Notes

“Eşinizin bu işlere bulaştığını biliyor muydunuz?”
“Bilmez miyim Mustafa bey. Ama elden ne gelir ki.”
“Neden böyle davranıyordu biliyor musunuz?”
“Eee...erkek o yüzden.”
“Esma hanım, bende erkeğim ama çalışanlardan istifade etmiyorum.”
“Bilemiyorum Mustafa bey. Ne diyeceğimi bilemiyorum.”
“Peki, size şikayete gelen bayanlar oluyor muydu?”
“Genelde dedikodu için geliyorlardı. Kadınların işleri güçleri dedikodu. Bilirsiniz. Gelen,işte eşin şu isimle beraber dolaşıp fingirdeşiyor diyorlardı. Suat'a sorunca hep inkar ediyordu. Yok öyle bir şey diyordu.”
“Peki nasıl emin olabildiniz?”
“Eve gelince hep sarhoştu. Soyunup yatağa girip sızardı.Söylemesi ayıp,bende kirli çamaşırlarını yıkıyordum. İç çamaşırında hep iz vardı. Beli gelip akmıştı. Belli oluyordu. Yani birileri ile yattığı apaçık belliydi.. Kucağımda bir çocuk, karnımda bir çocuk, ne yapabilirdim?”
“Tabii, göz yummaktan başka bir şey yapamadınız. Sizde haklısınız.”
“Beni çok ihmal etti, çok.”
“Doğrudur. Başka kadınlara gitmekten sizi oldukça ihmal etmiştir. Eve sadece yatmaya geliyordu desenize. Dayak olayı var mıydı?”
“Yok Allah var, o kötü huyu hiç yoktu.”
“Yazık, sonuçta sizde kadınsınız, sizinde ihtiyaçlarınız var. ona hiç açıldınız mı?”
“Eve hiç ayık gelmiyordu ki konuşma fırsatımız olsun.”
“Her akşam çıkarmıy dı?”
“Her akşam kadınlarla değil, bazen arkadaşlarıyla eğlenmeye giderlerdi. İş yerinden bir kaç erkek ile samimiydiler.”
“O erkekler ile kadınları paylaşmış olabilir mi?”
Esma'nın yüzü kızardı ve başını öne eğdi. Utanmış gibi bir hali vardı.
“Mustafa bey sizi bir abi olarak görüyorum. Suat zaman zaman eve, erkek arkadaşlarını getirirdi.
Bir seferinde beni onlara sunmuş ve hepsine ağızlarının payını vermiştim. Bir daha hiç tekrarlamadı. Ne bileyim ben, belkide paylaşmıştır. İçince ne yapabileceği ortada.”

Esma şöyle bir alıcı gözüyle baktım. Kısa boylu ince belli ve çıkık kalçası vardı. Sütten şişmiş göğüsleri çok iri gözüküyordu. Başına ince bir eşarp bağlamıştı. Kıyafeti orta direk bir bayanın kıyafetiydi. Tırnakları bakımsızdı. Ucları hep kopmuş, yarım yamalak törpülemişti.

Onu incelediğimi fark etti. Bakışlarımı kaçırmayı denedim ama yakalanmıştım. Kadın hiç bozuntuya vermedi.
“Mustafa bey size ne kadar teşekkür etsem azdır. Hayatımızı kurtardınız. Her konuda emrinizdeyim. Her konuda.” diye üstüne bastıra bastıra söyledi.
“Teşşekür ederim Esma hanım.”

Yeni dul kalmış bir bayanı hemen sikemezdim değil mi? Yanlış olur muydu?
Kime yanlış olurdu peki?
Kendi bilinç altıma mı?....Çok ta umrumda.
Esma'ya mı? Kimse bilmediği taktirde onun için sorun olmazdı. Ayrıca uzun zamandır erkeksiz yaşıyordu.
Demek ki yanlış olmazdı. Ama canım seks istemiyordu. Bilmem, şu an sevişmek bana fuzuli geliyordu. Onun için bu işi zamana bırakmak istedim.

“İsterseniz büyüğü ben kucağıma alayım, gidelim.”
Esma küçüğü kucaklayıp getirdi. Hep beraber arabaya binip evlerine doğru yol aldık. Kapıya kadar eşlik edip evlerine bıraktım. Arabaya döndüm ve rahat bir uyku çekmek için evime, yatağıma döndüm.
Hafta sonu küçük bir tatil kaçamağı yapacaktım. Arabayla Kumburgaz'a gitmeyi planlıyordum. Bekar gidecektim. Dinlenip, güneşlenip dönecektim.

Hafta sonu gelip çattı. Eşyalarımı hazırlayıp arabanın başına geldim. Cüzdandaki parayı kontrol ederken birden jeton düştü. Benim ehliyetim yoktu. Ya yolda ehliyet sorarlarsa? Tabi yolda çevirme olabilirdi. Artık Berrin'i arama gerektiğini anladım. Yok ya ne Berrin'i, gerek yok şimdi ağırlığa.
Arabayı otogara doğru sürdüm ve otoparka park ettim. Sırt çantamı alıp peronlara doğru yürüdüm.

Trakya ve Çorlu otobüslerine binmemi söylediler. Hepsi doluydu. Birden önümde bir Yunan otobüsü çıktı. Selanik'e gidiyordu. Saat 10da haraket ediyordu. Cebimde Hollanda kimliğim vardı.Otogardan biraz Avro satın aldım ve 35 avro vererek Selanik otobüsüne bindim. Ver elini Selanik. Öğleden sonra 4 gibi Selanik'e vardık. Şehir merkezinde inip kendime uygun bir otel ayarladım. Biraz kestirdikten sonra akşama doğru dışarı dolaşmaya çıktım.
Barlar sokağını tavsiye ettiler. Kolayca buldum. En kalabalık tavernaya girip oturdum. İçerisi ve dışarısı çok kalabalıktı. Tipim pek Türk'e benzemediğinden ve flamenkçe konuştuğumdan çat pat ingilizce ve almanca işi görüyordu. Flamenkçe zaten almancaya çok benziyordu.
Yan masamda oturan karı koca Türk'tü ve hafta sonu tatiline gelmişler. Tuz, karabiber ve peçete değiş tokuşu yaparken kaynaştık. Koca flamenkçeyi iyi konuşuyordu. Uzun yıllar Amsterdam'da makine işi yapmış ve memlekete dönüp evlenmişti çocukları yoktu.
Ahmet bey 40 yaşlarında, şakakları ağarmış alnı açılmış, düzgün bir bey efendiydi.
Eşi Semra orta boylu genç bir bayandı. Hafif göbeği vardı ama sohbeti hoş bir bayandı.
Kocası konuşmalarımıza tercümanlık yapıyordu. Ben aralarında konuştuklarını anlıyordum.
Yemek sonuna doğru Ahmet bey bir şişe uzo daha sipariş etti. Ortam iyice neşelenmişti. Kırık tabaklar havada uçuşuyordu.

Ahmet bey eşine şu soruyu sordu; “Ne diyorsun,?”
“Bilmiyorum, hoş bir çocuk..”
“Seni başka erkekle görmeyi çok, hemde çok seviyorum. Biliyorsun.Otelimize davet edelim mi?”
“Daha erken değil mi?”
Ahmet bey bana karısını teklif edecekti.
“Evet daha erken, şu şişeyi bitirip gece kulübüne gidelim. Geçen gittiğimiz yere gideriz. Oranın ortamı hoşumuza gitmişti.Mike bizimle gelsin.”
Adımın Mike olduğunu söylemiştim.
“Olur.”

“Hey Mike, biz gece kulübüne gitmek istiyoruz. Gelmek ister misin?”
“Sen mi davet ediyorsun?”
“Evet benim misafirimsin.”
“O zaman kabul” dedim.

Şişeyi bitirip gece kulübüne geçtik. İçerisi epey karanlık bir ortamdı. Garson bizim turist olduğumuz anlayınca içeride bir locayı verdi.
Locaya oturduk Semra hanım benim sağıma,Ahmet bey soluma oturdu. Beni ortaya almışlardı.
Ortaya 50 cl bir jack daniels sipariş verdik. 175 avro hesap hemen ödendi.
Bardaklara servis yapıldı, içkiler içilmeye başladı.
“Ahmet bey, neden böyle oturduk? Eşiniz neden yanınıza oturmadı?”
“O hep piste yakın ben ise piste uzak oturmayı severim. Eşim dans etmeyi çok sever. Sende gençsin sende dans etmeyi umarım çok seversin. Eşimle beraber dans etmeni isterim.”
“Tabii eğer eşiniz kabul ederse onunla dans etmek isterim.”

Güzel bir müzik çalınca ayağa kalkıp Semra hanıma elimi uzatıp dansa kaldırdım. Beraber dans etmeye başladık. Bir müddet sonra slow müzik çalmaya başladı. İşte o zaman onu kollarıma aldım ve ellerimi kalçasına götürüp onu vücuduma yasladım. İkimizde terlemiştik. Göz ucuyla eşine baktım. Adam elinde bardağı bizleri izliyordu. Kalçalarını okşamaya başladım, kadında bir ürperti hissettim.
“Are you ok?” -Sen iyi misin diye sordum..
“Yes,ok,ok” dedi.

Birden Semra'nın arkasına bir adam belirdi ve Semra'nın beline sarıldı. İngilizce bir şeyler söyledi.Her ikimizde şaşkındık. Anlamadığımız belirttik. Adam eli ile üçümüzü sevişme işareti yaptı. Semra kocasına baktı ve bana baktı. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Adam Semra'nın benim karım olmadığını anlamış ve şansını denemek istemişti.

Üçümüz locaya doğru yöneldik. Semra adam ile benim arama oturdu. Karanlıkta adam Pantolon fermuarını açıp kocaman ve kalın aletini açığa çıkarıp Semra'nın elini üstüne koydu.
Ahmet bey elinde bardağı tutuyordu. Yunanlı bir adam kalın ve kocaman aletini eşinin eline vermişti. Bende fırsat bilip aletimi çıkardım ve Semra'nın diğer elini üstüne koydum.
Semra başını adamın kucağına eğmiş, adamı somurup emiyordu. Birkaç dakika sonra sıra bana gelmişti. Benimkini ağzına aldı ve emm eye, somurmaya başladı.
Ahmet bey ise sikini çıkarmış kendini okşuyordu. Ara ara üstümüze vuran ışıklar dışında tamamen karanlıktaydık. Sadece yan locadakiler yakın olduklarından ne yaptığımız anlarlardı. Fakat onlarda bu işe girişmişlerdi. Genç çiftler öpüşüp koklaşıyorlardı.
Yunanlı arkadaş garsonu çağırıp bir şeyler söyledi. Birkaç dakika sonra masaya bir kutu prezervatif gelmişti. Prezervitifi getiren garson locanın önünde duruyordu. Belli ki bahşiş istiyordu.
Ahmet bey olayı kavrayıp garsonu içeri davet etti ve eline 10 avro sıkıştırdı. Fakat garson gitmek istemiyordu. Pastadan pay ister gibi duruyordu.
Semra'nın kısmeti açılmıştı. Bu akşam, bir değil tam üç erkek ile beraber olacaktı. Ayaktakı garson fermuarını indirip Semra'ya yaklaştı. Sünnetsiz uzun ince bir siki vardı. Semra'nın saçlarına sürtmeye başladı. Başını kaldıran Semra önündeki aleti ağzına almaya başladı. Yanımızdaki yunanlı prezervatif kutusunu açıp,bir tanesini sikine geçirdi. Semra'yı ayağa kaldırıp eteğini yukarı çekti. Siyah tangasını indirdi ve kucağına oturtup zıplatmaya başladı. Ayaktaki garson yine ağzına vermeye başladı. Çocuk çabucak geldi ve tohumlarını Semra'nın göğüslerine boşalltı.
Ağzı boşalan Semra koltuğa uzandı ve benim kisini emmeye başladı. Yunanlı arkasına geçip dört ayak onu sikmeye başladı. Adam böğüre böğüre geldi. Semra içinde şişip patlayan siki hissedince, zevkten inlemeye başladı. Yunanlı arkasından çekilip içi dolu prezervatifi çıkarıp yere attı. Uzaklaşıp gitti. Semra'yı sikip bırakıp gitmişti, kim bilir başka bir kadını sikmeye gidecektir.
Semra masadan prezervatifi alıp sikime geçirdi. Yüzünü bana dönüp üstüme oturdu. Amı su içindeydi. Göğüsün deki spermler ışıkta parlıyordu. Ahmet bey ayağa kalkıp yanımıza geldi. Semra'nın ağzına siki yerleştirip otuz bir çekmeye başladı. Ahmet beyin spermlerinin karısının ağzına aktıklarını görüyordum. Bu manzara karşısında dayanamayıp bende spermlerimi prezervatifin içine boşaltmaya başladım. Belim gelmişti. Dört erkeği memnun eden Semra koltuğa oturdu, bacakları açıkta duruyordu. Derin derin nefes alıyordu. Prezervatifi çıkarıp yere attım.
Bu akşamlık bu kadardı. Ahmet bey ve Semra hanımdan ayrılıp otele döndüm.