Notes

ÇAKMA SUİKASTLER ÜZERİNDEN CEMAATİ AVLAMA EYLEM PLANI
Ankara Valiliğinin aldığı karara göre polis mahkeme kararı olmaksızın istediği eve girip arama yapabilecek. Yeni hain bulmakta zorlanan hükümet, eski göz ağrısı K.Özdemir‘in verdiği bilgileri işleme koyacak. Ankara‘daki mekanlar o yüzden aranacak.
Oligarşik danışman kadrosundaki beyler, özel seçilmişlerle yaptıkları toplantıda mekan aratma olayına 9 gün önce karar verdiler. Ankarada‘ki evleri arama kararına tepki artıkça Ulusalcı olarak fişlenmış evlere ve DHKPC evlerine göstermelik baskınlar yapılacak. Baskınlar neticesinde göstermelik suikastlerini perdeleyecek bilgi ve belgeler o evlerden çıkmış olacak.
Plan şöyle işleyecek:
Emre Uslu’nun günlerdir değindiği göstermelik suikastlerin düzenlemiş delilleri bu evlerde bulunmuş gibi medyaya servis edilecek. Sonra havuz medyası devreye girip bu haberleri köpürtecek. Erdoğan‘ın nasıl canına kast edilmeye çalışılan bir lider olduğu konuşulacak. ‘Adamların bir bildiği varmış, iyi ki de Ankara‘da bu kararı almışlar’ algısı yerleşir yerleşmez Paralel Yapı aramalarına zemin hazırlanacak.
Bu kadar mı? Hayır!
Camiaya ait olduğu bilinen mekanları ararlarken casusluk yapıldığına dair belgeler(!) bulacaklar. BB günlerdir abi ve ablalara casus diyor. Bu gün BB 17 Aralık‘tan beri parlel yapıyla ilgili belgeler yağıyor dedi her zaman ki gibi yalan konuşuyor. Kendi elleriyle oluşturdukları belgeleri delil diye istedikleri yerlere yerleştirme gayretindeler.
Zaten Efgan Ala bu planı şimdiden Başbakan’a sunmuş durumda.

ABDULLAH GÜL ve YALÇIN AKDOĞAN ÇEKİŞMESİ
Abdullah Gül‘ü bertaraf edip Başbakanı tamamen tek adamlık koltuğuna oturtma stratejisi olan Yalçın Akdoğan süreçten ağır darbe almış durumda. Safha safha planını uygularken 17 Aralık Operasyonu her şeyi ters yüz etti. Cumhurbaşkanı HSYK‘yı imzalamayacağını hissettirerek oyuna dahil oldu. Başbakan camiayı bitirmek için aylardır konuşmadığı Cumhurbaşkanını yanına almak adına Yalçın Akdoğan‘ın tüm planını elinin tersiyle itti.
Planda devre dışı kalanlardan biri de Numan Kurtulmuş oldu. Cumhurbaşkanı, gölge Başbakan olamaya razı olan Kurtulmuş‘la ve Yalçın Akdoğanla aylardır konuşmuyor. Cumhurbaşkanı, Yalçın Akdoğan‘ı danışmanlıktan ayırmasını BB‘den isteyince Akdoğan, ‘asıl o bitecek’ demiş ve Kurtulmuş‘un BB olması gerektiğini söylemişti.
Kurtulmuş‘a, Gül‘ün bütün karşı çıkışına rağmen Erdoğan sonrası Başbakanlık teklifi götürüldu. Devreye de F.Saraç‘ın babası sokuldu. Bu planlardan N. Kurtulmuş‘un bile haberi yokken Ali Bulaç köşesinde Erdoğan sonrası N. Kurtulmuş‘un Başbakan olacağını yazmıştı. Gül ve Parti‘nin ağır abilerinin sonu Akdoğan tarafından hazırlanıken, kontrol edilmesi kolay olan Kurtulmuş‘la prensipte anlaşılmıştı. Erdoğan, Y. Akdoğan‘ın kontrolünde olan Kurtulmuş‘un Başbakan olması halinde etkin bir Cumhurbaşkanı olmaya çok yakınken 17 Aralık patlak verdi.
N. Kurtulmuş kendisine verilen vaadleri zikretmesin diye bir anda AKP‘nin sosyal trolleri üzerinden montajlanmış görüntüleri yayınlandı.Peki S.Soylu‘nun talimatıyla hazırlanan bu alçakça montajların da ses kaydı var mıdır acaba? Yada Soylu, Akdoğan‘ı neden hiç kırmaz? Yine THY‘nin bütün sigorta işlemlerini ihalesiz alan Soylu bunun için Akdoğan‘a müteşekkir midir? Elbette müteşekkirdir, çünkü vefalıdır(!) S. Soylu…
17 Aralık bir milattır, Akdoğan‘ın bitirmeye çalıştığı Cumhurbaşkanı ve partinin ağır abileri yeniden siyaset üreten konuma gelmişlerdir. Kendinden çok emin olan Cumhurbaşkanına kapalı kapılar ardında "sağırdır, devri de bitmiştir" diyen Akdoğan, pasifize konuma düşmüştür. Sürekli Risaleler‘den örnek vermesi Bediüzzaman‘ı çok sevdiğinden değil, tek görevinin Nurcu‘ların oylarını kontrol etmek olmasıdır.
Bu görevinde bile kendisine rakip biri de var. Nurculuk‘ten gelen ve Nurcular‘ın çok sevdiği H.Çelik. Çelik medya komiseriyken rahattı. Akdoğan inanılmaz hırsıve ayak oyunlarıyla Çelik‘ten bu rolü çalmıştı. Rol çalma sırası Çelik‘te.
Hülasası; Akdoğan bir devrin sonunun sembolüdür.

TARAF GAZETESİ NEDEN MİT’İN HEDEFİNDE?
Taraf Gazetesi neden hedefe kondu? Mit gazetenin yazarlarını neden takip etti? Mehmet Baransu Emre Uslu vb neden proje diyorlar?
Türkan Saylan‘ın milletin aslı biziz ve bizden habersiz hiç kimse adım atamaz demesinin nedeni medyanın baskın köşelerinin ve kişilerinin tamamıyla onların güdümünde ve fikrinde olmasıydı. Vesayetçi sistemin en önemli devam edicileri algıyı elinde tutan gazetecilerdi. TSK‘nın apoletleri arkasına gizlenmiş vesayetçi güç, halkı yola getimek için silahtan daha etkili bir yol alan medyayı keşfetmişti. Muhalif bir ses çıktığında satın alma teşebbüsleri, netice alınmazsa şantajlar, o da olmazsa cinayetler devreye giriyordu.
Vesayetçi sistemden rahatsız olan istihbarat, emniyet ve yargı mensupları yıllarca bilgi-belge toplayarak milli bir hafıza oluşturdular. Ergenekon ve Balyoz sürecinden önce her şeyi çok iyi bilen bu gurup sadece siyasi konjonktürden değil, medyanın algı gücünden de çekiniyordu. Ergenekon ve Balyoz gibi davalardan önce bir onbaşıya bile dava açılamıyor, usulsüzlük yapıldığında dokunulamıyordu.
Aynen şu anda olduğu gibi ana akım medya demokratik düşünen byinleri izole etmiş farklı mecralara itmişti. Dışta kalan bu gazeteciler Taraf Gazetesini çatısı altında birleştiler. Çoğu zaman maaş bile alamayan bu gazetecilerin tek derdi bağımsız gazetecilik yapmaktı. Vesayetçi sistem için en tehlikeli kişiler hiç şüphesiz ki her hangi bir yere bağımlı olmayan gazetecilerdir.
Taraf Gazetesi aynı zamanda idealist genç gazetecilere yer veren önemli bir misyon yüklenmiştir. Mehmet Baransu gibiler için bu bir fırsattır. Ergenekon ve Balyoz‘la ilgili elinde bilgi ve belge olanlar tamamen vesayetin kontrolünde olan medyaya değilde Taraf‘taki gazetecilere bilgi aktarmaları bunların ayniyle yayınlanacağından emin olmalarıdır. Bir tek belgeyi bile yayınlamaktan korkan gazetecilerin kendisine klasörler halinde gelen belgeleri kimseden çekinmeden yayınlayan Taraf‘ı aşağılamaları son derece normaldir.
Vesayetin her yerde bağıran sesleri Taraf‘ın kısık sesini kesememiş ve halkı istedikleri gibi korkutup yanlış yönlendirememiştir . Onlar ne kadar yüksek perdeden bağırırlarsa M.Baransu ve E.Uslu o ölçüde dirayet göstermiş ve kafalardaki bir heyulayı yok etmişlerdir. Buna en çok destek veren vesayet zayıfladıkça iktidarı kuvvetlenen Başbakan‘dır. Taraf kapalı kapılar ardında alkışlanır hale gelmiştir.
Vesayetçiler en ağır darbeyi kendilerini afişe eden Taraf ve yazarlarından almıştır. İntikam alam düşünceleri genlerine yerleşmiştir. Başbakanın etrafındakiler tarafından vesayetin bittiğine inandığı gün, ilk düşman haline getirilen Taraf ve Baransu ve Uslu olmuştur. Bugünkü sürecin ilk adımını Taraf‘ın ve Taraf‘takilerin düşman seçilmesinde aramak gerekir. Artık çark tersine dönmüştür. Koca bir vesayetin adamlarıyla ilgili belgeleri hiç korkmadan yayınlayan bu adamlar bir gün onlarla ilgili belgeleri de yayınlar mıydı?
Derin mahvillerden gelen özel seçilmişler bu korkuyu ayniyle Başbakan‘a aşılayınca olay paranoyaya dönüşmüş ve saldırı başlamıştır. İktidarın karşısında tek güç olarak görülen camiayı zaten fişleyen oligarşik kadro, Taraf‘ın camianın bir projesi olduğu düşüncesiyle Taraf‘taki herkesi çaycısına kadar dinleyip takip etmiş, bilgi ve belgelerin camiadan Taraf‘a geldiğini ispatlamaya çalışmışlardır. Amaç bu dinlemelerden ve takipten şu an açmaya çalıştıkları casusluk davasına temel oluşturmaktır. Sonuç alınamamıştır.
Taraf içinde 2-3 bin lira maaşla çalışanlar cazip maaşlarla havuz medyasına aktarılmış ve kullanışlı aptal olduklarını ilan etmişlerdir. Taraf‘ın bir proje olduğu kabul ettirilirse Ergenekon ve Balyoz‘un da kumpas olduğu kendilerince kesinleşmiş olacaktır. Satın alınamayan ve biat etmeyen herkes en büyük hain olduğundan Başbakan tarafından ilk hain ilan edilen Baransu olmuştur.
Başbakan ve özel seçilmişlerin karşısında şu an bir Taraf değil yüz binlerce Taraf var. Her bir twit hesabı bir Taraf‘tır çünkü. ..


Havuz Medyası Gerçekleri
Havuz Medyası şu an polis gazeteciliği yapıyor. Camiayla ilgili açılacak vatana ihanet ve casusluk davası dosyalarına delil üretme peşindeler. Ana akım medyada Haberturk'te F.Saraç, Ntv'de N.Yurteri bizzat Akdoğan'ın talimatıyla hareket ediyorlar. İki televizyonun tüm kadrosu 17 Aralık operasyonunda sonra tamamen dizayn edildi. HT Genel Yayın Yönetmeni O.Usluer görevinden alınıp izne gönderildi. Haber müdürü C.Ulus pasif bir göreve atandı.GYY yardımcısı A.Kılıç haberden uzaklaştırılarak Show Tv'ye gönderildi. Soruşturma kapsamında yapılanan dinlemelerden anlaşıldığı üzere F Saraç bunların kendi arkasından işler çevirdiğini Y Akdoğan'a iletiyordu. Derhal pasifize edilen bu ekibin yerine her şeyi koşulsuz kabul eden Kanal 7 kökenli E. Çelik kurumun başına tek yetkili olarak atandı.
T. Ciner bütün bunlara madenlerinin hatırına göz yummak zorunda kalıyor. Akın İpek'e atılan iftiraların çok daha fazlası ona yapılabilir.
NTV ise tamamen Y. Akdoğan'a bağlı N.Yurteri'nin eliyle tasnif edilir durumda. Kimler aktif rol alacaksa onlar iş başındalar. Ntv'nin patronu F. Şahenk neden sessiz peki. Bankasının akibetinden endişeli. Bankasya'ya yapılmaya çalısılanı çok net gördü. Akın İpek'e yapılan haksızlıklarla T.Ciner'e göz dağı verilirken, Bankasya'ya yapılanlarla da F.Şahenk'e göz dağı verildi.
Havuz medyasına gelince H.Fidan'ın özel alanına girer. Mit'çi gazeteciler ya da sonradan evrilmiş gazeteci Mit'çiler orada mesken tutmuştur. H.Fidan'ın elinde camiayı yargılatacak tek bir belge bilgi yok. Onun için havuz mdyası camia için açılacak dosyaya delil oluşturuyor. Mit maharetiyle Y. Şafak, Akşam. Sabah, Star, Takvim, Akit vb.medyada oluşturulan bu haberler her gün peryodik olarak servis ediliyor. Aynı gazetelere organik olarak bağlı olan televizyonlarda da önceden tesbit edilen konuklar ve programcılar tarafından halka aktarılıyor.
Y.Bulut ekonomiden değil medyadan sorumlu danışmandır ve Başbakan'a değil bu konuda tamamen Y.Adoğan'a malumat vermektedir.
Ntv, Haberturk dilsiz şeytan gorevi üstlenerek bu haberlerin yanlıs olduğuna deginememekle, onları olmamış gibi görmek vazifesinde. Algıyı istedikleri gibi şekillendirdikten sonra asıl vurucu hamle Başbakan'dan geliyor. Başbakan bu haberleri meydanlarda haykırıyor. Zaten hükümetin kurumu olan TRT de bütün kanallarıyla Başbakan'ın meydanlardaki konuşmalarını Anadol'unun en ücra köşesine duyuruyor. Algı yönetimini kendilerince mükemmel olarak yöneten siyaset, istihbarat ve medya şu anda halkı tamamen manipüle etmiş durumda. Ancak çok iyi biliyoruz ki kalpler Allah'ın elindedir ve onu evirip çeviren de O'dur. Adetullah hikmetle hareket eder ve bu oyun bozulur