Notes

Piç


Eczâ ilminin buralardaki tek temsilcisi yaşlı mişel efendi,bitkin bakışları,sapsarı tenindeki koyu lekeler ve yer yer kimyasal maddelere oldukça maruz kalmaktan çatlamış elleri ile meyhanenin yarı açık kapısını ittirdi.

Kapı,her zamanki gibi biraz ürkek,hafif pişman ve nazlı bir cilveyi andıran sesini çıkararak kolayca açılsa da ihtiyar adam için hayli zorlu bir mücadele olmuş,adeta yorulmuştu.

Cigaranın gözlerini kıpkırmızı hale getirdiği kürt garson idris,ya da serseri idris,yahut bir takım eşrafa göre piç idris,eczâcıyı görür görmez ağzındakini yere fırlattı,ayağıyla ezdi,ezdi.

-kürt idrisin babası hakkında birçok söylenti vardı,gençliğinde oldukça hafifmeşrep olmakla beraber zamanında izzet adında bir balıkçının teknesine gençliğinde girip çıkmışlığı çok olan sizlere ömür analığı ve çaycılıktan başka zanaat bilmez sözde babasına hiç benzememesinin de katkısı ile,arkasından sağ görüşlü dinazor ayyaşlar tarafından soysuz piç olarak adlandırılmasına sebep olur,idris bu sebepten iki haftada bir kasten adam yaralamaya teşebbüsten rutubet kokan polis karakolunda karanlık geceler geçirmeye mecbur bırakılır,kendisine oğlum kelimesini lütfederek hitap eden bu yaşlı adamın gösterdiği saygın tavırla kolay kolay karşılaşmadığından, ayrıca babasının ölümüne kadar, idris daha el kadar çocukken kendisine parlak jelatine sarılı çikolatalar getiren,beş parasız olmasına rağmen babasına çeşitli karışımlar tedarik ederek babasının bitmek bilmez öksürüklerini biraz olsun azaltmasından mütevellit bu yaşlı adama kendini her zaman manen borçlu hisseder,hürmette kusur etmezdi.

Koşarak
hoşgelmişsin beybaba,dedi.
"her zamanki yerin doludur,evkaf vekili gazanfer beyin misafirleri sabah beri demlenip dururlar,üst katta da nezih beyler vardır,buyur"

yoktu.
evkaf vekilinin takım elbiseli ahbaplarından tut,bir kadeh rakıyı belki kırk dakikada bitiremeyen,sağlam adamı yatağa düşürebilecek kadar fevri tababet bilgisi ile laklakçı operatör kemal bey,allahtan çok maliye memurlarından korkan ve onlara sebat eden kodamanlar,bir de kendisi,nezih beyler olarak adlandırılan kesim bunlardı.

burda parasını düzgün ödeyip veresiye istemeyeceği belli insanlara nezih bey,borç içinde bir testi şaraba kırk takla atanlara ise müşteri deniyordu.

Evkaf vekilinin misafirleri,kulaktan kulağa konuşurlarken içlerinden birisi mişel efendinin de kendileri gibi tahsilli,kitap görmüş birisi olduğunu diğerlerine söylemiş olacak,bu bilgi kendisinin masaya davet edilmesine hasıl olmuş,fazla süre geçmeden idrise yaptığı el işaretiyle ikinci kadehini doldurtması bir olmuştu.

Masanın etrafında istihkak vergisi,gelir-gider düzensizliği gibi saman kağıdı konular üzerinde uzun uzadıya dönen muhabbetlere ara sıra ufak tebessümler ve kısa cümleler ile cevap veriyor,kalan zamanında gözünü idrise dikiyor,onu kimselere çaktırmadan izlemeye koyuluyordu.

Bu esrarkeş garsonu kimselere farkettirmeden yıllardır izler,bu leş kokulu yere yalnızca bu sebepten gelirdi,oğluydu.

Kahverengi ve sarının farklı tonlarını içeren saçları gençliğinin birebir aynıydı,bu renkler ona laz bir balıkçıdan değil,hristiyan bir eczacıdan aktarılmıştı.


yakaları,kolları giyilmekten sararmış eski bir gömleğin içindeki oğluna doğru bir kez daha,kısa fakat derin bir bakış attı,söylemeli miydi?


yirmili yaşlarını bitirmeye yaklaşmış bu genç adamın -yahut soysuz piçin-karşısına çıkıp senin baban benim demek ne kadar akıl kârı olacaktı?

piç.

bu zamana kadar nerede olduğu sorulduğunda ne diyecekti?

piç.

Gözleri hafiften sulanıp ta midesinde hafif bir bulantı başladı mı buna mutlaka baş dönmesi de eşlik ederdi.

Hesabı istemek için idrisi çağırmaya kalktığında bu davranışa asla müsade etmeyeceklerini elleri ile bildiren masadaki orta yaşlı memurlara başıyla teşekkürlerini iletti,iyi akşamlar diledikten sonra kapıya doğru yöneldi.

İdris ahşap bir baston gibi onun koluna girmiş,kapıya kadar eşlik ediyordu,mişel efendi yüzüne bakamadığı bu genç adama cebinden çıkardığı on beş lirayı bahşiş olarak verdi,yarısı açık kapı gülen gözlerle "sağolasın beybaba,senin gibi namuslu adama rastlamak kolay iş değil,allah senden razı olsun" sözleriyle sonuna kadar açıldı,yaşlı eczâcı evine doğru yürürken gözünden akan yaşlara kemani bir ezgiyle aklının içinde dönüp duran şu sözler eşlik etti;
"senin gibi namuslu adama rastlamak kolay iş değil"