Notes

Vazife - (Kimaris'in Yaşamı - Episode 4)

Bu hikaye, tanrının mütevazı hizmetkarı olan Kimaris adındaki genç fakat olgun bir çocuğa aittir. Anlatılmış bütün olayların devamı niteliğindedir.

Kimaris, nihayet istediği yere varmıştı. Yolculuğunu tamamlamış, Ulu Diyarlar Tapınağı'na kadar gelebilmişti, lakin buralara kadar gelebilmesindeki en önemli kişileri geride bırakmak zorunda bırakılmıştı. İleride kardeşi olarak sesleneceği rahiplerin eşliğinde, Kara Mabet'e götürülüyordu. Rahipler, onun neden sevdiklerini geride bırakmak zorunda olduğunu anlatıyordu. Sevdiklerinden bağımsız olmanın ve Tasavvuf'un ne olduğunu Kimaris'e anlatıyorlardı. Kimaris bu konuları, rahip kardeşleri ile konuşuyor ve onlara danışıyordu, onlardan aldığı cevaplar doğrultusunda da, neleri feda edip neleri kazanacağını anlıyordu. Rahip kardeşleri ona, ölümün ne ifade ettiğini ve neden elzem olduğunu, ölümün ardındaki hakikati anlatıyorlardı. Lakin rahip kardeşleri arasında en samimi gördüğü ve diğerlerine nazaran Kimaris'in kaybolmuşluğuna en çok yardım eden kişi Groumnir'di. Groumnir, bir dağ cücesiydi, burada uzun zamandır bulunun tecrübeli bir ruhban ve Kimaris'e ileride bir öz abi figürü olacak kişiydi. Geleneklerini terk etmese de, cücelerden uzaklaşmamıştı ama ölümün kaçınılma ve ötelenemez oluşunu görmüş, bu konuda çalışmalar yapıyordu. Groumnir ve diğer rahipler, onu karşıladılar, misafirperver davranarak bazı sorularını cevapladılar ve, önemli sorularını sorması için ve bir rahip olabilmesi için Başrahip'in karşısına çıkarmak için hazırladılar.

Ulu Diyarlar Tapınağı'nın içlerinden geçerken Kimaris, diğer mabetleri görebilme fırsatı yakalıyordu, ilgisini çeken çok farklı, benzersiz ve eşsiz mabetler vardı. Ama ilerlemeye devam ettikçe kontrast kararmaya başlıyordu... Mabede girmeye yaklaştıkça, içinde bir ürperti ve heyecan oluşmaya başlıyordu. Rahipler, Kara Mabet'in başına kadar getirmişlerdi Kimaris'i. Groumnir, Kimaris'e "Bak evlat, sen iyi çocuksun, gardaşımız olmanda da heçbir sıkıntım yoh. Amma, buraya hele bir girdin, buradan ya rahip olarak ya da bir hiç olarak çıkarsın. Kararında emin misin, ablan abin dışarıda hele yakınlarken geri dönebilirsin belki onlara. Ama bu mabede girmek istersen farklı bir adam olursun orası kesin." diyerek Kimaris'i uyarmıştı. Kimaris, Groumnir'in aksanını anlamakta güçlük çekse de, kelimelerinin ağırlığını görebiliyor ve bu yolu bir hiç için yürümediğini söylüyordu. Mabete girmeye kararlıydı, hazırdı.

Kimaris, mabede girişini rahiplerin ardından yapmıştı. Yürüdüğü yerlerde kara cübbelere bürünmüş rahipler, bu rahiplerin bulundukları yerlerde ve duvarlarda, bilmediği farklı dini motifler ve artifactler vardı. Din adamları, sanki basit bir turmuş gibi, bu şeyler hakkındaki çok basit bilgileri Kimaris'e söylerken aynı zamanda onu Başrahip'in karşısına götürüyorlardı. Başrahibin yanına gidildikten sonra, Kimaris'in gelişi, yeni bir kardeş olarak Başrahip Relun'a bildirilmişti. Kimaris, Başrahip Relun ile konuşabilmesi için, diğer din adamları tarafından yanlız bıraklımıştı. İlk başlarda konuşma konusunda güçlük çekse de Kimaris, üstündeki endişeyi attıktan sonra konuşmaya başlamıştı. Kimaris, ona başından geçenleri anlatıyordu. İçini dökerken Başrahip Relun onu sabırla dinledi. Onun acısını ve ölümü anlama arzusunu anladı. Ona ölümün doğasını ve öbür dünyayı öğretmeye başlayacağını ve ona bir ölüm rahibinin rolünü öğreteceğini söylüyordu.

Yıllar süren bir eğitim sürecine girdi, misyoner olarak kıtadan kıtaya rahip arkadaşları ile geziyordu. Maceralar atlatıyor, insanları ikna ediyor ve yeni kültürler öğreniyordu. Ama öğrenme süreci yavaş işliyordu ve kendini bu yola adadığını kanıtlaması bekleniyor, ölüm hakkındaki öte cevapları alabilmesi için bir şeyleri başarmış olması bekleniyordu. 10 yılını bu doğrultuda harcamıştı, tapınakta kendini kanıtlamak ve cevaplara ulaşmak istiyordu. Bu 10 yıl boyunca birçok tanıdık rahip ve din adamı arkadaş kazandı. Bunlardan en önemli 4 kişi; Groumnir, Arfo, Kalea ve Jaiden'dır. Groumnir daha önce de bahsedildiği gibi bir cüce erkeği, Arfo bir insan erkeği, Kalea bir Goliath kadını ve Jaiden ise erkek bir insandır. Groumnir, daha samimi fakat çok soğukkanlı birisidir, manastırın içerisinde Kimaris'e genel bilmesi gereken şeyleri öğretmiştir. Arfo, konuşup sohbet edebileceği birisi değildi, lakin bir görevi nasıl tamamlayacağını, kazanması gereken prensipleri ve görev bilincini öğreten kişiydi. Kalea ise genel anlamda Kimaris'e savaşmayı, silah kavramayı ve zırh kuşanmayı, fakat bunun yanında da hayatta kalma ve temel büyüsüz yapılabilecek yara bakımı gibi incelikleri öğretmişti. Jaiden ise Mabedin iç odalarında ve kütüphanelerinde, Kimaris'e büyü yapmasını, tesirli büyüleri, iyileştirme büyülerini, nekrotik büyüleri ve bu büyüleri kullanmanın ahlaki değerlerini öğretmişti.

Kimaris bu 10 yıl boyunca, tanıdığı ve dost diyebileceği bu rahipler sayesinde çok sıkı çalıştı, ölüm ve öbür dünya hakkında öğrenebileceği her şeyi öğrenmeyi, bütün kaynak bilgileri okuyarak onları değerlendirmeyi istiyordu. Annesinin neden öldüğünü ve Ölüm Tanrısının neden onun ruhunu aldığını anlamak istiyordu. Bu 10 yılın ardından Başrahip Relun, onun yeterli düzeye geldiğini ve yeterli saygınlığa ulaştığını düşünüyordu. Kimaris'i huzuruna çağırdı ve Kimaris'in kişisel sorularını cevaplayacağını söyleyerek, sorularını dinledi ve cevapları bulmasına yardım etti. Ona yaşam ve ölüm dengesini ve ölülerin ruhlarının öbür dünyaya nasıl yönlendirildiğini öğretti.

Başrahip Relun, Kimaris'e ölümün hayatın doğal bir parçası olduğunu ve Ölüm Tanrısı olan Kelemvor'un zalim ya da kötü niyetli bir tanrı olmadığını açıklamaya başladı. Ona annesinin ruhunun basitçe öbür dünyaya çağrıldığını ve bu dünyayı terk etme zamanının geldiğini söylemişti. Ayrıca ölüm tanrısının bir kişinin nasıl ve ne zaman öldüğünden değil, ruhların öbür dünyaya güvenli geçişinden sorumlu olduğunu açıklamıştı. Kimaris tam olarak anlayamamıştı, annesinin ölmesinden tanrı Kelemvor sorumlu değilse, kim sorumluydu? Bunu cevabını Başrahip Relun'dan duymayı bekliyordu. Başrahip, sessizdi... "Yaptıklarımızdan her zaman biz sorumlu olamayız Kimaris." demişti. Kimaris ilk başta anlamamış, şaşırmış vaziyette başrahibe bakıyordu, fakat daha sonra biraz düşününce fark etmişti. Onun ölümünden... Annesinin ölümünden... Kimaris mi sorumluydu?.. Bu gerçek olamazdı, doğum anını Kimaris bile hatırlamıyor, sadece Gilthara'nın söyledikleri sayesinde biliyordu, onun istediği birşey değildi bu... Fakat başrahibin dedikleri, bir anda kafasına dank etmişti... Baş rahibin söylemek istediği şey bu muydu aslında? Başrahip, Kimaris'e sevgi ile yaklaştı, elini omuzuna koydu ve konuşmaya başladı:
"Annenin ölmesine sen vesile olmuş olabilirsin, ama ölüm bir son değil, annen kendi hizmet ettiği tanrı tarafından, bu düzlemdeki ve ruhunun sığındığı fani bedendeki hizmetlerinin ödülünü alabilmesi için çağrıldı. Senin sayende, onu nice yüce amaçlar bekler vaziyette olacak farkında mısın Kimaris? Yaptıklarımızı geri alamayız, ama yaptıklarımız aracılığı ile, neye vesile olduğumuzu anlamalıyız. İşte bu, bir ölüm rahibi olmanın temel kuralıdır Kimaris..." şeklinde bir konuşma yapmıştı.

Başlangıçta Kimaris, üzgün ve hayal kırıklığına uğramış hissediyordu, ama Başrahip Relun'un konuşması, onun kendi içinde bir şeyler fark etmesini, bu yolda aradığı cevaplara ulaşmasını ve de ölüm kavramını, hayatın doğal bir parçası olarak anlayabilmesini ve kabul etmesini sağlamıştı. Kimaris, bu konuşmadan sonra, hayatı boyunca ulaşmaya çalıştığı cevaplar doğrultusunda yürüdüğü yolun doğru bir yol olduğunu anlamıştı ve ölüm rahibi olarak eğitimine devam etmenin, diğer kardeşlerinin de bunu anlamasına yardımcı olmanın ve huzura ulaşmayı bekleyen ruhları huzura erdirmenin kararını vermişti. Ancak annesinin hatırası her zaman yanında olacak ve, Ölüm Rahibi olarak hizmet etme kaderini yerine getirirken, annesinin öğretilerini ve rehberliğini kalbinde taşıyacaktı.

Bu doğrultuda Kimaris, kıtayı 7 yıl boyunca, yetkin bir rahip olarak gezdi. Yolculuğu boyunca uğradığı yerlere yeniden ziyarete gitti. Kül Ağıt'da bulundu, zulme uğrayanları gizlice kurtardı, ve ölüler mezarlığı olarak nitelendirilen, Kül Ağıtta ölen kişilerin gömüldüğü yerleri yeşerten, maskeli tanınmayan bir şahıs oldu. Zara ile bilerek iletişim kurmadı, onun yanına uğramadı. Kül Ağıt'da Lalelerin ve Zambakların yetiştiği bir mezarlık yaptı ve bunun bakımını belirli bir süre üstlendikten sonrasında yetkin kişilere bıraktı. Kül Ağıt'ta Kimaris'e minnet duyan kişiler, ona "Bahçıvan" lakabını verdiler.

Ardından ise Ymbel'e dönüş yaptı. Ymbel'in yeşil vadisinin uçsuz bucaksız manzarasını özlemişti. Ama geçmişi ve o kara lekesi, onun yakasını bırakmayacaktı. Başrahip ile olan konuşmasından sonra Kimaris, ne zama Ymbel'e gitse, Ymbel mezarlığındaki ölü çiçekleri suluyordu ve mezarlığın genel bakımını yapıyordu. Yeni çiçek dikmiyordu, aksine ölü olanları çıkarmıyor ve atmıyordu. Kimaris'i tanıyan köylüler, en başta onu köyden kovuyorlardı, fakat Kimaris, köyden kovulmasına rağmen, git gel yapmaya devam ediyordu, fakat köyün içlerine girmiyordu. Bir süre sonra köylüler, Kimaris'in bu ziyaretlerine alışıp ses etmemeye başladılar. Köyün taze kanı sayılan gençleri, Kimaris'e yeni bir lakap takmışlardı bile. "Ölü Çiçek Sulayıcısı". Kimaris, burada kendi hatası yüzünden yitip giden ölülerin ruhlarının, ölümden sonraki hayatta yeşereceğini düşündüğünden ötürü, ölü çiçekleri sulamaya devam ediyordu...

Günleri, insanlığa hizmet etmek, ve kaybolmuşlara yol göstermek, zamanı gelmiş kişileri ve onların ruhlarını huzura kavuşturmak ile geçiyordu. Vadedilmiş Topraklar ve Gümüşgül Vadisi'nde gezgin bir hayat sürüyordu. 7 yıl boyunca, ne Ulfred'i, ne Zara'yı ne de Gilthara'yı görebilmişti.

Yeni yıl gelmiş, Ejder Festivali kapıya çatmıştı. Festivaller, turnuvalar, eğlenceler... Bunların hepsi Al-Qatir'de düzenleniyordu. Bu eğlencelerden ziyadeyse, yakın zamanda alınan bir haber doğrultusunda, Kara Mabet şaşkın ve telaşlıydı. Al-Qatir'li bir Tüccarlar Loncası üyesi Tüccar Kareem, eline daha yeni geçmiş olan bir eşyanın kaybını yeryüzü tapınağına bildirmişti. Bir kayıp eşyanın Ulu Diyarlar Tapınağı'na bildirilmesi normal bir durum değildi. Görevinin bir rahip için bu kadar önemli olma sebebi ise Tüccar Kareem'in iddasına göre bu çalınan eşya Tanrı Kelemvor'un miğferiydi. Tanrı Kelemvor'un miğferi uzun zamandır kayıptı. Fakat iyi sayılabilecek bir haber olarak, iddaya göre Tüccar Kareem bu eşyayı karaborsadan ve kendi kaynakları aracılığıyla bir şekilde bulmuştu. Başrahip Relun, bu görev için Kimaris'i yeterli görmüştü. Kimaris, Ejder Festivali'nin bir öncesinden beri Al-Qatir civarlarında görev yapan meslektaşı Arfo ile buluşacaktı.

Kimaris, hazırlıklarını yaptı ve gemi yolculuğu için gerekli erzağı almaya gidecekken, Başrahip Relun, ona erzak ihtiyacını karşılayacak özel bir pelerin verdi. Bu pelerinin cepleri, çeşitli araç ve gereçler ile doluydu, yolculuk için Kimaris'in bunlara ihtiyacı olabileceğini söyledi. Görev, miğferi sağ sağlam getirmek yönündeydi, başarısızlık bir seçenek bile değildi. Kimaris, tapınaktaki dostlarıyla, özellikle de Groumnir, Kalea ve Jaiden ile vedalaştı ve Kelemvor'un Miğferini, geri getirmek adına yalnız bir biçimde yolculuğa koyuldu.


Önemli Kişiler:
• Kimaris Laughingflowers: Hikayenin baş karakteri olan, "Elf Kanı" taşıyan düşmüş bir Aasimar Cleric/Wizard. Kimaris ismi, elf dilinde "Karanlık" demek, Laughingflowers ise, ileride anlatacaktım lakin şimdi söyleyeyim; Gilthara'nın Kimaris'e kullanmasını söylediği soyadırır. Kimaris, gerçek soyadını bilmiyor. Laughing- kısmı çok güldüğünden, -flowers kısmı ise piç olmasından gelen bir ek.

• Caisatra Lunargift: Kimaris'in annesi ve Gilthara'nın akıl hocasıdır. Kardinal mevkisine ulaşmış bir Nature Domain Cleric'tir (Yüksek lvl +10) . Lunargift, onun soy ismi değildir. High elf türü olan Moon Elf heritagesinden gelmesi ile birlikte, hizmet ettiği tanrı olmamasına rağmen Ay Tanrıçası'nın kutsamasına layık görülmüş bir elf olduğu için kazandığı bir lakaptır. Güleryüzlü, alçakgönüllü ve lider kişilikli pozitif birisiydi. Asıl soy ismi, Kimaris tarafından bilinmiyordur.

• Gilthara: Kimaris'in bakıcısı ve belki de manevi annesi rolündeki bir Wood Elf'tir. Aynı zamanda Caisatra'nın öğrencilerinden biri olan bir Nature Domain Cleric'tir (Düşük lvl cleric max 2-3). Elf kültürünün getirdiği bir özellik olarak, bir rahibe doğum anında, ona yardım edecek tanrının onayladığı bir kişi ile inzivaya çekilir ve Tanrı huzurunda doğumu yapar. Gilthara, Caisatra'nın doğum için seçtiği yardımcısıydı.

• Perran: Kimaris'in babası ve Caisatra'nın kocasıdır. Güneş Elfi'dir, ve bir sehhardır (Warlock). Kimaris, nasıl birisi olduğunu bilmiyor ve neye benzediğini de bilmiyor. Kimaris'e öldüğü söylenmiştir. Kimaris, Perran'ın öldüyse bile nasıl öldüğünü bilmiyordur.

• Rillifane Rallathil: Seldarine (Elf Deity'si) ler arasında Doğa tanrısı olarak geçen bir figürdür. Tamamen konsepte uyduğu için örnek gösterilmiş bir tanrıdır, değişebilir. Detaylı bilgi için; https://forgottenrealms.fandom.com/wiki/Rillifane_Rallathil

• Keşiş Ulfred: Ulfred, siyah derili bir yarı elftir. Elf soyu Güneş Elfi heritagesinden gelir. Siyah bir insan ile bir güneş elfinin birlikteliğinden meydana gelen bir yarı elftir. Gümüşgül Vadisi topraklarında bulunan Güneş Manastırında eğitim görmüş, elementleri ve doğayı kullanmasını bilen gezgin bir keşiştir. Diyar toprakları gezer, muhtaç olunduğunda yardım eder, nasihat verir ve garibanın yanında bulunur. Muhtaç olunmadığı durumlarda ise dinlenmeyi ve yan gelip yatmayı seven birisidir. Kimaris'in kim olduğu gerçeğini bilen sınırlı sayıdaki insanlardan biridir. Bilge, bilinçli, dayanıklı, çevik ve karizmatik bir adamdır fakat bazen akıllı olmayan davranışlar sergileyebilir. Kimaris'in güvendiği ve arkasını emanet edebileceği, fakat onu nerede bulacağını bilemediği birisidir.

• Direnişin Lideri Zara: Zara, kırmızı pullu bir Dragonborndur. Chromatic bir dragonborndur. Vadedilmiş Topraklar'ın en kuzeydoğusunda bulunan, Kül Ağıt adındaki şehirde yaşayan bir yankesici fakat aynı zamanda taktisyen olan bir roguedur. Kül Ağıt'daki halihazırdaki süregelen rejime karşıt bir güç figürüdür. Bu karşıt güç figürleri arasında en önemlilerinden biri olan "Çelik Direniş" in lideridir. Kapıyı her zaman için, onunla birlikte bu direnişi kurmasında rol oynayan dostlarına açık tutuyordur. Kimaris'in kim olduğunu bilmiyordur fakat başından geçen olayları, ettikleri sohbetler aracılığı ile biliyordur.

• Başrahip Relun: Başrahip Relun, erkek ve insan bir rahiptir. Ölüm rahiplerinin Başrahibi konumundadır. İnsanlara karşı sıcak tutumlu birisidir, kendini açıklamayı sever. Kardinallerine ve Tanrı Kelemvor'un tüm müritlerine sevgisini açan babacan bir tiptir. Bilindiği kadarıyla da Relun'un bir ailesi yok. Belki de bundan dolayı böyle birisidir...

• Groumnir: Cüce erkek bir rahiptir. Sevecen bir kişiliği vardır, fakat bir cüceye göre daha olgun, aklı başında ve dingindir. Babacan birisidir. Kimaris'i, Kara Mabet'e geldiğinde karşılamış, kollarının altına almıştır. Rahip olabilmek adına kendi kültürünü unutmamış, burada da yaşatıyordur. Kendi kültürünün misyonerliğini yapmasa da hala bir cüce olduğunu ve kültürünü hatırlar. Ama buraya gelebilmek için bütün bağlarını kesmiş, ailesini yoksaymış, soyadından feragat etmiştir. Bilge ve babacan bir adam, fakat aynı zamanda güçlü bir rahiptir.

• Kaela: Goliath kadın bir rahiptir. Fiziksel kuvvet anlamında Kara Mabed'deki en güçlü kişilerden biridir. Savaşçı ve atılgan bir yapısı vardır. Hırçın ve saldırgan bir yapısı vardır, fakat bu tutum sadece düşmanlarına karşıdır. Kendi doğası ve kişiliğine nazaran, zaaf olarak nitelendirilenilecek çabuk galeyana gelen kişiliğini çok ustaca kontrol etmesini öğrenmiş birisidir. Avlanmayı, savaşmayı, ekipman bakımını, demirciliği, atıcılığı, hayatta kalmayı, yemek yapmayı, hayvan derisi soymayı ve temizlemeyi ve yara bakımı yapmakta ustadır. Büyü olarak, kendini kuvvetlendiren büyüler seçer ve onları iyi şekilde kullanabilir.

• Arfo: İnsan erkek bir rahiptir. Soğuk birisidir, ama işbirliği yapılacağı zamanlarda kolay ısınır. Duygularını pek belli etmez donuk bir ifadesi vardır. Kendisi ve geçmişi hakkında fazla bilgi bilinen birisi değildir. Kimaris'e görev bilincini ve iş bitiriciliği öğretmiş birisidir.

• Jaiden: İnsan erkek bir rahiptir. Korkutucu ve iç ürpertici birisidir. Konuşkandır, fakat bazen karşısındaki kişinin gözlerinin içine bakarak dona kalır. Kötü niyetli bir insan değildir, tam aksine, belki de tapınaktaki en iyi niyetli kişilerden biri olabilir. Deneyler yapmayı seviyordur, bu deneylerin sonucu ile, ölülerin ruhlarını şaad ettirmeyi, huzura erememiş zavallıları ise huzura erdirmeyi amaçlıyordur. Kimaris'e büyünün temellerini, çeşitlerini, nekromansiyi, iyileştirme ve stabilizasyon büyülerini ve büyüyü kullanmanın getirdiği ahlaki değerleri öğretmiştir.

İsmi verilmemiş diğer kişiler, senin kontrolündeki NPC'ler veya varlıklar; Elflerin Bishop'u (Başrahip), Death Domain Deity'si veya Tanrısı, Kimaris'i bilen kişiler vb...