NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

Yıl 1984, günümüzde, üç devlet de atom bombası yapımını sürdürmekte ve gelecekte bir fırsatta kullanmak üzere bunları depolamaktalar. Bu arada, savaş yöntemleri yaklaşık kırk yıldır değişmedi. Helikopter eskisine oranla daha çok kullanılmakta. Bombardıman uçaklarının yerini roketler, basit savaş gemilerinin yerlerini de batırılması neredeyse olanaksız Yüzen Kaleler aldı. Ama bunun dışında pek az değişiklik oldu. Tank, denizaltı, torpil, makineli tüfek, hatta tüfek ve el bombası hâlâ kullanılmaktadır. Gazetelerde bildirilen, televizyonda gösterilen sayısız insan kıyımlarına karşın, gerçekte eskisi gibi, bir iki hafta içinde yüz binlerce ve hatta milyonlarca insan öldürülmemekte. Üç süper devletten her biri, ağır bir yenilgiye uğramasına neden olabilecek bir eylemde bulunmaz. Büyük ölçüde bir eyleme girişilirse, bu, müttefike karşı ani bir saldırı biçimindedir. Her üç gücün de izlediği ya da izliyormuş göründüğü strateji aynıdır. Bu strateji, savaşlarla, pazarlıklarla ve başarılı aldatmalarla, rakiplerinden birinin çevresini saran üsler elde etmek, sonra aynı devletle barış anlaşması imzalamak ve kuşkuları dindirmek için, birkaç yıl onunla dostluk ilişkileri içerisinde bulunmaktır. Bu süre içinde, atom bombalarıyla dolu roketler stratejik noktalarda toplanacak, sonra hepsi bir arada atılıp düşmana toparlanamayacağı bir darbe indirilecek, sonra sıra öbür ülkeye gelecek; onunla da bir anlaşma imzalanarak aynı hazırlıklara girişilecek. Bu tasarımlar, açıkça da görüldüğü gibi, gerçekleşmesi olanaksız düşlerdir. Üstelik savaş, ekvator ya da kutuplar gibi belli bir ülkeye ait olmayan bölgelerde yer alır ve hiçbir ülke, düşman devletin topraklarını almaya kalkışmaz. Bu durum, bazı cephelerde süper güçler arasındaki sınırın neden değişebilir olduğunu açıklar. Örneğin, Avrasya isterse Britanya Adalarını kolaylıkla ele geçirebilir; öte yandan Okyanusya sınırlarını Ren, hatta Vistül Irmağı kıyılarına dek genişletebilir. Ama böyle bir eylem, tarafların izlediği kültürel birliğin bozulması olur. Eğer Okyanusya bir zamanlar Fransa ve Almanya adlarıyla anılan bir bölgeyi ele geçirirse, oranın halkını yok etmek gibi güç bir işe zorlanacak ya da yüz milyonluk bir kitleyi içinde eritmesi gerekecek. Sorun her üç süper devlet için aynıdır. Her üçü de yapılarını göz önüne alarak, savaş tutukluları ya da Zenci köleler dışında yabancılarla bağlantı kurulmasını yasaklamışlardır. O sıralardaki müttefike bile güvenilmez. Sıradan bir Okyanusyalı, savaş tutsakları dışında hiçbir Avrasyalı ya da Doğu Asyalı görmez; üstelik yabancı dil öğrenmesi de yasaktır. Eğer yabancılarla görüşmelerine izin verilse, o zaman öteki ülke insanlarının da kendisi gibi olduklarını ve onlar hakkında söylenenlerin yalan olduğunu anlayacaktır, içinde hapsolduğu mühürlü dünya parçalanacak, değerlerinin temeli olan korku, nefret ve kendine tapınma yok olacaktır. Bu nedenle, Đran, Mısır, Java ve Seylan ne kadar çok el değiştirirse değiştirsin, ülkeler arasında, ana cephelere atılan bombalar dışında bir ilişki söz konusu değildir. Bunların altında, hiçbir zaman açığa vurulmayan, ama üzerinde anlaşılan ve ona göre hareket edilen bir gerçek vardır: O da, yaşama düzeylerinin her üç süper güçte de aynı olduğudur. Okyanusya'da egemen 
olan görüş, Đngsos adıyla; Avrasya'da, Yeni Bolşevizm adıyla ve Doğu Asya'da kendini adamak anlamına gelen, Ölüme Tapınmayla anılır. Bir Okyanusya yurttaşının öteki iki görüş hakkında bilgi edinmesine izin verilmez, onların yalnızca ahlâkın ve sağduyunun barbarlaştırılması olduklarını öğrenirler. Aslında bu üç görüş ve destekledikleri toplum yapısı hiç de farklı değildir. Her yerde aynı piramitsel yapı, yarıkutsal bir öndere tapınma vardır ve ekonomi savaş üzerine kurulmuştur. Sonuç olarak, bu üç süper gücün birbirlerini fethetmelerinde bir yarar yoktur. Öte yandan, birbirleriyle çeliştikleri sürece, birbirlerini güçlendirmektedirler. Bu üç gücün yönetici zümreleri, olanlardan aynı anda hem haberdar hem de değildirler. Hayatları dünyanın ele geçirilmesi üzerine kurulmuştur, ama bu arada savaşın sonunda bir utku olmaksızın sürüp gitmesinin gerekli olduğunu bilirler. Fetih tehlikesinin olmaması, İngsos'un ve ona rakip düşünce sistemlerinin özelliği olan, gerçeğin yadsınmasını olası kılmaktadır. Burada daha önce de belirtilmiş olan bir noktayı yinelemekte yarar vardır; süreklilik kazanan savaşın özellikleri, büyük ölçüde değişime uğramıştır. Eski dönemlerde savaş, eninde sonunda zafer ya da yenilgiyle son bulan bir olaydı. Geçmişte savaş aynızamanda, toplumların somut gerçeklikle yüz yüze gelmelerini sağlayan bir araçtı. Bütün çağlarda devlet adamları yurttaşlarına dünyada olup bitenleri yanlış aktarmışlar, ama her zaman kendi askeri güçlerini zayıf düşürebilecek düşler yaratmaktan çekinmişlerdir. Yenilmek, bağımsızlığın elden gitmesi ya da istenmeyen başka bir sonuç anlamına geldiği sürece, yenilgiye karşı alınan önlemler ciddi olmak zorundaydı. Somut gerçekler göz ardı edilemiyordu. Felsefede, dinde, ahlâkta ya da siyasette iki kere iki beş edebilirdi, ama bir top ya da uçak yapımında dört etmesi gerekti. Zayıf ve yoksul uluslar eninde sonunda yenilirlerdi; güçlenmek için tarihten ders almalıydılar, bu da 
ancak tarihsel olaylar hakkında doğru bilgilerin olmasıyla başarılabilirdi. Gazeteler ve tarih kitapları, doğal olarak, yan tutmuş olsalar bile, bugünkü ölçülerdeki sahtekârlıklara hiç sahne olmamışlardı. Aralıksız süren bir savaş, tehlike olmaktan çıkar. Askeri gereksinimler ortadan kalkar. Teknik gelişme durabilir, en açık olaylar bile yadsınıp görmezlikten gelinebilir. Nitekim, bilimsellik niteliği taşıyan araştırmalar, ancak savaş amaçlarıyla sürdürülmekte, bunlar gerçekte hiçbir önem taşımamaktadırlar. Etkinliğe, askeri etkinliğe bile gerek kalmamıştır. Okyanusya'da Düşünce Polisinden başka, etkin ve verimli çalışan başka bir şey yoktur. Her üç süper devlet de yenilemez oldukları için; içlerinde, her türlü düşüncenin saptırıldığı, kendine özgü evrenler oluşturmuşlardır. Somut gerçek, ancak günlük hayatta kendini duyurmaktadır; yemek ve içmek gereksinimi, barınma ve giyim gereksinimi, zehir içmemek, camdan atlamamak gibi. Yaşamak ve ölmek, fiziksel zevk ve acı arasında hâlâ bir fark vardır, ama hepsi budur. Dış dünyayla ve geçmişle bağlarını koparmış olan Okyanusya, uzakta dolaşan bir adama benzer; yönünü bulamaz, aşağıya mı yoksa yukarı mı gittiğini bilemez. Böyle bir devletin yöneticileri, firavunların ve Roma imparatorlarının olamadıkları kadar mutlaktırlar. Peşlerinden gelenleri açlıktan ölmekten korumak ve ülkeyi rakipleriyle aynı askeri teknoloji düzeyinde tutmak zorundadırlar. Ama bir kez bu asgari zorunlukları yerine getirdiklerinde, gerçeği, evirip çevirip, istedikleri biçime sokabilirler. Bu nedenle, eski savaşlarla karşılaştırılıra, bugünkü savaşın yalnızca bir sahtekârlık olduğu anlaşılır. Günümüzde savaş, boynuzları birbirlerini yaralamayacak biçimde oluşmuş iki hayvanın dövüşmesi gibi bir şeydir. Savaş, gerçek olmasa bile, anlamsız değildir. Tüketilebilir mallar artığını erittiği gibi, hiyerarşik bir toplum için gerekli olan ruhsal havayı sürdürmeye de yarar. Savaş görüldüğü gibi bir ülke içi sorunudur. Eskiden, ülkelerin yöneticileri, ortak çıkarları göz önünde bulundurarak savaşların yıkım gücünü sınırlandırır, ama gene de birbirleriyle çarpışırlar ve yenen taraf yenilenin her şeyini elinden 
alırdı. Oysa bugün, savaş uluslar arasında değil, baştaki yöneticilerle yönetilenler arasındadır. Amaç, ülkenin ele geçirilmesine engel olmak değil, toplumun yapısını olduğu gibi korumak ve sürdürmektir. Bu nedenle, söz konusu durum için 'savaş' sözcüğünü kullanmak yanıltıcı olabilir. Süreklilik kazanmakla savaş, savaş olma özelliğini yitirmiştir denebilir. Neolitik Çağ ve yirminci yüzyılın başları arasında, savaşın insanlara yaptığı baskılar son bulmuş, onun yerini oldukça farklı bir şey almıştır. Eğer bu üç süper güç birbirleriyle savaşmak yerine sürekli olarak barış içinde yaşamayı seçmiş olsalardı, 
sonuç aşağı yukarı aynı olurdu. Bu durumda yine, her biri dış baskılardan sıyrılmış olarak kendi başlarına birer evren olmayı sürdürürlerdi. O zaman sürekli bir barış, sürekli bir savaşla aynı kapıya çıkardı. İşte tüm bu anlatılanlar, Parti üyelerinin çoğunun yüzeysel olarak algıladıkları
Parti sloganının gerçek anlamıdır: Savaş Barıştır.
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.