Notes

MAVİ MARMARA VE İHH İLE İLGİLİ BİLİNMEYENLER

Mavi Marmara olayı neden oldu? Ne olacağı biliniyor muydu? Hocaefendi olaydan sonra neden izin alınmalıydı dedi?

İHH, Anadolu insanı tarafından kurulmuş, önemli hayır işleri yapmış bir kurumdur. Lakin kurumun kilit noktasında karanlık adamlar doludur. Mezhebi karışık olan bu insanlar, siyasi İslam çizgisinde olan gençlerin reflekslerini sürekli tahrik ederek, motive ederler. Allah rızası istikametinde hareket eden heyecanlı karakterler bunlar için biçilmiş kaftandır. Hata yapmaya en uygun kişiler bunlardır.

Özel Seçilmişler tarafından halife olduğu kendisine inandırılmış olan Başbakan’a Arap Ülkeleri’nde aktif olması gerektiği telkin edilmiştir. Başbakan’ın en çok sevdiği ifade dünya lideri ifadesidir. Bundan aşırı haz duyar. Bir yönüyle zaafıdır. Kendini halife ve dünya lideri zanneder. MİT’in içinde bir grup Başbakan, Arap Ülkeleri’ni ziyaret etmeden çok önce oraya gidip, birilerini parayla organize ederdi. Bayraklar, posterler dağıtılır, afişler hazırlanırdı. Başbakan, oraya gidip coşkulu kalabalığı gördükçe halife olduğu evhamı kuvvetlenirdi.

Gazze ablukası hepimizin içini parçalayan insanlık dışı dramlarla doludur. Gecelerce teheccütlerde dua edilmiştir. Hepimizin hassasiyetidir. Gerilimle beslenen gruplardan farklı olarak, yapılması gereken yardımlar, atılması gereken adımlar, sessiz, olması gerektiği gibi atılmıştır. O günlerde Başbakan’ın etrafındaki insanlar onu sürekli tahrik ediyorlardı. Başbakan, Arap âleminde kahraman olma fırsatını yakalamıştı. Gerek Başbakan, gerek İHH’nın kullandığı heyecanlı karakterler ağır ağır bir olaya hazırlanılıyordu. İnanılmaz bir provokasyon uygulanıyordu. Yardım gemisinin planı yapılırken, küçük gruplar halinde toplanılan bazı kişilerin cihat diye sürekli hamasi duyguları tahrik ediliyordu. Yardıma değil intihar bombacıları gibi ölmeye gidenlerin sayısı bir hayli artmıştı. Durumun vehameti fark edildi. Raporlar hazırlandı.

El altından Davutoğlu’na gelen bu raporlar canını bir hayli sıkmıştı. Yardım için çıkılan bu yolda geri dönülmez adımlar atılabilirdi. Dış işlerinde saatlerce İ. Kalın ve bir çok kişiyle toplantı yapıldı. Dış politikayı iyi bilen bu ekip olayın varacağı noktayı kestirmişti. İsrail’le temasa geçildi kibar yollu olayın bir yardım kampanyası olduğu izah edildi. İsrail’in tavrı netti. Gelirse müdahale edilecekti. Ölüme hazırlanmış insanlar ve İsrail’in karalı duruşu Davutoğlu tarafından bizzat Başbakan’a iletildi. Başbakan, bu vehameti dikkate bile almadı. MİT’le irtibatlı İHH içindeki mezhebi karışık kişilere gün doğdu. Olay olacak, Türkiye gerilecek ve gerilimle daha da güçleneceklerdi.

Başbakan’ı ikna edemeyen Dışişleri, bazı milletvekili ve gazetecilere olayın vehametini varacağı noktayı anlatınca, gitmekten vaz geçildi. Hücresel grupları motive eden dili zehirli bazı insanlar olayın varacağı noktayı çok iyi biliyorlardı ve geminin kalkacağı gün binmediler. TRT’den o gün saatlerce Başbakanlık arandı. Duyumların kötü olduğu insanların ölüme gönderildiği söylendi onlar da dikkate alınmadı. Y. Bulut bile olayı öğrenmiş çalıştığı TV’de sevmediği bir muhabir için onu göndersek de belki ölür kurtulurum demişti. Herkes biliyordu.

Başbakan’ın konumunun güçlenmesi, gerilimle oyların artması, milli görüş geleneğinin tamamen AKP’ye kayması için insanlar ölüme gönderildi. Amaçlarına ulaştılar, Mavi Marmara olayı ile Siyasi İslam geleneğinden gelenler AKP içinde birleşip merkez halini aldılar. Başbakan, esip gürledi, İsrail’e özür dileyeceksiniz dedikçe Arap aleminde itibarı arttı. Türkiye’de gerilim hat safhadaydı. Sokağa çıkılacaktı. Bütün cemaatler, siyasi yapılar, bir işaret fişeği bekliyordu. Camia içinde ilk kez sokağa çıkılıp protesto edilmeli diyenler oldu. Hazırlanmış kurgu aynen uygulanıyordu. Halkın bu gergin hali güvenlik güçlerini çok ürkütüyordu. Türkiye’de azınlıklar tehdit altındaydı. Hocaefendi, masumane oraya gidip şehit edilenlerle ilgili baş sağlığı ve taziye mesajı gönderdi. Gazetelerde yayımlandı. Çok üzülmüştü. Kendisiyle röportaj yapan yabancı gazetelerden birine izin alınmalıydı dedi. Bu açıklama ne anlama geliyordu? Bir an şok etkisi yarattı. Sokağa çıkmaya ve infial oluşturmaya hazır camiaya oyuna gelmeyin mesajıydı bu. Camia bu mesajı çok doğru okumuştu. Sakinleştiler. Açıklamanın olduğu gün emniyetin üst kademesindeki birçok kişi odamdaydı. Rahat bir nefes almışlardı. Halk sokağa çıkmaz artık dediler.

Sonuç itibariyle, İsrail özür dilemedi, tazminat ödenmedi. AKP’den birileri yakın zamanda aileleri dolaşıp şikâyetinizi çekin dediler. Şehit aileleri kendilerine kimlerin geldiğini ve ne kadar para teklif edip tazminattan vazgeçmeleri gerektiğini iyi biliyor. Mavi Marmara tam bir fiyaskodur. Türkiye’yi İsrail karşısında küçük düşürmüştür. Dış politikamız itibarsızlaşmış ve eksenini kaybetmiştir

Gencecik insanları ölüme gönderen Başbakan, Gazze’ye gideceğim demesine rağmen hala gidememiştir. Neden Gazze’ye izinsiz gidemiyor, sormak lazım. Benden ötürü başınız asla yere eğilmeyecek diyen Fethullah Gülen’e ferasetinden dolayı teşekkür ediyoruz. Allah Kadir-i Mutlaktır.

Not1: Mavi Marmara’yı bana değil Davutoğlu’na sorun. Saatlerce Başbakan’ı ikna etmeye çalıştı, “gemiyi durdurun, felaket olacak“ diye.

Not2: Olaydan iki saat sonra.. - Benim tepkim moderatöreydi (“One munite”i, İsrail’e değil, moderatöre söylemiş)

Anahtar Kelimeler: Mavi Marmara, İsrail, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, One Minute, Gazze, Fethullah Gülen, İHH, İnsani Yardım Vakfı, Ahmet Davutoğlu, AKP, AK PARTİ, Hakan Fidan, Abdurrahman Dilipak, Yiğit Bulut, Türkiye, Israel, Turkey, Davutoglu, MİT, İbrahim Kalın, KDK,