NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

En tehlikeli çukur içimizdekiydi. Çünkü oraya yuvarlandığımızda bizi kurtarabilecek kimse olmazdı. Tek yardımcı vicdanımızdı. Vicdan, uzlaşılması en zor düşmandı. Yardımcı olarak yalnızca onun olmasıysa, çukurdan çıkmayı imkansız kılıyordu. Ben içimdeki çukura ikinci defa yuvarlanmıştım. Birincisinde vicdanımı yok sayıp kurtulmuştum o çukurdan. Ama unuttuğum bir ayrıntı vardı; ikinci defa bu çukura düştüğümde yanımda sadece vicdanımın kalacaktı.
Oğuz, pisliğin tekiydi. Benim ona olan sevgimi kullanıp, bir kızın başına dünyada gelebilecek en kötü şeyi yapmaya kalkmıştı. O kadar iyi göstermişti ki kendini hiç düşünmeden her dediğine inanır olmuştum. Ela bile ona güvenmişti.
O günü unutmak için çok uğraşmıştım ama hala dün gibi aklımdaydı. Okulumuzun ikinci senesiydi. Oğuz’la tanışalı neredeyse bir yıl olacaktı. Bizim okulda okumuyordu. Okulun karşısındaki kafenin sahibiydi. Bizim ders çalışmaya gittiğimiz o lanet kafenin. Hayatıma o iğrenç insanın girdiği kafe.
Ben ders çalışırken telefonla arayıp görüşmek istediğini söylemişti. Her zamanki halinden çok farklıydı. Aklıma anılar doluşurken telefon elimden düşmüştü. Zaten telefon o cümleden sonra kapanmıştı ama ben kendime gelememiştim. Oğuz’un beni bir uçurum kenarında bir kulübeye getirmişti.Üstüme gelmeye başladığında ne olduğunu anlayamamıştım.Sonra aklıma televizyonda izlediğim haberler gelirken, Oğuz’un bana bunu yapmayacağına kendimi inandırmaya çalıştım.
Ama gerçeklerin yüzüme bir tokat gibi çarpması uzun sürmemişti.Oğuz’un ağzından çıkan kelimeler gözyaşlarıma sebep olurken neden bana bunu yaptığını anlamlandırmaya çalışıyordum. Bir kıza tecavüz etmek,dünyanın en adice şeyiydi. Düşünme yetimi kaybettiğimde elime geçen vazoyla Oğuz’un kafasına vurmuştum. O yere düşerken ben korkuyla telefona sarılmış ve Ela’yı aramıştım. Sonrasıysa tamemen korkunçtu. Ela gelene kadar dışarıda beklemeye karar vermiştim ama o gelene kadar Oğuz uyanmıştı. Dışarıya çıktıında yüzünde gördüğüm ifade dehşete düşmeme sebep olmuştu. Üzerime doğru geliyordu ama ben kaçamıyordum bacaklarım tutmuyordu. Bir iki adım gerilediğimde arkamda uçurumu görmemle duraklamıştım. Gözüm Oğuz’a kaydığında bana yaklaştığını fark etmiştim.Anlık korkuyla onu uçuruma doğru ittiğimde düşüşünü ağlayarak izlemiştim.
Ela geldiğindeyse Oğuz’un bedenine öylece bakıp beni kolumdan çekip oradan götürmüştü.Tek bir soru bile sormadan bana sarılmıştı.Yol boyunca ağlamıştım o ise sadece saçlarımı okşamıştı. Uçurum fazla yüksek değildi ama oradan düşen bir insanın kurtulma olasılığı yok denecek kadar azdı. Hem Oğuz’un bedeni hareketsizce orada yatıyordu. Şimdi nasıl ölmemiş olabiliyordu?Sesini duymuş olmasam böyle bir şeye asla inanmazdım. Ama telefondaki onun sesiydi.
Duvarın dibine çöküp yüzümü yıkayan gözyaşlarını elimin tersiyle sildim. Sildiğim gözyaşlarının yerini yenileri alırken o gün içimdeki çukurda yok saydığım vicdanım su yüzüne çıkmaya başlamıştı. Hem de eskisinden daha büyük ve korkunç şekilde.
Onu ben uçurumdan itmiştim,şimdi bana hesap sormaz mıydı? “Tabii ki soracak.”diyen içimdeki sesi yok sayamadım.Çünkü gerçekleri söylüyordu.Bunca zaman söylediklerini duymazdan gelmiştim. Ama artık konuşma sırası onundu. Yalanların zamanı tükenmişti,vakit gerçeklerin vaktiydi. Şimdi vicdanım konuşacak ben sadece dinleyecektim.

O gün eve geldiğimdeki halimi hatırladım. Ela’ya olanları anlatırken yaşadığım o dakikaları. Ela’nın yüz ifadesini ve gözlerinde oluşan hüznü. Farklıydı bakışları. Fazla anlam yüklüydü.Anlayamamıştım ama sadece bana olanlara karşı duyduğu hüznü barındırmıyordu,gözleri. Beni avuturken eğer kendimi korumasaydım o aşağılık hayvanın bana yapacaklarından bahsedip beni rahatlatmaya çalışıyordu. Halbuki ikimiz de iyi biliyorduk, başkaları bun bahane olarak kabul etmezdi. Belki yarın kapımıza dayanacaklardı. Hapse girecektim ve okul hayatım bitecekti.
Ama olmamıştı. Ne bir polis ne bir insan. Kimse bize onu sormamıştı. Konu yok olmuştu. Sadece gece kabuslarım kalmıştı geriye. Merak etmiştik ama sorgulayamamıştık. Kimsenin cesedi bulamadığını düşünüp olayın üstüne toprak atmıştık. Ama hiçbir zaman tam manasıyla yok olmamıştı.
“Ece.”Buğra’nın sesini duymamla irkildim. Zihnimde kol gezen anıları bir kenara itip ellerimle gözyaşlarımı silmeye çalıştım. Ama pek başarılı olduğum söylenemezdi.
“Ağlıyor musun sen?” endişeli sesi kulaklarımı doldurduğunda başımı olumsuz anlamda salladım. Yanağımdan süzülen gözyaşıysa yalanımı ortaya çıkarmaya yetmişti. Koşar adım yanıma gelip benim gibi yere çömeldiğinde sadece bakışlarımla onu izlemiştim. Bir an da beni kollarına almasıyla neye uğradığımı şaşırmıştım. Ama sanki kollarım onu bekliyormuş gibi anında ona sarılmıştı. Tutmaya çalıştığım hıçkırıklarım da kendini göstermeye başladığında bu defa onları kendi haline bırakmayı seçtim. Ne kadar inkar etmeye çalışsam da şu an Buğra’ya ihtiyacım vardı. Daha doğrusu güvenli kollara sığınmaya ihtiyacım vardı. O gün yaşadıklarım zihnimde defalarca tekrar ederken Buğra’ya daha sıkı sarılmıştım.
“Ne oldu güzelim?”şefkatli sesini duyduğumda kendimi ondan uzaklaştırdım. Gözlerimi şefkate bulanmış gözlerine sabitleyip öylece bekledim.
“Beni buradan götür Buğra. Lütfen.”ağlamaktan çatallaşmış sesimi ben bile yadırgamıştım. Çaresizdim ve çaresizliğim kelimelere bile yansıyordu. Buradan gitmeliydim. Konağa böyle giremezdim. Buğra’ya baktığımda ceplerine bakıp yerden kalkmıştı. Bana elini uzattığında hiç tereddüt etmeden elimi onun eline bıraktım. Onun elinden destek alarak girişe park ettiği arabaya binerken nereye gideceğimizi düşünüyordum. Kimseyi görmek istemiyordum. Sessizliğe ihtiyacım vardı. Düşünmeliydim, daha sonra yüzleşecektim. Üç yıldır kaçtım vicdanımla ve Oğuz’la.
Onu bir kez daha göreceğimi düşünmek bile korkudan titrememe yeterken bunu yapacağıma bir türlü inanamıyordum.

Saatlerdir Buğra’yla evlenmeden önce konuştuğumuz tepede yan yana oturuyorduk. Ne o konuşuyordu ne de ben. Sadece arada bana bakan gözlerini yakalıyordum, o kadar. İçimden bir ses ona her şeyi anlatmamı söylerken diğer yanım böyle bir şeyi asla yapmamam gerektiğini savunuyordu. Her zamankinin aksine bu sefer onların kavgalarını dinlemedim. Zaten kararım belliydi. Buğra bana sarıldığında, şefkatle bana baktığında kararımı vermiştim. O benim kocamdı. Evet, onunla zorla evlenmiştim ve onu sevmiyordum. Belki gerçek karı-koca değildik. Yine de Buğra benim kocamdı. Şu an yanımdaydı ve beni anlıyordu. Önemli olan buydu. Belki birkaç gün sonra benimle dalga geçecekti. Bu bile umurumda değildi. İlk defa sadece bu anı düşünmek istiyordum.
Gözlerimi sıkıca yumup her şeyi anlatmaya başladım. Oğuz’un bizim masamıza oturup bizimle tanıştığı günden, o lanet güne kadar her şeyi. Son olarak da Ela’yla olan telefon görüşmesinden bahsetmiştim. Ben sustuğumda Buğra’ya bakmaya korkuyordum. Bir an da oturduğu yerden kalkmasıyla ona döndüm. Gözyaşlarım yüzünden gözlerim buğulanmıştı. Yüzünü pek net göremiyordum ve bu, ne düşündüğünü anlamamama sebep oluyordu. Acaba beni polise mi götürecekti? Eğer öyle bir şey olursa suçlu kabul edilir miydim? Sonuçta Oğuz ölmemişti. Yine de onu uçuruma ittiğim için ceza alırdım.
“Nereye?”tereddütle kısık çıkan sesimi duyduğundan emin değildim. Ama duymadıysa tekrardan sorabileceğimi sanmıyordum.
“O şerefsizin cezasını kesmeye. Eğer sen yüzünü görmek istemezsen anlarım. Sen bana telefonunu ver, ben halledeceğim.”Buğra’nın sözleriyle derin bir nefes alırken ben de yerimden kalktım. Onun yüzünü görmek istemesem de bazı şeylerin sonuca bağlanması gerekiyordu. Benim aklımda bir yığın soru kalacaktı ve bu sefer konuyu eskisi kadar çabuk kapatamayacaktım. Hem yanımda Buğra vardı, bana bir şey yapmasına izin vermezdi.
“Ben de gelsem iyi olacak.”anlayışla başını salladığında ben de arabaya bindim. Buğra avucunu açtığında konaktan ayrılmadan önce cebime sıkıştırdığım telefonu çıkarıp avucuna bıraktım.

Ela’nın söylediğine göre Oğuz Mardin’e geliyordu. Uçağa binmiş, buraya geliyordu. İlk duyduğumda şok olmuştum ama onun gibi bir deliden her şeyin bekleneceğini hatırlayıp kendime gelmiştim. Şimdi havaalanında oturmuş, İstanbul uçağından inenleri izliyorduk. Kapıdan çıkan onu gördüğümde yanımda duran Buğra’nın koluna tutundum. Bir an dengemi sağlayamayacak gibi olmuştum. Gözlerimi ondan ayıramazken gözyaşlarım bugün bilmem kaçıncı kez akmaya başlamıştı. Buğra’nın elimin altındaki teninin gerildiğini hissettim. O da bakışlarımı takip edip Oğuz’u bulmuştu.
İleriye atılacağı sırada koluna daha sıkı yapıştım.
“Lütfen gitme. Burada olmaz. Beni yalnız bırakma.”Eskisi yerine dönüp kolunu belime sardığında ben de ondan destek almaya çalıştım. Çünkü bacaklarım titriyordu.3 yıl önce bana tecavüz etmeye çalışan şerefsiz şimdi on adım uzağımdaydı.
“Korkma güzelim. Ben yanındayım.”Buğra’nın sözleriyle başımı kaldırıp ona baktım. Şu an gerçekten sevgi dolu çiftler gibiydik. Ama bu beni rahatsız etmiyordu. Gıcık Buğra’yı hatırlamak istemiyordum.
“Beni karşılamaya mı geldiniz?”Oğuz’un sesi beynimde yankılanırken gözlerimi Buğra’nın yüzünden çekip yanımıza gelmiş olan Oğuz’a çevirdim. Eskiden gözlerine bakarken mutluluk duyuyordum, şimdiyse içimde sadece nefret vardı.
“Daha da güzelleşmişsin prenses. Tanımakta zorlanmadım desem yalan olur. Saçlarını uzatmışsın sanırım.”Bana uzanan eliyle geriye kaçarken Buğra’ya daha çok sokulmuştum. Oğuz’sa Buğra’nın mengene gibi yapıştığı koluna alayla bakıyordu.
“Karını çok seviyorsun sanırım.”alayla mırıldanmasıyla Buğra birkaç küfrü ardı ardına sıralayıp Oğuz’u önümüze itti.
“Yürü. Ağzını burnunu kıracağım ama burada değil. Eğer hala biraz adamlığın kaldıysa sesini çıkarmazsın.”Oğuz sadece kahkaha atıp önüne dönmüştü. Kesinlikle delirmişti. Ben bile Buğra’nın bakışlarından korkmuştum. O hala nasıl gülebiliyordu?

Ona her şeyi anlattığım tepeye geldiğimizde Buğra arabayı sert bir frenle durdurup kendini dışarıya atmıştı. Arka kapıyı hızla açıp Oğuz’u dışarıya çıkardığına ben arabadan korkuyla onu izliyordum. Oğuz’un suratın ardı ardına yumruklarını geçirmesiyle kapımı açıp dışarı çıktım. Buğra fazla ileri gitmeden onu durdurmalıydım. Hoşuma gitse bile Buğra’ya zarar gelmesini istemiyordum. Şu anlık etrafta kime gözükmese bile, bir kişi bile bu sahneyi görürse bütün Mardin çalkalanırdı.
“Yeter, Buğra.” Sesimi bilerek yüksek tutmuştum. Buğra’nın beni duyduğundan emin olmalıydım. Zaten çok fazla zaman geçmeden Oğuz’u yere fırlatıp vurmayı kesmişti. Onunla birlikte ben de derin bir nefes alırken bakışlarımız birbirini buldu.
“Çifte kumrulara bakın. Nasıl, mutlu musun bari? Bebek var mı bebek?”Oğuz’un patlamış dudağına rağmen alayla konuşmasına şaşırmadan edemiyordum. Bu nasıl bir cesaretti?
“Elimde kalmak istemiyorsan o çeneni kapalı tut.”Buğra’nın kükremesiyle biraz geriledim. Bu işin sonunun nereye varacağını çok merak ediyordum. Böyle konuşmamız imkansızdı. En azından son defa Oğuz’la konuşmalıydım ve bu mevzu burada kapanmalıydı.
1 Hafta Sonra
Yaşananlar o gün o tepede kalmıştı. Buğra Oğuz’un kafasına silahı dayamıştı ve eğer karşımıza bir daha çıkarsa onu öldüreceğine yemin etmişti. Tabii ki bunlar biz konuştuktan sonra olmuştu. Daha doğrusu konuşmaya çalıştıktan sonra. Şimdiyse Buğra kendini buradaki işler vermişti ve neredeyse hiç konağa uğramıyordu. Özcan babanın dediğine göre işler fazla yoğunmuş ve bu yüzden Buğra şirkette sabahlıyormuş. Bu açıklamayı duymadan önce Buğra’nın benden kaçtığını düşünüyordum. Oğuz olayında yanımda durmuş olsa bile, sonradan pişman olması olasıydı.
Yatak odasını toplamayı bitirip odanın kapısını araladığımda Buğra’nın içeriye dalmasıyla geriye doğru sendelemiştim. Buğra’ysa umursamadan elimi ellimin içine alıp odadan çıkmıştı. Neler oluyordu yine?
“Buğra.”cevap vermeyip hızla merdivenleri inmeye başlamasıyla ben de ona ayak uydurdum. En iyisi yaşayıp öğrenmekti. Başka seçeneğim de yoktu aslında. Buğra’nın pek bir şey söyleyeceğini sanmıyordum.
Avluya çıktığımda herkesin yüzünde oluşan tebessüm afallamama sebep olmuştu. Bize mi gülmüşlerdi. Ben de zorla olsa gülümseyip Buğra’ya ayak uydurdum. Beni arabaya bindirip kendi de sürücü koltuğuna geçtiğinde arabayı çalıştırmıştı.
Kısa zaman sonra görmeye alışık olduğum tepeye gelmiştik. Yine bir şey mi konuşacaktık? En son buraya geldiğimizde pek de hoş şeyler olduğu söylenemezdi.
Buğra’nın kapımı açıp beni çıkartmasıyla iyice meraklanmıştım. Ben öylece dikilirken Buğra’nın karşıma gelip ellerime bir dosya bırakmasıyla şaşırmıştım. Çünkü dosyanı üstünde büyük harflerle “Boşanma Sözleşmesi” yazıyordu.
“Ece. Berdel yoluyla evlendiğimiz doğru. İlk başlarda birbirimizden nefret de ediyorduk. Ama bence artık birçok şey değişti. Hala birbirimize aşık olmasak bile alıştık. Konağa gelmediğim günlerde bol bol düşündüm. Bence biz de deneyebiliriz. Ama eğer denemek istemezsen seni anlarım. Berfin hamile. İstersen Kerem’i hemen arayıp boşanma davasını başlatabilirim. Kabul edersen de kağıtlar elinde yırtıp atabilirsin.”Buğra’nın gözlerindeki parıltıları izleyip söylediklerini düşündüm. O ve ben biz olmayı başarabilir miydik? Mutlu olabilir miydik? En önemlisi deneyebilir miydik?
“Kerem’i ara.”diye cevap verdiğimde yüzünün aldığı şekil görülmeye değerdi. Yine d etek kelime etmende cebinden telefonu çıkarıp Kerem’İ aramıştı ve kulağına koymuştu.
“Kardeşim sen davayı…”elinden telefonu çekip kendi kulağıma koydum.
“Biz vazgeçtik Kerem. Sendeki sözleşmeyi yırtıp atabilirsin.”cevap vermesini beklemeden telefonu kapatıp Buğra’ya uzattım.O hala benim yüzüme bakıyordu.
“Sadece deneyeceğiz. Eğer öküzlüğünü filan görürsem, sözleşmeyi devreye sokarım. Bunları yırtmayacağım.”elimdeki dosyayı gösterip konuştuğumda bana sarılmasıyla ben de ona sarıldım. Gözyaşlarıyla çok fazla gün geçirmiştik. Biraz da gülmeyi deneyebilirdik. Kötü başlayan hikayemize mutlu bir son hazırlayabilirdik.

     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.