NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

1. Sayfa
Sevsen beni. Gözümün içine baktığında kendini kaybedecek kadar çok sevsen. Nefes almak gibi olsam senin için. Öyle sevsek ki, 'seni seviyorum' cümlesi anlamını yitirse. Gülen gözlerin, gözlerimin tam içindeyken çeneni ısırarak anlatsam seni sevdiğimi. Ve anlasan. Cevap versen; sarılıp kokumu ilk kez nefes alıyormuşcasına içine çekerek. Ve anlasam. Bi evimiz olsa seninle. Bilirsin, vanilya kokulu. Kapısında turkuaz bir saksı ve beyaz çiçekler olan bi ev. O eve girmek için saatleri saysam. Hep o anın enerjisiyle geçirsem günü. Ve girsem. Vanilya kokusu. Saat aynı, 6ya çeyrek kala. Gelsen. Sütlü kahveler yapsam sana. Önce kahveyi koklasan,sonra beni. Kafanı boynuma sokup öpsen, öpsen.. Kaçıp kurtulsam sonra kollarından. 'Acıktıım!' diye bağırsam. Belimden sarılsan yine, 'Şımarma da makarnaları getir' desem gülüşümü saklayarak. Makarna yapsak birlikte. O mutfak makarna değil, huzur koksa ama. Öyle ki ahşap beyaz iskemlelerinde bile oturanın gözlerinin içi parlasa. Şarabımız olsa bir şişe, ama karadut. 'En sevdiğimizden..' Onu içip bir film izlesek seninle. Filmdeki Londra'da tanışıp Paris'te evlenen o çifte baksak ,sonra sağımıza çevirsek kafamızı ve o kocaman mavi çerçevedeki siyah beyaz resmimize baksak bir de. 'En güzel aşk filmi biziz!' desek aynı anda. Dudakların bir kez daha benim olsa, kanıtlarcasına. İspatlarcasına bu aitliği. Bu eve, duvarlara, krem rengi o koltuğa. Yanımızdaki sehpaya uzatsam kolumu, ekoseli battaniyemizi alsam. 'Adım atmaya üşeniyorum' desem fısıltıyla. 'Burda uyusak?' Aynı ses tonuyla cevap versen. 'Sarılacaksak, farketmez.' Orda o koltukta uyuyakalsak birbirimizin nefesiyle. Ve ertesi güne senin ellerini yüzümde hissederek başlasam. Güzel olmaz mıydı?

2. Sayfa
Seninle ne zaman karşılaşacağız bilmiyorum, ama sana bu mektubu yazmak istiyorum. ben bu çağın sevdalısı olmak istemiyorum. ben bu çağa ‘rağmen’ eski zaman sevdalısı olmak istiyorum. modernleşen dünya da, buna binâen modern hale bürünen aşklar bana çok uzak. ‘herkesin’ kutladığı -kutlamak zorunda olduğu- özel günler bana uzak, sevdayı herkesin içinde alenen yaşamak bana uzak, bir ömrü göze almadan, bir güne sığdırılan aşklar bana uzak. âh, o eski çağın sevdaları! okurken sızlatır burnumun direğini, samimiyet, sonsuzluk kokan aşkları. şimdi bakıyorum sosyal medya hesaplarına, gerçeklikten uzak, kuş sütü eksik sofralar, sabahtan akşama kadar çalışmasına ve eve kendini zor atmasına rağmen türlü türlü romantik hareketlerde bulunan - bulunmak zorunda bırakılan- eşler, “senin düşünmen yeter” denen ve değeri maddiyat ile ölçülmeyen hediyelerin yerini alan lüks hediyeler.. erkekler öyle bir hale getirildi ki, sanki onlar sadece “her koşulda” çiçek, böcek, hediye alan, yorgun olsa dahi romantik yemeklere enerji bulan, eşiyle sadece mutluluğunu paylaşan, hüznünü içinde yaşayan birer robotlar! 
sevdâm, bil ki çok uzak bunlar bana, iyiki de uzak.
biz seninle böyle olmayalım, biz seninle herkes olmayalım. aklımıza dahi gelmesin şubat'ın 14'ü. eve yorgun geldiğinde “zoraki” çekildiğimiz mutluluk pozlarımız olmasın bizim. uzak duralım bu sosyal platformun sahte dünyasından. benimle acını da paylaş, hüznünü de. aman ha sakın, eve her gün çiçekle gelme! ne o canım, ekmek mi alıyorsun öyle? hiç alma demiyorum, al ama ancak ne zaman içinden gelirse. mesela yolda yürürken gördüğün bir kar küresini “bunu alırsam çok mutlu olur!” diye almak iste, düşünme “bunu almazsam canıma okur!” diye. şiir gibi sevelim birbirimizi biz, ‘sıradanlık’ tan uzak, ama bir o kadar da ‘samimi’.
gelmeni büyük bir sabırsızlık içinde bekliyorum sevgili, bil ki her şeyin en güzelini sana sakladım, seni hiç görmemiş olsam da, çok seviyorum.
ben gelene kadar iyi bak kendine. üzerini ört, üşüme.

3. Sayfa
Ben seni severken hiç yorulmadım,hiç bıkmadım.Her gün tazelendi sana olan hislerim,güzelleşti.İçim huzurla doldu seni düşündüğüm anlar. Sana her an ihtiyaç duydum,mutlu olurken,üzülürken,uzaklara dalıp giderken.”Keşke..“ dedim.”Keşke yanımda olsaydı..” Başıma yastığa koyar koymaz bilinçaltım seni düşünmeden yapamıyordu mesela.Çok sevmiş seni.Çok özlemiş. Seni düşünmek bağımlılıkların en güzeliydi bana göre.En yaşanılası,en hissedilesi.Ama bırak bir tek ben yaşayayım bunu,benden başka kimseler bilmesin seni,hissetmesinler yüreğinin güzelliğini. Bırak da,hep benim kal sen.Sakın ayrılma benden. Her zaman dediğim gibi ;En güzel ben severim seni…

4. Sayfa
Gecenin bu saatinde içimi dökebikeceğim tek şey yazmaktı…
..Neden her mutluluğun sonu mutsuzluğa bırakıyor kendini? Neden mutluluk denilen o şey uzun sürmüyor ? Neden ?
Hep mutlulugu yakaladığımı zannettim ve bir kara delik çıktı önüme. Neden mutluluğu bir haftadan fazla yaşayamaz olduk biz? Neden böyle kıtı kıtına her şey? Bu huzursuzluk neden!?
Aşık olduğumu zannettiğim herkes benim için aşılması gerek kocaman sınavlardı. Hani bir sınavdan iyi beklersiniz ama sonucu kötü olur ya bu da öyle bir şey. Ama bu kadar kötü sonuçların bir doğru getireceğini düşünmezdim. Çünkü öyle çok engele takılıp tepetakla oldum ki artık her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüp biçiyorum.. Şuan hayatımda mutluluk kavramının eş anlamlısı var. O bana ait. Ama mutlu değilim. “Aptal mısın?” Diye sorabilirsiniz ama mutluluk bir anda yokoluveriyorsa?
Hiç hislerinizi kaybettiğiniz oldu mu? Bir daha aynı şekilde hissedememekten? Ben korkuyorum. Şuan hislerim yok. Hiç bir şeye, hiç kimseye karşı tepkisiz ve duygusuz kalmayı istemiştim ve bu oldu. O mutluluk denilen şey benden tamamen kopmuş gibi. Özlemek istiyorum, seni seviyorum be adam! Demek istiyorum ama göğüs kafesimde, o koca boşlukta kocaman bir acıdan başka bir şey hissedemiyorum.
Gözümden düşen damla damla yaşlarla birlikte soruyorum kendime; Acaba bir daha aynı şeyleri hissedemeyecek miyim? Düşünüyorum. Acaba haketmediğim için mi oluyor bunlar diye ama haketmeyecek hiç bir şey yapmadım. Böyle mutsuzluğa mezar olacak hiç bir şey yapmadım! Ne acı dimi? Aşık olduğunu adamın sizi sevmediğini düşünmek, onunla mutlu olduğunuz zamanlardaki konuşmaları okuyup şimdiyle kıyasladığınızda arada dağların olduğunu görmek. Ne acı değil mi? Ruhsuz gibiyim. Ve kalpsiz.

5. Sayfa
Hayatın hep aynı şekilde geçecegini düşünüyorsun, hesaplar planlar yapıyorsun hiçbir şeyin seni degiştiremeyecegini, sen hep aynı tavırlarını, hallerini sergileyebilecegine yeminler ediyorsun herşeyden eminsin. Sonra biri giriyor hayatına, hiç beklenmedik biri, o yaptığın planlar taviz vermediğin karakterinden eser bırakmıyor geri, aynaya bakmaya korkar oluyorsun senin etrafında dönen dünya, yörünge değiştiriyor sanki, dünya denen şey artık o mavi top değil o oluyor. Gözlerini açma sebebin güneşi görmek değil onun gözleri oluyor. Çoğu zaman susmaya başlıyorsun, insanlar seni mutsuz sanıyor ama bu mutsuzluk değil, bedeninde başka biriyle yaşamanın çatışması, sana bunları yaşatan çoğu zaman gelmiyor, sen onunla yaşarken o senden habersiz hayatına devam ediyor, sana ulaşmak için duvarlarını yıkan insan, biranda çekip gidiyor hayatından, arkasından koşuyorsun yetişemiyorsun, yetişmeni istemiyor. Birileri hep kaybediyor belki dostum dediğini belki sevdiğim dediğini, kimi çok seversen seni sevmiyor ve gidiyor. sonra anlıyorsun dünya gitmekten yapılmıştır, bende gitmeliyim diyorsun. Belki madden gitmeye el vermiyor hayatın sende kafanda başka bir yere taşınıyorsun, yeni bir hayat kuruyorsun kendine ‘onsuz’, ama bu matematikteki gibi olmuyor, ikiden bir çıkınca bir kalmıyor, yarım oluyorsun dolduramadığın bir eksiklik olarak, öylece duruyor hayatında, bu kadar severken dokumadığın yüreğe başkaları dokunuyor,kırılıyorsun. Sonra zaman geçtikçe acı da hissetmemeye başlıyorsun ama mutluda olamıyorsun, varlığına alıştığın insanın yokluğuna alışıyorsun. Işte tam burda,o hissilik anında kendini sabitliyorsun, belki sonunda mutluluk ta olabilir, devam etmelisin ama sen daha kötü olmasından korkuyorsun. Zaten oda gelmiyor, sende umursamıyorsun, öylesine yaşamaya başlıyorsun.Bazı günler geliyor biran, keşke diyorsun sonra kalbini yokluyor acı, susuyorsun. Hep susmak istiyorsun, o kişiye hep susmak.

6. Sayfa
Çünkü, çok zor anlıyor musun? 
Ortada hiçbir şey yokken, tam şuan; bir kağıda bakarak seni anımsamak. Unutmak ama vazgeçmemek. Unutmak ama hala hatırlayabilmek. Hatırlamayınca bitiyor zaten, unutunca değil. Kilometrelerin hiçbir şekilde uzağa götürmemesi. Çünkü bazen bunlara göğüs gerip hayata mutlu bakmaya çalışmak çok dayanılmaz anlıyor musun? Alakasız insanların gülüşlerinde aklıma gelebilmen. Sonra burda, durup dururken göz yaşı dökmek ya da dökmemek için kendini tutmaya çalışmak. Ellerini öptüğün, hatta avucunun içini bile öptüğün birinin; artık hayatında olmaması. Zor hani şimdi beni daha iyi anlayabiliyor musun? Sevgisinden hiç şüphe duymayıp, gözün kapalı güvendiğin birinin hayatında olmaması ama saçma sapan, hiç sevmediğin kişilerin inatla hayatında kalması, inatla hayatından gitmemeleri. Çok saçma anladın mı? Beni sevdiğini söyleyen birinin, şimdi beni gördüğünde yüzüme bakmaması. Hiç abartmıyorum, eskiden bana koşa koşa sarılan birinin. Bazen çok acımasız işte ya, anlıyor musun? En çok yanında olduğuna inandığın birinin, zamanla asla yanında bi’ daha olamayacağını bilmek ve bunu bilerek uykuya dalmak. Bunu bilerek bi’ şeyler yapmaya çalışmak. Eskiden, “Onun için yapıyorum” dediğin her şeyi artık sadece kendin için yaptığını anlamak. Bazen, aniden, ortada hiçbir şey yokken, “Gerçekten de bitmiş ya” deyip hayata devam etmeye çalışmak. Zor gerçekten çok zor. Nasıl anlatsam ki, hani bazen düşündüğünden daha çok zor anlıyor musun? Birinin seni unuttuğunu bilmek değil de, artık unuttuğunu hissedebilmek ve bunu bilerek hayatını sürdürmek; çok zor, çok fazla zor. Şimdi anlatabildim mi? Umarım anlamışsındır ama anlamadıysan da, boşver. Aşık olunca anlarsın.

7. Sayfa
İnsanlar sevdikleri bir şeyleri kaybettiklerinde, sevdikleri biri tarafından terk edildiklerinde ya da sevdikleri biri öldüğünde ve bunlara benzer bir şeyler olduğunda hemen hemen aynı tepkileri verirler.
Birinci aşama öfke.
İkinci aşama yalvarış.
Üçüncü aşama ise kabulleniştir.
Son olarak unutmaya başlarlar.
Biliyorum.
Bir keresinde çok süper terkedilmiştim.
O sıralar birileri gelip bir kaç yıl sonra o içimdeki yangının dineceğinden bahsetse gırtlağına yapışıp, tüm gücümle sıkabilirdim sanırım.
Beddualar, küfürler, olduk olmadık intikam planları... Üç defa hastanede açtım gözümü, alkolden. İki kere elimi kestim yumruklarken bir yerleri. Burası öfkeydi.
Bir akrabanın cenazesine gidip, ölenin yerinde olmak istedim bir keresindede, burası da yalvarış. Böyle zamanlar Allah'ı en çok hatırladığımız, büyüklüğünü en çok dile getirdiğimiz zamanlar bence.
Ya oldur ya öldür diye yalvardığımı bile hatırlarım. En arabesk günlerim. Biraz daha cesur olanlarımız, aşkı için gururunu çiğneyebilenlerimiz direkt şahsa yalvarabiliyor Allah ile birlikte. Ben yapamamıştım, aslında karşılaşabilmek için elimden geleni yapmıştım da dedektif edasıyla gizli saklı.
Canım da fena yanıyor tabi!
Uyanıp yerlerden topluyorum suratımı, gözler geceden kalma kan çanağı.
Hiç geçmeyecek sanıyorum. Böyle yok olup gideceğim..
Kabulleniyormuşum meğer o sıra.
O zamanlar biri bana kabulleneceğimi, alışacağımı söylese kafasını duvarlara sürterdim sanırım.
Süper terkedilmişsin lan, nasıl geçecek yani. Kuduz köpek gibi dolanıyorsun ortalarda.
Kimse de seni anlayamıyor gibi geliyor tabi. Dünya senin omuzlarında halbuki, Dünya'nın bütün acılarını sen çekiyorsun.
-Unuttun mu abi gerçekten.

Yani illa ki bir şeyler kalıyor şurada elini "eyvallah" diye vurduğun göğsünde ama öyle ilk günkü gibi de cayır cayır değil işte.

8. Sayfa
Hani soğuk bir kış günü camdan dışarı bakarken, önce nefesinle buğulu bir alan yapar, sonrada sevdiğinin adini yazarsın ya, bir kaç dakika sonra silinmiş gibi görünür. Tekrar nefesini üflediğinde, yazdığın isim hala ordadır, sadece görünmez olmuştur.
İste ben senin adını kalbime bu şekilde yazdım.
Her nefes alıp verişimde adın kalbimde yeniden beliriyor.
Seni sadece iki nefes arasında geçen süre kadar unutabiliyorum.

9. Sayfa
Ben seni çok başka sevdim. Hiç umudum yokken bile sevdim. İnsan sevdiğinde umutsuzluğu bile bir umut olarak görebiliyor. Sanki bir gün benim olacakmışsın gibi sevdim seni. Senin üzerinden düşündüm, seni çağırdım kendime ve yine seni bekledim gelmeyeceğini bile bile… Çocukluğumuzdan kalma şeyler var ya hani, kendimizi bile kandırdığımız. Ben seni öyle sevdim. Hani öğretmen ödevin nerede diye sorduğunda, ödevinin çantasında olmadığını bile bile çantasını karıştırıp ödevi bulacakmış gibi yapardık ya işte. İşte ben seni uzağımda olduğunu bile bile yanımda aradım. Bulamadım, zaten bulsam bu kadar çok sevemezdim. Sen benim evde unuttuğum ödevimdin. Sen benim hayatıma katamadığımdın. Hayallerimdin, umutlarımdın, yerini doldurmak istemediğim boşluğumdun. Ama şimdi unutmak istediğim bir hiçsin, tek satır cümleyi bile haketmeyen bir hiç. Fazlası değil..

10. Sayfa
Gülüyorsun ama dizlerin yaralı.

Gülüyorum evet ama her zaman o gülüşümün arkasında bir yara var, bir kırgınlık var ve bu kırgınlıklar yaralar bir türlü geçmiyor. anlam veremiyorum herşeyi bir kenara atsamda, düşünmesemde, bu yaralar ve kırgınlıklar peşimi hiç bırakmıyor.

Ben bunu şöyle nitelendiriyorum aslında ; benim uğruna koştuğum yolları hep koştuğum insan kazarak kaçtı ve en sonunda ayaklarım yere gömüldü artık koşmak istesem koşamıyorum, gitmek istesem gidemiyorum hiç bir şekilde. ne .uzaklaşabiliyorum, ne de kaçabiliyorum hepimiz öyle değilmiyiz aslında? içimizde bir yara var. hem seviyoruz, hem sevmiyoruz. yani ne uzaklaşabiliyoruz nede kaçabiliyoruz. bu aslında, kız kulesi ve galata gibi. ikiside birbirine ne yaklaşabiliyor, ne uzaklaşabiliyor. gülüyorsun ama dizlerin yaralı dedim ya, işte yaralı dedigim nokta; çok ama çok şey ifade ediyor. ne kaçabiliyorsun, ne de koşabiliyorsun. bir yere sabit kalmışsın, çıkmazdasın sanırım. ben o çıkmazı çok fazla seviyorum.

Seviyorum dediğim kadar da nefret ediyorum aslında, ya gidebilmek ya da kaçabilmek isterdim. ikisinin ortasında kalmak hiç bana göre değil, fazlasıyla yoruyor ve napıcağımı hiç bilmiyorum ama şunu derim ki : dizleriniz ne kadar yaralı olursa olsun, ne kadar acı çekerseniz çekin ama her zaman gülün, güçlü olun. ben öyle yapıyorum gülüyorum ama dizlerim yaralı.

11. Sayfa
Bak biz seninle olurduk. “Olmaz” deme, çok güzel olurduk.
Birlikte uyurduk.
Birbirimizi severdik.
Sen her baktığında ilk defa ki gibi heyecanlanırdım.
Ben senin göğsünde uyurdum mutlulukla.
Cennet bildiğim boynunu öperek başımı kedi gibi oraya yerleştirirdim.
Sonra sen beni her öptüğünde o günkü gibi heyecanlanır, ne yapacacağımı bilemezdim.
Sarıldım sürekli sana. Sımsıkı.
Sonra ben sürekli yavaşça sana yanaşır, öpmeye doyamadığım dudaklarını öperdim yavaşça.
Başımı göğsüne yaslayıp kalp atışlarını dinlerdim.
Saçlarınla oynardım.
Sana trip attığımda kızardın bana. Ben hemen yumuşayıp sokulurdum yine koynuna.
Sonra film izlerdik. Duygusal bir filmse ben ağlardım. Sen filmi kapatıp gözyaşlarımdan öperdin.
Çok iyi anlaşırdık demiyorum. Çok kavga ederdik. Çok. Ama her seferinde birbirimize kıyamayıp yine severdik.
Kırıp dökerdik belki de birbirimizi. Olmazdı demiyorum bak, olurdu. Ama yine birbirimize sokulurduk.
Bak biz olurduk. Çok güzel olurduk.
Biraz gözyaşıyla, kırık döküklerle, öfkeyle, sinirle olurduk ama olurduk.
Birbirimizi sevdikten sonra çok güzel olurduk.
Biraz fedakarlıkla, çabayla, güvenle, konuşarak, yeri geldiğinde susarak, sevgiyle, emekle çok güzel olurduk.
Biz; sen isteseydin olurduk.

12. Sayfa
Siz bayım, her kadını kız çocuğu gibi sevin. Dokunun içindeki kız çocuğuna,sadece hepsini aynı sevmeyin yada bir kaçını aynı anda. Bazıları farklı sevilir… Mesela şiir seven bir kadını,farklı sevin alelade sevgilerden anlamazlar. Kitap okuyan kadınları, mutlu sonlara inandırmayın onlar her şeyin sonu olduğunu bilirler. Sonu olan sonzuluklarına değerek sevin. Müziklerle dünyadan soyutlanan kadınları,soyutlanmış dünyalarında sevin. Onlara kaçmamayı öğretin ve asla kaçmayın. Hayallerini resimlere döken kadınları,rengarenk sevin. Izin verin sizi gökkuşakları yapsınlar. Sinirlendirdiğinizde ağlayan kadınları,ağlayınca sevin. Ağlamak unutmaktır biraz izin verin sizi unutmamak için yaptığınızı unutsunlar. Sürekli gülen kadınları gözlerinden sevin,acılarını gözaltlarında yaşarlar. Saçlarını kesen kadınları,son umutlarından sevin onlar umudunu kesmemek için saçlarını keserler Saçlarını kesemeyen kadınları,umudun var olduğuna inandırarak sevmeyin. Onlar umutlarını kestikleri için artık neyi keserse kessin geçmez bilirler. Gökyüzüne uzun uzun bakan kadınları,onları gökyüzü yaparak sevin. Boşluğa bakmayı tercih edenleri ise,düştükleri boşluktan çekerek sevin. Ama bayım siz siz olun şiir yazan kadınları sevmeyin. Onlara önce kendilerini sevmeyi öğretin,sonra onları şiir yaparak sevin çünkü o kadınlar anlaşılmadığında yazar anlaşıldığında yazılmak ister Böyle sevmeyi öğrendiginizde,güzel sevilmenin değerini göreceksinizdir inanın. Kısacasını özetlemiş şair; “Sevgi emekmiş. Emek ise, Vazgeçmeyecek ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş.”

13. Sayfa
felsefe hocam ‘bi adamın bi kadını sevmesi güzelliğiyle/zekasıyla alakalı değil. o kadından zekisi yok mu? tabiki de var. daha güzeli yok mu? çok var. bunların hepsi parametre. böyle şeylerle ölçülmez sevgi. adamın tamda o kadını sevmesi anlatılmayacak şeylerle alakalı.neden onu sevdiğini aslında kendi de bilmez, anlatamaz çünkü. dilimiz sevgi gibi büyük şeyleri anlatmaya uygun değil. kelimelerle değil, sembollerle anlatılır bu. mesela bi gül verir kadına, o gül zaten her şeyi anlatır’ demişti.

#HFG'DEN SÖZLER.... :)
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.