Notes

Gümüşgül vadisine bağlı olan Ymbel köyünde yine sıradan bir gündü. Sabah taverna açılır, köylüler gündelik işlerini yapmaya başlardı. Bu küçük köyde günler genel olarak bu şekilde geçerdi ve köy halkı bu durumdan oldukça mutluydu. Köyde yaşayan Beiveleis ailesinin evi bu sabah fazla sesliydi bunun sebebi ise Haelaydı. Haela hamileydi ve doğurmak üzereydi. Çığlıkları neredeyse bütün köyden duyulabiliyordu. Theodmer ne yapacağını şaşırmış bir biçimde Haelaya yardımcı olmaya çalışıyordu. Fakat Haeladan daha fazla panikliyordu. Diğer köylüler Haelanın sağ salim doğurabilmesi için ellerinden geleni yapıyordu. Zorlu geçen bir kaç saatin ardından küçük Ascal dünyaya gözlerini açtı. Babası Theodmer gibi siyah saçları vardı fakat sarı gözlerini annesi Haeladan almıştı. Beiveleis ailesi küçük ascalın gelişi konusunda çok mutlu ve heyecanlıydı, onu hemen şefkatle kucakladılar.

Haela çok çekici ve konuşmasını bilen bir kadındı. Tatlı dili ile insanlarla çok kolay anlaşabilir ya da pazarlık yapabilirdi. Theodmer ise babasından kalan demirci dükkanını işletiyordu. Çok üst yetenekleri olmasa da ortalamanın üzerinde bir demirciydi. Bu köyde demircilik yapmasının tek sebebi zamanında babasından kalan dükkanı işleteceğine dair babasına verdiği söz yüzündendi Ascal sabahları annesi Haela ile oyunlar oynar onunla köy içinde gezer babası Theodmerin dükkanına uğrar vakit geçirirdi belli bir yaşa geldiğinde Haela ascalın bu konuda yeteneği olup olmadığını görmek için ona nasıl konuşması nasıl davranması ve insanları nasıl etkileyeceği konusunda dersler verirdi ve ascal bu konuda yetenekliydi hızlı kavrıyordu mantıklı ve yakışıklı bir çocuktu insanları etkilemek konusunda gittikçe daha da başarılı olabilirdi ve olacaktı da Aynı zamanda Ascalı köydeki tek öğretmen Seyvelin'in derslerine katılması için yolluyordu orada genel kültür dinler ve kıtanın tarihi hakkında temel bilgileri öğreniyordu ve öğretmeni Seyvelin ile flörtleşiyordu Ascal çapkın denebilecek bir çocuktu dışarıdan bakıldığında yakışıklıydı insanları az da olsa etkilerdi fakat asıl konuşmaya başladığı zaman insanları etkiliyordu.

Theodmer ascala kılıç ve yay dersleri alıp almak istemediğini sordu ascal bu teklifi hemen kabul etti kendini bu yönde de geliştirmek istiyordu ascal güçlüden ziyade çevik bir çocuktu Theodmer kısa bir kılıcın ve kısa yayın ascal için uygun olduğunu düşündü ve ona bunların nasıl kullanılacağını öğretmeye başladı Theodmer metalden ve yaylardan anlardı oğlunun uzun yayı tam şekilde gerebilmek için talim yapması gerekiyordu köydeki Aolis adında bacağına ok saplandığı için emekli olan eski bir korucuya gitti ondan Ascarın hem yay kullanma konusunda ki becerilerini hem de vücudunu eğitmesini onunla talim yapmasını istedi Aolis başta pek yanaşmasa da Ascar isimli gencin hevesini ve çevikliğini gördükten sonra bunu kabul etti Ascalın yay kullanma becerileri gerçekten ümit vaad ediyordu kılıç kullanmakta da yetenekliydi fakat kılıcı daha hızlı savurabilmek icin biraz daha kas gücüne ihtiyacı vardı bu yüzden ascalın kılıcını aldı ve ona 2 hançer verdi talime bunlarla devam etmesi gerektiğini söyledi ascal hançerleri eline alır almaz eline tam oturduklarını farketti ve kendisini aslında başından beri bunlarla talim yapmalıymış gibi hissetti hareketleri değişti hançerlerle kendini daha özgür ve daha çevik hissediyordu daha hızlı saldırıyordu karşısında ki hedefin kritik yerlerine daha rahat vurabiliyordu Aolis bu değişimi hemen farketti ve Theodmere oğlunun kılıcın yanında bıçakla da eğitim alması bıçak kullanımında da büyük bir yeteneğinin olduğunu söyledi Theodmer bu haber karşısında sevinçliydi ve oğluna kendi dövdüğü bir kılıç ve iki hançer vermek istiyordu aynı zamanda terziyle anlaşıp biraz deri almıştı ve bununla ascala bir deri zırh yapcaktı bunları ascalın 50. doğum gününde ona hediye olarak verecekti.

Aolis Ascara sadece vücudunu ve silah becerilerini geliştirmede değil temel savunma saldırı iz sürme avlanma gizlenme farkındalık araştırma yara bakımı hayvan derisi yüzme gibi temel hayatta kalma becerilerini geliştirmekte de yardım ediyordu zaman geçtikçe ascalı tamamen öğrencisi ve oğlu gibi görmüştü öğrendiği ve bildiği belki de daha fazlasını ascala aktarmıştı bunların arasından en çok gizliliği ile ön plana çıkıyordu ascal farkındalığı ortalamanın üstündeydi ve iyi bir araştırmacıydı küçük detayları erken farkedebiliyordu ve bazı zamanlar aolis ascalın inanılmaz şekilde odaklandığını ve bu olduğunda önceki rekorlarını kırdığını farkındalığının arttığını ya da bazı şeyleri araştırırken hemen anladığını farkediyordu bunlar olduğu zaman sanki ascalın etrafındaki hava ve atmosfer değişiyor yaptığı şeye vücuduyla beraber bütün zihnini de dahil ediyordu Aolis bunu çok kez gördü fakat bir şüphe duymadı aksine Ascalın çok yetenekli olduğunu burada harcanmaması gerektiğini düşünüyordu

Günler böyle geçerken 50. doğum gününde Theodmer ascal'a onun için hazırladığı Bir kısa kılıç iki hançer ve bir deri zırh verdi ascal bunları görünce babasına sarıldı ve teşekkür etti bunlar ascal için dünyada ki en güzel hediyelerdi belki de daha fazla isteyebileceği bir şey yoktu ascal bu hediyelerini alır almaz yarın sabah ilk iş kendi başına avlanmaya çıktı artık tümden hazırdı ekipmanı vardı eğitimlerini neredeyse tamamlamıştı ve kendini hazır hissediyordu ymbel ormanlarına aolis ile talim yapmaya sık sık giderdi buralara yabancı değildi ve bu ormanda avlanırken aynı zamanda kendi gücüne odaklanabilirdi nasıl kullanacağını nasıl kontrol edeceğini kimseden saklamadan burada öğrenebilirdi ve bunu yapmaya başladı neredeyse her gününü bu ormanda geçiriyordu bir sürü tavşan avlamıştı bazen geyik de avlamıştı ama avcılıktan çok sahip olduğu güce odaklıydı artık az da olsa kullanmayı öğrenmişti 2. denemesinde kendi isteğiyle odaklanabilmeyi başarıyordu ve bazen ellerinden bazı parıltılar çıkıyordu ve bir şekil oluşturuyor gibiydi fakat anında yok oluyordu bunu anlayamamıştı fakat ileride anlayacağını düşünüyordu yaklaşık 45 yılını içindeki gücü kontrol etmeye çalışarak ve her gün ymbel ormanlarına gelerek geçirdi.

95. yaşına geldiğinde Theodmer ascalı yanına çağırdı ve ileride ne olmak istediği konusunda onunla konuşmak istedi oğlunun büyük ya da küçük ne olursa hayallerinin peşinden gitmesi gerektiğini ve onu desteklemesi gerektiğini düşünüyordu eğer ymbelden gitmeyi istiyorsa bunu seve seve kabul edecekti. Ascal bu soru karşısında tedirgin oldu ve şu anda hala karar verme aşamasında olduğunu söyledi çünkü Kendi ailesi dahil herkesten sakladığı bir şey vardı bu içinde yavaş yavaş kontrol etmeyi öğrendiği gücü kimseye söylememişti ailesine bile kendi ırkının değişiklik ve farklılıklara bakış açısını biliyordu bu gücü tamamen kontrol edene kadar ailesinden ve herkesten saklamak istese de iş işten geçmişti...

Ascal birkaç yıl sonra Kafasında bu gücünü ailesine ve herkese söyleme düşüncesi ile yürürken yanlışlıkla iri yarı birisine çarptı bu adam köyden değildi bir yabancıydı ve sanki köyü incelermişçesine etrafına bakınıyordu yerdeki ascala dönüp nereye gittiğine dikkat et ufaklık dedi ascal cevap vermeden ayağa kalkıp yoluna devam etti ertesi sabah aynı adamı öğretmeni seyvelin i kıstırırken gördü seyvelin oldukça rahatsız olmuş gözüküyordu fakat adam gitmesine izin vermiyordu ascal yanlarına yaklaştı iri adamın koluna elini koydu ve flörtleştiği hoşuna giden öğretmenini korumanın getirdiği gazla burada böyle şeyler yapamazsın dedi iri adam önce ascalı bir süzdü ve diğer eliyle sert bir yumruk atmayı denedi ascal her ne kadar bunu beklemese de bir şekilde son anda sıyrılmayı başarmıştı ascal hayatında ilk defa gerçek bir kavgaya giriyordu ascal adamın bacağına tekme atmayı denedi fakat karşısındaki adam kıpırdamamış gözüküyordu adam uzandı ve ascalı boynundan yakaladı ascal adamın gerçekten güçlü olduğunu anlamıştı ve git gide nefes alması zorlaşıyordu zihnini tamamen kontrol edip odaklanmış bir şekilde adamın tutuşundan kaçmaya çalıştı ve başaramadı Seyvelin köylülere haber vermeye gitmişti fakat ascalın o kadar vakti yoktu git gide bilinci kapanmaya başlamıştı kendini zorladı ormandayken ellerinde hissettiği o parıltıyı düşündü düşündü ve tekrar düşündü tam o anda sol elinde rengi mavimsi pırıltılar içinde kısa kılıç ve hançer karışımı olan bir silah belirdi sanki somut bir şeyden çok soyut bir şeye benziyordu ve elinde sanki hiç bir şey tutmuyormuş gibi hafifti ama aynı zamanda çok rahat manevra yapıp hareket ettirebiliyordu ve bunu adamın koluna saplamayı denedi karşılaştığı sonuç o kadar garipti ki hançer adamın koluna sanki normal bir hançermiş gibi saplanmıştı bunu hissetmişti fakat adamın kolunda hiç bir yara yoktu fakat adam acı içinde çığlıklar atıyordu sanki bu hançer adamın vücuduna fiziksel olarak değil ruhsal olarak zihnine hasar vermişti ve adam ascalı bırakmıştı ne olduğunu bile anlayamamıştı ascal sağ elinde de bir şey hissetti baktığında sol elindekinden farklı olarak sağ elinde direkt bir hançer vardı ve bunun rengi de maviydi ascal bu hançeri adama doğru fırlattı ve omzuna isabet etti adam tekrar çığlık atmaya başladı fakat yine omzunda hiç bir yara izi yoktu köylüler buraya geldiklerinde olanları gördüler ascalın daha önce görmedikleri bir güç kullandığını ve karşısındaki adama fiziksel bir yara açmadan zarar verebildiğini gördüler adam şoka uğramış bir şekilde arkasına bile bakmadan koşmaya başladı ve köyden kaçtı.

Ascal olan bitenin şokuyla bir süre donakaldı fakat adrenalinin etkisi geçince kendine gelebildi ve etrafına bakındı köylüler tedirgin şekilde ascala bakıyorlardı uzaktan Theodmer ve aolisi gördü koşarak geldikleri suratlarındaki terden belli oluyordu Theodmer direkt olarak ascala sen iyi misin ne oldu diye sordu ascal yalan söylemedi olan biteni olduğu gibi söyledi ve bu içindeki gücü herkesin önünde Theodmere anlattı köy halkı şok oldu Aolis ve Theodmer ne diyeceğini bilemiyordu bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğu kesin değildi fakat her ne olursa olsun Theodmer oğlunu bu şekilde kabul edip bağrına basacaktı köy halkı yavaş yavaş çekilmeye başladı köyün yönetici ailesi lunarfondun askerleri gelmişti ve ascalı Lord leofir lunarfondun yanına götürmeye geldiklerini söylediler Theodmer öne geçicekti ki aolis kafasıyla hayır der gibi bir işaret yaptı ve ascalı lunarfond malikanesine götürdüler ascala göre burası çok büyük ve fazla şatafatlıydı büyük koridordan geçtikten sonra Lord leofir lunarfondun karşısına çıktı ve selam verdi Lord ascalın iyi eğitimli olduğunu verdiği selamdan anlamıştı ve kısa keserek ascala ne olduğunu sordu ascal olan biteni olduğu gibi anlattı sonrasında lord ascala gücü hakkında sorular sordu ilk ne zaman keşfettiğini ve neler yapabildiğini bu gücün kaynağının ne olduğunu ascal hepsine dürüst bir şekilde cevap verdi ve ascalın konuşma tarzı hitabı akıcı konuşması lordun hoşuna gitmişti fakat şüpheleri vardı bu gücün kaynağının ne olduğunu bilmiyordu ve ne olduğunu bilmediği bir gücün kendi yönettiği köyde olması onu endişelendiriyordu bunu hao nalore ye kral ve kraliçeye bildirmesi gerektiğini düşündü aynı zamanda ascalın da gözetim altında olacağını kendisine söyledi ascal bunu anlayışla karşıladı ve beklediğinden iyi geçti evine geri döndü Haela çok endişelenmişti gelir gelmez ascala sarıldı Theodmer neler olduğunu sordu ve dinledi ascal artık ormana gidemezdi günlerini ya Theodmerin demirci dükkanında ya da Haela ile dışarıda geçiriyordu fakat köylülerin bakışı değişmişti çoğu köylü ascal ve Haela geçerken öncekinden farklı bakıyorlardı tedirgin ve hoşnutsuz bir şekilde ascal bu bakışlara anlam veremiyordu uzun bir süre onlarla beraber yaşamıştı ve sevdiği birisini köyden birisini kurtarmıştı bu olay buradaki herhangi birinin başına gelebilirdi ve ascal onları kurtarmış olabilirdi günler böyle geçerken köyde garip olaylar olmaya başladı köye gelen yabancı sayısı artıyor bazı eşyalar ve hayvanlar çalınıyordu bu olaylar yerini daha kötü şeylere bırakmaya başladı köyden elfler kaçırılıyordu 1, 2, 3 derken 11 kişi kaybolmuştu köylülerin çoğu bunun ascalın suçu olduğunu düşünmeye başladı Haelaya kötü davranmaya başladılar Theodmerin dükkanı taşlandı o ucubeyi götürün buradan onun yüzünden insanlarımız kaçırılıyor o gudubet ve gücü yüzünden köyümüzün huzuru bozuldu diyorlardı bu durum gün geçtikçe kötüleşiyordu lord Leofir Lunarfondun askerleri ara ara gelip ascalı sorguluyorlardı fakat ascal bu olaylar hakkında bir şey bilmiyordu görünen o ki lordun askerleri de bir şey bulamamış ve çaresiz gözüküyorlardı bu olayları kim yapıyorsa becerikli birisiydi bir elf köyünden birisini kaçırıp arkalarında hiç iz bırakmıyorlardı Lord Leofir zeki birisiydi ascalın bu olaylarla bir ilgisi olmadığını onun yerine köye yeni gelen kişilerin bu işte bir parmağı olduğunu düşünüyordu ve onları izlemeye başladı Köyde halihazırda aşırı gergin bir atmosfer vardı hava kararmak üzereydi neredeyse kararmıştı ve köye son olarak 2 yabancı daha gelmişti fakat bu gelen kişiler tekinsiz insanlardan çok rahibe benziyorlardı ascal evinden çıkmadığı için gelen kişileri göremedi fakat zaman zaman dışarıdan köylülerin işte işte geldiler sonunda bizi bu ucubeden kurtaracaklar köyümüzü kutsamaya ve kurtarmaya geldiler sözlerini duyabiliyordu bu iki rahibin köye gelmesinden çok zaman geçmeden çığlıklar yükselmeye başladı ascal ve Haela ne olduğunu anlamamışlardı ascal Haelaya içeride kal ben ne olduğuna bakacağım diyerek dışarı çıktı dışarısı tam bir kaostu kim olduğunu bilmediği adamlar köylülere saldırıyor köyü yağmalıyordu ascal bu manzara karşısında şok oldu ve eve geri girdi Haelaya olan biteni söyledikten sonra deri zırhını bıçaklarını yayını ve kısa kılıcını kuşandı camdan baktığında evlerine doğru gelen bi haydut gördü haelaya sessiz olması için bir işaret yaptıktan sonra sessizce sadağından bir ok çekti ve yayının kirişine yerleştirip yavaşça gerdi haydut kapıyı açtığı anda kirişi bıraktı haydut bunu beklemiyordu saniyelik de olsa gelen oku gördü fakat her şey çok geçti ok tam alnına saplanmıştı haydut öylece yere yığıldı ve ascal dışarı çıktı bunu gören diğer haydutlar ascala doğru hücum ettiler fakat ascal onlardan biraz daha hızlıydı bu haydutları kendi evinden uzaklaştırması gerekiyordu ve koşmaya başladı peşinde haydutlarla koşarken pazar yerinden tavernaya doğru giden yolda bir kalabalık gördü bu akşam köye gelen iki rahip haydutlara karşı köylülerle birlikte savaşıyordu bu manzara karşısında bir anlık dikkati dağılan ascal topalladı ve yere düştü hemen kalkmazsa haydutlar onu yakalayacaktı ki en önden koşan haydut omzuna aldığı bir ok darbesiyle sendeledi ascal arkasına baktığında aolisi gördü aolis ona git ve babanı bul burayı ben hallederim evlat dedi ascal aolisin bacağı bu haldeyken bu kadar haydutu tek başına tutabileceğinden şüpheliydi ve anlık bir kararla bir eline kısa kılıcını ve diğer eline de bıçağını çekip size yaklaşmalarına izin vermeyeceğim diyerek hocası aolise bir bakış attı aolis gencin cesaretinden ve bu kısa sürede bacağının durumu yüzünden aolisin rahat hareket edemeyip etrafının sarılacağını ve zor durumda olacağını görmüştü fakat kendisi aolise yaklaşmalarına izin vermez ise hocası çok rahat bir şekilde ustaca kullandığı yay ile hepsini avlayabilirdi ve işler beklendiği gibi gitti ascal sadece savunmaya odaklandı eğer birisi onu geçmeye çalışırsa elindeki kılıcı ona saplıyor geri kalan zamanında da tamamen savunmaya odaklanıyordu gelen saldırılardan ve oklardan kaçınıyor onları savuşturuyordu ve şans da yanındaydı haydutlar çok güçlü gözükmese de sıradan değildiler fakat bir türlü ascala vuramıyor ve onu geçtiklerinde de ascalın kılıcının tadına bakıyorlardı aynı zamanda aolis ascalı geçenlere son darbeyi indiriyor ve onun dışında ilk önce uzaktan saldıran elinde yay veya crossbow olan hedeflere öncelik veriyordu haydutlar git gide azalıyordu en son sadece birkaç tane kalmıştı ki hocası aolisin göğsüne bir ok saplandı olaylar başladığında aolis dışarıdaydı evine gitmeye vakti yoktu yanında yayı ve deri zırhı yoktu yerden bir tırpan almış ve onunla bir haydutu öldürüp onun yayını almıştı ve sonra da ascal ile karşılaşmıştı göğsüne saplanan ok neredeyse kalbine isabet etmişti bir kaç santim daha gitse kalbini delecekti aolis bu okun çatıdan geldiğini gördü ve zor olsa da yayını gerdi ve çatıdaki haydutun bacağına bir ok saplamayı başardı ve haydut çatıdan düştü fakat o sırada hem aolis hem de haydutlar ascalın saniyelik olarak olduğu yerde durduğunu ve elindeki kılıç ve bıçağı yere attığını ve ellerinin parladığını gördüler ascalın elinde kısa kılıçtan daha kısa bir kılıç ve diğer elinde ise bir hançer silüeti belirdi fakat bunlar normal silahlar değildi ascal haydutlara gözlerinden dehşet saçarmışçasına baktı ve haydutlar karşılarındaki genç elften korkmaya başladılar ona yaklaşamıyorlardı çatıdan düşen okçunun eli titriyordu isabetli atış yapamıyordu peki öyleyse ben size gelirim dedi ascal ve hızlı bir şekilde öne atılıp en öndeki haydutun boğazına elindeki mavi parlayan kılıcı sapladı kılıç haydutun boğazına sorunsuz bir şekilde saplandı fakat hiç bir iz yoktu haydut başta acı çığlıklar atıyordu fakat saniyeler sonra sesi kesildi ve cansız bedeni yere düştü boğazında hiç bir yara izi yoktu fakat öldüğü kesindi suratında dehşet verici bir ifade vardı sanki çarpılmış gibiydi ascal burada durmadı sağ elindeki hançeri yerden yeni kalkmış olan okçuya doğru fırlattı ve hançer okçunun kalbine isabet etti okçu da aynı şekilde acıdan çığlık atmaya başladı fakat hissettiği şey hançerin göğsüne saplanmasının acısı değildi sanki zihni paramparça oluyordu bu hançer zihnini yaralıyordu buna dayanamadı ve o da yere düştü son bir haydut kalmıştı arkadaşlarının öldüğünü gördükten sonra çaresizce kılıcını ascala doğru savurdu ve ascal bu hamleden kaçınamamıştı fakat haydut korktuğu için yeterince güç uygulayamadı (Damage roll a 1 geldi yersen xD) ascalın yüzünde sağ gözünün altından çenesinin sol köşesine kadar çapraz giden bir kesik oluştu acı içinde anlık olarak bağırsa da hızlı bir hamleyle karşılık verdi ve karşısındaki haydutu devirmeyi başardı bir kaç saniye geçtikten sonra hocası aolisin yanına koştu ellerinde artık mavi silüet şeklinde parıldayan silahları yoktu hocası aolisin yanına gittiğinde ilk yardım yapmayı denedi zihnini buna odakladı konsantre oldu ve düzgün bir şekilde oku çıkarabildi fakat gördüğü manzara onu hiç memnun etmemişti okun ucunda yeşil bir sıvı vardı ascal da aolis de bunun zehir olduğunu biliyordu ve köy bu haldeyken panzehir bulunamazdı aolis öleceğini anlamıştı yavaş ve öksürerek başkentten seni almaya gelecekler sendeki bu şeyin ne olduğunu öğrenmek için meraklılar elf diyarını terket burada kaldığın sürece dışlanacaksın seni kabul eden insanları bul onları koru ve seni korumalarına izin ver benim evime git bodrumda bir sandık var bunu al ve o sandığı aç ve hayatta kal dedikten sonra ascal aolisin eline baktı ve bir anahtar gördü hocasına buna gerek olmadığını kendi insanlarının onu kabul edeceğini söyleyecekti ki aolis çoktan gözlerini kapatmıştı yüzünde mutlu bir ifade vardı en azından köyünü koruyarak ölmüştü topallığı yüzünden korucu kariyeri son bulsa da gurur duyduğu bir şeyi yaparak öldü ve arkasında bıraktığı mirası oğlu gibi gördüğü tek öğrencisine bıraktı.

Ascal üzüntüsünü gizleyemedi fakat aolisi orada bırakmak zorunda kaldı babasının demirci dükkanına doğru gitti ve bazı köylüler ascala saldırmaya başladı kadınlar gençler hepsi bağırıyordu ve ascalın yakasına yapışıp yumruklar atıyorlardı fakat bu yumruklar çaresizce üzüntüden atılan yumruklardı ascala zarar verecek kadar sert değildi bütün bunlar senin yüzünden oldu sen olmasan haydutlar saldırmazdı sen bir ucubesin git başka yerlere bela götür köyümüzden ne istiyorsun senin yüzünden eşimiz çocuklarımız öldü bir korucu kaybettik gibi şeyler söylüyorlardı ascal daha fazla bu köyde kalamayacağını anlamıştı sadece bu köy değil kendi ırkının yaşadığı topraklarda nereye giderse gitsin gücü açığa çıktığı zaman ona bu şekilde davranılacaktı ya da ascalı yakalayıp bunun ne olduğunu anlamaya çalışacaklardı ascal hiç bir şey demeden donuk bir ifade ile yürümeye devam etti artık köylülerin söylediği şeyleri duyamıyordu bile sanki kendi algısını kapatmıştı ve yavaş adımlarla demirciye yürüdü yerde kan izleri vardı içeri girdiğinde Theodmerin bir elinde kapıya doğrulttuğu kılıç ile yerde oturduğunu gördü Theodmer yaralanmıştı fakat ölüm tehlikesi yoktu fakat ayağa kalkamıyordu Theodmer oğlunun yüzündeki yarayı görünce endişelendi ascal bunu anlamış olsa gerek ki önemli bir şey değil sadece küçük bir sıyrık dedi gülerek ve babasının omzuna girip onu kendi evlerine kadar taşıdı.


Evde annesi haela endişeli bir şekilde bekliyordu bazen camdan dışarı bakıyor ama görülme korkusuyla hemen tekrar kapatıp geri kaçıyordu ve camdan gelen 2 silüet gördü tedirgin bir biçimde kapıya baktı ve kapı açıldı içeriye kocası Theodmer belinden bacağına kadar kesilmiş şekilde oğlu ascalın desteğiyle gelmişti Haela hemen Theodmerin yarasını kapatmak için pazardan aldığı otları ve alkolü kullanarak bir karışım yaptı kendi elbisesinden bir parça kopardı ve yarayı temizleyip sardı Theodmerin kanamasını durdurduktan sonra ascalın da yüzünden yaralandığını gördü ve ona da pansuman yaptı fakat ascal Anne bu yarayı dikme bunun bir parçam olmasını istiyorum "Buradan gideceğim" dedi. Bunu duyan Theodmer ver haela şok oldu tam bir şeyler söyleceklerdi ki ascal devam etti Baba bana ne yapmak istediğimi sormuştun değil mi, Buradan gitmek istiyorum gücümü rahatça kullanabileceğim beni bu şekilde kabul eden bir yere gideceğim ve hocam gibi güvenebileceğim ve sırtımı dayayabileceğim birilerini arayacağım yeterince güce sahip olduğum zaman da burayı değiştireceğim kendi halkımız arasında bile olan ve diğer ırklara karşı gösterdiğimiz bu üstten bakma ve onları küçük kötü birer ucube gibi görme durumunu değiştireceğim dedi. Haela ve Theodmerin gözleri dolmuştu ve oğullarına son bir kez sarıldılar Haela ascalın kararlı olduğunu anladı ve içeriye gidip ona bir çanta hazırlamaya başladı Theodmer cebindeki keseyi çıkarttı içinde 4 gold vardı ve bunu Ascala verdi kendine dikkat et oğlum elf topraklarından çıktığın zaman dikkatli ol diğer yerler bizim topraklarımıza ve ormanlarımıza benzemez ve bize yazmayı unutma dedi. Haela elinde çantayla geldi al bunlara ihtiyacın olucak oğlum dedikten sonra çantayı ascala uzattı ascal çantayı aldı ve kapıdan çıktı burada haydut kalmamış gibi gözüküyordu aolisin evi tavernanın yakınlarındaydı ascal aolisin evine doğru yola koyuldu ve gelen 2 rahibe ne oldu acaba diye içinden geçirirken çok geçmeden neler olduğunu gördü yol üzerinde 10 dan fazla sayamadığı kadar haydutun cesedi yatıyordu bazıları kesilmiş bazıları ise iskelet gibi kalmıştı zapzayıflardı sanki vücutlarındaki tüm kan çekilmiş gibi rahibin birisi yerde yatıyor diğeri onunla ilgileniyordu karşılarında ise sakallı bir elf vardı ascal bu elfi tanımyor ve kim olduğunu bilmiyordu köy halkı rahiplere de buradan gidin sen lanetlisin lanetli kuzgun gibi şeyler söylüyorlardı ascal gerçekten kendi halkından neredeyse tiksinecekti nasıl bu kadar aciz olabilirlerdi onları kurtaran kişilere nasıl böyle davranma hakkını kendilerinde bulabiliyorlardı.

Fakat dikkat çekmek istemedi hızlı adımlarla tavernanın arkasından aolisin evine gitti kapıyı açtı aolisin evi düzenliydi klasik köydeki diğer evlere benziyordu sadece girişte duvarda kocaman asılı duran uzun bir yay vardı ascal bu yayı almayı düşündü fakat sonra vazgeçti bu yay ustası aolisin evinde herkese bir mesaj ve hatıra olması için bu duvarda kalmalıydı ustasının söylediği bodrumu aramaya koyuldu ve kısa bir süre sonra buldu bodruma indiğinde örümcek ağları her yerdeydi sanki ustası aolis burayı uzun zamandır kullanmamış gibiydi sandığı aramaya koyuldu ve sandığı buldu anahtarı yavaşça deliğe soktu ve çkırt sandığın açılmasıyla beraber bir toz bulutu yükseldi tozları dağıttıktan sonra sandığın içine baktı ve içerisinde harita ve yeşil bir pelerin vardı onu kaldırdığında ise ustasının korucu olduğu zamanlarda giydiğini anladığı bazı kıyafetler vardı bunlar bir çift eldiven sağlam deriden botlar kahverengi bir tişört ve pantolon aynı zamanda da yeşil bir ceket vardı bu sandıkta ayrıca ascalın gözüne çarpan son bir şey daha vardı üstünde bir dal ve yaprak resmi olan bir kağıt altında da sadece şu sözler yazıyordu.

Yapraklar kadar sessiz ve bir o kadar dalgalı.


Ascal bunu okuduktan sonra elindeki kağıt parlamaya başladı ve sanki kağıdın üzerindeki motif kendi yüzüne ve boynuna işleniyordu ascal bunun ne olduğunu bilmiyordu fakat bunu hayatının sonuna kadar taşıyacaktı.

Ustası Aolisin kıyafetlerini ve pelerinini giyen Ascal, son bir kez etrafa bakındıktan sonra evden çıktı. Ve Ymbel ormanlarına doğru yola koyuldu. Ascal Ymbel ormanlarına girdikten sonra, etrafına biraz bakınıp kamp yapacağı yeri seçti. Ascal bugün 100. yaşına girmişti. Ymbel ormanlarında yaşıyordu ve eskiden de yaptığı gibi gücünü kontrol etmeyi öğreniyordu. Ustası Aolisin verdiği pelerini incelerken çok hafif de olsa bir şey hissetti. Bunun büyülü bir eşya olabileceğini düşündü ve bu pelerini kullandıkça gerçekten de büyülü bir eşya olduğunu anladı. Bu pelerin avlanırken gizlenmeye çalıştığında karşısında ki hayvanların ya da ormana gelen elflerin onu görmesini zorlaştırıyordu. Eğer bir ağacın arkasındaysa pelerin kahverengi eğer yere yatmışsa da yeşil oluyordu. Bulunduğu ortamın rengine bürünüp kamufle olmasını sağlıyordu bu pelerin. Yaklaşık olarak 5 yıl Ymbel ormanlarında gücünü iyice kontrol etmeyi öğrendikten sonra Ascal yola koyuldu. Thenor gölü yakınlarından Vadedilmiş topraklara girdi.
Ve Keskinkılıç kardeşliğinin yakınlarında ki ormana yerleşti. Burada da bir süre kalacaktı çünkü buradaki ormanlar Gümüşgül vadisindekinden farklıydı. Ağaçlar farklı toprak farklı kısacası her şey farklıydı fakat Ascalın buraya alışması uzun sürmedi.
Burada kaldığı süre boyunca yine hep aynı şeyleri yaptı gücüne odaklandı meditasyon yaptı avlandı ağaçlarda yaşadı ve gerekirse kaçtı ve saklandı. Buradan ayrılmasının zamanı da gelmişti sonraki hedefinde Akçay vardı. Denize kıyısı olması sebebiyle yaşama daha elverişliydi ve yanında küçük bir köy vardı. Günlerce süren yolculuk sonrası Akçay ormanlarına varmıştı. İlk yaptığı şey suya girip yıkanmak oldu ve bunu yaparken odun kesen köy sakinleri Ascalı görmüştü. Gidip haber vermiş olsalar ki karşısından ona doğru gelen garip bir şey gördü. Karşısında ki şey bir ejderhaya benziyordu duyduğu fakat daha önce hiç görmediği bir şeydi bu. Bu şey muhtemelen bir ejderdoğan olmalıydı demek böyle gözüküyorlardı diye düşündü Ascal içinden. Adın ne ve buraya ne amaçla geldin dedi karşısındaki şey. Adım Ascal ben bir gezginim yollar beni nereye götürürse oraya gidiyorum diye cevap verdi Ascal. Karşısındaki şey benim adım Caraxes ve sorun çıkarma dedikten sonra arkasını döndü sanki Ascalın onu takip etmesini istermişçesine köye doğru yürüdü. Ascal akçaya girdiğinde burasının oldukça sakin ve nezih bir köy olduğunu gördü köylüler yüzündeki yaradan dolayı ona karşı biraz tedirgin olsalar da ılımlı bir hava yaydığı için bir süre sonra rahatladılar Ascalın buraya kötü bir niyetle gelmediğini düşünmüş gibiydiler. Caraxes Ascalı köyün yaşlısına getirdi köyün yaşlısı Ascalı gözleri ile süzdükten sonra sen bir wood elfsin değil mi genç adam dedi. Ascal evet ben gezgin bir Wood elfim Ymbelden geliyorum cevabını verdi. Köyün yaşlısı bu cevap karşısında ne hoşlanmış ne de hoşnutsuz olmuş gözükmüyordu nötr duruyordu Ascal üzerine ekledi. Köyde kalmak gibi bir niyetim yok hemen ileride ormanda yaşarım avcılık yapar topladığım malzemeleri köye getiririm satarım ve köyden bazı malzemeler alırım bir sorun olmaz değil mi? Köyün yaşlısı aksine bu cevaba sevinmiş gibi gözükerek tabiki sorun olmaz hem zaten biz de bazı kaynaklardan yoksun kalmıştık birinin onları toplaması iyi olur diyerek Ascalın omzuna dokundu. Ascal tebessüm etti bu insanları ilk defa görmüş olmasına rağmen onu kabul etmiş gözüküyorlardı döndü ve Caraxese teşekkür etti. Caraxes sorun değil diyerek cevapladı ve arkasını dönüp gitti. Böylece Ascal Akçay ormanlarında yaşamaya başlamış ve Akçay köyü ile mutual bir ilişki içerisine girmişti. Avlanıyor ve avladığı hayvan derisini postlarını kemiklerini etini boynuzlarını her şeyi ayırıyor ve Akçay köyüne götürüp satıyordu. Ormanda bazı zamanlar Caraxes ile karşılaşıyor ve ikisi de avlanıyordu fakat birbirlerine sadece bakıyorlardı. Yaklaşık 6-7 ay sonra Ascal caraxesin yanına gidip ok kullanmayı nerede öğrendiğini sordu. Ve Caraxes Eğitim alanında cevabını verdi. Ascal bu cevaba karşılık garip bir şekilde Caraxesin suratına baktıktan sonra onun Basit birisi olduğunu anladı ve bu huyu hoşuna gitmişti. İkili biraz sohbet ettikten sonra artık ormanda karşılaştıklarında az da olsa konuşuyorlardı. Ascalın gelişinden 1.5 yıl geçmişti. Yine Caraxesle ormanda karşılaştıkları bir gün Caraxes seninle kapışak? dedi
Ascal bu teklifi kabul etti ve nasıl olacağını kararlaştırdılar. İkisi de 3 ok kullanacaktı 3 tane geyik avlayacaklardı. Geyikleri tek vuruşta öldürmeleri gerekiyordu yoksa başarısız olacaklardı. İlk Caraxes başlayacaktı bir geyik buldular Caraxes yayını gerdi ve bıraktı Ok hızlı bir biçimde uçarak geyiğin boynuna saplandı ve hayvan tek hamlede öldü. Caraxes Ascala dönüp sırıttı Ascal Caraxesin gerçekten iyi ok kullandığını anlamıştı. Caraxes 2. geyiği de aynı şekilde vurdu ve Sana sıra vermeden kazanmak olmaz xD yaptı Ascal gülümsedi ve bir geyik buldu yayını gerdi ve bıraktı tam olarak Caraxesin geyikleri vurduğu yerden vurdu bu onun Caraxes'e senin kadar iyi ok kullanabiliyorum mesajıydı Caraxes kaşlarını çattı ve Ascal 2. geyiği de aynı şekilde vurdu Caraxes Sıra bende dedi fakat o anda karşılarında 2 tane kurt belirdi bu kapışmayı bitirmek için altın bir fırsattı kurtlar onları fark etmeden ikisi de yayını gerdi ve bıraktı Caraxesin oku isabet etti fakat kurt ölmemişti Ascalın vurduğu kurt ise tam alnından oku yemiş ve cansız şekilde yerde yatıyordu Caraxes yaralı kurdun yanına gidip oku çıkardı ve kurdu öldürdü böylece kapışmayı Ascal kazanmış oldu Caraxes hoşnutsuz görünüyordu yenilgiyi kabul etmemişti Ascala hile yaptığını ve bunu ileride tekrarlayacaklarını söyledi Ascal sadece gülmüştü.

Bir gün Caraxes Ascala gelip ejder festivaline gideceğini söyledi. Ascal Ejder festivalinin ne olduğunu sordu. Caraxes ona anlattı ve Ascal ona nasıl gideceğini sorduğunda ise Caraxes bilmiyorum dedi. Ascal şaşırdı ve köylülere soralım onlar bir yol biliyordur dedi Ascal köyün yaşlısına sordu köyün yaşlısı yakınlarda bir kervanın geleceğini ve onun aracılığıyla inci hisara oradan da gemi yolu ile al qatire gitmeleri gerektiğini söyledi. Ascal teşekkür etti ve Caraxesle birlikte kervanın geleceği yerde beklemeye başladılar. Kervan yaklaşık 12 saat sonra gelmişti Ascal ve Caraxesi süzüp kişi başı 2 gold ya da bedava koruma olacaksınız dediler Caraxes ben varken size bulaşan olmaz diye cevap verdi. Ascal da bu teklifi kabul etti birlikte İnci hisara giderlerken kervandakilerle konuştular kervandakiler de Al qatire ejder festivaline gidiyordu eğer Al qatire kadar bizimle gelirseniz gemi için indirim yapabiliriz dediler kişi başı 2 altın istediler Ascal çıkartıp verdi ve Caraxese baktı fakat Caraxes bende para yok diye cevap verdi Ascal onun için de cebindeki son parası olan 2 goldu verdi ve İnci Hisardan gemiyle Al qatire geldiler.