Notes

Akşam 9 gibi Beylikdüzü'ne vardım.
Restaurantı kolayca buldum. Geniş bir park yeri vardı.
İçeri girip gözlerim Sibel'i aradı. Onu hemen gördüm. Masaya oturmak üzereydi.
Yanına yaklaşıp elimi uzattım.
“İyi akşamlar Sibel hanım. Nasılsınız?”
“İyi akşamlar Mustafa bey, iyiyim, sizler?”
“Çok iyiyim teşekkürler. Burayı nereden buldunuz? İnşallah etleri ortam gibidir. Gayet şık bir yer.”
“Memnun kalacağınızdan eminim Mustafa bey.”
“Buyurun oturun.”
“Teşekkürler. Nasıl çok aramadınız değil mi?”
“Elimden koymuş gibi buldum. Adresi tam vermiştiniz. Navigasyon hemencecik buluverdi.”
“Doğru ya, artık navigasyon var.”
“Keşke bu alet uzun yıllar önce keşfedilseydi.”
“Neden?”
“Hazreti Musa cölde kaybolmaz ve tarihin seyri değişirdi”
Kahkahayı patlattı.
“Mustafa bey, o tarihte navigasyon olsaydı sonuç değişmiyecekti...”
“Neden miş o?”
“Siz erkekler kaybolunca durup adres sormazsınız ki..kafanıza göre gidersiniz, navigasyon olsun olmasın..”
Doğru bir noktaya parmak basmıştı.
“Şimdi burada kadın erkek tartışmaşı yaşanmasını istemiyorum Sibel hanım.”
“Siz nasıl isterseniz Mustafa bey.”
“Tamam müsait bir zamanda uzun uzun oturur bu konuyu tartışırız.”
“Konu tartışmaya açık değil ki ,Mustafa bey. Kadınların üstünlüğü bariz ortada.”

Eyvaahh, idealist ve feminist birini çatmıştım....
En iyisi konuyu kapatıp başka bir konuya yönlendirmek.

“İlk haftanız nasıl geçti?”
“Çok güzel. İnanılmaz güzel bir ortam var . Personel anlayışlı. İdari yönetim uyum içinde.
Siz aile den misiniz?”
“Yoo, hayır. Neden öyle düşündünüz?”
“Size verilen yetkilere baktım. Bir insan ancak öz oğluna bu kadar yetkiyi verir.”
“Servet bey ile Hollanda'da tanıştık. Bana bu işi teklif etti ve bende kabl ettim.”
“Olay bu kadar mı yani?”
“Evet, işin tam özeti bu Sibel hanım.”
“Daha önce ne iş yapıyordunuz?”
“Hollanda'da dönercide servis yapıyordum.”
Sibel gözlerime şaşkın şakın bakıyordu.
“Şaka!!”
“Değil..”
“Ciddi olamazsınız!!”
“Gayet ciddiyim..”
“Ay inanamıyorum. Siz benimle kafa buluyorsunuz değil mi?”
“Ben size gerçekleri söyledin. İnanıp inanmamak size kalmış.”

Mavi yeşil karışımlı gözlerini bana dikti. Yüzümü okumaya çalışıyordu.

Kırmızı ruj sürdüğü dolgun dudakları gözlerimi odaklanmaya zorlamıştı.
Kırmızı askılı bir elbise ve kırmızı rugan ayakkabı giymişti. El ve ayak parmaklarına kırmızı oje sürmeyi ihmal etmemişti.
Bu kadının canı ölümüne seks istiyordu. Kıpkırmızı giyinerek bunu açığa çıkarmış ve davranışlarında,oturuşundaki hareketlerinde bir nevi erkeklere meydan okuma vardı.
Meydan okunan erkek bendim.

Kadın tam bir kadındı. İlah gibi. Kitap gibi. Seks bombası.
Patlayama hazırdı. Ateşlemek için kıvılcıma bile ihtiyacı yoktu.
İçindeki seks arzusu dışa vurmuştu.

“Kendinizden bahseder misiniz?”
“Tabii, 34 yaşındayım ve bekarım. Hiç evlenmedim.Aslen Bursa lıyım. Ailem orada yaşıyor. Muhasebeyi bitirdim. 7 yıldır İstanbul'da yaşıyorum. 5 yıldır konfeksiyon sektöründeyim.”
“Peki 5 yılda kaç firmada çalıştınız?”
“4 firma”
“Neden ayrıldığınızı sormamda sakınca var mı?”
“Yok..Fikirlerimiz uyuşmadı.”
“Haa..”
“Yani şey demek istiyorum. Tüm o yerler, bakkal dükkanı gibi yönetiliyordu.”
“Anladım. Tabii bizler daha profesyoneliz..onlarla kıyaslanınca..”
“Aynen öyle Mustafa bey.”
“Peki o yerlerde bizde yaşananlar oluyor muydu?”
“Cinsel taciz mi?”
“Evet.”
“Olmaz mı. Türkiye'de bir kadın çalışıyorsa, mevkisi ne olursa olsun, mutlaka taciz edilmiştir.”
“Sizi?”
“Çok taciz edildim.”
“Sonuç?”
“Yükseldim. İşimde yükseldim. Ne yapayım ,yapmak zorundaydım. Hele bekar olunca tacizciler için büyük bir avantaj oluyor.”

Garson menüyü getirince konu değişti.
“Ne tavsiye edersiniz?”
“Buranın bonfilesi meşhurdur. Ama pirzola ve kaburgası da güzeldir.”
“O zaman siz siparişleri verin. Ben sadece gelenleri yerim.”
“Tamam o işi bana bırakın. Alkol alır mıydınız?”
“Almam, araba ile geldim.”
“OK. Buranın kekikli ayranı meşhurdur.”
“Uykumuz gelmesin hemen?”
“Yok canım...”

Gülüşü çok hoşuma gitmişti.

Garsona siparişi verdi. Havadan sudan konuşmaya başladık.

Gelen etleri beraber silip süpürdük. Gerçekten güzel bir yermiş. Adresi not etmemde fayda var. Arada sırada buraya gelebilirdim.

Kahve ve meyve ikramından sonra kalktık. Saat 10:30 olmuştu.
Hesabı ben ödedim.
“Evet, çok teşekkür ederim. Güzel bir akşam yemeğiydi.”
“Ama olmadı Mustafa bey. Ben sizi davet ettim,hesabı siz ödediniz.”
“İnanın prensip gereği, hiç bir zaman hesabı bir kadına ödetmem. Ne yapayım huyum böyle.”


“Size bu gece için teşekkür ederim. Davetimi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim.”
“Ne demek, asıl ben size teşekkür ederim. Güzel bir gece geçirdim.”
“Arabam şurada..”
“Benim ki de burada.”
“Size iyi geceler dilerim.”
“İyi geceler Sibel hanım. İyi tatiller.”
“Size de, pazartesi görüşürüz.”
“İnşallah...”
Elimi sıkıp arabasına doğru yürüdü. Gecenin karanlığında kıvrılan kalçasına bakıyordum.
Arabasına binerken frikik vermemeye özen gösterdi. Arabaya tam bir hanımefendi gibi binmişti.
Önce yan oturdu ve sonrasında iki bacağını birden,açmadan, arabanın içine aldı.
Yanımdan geçerken el salladı ve arabası uzaklaştı.
Otoparkta, elimde arabanın anahtarı ile arabanın başında ayakta kalmıştım.
Yemekten önce ne hayaller kuruyordum. Sözde onunla sevişecektim. Şimdi ise, burada tek başımaydım.
Arabaya atlayıp,evin yolunu tuttum.
Eve gelip üstümü soyup duşumu aldım. Tek başına ,yalnız yaşamak çok zormuş.
Yani evde bir kadın olduğu zaman, yuva göze daha hoş ve daha sıcak geliyor.

Yatağa geçip uzandım. Laptop ile biraz internette dolaştım. Telefondaki whatsupp açıp Berrin'nin en son ne zaman online olduğuna baktım.
Birden Berrin'den mesaj geldi.
“Sen daha uyumadın mı?”
“Eve yeni geldim.”
“Nereden?”
“Yemekten.”
“Kiminle?”
“Yeni personel şefi ile.”
“Yalnızmısın?”
“Evet. Sen?”
“Bende..”
“Nasıl oldu da bana mesaj gönderdin.”
“Sen online olunca bana bilgi mesajı geliyor.”
“Ne???”
“Dur !!! Ürkme hemen. Bunu tüm arkadaşlarıma yapıyorum. Tek sen değilsin? Peki sen kime yazacaktın?”
“Öğleyin bana bir adres gelmişti. Onu kaydetmeyi düşünüyordum.”
“Gelmemi ister misin?”
“Şimdi mi?”
“Evet şimdi.”
“Biraz yorgunum..”
“Canım, sarılıp yatarız. Seks şart değil..”
“İyi ..tamam..gelip seni alayım mı?”
“Yok gerek yok. Taksiye atlar gelirim.”
“Saat gece yarısına geliyor.”
“Köşedeki durak tanıdık. Bir sorun olmaz.”
“Gel o zaman. Seni bekliyorum.”
“Tamam hazırlanıp geliyorum.”
“Bekliyorum.”
“Sakın uyuma!!”
“Bekliyorum dedim.”
45 dakika sonra evimin kapısı tıklandı.
Berrin gelmişti.
Kime niyet, kime kısmet.
İçeri aldım,elindeki küçük çantayı salona koydum. Koltuğa oturdum.

“Senin uykun yok mu? Neden buraya oturdun?”
“Bilmem, öylesine.”
“Haydi gel yatak odasına gidelim.”
Koltuğa koyduğum çantayı alıp yatak odasına geçtik.
Çantayı kenara bırakıp üstündekilerini çıkarmaya başladı. Kotunu ve gömleğini çıkardıktan sonra külot ve sütyenle kaldı. Çantasından diş macununu çıkararak banyoya yöneldi.
“Sende dişlerini fırçalasan iyi olacak. Ağzın soğan kokuyor.”
“Akşam kebap yedik, ne yapalım.”
Dişlerimizi beraber fırçalayıp yatağa girdik. Ona sarılıp uzandım. Kolumu boynunun altından geçirdim, diğer elimi göğüslerinin üstüne attım. Dudaklarım ensesinin dibindeydi. Nefesim ,kulak arkası saçlarını havaya kaldırıyordu.

Sabah uyandığımda kıç kıça yattığımızı fark ettim. Elim ile kalçasını yokladım. Bacak arası sım sıcaktı.
“Uyandın mı?”
“Hııımmm...biraz daha yatayım..ne olur..”
“Acıktım..”
“Tamam kahvaltı yaparız....ama...biraz daha yatayım...”
Ona doğru yüzümü döndüm. Yataktaki vücudunu incelemeye başladım.
Ellerim omzundan aşağıya doğru iniyordu. Sırtına geldiğimde ortasına hafif bir baskı yaparak aşağıya doğru indim. Parmağım külotunun üstüne geldiğinde ,kenar lastikleri okşayarak kalçalarına geldim. Biraz okşadıktan sonra parmak ucuyla külotunu aşağıya indirmeye çalıştım.
Poposunun yarığı açığa çıkmıştı. Sağ elimin orta parmağını usulca arada gezdirmeye başladım.
Bacak arası yanıyordu. Parmağım kalça arasına girince, kalçalarını sıktı ve parmağım arada sıkışık kaldı.
“Anlaşılan beni yatırmıyacaksın..”
“Sen uyumaya devam et..”
“Sen beni okşarken nasıl uyumamı beklersin?”
“Hoşuna mı gidiyor?”
“Saat kaç?”
Yan dönüp telefonumu elime aldım. Saat 7:15 olmuştu.
“Saat 8:30” diye yalan söyledim.
“Çok erken yaa..bir saat daha yatalım, sonra ne istersen yaparız.”
“Yapıp sonra yatsak..O zaman öğlene kadar yatabilirsin”
“Benden bir şey bekleme..”
“O zaman, bende evliymişiz gibi yaparım.”
“Nasıl yani?”
“Sokup patlarım,çıkarıp yatarım.”
“Sonra rahat bırakacak mısın?”
Başımla evet dedim. Elleri ile külotunu çıkardı. Bende misyoner pozisyonunu aldım.
Bacaklarını karnına yaslayıp,amını tükürükledim. Aletimin başını sürterek ona sokup çıkartmaya başladım. Islanma hemen oluşmuştu.
Tempomu yavaş yavaş hızlandırmaya başladım. Gözlerimi kapadım. Sibel'i düşünmeye başladım.
Berrin inlemeye başlamıştı. Onunda gözleri kapanmıştı.
Tüm konsantrasyonumu Sibel'e vermiştim. Onu altımda hayel ediyordum.
Kırmızı iç çamaşırı giyinik halde onu sikiyordum. Şeffaf kırmızı külotunu yana kaydırmış, beyaz baçaklarını omzuma almış,sokup çıkarıyordum. Dolgun göğüsleri sütyen ile hareket ediyorlardı.
Ellerim ile onları sıkıp okşamaya başladım.
Belim yükseliyordu, gelmeye yakındım. Tüm gücümle altımdaki kadına yüklendim.
Odadan şlop şlop sesleri yankılanıyordu.
Gözlerim kapalı bir şekilde patlamaya başladım. Patlarken bağırdım.
Gözlerimi açtım. Altımda Sibel değil, Berrin vardı. Dudaklarına teşekkür öpücüğü kondurup üstünden kalkıp yana uzandım. Berrin elindeki külotunu bacak arasına koyup yan dönüp uyumaya devam etti.

Rahatlamıştım.
Gözlerimi kaparken, Sibel canlanmıştı. Seksten mest olmuş bir kadın vardı. Bana teşekkür ediyordu.