Notes

Selam,
Ben Mustafa.
32 yaşındayım ve halen bekarım.
Uzun yılar önce Belçika'da ve Hollanda'da yaşadım.
Bir eylül sabah, Schengen turist vizemi alıp Brüksel'e uçtum. İçeri giriş yaptıktan sonra tuvalette pasaportumu yırtıp attım. Bir daha Türkiye'ye dönmek istemiyordum.
Ama 10 sene sonunda, dayanamadım ve memlekete döndüm.
Neler yaşadığımı bir bilseniz hayretler içinde kalırsınız. Seks, uyuşturucu,kavga,dövüş sıradandı benim hayatımda.
Ama ben böyle bir hayatı hayal etmemiştim. Hayalim, güzel bir avrupalı kızla evlenip, bir iş kurup, hayatı yaşamak, çoluk çocuğa karışmaktı. Ama ilk üç ay içinde böyle olmayacağı belli olmuştu.
Her 2-3 ayda bir farklı bir hostel'de yaşamaya başladım. Hostel denilen yer, yatakhane.
Kalacağın zaman yerin belli. Sadece akşamları kalıyorsan yatak senin. Ama gündüzleri yatağında başka birileri yatabiliyor. Her odada genelde 3 ranza var, yani 6 kişi kalıyor.
Odada dolap molap yok. Sadece 3 tane ranza başka bir şey yok. Fazla eşyalarınız yatak altlarında duruyor. Sadece kıyafet olduğundan fazla çalınma riski yok.
Çarşaflarınızı kendiniz yıkıyorsunuz. Sokağın sonunda çamaşırhane mevcut.

Oda arkadaşları her hafta değişiyor. Genelde beş parasız öğrenciler hostelde konaklıyor.
Çok farklı insanlarla tanışıyoır insan. Duşlar kapısı olmaya duş kabinleri. Banyo bölümünde 8 duş kabini var. İnsanlar duş bölümünde soyunup yıkanıp giyiniyorlar. Hiç utanma filan yok buralarda. Kızlı erkekli duşa girip çıkıyorlardı. Avrupa'da ilk seks tecrübemi bu duşların birisinde yaşadım.
Saçlarımı yıkamış ve sıra vücudumu sabun bezi ile yıkamaya gelmişti. Sabun bezini ıslattıktan sonra suyu kapatıp ,sabun bezi ile sabunlanmaya başladım. Dışarıda sıra bekleyen kumral bir irlandalı kız vardı. Başına plastik bone geçirmişti. Sadece vücudunu yıkayacağı belliydi. Elinde havlusu benim kabinin önünde duruyordu.Benim su akmayınca ,kafamla içeri gel işareti yaptım. Havlusunu asıp kabine, yanıma girdi. Ben kenara çekildim suyu altında onu yalnız bıraktım.
Vücudu ıslanınca suyun altından çıkıp sabun bezini sabunlamaya başladı. Sabun bezi dediğim küçük bir el havlusuna sabun sürüyordu. Duşun altından çıkıp kenara çekildi, ben suyun altına girip vücudumu yıkamaya başladım. Kız önümde bacak arasına sabun bezini sürüyordu. Tüm cesaretimi toplayıp kızın elinden sabun bezini alıp onu duvara doğru çevirdim ve sırtını sabunlamaya başladım. Önce omuzlarını,sonra sırtını sabunlamaya başladım. Belinin tam ortasına sabun bezini sürüyordum. Yavaşça aşağılara doğru inmeye başladım. Gamzeli çıkık kalçalarına sürmeye başladım. Kızın sabun bezini ıslatıp benim sabun kreminden sıkıp, tekrar kalçalarına sürtmeye devam ettim. Sabun bezi götünün arasına girerken, parmaklarım kadınlık organına değince, abaza olduğumdan, benimki şahlandı. Sabun bezini tekrar yukarılara doğru sürtmeye başladım ve ona yanaştım. Erkeklik organım kalçalarına değiyordu. Birden elini aletime doğru götürdü ve eliyle sıvazlayıp, sertliğini tahmin etmeye başladı. Başını yana çevirip; “Fuck me!” dedi.
Fuck me, bu ingilizdede sik beni demek. Kız duşta benim tarafımdan sikilmek istiyordu.
20 yaşındaydım, fazla tecrübem yoktu. Daha önce bir kaç hayat kadını ile tecrübem olmuştu, o kadar. Bir kıza ayakta nasıl sokulur hiç bir tecrübem yoktu. Am deliğinin nerede olduğunu az çok biliyordum ama, ayakta hiç sikişmemiştim. Ellerimi göğüslerine götürüp okşamaya başladım.
Kız aletimi kavrayıp kalçalarının arasına götürdü, kalçalarını hafif kaldırıp, aletimi yukarıdan aşağıya amına ve götüne sürttü ve kafası am deliğinin hizasına gelince belini geriye doğru hareket ettirip içine girmemi sağladı. İçine girdiğimden emin olunca belinden kavrayıp girip çıkmaya başladım. Ama bir problem vardı, gelmeye yakındım. Kız bunun farkına vardı. İçinden çıkarıp önümde diz çöktü ve beni yalayıp somurmaya başladım. Tam fışkırtmaya başlarken, ağzından çıkardı ve aletimi göğüslerine doğru tuttu. Spermlerim avrupa'da ilk defa bir kızılsaçlı irlanda'lı bir kızın göğüslerine akıyordu. O kadar çok sperm aktı ki, anlatamam. Kızda şaşırmıştı. Son damlalar aktıktan sonra kız aletimi sıvazlamaya devam edip ayağa kalktı. Suyu açtı be göğsündeki spermleri yıkamaya başladı.
“Sen en son ne zaman seks yaptın?” diye sordu, ingilizce, tabii.
“ En son 1 ay oldu” diye yalan söylemiştim. En az 3 ay olmuştu. En son İzmir'de bir fahişe ile birlikte olmuştum.
“Ok..iyi dayanmışsın. Senin kız arkadaşın yok mu?”
“Yok, buraya geleli 1 ay oldu.”
“Nereden geldin?”
“Türkiye'den.”
“Waooww..çok güzel ülke. Bendede İrlanda'dan. Gezmeye geldim. 4 gün Brüksel'de kalacağım, sonra erkek arkadaşım beni buradan alacak, trenle Avrupayı gezeceğiz.”
“Senin erkek arkadaşın mı var?”
“Tabii ki var. neden yoksa ben çirkin miyim? Çirkinlerin erkek arkadaşı olmaz.”
“Yoo, tam aksine, çok güzelsin. Hatta şu ana kadar gördüğüm en güzel kız sensin.”
“Sen nerede kalıyorsun?”
“Bu katta 12 nolu oda.”
“Akşamları mı kalıyorsun?”
“Evet, akşamları. Sen?”
“Bende akşamları kalıyorum. Bu akşam programın varmı?”
“Yok..”
“İyi bu akşam beraber gezelim, ne dersin? Sonra seninle güzel bir seks yaparız.”
“Ama senin erkek arkadaşın var?”
“Şu an burada mı?”
“Yok..”
“Yok , şu an erkek arkadaşım sensin. O gelinceye kadar sensin.”
“Nasıl istersen.”
“Ne yani ,ben 4 gün seks yapmayacak mıyım?”
“Sende haklısın”
“İsmin ne?”
“Mustafa.”
“Ben Abbygeal, kısaca Abby.”deyip dudaklarıma öpücük kondurup yarım saat sonra kapıda buluşmaya karar verdik.

Hava daha soğumamştı. Ama kalın giyinmeye karar verdim. Kalın giyindim ama Abby'yi kapıda görünce pişman oldum. Abby kısa kollu bir gömlek giymişti. Altında dar bir kot Pantolon vardı. Götünü çok iyi gösteren cinsten bir kot giymişti. Gözlerimin nereye baktığını görünce ellerini poposuna vurup, “Nasıl popo güzel mi?”
“Şahane ötesi bir şey bu.”
“İyi beğenmene sevindim. Haydi gidip bir şeyler atıştıralım. Çin yemeği severmisin? Ben bayılırım”
“Tamam, Çin o zaman” deyip yola koyulduk.
Çin restaurantından siparişlerimizi paketletip, marketten 6 şişe bira alıp, nehir kenarında bir banka oturup,yemek yiyip, biralarımızı içtik.
Hayattan sudan konuştuk. Hava kararmaya ve serinlemeye başlayınca hostele dönmeye karar verdik. Yol üstünde marketten beraber prezervatif seçtik. Madem seks yapacaktık, güvenli ve zevkli olsun dedik.
“Senin odan dolu mu?”
“Dolu..”
“İyi o zaman benim odama gidelim, fazla dolu değil. Ayrıca hepsi kız.”
Doğru ya, odada tek başımıza olmayacaktık. Başka insanlarda odada bulunacaktı. Nasıl olacaktı bu iş. Tamam herkesin gözü önünde yıkanıyorlardı ama daha seks yapana rastlamamıştım.

Odaya girdik. 2 kız yatak ucunda oturmuş sohbet ediyorlardı. Bir diğer 3cü kız ise üstünü giyiniyordu.
“Merhaba kızlar, bu benim arkadaşım Mustafa, kendisi Türk. Bu akşam burada benimle kalacak. Bu üst yatakta hanginiz kalıyordunuz? Sen mi?. Benim yatağım şu alttaki. Bu akşam yer değiştirelim olur mu? Ok. Teşekkürler.”
Ayakkabılarımı çıkarıp ranzanın üstüne çıkıp yatağa uzandım, Abby, yanıma uzandı ve öpüşmeye başladık. Ellerim dolgun göğüslerini okşamaya başlayınca, yatakta oturup gömleğini ve sütyenini çıkardı. Ve kaldığımız yerden devam ettik.
O gece ilk defa bu kadar uzun süre seks yaptım. 3 defa geldiğimi hatırlıyorum. İlk defa kadın amı yaladım. Değişik bir tadı vardı, tatlı ve ekşi bir arada idi.
İşte böyle bir ortamda ilk seks tecrübemi yaşamıştım. Asıl şimdi milli olmuştum. Seviştiğim kız inanılmaz zevk almıştı. Seviştiğim kadına zevk vermiştim.
3 gün sonra sevgilisi gelince ayrılmıştık.
Kendime özgüven gelmişti. Artık kadınlar ile sevişmeyi iyice öğrenmiştim. Kendimi kontrol etmeyi öğrenmiştim.
Abby'den sonra bir kaç kız arkadaşım daha oldu. Yaklaşık 1 yıllık hostelden sonra, bir kız ile beraber,ortak yaşamaya başladım. Carla, italyan,esmer, geniş, çok geniş götlü bir Napoli'li kızdı.
Barda içki servisi yapıyordu. Arada bir takıldığım yerdi. Arkadaş olduk. Benden hoşlandı. Kalacak yer aradığımı biliyordu ve bana evini açtı. Çok güzel bir kız değildi. At gibi ağzı vardı. Ama sempatikliği her kusuru kapatıyordu. Evi 2 odalı bir evdi. Odanın birini bana verdi. Akşam yerleştim ve ilk gecemizde seviştik. Onun yatağı daha genişti. Seviştikten sonra beni yatağıma gönderdiğinde şaşırmıştım.
“Kusura bakma, ben tek başıma yatmaya alışığım. Odana gidersen iyi olur?”
“Ya sabah seksi ne olacak?”
“Sabah gelirsin..”
Odama gidip uyudum. Sabah kalktığımda saat 10 olmuştu. Yatak baş ucunda evin yedek anahtarı vardı.
Mutfağa girip kahvaltılık ne var diye göz attım. Dolapta sadece meyve suyu ve süt vardı. Sebze ve meyve yoktu. Tabii kız sabah 10 dan akşam 11 e kadar barda çalışıyor. Öğle ve akşam yemeğini iş yerinde yiyor. Birkaç gün sonra aynı barda çalışmaya başladım. Mutfakta bulaşıkçı olmuştum. En azından düzenli para kazanıyordum. Daha önce mağazaların vitrinlerini para karşılığı yıkayıp siliyordum. Ama rekabet kızışınca, fiyatlar düşmeye başlayınca bırakmak zorunda kaldım.
Şimdi ise haftada 400 euro para kazanıyordum. Haftada 6 gün bir gün tatil. İzin günümüz Carla ile aynıydı.
2 yıl beraber yaşadık. Taa ki yatağa yeni birini buluncaya kadar. İşte çok yorulduğumdan haftada en çok 1-2 defa seks yapabiliyordum. Carla daha fazlasını istiyordu. Yatağına yeni biri gelince o evden ve işten ayrılmak zorunda kaldım. Eşyalarımı toplayıp Hollanda'ya Roterdam şehrine gittim.
Türk mahallesinde kolayca bir iş buldum. Döner imalatı yapan birinin servis elemanı olmuştum.
3 yıl burada düzenli çalıştım. Tek odalı bir evde kalıyordum. Tek başıma yaşıyordum. İş beni yeterince tatmin ediyordu. Seks aklıma gelmiyordu nedense.
Patron benden hoşlanmıştı.
“Bak Mustafa, dürüst birisine benziyorsun. Bu iş seni uzun süreli götürmez. Senin daha sağlam bir işte çalışmanı isterim.”
“Bende isterim abi, ama kaçak biriyim, nasıl olacak.”
“Kaçak işi kolay, 2,000 avroya sana Hollanda kimliği ayarlarız, merak etme.
“Tamam yapalım o zaman abi.”
“ Servet abiyi tanırsın. O aslında hazır giyim işinde. Sağlam eleman arıyor. Seni sordu. Sağlamlığına kefilim dedim. Senin gibi birine ihtiyaç var.”
“İş ne abi.”
“Servet abi konfeksiyon işinde. İşyerleri aslında Türkiye'de. Istanbul serbest bölgesinde dikim tesisleri varmış. Oraya iyi bir adam yerleştirmesi gerekiyormuş. Sen bu işten anlarmısın?”
“Abi, konfeksiyondan hiç anlamam ben.”
“Yahu sen dikmeyeceksin, sadece siparişlerin üretmini ve sevkiyatları kontrol edeceksin. Sana ev ve araba verecek, ayda 3,500 avro maaş verecek.”
“İş İstanbul'da mı?”
“Evet, Istanbul'da.”
“Pasaporum yok.”
“Yahu o kolay, sana hollanda pasaportu ayarlarız.”
“ O zaman tamam varım.”
“Tamam o zaman yarın sabah seni ofisinde bekliyor. Yanına giderken vesikalık resim çektir. Servet abine bırakırsın.”
“Tamam abi, çok teşekkür ederim.”
“Yuvana dön evladım, kendini kurtarma şansın varken git buralardan.”
Haklıydı. Avrupa yaşanmaz bir yerdi.

Sabah traş olup yolda vesikalık resim çektirdim. Servet abinin ofisine vardım. Beni hemen içeri aldılar.
“Günaydın Mustaf'cığım, nasılsın bu sabah?”
“Teşekkür ederim Servet abi, sağlığına duacıyım.”
“Resim getirdin mi?”
“Buyur abi.”
“Güzel..şimdi bak. Benim çok sağlam bir adama ihtiyacım olacak. İstanbul'da konfeksiyon atölyem var, yaklaşık 600 kişi çalışıyor. Senden isteğim orayı yönetmen. Seni müdür olarak oraya göndereceğim. Sen oranın sorumlusu olacaksın. Sipariş ve sevkiyatları kontrol edeceksin.”
“İdari personel var değil mi?”
“Olmaz mı tam tamına 12 kişiler. Sen onların başlarında duracaksın. Onları kontrol etmen yater.”
“Tamam yaparım abi.”
“İyi buna çok sevindim işte. Bak işi tam öğreninceye kadar, tatil matil yok. En az iki sene tatil izin yok. Sonra senelik izin ayarlarız.”
“Abi benim izne mizne ihtiyacım yok.”
“Tamam işte iki sene sonra izinlere başlarsın. Sen Türkiye'de askerliğini yaptın mı?”
“Asker kaçağıyım abi.”
“Neyse, sen oraya Hollanda kimliğinle gideceksin nasıl olsa. Sorun çıkmaz.Haftaya perşembe gel, kimlğin hazır olur sen gitmek için hazırlıklara başla. Al sana 1.000 avro.”
“Teşekkür ederim Servet abi. Haftaya Perşembe görüşürüz.”

Perşembe gittiğimde Hollanda kimliliğim hazırdı. Adım soyadım aynı kalmıştı. Hollanda vatandaşı olmuştum. Pasaportum yoktu ama hudutlarda kimlik geçiyordu. Türkiye'ye gidip gelmemede sakınca yoktu.

Servet abi bana işi tekrar anlattı. Ve pazar akşam için ikimizede uçak bileti aldı. Onunki gidiş dönüş, benimki tek yöndü.

Pazar akşam Istanbul'a indik ve direk eve geçildi. Ataköy'de bir apartman dairesi. İçerisi iyice döşenmişti. İş yeri 15 km uzaktaydı. Ertesi sabah işyerine doğru yola çıktık. Trafik ters taraftan sıkışıktı. Biz rahat rahat gittik.
“Clothes & Qualitat” markalı bir konfeksiyon atölyesi idi. İçinde 615 çalışanı vardı. 599 kız ve bayandı.
Bu kızlardan ben sorumlu olacaktım.
Allah bana kolaylık versin....