Notes

İlk bir kaç gün Servet abi ile beraber işin başında durduk. Sonraki günlerde Servet abi geri çekilip nasıl yaptığıma baktı. İşleri tam istediği gibi yürütüyordum.

Burası bir gömlek konfeksiyon atölyesi. Sabah 8 akşam 12 2 vardiya çalışıyor. 12 idari personel var.
1 Müdür yardımcısı ve Muhasebe İbrahim bey (emekli albay,psikopat)
1 depo sorumlusu ve satın almacı Cevdet bey ( emekli astsubay,alkolik)
2 kalite kontrol şefi Suna hanım ve Hayrinüsa hanım ( 50 yaş ve üzeri,işte baya bir tecrübeliler)
4 işletme şefi Ali,Rıza,Metin ve Feyyaz
2 muhasebe elemanı Mehmet , Tümer.
1 sekreter Aysun
1 Personel şefi Suat

Siparişler e-mail ile geliyordu., desen, kumaş cinsi, renk ve beden detayları vardı. Ayrıca teslim tarihlerine sadık kalmak gerekiyordu. Anlayacağınız ekip işiydi bu.
Buranın düzgün işlemesi için eski elemanlar ile iyi geçinmem gerekiyordu.
En başa gelmem İbrahim beyin pek hoşuna gitmemişti. Ama yapacak bir şey yoktu, patron öyle karar vermişti.

Birkaç günlük yöneticilikten sonra Servet abi ile notere gidildi ve beni şirket müdürü yaptı.
İmzalar atıldıktan sonra bankalara gidildi ve bankadaki yetili müşteri temsilcileri ile tanıştırıldım.
İnternet bankacılığı için şifreler istenildi. Hollanda kimliği ile işlemleri yapıyordum.
Türkiye'de yabancı olmanın avantajları var. En son karakola gidip, çalışma ve oturma izni için başvurduk. Hafta sonuna doğru Servet abi Hollanda'ya döndü.
Pazartesi günü tam sorumlu olarak işe başladım.

Aysun hanım hem benim hemde Cevdet beyin sekreteriydi.
Aysun hanım 40 yaşlarında kısa boylu esmer bir bayan. Bekar, hiç evlenmemiş.

İlk haftam işe alışmakla geçti. Geçmiş siparişleri gözden geçiriyor,stokları kontrol ediyordum.
Satın alma ile haşır neşir olmam gerekiyordu. Sipariş gelince eldeki malzemeler ile karşılaştırmak gerekiyordu. Ödemeler her ayın sonunda yapılıyordu. Ciddi rakamlar ödeniyordu.
Satın alınan ürünlerin fiyatları Hollanda'ya gönderiliyor,o maliyetler doğrultusunda siparişler ve mal bedeli peşin geliyordu. Ayrıca personel maaşları her ayın beşinde ödeniyordu. Çalışan tüm işçiler sigortalıydılar,servis ile gelip, servis ile gidiyorlardı. İdari personel kandi arabaları ile gidip geliyorlardı.

Servet abi bu kadar parayı nereden buluyordu anlam veremiyordum.

Odamdan işletmeye bakıyordum, aynı arı gibi çalışıyorlardı. Dikim , ütü ve paketlemede çalışanların hepsi bayandı, bir tek kesim bölümünde erkek çalışıyordu.

Evim ve işyerim arasında 15 km mesafe vardı. Şirket arabası olarak bir tane Renault Megane vardı.

Ertesi gün Aysun hanım beni aradı.
“Mustafa bey, TEB bankasından ziyaret etmek isterler. Öğleden sonra saat 15 için müsaitmisiniz?”
“Eğer bir plan yoksa müsaitim.”
“Tamam,teşekkürler.”
“Ben teşekkür ederim.”

İlk bankacı ziyareti başlamıştı. Servet abi beni bankacılar hususunda ikaz etmişti.
“Mustafa'cığım, uyanık ol. Sakın kredi filan kullanayım deme. Bizim kendi öz sermayemiz var.
Bunların tuzağına düşme. Ve sakın tüm paraları tek bir bankaya yönlendirme. Riski böl ve en az 3 bankayla çalış. Biraz masraflı olur ama sağlam olur. Bunu unutma. Ayrıca veren olursa kaçırma derim..” demişti.

Saat 3 gibi TEB müşteri ilişkilerinden Berrin hanım ofisime geldi.
Bu ne affet. İnanılmaz bir güzellikte. Kısa siyah bir etek, üstüne saten kirli beyaz bir gömlek. En üst 3 düğme açık. Göğüsler fora.
Tanışma faslı bitince,ciddi işlere geçildi.
“Mustafa bey, bizim bankaya ay sonuna kadar 1 milyon avro yatırırsanız size bir çok ayrıcalık tanımlarız.”
“Ne gibi Berrin hanım?”
“EFT ve havalelerden masraf almayız.”
“Zaten hiç bir banka almıyor...başka?”
“Size 2 günlük ücretsiz ve masrafsız 300.000 TL limitli kredi açarız. Hesabınızda nakit yoksa bile bu hesaptan SSK,vergi,su,elektirik ödemesi yapabiliriz.”
“Garanti 450.000 TL veriyor.”
“Biz o banka kadar güçlü değiliz. Ama isterseniz üstlerimle görüşür, limit arttırımı yaptırabilirim.”
“Yok..yok gerek yok.”
“Bizimle çalışmak istemez misiniz?”
“Bilmiyorum, tam ikna olamadım. Beni ikna edemediniz Berrin hanım.”
Kadına zarfı atmıştım. Okuyup okumamak ona kalmıştı.
Berrin teredüt ediyordu. Açılmak istiyordu ama bir şey onu engelliyordu.
“Tereddüttünüz neden Berrin hanım. Sizi sıkışmış görüyorum.”
Berrin koltuğun ucuna oturmuş eteğini çekiştirmeye başladı. Konuşacaktı.
“Şey isterseniz sizinle dışarıda bir şeyler içelim ne dersiniz Berrin hanım ? Hemde rahatlarsınız.”
“Tabii sevinirim. Saat kaçta?”
“Saat 8 uygun mu?”
“Bankadan saat 6 da çıkıyorum. Evim Ataşehirde.”
“Evlimisiniz?”
“Hayır ailemle birlikte yaşıyorum.”
“Hem tanışırız hemde az öz iş konuşuruz. Tamam mı?”
“Olur bana uyar. Buyurun kartım, cep numaram aşağıda yazıyor.”
“Kusura bakmayın, henüz kart vizitim basılmadı. Ayrıca buranın yabancısıyım.”
“Tamam anladım, buluşunca güzel bir yere gideriz.”

Akşam 8 gibi Ataşehir'e vardım ve apartmanın girişinde buluştuk. Öğlen giydiği kıyafet üstünde duruyordu. Beni yönlendirerek sahide bulunan bir bara gittik. Jazz bardı. İçeri loş bir ışıkla kaplıydı.
Masamızı oturduk. İçki siparişlerimiz geldi.
“Berrin hanım ,sizin bankanıza 2 milyon avroyu yarın aktaracağım.”
“Çok sevinirim Mustafa bey. İnanın pişman olmayacaksınız.”
“Bakarız ..”deyip elimi bacak arasına attım.
Berrin elini elimin üstüne koydu ve kadehini kaldırıp tokuşturdu. Elimi bacağından çekip omuzlarına attım. Bedenini bedenime yaklaştırdım.
Barda en arka masaya oturmuştuk. Barda bizden başka 2 masa vardı. Yavaşça koltuğun ucuna kaydım ve arkama yaslandım. Berrin mesajı almıştı. Başı ile etrafı bir kez daha kontrol etti ve elini pantalonuma götürüp kemeri çözdü ve fermuarı açıp aletimi dışarı çıkardı.
Eli ile sıvazladıktan sonra başını kucağıma koyup beni emip somurmaya başladı.
Uzun zamandır seks yapmamıştım. Arada bir duşun altında kendimi tatmin etmiştim, o kadar.
Gözlerimi kapayıp anın zevkini çıkarmaya başladım.
Berrin bu işi biliyordu. Boşu boşuna müşteri temsilcisi olmamıştı. Çok uygun bir tempo ile benimkini somuruyordu. Bir elimi başına koyup temposuna yardımcı oldum.
Asıl amacım, patladığımda başını çekmesini engellemekti.
Elimle başının daha hızlı inip çıkmasını sağladım. Artık gelmeye yakındım. Berrin başını çekmeye çalıştı ama bende her iki elimle başını aşağıda tutmaya çalıştım. Ellerimi başında hissedince direnmeyi bıraktı ve ağzına fışkırttığım spermlerimi yutmaya başladı. Ağzına oluk oluk sicak spermlerim akıyordu. Proteinlerim midesine iniyordu. Yutuyordu. Gelmem bitince ellerimi başının üstünden çektim. Başını kaldırıp aletime baktı.
“Bu akşam beni doyurdunuz. Ne kadar çok akıttınız öyle..” deyip masadan aldığı peçete ile dudak kenarlarını sildi.
“Ehh, sizin gibi güzel bir bayan bana bunu yaparsa, tabii ki etkilenirim. Ağzınıza sağlık.”
Aletimi toplayıp fermuarımı çekip, kemerimi bağladım.
Sohbet etmeye başladık. Bar çıkışı onu evime davet ettim. Fazla kalamıyacağını başka zamanda müsait olacağını söyledi. Evine bıraktığımda dudaklarından bir öpücük kopardım.
Ağzına akkıtığım ikinci kız Berrin olmuştu. İlki Carla idi, o koca ağızlı Carla.
Muayyen günlerinde beni ağzına alır ve tüm spermlerini yutardı.
Arkadan yapmak istediğimde, o deliği kocasına saklamak istediğini söylerdi. Hiç arkadan yaptırmazdı. Allah bilir şimdi kiminle neler yapıyordur...

Eve gidip duşumu alıp yatağa geçtim. Sabah 8 de işyerine geçtim.
O gün zor geçmişti. Gelen siparişler eldeki mallar ile uymuyordu.
Depoya inip tek tek kontrol edildi. Ama stoklar doğruydu. Sipariş yanlış gelmişti. Ancak akşama doğru siparisler düzeltildi ve sorun çözüldü.

Canım seks istiyordu. Berrin dün akşam kapanmış iştahımı açıvermişti. Öğleden sonra TEB teki hesabımıza 2 milyon avro havale ettirdim. Ay sonu ödemelerimizin bir kısmını oradan yaparız artık.

Vardiye değişim zamanı gelmişti. Dışarı çıkıp incelemeye başladım. Çoğü kişi benim kim olduğumu bilmiyordu. Tanıyan çok azdı. Kenara çekilip olup bitene bakıyordum.
Personel şefi Suat yanıma yaklaştı.
“Nasılsınız Mustafa bey?”
“Teşekkürler Suat bey,iyi olmaya çalışıyorum. Alışmak biraz zaman alacak.”
“Burası Istanbul Mustafa bey. Kolay alışır, zor bırakırsınız.”
“Bakalım zaman ne gösterecek.”
Biz konuşmaya devam ederken yanımıza başı kapalı bir bayan geldi.
“Suat bey bir dakikanızı alabilirmiyim?”
“Tabii, ne var?”
“Şey, acaba yeni personel alacakmısınız?”
“Kim için?”
“Oğlum yeni evlendi, gelinim için.”
“Tamam yarın getir bakarız. Saat 9 da burada olsun,yanıma gelin ikiniz.”
“Teşekkürker Suat bey.”

Kadın yanımızdan ayrıldı.

“Personel alımı böyle mi oluyor genelde?”
“Evet Mustafa bey, genelde eş dost ahbapları alıyoruz. Zaten gelen en çok 2-3 ay çalışıyor. Sonra daha iyi ücretli başka yere gidiyor. Bizim burası bir nevi konfeksiyon eğitim okulu.”
“Burada başka konfeksiyon tesisleri varmı?”
“Olmaz olur mu..haddinden fazla. Ama en büyük ilk beşte biziz.”
“Vay be... Aklımın ucundan geçmezdi..”
“Mustafa bey, sizin eve temizliğe gelen birirleri varmı?”
“Yok..”
“Tamam bizim buradan bir bayan ayarlayım, haftada 2-3 defa size temizliğe gelsin. Bulaşık, ütü, temizlik gibi işleri yapar.”
“Olur mu?”
“Tabii Mustafa bey. Hem ben size eli ayağı düzgün birini ayarlarım, merak etmeyin. Sizi memnun edecek cinsten.”
“Valla sevinirim. Çamaşır makinasını çalıştırıyorum ama ütü problem yahu..”
“Olurmu siz hiç zahmet etmeyin. Durun isterseniz bayanı ayarlayım akşam vardiyesinde çalışıyordu. Akşam size gitsin hem evi öğrenir hemde temizlik yapar.”

Suat işletmeye doğru yürüdü. Bende ofisime geçtim. Saat 5 e geliyordu.
15 dakika sonra Suat yanıma geldi.
“Mustafa bey, bayan hazır, isterseniz evinize götüreyim, isterseniz beraber gidin.”
“Tamam teşekkürler Suat bey. 10 dakika sonra aşağıdayım. Arabanın yanında beklesin, geliyorum.”
“Mustafa bey, isterseniz her gün evinize gelebilir. Bu bayan çok çok iyi.”
“Bakarız Suat bey.”
“İyi günler Mustafa bey.”
“İyi günler Suat bey.”
10 dakika sonra arabanın yanıbaşına gittiğimde bayanı gördüm.
30 yaşlarında, başı kapalı ama fiziği düzgün bir bayandı. Arabanın kapılarını açınca ön tarafa bindi.
Arabaya binip çalıştırıp yola koyulduk.
“Merhaba ben Mustafa”
“Merhaba Mustafa bey. Evet isiminizi biliyorum. Şu yeni gelen müdürsünüz değil mi?”
“Evet, yeni gelen müdürüm.”
“Ben Ayten.”
“Ne zamandır burada çılışıyorsunuz Ayten hanım?”
“Üç yılı geçti.”
Eve geldik ve apartmana çıktık. Kapıyı açıp içeri girdik.
Ayten odaları dolaştı ve en son mutfağa girdi. Mutfak temizdi. Kirlettiğim tabakları anında yıkardım. Sonuçta kendim yiyor, kendim yıkıyordum. Ama çamaşır problemdi, ütü ile aram pek iyi değildi. Temizlik işleri ise ,yerleri süpürüyordum fakat pencereler dokunmuyordum.

“Eviniz çok temiz Mustafa bey.”
“Teşekkürler Ayten hanım.”
“Siz evde kalacakmısınız?”
“Siz eksik varmı söyleyin, gidip marketten alayım.”
“Durun markete beraber gideriz. Ben ne var ne yok bir bakayım.”

Markete beraber gidildi ve temizlik malzemeleri alındı. Sonra eve gelip eşyaları yukarı beraber çıkardık. Evin yedek anahtarını ona verip ayrıldım.

İşyerinde 3 saat geçirdikten sonra eve geri döndüm. Zile bastım kapıyı açan olmadı.
Anahtarla kapıyı açtım. Girişte Ayten'nın çantası duruyordu. Demek daha işi bitmemişti.
İçeri doğru girdiğimde banyodan su sesi geliyordu. Kapıyı açıp içeriye girdim.
Ayten duşun altına girmiş vücudunu sabunluyordu.Kınalı saçları beline kadar inmişti. Bembeyaz bir teni vardı. Taş gibi kalçaları vardı. Benim geldiğimi duymamıştı. Sesizce kapıyı geri kapadım ve mutfağa yöneldim. Acıkmıştım. Hemen makarna suyunu koyup dolaptan kıyma çıkardım. Kıymalı makarna yapacaktım. Mutfak masasının kenarında Ayten'ın kıyafetleri duruyordu. Giyinmek için buraya gelmesi gerekiyordu. Eşyalarını alıp banyoya götürmeye karar verdim. Tam banyı kapısını çalacakken banyo kapısı açıldı ve Ayten beline havlu sarılmış bir vaziyette karşıma çıktı. Siyah uçlu taş gibi göğüsleri vardı. Kadın şaşırıp kalmıştı. Ağzı açık kalmıştı. Ben hiç bir şey olmamış gibi kıyafetlerini yan odaya bıraktım.
“Burada giyinebilirsin Ayten hanım. Ben yemek yapıyorum. Kıymalı makarna , umarım seversin.”
Mutfağa geri yöneldim. Ayten'den hiç ses çıkmamıştı.
Birkaç dakika sonra saçları havluya sarılı olarak mutfağa geldi. Yanakları kızarmıştı. Utanmasından mı yoksa banyodaki sıcak sudan mı bilemedim.
Buzdolabını açıp salata malzemesi ne varsa çıkardı. Hemen bir çoban salatası ayarladı. Su kaynamıştı, makarnayı dökme zamanı gelmişti. 10 dakika sonra ikimiz masada oturmuş akşam yemeğini yiyorduk. Bir tek laf etmemiştik.
“Ayten hanım kusura bakma, tam kapıyı çalacakken karşıma çıktın. Böyle habersiz geldiğim için özür dilerim.”
“Yoo, sorun değil Mustafa bey..”
“Utanmanıza gerek yok. Sonuçta ikimizde yetişkin insanlarız. Değil mi?”
“Haklısınız, işte sizi bir anda karşımda görünce..şaşırdım.”
“Tabii, aslında sizde haklısınız. Bende olsam şaşırırdım. Düşünsenize ben banyodan çıkarken sizi böyle karşımda bulsaydım, bende şaşırırıdm.”
Hava yumuşadı, gülüştük. Havadan sudan konuşmaya başladık.
Evlenmiş ama eşi askerde şehit olmuş. Çocuk yok. Kayınbaba yok. Kaynana ile beraber yaşıyor.
Toplam 2 yıl evlilik hayatı yaşamış. Kocası asker kaçağı olarak yakalanmış ve askere gönderilmiş. Doğuda şehit olmuş. 1 sene sonra şehit haberi gelmiş ve defnedilmiş. Kayınbaba acıya dayanamamış ve kalpten gitmiş. Kaynana ise hem oğlunu hem kocasını defnetmiş.
5 yıldır hayatları bu seviyede devam ediyormuş. Teyzesinin kızı bizim işyerinde çalıştığından kendine bir iş bulabilmişler. 3 yıldır dikim bölümünde çalışıyormuş.

“Ne maaş alıyorsun bizim orada?”
“Elime net 1,125 TL geçiyor.”
“Yetiyor mu?”
“Nasıl yeter ki?”
“Başka para geliyormu?”
“Kaynanam emekli maaşını ve bende şehit maaşını alıyorum. Ev kira değil. Tek avantaj o.”
“Allah yardımcınız olsun.”
“Amiin.”
“Evin nerede.?”
“Hemen yakında, dolmuşla 10 dakika.”
“Seni bırakayım istersen.”
“Yok, siz rahatsız olmayın. Ben giderim. Yarın saat kaçta geleyim?”
“Sen buraya haftada 3 kere gel. Pazartesi,Çarşamba ve Cuma.Yemek yaparsın, temizlik, ütü gibi şeyleri yaparsın. Ben Suat beyle konuşurum. Gündüz vardiyesine geç.Malzeme eksik olusa Suat beye söyle, aldırıp eve getirtir. Tamam mı?”
“Siz nasıl isterseniz Mustafa bey.”
“Yemek ile aran nasıl?”
“Güzel yemekler yaparım..”
“Ben haftada en az bir kere balık yerim, tavuğu pek sevmem.”
“Tamam Mustafa bey.”
“Yemeğe misafir gelecekse haber veririm. Telefonun var mı?”
“Yok Mustafa bey. Telefonum yok.”
“Tamam yarın sana bir telefon ayarlarız.Yarın iş yerinde yanıma gel.”
“Tamam Mustafa bey.”
“Bazen yatılı kalabilirsin, sorun olurmu? Yani misafirlerim geldiği zaman.”
“Olmaz galiba..olmaz..”
“Tamam anlaştık. Bundan sonra maaşın 2.000 TL.”
“Çok teşekkür ederim Mustafa bey.”
Masayı toplayıp, bulaşıkları yıkadı. Fazla yemeği buzdolabına kaldırdı. Başörtüsünü banyoda giyinip,çıktı gitti.
Aslında hoş bir kadındı. Hayatın sillesini genç yaşta yemiş güzel bir kadındı.
Yüzüne hafif bir makyaj yapsa,kıyafetine çeki düzen verse, evde bekar kalma şansı azalırdı. Ama hayata küsmüş gibiydi. Onu hayata tekrar getirecektim.
Duşumu alıp yatağa girdim.
Rüyamda Ayten'i görüyordum. Duşun altında beraberdik...