NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

Siyasî Aktörler: : İttihat ve Terakki Cemiyeti ve Ahrar Fırkası’nın siyasî programlarından hareketle Kanun-i Esasî tadîlâtıyla ilgili yaklaşımlarına temas etmek döneme hâkim olan havayı anlamak açısından öğretici olabilir. İttihat ve Terakki’nin siyasî programını, cemiyetin basındaki sözcüsü sayılabilecek Hüseyin Cahid Bey’in Tanin Gazetesi’nde neşrettiği “Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Siyasî Programı” başlıklı yazıyla birlikte ele almak faydalı olacaktır. Hüseyin Cahit, Cemiyetin 1876 Kanun-i Esasî’nin meşrutiyet açısından taşıdığı mahzurlara değindiği yazısında “Gelecekte memlekette hak ve adalete dayalı bir idare kurmak maksadıyla şimdiye kadar istibdadı tahrip ile uğraşan ve bunda muvaffak olan Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin, şimdi bu âdil idarenin nasıl hazırlanacağını bir programla açıkladığını” belirtiyor ve “programın Osmanlı toplumu açısından katî ve açık bir sûrette meşrutî bir idare yolunda yürüdüğünü” yazıyordu. Hüseyin Cahit’e göre “1876 Kanun-i Esasisi, Osmanlılara emîn ve muhakkak bir hürriyet bahşetmeye kâfi değildi.” İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 1908 senesinde kabul edilen siyasî programının 1. maddesinde, Kanun-i Esasî’de hâkimiyet-i milliyenin esas kabul edileceğine, buna bağlı olarak vükelânın, hâkimiyet-i milliyenin tecelli ettiği merci olan Meclis-i Mebusan’a karşı sorumlu olacağına değinilmekte ve bu sorumluluk güvenoyu müessesesiyle somutlaştırılmaktadır. Hüseyin Cahid Bey’in kabinenin meclise karşı sorumluluğu hususunda konumuz açısından öğretici addettiğimiz görüşleri ise özetle şu meâldedir: 1876 Kanun-i Esasî’nin getirdiği düzen içinde vükelânın kime karşı mesul olduğu meçhuldü. Hâlbuki meşrutî idarede vükelânın, Meclis-i Mebusan’a karşı sorumlu olması gerekirdi. Çünkü hükümet millete karşı bir vazife deruhte etmiştir. Milletin tevhîdi anlamına gelen meşrutî idârede millet hakem konumunda olduğu için hükümetin millete karşı mesûl tutulması tabiîdir. Fakat umum efrad-ı millet bu hakkı isti‘mal edemeyeceklerinden onu vekillerine tevdî etmektedirler. Milletin vekilleri de mebuslardır. Dolayısıyla meşrutî idarede vükelânın Meclis-i Mebusan’a karşı mesûl olması icab etmektedir. Bu mesûliyetin bir neticesi olarak da reis-i vükelânın Meclis-i Mebusan’da ekseriyeti haiz fırkaya mensup olması lâzımdır. Meclis-i Mebusan’da ekseriyeti haiz fırka demek ise milletin fertleri içinde çoğunluğun efkârına, hissiyâtına tercüman olan vekiller demektir. O hâlde vekâlet-i idare de milletin çoğunluğunun efkârına ve hissiyâtına tercüman olan fırkaya verilmelidir. Oysa 1876 Kanun-i Esasîsi’nde padişahın emniyet buyurarak sadrazam tayin ettiği zatın Meclisi Mebusan’a mensup olması gerektiğine dair bir izahat yoktur. İşte İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin programı millete bu hukuku temin edecektir. Programın 2. maddesi, Kanun-i Esasî’nin heyet-i âyân için çizdiği çerçevenin büyük ölçüde dışına çıkmaktadır. Buna göre heyet-i âyân eskiden olduğu gibi heyet-i mebusan adetinin üçte birini geçmeyecek şekilde teşkil olunacak, fakat bütün üyeleri bizzat padişah tarafından tayin olunmayacak ve Kanun-i Esasî’nin kimlerin âyân olabileceğini vaz’ eden 62. maddesi bu süreçte devre dışı kalacaktır. Âyân üyelerinin yalnızca üçte biri padişah tarafından seçilecek, geriye kalan üçte ikilik kısmı ise milletin oylarıyla belirlenecektir. Üyelerin memuriyetleri kayd-ı hayat şartıyla değil müddetli olacaktır. Kanun-i Esasî’nin heyet-i âyâna dair olan hükümlerini vatanın hakiki menfaatlerine aykırı bulmayan Hüseyin Cahid, Kanun-i Esasî’nin inşâ ettiği mevcut hiyerarşi içinde Meclis-i Mebusan’ı denetleme yetkisine sahip olan heyet-i âyân üzerinde, milletin herhangi bir kontrol mekanizması olmadığına ve ayrıca Kanun-i Esasî’nin 62. maddesinde sıralanan şartlara uygun altmış kişiyi bulmanın da zor gözüktüğüne işaret etmektedir. 3. madde, Devlet-i Âliyye’nin 20 yaşını doldurmuş bütün erkek tebaasına emlâk ve servet sahibi olsun-olmasın birinci dereceden seçmen olma hakkını tanımaktadır. Memleket işlerine daha çok kimsenin iştirakini sağlayan bu madde, Cahid’e göre takdire şâyandır. Mebuslara kanun teklif etme hakkını vermesi hasebiyle 8. madde, programın en önemli maddesi kabul edilebilir. Buna göre en az 10 mebus tarafından verilmek suretiyle mebusların kayıtsız şartsız kanun teklif etme hakkı olacaktır. Hüseyin Cahid, 8. maddeyi meşrutiyetin takviyesi için atılmış emin bir adım olarak değerlendirmiştir: Meclis-i Mebusan’ın aslî vazifesinin yasama olmasına rağmen Kanun-i Esasî’de ona tanınan kanun yapma hakkı gayet müphemdir; hatta yok gibidir. Vatanın ve memleketin selâmeti için bu garâbeti izale etmek gerekmektedir. Kanun tekliflerinin müzakereye konulabilmesi Kanun-i Esasî’ye göre ancak irade-i seniyye ile olabildiği için bu dahi kâfi görülmemeli, İtalya’da olduğu gibi kanun teklif etme hakkı mümkün olduğu kadar genişletilmeli ve tahkim edilmelidir. Programın 12. maddesinde Kanun-i Esasî’nin kişi hürriyeti açısından zararlı görülen 113. maddesinin Cemiyet tarafından ilgasının talep edileceği ifade edilmektedir. Meclisin kanun teklif etme hakkına ait eksiklerini tamamlayan Cemiyet, İntihab-ı Mebusan Kanunu da memleketin ihtiyaçlarına göre düzenlemeyi programına dâhil etmiştir. İntihab-ı Mebusan Kanunu mucibince herkes bulunduğu vilâyet ahalisinden mebus intihab etmeye mecburdur. Hüseyin Cahid’e göre böyle bir tahditte hikmet yoktur, her Osmanlı kendisini Memalik-i Osmaniye’nin her yerinden mebus intihab ettirebilmelidir ki programın 20. maddesi Osmanlılara bu hakkı vermektedir. Osmanlı Ahrar Fırkasının Programına gelince; 1. maddede vükelânın Meclis-i Mebusan’a karşı sorumlu ve parlamentodan güvenoyu alamadığı takdirde istifaya mecbur olduğu yazılıdır. Ayrıca İttihat ve Terakki’nin programından farklı olarak reis-i vükelâ parlamento erkânından olmak kaydıyla padişah tarafından tayin olunacak ve reis-i vükelâ, hükümeti çoğunluğu parlamento üyelerinden olmak üzere parlamento üyesi olmayan kişilerden de teşkil edebilecektir. Ancak reis-i vükelâ’nın parlamento erkânından olması hususu İttihat ve Terakki’nin programında olmamasına rağmen Cemiyet’in sözcüsü konumundaki Hüseyin Cahid’in yazısında mevcuttur. 3. Maddeye göre Meclis-i Mebusan’ın toplantı süresi sekiz ay olacaktır. 4. maddede mebusların kanun teklif etme ve koymaya tam yetkili oldukları yazılıdır. Mebuslar, en az 10 mebus tarafından teklif edilmek ve parlamentoda müzakere edilerek kabul edilmek şartıyla kanun tertip ve tanzime yetkili olacaklardır. Mebus olmasında kanunen bir sakınca olmayan her Osmanlı, ülkenin her yerinden mebus adayı olabilecektir (5. madde). Mebusların adedi memleketin ihtiyacına cevap veremediği ve mebus miktarını arttırmak birçok fayda temin edeceği için 25 bin erkek nüfusa bir mebus seçilmesi teklif edilecektir (6. madde). Kanun-i Esasî’nin 65. maddesi her 50 bin erkek nüfusa bir mebus seçilmesini öngörmektedir. Osmanlı Ahrar Fırkası’nın bu rakamı 25 bine çekme teklifi tabiî olarak mebus sayısının da ikiye katlanması demek olacaktır. Böylelikle hâkimiyet-i milliyenin daha geniş bir toplumsal tabana yayılacağı iddia edilebilir. Programın 7. maddesi meclisin feshiyle ilgilidir: hükümet ve parlâmento arasında ortaya çıkacak bir anlaşmazlık üzerine parlâmentonun dağıtılmasını tebliğ eden irade-i seniyye, üç ay zarfında yeni seçimlerin yapılıp parlâmentonun açılacağını beyân etmek zorundadır. Eğer bu hususlar belirtilmezse irade-i seniyye yok sayılacak, parlâmento görevine devam edecek ve eski kararında direnmesi durumunda hükümet istifa etmiş sayılacaktır. Osmanlı Ahrar Fırkası, âyân üyelerinin belirlenmesi konusunda İttihat ve Terakki’den oldukça farklı bir yol takip etmiştir. Programın 8. maddesine göre Meclis-i Mebusan’ın üye sayısının yarısını geçmemek kaydıyla âyân üyelerinin üçte ikisi Mecalis-i Umumiye ve belediye âzâları tarafından seçilecek üçte biri ise hükümet tarafından tayin olunacaktır. Âyânın memuriyet süresi altı yıl olacak ve gerek meclisler gerekse hükümet tarafından seçilenlerin üye miktarı iki yılda bir, üçte bir oranında yenilenecektir. Hükümet tarafından atanan üyeler “Darülfünun heyetlerinden; vükelâlık, valilik, ordu müşirliği, kadıaskerlik, elçilik, patriklik ve hahambaşılık gibi memuriyetlerde bulunmuş olan mazulinden, berrî ve bahrî ferikandan, muteberan-ı tüccardan ve evsâf-ı lâzimeyi haiz zevat-ı saireden” seçilecektir. Görüldüğü gibi âyân sayısının artırılmasını talep eden Osmanlı Ahrar Fırkası, âyân üyelerin belirlenmesinde seçim usûlünü benimsemekle birlikte İttihat ve Terakki gibi genel bir seçimden yana değildir. İttihat ve Terakki, âyân sayısının Kanun-ı Esasî’de olduğu gibi Meclis-i Mebusan’ın üye miktarının üçte biri kadar kalmasını, âyân üyelerinin üçte ikisinin doğrudan millet tarafından seçilmesini ve geriye kalan üçte birlik kısmın padişahça tayin edilmesini istemektedir. Âyân sayısını Meclis-i Mebusan’ın üye sayısının yarısına kadar yükseltilmesini talep eden Osmanlı Ahrar Fırkası, âyân seçiminde padişahı devre dışı bırakırken programına hâkim olan fikir örgüsü ile çelişircesine milletin reyine de başvurmamaktadır. Programın 11. maddesinde, Kanun-i Esasî’nin 113. maddesinin kişi hürriyeti açısından zararlı bulunan son fırkasının ilgası; 12. maddesinde Kanun-i Esasî’nin hükümete geçici kanun yapma hakkını veren ilgili maddesinin ilgâsı ve parlâmento tarafından tasdik edilmeyen hiçbir kanunun geçerli sayılmaması teklif edilmektedir. Kanun-i Esasi Tadîlâtının Meclis’te Görüşülmesi: Meclis-i Mebusan’ın 29.12.1324 (11 Ocak 1909) tarihli dokuzuncu inikadında, Kanun-i Esasî’nin tadîline dair üç mebus tarafından takrir verildiği reis tarafından açıklanmış, bunların ruznâmeye derçleri hususu mebuslara sorulmuş ve neticede 30.12.1324 (12 Ocak 1909) tarihli ruznâmeye derç olunmalarına karar verilmiştir. Fakat Meclis-i Mebusan’ın 30.12.1324 tarihli onuncu inikadında sadece İstanbul mebusu Feracî Efendi’nin lâyihası okunmuştur. Feracî Efendi, lâyihasında 32 sene evvel tanzim olunan Kanun-i Esasî’de hâkimiyeti milliye ve usûl-i meşrutî ile bağdaşmayacak bazı maddelerin ve hükümlerin olduğunu belirterek yapılacak tadîlâtta: “1. Heyeti vükelânın Meclis-i Mebusan’a karşı mesul olmasını 2. Âyânın intihab ve tâyini usûlünün hâkimiyet-i milliyenin tesirâtı tabîiyesi ile tevhidini, 3. Usûl ve kavanîni mevzua haricinde Osmanlıların hukuk-u medeniyesinin ve hürriyet-i şahsiyesinin hangi taraftan olursa olsun taarruzdan masuniyetini” istemekte ve Kanun-i Esasi'nin 7., 27., 35., 43., 53., 54., 60., 61., 62., 63., 64., 66., 67., 72., 77., 80. ve 113. maddelerinin değiştirilmesini teklif etmektedi . Teklif okunduktan sonra takip edilecek usûl hususunda mebuslar arasında ilginç sayılabilecek tartışmalar yaşanmış, biraz da oldubittiye getirilerek Kanun-i Esasî’nın tadili alkışlarla kabul edilmiştir. İzmir Mebusu Mazliyah Efendi’nin teklifiyle diğer iki lâyihanın okunmasına gerek olmadığına karar verilmiş, daha sonra Kanun-i Esasî’nin tadîliyle ilgilenecek olan encümen tartışma konusu olmuş ve nihayet 30 kişilik bir encümenin teşkilinde karar kılınmıştır . 22 Ocak 1324’te (4 Şubat 1909) teşkil edilen Encümen, 20 Nisan 1325 (3 Mayıs 1909) çalışmasını bitirerek gerekçesiyle birlikte Meclis-i Mebusan’a sunmuştur. Encümen mazbatasında, devletlerin ve kanunların keyfiyetinden, Şeriât-ı İslâmiye’den, meşrutî idarelerde mevcut bulunan yasama, yürütme, yargı kuvvetlerinden, 1876 Kanun-i Esasisi’nin kurucu bir meclis tarafından yapılmadığından ve bir padişah ihsanı ve lütfu şeklinde meydana geldiğinden, mevcut Meclis-i Mebusan’ın da kurucu bir meclis olmaması dolayısıyla yeni bir anayasa yapılamayacağından, hâkimiyet-i milliyenin yapılacak tadilâtta esas olduğundan bahsedilmektedir Meclis-i Mebusan’da Kanun-i Esasî’nin tadîli ile ilgili müzakereler iki ayakta gerçekleşmiş olup müzakerelerin ilk ayağı 3 Mayıs 1909 tarihli 65. toplantıyla başlamış ve 12 Mayıs tarihli 70. toplantıyla nihayete ermiştir. Müzakerelerin ikinci ayağı ise 7-17 Haziran 1909 tarihleri arasında cereyan etmiştir. Görüşmeler tek tek maddeler üzerinde olmuş, tadîl edilecek maddenin önce aslı daha sonra encümenin madde üzerindeki tasarısı gereği ile birlikte okunmuştur. Bazı maddeler tartışmasız, bazıları ise uzun tartışmalardan sonra kabul edilmiş bir kısmı ise tekrar encümene geri gönderilmiştir. Müzakerelerin 2. ayağında yeniden tanzim edilmek üzere encümene gönderilen birkaç madde daha sonra Meclis’te tekrar müzakere edilmiştir. Meclis-i Mebusan’da Kanun-i Esasî’nin tadîlâtına dair cereyan eden müzakereler sona erdikten sonra değişiklik teklifi Meclis-i Âyân’a havale edilmiştir. Meclis-i Âyân, toplantı senesinin sonu olması sebebiyle değişiklik teklifinde sadece meşrutiyet ve hâkimiyet-i milliye açısından hayatî derecede önemli olan maddeleri kabul ederek diğer maddelerin görüşülmesini bir sonraki toplantı yılına bırakmış ve neticede her iki meclis tarafından da kabul edilen 24 maddelik değişiklik resmiyet kazanmıştır. Kanun-i Esasî’nin 3., 6., 7., 10., 12., 27., 28., 29., 30., 35., 36., 38., 43., 44., 53., 54., 76., 77., 80., 113. ve 118. maddeleri değiştirilmiş ve 119. maddesi kaldırılarak yerine üç yeni madde ilâve olunmuştur . 1909 Kanun-i Esasî Tadîlâtının Değerlendirilmesi: Kanun-i Esasî Encümeni Mazbatası’nda da ifade edildiği gibi anayasa tadîlâtının altında yatan ana saik, hâkimiyet-i milliyeyi tesis etmektir. Bu itibarla yapılan tadîlât ile padişahın yetkilerinin ciddi oranda törpülenmesi oldukça manidardır. Öncelikle padişaha Meclis-i Umumî önünde Kanun-i Esasî’ye riayet edeceğine ve vatan ve millete sadık kalacağına dair getirilen yemin etme zarureti, meclisi ve mecliste tecelli eden hâkimiyet-i milliyeyi teorik planda padişahın üzerine çıkarmıştır (KE Muaddel 3. Madde). İkinci olarak Padişahın Heyet-i Vükelâ ve Meclis-i Mebusan üzerindeki nüfuzu büyük ölçüde kırılmıştır. Bütün kabineyi atama yetkisi elinden alınan padişah, sadece sadrazamı atayacak ve kabine sadrazam tarafından teşkil olunacaktır. Padişah’ın meclisi fesh etmesi zorlaştırılmış ve bilhassa 1878’deki gibi bir uygulamayla meclisi süresiz tatil etmesinin önüne geçilmiştir (7. Madde). Vükelânın Meclis-i Mebusan’a karşı mesuliyeti anayasal bir ilke olarak benimsenmiş ve güvenoyu müessesesi kabul edilmiştir. Buna göre heyet-i vükelâ hem toplu olarak hükümetin genel siyasetinden hem de tek tek kendi nezaretleri dairesindeki icraattan Meclis-i Mebusan’a karşı mesûldür (30. Madde). Meclis-i Mebusan’ın hakkında güvensizlik oyu verdiği bir nazırın nazırlığı düşmekte; güvensizlik oyunun sadrazam için verilmesi durumunda ise bütün kabine düşmektedir (38. Madde). Yasama ve yürütme, yani meclis ve hükümet arasındaki ihtilaflarda meclis kararı nazarî olarak üstün bir hâle getirilmektedir (35. Madde). Padişahın daveti ile açılmasına son verilen Meclis-i Umumî’nin çalışma süresi dört aydan altı aya çıkarılmıştır (43. Madde). Hâkimiyet-i milliyenin tesisi bağlamında mühim bir yenilik olarak mebuslara kanun teklif etme hakkı tanınmıştır (53. Madde). Meclis-i Mebusan riyasetinin seçim yoluyla belirlenmesi usûlü de padişahın meclis üzerindeki nüfuzunu kıran hususlardan biri olmuştur (77. Madde). Bütçe’nin meclisin denetiminden geçtikten sonra yine meclis tarafından kabul edilecek olması, hükümetin meclise karşı sorumluluğu ilkesini pekiştirmiştir (80. Madde). Kişi hak ve hürriyetleri bağlamında ise 1909 Kanun-i Esasî tadîlâtının en mühim adımı, 1876 metninin meşhur 113. maddesini kaldırarak istediği kişiyi sürgüne gönderme yetkisini padişahın elinden almak olmuştur. Şahsî hürriyet, anayasal haklar içinde tanımlanarak güvence altına alınmış ve kanun dışı tutuklama ve cezalar men edilmiştir (10. Madde). Postahanedeki evraklar ve mektuplar mahkeme kararı olmaksızın açılamayacaktır (119. Madde). Kanun dairesinde serbest bırakılan matbuatın, basımdan önce teftişe tabi tutulamayacağı hükme bağlanmış ve demokrasilerin vazgeçilmez unsuru olan düşünce hürriyeti nazarî olarak hayata geçirilmiştir (12. Madde). Yine demokrasilerin olmazsa olmazlarından olan toplantı hakkı (hakk-ı içtimaa) ve gizli ve ayrılıkçı olmamak kaydıyla cemiyet teşkil etme hakkı Osmanlı vatandaşlarına verilmiştir
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.