecekti. Zamanında bizimkiler dövdü demiştim ya hani, dövseler de beni güzel yetiştirdi ailem. Aile terbiyesi, ahlakı denilen şeyi tam olarak aşıladılar bana. O gün 'siz ne alaka ***** konuşma hakkını kim verdi' gibi gibi kırabilirdim herkesi, yapmadım. Saygılıydım çünkü. Benim içimden geçen sözleri babamın söylemesini o kadar çok istemiştim ki... Korusana oğlunu, ezdirme millete... Ama böyle olmadı, babam sustu, ben sustum onlar ise konuşmaya devam etti. Sinirim üniversite mevzusu değildi, anlayışla karşılardım zaten, durum bu olunca başladım iş bakmaya. Bu veterinerliği ise herkesten gizli tercih yapmıştım, bilerek İstanbul dışı her yeri yazmıştım o geldi. Ama işte vicdan değil mi bu? Babam darda ona destek olmalıyım dimi erkeğim çünkü. Girdim fabrikaya farklı farklı işlerde çalıştım dedim ki bu nasıl yer. Bayağı bir sövdüm. İşi bilmiyorsun vasıfsızsın asgariye çalıştırıyorlar fakat kanının son damlasına kadar çekiyorlar. Kölelik işte, gir, çalış, molada hapishanede gibi zil çalsın, çık hava al, zil çalsın gir. Bunların üstüne işlerde zor olunca dayanamadım 17. yaşımı orada ziyan ettim. Çıktım fabrikadan, bir süre işsiz kaldım. Evde nefes alsam bizimkilere batar oldu. Sofraya oturmuyordum artık. Annem beni sabah 'kalk iş bul' diye uyandırıyordu. Her sabah gençliğinin başında bu şekilde uyandırılmak üzüyordu artık. Bakıyordum bir yandan ama artık kafayı yiyecektim bana bu şekilde muamele yapılırken ona her ay para atılıyor, her gün dersler nasıl diye soruluyordu. Konuşmayı kestim artık. Evde yemek bile yemiyordum, yiyemiyordum. Çocukluğumda annem beni okula bırakırken her zaman öperdi yanağımdan, ben onun öpücüğü geçmesin, silinmesin diye yanağımı silmez, yıkamazdım bile. O kadar severdim. Babam ben 3-4 yaşındayken gitmiş askere, elimde onun vesikalığıyla uyur uyanırmışım. Büyüdükçe bunlar azaldı, azaldı yanlış kelime. Yok oldu direkt. Artık onlara sarılmak için bayramları beklerdim, ki hala öyle. Bayram gelsin de sarılırım diyorum. Neyse daha sonra bir tanıdığım bana iş buldu, Teknisyenlik. Başladım çalışmaya, bilgisayar tamir etmeyi öğreniyorum, yaşım ise 18. Tamam dedim ben yaparım bu işi yapmam gerekli, para lazım... Bu arada ben çocukluğumdan beri para istemez, utanırdım hep. kendi paramı bulurdum bir şekilde. Lisede bizimkilerin eski telefonunu kullanıyordum, staj yaptığım sıra biriktirdiğim üç-beş kuruş ile ilk kendi telefonumu almıştım. Evet başladık işe, eskisi gibi çok yorulmuyordum bir şeyler öğrenmek için çabalıyordum. Bir Yıl geçti aradan. Artık kavramıştım çoğu şeyi fakat bu iş yeri de kanımı emiyordu. o kadar az paraya çalışıyordum ki söylesem gülersin. işe yeni bir eleman gelmişti bir ara aynı şekilde bir şey bilmemesine rağmen normal maaş aldığını duymuştum. Birkaç aya o çıkmıştı zaten ben ise sürekli zam yapılmasını talep ediyordum. Daha sonra o iş yerinde teknisyenlikten alındım, farklı farklı pozisyonlarda çalıştırıldım. Çoğu işi öğrendim. Hala istediğim şeyi alamıyordum. O sırada hayatıma biri girdi, sevdim, flört ettim. Gezip tozuyorduk, artık maaşımda biraz daha iyiydi. Paranın çoğunu babama verir geri kalanı da kız arkadaşımla yemek için ayırırdım. Saf bir şekilde sevmeye çalıştım ve sevdim onu. Dur hemen geçme yazıları bu bir yarım kalan aşk yazısı falan değil. Gençliğin verdiği özgüven ve toyluk ile hayatın merkezine koymuştum onu. Çok geçmeden o kişide gitti hayatımdan, o sırada askerlik için muayeneye çağrılıyordum 19 yaşındaydım. Birçok gelip geçici ilişki yaşadım daha öncesinde fakat neden sadece bunu mu yazıyorum? çünkü gözümün açıldığı bir ilişkiydi. Gerçekten kafamda bir şeylerin oturduğunu anladım zamandı. Askerlik olaylarından bahsettiğim zaman o 'gitme' diyordu bana, ben ise geçiştiriyordum alıştırıyordum. O zamanki aklımla onu geleceğimde düşlemiştim çünkü. Evet saçma ama toyluk işte. Neyse daha sonrasında bazı olumsuzluklar yaşadım iş yerinde, maddi olarak zaten kötü durumdaydım. Bir gün kahve içmek için sözleşmiştik yine onunla, öncesindeki birkaç günde davranışlarından zaten bir şeyler olduğunu anlamıştım. Buluşacağımız kafeye gittim, erken gelmiştim. Sade bir türk kahvesi söyledim kendime. Ne bir mesaj vardı ne bir arama. Gelmeyeceği belliydi. Kuzeni aradım sonrasında 'ekildim, gel seninle kahve içelim' dedim. O da o sırada çalışıyordu, babasının dükkanında ona yardım ediyordu, gelemeyeceğini söyledi. Onun telefonunu kapattım, ardından bir telefon geldi kızdan. İş yeriyle yaşadığım sıkıntıdan haberi vardı, üstüne askerlik ve maddiyat derken her şey üst üste gelmişti, daralıyordum. Telefonu açtım 'Can ben ayrılmak istiyorum' kelimeleri döküldü dudaklarından. Anlamıştım zaten ama nedenini merak ediyordum, sordum. Bana sadece 'ben ciddi düşünmüyorum' demişti. Telefonu kapattım, sigaramdan bir nefes çektim ve kahvemi yudumladım. Neden zorlamadın sen sevmiyorsun deme bana, kendi prensiplerim var, asla geriye dönmemek. Evet daha öncesinde yaşadım, hiç bir şey eskisi gibi olmadığı için zorlamaya gerek yok, ben böyleyim. Zamanında gururumdan ödün verip yaşadığım şeylerden dolayı kendime 'bir daha asla' dedim. O zaman kahvemi içerken düşündüm. O anda yaşadığım şeyleri o da biliyordu. En zorda olduğum anda bırak gitmişti. Ailemden alamadığım o sevgiyi ondan istiyordum, benimde suçum var. Bu ilişkide kötü zamanında kimse yanımda durmadığını anladım. Daha tecrübe edeceğim çok şey vardı hayatta, ama doğdun ev kaderindir ya işte ondan. Çalıştığım süre zarfınca mesailere kalmıştım daha fazla kazanabilmek için, evden işe işten eve yapıyordum. Evdekilerin yüzüne bile bakmıyordum, iki çift laf etseler hemen aklıma işsiz olduğum zamanlardaki halleri geliyor. Durumlar böyleyken ondan ayrıldıktan sonra işten de çıktım. Kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı. Tecili bozacaktım. iş-ev döngüsünde kafayı yiyecektim, üstüne bu ayrılma mevzusu tuzu biberi oldu. Daha sonra kuzenle oyun oynamaya başladık, klasik bilgisayar oyunları. Dışarıda orada burada oynuyorduk. Baktık çok para gidiyor bilgisayar toplayalım dedik. Ben de o zaman işten ayrıldığım için tazminat almıştık. Paramın hepsini altına çevirip annemle babamın önüne koymuştum. Konuştum böyleyken böyle birazını bana verin bir bilgisayar alacağım dedim. Olmaz dediler. Kafaya koymuştum ama... Geçici bir işe girdim tekrardan, kasiyerlik yaptım en yoğun olan ve bilindik bir petrol şirketinde. Bu sırada ablam gelmişti, mezun olmuştu. İçimde hala okuma ümidi vardı ama çabam yoktu. Para biraz tatlı geldi de diyebiliriz. Düşünüyordum işte, bilgisayarı toplasam, biraz takılsam sonra ders çalışıp sınava girsem diye. Ancak tekrardan yine hiçbir şey beklediğim gibi olmadı. O işin yoğunluğu o kadar fazlaydı ki kendime çok az vakit ayırıyordum, o zamanlarda da bilgisayarın tadını çıkartıyordum. Çocukluğumu yaşayamamıştım çünkü...
Ablam o ara çalışmaya başladı. Ben de artık rahatlayabilirim dedim kendi kendime. Maaşım ile bilgisayarın taksitlerini ödedim daha sonra yeni bir telefon aldım ve sonunda paramı yemeye başlamıştım. Güzel geliyordu fakat ömrümden çalındığının farkındaydım. Bir kasım ayında gece vardiyasındaydım ve genel temizlik yapıyordum. O gece benim doğum günümdü. Doğum günüme milletin pisliklerini temizleyerek gireceğimi hayal etmemiştim hiç. O günden sonra başlarım işine deyip bir gece saat 4'te askerlik tecilimi bozdum ve Tokat'a otobüs biletimi almıştım. Bütün borçlarımı bitirmiştim. Ablamda çalışıyordu, bir süre yük olmam artık diyerek askere gidecektim. Bu süreçte bir kaç kişi ile tanıştım fakat ilişki boyutuna çıkarmadan bitirdim. Artık insanların ilişki tabiri benim için yabancı geliyordu. Aldatmayı ve boş kalmamak için yapılan ilişkileri normalleştirmiş bir toplumda gereksiz insanlara hayatımda yer yoktu. O gün geldi çattı, gidiyordum askere. O gün otogar ağzına kadar doluydu ve hepsi de benim tanıdığımdı. Akrabalar, arkadaşlar, eski komşularım, uzun zamandır görüşmediğim kişiler. Aslında bayağı bir duygulandım, benim içindi çünkü, tüm bunlar benim için. Düşündüm, oradaki herkes beni gerçekten seviyorlar mıydı? yoksa ayıp olmasın diye mi gelmişlerdi. Burası beni pekte ilgilendirmiyordu aslında çünkü gelmişlerdi. Şöyle bir düşüncem vardı: sözleşmeli er olarak 2-3 yıl çalışıp biraz para biriktirdikten sonra dönerim diyordum. Hem uzaklaşmışta olurdum biraz. Her zamanki gibi bu düşüncemde de yanıldım. Askeriyenin nasıl bir ortam olduğunu görünce bütün fikirlerim değişti. Acemiden sonra Van'a gittim. Ağır bir hastalığa yakalandım. Birkaç gün yattım hastanede. Oksijen makinalarına bağlıydım, oranın rakımı yüksek olduğundan ciğerlerim kaldıramamış gibi bir şey oldu. Gay bir lavuk vardı, döve döve bayıltmıştık yaptığı bazı hareketlerden dolayı. Bayağı bir zorlu geçti. Hastalık, yemeklerin berbatlığı, eğitimler ve nöbetler derken kafa dağıtayım diye gittiğim yerden kafayı yemiş bir şekilde dönecektim. Neyse bir şekilde bitirdik askerliği. En başa geri dönmüştüm, işsizlik muamelesi. Alıştığım için eskisi kadar takmıyordum. 'Evet hala yatıyorum' , 'Yok, ne çalışması' gibi gibi şeyler diyordum soru soranlara. Hoşuma da gidiyordu. İçimden ' sanane y****** ister çalışırım ister çalışmam' diyemediğim için dik cevaplar veriyordum. Gelip geçici insanlar askerlik sonrasında da hayatıma girmeye çalışmaktaydı. Ancak benim için boşlara yer yoktu. Daha sonra parasızlık biraz vurmaya başladı. Askerdeyken çocukluğumdan beri ilk diyebiliriz sanırım, ilk defa para istemiştim babamdan. Gerçek anlamda para. Elbette gelince ödeyecektim, altında kalamazdım. Daha sonrasında tekrardan teknisyenlik yapmak üzere girdim işe. Paramı kazanmaya başladım, babama olan borçlarımı bitirip hayatıma devam edecektim, nereye kadar gidiyorsa. Neyse çok uzattık. Normalde burada sonlandıracaktım fakat atladığım bir şey var :) Ben askerden geldikten sonra ablam tekrardan üniversiteye yazılmıştı, farklı bir şehirde 4 yıllık. Artık okumayı önemsemiyordum zaten açıktan okuyordum ama hani para hani benim sıram hani çalışma. İşin özü değerli okuyucu kimse verdiği sözleri tutmaz, kimseye tam anlamıyla güvenilmez, kimseyi hayatının merkezine koyma, kimse için yaşama, kendin için yaşa. Hayattan zevk almaya çalış. Ben mi? iş-spor-ev döngüsünde tekrardan yaşamaya çalışıyorum şu an, ta ki çizgi düz olana kadar...
Kimsenin yüzüne kaşı bunları söyleyemeyecektim. Beni dinlediğin için teşekkür ederim. İyi günler dilerim...
-cankaratass
|
Notes is a web-based application for online taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000+ notes created and continuing...
With notes.io;
- * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
- * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
- * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
- * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
- * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.
Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.
Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!
Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )
Free: Notes.io works for 14 years and has been free since the day it was started.
You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;
Email: [email protected]
Twitter: http://twitter.com/notesio
Instagram: http://instagram.com/notes.io
Facebook: http://facebook.com/notesio
Regards;
Notes.io Team