Notes
Notes - notes.io |
Saatleri Ayarlama Enstitüsü, A. H. Tanpınar
Dergâh Yayınları. s.115-119
- Bak doktor, dedim. Benim hiçbir şeyim yok. Sadece talihsizim. Başıma durmadan münasebetsiz işler gelir. Bu talihsizlik daha beni nereye kadar götürecek, bilmiyorum. Bu sefer de başıma mânasız bir iş geldi. Lüzumsuz yere konuştum. Ağzımdan bir kelime çıktı. Onun etrafında bütün bir masal uydurdular. Mahvıma kadar gittiler. Ben maalesef kendim başladığım bir yalanın kurbanıyım. Bunu nasıl yaptım? Niçin yaptım? Bilmiyorum. Fakat bu iş böyle… Bir gevezelik… Başka bir şey değil. Belki burada bütün insanlıkla birleşiyorum. Hepimiz kendi masallarımızın kurbanıyız. Fakat benimki başka türlü oldu. Karımın, çocuklarımın hayatında, kendi hayatımda onun cezasını çekiyorum… Anla beni! Bana insanlar yüklendiler, başka bir şey yok ortada…
Kabil olsa yerde sürünecek, ayaklarına kapanacaktım. Konuşmam boyunca içimden kendimi hep bu vaziyette görüyordum. Bir şeyleri öpmek, yalvarmak, aşağılamak, onda hemen herkesi ve bütün talihi inandırmak istiyordum.
O da durmadan, “Sakin olun, Hayri Bey!” diyordu. Ve ben devam ediyordum:
- Yalan. Anlayın, küçücük bir yalan. Bir şaka!
Daha kendime gelmiş bir hâlde anlatmağa çalışıyordum:
- Aradan bu yalanı çıkarın, hiçbir şey kalmaz, kurtulurum. Hasta filân değilim. Hasta arıyorsanız var!.. Karım hasta! Hem korkuyorum, çok hasta. Yüzü berbattı geçen gün… Evden ayrıldığım gün o kadar değildi! Fakat ben, kendim, benim bir şeyim yok. Sağlam adamım.
Ah o andaki sesim! Nasıl tanıyordum bu sesi ve hıçkıran bütün vücudumu. Bütün ömrümde kaç defa rüyalarımdan kulaklarımda hep aynı gözyaşlarıyla ıslak bu sesle ve içimde bu korkunun ta kendisiyle uyanmıştım. Korku… Korku ve insan, korku ve insan talihi, insanın insana hücumu, o hiç yere düşmanlık. Fakat neyi aldatabilirdim, kime anlatabilirdim? İnsan neyi anlatabilir? İnsan insana, insanlara hangi derdini anlatabilir? Yıldızlar birbiriyle konuşabilir, insan insanla konuşamaz.
Hele Ramiz Bey’in bunları anlamağa, hatta dinlemeğe hiç niyeti yoktu. O hastalığımla, daha doğrusu kendi teşhisiyle alâkadardı. Hem babamı ne diye inkâr edeyim?
- Sakin olun!.. dedi. Maalesef beğenmiyorsunuz. İnkâr değil, beğenmemek. İşler sizde çok karışmış… Evvelâ Mübarek işi karıştırmış. Hikâyesi dolayısıyla evde âdeta muhterem, mukaddes bir yer almış. Evin içinde kıymetler altüst olmuş… Babanızı ikinci dereceye atmış…
- Saat mi? Biçare bir şey!.. Eski, ihtiyar bir saat… Aile yâdigârı.
- Gördünüz mü? Biçare, eski, ihtiyar… Ondan hep insanmış gibi bahsediyorsunuz. Sözünüze dikkat edin! Biçare dedikten sonra, eski dediniz… Yani evvelâ bir insandan bahseder gibi bahsettiniz… Farkında vardınız, eski dediniz! Eşya oldu. Bu sefer gönlünüz razı olmadı, ihtiyar sıfatını kullandınız… Notlarını karıştırdı. İlk günlerde, “tuhaf”, “acayip hâller”, “keyfilik”, “ihtiyarilik”, “yaptığı işler” tabirini kullanmıştınız!
- Yani?
- Yani çocukluğunuz bu saatin eve getirdiği hava içinde geçmiş… Babanız bile onu kıskanmış… Anneniz Mübarek adını verdiği hâlde babanız “Menhus” adını koymuş, nasıl oldu da parçalamadı şaşıyorum. Çünkü babanız sizden evvel tehlikeyi görmüş…
- Parçalamak değil amma, satmak istiyordu…
Doktor sevinçle yerinden fırladı. Davasının bir ispatını daha vermiştim.
- Yani evden uzaklaştırmak istiyordu.
Başımı eğdim, yalan değildi. Babam bu saate âdeta düşmandı. “Bana hiç rahat vermiyor ve menhus evimi âdeta zaptetti…” deyip duruyordu.
Yeniden kuvvetlerimi topladım. Yeniden anlatmağa çalıştım. Başka ne yapabilirdim?
- Doktorcuğum lutfet! Bunlar mâkul şeyler değil. Adamcağız ağzından iki kelime kaçırdı diye… Saat kıskanılmaz… Eşya kıskanılır mı hiç? Başkasında olsa anlarım. Kendi malını insan kıskanmaz, belki beğenmez, bıkar, atar, satar, yakar, mahveder, amma…
- Sonra Nuri Efendi, Seyit Lûtfullah, Abdüsselâm Bey’ler gelmiş.
- Nuri Efendi ustamdı, dünyanın en iyi adamıydı. Lûtfullah biçare bir meczuptu, söyledikleri yaptıkları beni eğlendirirdi. Masal gibi hoşuma giderdi. Abdüsselâm Bey’e gelince çok iyiliğini gördüm.
- Evet amma, hepsinin muayyen bir devresi var. Ayrı ayrı zamanlarda peşlerinden gidiyorsunuz.
Yavaş yavaş içimde bir telâş başlamıştı. Acaba böyle miydi? Muhakkak ki, hepsine ayrı ayrı bağlanmıştım. Doktor Ramiz birdenbire büsbütün amansız kesildi:
- Çocuğunuzun adını Abdüsselâm Bey’in vermesini ne ile izah edersiniz?
Tekrar ellerimi uzattım. Akıl ve mantığa, o tek selâmet yoluna dönmesi için yalvardım:
- İnsaf doktor, insaf… Nezaket meselesi, evinde oturuyordum. İyiliğini görmüştüm. Velinimetimdi… Teberrüken, teyemmünen, eskilerin dediği gibi takdisinimet için, ne derseniz deyin…
- Yani bir kelime ile size babalık etmişti. Siz de içinizden bunu kabul etmiştiniz… O kadar kabul etmiştiniz ki, adamcağız kızınıza kendi anasının adını veriyor.
- Bu da benim kabahatim mi? O verdi, yanlışlık…
- Tabiî… Bu rolü ona siz aşıladınız!.. Telkin meselesi. Siz kuvvetli adamsınız Hayri Bey, kuvvetli bir hasta yahut…
Artık bütün mukavemetim kırılmıştı. Nerdeyse yalnız ona bakacak, ona şaşıracaktım. Nasıl muhakeme esnasında günlerce herkese şaşırdımsa, “Nasıl oluyor da böyle düşünebiliyorlar!” diye hayret ettimse… Galiba bizi benzerlerimizin karşısında her gün birkaç defa çıldırmaktan bu hayret kurtarır.
Cıgaramı söndürerek ayağa kalktım:
- Bu kadarı fazla değil mi doktor?.. dedim. Vâkıa babama pek hayran değildim. Acayip tabiatları vardı. Huysuzdu, fazla konuşurdu, kendisini idare edemezdi. Hülâsa pek öyle sevilecek, hürmet, riayet edilecek bir adam değildi. Yahut talihsiz adamdı. Ama yine babamdı. Sevmesem bile acırdım. Öyle iyi, mazlûm tarafları da vardı ki… Onun üstüne bir başkasını aramak… Hem zavallı adamın ölümünden şu kadar yıl sonra. Hem ben kendi annem değildim ki kendime başka baba seçeyim…
O eliyle işaret ederek oturttu.
- Doğru, doğru… Fakat ne yapalım ki, vâkıa bu. Sözlerinizin kendisi de bunu gösteriyor. Rahmetli pek öyle sevilecek, hürmet, riayet edilecek adam değildi, demediniz mi? Halbuki bir baba daima sevilir, hürmete şayan görülür. Bu ister istemez böyledir. Bakınız, babanızı kıskanmıyorsunuz, normal vaziyette baba kıskanılır. O zaman iş değişirdi. Babanızı kıskanmadınız.
Neyini kıskanacaktım zavallının?
Her ağzımı açışta doktorun gülüşü daha mânâlaşıyordu.
- Kıskanmadınız! Çünkü onda meziyet bulmadınız. Telâşa lüzum yok. Bu cins şeyler herkeste bulunur. Siz biraz fazla bu iş üzerinde gecikmişsiniz. Baba olamamışsınız... Baba olunca geçer...
- Baba olamadım mı? İki çocuğum var... Hem ikincisinin adını ben koydum... İnsaf edin! Ahmet'in adını ben koydum.
- Abdüsselâm Bey öldüğü için... Mamafih sonuncu babanızın ölümü ile size bir nevi istiklâl ve olgunluk gelmiş olabilir. Mesele şimdi bu kompleksin neticelerinden kurtulmanızda. Zaten şuur altında bir hadise olduğu için kendi kendisi kaldıkça ehemmiyetsiz bir şeydir. Ehemmiyetsiz ve hatta tabiî bir şey. Bilhassa bugünkü cemiyetimizde. Çünkü içtimaî şekilde bu hastalık hemen hepimizde var. Bakın etrafa, hep maziden şikâyet ediyoruz, hepimiz onunla meşgulüz. Onu içinden değiştirmek istiyoruz. Bunun mânası nedir. Bir baba kompleksi değil mi?.. Büyük, küçük hepimiz onunla uğraşmıyor muyuz?.. Şu Etilere, Frikyalılara bilmem ne kavimlerine muhabbetimiz nedir? Baba kompleksinden başka bir şey mi?
Tekrar ayağa kalktım. Kaçmak istiyordum. Fakat kahvelerimiz gelmişti. Yerime oturdum.
- Bu günlük bu kadar yetmez mi?.. diye yalvardım.
- Hayır, oturun ve beni dinleyin! Siz de bilirsiniz ki psikanaliz...
Boynumu büktüm, kollarımı açtım.
- Doktor nerden bileceğim ben onu? Ben cahil bir adamım. Hayatımı on defa dinlediniz. Doğru dürüst okumadım. Babam kâfi derecede sert değildi. Beni okutamadı.
Birdenbire durdum. Yine kendimi ele vermiştim. Babamı beğenmediğimi gösteren sözler söylemiştim. Sözü değiştirmek istedim.
- İyi kötü biraz saatten anlarım, işte o kadar!
|
Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...
With notes.io;
- * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
- * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
- * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
- * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
- * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.
Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.
Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!
Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )
Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.
You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;
Email: [email protected]
Twitter: http://twitter.com/notesio
Instagram: http://instagram.com/notes.io
Facebook: http://facebook.com/notesio
Regards;
Notes.io Team