Notes

Saat 1 gibi Lüksemburg'ta olduk.
Güzel bir öğle yemeği sonrası muhasebeci arkadaş ile buluştuk.
Pasaport fotokopisi ve bankaya yatan paraların dekontları verildi.
5 milyon avro sermayeli limited şirket kuruyorduk. Paranın yüzde otuzunu yatırmıştık.

Ertesi sabah için randevulaştık. Amsterdam 3 saatlik mesafede olmasına rağmen Lüksemburg'ta yatmaya karar verdik. Şehir dışında güzel bir otelde konakladık. Termal havuz ve SPA bölümü vardı.

Termal havuza mayosuz giriliyordu. Servet abi odasına çekildi , ben ise havuz ve SPA faslı yapmaya karar verdim. Girişten bornoz alıp soyunma kabinlerinde üstümü çıkarıp bornozu giydim.
İçeride bar & restaurant bölümü vardı. Kapalı ve açık havuz vardı, sauna ve buhar odaları bahçe içindeydi.
Saat 5 civarındaydı ve havuz umduğundan daha fazla kalabalıktı. Genelde 50-65 yaşında bayanlar varı. 6-7 tane 25-35 yaş arası bayan vardı. Tek erkek sayısı 10 civarındaydı. Yarısı 55 yaş ve üzeriydi. Diğer yarısı benim yaşlarda. Buraya kadın avına geldikleri belliydi.
Havuzda bir kaç kulaç attıktan sonra jakuziye gidip oturdum. Benden sonra bir çift yaşlı bayan ve bir genç adam geldi. Fransızca konuştuklarından ne dediklerini anlamıyordum.
Genç adam yaşlı ama vücudu dinç olan bayana fazla yaklaşıyordu. Adamın niyeti belliydi. Kadına yazılıyordu. Yanındaki bayanda olayı anlamıştı. Bayanlar jakuziden çıkarken adama dönerek bir şeyler konuştular. Adam jakuziden çıktı. Aleti dimdik duruyordu, kaldırmıştı. Üçü beraber dışarı saunaya gittiler. Gidişlerini izledim. Jakuziye genç bir bayan geldi, yanında kız çocuğu vardı. Çocuk 7-8 yaşındaydı. Selamlaştık. Ben Flamenkçe konuştum,o da bana Flamenkçe cevap verdi. Belçika asıllıymış. Biraz sohbet ettik. Bende kendimi tanıttım. Türkiye'de konfeksiyon fabrikam olduğunu ve buraya yatırım yapmaya geldiğimi söyledim. Kendisi de Hazır giyim işindeymiş.
Lacroix marka ürünleri satıyormuş. Fransız malı ama Tunus'ta imal ediliyormuş. Kaliteden memnun değilmiş. Bizim markayı önerdim. Fransız'lara tavsiye edeceğini söyledi.
“Size bir bira ısmarlamak istiyorum. Kızınızda bir şeyler içebilir.”
“Çok naziksiniz, tabii memnun oluruz.”
Beraber bornozları giyip,bar bölümüne geçip oturduk. 2 adet Belçika birası ve kızına çilekli süt siparişi verdik.
“Burada mı yaşıyorsunuz?”
“Evet, burada yaşıyoruz. Evimiz çok yakın.”
“Bu köyde mi?”
“Evet bu köyde yaşıyoruz.”
“Sıkılmıyor musunuz?”
“Neden sıkılayım ki? Şehre çok yakın. Bisiklet ile 20 dakikada gidiyorum.”
“Arabanız yok mu?”
“Var ama yollar düz ve bisiklet sürmek sağlık açısından çok daha iyi.”
“Tek çocuk mu?”
“Evet,eşimin tek çocuğu.”
“Eşinizin mi?”
“Evet ben ikinci eşiyim.”
“Anladım. Ama size çok benziyor.”
“Evet farkındayım. Annesi kanserden öldü. Göğüs kanseri.”
“Üzüldüm.”
“Bana firma bilgilerinizi yazar mısınız!.”
“Siz bana e-posta adresinizi verin. Şu kağıda yazalım.”
Garson kızdan kalem isteyip bilgileri yazdım. Bende e-posta adresimi yazdım. Haftaya yazışmaya söz verdik.
Çok tatlı bir bayandı. Sarışın,yeşil gözlü ve güzel bir poposu vardı. Jakuziden önce onun çıkmasını bekledim ve çıkarken çıplak vücudunu izledim. Portakal büyüklüğünde göğüsleri vardı.
Koltuk altı ve önü komple ağdalıydı. Temiz bir kadındı.
İsmi Clothilde de Beerens,32 yaşındaydı. Kızı Mathilde 7 yaşındaymış. Anneannesinin ismini koymuşlar kıza. Benim Türk olduğuma şaşırmıştı.
İkinci biralar içtik. Dışarıdaki havuz başına uzanmaya karar verdik.
Kızı bir tane yaşıtını bulmuş onunla oynamaya gitti.Şezlonglara bornozla uzandık. Kenardan göğüs uçlarını seçebiliyordum. Kadında değişik bir çekicilik vardı. İnce kalkı burnu ve sivri çenesi vardı. Konuşması çok cana yakındı. İçten ve samimiyetle konuşuyordu.

“İkinci çocuk düşünmüyor musunuz?”
“Yok düşünmüyoruz.”
“Sen istemiyor musun?”
“Yok istemiyorum. Vücudum bozulsun istemiyorum. Hem zaten bir tane kızım var, yeter.”
“Değişik bir düşünce..”
“Sen evlenmedin mi?”
“Yok. Daha evlenemedim. Bulamadım daha doğrusu.”
“Doğru, bulmak biraz şans işi.”
“Sen nasıl tanıştın eşin le.?”
“4 sene evvel mağazaya alışverişe gelmişti. Kızına doğum günü hediyesi bakıyordu. Yardımcı oldum. Birbirimizden hoşlandık. Sonra görüşmeye başladık. 2 senedir evliyiz.”
“Kızı nasıl karşıladı.?”
“Çok sevindi. Babasının yalnız yaşamasını istemiyordu.”
“Çok iyi. Şimdi mutlusunuz yani..”
“Evet, çok mutluyuz.”
“Sevindim. Eşin ne iş yapıyor?”
“Eşim finans sektöründe çalışıyor. Zaten Lüksemburg'ta sanayi yok. Ülkemiz vergi cenneti. Bir çok firma buraya merkezini taşıyor. Yıllık vergi azami %20. Düşün Fiat,Ferarri gibi bir çok büyük şirketlerin merkezi burası.”
“Hayret...”
“Evet, daha önce Hollanda'ydı ama vergi %25 çıkınca buraya taşındılar.”
“Ben vergi işlerinden anlamam. Muhasebeci ne derse onu öderim.”
“Yıllık cironuz ne kadar?”
“Ayda yaklaşık 4,5 milyon avro yılda 54 milyon avro civarında.”
“Çok iyimiş. Ne vergi veriyorsunuz?”
“İnan hiç bir bilgim yok. Lüksemburg'a firma kurduğumuza göre,fazla ödeniyordu.”
“Evet haklısın..”
Ciromuzu duyunca, kadının bana bakışı değişti. Daha ,nasıl desem...daha şehvetli bakmaya başlamıştı.

“Siz Türkler çok esmer siniz..”
“Bizde her renkten var..”
“Sarışın var mı?”
“Var, hemde umduğundan çok fazla.”
“Onlarda Türk mü?”
“Evet. Türk.”
“Kollarınız, bacaklarınız ve hatta parmaklarınız bile kıllı.”
“Cinsel güçten kaynaklanıyor..” deyince kahkahayı patlattık.
“Nasıl oluyor?”
“Cinsel gücümüz çok fazla. O kadar fazla ki..vücudumuzdaki kıllar her taraftan çıkıyor...”
“Kadınlarınız çok şanslı desene...”
“Evet, şanslılar..” diye yalan söyledim.

**Dünyadaki en şanssız kadın, Türk kadınıdır.
Bunu kesin olarak söyleyebilirim.
Neden mi?
Bir kere küçüklüğünden beri, oraya dokunma, orayı elletme, oraya bir şey sokma,vb....diye diye kız çocukların beynini yıkıyorlar. Bekareti bir namus meselesi haline getiriyorlar.
Kız evlenince amı için evlendiriliyor, kişiliği için değil.
Erkek açılmamış am alıyor ,kız almıyor.

Erkek ise tecrübeyi ya eşekten,ya köpekten ya da genelevden alıyor.
Gerdeğe girince erkek 5 dakikada boşalıyor. 5 dakika kadın için daha başlangıcın başlangıcı.
Oynaşma hak getire. Hani küçükken elletme, oynatma hikayesi var ya, evlenince maalesef devam ediyor. İlk 8-10 ay ağzına almayan kadın, eşinin amını yalamayan adamlar biliyorum.**
(Bu yorumları doktor olduğum için genel bilgilerimden yazıyorum, müdür ile alakası yoktur.)

“Haftada kaç sefer seks yapıyorsun?”
“Haftada ortalama 3-4 defa..”
“Çok iyi ya. Biz ancak haftada 2 defa yapabiliyoruz. Eşim çok yorgun geliyor.”
“Sana yetiyor mu?”
“Yetmiyor,ama oyuncaklarım var.”
“Canlı gibisi yok.”
“Bak bu konuda çok haklısın..”
“Aldatma var mı?”
“Bir kaç kez yaptım,eminim kocamda yapmıştır.”
“Normal, sürekli olmasında?”
“Sevgili mi? Yok,mümkün değil yapmam,anlık olursa olur.”
Mesajı almıştım. Ama ortada bir sorun vardı. Kızı ne olacaktı?
“Kizin buradan eve yalnız başına gider mi?”
“Yok onu ben bırakıp gelerim.”
“Tamam oda no:314. Bekliyorum.”
“Bir saat sonra gelirim.”
Şezlongtan kalkıp ve dudaklarını öptüm. 1 saat sonra buluşacaktık. Odama çıkarken asansör karşısında prezervatif otomatı vardı. 2 avro karşılığında 3 adet prezervatif veriyordu. Odadan bozuk para alıp makineye attım ve prezervatifleri yatak ucuna koydum. Sonra 1 adet ciallis hap attım. Güzel bir duş aldım, üstümdeki klor kokusunu giderdim.
Mini barda 4 şişe bira vardı. Yeterdi.

50 dakika sonra kapı çalındı. Clothilde gelmişti.
Kapıyı kapatınca dudaklarıma atladı. Öpüşmeye başladık. Ellerim kalçalarını sıkıp bırakıyordu.
Eteğini yukarı sıyırdım altında ince bir külot vardı. Parmaklarım kadınlığının içine girdi. Islanmıştı.
Üstümdeki yeni bornozu indirip önümde diz çöktü.
Aletimi inceledi ve öpmeye,yalamaya başladı.
Kapı eşiğinde ayakta beni yalamaya başladı.
Ciallis etkisini çabuk göstermişti. Taş gibi sertleşen sikim ıslak dudaklarının arasında kaybolup gözüküyordu.
Ayağa kaldırıp elbisesini başının üstünden çıkardım. Sütyen ve külotunu bir çırpıda çıkardım.
“Prezervatif var mı?”
“Var..burda..”
Bir paket alıp ağzıyla yırttı çıkarıp sikimin başına geçirdi.
“Dur hemen geçirme.!!! seni yalamak istiyorum...”
“Ben hazırım, fazla zamanımız yok....” deyip yatağa uzanıp beni üstüne çekti.
Misyoner pozisyonunu alıp içine hemen giriverdim.
“Gerçekten hazırmışsın..”
“Evet bisiklet sürerken hep seni düşündüm...hep bu anı düşündüm. Seleye sürte sürte buraya geldim. Ooohhh....yolda bile orgazm oldum biliyormusun...ohhhhhh”

Hemen sert bir şekilde köklemeye başladım.

Kadın daha sert istiyordu. Bacaklarını karnına doğru dayamıştım ve tüm gücümle vuruyordum.

Dakika sonra onu yan çevirdim ve yan köklemeye başladım. İki bacağını yan çevirmiş, ellerim sol kalçasında, bacaklar birleşik şekilde sokup çıkarıyordum. Prezervatifte beyaz sıvılar akıyordu.
Gelmeye niyetim yoktu ve sertlik tam gaz devam ediyordu. Kadın 3cü orgazmını yaşıyordu.
Yataktan inip onu dört ayak çevirdim. Böylece daha derine, en derine gömüyordum.
10 dakikaya yakın bu pozisyonda devam ettikten sonra gelmeye yaklaşıyordum. Sikimin kafası oldukça şişmişti...
Son darbelerimi vurup gelmeye başladım. İçinde patladığım anda, şikimin şişmesini anlayan Clothilde eli ile kalçasındaki elimi kavramış ,tırnaklarını bileğime geçirmişti.

Son fışkırtmaları yaptıktan sonra içinden çıktım. Prezervatifin içi sperm ile dolmuştu.
Banyoya gidip onu çıkarıp çöpe attım. Duşun altına girdim. Terlemiştim. Tam duştan çıkarken Clothilde duşa geldi.
“Sırtını sabunlamamı istermisin?”
“Nasıl istersen...çok güzeldi...” deyip dudaklarımı öptü.

Kenarda bulunan saç bonesini giyip suyun altına girdi. Bende arkasına geçip sırtını sabunlamaya başladım. Ellerim öndeki göğüsleri avuçlamaya başlayınca kalçasına değen sikim hareketlenmeye başladı. Bana yüzünü dönüp, elini aletime götürdü. Sikim büyümeye başlamış ve sertleşmeye yüz tutmuştu. Dudaklarıma yumuldu. Bende kalçalarını okşamaya başladım. Sikim bacak arasına girdi ve am dudaklarına sürtünmeye başladı.

Duştan beraber çıkıp kurulandık ve yatağa geri döndük.
Ben uzandım ve 69 pozisyonunu aldık.
Birbirimiz yalayama başladık.
İkimiz hazır olnuca kenarda durn ikinci prezervatifi yırtıp bana geçirdi.
Üstüme oturdu. Sırtı bana dönük şekilde oturdu. Öne eğilip ellerini dizime koyup kalçasını indirip kaldırmaya başladı.
Bende elimle ona destek oluyordum. Birkaç dakika sonra ayağa kalkıp bana yüzünü döndü ve dizlerinin üstüne çökerek oturdu. Ellerim ile kalçasının altından tutup destek olmaya çalıştım.

Yorulunca dizlerini indirdi ve sikimin üstünde daireler çizmeye başladı. Bende portakal büyüklüğündeki göğüsleri mıncıklamaya başladım.
Clothilde elini klitorisine götürüp kendini hızla okşamaya başlayınca,orgazma yaklaştığını hisettim.
Ellerimi üstünden çektim ve onu izlemeye başladım.
Gözlerini kapamış, bir eli göğsümde diğer eli amında klitorisini okşuyor, diğer yandan kalçalarını sikimin üstüne tam oturmuş halde, ileri geri hareket ettiriyordu.

Ağzından hırıltılar çıkıyordu. Arada bir My God...my god ,aman tanrım,aman tanrım diyordu.
Birden vücudu kas katı kesildi ve kendini üstüme bıraktı. Titriyordu. Geliyordu.
Saçları terden yüzüne yapışmıştı.
Sikim ise sem sert duruyordu. Gelmekten çok uzaktım.
Üstümden kalkıp yatağa yan uzandı. Elleri bacak arasındaydı.
Bende yataktak kalkıp duşa girdim. Terlemiştim. Ilık duştan sonra yatağa geri döndüm.
Yanına yaklaştım. Saçlarını okşayıp, yüzüne yapışan saçları düzelttim.

“İyi misin?”
“Ohhh...çok güzeldi...uzun zamandır böyle zevk almadım...sen neden gelmedin?..”
“Ben birazdan gelirim...”
“Çok yoruldum, bisiklet sürecek durumda değilim...”
“Ne zaman gitmen gerek..??”
“Saat 8.15 treni ile kocam geliyor...”
“Saat 7:45. yani yarım saat sonra..”
“Ciddimisin?”
“Evet. Peki sen onu almayamı gidiyorsun.”
“Evet onu araba ile alıp eve gidiyoruz.”
“Her zaman mı?”
“Haftada 5 kez. Sabah bırakır,akşam alırım.”
“Peki neden bisiklet ile geldin ki? Arabayla gelseydin..”
“Bende kafa mı bıraktın ki...”
“Mesaj çek gecikeceğim de. Taksiye binsin. Bilmem bir şeyler söyle ona..”
“Ne diyebilirim ki?”
“Arkadaşlar ile otelde olduğunu ve yemek yediğini,seni beklememesini söyle ona.”
“Tamam hemen arıyorum..”
“Arama mesaj çek.. Bu arada beni ağzına alabilirsin...”
Yatak kenarına doğrulup oturdu. Eli ile sikimi sıvazlayıp öpmeye ve yalamaya başladı. Bir eli ile mesaj yazarken, diğer eli ile bana 31 çekiyordu. Tabi yalamayı ihmal etmeden...
Mesajı gönderdikten sonra her iki eli ile işe koyuldu. İştahı mükemmel ötesi bir şeydi...

Son prezervatifi çıkarırken dişi ile prezervatifi deldi. Onu artık kullanma şansımız yoktu.
Cebimdeki son bozuk parayı makineye atmıştım. Clothilde ise yanına cüzdan almamıştı.
Prezarvatif alma şansımız yoktu. Prezervatifsiz seks ise tehlikeli olduğundan sadece oral yapmaya karar verdik. 69 yaparak biribirimizi getirdik.
Clothilde duşa girip yıkanıp giyinmeye başladı.
“Haftaya sana e-posta atarım.”
“Tamam bekliyorum.”
Son bir öpücük kondurarak odadan çıkıp, evine, kocasının yanına gitti..

Seks yapıp zevk almış ve zevk vermişti.

Bu akşam eve daha mutlu gidecekti.
Kim bilir belki kocası ile sevişebilirdi.
Tekrardan..
Beni düşünerek...