Notes

Başbakan Erdoğan resmen itiraf etti!
Başbakan Erdoğan'ın bu hafta grup konuşmasında dershaneler konusunda kullandığı ifadeler Zaman Yazarı Mümtazer Türköne'nin dikkatinden kaçmadı. 'Dershaneler, “paralel yapının hesabı” imiş ve bu hesabın bozulması için kapatılması gerekiyormuş' diyen Zaman Yazarı Mümtaz'er Türköne, Bu itiraf, “dershanelerin salt eğitimin gerekleri için ortadan kaldırıldığı” savunmasını tamamen çökertiyor. Dershane gündemi çok eski olduğuna göre, demek Başbakan dershaneleri değil Cemaat’i hedef aldığını itiraf etmiş oluyor. “Paralel yapı” sonradan icat edildiğine göre, Başbakan planlı bir savaş başlatıyor, karşısındakini yok edemeyince ortaya “paralel” suçlaması çıkıyor." diye yazdı.
http://www.samanyoluhaber.com/gundem/Basbakan-Erdogan-bizzat-kendi-agziyla-itiraf-etti/1042620/

‘Muhaberat devleti’ yasası Genel Kurul’da
Meclis Komisyonu’nda görüşülerek Genel Kurul’a gelen MİT yasasının çok eleştirilen maddelerinde bir değişiklik beklenmiyor. ‘Türkiye’yi muhaberat devletine dönüştürecek’ şeklinde eleştirilen Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Kanunu teklifi, dershane tasarısı görüşmeleri bugün biterse Meclis Genel Kurulu’nda ele alınacak
http://www.zaman.com.tr/politika_muhaberat-devleti-yasasi-genel-kurulda_2202047.html

Ses depremi sürüyor
Başbakan Tayyip Erdoğan ile oğlu arasında geçtiği ileri sürülen telefon görüşmeleri tartışmaları da beraberinde getirdi.Başbakan Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtları, Türkiye gündemini sarsmaya devam ediyor. Evde bulunan yüklü miktardaki parayı operasyon yapılacağı endişesiyle dağıtma görüşmelerini içeren ses kayıtlarına, başta siyasetçiler olmak üzere her kesimden tepki yağıyor.
http://www.zaman.com.tr/politika_ses-depremi-suruyor_2202045.html

Ardı ardına iki 'ses bombası' patladı
Başbakan Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen yeni bir ses kaydı yayınlandı. Kayıtta geçen ifadelere göre, iş adamı Sıtkı Ayan'ın Erdoğan ailesine vereceği rüşveti 'denkleştiremediği' görülüyor. Diğer kayıtta ise Kısıklı'daki paranın transferinin dinlemeye takıldığı iddia ediliyor!
http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/ardi-ardina-iki-ses-bombasi-patladi-h49235.html

Bu topraklar böyle yolsuzluk görmedi'
CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce, Osmaniye'de yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtlarına tepki gösterdi.
http://www.yurtgazetesi.com.tr/politika/bu-topraklar-boyle-yolsuzluk-gormedi-h49233.html


"İSPARK'tan aldığın paralar nerede"
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül, Bağcılar'ı ziyaret etti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a sorular yönelten Sarıgül, "Kaç tane İSPARK parasıyla İstanbul'a otopark yaptın. İSPARK'tan aldığın paralar nereye gitti. Bunları önümüzdeki günlerde tek tek konuşacağız. Sevgili Kadir Ağabey. Akbilden almış olduğun paraları nerelere harcadığını özellikle söylemeni rica ediyorum" diye konuştu.
http://www.yurtgazetesi.com.tr/politika/isparktan-aldigin-paralar-nerede-h49229.html

Meclis'te tansiyon yükselten 'hırsız' afişi
Meclis Genel Kurulu'nda, CHP'li milletvekillerinin oturdukları sıralara bıraktıkları "Gazi Meclis'te hırsızlara yer yok" dövizleri tartışma yarattı.
http://www.yurtgazetesi.com.tr/politika/mecliste-tansiyon-yukselten-hirsiz-afisi-h49223.html

Milletvekillerine de o telefonlardan dağıtılmış
İzmir Bağımsız Milletvekili Ertuğrul Günay, "2011 sonunda hepimize kriptolu telefon dağıtıldı ama hiç kullanmadım. Kullanma ihtiyacı hissetmedim" dedi.
http://www.yurtgazetesi.com.tr/politika/milletvekillerine-de-o-telefonlardan-dagitilmis-h49216.html

TRT dizisinde bu akşam: Hedef RTE
Kızılelma'nın bugün yayınlanacak bölümünde 'can alıcı' olacağı belirtilerek bugün bazı sitelerde duyurulan bir sahne var. Bu sahneyle birlikte ilk kez bir dizide gerçekten görevde olan Başbakan'ın ismi geçiriliyor. Başbakanın kendine sahte operasyon düzenleyerek halkın gözünde kendini yüceltme çabaları dikkat çekiyor.
http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/trt-dizisinde-bu-aksam-hedef-rte-h49195.html

Hükümete gül gibi HSYK
Cumhurbaşkanı Gül, hem Türkiye’den hem de Batı’dan gelen uyarılara rağmen, yargıyı hükümetin emrine veren HSYK Kanunu’nu onayladı. Şimdi gözler Anayasa Mahkemesi’nde.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, HSYK’nın yapısını değiştiren düzenlemeyi 15 günlük inceleme süresi dolmadan onayladı.
http://www.taraf.com.tr/haber-hukumete-gul-gibi-hsyk-149263/
Torpili yediler, renk değiştirdiler
Fişleme skandalında ikinci perde. Maliye’de ‘kırmızı liste’ye alınan 24 müfettiş adayı, buldukları torpille ‘yeşil’ ve ‘mavi liste’ye terfi etti
Maliye Bakanlığı’na bağlı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı’ndaki müfettiş adayları için uygulamaya konulan “renkli fişleme” skandalı büyüyor.
http://www.taraf.com.tr/haber-torpili-yediler-renk-degistirdiler-149267/
Jandarmaya MİT TIR’ı operasyonu
ADANA Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, bölgede durdurulan TIR’larla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında bir yüzbaşı ile bir astsubay gözaltına alındı. Halen Ankara’da aynı kapsamda bir ‘casusluk’ soruşturması yürütülüyor.
ADANA’DA içerisinde silah ve mühimmat olduğu gerekçesiyle durdurulan ancak “MİT’e ait olduğu”nun belirtilmesiyle aramasına izin verilmeyen TIR’larla ilgili yeni bir gelişme yaşandı.
http://www.taraf.com.tr/haber-jandarmaya-mit-tiri-operasyonu-149268/
AKP, Gülen’e kırmızı bülteni konuşuyor
Cemaat’e operasyona hazırlanan AKP, “seçim öncesi mi, sonrası mı yapılsın” diye tartışıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen telefon görüşmelerinin kayıtları, AKP’nin seçim stratejisini de değiştirdi.
http://www.taraf.com.tr/haber-akp-gulene-kirmizi-bulteni-konusuyor-149260/
TÜBİTAK’ta acil kripto tasfiyesi
Ses kayıtlarından sonra TÜBİTAK’ta beş kişi görevden alındı. Başbakan, TÜBİTAK’ı işaret etmiş ve “Kriptolu telefonları bile dinliyorlar” demişti.
Türkiye gündemini sarsan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarının internete düşmesinin ardından TÜBİTAK’ın kriptolu telefonlar bölümünde çalışan beş kişinin kurumla ilişiği kesildi. Başbakan Erdoğan, önceki günkü AKP TBMM grup toplantısında TÜBİTAK’tan da söz etmiş ve “Devletin kriptolu telefonlarını bile dinliyorlar” demişti.
http://www.taraf.com.tr/haber-tubitakta-acil-kripto-tasfiyesi-149262/

Savcı, El Kadı’yla ilişkisini sordu
Savcı, El Kadı’yla ilişkisini sordu27 Şubat 2014 Perşembe 02:11 | Savcılık, Bilal Erdoğan ve ortaklarına AVM yapılmak üzere ihalesiz olarak verildiği iddia edilen Etiler Polis Okulu arazisiyle ilgili İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden belge istedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın 25 Aralık soruşturması kapsamında verdiği ifadenin ayrıntıları ortaya çıkmaya devam ediyor. Taraf ’ın edindiği bilgilere göre üç savcı tarafından 5 Şubat’ta ifadesi alınan Erdoğan, Suudi Arabistanlı işadamı Yasin El Kadı’yla olan ilişkilerine de cevap verdi.
http://www.taraf.com.tr/haber-savci-el-kadiyla-iliskisini-sordu-149264/
MİT KANUNU için Meclis ve Köşk’e bir çağrı daha
Devleti bir istihbarat devletine dönüştürmesinden kaygı duyulan Mit yasasına tepkiler artarak sürüyor.
İnsan Hakları Derneği de uyardı: “Bu ülkede hâlâ devlet içi çeteler halka hesap vermedi ve siyasî iktidarlar bu çetelerden hesap soramadı. Böylesi bir tablo mevcut iken MİT yasasında yapılacak değişiklikle MİT’in anayasa üstü bir konuma çıkartılmak istenmesi şu anki siyasî iktidarı da, vatandaşları da tehlikeye atacak bir durumdur.”
http://www.yeniasya.com.tr/haber_detay2.asp?id=70891
Kritik MGK toplantısı bitti! Gündem Cemaat
MGK toplantısında Gülen Cemaati "ulusal güvenliği tehdit eden yapı" olarak nitelendirildi.
Milli Güvenlik Kurulu Şubat Olağan Toplantısı Çankaya Köşkü'nde gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başkanlığında 4 saat süren toplantının ana gündemi ulusal güvenliği tehdit eden yapılardı. Toplantıda ayrıca Suriye'deki gelişmeler, çözüm süreci ve seçim güvenliğine ilişkin konular da ele alındı.
http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/34660-kritik-mgk-toplantisi-bitti-gundem-cemaat.html
Taksim'de çok sayıda iş makinası ne yapıyor!
Taksim Gezi Parkı'nın girişine 2 dozer, 4 Harfiyat kamyonu, 1 TOMA ve 2 su tankeri getirildi. Sosyal medyada iş makinalarını fotoğrafları paylaşıldı ve "Gezi Parkı'na mı girecek?" sorusu tartışılmaya başlandı.
http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/34681-taksimde-cok-sayida-is-makinasi-ne-yapiyor.html
Sivil Plakalı Tüm Resmi Araçlar AKP'nin Emrine Verildi
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 27 Şubat'ta Burdur'da yapacağı miting ile ilgili Isparta Valiliği'nin 11 Kamu Kurumu il müdürlüğüne genelge göndererek sivil plakalı resmi araçların 2 gün süre ile Burdur Valiliği'nin emrine verilmesini istediği ortaya çıktı.
ali Yardımcısı İsmail Akman imzalı yazıda "Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 27 Şubat 2014 Perşembe günü Burdur'u ziyaret edecekleri Burdur Valiliğimiz tarafından bildirilmiştir.
http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/34662-sivil-plakali-tum-resmi-araclar-akp-mitinginin-emrine-verildi-.html
Beyefendi ‘evet’ desin, arazi bizde
Bilal Erdoğan’ın da yer aldığı Bosphorus 360 fezlekesinde “örgüt”ün TRT’nin Göztepe’deki arazisi almayı hedeflediği iddia ediliyor. İddia, fezlekeye “TRT orada ne arıyor, yer çok güzel. TRT’ye bir arazi bulur hemen taşırız. Yeter ki Beyefendi hemen evet desin” sözleriyle yansıyor.
İkinci dalga yolsuzluk operasyonu kapsamında polis tarafından hazırlanan ve Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da yer aldığı Bosphorus 360 fezlekesindeki yeni bir ayrıntı daha ortaya çıktı.
http://birgun.net/haber/beyefendi-evet-desin-arazi-bizde-11661.html
Eğitimi de sıfırladınız
Eğitim Sen, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim-İş, “Milli Eğitim Temel Kanun” tasarısına karşı bugün ortak grev yaptı. Tüm yurtta greve çıkan eğitim emekçileri yeni kanun tasarısını protesto etmek için yürüyüş yaptı.
Yapılan grev çağrısında ülkenin son dönemlerde hukuk tanımaz bir şekilde yöneltildiğini ve kamu çalışanlarının haklarının hem anayasaya hem uluslararası hukuka aykırı bir şekilde gasp edildiğini belirtildi. Yeni Kanun tasarısını dershaneleri kapatma gerekçesiyle MEB’i yeniden kurmak ve dizayn etmek için çıkarılmaya çalışıldığın, bu kanun tasarısının Anayasa’ya aykırı olduğu halde yapılanların 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları ile hesaplaşma olduğu söylendi.
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/45267/Egitimi_de_sifirladiniz.html
AKP'li eski vekilin iddiası gündeme bomba gibi düştü.
AKP Elazığ eski milletvekili Feyzi İşbaşaran, Twitter hesabından Başbakan Erdoğan’ın yoğun bakımda olduğunu duyurdu.
http://sozcu.com.tr/2014/gundem/basbakan-yogun-bakimda-463126/

Polis onları arıyor!
Galatasaray – Chelsea maçınının ilk yarısında siyasi içerikli “Alo Babacım” yazılı bir pankart açıldı.
Bu pankart daha sonra açanlar tarafından kaldırıldı. Maçın ikinci yarısı ile birlikte polis TT Arena’nın tribünlerinde bu pankartı açanları aramaya başladı. Foto muhabirlerine tek tek ulaşan polis pankart fotoğrafını çekip çekmediklerini sordu ve o fotoğraflardan taraftarları teşhis etmeye çalıştı. Ancak polisin bu aramalardan sonuç alıp alamadığı konusunda bir bilgiye ulaşılamadı.
http://amkspor.com/2014/02/27/polis-onlari-ariyor-264813/

Muhammet Çetin’in Pakistan dönüşünde de kriz
THY'nin, AK Parti’den istifa eden İstanbul Bağımsız Milletvekili Muhammet Çetin'e yönelik skandal tavrına bir yenisi eklendi. Muhammet Çetin, THY’nin 06:25’de İslamabad’dan kalkacak olan TK 711 sefer sayılı uçağı için almış olduğu biletin iptal edildiğini, daha sonra ödemesini yaparak yeni bir bilet almak zorunda bırakıldığını Twitter hesabından duyurdu. İptal edilen ve almış olduğunu ikinci biletinin fotoğrafını da paylaşan Çetin, yeni bilet alacağı esnada çağrı merkezinden hattın bilerek kesildiğini anlattı. Çetin mahkeme önünde hakkını arayacağını bildirdi.
http://gundem.bugun.com.tr/milletvekiline-ikinci-skandal-haberi/992359


Muhsin Yazıcıoğlu'nun kazasıyla ilgili çarpıcı gelişme
BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili başsavcılıklar arasında belge krizi yaşanıyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmayı yürüten Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın istediği Kozmik Oda’dan çıkan Yazıcıoğlu belgelerini vermedi. Gerekçe olarak da ‘gizliliği’ gösterdi.
http://gundem.bugun.com.tr/carpici-gelisme-haberi/992347

Dershaneleri kapatacak yasada 5 önemli tehlike
Milli Eğitim’de 40 bin kişiyi tasfiye edecek kanun tasarısını ‘darbe’ olarak nitelendiren uzmanlar, 5 hususa dikkat çekti: MEB’in hafızası silinecek, kadrolaşmanın önü açılacak, iktidarın istediği öğretmen olacak, dershanecilik merdiven altına inecek, kamu denetimi şaibeli hale gelecek.
1- Mil­li Eği­ti­m’­in ha­fı­za­sı si­li­ne­cek: 2- Kad­ro­laş­ma­nın önü açı­la­cak 3- İk­ti­da­rın is­te­di­ği öğ­ret­men ola­cak 4-Ders­ha­ne­ci­lik mer­di­ven al­tı­na ine­cek 5-Ka­mu de­ne­ti­mi şa­ibe­li ha­le ge­le­cek
http://gundem.bugun.com.tr/egitimde-kaos-haberi/992192
CHP gündemi sarsan kasetleri inceletti
Başbakan ile oğluna ait olduğu iddia edilen ses kayıtları için olağanüstü toplanan CHP yönetiminde o gece yaşananlar ortaya çıktı. Kılıçdaroğlu’nun ses mühendislerinden analiz istediği ve “Yüzde 99 montaj değil” sonucuna ulaşıldığı anlaşıldı. CHP kaydı, uluslararası güvenilir bir şirkete de inceletecek.
http://gundem.bugun.com.tr/yuzde-99-gercek-haberi/992210
Başbakan'ın bir mitingi daha iptal
Başbakan Erdoğan'ın Eskişehir mitinginin ertelenmesinden sonra Mersin mitingi de iptal edildi. Erdoğan'ın Eskişehir mitinginin ileri bir tarihe ertelenerek yerine Kırklareli mitinginin alındığı ve Mersin mitinginin de iptal edildiği bildirildi. Mersin mitinginin iptal edilmesiyle ilgili bir açıklama yapılmadı.
http://www.radikal.com.tr/politika/basbakanin_bir_mitingi_daha_iptal-1178709
Ses kaydının faturası TÜBİTAK'a çıktı
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasının internete sızmasının faturası kriptolu telefonları geliştiren TÜBİTAK'a kesildi. Kurumda 5 kişi görevden alındı. Başbakan Erdoğan’ın önceki gün partisinin grup toplantısında, “İşte en son TÜBİTAK olayı, devletin kriptolu telefonlarını bile oradan dinliyorlar” sözlerinin ardınTÜBİTAK’tan 5 kişi görevden alındı.
http://www.radikal.com.tr/turkiye/ses_kaydinin_faturasi_tubitaka_cikti-1178686
Bilal Erdoğan'da neden kriptolu telefon var?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, "Aile fertlerinizde kriptolu telefon bulunmasının gerekçesi nedir?" diye sordu. Oğlunuz Bilal Erdoğan ile eşiniz ve diğer çocuklarınızda da kriptolu telefonlar mevcut mu? Aile fertlerinizde kriptolu telefon bulunmasının gerekçesi nedir?
http://www.radikal.com.tr/politika/bilal_erdoganda_neden_kriptolu_telefon_var-1178598

YAZARLAR
GÜLTEKİN AVCI
Cumhuriyet tarihinde Başbakanlık Kurumu hiçbir zaman son aylardaki kadar prestijini yitirmemişti. Nitekim başbakanlıkça yapılan "montaj" açıklamaları AK Parti dışında inandırıcı bulunmadı. Tuhaf olan bir husus, montaj açıklamasının Başbakan'ın Efkan Ala ve Hakan Fidan'la görüşmesinden sonra yapılmasıdır. Sanki "montaj propagandasına ikna eylem planı" tasarlanmış gibi. Başbakan'ın görmediği tehlike ise, ortaya çıkan her yolsuzluk materyalinin Camia dışı diğer toplum katmanlarında yoğun bir infial birikimine sebebiyet verdiğidir. Hizmet Camiası'nın "eylemsel" bir hareket olmadığı, demokratik bir hakkın kullanılması hakkı bile olsa fikri muhalefetini sokaklara yansıtmadığı öteden beri bilinir.
http://www.bugun.com.tr/basbakanin-gormedigi-tehlike-yazisi-992248

ASLI AYDINTAŞBAŞ
“Bana sorarsanız en sıkıntılı nokta, memleketin gidişatı. Mustafa’yla CHP tüzüğü, programı, memleketin gidişatı, belediyecilik anlayışı gibi konulara aynı bakıyoruz. Duygusal kırgınlıklar varsa da insan erteleyebiliyor. Ya da görmezden geliyor.”
http://siyaset.milliyet.com.tr/kotil-e-muhafazakar-secmen-ilgisi/siyaset/ydetay/1843363/default.htm

KADRİ GÜRSEL
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Meclis Grubu konuşmasında içerikle ilgili naklettiklerinden, “Ağrı Dağı kadar gerçek” başlığıyla haberleştirildiği kadarını okumuş olmalı. Büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun sabahından başlayıp ertesi güne sarktığı iddia edilen konuşmalar, evde istiflenen ve kaynağı gayrimeşru olduğu anlaşılan çok büyük miktarda nakit paranın başka yerlere taşınıp muhtemel bir polis baskınından kurtarılmasıyla ilgili. Bahsedilen meblağ o kadar büyük ki arta kalan 30 milyon Euro’ya yer bulunamıyor ve bu para emlak alımında kullanılıyor. Başbakan Erdoğan bu ses kayıtlarının sahte olduğunu iddia ederek, gerçekliklerinin ispatı halinde istifa etmeyi de zımnen kabul etmiş bulunuyor. Kayıtların sahte olduğunu sonuna kadar savunacak. Yönetilmeye çabalanan tartışmada maksat, Burhan Kuzu’nun tvitinde ima ettiği gibi “kayıtlar doğru bile olsa AKP seçmeninin buna inanmamasını sağlamak”.
http://dunya.milliyet.com.tr/basbakan-in-sesi/dunya/ydetay/1843373/default.htm

TARIK TOROS
Kanunları uygulamakla yükümlü RTÜK ve YSK gibi kurumlar, cezai yaptırımları yayınları hoş görülmeyen TV'lere yağdırıp diğerlerini görmezden gelemez! Bu apaçık bir kayırmacılık, gözdağı verme, cezalarla yıpratma, yıldırma... Ve medyayı kanun gücüyle engellemedir. Yayınlar değil, asıl bu kararlar "tek yönlü" ve "taraflı"dır. Tarihe de böyle geçmektedir.
http://www.bugun.com.tr/penguen-yok-kus-verelim-yazisi-992260
YILMAZ ÖZDİL
- Aleykümselam. - Beni sen mi aradın babacığım? - Yo-oo, sen aradın. - Gizli numaradan arandım da...- E açsaydın.- Ooff, off... Git enişteni çağır, amcanı çağır, abini çağır. - Oğlum delirtçen mi lan beni, hangisi geldi senin yanına.- Küçüğü. - Yanında mı? - Yanımda, çağırayım mı? - Evladım hasta mısın, madem yanındaysa niye çağırıyorsun? - Kasaları boşalttım, dolarları gönderdim, artanlarıyla da Şehrizar’dan villa aldım inşallah.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25900508.asp
AHMET HAKAN
EĞER o telefon kaydı “dublaj” ise: Tayyip Erdoğan ve Bilal Erdoğan’ın taklidini mükemmel bir şekilde yapabilen iki kişinin, önceden hazırlanan bir metni piyes gibi konuşarak kaydetmeleri gerekir. Yani tam anlamıyla ahlaksız bir kurgudur söz konusu olan. Eğer o telefon kaydı “montaj” ise: Tayyip Erdoğan ile Bilal Erdoğan’ın hakiki konuşmalarından elde edilen cümleler, yeniden kurgulanarak bambaşka anlamların çıkması sağlanır. Yani var olan bir konuşmanın anlam bütünlüğünün bozulmasıdır söz konusu olan. Eğer böyle bir konuşma söz konusu değilse ve telefon kaydı külliyen yalansa... Neden “ben oğlumla böyle bir konuşma yapmadım” demiyorsunuz? Eğer böyle bir konuşma “dublaj” ise... Neden gayet net ve somut bir şekilde “seslerimizi taklit etmişler” demiyorsunuz.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25900466.asp
TAHA AKYOL
Son olarak TÜBİTAK’ın başka bir dava için verdiği rapor, avukatlara göre “5 No’lu harddisk”in manipülasyon olduğunu kanıtlamıştır. Siyasette kavgalar, krizler olur. Böyle durumlarda milletleri daha büyük çatışmalara sürüklenmekten koruyacak en önemli faktör, kurumların güvenilir olmasıdır. Kurumları siyasallaştırmak uzun vadede daha büyük sıkıntılara yol açar, açmaktadır.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25900614.asp
ERTUĞRUL ÖZKÖK
TÜRKİYE’nin yüzde 51’i kötü bir 5 yıl geçirdi. Onlara “Siz artık bu ülkenin öz evladı değilsiniz” bile dendi. Her fırsatta “İmam hatiplerden terörist çıkmadı” denilerek, öteki çocukların gittikleri okullar kötülendi. Havuzların pis sularından, ayakkabı kutularından gelen kokular, bütün Türkiye’nin burnunun direğini kırıyor...İktidar seçimde yüzde 50 oy alsa da, artık Türkiye’yi babasının malı gibi göremez, eskisi gibi yönetemez. MİT Kanunu’nda yapılacak değişiklikler, Maliye’nin şirketlerin üzerine gönderilmesi uygulamaları ile birlikte Türkiye artık otoriterliğin ötesine geçmiştir.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25900660.asp
CENGİZ ÇANDAR
Tayyip Erdoğan ve trol'leri, sürekli 'millet', 'sandık' ve 'seçim'i eşanlamlı kullanarak 30 Mart'ta alınacak –kendilerince- 'tatminkâr bir oy oranı' ile tüm muhaliflerini susturacaklarını tasarlıyorlar. Türkiye'nin demokrasi ölçütü 'Kopenhag Kriterleri'dir. Son iki ay içinde çıkan ve özellikle çıkartılmak isten MİT yasası, 'Kopenhag Kriterleri'nin alenen ihlali niteliğindedir. Dünyanın en saygın dış politika dergisi olarak bilinen Foreign Affairs'de Tom Keatinge imzalı 'Turkey's Dirty Money' başlıklı yazı çıktı. Yani, 'Türkiye'nin Kirli Parası'. Türkiye, FATF'ın rahatsızlık verici ülkelerin yer aldığı gri ülkeler listesinde. Türkiye'nin 'gri liste'den çıkamamasında acaba 17 Aralık sonrası ortaya saçılan ve Yasin el-Kadı ailesi ile Erdoğan ailesi arasındaki mal-mülk ilişkilerinin, önceki gün tüm dünya basını ve kamuoyuna yansıyacak şekilde yayılan 'Tayyip-Bilal görüşmesi'nin içeriğinin hiçbir etkisi yok mu acaba?
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25899950.asp
NAZLI ILICAK
"Montaj mümkün" diye, önce Bahçeli'nin Öcalan'ı öven sözleri yayınlandı. Oysa bu sözler, Şivan Perwer'e aitti. Bahçeli, Tayyip Erdoğan ile Perwer'in Diyarbakır buluşmasını eleştirmek amacıyla grup toplantısında sarf etmişti. Dolayısıyla montajdan söz edilemezdi. Savcılar, görevlerini suistimal etmiş de olabilirler. Ama bunların "paralel" olduğunu nereden biliyorsunuz? Havuz gazeteleri "İşte belgeli kumpas" diye bir başka haber yayınladılar. Sözde, 17 Aralık sonrası görevden alınan Muş Emniyet Müdürü Muharrem Durmaz, eski Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir'e yönelik kumpası, Savcı Cemil Tuğtekin'e yolladığı mektupta ifşa etmiş! Haberi okuyunca hemen düzmece olduğunu anlıyorsunuz. Seçimlerin dürüst olması için adil cereyan etmesi, yani siyasi partilerin eşit şartlarda yarışması gerekiyor. Erdoğan'ın Fatih Saraç'ı arayıp, Sarıgül'ün haberlerine müdahale ettiğini biliyoruz.
http://www.bugun.com.tr/montaji-kanitlama-cabasi-yazisi-992255
MELİH AŞIK
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yargı sistemini Adalet Bakanı eliyle hükümete bağlayan yeni HSYK yasasını, bazı maddelere yaptığı itirazların yerine getirildiğini söyleyerek onayladı. Yasanın onaylanması ile bugünden itibaren yaklaşık bin kişi, yani HSYK’nın seçilmiş üyeleri dışında kalan herkesin görevleri sona erdi. Yeni atanacak isimleri Adalet Bakanı’nın önerdiği isimler arasından HSYK belirleyecek. Deniz Baykal: Yeni atanacak isimleri Adalet Bakanı’nın önerdiği isimler arasından HSYK belirleyecek. Önümüzdeki seçimde iktidar yüzde 35’lere doğru iner. Türkiye yaklaşık 2 ay içinde.. Yerel seçimden sonra da 1 ay içinde Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine girmiş olacak...
http://gundem.milliyet.com.tr/yonetemez-olursun-/gundem/ydetay/1843272/default.htm
MURAT YETKİN
Gül, HSYK taslağının 12 maddesinde 15 anayasa aykırılığı bulmuştu. Düzelenleri onayladı, gerisini Anayasa Mahkemesi'ne gönderiyor. HSYK yasasındaki değişiklik, 17 Aralık 2013 yolsuzluk soruşturması sonrasında hükümet bakımından düğüm haline gelen yargı sorununu çözmek için ortaya atılmış ve ABD ile AB başta olmak üzere Batı dünyasından ‘yargı bağımsızlığı' tepkisi almıştı. Bakanın disiplin cezası verme yetkisi kısıtlanıyor ama hâkim ve savcıların sicillerini dolayısıyla atamalarını, etkileyecek teftiş kurulu başkanlığı yetkisinden hükümet vazgeçmek istemiyor. Cumhurbaşkanı'nın uyarıları sonucu HSYK’nın kurumsal özerkliğinin siyasetin daha da fazla etkisi altına girmesi sınırlanmış görünüyor.
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/murat_yetkin/gulden_hsykya_yetmez_ama_evet-1178698
AHMET TAKAN
Öyle bir belgeye ulaştım ki; AKP iktidarı ve Recep Erdoğan’ın diktatör, baskıcı ve kuşkucu yüzünü bir kez daha gün gibi ortaya çıkaracak nitelikte. AKP iktidarı artık hiçbir ayırım yapmadan herkese “hain”, “muhbir”, “ajan”, “düşman” gözüyle bakıyor ve muamele yapıyor. Söz konusu belge, YURTKUR’un öğrenci yurtlarında sözleşme ile iş yapan kantin, lokanta vb. gibi işletmecilerle ilgili. YURTKUR bu kişilere iş alabilmeleri ve halihazırdaki işlerine devam edebilmeleri için “Üçüncü Taraf Personeli Güvenlik Taahhütnamesi” hazırladı ve bunun imzalanmasını da zorunlu kıldı.
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/akpde-paranoyanin-geldigi-son-nokta-29928yy.htm
Ali Bulaç
Temize çıkmak!
İnsan herhangi bir suçlama, şüphe veya zanla karşı karşıya kalmışsa ve eğer sahiden temiz olduğuna inanıyorsa, yapması gereken şey adil yargının soruşturma ve kovuşturmasına razı olması, yargılanıp temize çıkmaya çalışmasıdır. Başkalarının günahı amel defterine işlenmiş olarak ahirete gidenin işi pek zordur.
Hâkimin ve mahkemenin hem bağımsız hem tarafsız olması hükmün tesisinde olmazsa olmaz şarttır. Kendi hâkimini tayin eden zanlı veya şüpheli eline beraat kâğıdını alsa bile insanların vicdanında ‘zanlı’ olmaya devam eder.
http://www.zaman.com.tr/ali-bulac/temize-cikmak_2202078.html

Şahin Alpay
Bu pislik nasıl temizlenecek?
Türkiye’de neredeyse her yanlış yapmış ya da suç işlemiş olanın sarıldığı, laikçilerle İslamcıları birleştiren, “paralel devlet, paralel yapı, Fethullahçı çete”ye dair komplo (kumpas) teorisi ya da (daha açık bir ifadeyle) safsatası yavaş yavaş tam iflasa doğru gidiyor. Erdoğan ve Bilal'in konuşmaları için “paralel devlet, paralel yapı, Fethullahçı çete”nin “dublaj, montaj” eseri olduğunu iddiaya devam edebilir. Onlara söylenecek olan sadece şudur: “Bazı kimseleri her zaman, herkesi bazen aldatabilirsiniz, ama herkesi her zaman aldatamazsınız.” Anamuhalefet lideri ses kaydı için, “Ağrı Dağı, Erciyes Dağı kadar gerçek…” diyor. Zaten “montaj” iddiasının, rezaleti örtbas çabasından başka bir anlamı olmadığı ayan beyan ortada. Sorulması gereken asıl soru şu: Bu inanılması güç yozlaşma, bu pislik nasıl temizlenecek?
Maalesef Gül, bir cumhurbaşkanı değil, AKP’nin eski başbakanı gibi davranarak ülkeyi polis devletine götüren yasaları kısmen düzelttirmeyle yetinme yolunu seçti. Böyle davranarak, yazık, yıpranmaya devam ediyor.
http://www.zaman.com.tr/sahin-alpay/bu-pislik-nasil-temizlenecek_2202077.html

Mümtazer Türköne
Serseri mayın
Başbakan, altında ezildiği suçlamalar yüzünden bugün istifa etse, boşalttığı koltuğu hakkıyla dolduracak en az bir düzine Türk büyüğü kendi partisinden bile çıkabilir, üstelik Türkiye rahat bir nefes alır; ama Taha Akyol bugün yazmayı bıraksa hepimizde bir şeyler eksik kalır. Bir Başbakan bir aydını böylesine basit dedikodu üslubu ile ve şantaj yaparak neden hedef alır? Erdoğan, Türkiye’nin sahip olduğu her şeyin bir anda ters-yüz olmasına yol açacak bir serseri mayına dönüştü. Ne zaman nerede patlayacağı ve yol açacağı tahribatın çapı belli değil. Dün istikrar onun varlığına bağlı idi; bugün tam tersine yokluğuna. Soruyorlar: “Dün desteklediğiniz Erdoğan’ı bugün neden eleştiriyorsunuz?” diye. Bugünkü Erdoğan, dün tanıdığımız adam değil ki? Ustalık dönemini meğerse bir otokrasi olarak kurgulamış; Türkiye’nin çoğulcu yapısı izin vermeyince zıvanadan çıkmış.
http://www.zaman.com.tr/mumtazer-turkone/serseri-mayin_2202076.html

Mehmet Y. Ylmaz
‘Sıfırlayın’ talimatı kulağımızda kalacak
Yargı artık Başbakan’ın arka bahçesi oldu, istediği hâkimi ve savcıyı istediği yere tayin edebilir ve istediği kararı bir günde bile çıkarabilir.
Bu nedenle kayıtlar montaj olsa bile halkın en az yarısında bir kuşku kalacak ve Başbakan bu kuşkuyla yaşamak zorunda olacak.
Oysa bağımsız bir yargı olsa, bu olayı kimsede kuşku kalmayacak bir şekilde çözebilirdi.
Erdoğan’ı her gördüğümüzde kulağımızda “Senin paran var baba” açıklaması yankılanacak, “Sıfırlayın” talimatı çınlayacak.
akında o bakanın da elindeki para dolu çantayla geri dönüşünün fotoğrafları çıkarsa hiç şaşırmayın derim!
Bu nasıl olabiliyor, buna nasıl cesaret edilebiliyor?
Son derece basit bir yanıtı var: İktidar sarhoşluğu!
Bu içkiyle değil, güç ile ilgili ve böyle sınırsız bir güce sahip olduğunu düşünen her iktidar sahibini etkiliyor, sanki bir daha o makamdan hiç uzaklaşmayacakmış gibi davranmasına, kendisinden asla hesap sorulamayacağına inanmasına yol açıyor.
Saddam, Kaddafi, Esad, Yanukoviç, Mübarek’in başına gelenlerden bir farkı yok esasen.
Güç zehirlenmesi böyle bir şey: İnsanı fütursuzlaştırıyor, asla hesap vermek zorunda kalmayacağını düşündürüyor. Galiba işte o son ana da geldik. Şimdi evlerdeki paraların “sıfırlanma” zamanı!
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25900604.asp

Hasan Cemal
Erdoğan’la ne olur, ne olmaz?
Basit bir soru: Kirli paraların ortaya saçıldığı, polisin savcının emrine yerine getirmediği, internetin dilinin kesildiği, bakanlar hakkındaki fezlekelerin sümen altı edildiği bir memlekette ne olur?
Bu memlekette medya adam olmadan, demokrasi adam olmaz.
Başbakan bir telefonla haber attırdıkça, haberci kovdurdukça, televizyon programı sansürledikçe, bu memlekette demokrasi olmaz.
Bu memlekette medya patronları devletle iş çıkarları gereği, Başbakan’ın evet efendimcisi oldukça, Başbakan’ın hışmından korktukça, demokrasi olmaz.
Başbakan, yıllar içinde kendisinin şekillendirdiği, design ettiği medya düzeninde son söz sahibi olarak kaldıkça, bu memlekette demokrasi olmaz.
Bu memlekette tek telefonla haber attıran, tek telefonla haberci, yazar kovduran, tek telefonla sansür uygulatan Başbakan’a, veyahut gazete yönetici ve yazarları konusunda tek seçicilik yapan Başbakan’a karşı medya ve kamuoyu tepkisiz kaldıkça demokrasi olmaz.
Bu memlekette MİT Kanunu’yla muhaberat devleti kurmak isteyen Başbakan olduça, bu memlekette demokrasi olmaz.
Bu memlekette ‘Alo Fatih Hatları’nı, bu memlekette ‘Alo Bilal Hatları’nı canı nasıl isterse öyle kullanabilen Başbakan oldukça demokrasi olmaz.
Böyle bir memlekette kaos olur. Tek kelimeyle: Kaos. Peki, çare nedir? Başbakan’ın bağımsız ve tarafsız yargı önünde hesap vereceği döneme giden yolun kısalmasıdır.
Ve bu yolun, nihai olarak seçim sandığında halkın oyuyla açılmasıdır.
http://t24.com.tr/yazi/erdoganla-ne-olur-ne-olmaz/8632


Emre Uslu
AKP seçmenini salak mı sanıyorsunuz
“Kabataş’ta başörtülü bacımıza saldırdılar” yalanı bir algı çalışmasıydı. Algı mühendisliği çalışması önceleri işe yaradı ve muhafazakâr kitleler ile Gezi eylemcileri arasına mesafe konuldu. Ancak Kabataş videosu tüm o algı çalışmasını yerle bir etti. AKP’lilerin yalanı ortaya çıktı ama AKP’liler bu yalanı kabul edip tabanından özür dilemek yerine o tabanı aptal yerine koymaya devam ediyor. Gerçekten de fanatik bir kitle bu yalanlara inanıyor. Zira fanatizm aptallaştırır. AKP yetkilileri ve medyası kendi seçmenini aptal yerine koyarak, uyduruk argümanlarla olguların üstünü örtmeye çalışıyor. Öncelikle, kaydın montaj olduğunu “ispatlamak” için üretilen ilk yalan Erdoğan’ın telefonla konuştuğu saatlerde, TV’lerde canlı yayınlarda olduğunu iddia ettiler. Televizyonların canlı yayın saatleri ile Erdoğan’ın telefonda konuştuğu saatler uyuşmuyor. O saatlerde böyle bir canlı yayın yok. “Ey AKP seçmeni sen, gerçeği araştıramayacak kadar aptalsın. Öylesine aptalsın ki ben ne yalan söylersem inanırsın” demek değil midir? Bu sefer Sümeyye Erdoğan o gün İstanbul’da değil Konya’daydı. Dolayısıyla telefondaki konuşmalar uydurma dediler. Bu “Ey AKP seçmeni sen öylesine aptalsın ki biz sana 2012 yılına ait fotoğrafı 2013 yılının fotosu diye yuttururuz. Sen de inanırsın bunu savunursun” demek değil mi? Bu da olmayınca “ABD’den montaj olduğuna ilişkin rapor geldi” diye uydurdular. Haber öyle aptalca ki raporu veren kurumun adını bile yazamadılar. Dahası ABD’den rapor geldi diye yazdıkları saatlerde ABD’de gece saatleriydi. Ne yazık ki bu aptal habere inanan AKP’liler çıktı. Fanatizm aptallaştırır çünkü... AKP’nin algı mühendisleri o kayıt internete düştükten bir süre sonra o kayda yeni sesler ekleyerek, yeniden yayınladı. AKP televizyonları ve gazetelerinde “montajlananlar yakalandı” başlığıyla duyuruldu. Tamam fanatizm aptallaştırır ve AKP tabanında fanatikler var ama siz AKP seçmenini bu kadar salak mı sanıyorsunuz.
http://www.taraf.com.tr/yazilar/emre-uslu/akp-secmenini-salak-mi-saniyorsunuz/28998/


Mehmet Tezkan
Cumhurbaşkanı siyaseti seçti
MİT’e ‘çete kur’ yasası
Meclis’te çok önemli bir yasa daha var.. MİT yasası..
MİT’e inanılmaz yetkiler veriyor.. Tüm kurumların üzerine çıkartıyor, kurumların mallarına el koyma hakkı tanıyor, insanların özelini bile didik didik edebiliyor..
Bu yasa paralel devlet kurma yasasıdır.. Başbakan kendine hizmet edeceklerini düşünüyor ama bu yasayla MİT’in içinde bazı gruplar çete kurabilir.. Sınırsız güç, dokunulmazlık zırhı altındaki güç, kontrolsüz güç gün gelir her şeyi yapar..Yapabilir.. Şantajla, tehditle Meclis’i bile kontrolü altına alır.. Devlet içinde devlet olur..
Yasa Genel Kurul’da.. AKP’liler iyi düşünün.. Yarın yine ah vah, yandık öldük pişmanız demeyin..
Güldürmeyin.. Ortada hukuk mu kaldı, yargı mı kaldı? Yargıya güven mi kaldı? Soruyorum size.. Yargı bu soruşturmayı hiçbir etki altında kalmadan.. Bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesini koruyarak sonuçlandırabilir mi? Sonuçlandırır belki..
Siz sonuca inanır mısınız? Hayır mı? Bir ülkenin düşebileceği en zavallı hal budur.. İktidarın ülkeye eseridir!..
http://gundem.milliyet.com.tr/cumhurbaskani-siyaseti-secti/gundem/ydetay/1843243/default.htm


SEDAT ERGİN
Dinlenen insan sayısının ileri sürüldüğü gibi yedi bin olmadığı anlaşılıyor. Başsavcı’nın verdiği bilgiye göre, ilk saptamaların ışığında bu soruşturmada dinlenen kişi sayısı 2 bin 280’dir. Bu soruşturma çerçevesinde yapılan dinlemelere ilişkin harddiskler ve klasörlerin İstanbul Emniyeti tarafından ilgili Savcı’ya iletildiği tarih 17 Aralık 2013’tür. Yani, yani dört bakanın ve Reza Zarrab’ın hedef olduğu birinci yolsuzluk operasyonunun başladığı gün. Açıklamada, bu kayıtların “alelacele” iletildiği belirtiliyor. Hükümet 17 ve 25 Aralık dalgaları karşısında inisiyatifi kaybetmiş olsaydı, bu listelerdeki kişilerin bir bölümü için gözaltı kararı çıkabilir miydi? Bu yönde bir hazırlık var mıydı? 2012-2014 döneminde bu dosyaya bakan Savcı Adem Özkan’ın yaptığı açıklamada “sınırlı ve makul sayıda şüpheli” için dinleme kararı alındığını belirterek, söz konusu haberleri yalanlaması bu şıkka işaret ediyor. 2012-2014 döneminde bu dosyaya bakan Savcı Adem Özkan’ın yaptığı açıklamada “sınırlı ve makul sayıda şüpheli” için dinleme kararı alındığını belirterek, söz konusu haberleri yalanlaması bu şıkka işaret ediyor. hükümetin -ihmali nedeniyle- kendi başına iş açtığını bile söyleyebiliriz bu olayda.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25900576.asp