Notes

tüm özlemlerimi ve öfkemi yirmi köşeli bir kutuya koyup, göğsüme sıkıştırdım. çelik yelek dediğin ille çelikten yapılmaz.

nefesi güzelmiş nefesini mi kesmiş. kalbi de atmış üstelik güzelmiş. senin kalbin atmış güzel miymiş. tıkandın. elinle sol göğsünü kontrol ettin çünkü anladın. biraz sonra banyoda yalnızsın, lavaboya ellerini koyup ağladın. çünkü anladın.

aramıza ördüğün duvarlara şiirler yazdım, belki yeteneğim olsa resmini de çizerdim.*

izah etmeklerden geçtim ama illa diyeceksem bir şey; göğsüne tersten saplanmış bir bıçakla koşsan da üzerime, ben seni hiç düşünmeden sımsıkı sarılacak kadar seviyorum.

kafamın içindeki çıkmaz sokaklarda dolanırken gökyüzüne bakmayı nasıl da inatla reddediyorum. kırıcı ve saldırganım. kapı kapalıysa pencereyi kırar öyle çıkarım’cılıktan uzaktayım. çünkü artık o kapının neden kapalı olduğunun hesabı verilsin.
bir şeyleri akışına bırakmak bir kez de bana göre olsun, ama yok. kuruntularla, paranoyalarla kendimi dipsiz kuyulara atıyor olmaktan başka bir halta yaradığım yok.

güçlü durmana gerek yok, yanımda sahiden de yıkılabilirsin’di sevgilim. ben ikimizi aynı çatının en küçük iklimine. aramızda milyonlarca kilometre. seve seve sevgilim. seve seve.