Notes

Plaj çantamızı arabaya koyarak,adresini aldığım plaja gittik.

Plaj 3 bölümden oluşuyor.
1. bölüm: normal
2. bölüm: homolar
3. bölüm: çıplaklar

Biz 3.cü bölüme doğru yöneldik.

Cumartesi olmasına rağmen çok kalabalık değildi. 20-25 şezlong doluydu. Denizde pek yüzen yoktu. Sarışın bir bayan yerimizi gösterdi. Arkada bulunan barın servis elemanıydı. Bu kızı getir Türkiye'ye güzellik yarışmasında ilk üçe girmezse ben bir şey bilmiyorum.
Kafasına beyaz bir Nike şapka, göbeğini anca kapatan bir salaş t-shirt ve siyah ipli mayo.
Portakal büyüklüğünde göğüsleri t-shirt'ün yanından gözüküyordu.
Süper seksi bir kızdı.
Berrin kıskanç kıskanç bana baktı.
“Bana bak, senin o gözlerini oyarım. Yeter, kızı yedin bitirdin resmen..”
“Ama çok güzel yaaa..”
Berrin çantayı yere koyup soyunmaya başladı.
Önce şapkasını,ardından pareosunu çıkardı. Etrafına bir göz attı. Arkamızda 4 erkek uzanmıştı.
Berrin'nin soyunduğunu görünce şezlongtan doğrulup bakmaya başladılar.

Bunun farkına varan Berrin ellerini arkaya götürüp mayosunun üstünü yavaşça çıkardı.
Sonra koşa koşa deniz girdi..girip çıkması bir oldu...
“oooohhhh...çok soğuk...üşüdüm..”
Göğüs uçları silah gibi dim dik olmuştu. Şezlonga uzandı sonra poposunu kaldırıp mayonun altını çıkardı.
“Islak mayo ile kalmayayım. Sen ne bekliyorsun soyunup uzansana..”
Anadan doğma önümde uzanmıştı. Havlu ile yüzünü ve göğüslerini kurutuyordu.
Üstümdekilerini bir çırpıda çıkarıp denize doğru yürümeye başladım.
Önce ayaklarımı yavaşça suya değdirdim. Gerçekten su serindi.
Belime kadar girince ürperdiğimi fark ettim. Elim önümde durduğundan ister istemez daşşaklarıma dokundum. Çekilmişlerdi. Soğuk su hemen etkisini göstermişti. Kendimi serin suyun içine bıraktım.
Alışmıştım. İlk tedirginlik gitmişti. Suya giren tek bendim.
“Gelsene, o kadar soğuk değilmiş...”
Berrin kıvırta kıvırta sahile yaklaştı. Kıyıda yürüyüş yapan erkekler ona bakıyordu.
Gerçekten güzel bir vücudu vardı. Tam evlenecek bir kadındı aslında. Ama çok fazla sahipleniyordu. Erkeği rahatsız edecek cinsten. Belkide çok kıskanç ve bir o kadarda seviyordu. Kim bilir?

Ayaklarını suya sokup geri çıkardı.
“Çok soğuk ya..”
“Gel..bir anlık bir şey zaten. Girince alışıyorsun.”
“Üstüme su atma tamam mı!!??”
“Tamam sen gel yanıma..”
Yavaş adımlarla kıvırta kıvırta yanıma geldi. Kollarını boynuma sarıp dudaklarımı öpmeye başladı.
“Çok üşüdüm...ısıt beniiii....” çocuksu bir dille söyledi.
Bir kolumla omzunu diğer kolumla dizlerinin altından tutarak suyun üstünde yatırdım. En azından güneş onu ısıtrdı. Kollarını açtı ve gözlerini kapadı.
Göğüs üçlarını ısırmamak için kendimi zor tutuyordum. Düz karnı ve tam ağdalı vajinası suyun üstündeydi.
“Nasıl beğendin mi burayı?”
“Fena değil.”
“Öğle yemeğini burada yeriz ne dersin?”
“Tabii, akşama kadar burada kalalım. Biraz yanmak istiyorum.”
“Haydi o zaman çıkalım, bende üşüdüm zaten.”
Ele ele tutuşarak denizden çıkıp kurulanıp uzandık.
“Ne içelim?”
“Bilmem buranın nesi meşhursa onu içelim.”
“Mantıklı..”

Garson kıza seslendim. Kumların üstünde kıvırtarak yanımıza geldi.
“Merhaba, buranın nesi meşhur?”
“Merhaba, aperitif için mi? Yoksa yemek içinmi?”
Öğle gelip geçmişti.
“Saat kaçta yemek yersiniz siz?”
“Öğle yemeğini siesta'dan önce yeriz. Saat 3-5 arası her yer kapalı. Siesta zamanı.”
“Az kalmış desene.”
“Biz kapatmıyoruz, açığız ama şehirdeki tüm mağazalar kapatıyor.”
“Tamam o zaman. Bize aperitii bir şeyler verin. Alkollü olsun. Yemek için ne tavsiye edersiniz?”
“Yemek için kurutulmuş ahtapot , yunan salatası. Çipüra ızgara tavsiye ederim.”
“Tamam 1 saat sonra hazır olursa seviniriz.”
“Tamam aperitiflerinizi hemen getiriyorum.”

Konuşmalarımız Berrin'e tercüme ettim.
“Zaten bir kısmını çat pat anladım.”
“Birazdan yemek yeriz, hadi güneşlenelim.”

Garson kız kırmızı bir sıvı getiri. Bol buzlu büyük kokteyl bardaklarında. Şemsiyeli pipet ile süslenmişti. Birer yudum aldık. Tadı çok hoştu. Buz gibi içimi güzeldi.

Berrin'e güneş yağı sürerken etrafımı bir kez daha inceledim. Arkadaki erkek sayısı 2 ye düşmüştü.
Diğer iki erkek hemen önümüzdeki şezlonglara geçmişler ve yüzlerini bize doğru çevirmişlerdi.
Aletleri güneşte yılan gibi duruyordu. 35-40 yaşlarındaydılar.
“Berrin ziyaretçilerin var.”
Kafasını şezlongtan hafif kaldırıp, göğsündeki kumları temizler gibi yapıp adamlara göz attı.
“İstersen biraz daha malzeme versene adamlara, boşuna yer değiştirmiş olmasınlar..”
“ Ya üstüme saldırırlar sa?”
“Ben buradayım merak etme saldırmazlar. İzin isterler. O kadar..”
“Senden mi? Benden mi?”
“Bacaklarını ayırırsan sen zaten izin vermiş olursun. Değil mi?”
“Peki sen izin verecek misin?”
“Tatile geldik. Eğlenmeye geldik. Hayattan zevk almaya geldik değil mi?”
“Çok haklısın şekerim.” deyip dizlerini hafif yukarı kaldırıp bacaklarını az bir şey araladı.

Adamlar gözlerini bacak arasından alamıyorlardı.

Berrin şezlongta doğruldu arkasını döndü ve havlusunu düzeltir gibi yapıp poposunu dışarı çıkardı.
Adamların gözleri yuvalarından çıkmak üzereydi. Sonra bacaklarını ayırıp yüzü koyun uzandı.

Her iki adam aletlerini sıvazlamaya başladılar. Aralarında konuşmaya başladılar. Benden onay bekliyor gibi duruyorlardı. Bir baş hareketimle hemen yanımıza geleceklerdi.

“Kız sen ne yaptın öyle? Adamlar resmen bitti.”
“Bu pozisyonda tahrik olmayacak erkek yoktur sevgilim. Senin canın çekmedi mi yoksa?”
“Çekmez mi.” deyip elimi poposunun üstünde gezdirmeye başladım.
Dudaklarımı dudaklarına götürüp öptüm. Güneş kremine bulanmış parmaklarımı kalçasının arasına kaydırıp orta parmağımı götünün deliğine sokmaya başladım.
“Ohhh...hemen orayamı sokacaksın?”
“Sen nasıl istersen...”
“Orayı sonraya saklayalım..ne dersin?”
“Zaten birazdan üç kişi olacağız. Mecburen oraya sokan olacak...”
“Yok canım....!!!”
“Valla adamlar aletlerini sıvazlamaya başladılar bile. Kaldırmak üzererler.”
“Sen kafaya koymuşsun desene..”
“Zorlama yok bebeğim. Sen istemedikten sonra sana kimse dokunamaz.”
“Bilmem kararsızım...”
“İstersen sadece gösterirsin, elletmezsin.”
“Sen uzansana biraz...”

Uzandım ve Berrin elini, aletime attı. Şezlongta doğrulup bana doğru döndü. Poposunu havada bırakıp bana doğru eğilip aletimi somurmaya başladı.
Etraftakiler bizi izlemeye başladı. Kıyıdan yürüyen adamlar önümüzde yere çöküp bizi seyretmeye başladılar. Bir anda 8-10 erkek etrafımızı sarmıştı.
Berrin seyirci sayısını görünce kendini daha fazla vermeye başladı. Genç bir çocuk,20 yaşlarında , yanı başımıza geldi ve bana baktı. Kafamla onayladım.
Berrin'nin arkasına çömeldi. Ellerini Berrin'nin kalçasına koyunca kız ürperdi az bir duraksadı, bana baktı. Elimle kafasına bastırıp devam etmesini istedim. Beni kırmayıp, kalçasını çocuğa daha da açtı.
Çocuk kafasını bacak arasına gömerek onu yalamaya başladı.
Bizi izleyen bir kaç kişi otuzbir çekmeye başladı.
Çocuk sırt çantasından bir paket prezervatif çıkarıp sikine geçirdi. Şezlongta diz çöküp Berrin'i sikmeye başladı. Amındaki siki hisseden Berrin'nin çene kasları kasılınca beni somurmayı bırakıp eli ile sıvazlamaye başladı. Diğer elini arkaya götürüp içine gien siki kontrol etti. Prezervetifin takılı olduğundan emin olunca beni tekrar emmeye başladı.

Çocuğun sert darbeleri Berrin'nin beni düzgün emmesini zorlaştırıyordu.
2-3 dakika sonra çocuk spermlerini prezervatifin içine boşalttı. İçinden çıkıp ayağa kalktı. Prezervatifi çıkarıp denize doğru yürüdü.

Az önce önümüzde uzanan erkekler siklerine prezervati geçirmiş bekliyorlardı. Benden onay alınca kalın aletli hemen diz çöküp Berrin'nin kalçalarını ayırdı ve sikini deliğe hizalayıp sokmaya başladı. Kalın aleti içinde hisseden Berrin poposunu daha da havaya kaldırarak daha derine girmesini sağlamaya başladı.
Ben ağzına akıtmak istemiyordum. Yerimden kalktım ve diğer bir adam hemen yerimi aldı. Berrin yeni geleni emmeye başladı. Prezervatif takılı alet gittikçe uzuyor, büyüyordu. Amındaki adam patlamaya başladı. Sert gitgellerin sonunda içinden çıktı.
Guruptan başka bir adam hemen boşalan yere çöktü. İnce ve uzun aletini ıslanan ama soktu.
Ağzına altığı adam spermlerini prezervatifin içine akıtınca yerinden kalktı.
Berrin, arkasındaki adama dur işareti yaptı. Dizleri kıpkırmızı olmuştu. Sırt üstü uzandı ve bacaklarını ayırdı. Adam tekrardan gömmeye başladı. Bir başka adam yanına gelerek, otuzbir çekip spermlerini göğüslerine akıtmaya başladı. Sonra bir başkası aynı şeyi yaptı.
Berrin'nin göğüsleri iyice ıslanmıştı.
Amındaki adam birden içinden çıkarıp, prezervatifi sikinden sıyırıp attı ve spermlerini göbeğine akıtmaya başladı.
Boşalan gidiyordu. Son 2 adam kalmıştı. Onlarda sertleşme olmadığı için bir şey yapamadılar. Sadece seyrettiler.

Şezlongta bitkin bir şekilde uzanan Berrin'e baktım. Elimi uzatıp kalkmasına yardım ettim. Onu duşun altına götürüp yıkanmasını izledim. Yarım saat içinde üstünden bir düzine adam geçmişti.
Göğüsündeki ve belindeki spermleri iyice yıkadı. Bacak arasına su tuttu. Temizlenip duşun altından çıktı. Havluyu omuzlarına sarıp hazırlanan masamıza yöneldik.
“Acıktın mı?”
“Kurt gibi açım...”
“Haydi yiyelim o zaman.”
Masamıza oturduk. 20Cl uzo gelmişti. Salata gemişti. Ahtapot gelmişti.
Siyah ve yeşil zeytin gelmişti. Nar ekşisi gelmişti. Kızarmış ekmek gelmişti.
Berrin gelmişti...
“Nasıl hoşuna gitti mi?”
“Değişik bir duygu. Ne bileyim. Farklı bir şey işte. Senin hoşuna gitti mi?”
“Seni izlemek çok zevkliydi. Peki geldin mi?”
“Tam geldim diyemem.”
“O iş benim iş artık.”
“Plajda mı?”
“Nerede istersen?”
“Hele bir yemeğimizi yiyelim. Siesta yapmadan önce bir şeyler düşünürüz.”

Salata ve ahtapot nefis ti. Çipura tam pişmişti. Sonra tatlı olarak un kurabiyesi sundular. Meşhur Kavala kurabiyesiymiş. Yedik. Fena değil di.
Garson kız hesabı getirdi. 45 euro hesap gelmişti. 50 euro bıraktım. 5 euro bahşiş deyince kızın yüzündeki gülümseme güzelliğine güzellik kattı.

Yenide şezlonglara uzandık. Siesta zamanıydı. İnsanlar hep uzanmış yatıyordu. Denizde kimsecikler yoktu.
Berrin uyuya kaldı. Gözüm garson kızı aradı. Kasanın arkasında oturuyordu. Kalkıp yanına yürüdüm. Beni görünce ayağa kalktı. Barda kimsecikler yoktu.
“Buyurun..”
“Biraz sohbet edebilirmiyiz?”
“Eşiniz uyudu galiba.”
“Haa...o eşim değil. Biz arkadaşız.”
“Nereden geliyorsunuz?”
“İstanbul.”
“Konstantinopl..”
“Evet orası. Burası hep sakin mi böyle?”
“Geçen seneler daha kalabalıktı. Ama kriz olunca insanlar fazla harcamıyorlar. Biraz durgun.”
“Fazla çıplak yok ,diğer yerlerde bu kadar az mı?”
“Homo tarafı daha kalabalık olur. Normal plaj burada pek tutulmaz.”
“Bizim gibi yapan var mı?”
“Tabii. Oldukça fazla. En çok Türkler geliyor. Ama onlar evli.”
“Peki sana asılan oluyor mu?”
“Evet, oluyor tabii.”
“Sen ne yapıyorsun peki?”
“Hoşuma giden ile iş çıkışı buluşuyorum.”
“Erkek arkadaşın yok mu?”
“Var..”
“Bir şey demiyor mu?”
“Söylemiyorum. Zaten herkes kendi evinde kalıyor. O yüzden o benim ne yaptığımı, ben onun ne yaptığını bilmiyorum.”
“Korunmak şart tabii.”
“Kesinlikle. Korunmasız olmaz.”
“Peki bu siesta zamanını senin değerlendirmek istesem..”
“Burada yapamam işimden olurum. Zaten iş bulmak zor.”
“Kim ne görecek ki?”
“Olur mu..bak burada kameralar var.Patron bize bakıyor.”
“Eyvah..desene filmimiz çekildi...”
“Yok...plajda kamera yok. Sadece burada. Bar ve restaurant bölümünde var.”
“Peki nasıl olacak bu iş?”
“Bilmiyorum..”
“Benden hoşlanmadın galiba..”
“Yok.o değildi...şey..nasıl desem...”
“Para mı?”
“Evet”
Anlamıştım. Para karşılığı seks yapıyordu. Bu kızla bir gece beraber olmak için 500 euroyu gözden çıkarırdım.
“Ne kadar peki?”
“1 saat 120 euro.”
“İyi para. Ama ben korunmam. Prezervatif kullanmam.”
“Ya hastalık kaparsam?”
“Sen hep korunmuyor musun?”
“Korunuyorum.”
“Bir seferlik kabul et bari.”
“Olmaz. Korunmak şart. Çok riskli. Aids olayı var. hepatit var..”
“Hepatit öpüşme ile geçer. Ağzımıza prezervatif geçirmiyeceğiz her halde değil mi?”
Gülüştük. Ortam yumuşamıştı.
“Bak ben her kadınla beraber olmam. Düzenli görüştüğüm bayanlar var.Onlarda çok dikkat ederler. Yani korkulacak bir şey yok. İstersen sana biraz daha fazla öderim ne dersin?”
“Ne kadar ödersin?”
“Sana 200 veririm.”
“ 250 olsun o zaman.”
“Tamam kabul..”
“300 desem ne diyecektin?”
“Ben sana 500 vermeyi gözden çıkarmıştım güzelim..”
Kızın ağzı açık kaldı..şaşırmıştı.
“Gerçekten bana bu kadar vermeyi mi düşünmüş müydün?”
“Evet. 500.”
“Neden?”
“İnanılmaz güzelsin. Çok çekici bir kadınsın. Seni İstanbul'a davet etmek isterim. Bir hafta sonu benimle kalırsan sana 1.000 euro veririm. Ne dersin?”
“1.000 euro mu? Gelirim tabii.”
“İsmin ne?”
“Helena”
“İsmin kadar güzelsin. Bende Mustafa..”
“Atatürk?”
“Tabii Mustafa Kemal ATATÜRK. Burada Selanik'te doğmuş.Bana telefon numaranı yazar mısın.”
Bir kağıda numarasını yazıp uzattı.
“Ben akşam 21:00 de çıkıyorum.”
“Bu akşam çok zor olacak. Bayan arkadaşım var yanımda. Ama merak etme seni İstanbul'a bekliyorum. Uçak biletini gönderirim.ne dersin?”
“Tamam bekliyorum.”


Dudaklarına bir öpücük kondurup yerime uzanmaya gittim. Ağırlık çökmüştü.
Berrin horluyordu.
Az sonra bende horlayacaktım.