Notes

Pazartesi günlerini eskiden sevmezdim, ama düzenli bir işim olduğundan beri sevmeye başlamıştım.

Aysun hanım kahvemi ve gazeteleri getirip masama bıraktı.
Üretim toplantısı bitince Çiğdem hanım kahve molası için odama geldi.
Diz üstü bir yazlık elbise giymişti. Ten rengi sütyeni yandan görünüyordu.
Her zamanki koltuğa oturdu. Bacak bacak üste atarken bana firikik vermeyi ihmal etmedi.
Bende ilgilenmemiş gibi yapıyordum. Kadın bana kendini göstermek için çıldırıyordu.

Çiğdem hanımı aynı Robert gibi sikecektim.

“Mustafa bey, size bir şey sorabilirmiyim?...”
“ Bir dakikanızı rica edeyim sonra sizinleyim...” deyip laptopun bir kaç tuşuna bastım. İnternette geziniyordum. Amaçsızca.. aslında tam amaçsızca değildi.. Amaç Çiğden hanımı bekletmek.

Laptopu kapatıp masamdan kalkıp yanındaki koltuğa kendimi bıraktım.

“Buyurun Çiğdem hanım. Sizi dinliyorum.” deyip gözlerimi gözlerine sabitledim. Taa ki o gözlerini kaçırıncaya kadar.

“Mustafa bey siz hiç harcama yapmıyorsunuz, yani şirket için diyorum. Yani benim çalıştığım diğer yerlerde müdürler çok para harcar...”
“Siz muhasebeye mi bakıyorsunuz yoksa personele mi?”

Güldü. Gülmek ona çok yakışıyordu. Kırmızı rujlu dudaklarını aletimin etrafında düşünmeye başladım. Ne güzel yalardı erkeklik organımı.
Birden içimde bir kıpraşma, aşağıda bir kabarma oluşmaya başladı.
Elimle hafif kabaran aletimi bacak bacak üste atarken düzlemeye çalıştım. Ama meret kabarmıştı bir kere. Yerinde durur mu??
Çiğdem hanım bakışlarını refleks olarak önüme dikti. Saniyelik bir bakışı bilirsiniz. Birden siz ona bakınca bakışlarını kaçırır ya.
Bana baktığını anladığımı anladı ve birden o tatlı, ısırmalık, öpmelik yanakları hafiften kızardı.
Birden bana söylediği şey aklıma geldi. Aynısı ona söylersem acaba bozulur muydu?
Hafif gülümsedim ve söylememeye karar verdim.
Gülümsememden neler söyleyeceğimi anlamıştı. İkimizde beraber kahkaha patlattık.

“Kusuruma bakmayın, birden bana neler oldu anlamadım..”
“Sorun değil Mustafa bey...”
“Çiğdem hanım sizinle dürüst olacağım.”
“Dinliyorum Mustafa bey.”
“Siz çok güzel ve çekici bir kadınsınız.”
“Teşekkür ederim..Siz de çok nazik ve tam bir beyefendisiniz.”
“Bende teşekkür ederim.Sizinle aramızda bir şeyler olabilir ama aynı yerde çalıştığımızdan dolayı,yapacağımız şeyin etik olmayacağını düşünüyorum.”
“Mustafa bey bende sizden hoşlandım. Ama bir konuda haklısınız. Etik olmaz. Fakat başka bir açıdan bakarsanız. Mesela benimle başka bir ortamda karşılaşmış olsanız, beni yinede çekici bulacaktınız değil mi?”
“Kesinlikle evet.”
“E o zaman sorun yok. Ben bu işe zaten girdim. Bizler iki yetişkiniz. Bir birimizden hoşlana biliriz. Ki bu gayet doğal.”
“Yani ilişki yaşarsak sorun teşkil etmez mi? Diğer çalıştığınız yerler gibi olmazmıyız?”
“Ama arada çok büyük bir fark olacak..”
“Neymiş o fark...”
“Bu sefer bende istiyorum. Asıl fark bu.” deyip yerinden kalkıp yanıma yanaştı.
Elimi tutup bacak arasına koydu.
“Bakın ıspatı burada. Nasıl ıslanmış fark ettiniz mi?”
Dilim damağım kurumuştu. Diğer elimle elbisesini yukarı çektim. Okşadığım yeri görmek istiyordum. Küludunun altı sırıl sıklamdı. Parmaklarım iç dudaklarının arasında deliğin girişini okşuyordu.
Masaya yaslanıp bacaklarını açıp daha rahat okşamamı sağlamaya çalıştı.
Ama işyerinde olmazdı. Yakalanma şansımız yüksekti. Elimi çekip ayağa kalktığımda eli ile aletimi okşamaya başladı.
“Hemen sokarsan gelerim. Sen 2 dakikada gelebilirmisin?”
Cevap vermeden kapıyı kilitleyip yanına geri geldim. Çiğdem o esnada külotunu indiriyordu.
Masaya oturup bacaklarını açtı.
“Korunuyormusun?”
“Evet..haydi sok..çabuk..gelmek üzereyeim...”
Aklıma Robert geldi. Çiğdem hanımı onun gibi sikecektim.
Pantalonumu indirdim ve bacakların arasına daldım.
Aletimi dudaklarına sürtüp içine sertçe daldırdım.
Kasık kemiklerimiz birbirine çarptı. İki elimle kalçalarından tutunup sertçe vurmaya başladım.

Asuman hanımı siktiğim tempoda onu sikmeye başladım. O kadar sert vuruyordum ki masa yerinden oynuyordu. O kocaman masif masa yerinden oynuyordu.

Çiğdem bana şaşkın gözlerle bakıyordu. Onu tam bir sikicinin sikeceği gibi sikiyordum.
Bunu benden beklemiyordu. Elini enseme geçirdi,tırnaklarını ense kökünde hissetim.

Ben sadece aletimin girdiği yere odaklanmıştım. Nefes alımım hızlanmıştı. Amının dış ve iç dudakları benim sikimle ortak hareket ediyorlardı. Sanki beni alkışlıyor gibilerdi.
O dolgun dudakları hoşuma gitmişti. Onları somurmak için can atıyordum.
Çiğdem ensemdeki elini çekip birden klitorisini okşamaya başladı.
Geliyordu.
Ben ise tempomu bozmadan onu sikmeye devam ediyordum. Aslında gelsem iyi olacaktı. Beraber gelme şansımız vardı. Ama gelemiyordum. Hızlı sikmenin avantajı buydu. Gelemiyordum.

İçinden çıkıp onu masadan indirdim. Misafir koltuğunun arkasına geçip onu öne eğilmesini sağladım. Bacaklarını araladı ve eliyle koltuk kenarlarına tutundu. Karnını koltuğun arkasına yaslamıştı.
Tüm kadınlığı bana açıktı. Ellerim kalçalarını ayırdı ve o muhteşem iki delik sikimin ucunda duruyordu. Sikimi tekraradan amına sokup bu sefer yumuşak darbelerle devam etmeye başladım. Yavaş yapınca daha çok zevk alıyordum. Artık kolayca gelebilirdim.

Ve geldim. Spermlerim sikimin içini yakarcasına Çiğdem hanımın amına akıttım. Son damlaya kadar içinde kaldım. Sonra içinden çıktım ve kendimi koltuğa bıraktım. Çiğdem halen koltuğa dayanır duruyordu. Kendine gelememişti. Bacak arasından spermlerin yere akıyordu. Doğrulunca daha fazla sperm yere aktı. Masadaki külotunu giyip koltuğa oturdu. Saçı başı dağılmıştı.

Ayağa kalkıp pantalonumu çektim ve ofisin kapısının kilidini açtım ve yerime oturdum.
Çiğdem hanım saçını düzeltip ayağa kalktı ve elbisesini düzeltti.
“İyi günler Mustafa bey.”
“İyi günler Çiğdem hanım. Çok teşekkür ederim.”
“Ne demek ben teşekkür ederim .” deyip gitti.

Oh bee rahatlamıştım. Kafamdaki sorun ortadan kalkmıştı.

Koltuğuma oturdum ve ayaklarımı masanın üstüne uzattım. Tıpkı amerikan filimlerinde gördüğümüz gibi ayaklarımı uzattım.
Aslında çok rahat edici değildi ama en azından ayaklar yukarıda olunca insan daha iyi dinleniyor ve daha iyi düşünüyordu.

Telefonum çaldı. Arayan Ayten hanımdı.

“Buyurun Ayten hanım.”
“Merhaba Mustafa bey ben Esma. Ayten telefonu bana bıraktı.”
“Merhaba Esma hanım.”
“Akşam için ne yemek istersiniz diye aramıştım.”
“Ben fazla yemek aramam. Tavuk olmasın ne olursa olsun.”
“Tamam anladım. Şey bu akşam misafiriniz gelecek mi acaba.”
“Yok misafirim yok.”
“Yani bu akşam kalmama gerek yok mu?”
Bendeki jeton yeni düştü. Kadın beni istiyordu.
“Çocuklara kim bakacak?”
“Eltim bakıyor.”
“Tamam o zaman akşam 8 gibi eve gelirim. Yemeği beraber yeriz. Dolapta rakı kalmış mı? Bir bakar mısın?”
“Dolapta açılmamış bir şişe duruyor.”
“Tamam siz buzluğu doldurun. Buzumuz eksik olmasın.”
“Tamam Mustafa bey.”
“Akşama görüşürüz.”

Akşam şöyle bir çilingir sofrası kurup Esma ile güzel bir akşam geçirmeye karar verdim.

Öğleden sonra Berrin ve Fatoş kahve içmeye geldiler.

“Hafta sonu evde yoktun. Nereler” gittin?”
“Haa, evet, şey Amasra ve Sinop yaptım.”
“Tek başına?”
“Evet, tek başıma.”
“İyi yaptın.kafanı boşaltmak için en iyi şey tatile çıkmaktır.”
“Bende öyle yaptım. Deniz kenarında yürüdüm. İnsanlar ile kaynaştım.”
“Nasıl bir kaynaşmaydı?”
“İşte bilirsiniz, sohbet, muhabbet..”
“Haaa...öyle bir kaynaşma yani...”
“Allahını seversen Berrin, ne yapabilirim ki. Gezmeye gittim.”
“Tamam canım hemen kızma. Şakalaşıyoruz işte.”
“Berrin bana Yunan turunuzdan bahsetti. Çok eğlenmişsiniz..”
“Neler anlattı sana?”
“Her şeyi anlattı gibi.”
“Yani tüm detayları mı anlattı sana?”
“Yani anlattığını söyledi.”
“İyi eğlendik.”
“Adınıza sevindim.”
“Bir dahaki sefere seni de çağırırız.”
“Ben bir daha gelemem..”
“Neden?”
“Bir kaç gündür sabah kalkarken midem bulanıyordu. Bu sabah test alıp kontrol ettim. Hamileyim.”
O kadar çok sevinmiştim ki ayağa kalkıp ona sarıldım. O da bana sımsıkı sarıldı. Gözyaşlarını tutamadı. Ve ağlamaya başladı. Berrin'de ağlıyordu. Boğazım düğümlendi. Her ikisine sarılıp öptüm.

Vay bee.. ilk atışta on ikiden vurmuştum.

“Senin adına çok sevindim Fatoş.”
“Evet bende inanılmaz mutluyum. İlk 3 ay çok dikkat etmem gerek.”
“Evet ağır bir şey kaldırma.”
“Bunu kutlamak gerek..”
“Alkol alamam artık.”
“Tamam sen içme. Sadece yemek ye. Artık iki kişilik yemen gerek.”
“Tamam bu akşam ben doluyum. Yarın akşama ne dersiniz?”
“Ne işin var bu akşam.?”
“Yani doluyum derken, yorgunum, erkenden uyumak istiyorum. O yüzden..” deyip kıvırmaya başladım.

Berrin istemiyerek ertesi günü kabul etti. Onları yolcu ettim. Baba oluyordum.
Kalbim yerinde duramıyordu.

Misafirler gidince Aysun hanım yanıma geldi. Kahvemi getirdi. Kendisinede bir fincan hazırlamıştı. Oturup beraber içtik. Dertlerini döktü. Görüştüğü bir erkek varmış. Beraber yaşamayı istiyorlarmış ama adam çok despotmuş. Korkularını dile getirdi.
“Aysun hanım,denemden bir şey anlayamazsın. Yaşayıp görmen gerek. Ben ne desem boş.”
“Adam doğulu,Van'lı. Eşinden ayrılmış. 20 yıldır burada yaşıyor.”
“Eee, buranın huyunu kapmamış mı?”
“Fazla kapmamış..Her şeye karışıyor. Giyimime, makyajıma. Fazla makyaj yapan biri değilim.”
“Belkide size aşıktır..”
“Sevdiğini söylüyor.”
“Siz onu seviyor musunuz?”
“Ya ben onunla beraber olmaktan hoşlanıyorum. Sevgi sonradan oluşur zaten.”
“Her iki taraf tavizkar olursa bu işler yürür. Yoksa işiniz zor.”
“Ne yapalım, kabulleneceğim artık.”
“Ne zamandır berabersiniz?”
“2 ay oldu.”
“Daha erken miş canım.”
“Evet,erken ,yani beraber yaşamak için erken.”
“Ona bunu söylediniz mi?”
“Söyledim. Erken değil birbirimizden hoşlanıyoruz yetmez mi diyor.”
“Ben bir şey diyemem Aysun hanım. Karar sizin.”
“Haklısınız. Neyse konuşmak iyi geldi. Teşekkür ederim.”

Ayağa kalktığında yerdeki sperm lekelerini gördü. Halıda leke bırakmıştı.
“Siz erken çıkarsanız odanızı temizleteyim.”
Mesaj alınmıştı. Berrin nasıl bu lekeleri göremedi şaşırdım.

İşten çıkıp avm den meze ve çerez alıp evin yolunu tuttum.
Kapıyı çaldım. Esma kapıyı açtı.
Baş örtüsüyle beni karşıladı. Üstünde siyah Pantolon ve penye bir t-shirt vardı.
Ev mis gibi yemek kokuyordu.
Elimdekileri alıp mutfağa yöneldi.
“Hoş geldin öpücüğü yok mu?”
“Ay..pardon..hemen geliyorum.”
Yanıma geldi. Ayaklarının ucundan yükselerek dudaklarıma öpücük kondurdu.
“Hoş geldiniz..”
Arkasını dönüp giderken sallanan poposuna bir şaplak kondurdum. Elini arkasına götüdüğünde başını bana çevirdi. Gülümsedi.
Bu akşam ona kadınlığını yaşatacaktım.

Banyoda duşumu alıp üzerime şort ve t-shirt çektim. Mutfak masasına yöneldim. Sadece bir kişilik rakı bardağı vardı.

“Ben tek başıma içemem...”
“Ben hiç içmedim Mustafa bey...”
“Neden?”
“Ee..günah ondan.”
Dolaptan bir kadeh çıkarıp onun tarafına koydum.
“Bu akşam günahların bana yazılsın o zaman.”
“Ben duş alıp hemen geliyorum. Biraz erken geldiniz...”
“Tamam seni bekliyorum.”
15 dakika sonra Esma banyodan çıkıp geldi. Aynı pantolonu giymişti fakat t-shirt değişmişti. Baş örtüsünü bağlamamış, ıslak saçları omuzuna düşmüştü. Dudağına hafif bir ruj sürmüştü ve yanakları kızarmıştı.
Masaya oturdu. Rakı servisini yaptım. Ona tek kendime duble döktüm. Az su ile içirmeye başladım.
İlk yudumla suratını buruşturdu.
“Bu ne biçim şey böyle.ııığğğğhhh..”
“Alışırsın. Ağzında fazla bekletme,hemen yut. Küçük yudumlar al. Bak göreceksin hoşlanacaksın.”
“Eşimden dolayı hep tiskinmişimdir.”
“Nasıl eve alıştın mı?”
“Eviniz çok düzenli. Bekar bir erkek için çok, nasıl desem, olağan üstü...”
“Olağan üstü ha..?? hadi şerefe içelim. İlk gecemize içelim.”
Kadehleri tokuşturduk. Mezeleri servis yaptı ve yemeye içmeye başladık. Bardaklarımız beraber boşaldı. Bu sefer ona bir buçuk bana tekrardan duble döktüm.

Türk sanat müziği söylemeye başladı.

Rakının yanına giden en iyi meze Türk sanat müziğidir.

Çok güzel bir sesi vardı. Servisimi alıp yanına oturdum. Kolumu omzuna atıp beraber şarkı söylemeye başladık. İkinci dubleler bitince üçüncüleri kendi doldurdu. Bu sefer bardakları eşit hazırladı. Alışmıştı. Kafası iyi olmuştu. Yemeklere dokunmadık.
Artık yatak faslına geçmek gerekiyordu. Elinden tutup beraber yatak odama yürüdük.

Yatak ucuna gelince ona sarılıp öpmeye başladım. Hemen karşılık verdi. Sadece dudaklarımız birbirine değiyordu. Dilini hemen kaçırıyordu.
“Neden dilini kaçırıyorsun?”
“Huylanıyorum?”
“Farzet ki sikimi yalıyorsun?”
“Aynı şey değil bu..”
“Bir kendini bırak.”
Yavaş yavaş dillerimiz birbirine dolanmaya başladı.
Onu soymaya başladım. Daha doğrusu birbirimizi soyuyorduk.
Bir anda çırıl çıplak kaldık. Onu ilk defa çıplak görüyordum. Düzgün bir fiziği vardı. Karnı biraz çıkıktı ama kendini iyi korumuştu. Fiziği çok düzgünde.

Şöyle bir kenara çekilip onu inceledim.

“Rahmetli harbiden salakmış.. böyle bir fıstığı kim sikmek istemez?”

Gülerek yatağa geçti. Uzanmıştı.

Yanına uzanıp göğüslerini okşamaya başladım. Eli ile saçlarımı okşayıp dudaklarını dudaklarıma getirdi tekrardan öpüşmeye başladık. Elim bacak arasına gidince yanan fırını hissetim.
Başımı aşağıya doğru götürünce saçımdan tutup yukarı çekti.
“Ne oldu?”
“Şey...daha önce hiç yapmadım...”
“Neyi?”
“Kocam oraya hiç başını sokmazdı.”
“Eşşekmiş..” deyip başımı bacak arasına koydum.
Parmaklarım amının dudaklarını araladı ve dilim dudaklarının üstünde dolaşmaya başladı.
Eli ile bacaklarını iyice ayırmasını istedim.
Dediğimi yaptı ve kadınlığını bana sundu.