Notes

_Doğu Himalayalar da sakinleşmek, kafa dağıtmak... Bu gerçekten huzur verici hissettiriyor!_

Rutin bir günün sonunda gelmiştik. Felix ve Ben eve dönerken yine her zamanki gibi öğrencilik yıllarımızdan bahsedip kendi aramızda anılarımıza dönüyorduk. Eve varmadan önceki uzun ve dar ara sokaklarda Felix’in botunun sesi duvarlardan yankılanıp yolu adeta bizden önce gidiyordu. Gece olmasından dolayı olacak ki her zaman gittiğim yolu ezberimde bilmeseydim önümü görmekte zorlanacağımı söyleyebilirdim. O sırada sokağın köşesinde gölgelerin içinde bir kıpırtı fark ettik. Felix ve ben birbirimize bakıp olayı anlamaya çalışana kadar maskeli bir kişi bana ve Felix’in koluna yapıştı. İkimizi de kolundan sıkıcı tuttu ve bir anda kendimizi bir tepede bulduk.

Etrafıma bakındığım zaman **Bhutan Krallığının** semalarında olduğumu anladım. Tepeden aşşağıya bakıp krallığı gördükten sonra gördüğüm ilk şey Felix’in suratındaki aptal şaşkınlık ifadesiydi. Olayların hızlı gelişmesinden dolayı bir an kaçırıldığımızı düşünerek asalarımızı çekip bizi cisimleyen kişiye doğrulttuk. O sırada karanlıklar içinde kalan maskeli kişi yavaşça maskesini çıkarttı.

Ben az evvel yaşadığımız olay yüzünden şaşkınlıktan deliye dönen Felixden daha şaşırmış bir halde “Anne?!” diye içimden geçirdim. Hızlıca asamı Charles Maximilian’ın verdiği kılıfa koyup ona doğru koştum ve sımsıkı sarıldım! “Ah Annem seni gerçekten çok özledim...”

Anneme sarıldıktan sonra omzunu arkasından bizi bekleyen Raguel ve Micheal Amcamı gördüm. Bir şeyler döndüğünü belliydi... Annem yavaşça omuzumdan tutarak ‘’Baban Nerde Nero’’ diye sordu? Ben şaşırmış bir yüz ifadesi ile bilmediğimi ve uzun zamandır konuşmadığımı söyledikten sonra annem bana şu cümleleri kurdu; *“Nero baban ile uzun zaman önce ayrıldım. Bunu senin üzülmeni ve eğitimini etkilememesi için senden gizli tuttum ama sorunlar bununla yetmezmiş gibi Babanın başka bir kadından çocuğu olduğunu öğrendim.*”