Notes

tamamen kronolojik bir anlatım olmayabilir, tarihin farklı basamaklarına sıçrayıp geri de dönebiliriz. Ancak yapboz parçaları yerine oturacaktır.

Meydanı ilk olarak Roma İmparatoru Septimus Severus Şekillendirmiştir. İtalyada at yarışlarının ve gladyatör dövüşlerinin yapıldığı circus maximusa benzer yüzbin kişilik bir hipodrom ortaya çıkmıştır. Tam ortasında, Spina denilen bölgede, tüm dünyadan getirilen anıtsal yapılar, heykeller bulunuyordu ve bunların çoğu Latin istilasında kaçırıldı.

Burada göreceğimiz pek çok önemli tarihi eser Bizanslı büyük Jüstinyen döneminde veya Kanuni Sultan Süleyman döenminde inşa edildi. İstanbul'un arkeolojik ve mimari dokusunu en çok etkilmiş hükümdarlar bunlardır. Tabi ki şehri Roma'nın başkenti yapan Büyük Konstantin de unutulmamalıdır.

Alman çeşmesi 2.Wilhelm tarafından Osmanlılara bir dostluk hediyesi olarak sunulmuştur. Osmanlı ve Alman İmpratorluğu 1.dünya savaşında müttefiktirler.

Hİpodrom'un kenarlarında şu an müze olarak kullanılan eski saraylar, camiiler ve hamam tipi yapılar vardır. Hipodrom Osmanlı döneminde de at meydanı olarak kullanılmış, çeşitli kutlamlar, oyunlar ve müsabakalar burada gerçekleştirilmiştir.

Spina
Konstantin bu alana anıtlar diktirdi.

Dikilitaş,
3.Tutmosis döneminden kalma tebdeki antik mısır tapınağından getirilmiş. Uzun uğraşlar sonucu bu meydana dikilmiştir. Roma'nın görkem ve hakimiyetini de simgelemektedir. Şehri koruyan bir tılsımdır. Istanbul'daki en eski eserdir. Taşın kaidesinin ön yüzünde imparatorluk kathismasını görüyoruz. Kathisma imparatorluk locası anlamına geliyor ve roma imparatorları buradan halkı selamlıyordu. BU loca şu anki sultanahmet camii'nin olduğu yerde bulunmkataydı ve buraya Büyük saraydan ve ayasofyadan gizli yeraltı geçitleri ve bağlantılar mevcuttu. İmparator tüneller vasıtası ile istanbulun altından bir yere gidip gelebiliyordu. (Talha Uğurluel )

Yılanlı Sütun
Yunanistandaki antik kehanet merkezi olan Delfi Apollon tapınağından getirilmiştir. Şehri yılan, çiyan, akrep ve böceklerden korumaktadır.
Biraz bahsedelim, bu eser aslında yunanların persleri yenmesi şerefine, pers ordusunun silahlarını eriterek yapılmış birbirine sarılmış üç yılanın heykelidir. Bu yılanların ağzından eskiden su akmaktaydı. Bu antik eser, Roma ve Osmanlı İmparatorlarının yanı sıra Aristo ve büyük İskender'i gördü. Ne yazıkki yılan başları bir yeniçeri ayaklanmasında koptu. Roma ve Osmanlı'da burası hep ayaklanmalara konu oldu. Bu kopan yılan başlarından birinin çenesi Londra British Museumdadır. İngiliz ordusu istanbulda izinsiz kazı yapmıştır. Yılan başının üst kısmı ise İstanbul Arkeoloji Müzesindedir.

Örme Taş
Bu anıt 7. Konstantin zamanından yani 10. yüzyıldan kalmaydı. Üzerindeki yaldızlı bronz kaplama haçlılar tarafından eritilerek alınmıştır. Burada antik yunan ve Mısırdan getirilen dikilitaşlar varken neden bir tane de romalıların diklitaşı olmasın diye düşünülerek yapılmıştır.
***
Sultanahmet Camii'n yerinde eskiden sokullu mehmet paşanın sarayı, ve daha da öncesinde bizans saray kompleksinin yapıları vardı. Sultan Ahmet Bu paşa sarayını yıktırdı ve molozları buraya dökerek meydanın zemin seviyesini yükseltti.

Eskiden burada olan bir Altın ejderha şu an Belçika Gent şehrindedir. Buradan çalınan çeşitli eserler avrupanın çeşitli ülkelerine kaçırılmıştır.

Osmanlının son dönemlerinde Ulusal Mimari Akımı ortaya çıkmış ve Selçuklu mimarisinden izler taşır.
* (Vedat Tek) tapu kadastro binası

Pargalı İbrahim Paşa Sarayı'nın inşasında Roma/Bizans kalıntıları da kullanılmıştır. Bu coğrafyada yer alan her medeniyet kendinden öncerki medeniyetlerin yapısal unsurlarını kullanmıştır. Böylelikle tarih burada adeta katmanlar halinde üst üste inşa edilmiştir. Bu sarayın içinde hipodroma ait bazı bölümler ve duvar kalıntıları da izlenebilir. Şu an burası Türk-İslam eserleri müzesidir. Binanın dışındaki bu balkonda padişahlar meydandaki eğlence ve düğünleri seyrederdi. Binanın eski yerinde hipodromun trübinleri yer alıyodrdu.


2nd largest Rotunda, Hagia Efemia, 2th Theodosius and his men