Notes

Yds de çıkan önemli 36 adet ingilizce bağlaçlara örnekler
Although
♦..e rağmen,..e karşın ,fakat♦
=>She walked home by herself, although she knew it was dangerous .
=>Tehlikeli olduğunu bilmesine rağmen eve kendi başına yürüdü.
=>He’s coming this evening , although I don’t know exactly when.
=>Bu akşam gelecek fakat tam ne zaman bilmiyorum.
________________________________________

Apart From
♦… den başka,ayrıca♦
=>Apart from Jodie, who hurt her leg , all the children were fine .
=>Ayağı inciten Jodie den başka bütün çocuklar iyi idi.
=>He works a ten-hour day and that’s apart from the work he does at the weekend .
=>Günde 10 saat çalışır ve ayrıca hafta sonları da çalışır.
________________________________________

As long as
♦..dığı sürece,…kadar uzun♦
=>You can play football as long as you do your homework first.
=>Önce ödevini yaptığın sürece futbol oynayabilirsin.
=>She can do as long as you do it.
=>Senin yaptığın kadar uzun oda yapar.
________________________________________

Because
♦..dığı için.den dolayı.çünkü♦
=>We can’t go to Julia’s party because we’re going away that weekend .
=>O hafta gideceğimizden dolayı Julianın partisine gidemeyebiliriz.
=>we did it because we felt it our duty.
=>Biz yaptık çünkü onu görevimiz gibi hissettik.
________________________________________

Despite
♦e rağmen♦
=>He remains a great leader despite age and infirmity.
=>Yaş ve dermansızlığa rağmen o hala büyük bir lider.
________________________________________

Even if
♦sa bile♦
=>Always try everything even if it turns out to be a dud.
=>Bir fiyaskoya dönse bile her zaman her şeyi dene.
________________________________________

Even so
♦Böyle olsa bile♦
=>Not the most exciting of places, but even so I was having a good time.
=>En heyecan verici yerlerden değil ama böyle olsa bile iyi vakit geçirdim.
________________________________________

Even though
♦e rağmen . e karşın. sa da♦
=>Even though he was bigger, he never looked down on me.
=>Büyük olsa da bana hiç bakmadı.
________________________________________

On behalf of
♦….adına♦
=>I’m selling this on behalf of my father.
=>Bunu babam adına satıyorum.
________________________________________

Only İf
♦ancak eğer … sa. kaydıyla .sadece♦
=>This option is available only if the client supports it.”
=>Bu seçenek eğer müşteriler desteklerse kullanılabilir.
________________________________________

Otherwise
♦yoksa .aksi takdirde♦
=>You have to open your umbrella, otherwise you’ll get wet.
=>Şemsiyeni açmalısın yoksa ıslanacaksın.
________________________________________

Owing to
♦den dolayı. sayesinde♦
=>The concert has been cancelled owing to lack of support .
=>Konser destek eksikliğinden dolayı iptal edildi.
________________________________________

Rather
♦Daha ziyade.oldukça♦
=>He’s rather an unpleasant man.
=>O daha kaba bir adam.
________________________________________

Rather Than
♦den ziyade♦
=>He saw his music as a hobby rather than a career .
=>Müziğini kariyerden ziyade bir hobi olarak görüyor.
________________________________________

So that
♦sın diye♦
=>He put his glasses on so that he could see the television better .
=>Televizyonu daha iyi görebilsin diye gözlüklerini taktı.
________________________________________

So … That
♦öylesine …. ki♦
=>I was fascinated by the company, so much so that I wrote a book about it.
=>Şirket tarafından çok büyülendim öyle ki onun hakkında kitap yazdım.
________________________________________

Still
♦Hala.yinede♦
=>We could still catch the train if we leave now.
=>Treni hala yakalayabiliriz eğer şimdi çıkarsak.
________________________________________

Except for
♦den başka . ın in dışında. hariç♦
=>Everyone was there except for him.
=>Onun herkes orada idi.
________________________________________

In according with
♦ile uyum içinde♦
=>Both companies have insisted that they were acting in accordance with the law .
=>Her iki şirkette kurallarla uyum içinde hareket ettiklerini vurguladılar.
________________________________________

In case
♦..r diye♦
=>I don’t think that it’s going to rain , but I’ll bring a raincoat just in case.
=>Yağmur yağacağını sanmıyorum ama yağmurluğumu yağar diye alacağım.
________________________________________

In order that
♦sın diye♦
=>I am always doing that which I can not do, in order that I may learn how to do it.
=>Her zaman yapamayacağım şeyleri yapıyorum nasıl yapılır öğrenebilirim belki diye.
=>♦ -sin diye: in order that he may see (görsün diye) ♦
________________________________________

In order to
♦mek için(V+1)♦
=>She stood in order to see over the crowd.
=>Kalabalığın üzerinden görmek için ayağa kalktı.
Instead
♦Bunun yerine♦.
=>I was going to go shopping, but I went dancing instead.
=>Alış verişe gidiyordum ama bunun yerine dansa gittim.
________________________________________

Instead of
♦mek yerine.♦
=>He walked to school instead of taking the car.
=>Okula arabayı alıp gitmek yerine yürüdü.
________________________________________

Like wise
♦Benzer şekilde♦
=>Public transportation is virtually inaccessible in this country; likewise, its hospitals are also not very user-friendly.
=>Toplu taşıma aslında ulaşılamaz bu ülkede:benzer şekilde hastahaneleri de çok kullanımı kolay değil.
________________________________________

On account of
♦den dolayı.yüzünden♦
=> We cancelled the meeting on account of the snow..
=>Kardan dolayı toplantıyı iptal ettik.
________________________________________

Thanks to
♦Sayesinde♦
=>Amy was given a scholarship thanks to her excellent grades.
=>Amy e çok iyi notları sayesinde burs verildi.
________________________________________

Therefore
♦bu yüzden♦
=>He blushes; therefore he is guilty.
=>Utanıyor bu yüzden suçlu.
________________________________________

Though
♦..e rağmen, .. sa da♦
=>And though she’s quite small , she’s very strong .
=>Ve biraz küçük olsa da çok güçlü.
________________________________________

Unless
♦..medikçe,..mezse.♦
=>I won’t call you unless there are any problems.
=>Sorun olmadıkça seni aramayacağım.
________________________________________

Until
♦e kadar.♦
=>Once he starts a decorating job he won’t stop until it’s finished.
=>Eğer dekorasyon işine başlarsa bitene kadar durmaz.
________________________________________


Whereas
♦oysa,..e rağmen♦
=>His parents were rich , whereas mine had to struggle.
=>Onun ailesi zengindi oysa benimkiler mucadele etmek zorundaydılar.
________________________________________


While
♦..ken,oysa,..e rağmen♦
=>While Susy has trouble coloring inside the lines, Johnny has already mastered shading.
=>Susy nin çizginin içini renklendirme sorunu varken Johnny çoktan tonlamada ustalaştı.
________________________________________

Yet
♦henüz,fakat♦
=>I don’t want to go home yet.
=>Henüz eve gitmek istemiyorum.

=>She must do it but she did not do it yet.
=>Yapması lazım fakat henüz bitirmedi.