Notes

YAZARLAR

EMRE USLU
Erdoğan’ın ve AKP’nin içine düştüğü çaresizlik durumu paradoksal bir şekilde AKP’nin geçen seçimlerde kazandığı yüzde 50’lik güç ile doğrudan ilgili. AKP daha güçlü olduğu için daha pervasız oldu. Daha pervasız olduğu için daha çok hata yaptı. Daha çok hata yaptığı için bugün gerçekler karşısında daha çok çaresiz duruma düştü. Buna karşı yapılması gereken şey AKP’nin önümüzdeki dönemde ciddi bir güç kaybına uğramasını sağlamak. Şöyle düşünün. AKP güç zehirlenmesi yaşıyor. Tıpkı nikotin/ uyuşturucu bağımlısı gibi AKP de güç bağımlısı oldu. Gücünü kaybettiğinde her şeyini kaybedeceğini düşünüyor. Tıpkı nikotin tedavisi gibi AKP’nin tedavisi de gücünü göreceli azaltmaktan geçiyor. Önümüzdeki seçimler AKP ve Erdoğan için bir fırsat. AKP’yi sevenler eğer partilerini gerçekten seviyorsa ancak AKP’ye oy vermeyip onu zehirleyen gücü azaltarak onu koruyabilir.
http://www.taraf.com.tr/yazilar/emre-uslu/akpyi-seven-akpye-oy-vermesin/29069/

ERHAN BAŞYURT
Doğrulanan ses kayıtlarını gördükten sonra “paralel yapı“ saptırması ile yapılan tasfiyeler, yargıyı tam ele geçirme ve polisi çalışamaz hale getirme amaçlı yasal değişiklikler, internete sansür ve TİB’e yargısız infaz hakkı verilmesi gibi üçüncü dünya ülkelerine has uygulamaların nedeni daha net anlaşılıyor. Hiçbir demokraside yaşanması mümkün olmayan, panik havasındaki hakaret ve sözlü saldırıların nedenini anlamak da kolaylaşıyor. Hesap vermek yerine, sistemi hukukun üstünlüğü ve demokrasiden uzaklaştırmak çözüm değildir. Umarım Türkiye daha fazla zarar görmeden gün ışığı gibi ortaya çıkan gerçeklere gözlerini kapatmaktan vazgeçerler.
http://www.bugun.com.tr/ses-kayitlariyla-ortaya-cikan-aci-gercekler-yazisi-1001928


MURAT YETKİN
Başbakan modern dünyanın kabul edemeyeceği bu müdahaleleri yaptığını neden kabul etti? Bunun cevabını, ancak "Seçimi kazanacağım ve yolsuzluk iddialarından aklanmış sayılacağım" gibi yanlış bir mantık ve özgüven patlamasında bulabiliriz. Yolsuzluk iddialarını aklamanın yeri seçim sandığı değil, bağımsız ve tarafsız mahkemelerdir. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Devlet Denetleme Kurulu’nu harekete geçirmesi dahi örtbas etme algısına karşı atılmış bir adımdır. Sandığa gelince… Erdoğan adeta içeride ve dışarıda herkese, halkın yolsuzluk iddialarına inansa bile kendisine oy vereceği, kendisinin de 30 Mart’tan sonra istediği her şeyi yapmaya hak kazanacağını bildirmek ister gibi. Öyle mi olacak?
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/murat_yetkin/erdogan_sozun_bittigi_yerde-1179771


GÜLTEKİN AVCI
Kimi kayıtlara cevap veriyor, kimine montaj diyor. Akıl ve izanla dalga geçiyor. Yargıya müdahale ses kaydının "montaj" olmadığını derhal nasıl anladınız da cevap verdiniz Sayın Başbakan? Hani montajdı bunlar? Düşünebiliyor musunuz "paralel yapı" tabiri bir slogan halinde Başbakan'dan bakanlara kadar dillerde pelesenk olmuş. Lakin hiçbir delil gösterememişler. Bir kırık dökük delil bile. Ve milletinin zekâsına hakaret etmeyen hiçbir siyasi lider, delil olmasa da sırf kendi dedi diye "paralel yapı" iddiasına inanılmasını beklemez. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir garabet yok.
http://www.bugun.com.tr/montaj-kurgusunun-yikilisi-yazisi-1001857


TARIK TOROS
Seçimlere yakın çetin bir dosya savaşı yaşanacak gibi gözüküyor. Kadın konusu, siyasette de, bürokraside de, iş dünyasında da büyük iş yapıyor. Piyasaya kız yetişmiyor yahu! Yabancılar da girdi bu işe... Zamanla birtakım tetikçi gazetecilerle dirsek teması kurma ihtiyacı duyarsınız. Paranızı yurtdışına çıkarmak ya da dışarıdaki paranızı getirmek için birilerine ihtiyacınız var. İstihbaratçı birilerini bulursunuz zamanla ya da o sizi bulur zaten, asker, polis, derken işler karışır. Karınıza, kızınıza, oğlunuza dikkat edin, herkesin kapısını çalarlar.
http://www.bugun.com.tr/-gulen-17-araliki-biliyordu-demedim-yazisi-1001867


ERTUĞRUL ÖZKÖK
Bush’un ikinci defa seçildiği seçimden önce Amerikalı demokratlar ülkeyi terk etmeyi düşünmüş. Bu ülke onun değil. Bütün polisi kendi polisi yapsa da, hâkim ve savcıları korkutup sindirse de. O “Benim arkamda yüzde 49.5 var” diye böbürlenmeye kalktığında, zafer işareti yapıp, “Burada da yüzde 50.5 var” diyeceğiz. Ülkenin Başbakanı kızdığı bir medya sahibinin davasını adım adım takip ediyor ve olabilecek en açık ifadeyle, Yargıtay’dan aleyhine karar çıkarılması talimatı veriyor. Diktatörün gözünde kanunlara ihtiyaç bile yoktur. Neyin suç olup olmadığına o karar verir.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25948869.asp

SEDAT ERGİN
Başbakan Erdoğan telefon kayıtlarında, açık bir şekilde Doğan Grubu’nun sahipleri ve bazı yöneticilerinin “mahkûm olmasını” istiyor. 2008 yılında Almanya’daki bir mahkemede görülen Deniz Feneri yolsuzluğunun haber yapılması üzerine Başbakan’ın o dönemde “Bu grubun gazetelerini satın almayın” ve “Onları yokluğa mahkûm edin” çağrılarıyla açıkça boykot kampanyası yürüttüğünü hatırlamalıyız.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25948266.asp

TAHA AKYOL
Bir hukuk devletinde “görülmekte olan” bir dava için Başbakan’ın ve Adalet Bakanı’nın yapacağı hiçbir şey yoktur. Hukuk devletinde yargı işlemleri ve davaların sonuçları hiçbir şekilde yürütme erkini ilgilendirmez. Son ortaya çıkan dinleme kaydını Başbakan reddetmedi, hatta savundu. Böylece, yargıya müdahale endişesinin toplumda büsbütün arttığı şüphesizdir. Kamu kurumları ve hele de yargı söz konusu olduğunda, vatandaşlar hükümetin desteğini almak veya gazabından sakınmak ihtiyacını duymaya başlamışsa Ülkeyi yönetmek isteyenlerin buna herkesten çok dikkat etmesi, herkesten çok sakınması lazımdır.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25948739.asp

AHMET HAKAN
YARGIYA müdahale ettiğini itiraf etti. Adalet Bakanı’na “Buradan mutlaka bir mahkûmiyet çıkması gerekir” dediğini itiraf etti. Sadullah Ergin’in “o kaset sahte” imalı açıklamasını yerle yeksan etti. Devlet Bahçeli Fetullah Gülen'i eleştirince Erdoğan: Bahçeli’nin Fethullah Gülen Hocaefendi ile ilgili sözleri ihanet derecesindedir. Kınıyorum demişti. -İslam ahlakına göre insanların gizledikleri davranışlarını bilmek ve görmek için teşebbüste bulunmak men edilmiştir. Ama gizlenen kusur ve günah kamuyu ilgilendiriyor ve bilinmemesi kamuya zarar veriyorsa devreye zaruret girer ve zaruri olarak tespit ve gerektiği kadar teşhir edilir.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25948546.asp

YILMAZ ÖZDİL
Kılıçdaroğlu’nun evi var, kooperatif hissesi var, otomobili var, tabloları var, Feridun’dan da yedi bin lira alacağı var. Kim bu Feridun derseniz? Kemal’in 40 senelik arkadaşı. Burası burası Türkiye... Memleketi soyanları alkışlarlar, namuslu insanların peşine dedektif takarlar. Devlete istediğin kadar borç tak, silerler. Vergi barışı ayaklarıyla, paraları bavula doldur, istersen kamyona yükle, getir, nerden buldun diye sormazlar. Bakanın koluna 700 bin liralık avanta saat takılması, dert değildir. Feridun’un yedi bin lirası, takip edilmelidir.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25949311.asp

AHMET TAKAN
Trabzon'da siftah etmeden dükkanlarını kapatan esnafın anlattıkları ise gerçekten çok üzücü. Seçim sahasında AKP, CHP, MHP kıyasıya yarış içinde. Doğu tarafında Saadet Partisi de yer yer yarışın içinde. Kemal Kılıçdaroğlu'na Başbakan’ın Adalet Bakanı’yla yaptığı konuşmalar için ne diyorsunuz diye sordum? İtiraf tabii. Ne diyor, mahkum olması lazım diyor. Kullandığı kelime. Bir Başbakan, Adalet Bakanı’na müdahale edip, bunun mahkum olması lazım, beraat etmemesi lazım, bunu nasıl diyebilir.
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/iktidarin-muhalefeti-protesto-ettigi-miting-30005yy.htm
Ali Bulaç
Kapımıza gelenlere!
Siyaset ve iktidar hırsı gözü karartıyor, vicdanı köreltiyor, insanda basiret ve feraset bırakmıyor. Çoğu zaman liderlerin sert ve çatışmacı mizaçları siyasetlerinin tarzı oluyor, bu halka sirayet ettiğinde çatışma potansiyeli artıyor. Seçim meydanlarından ve ekranlardan yapılan çağrılar tüyler ürpertici. İlk defa bir parti, rakibi diğer siyasi partilerin yanına bir toplumsal grubu, bir sosyolojiyi de kendi hedef tahtasına yerleştirmiş bulunuyor. Kesin olan şu ki mevcut haliyle yürütülmekte olan siyaset, sosyolojimizi içten içe çökertmeye matuf. Sakın meydanlardan veya ekranlardan “Size gelen ablalara ne yüzle geldiniz?” diye sorun, şeklinde seslenenlere kulak vermeyelim. Tam aksine Hizmet’ten veya AK Parti’den gelen ablaları, abileri, kardeşleri, gönüllüleri, güzel karşılayalım.
http://www.zaman.com.tr/ali-bulac/kapimiza-gelenlere_2203350.html


Şahin Alpay
Olup bitenler hakkında üç teori
Ne var ki, üçüncü döneminde Erdoğan ve kliği giderek keyfîleşti ve otoriterleşti. Mutlak iktidar sonunda mutlak yozlaşmayı getirdi. Peki, bu niye böyle oldu?
http://www.zaman.com.tr/sahin-alpay/olup-bitenler-hakkinda-uc-teori_2203351.html


Mümtazer Türköne
Cumhurbaşkanı’nın rolü ne olacak?
Hukukun bütünüyle askıya alındığı bir ara dönemden geçiyoruz. İşte bu yüzden Cumhurbaşkanı’nın emri altındaki DDK’yı, dolaylı yollarla da olsa harekete geçirmesi önemli bir gelişme. DDK, Hükümet’in usulsüz dinlemelere neden engel olamadığını, şu yılan hikâyesine dönen böcek iddiaları da dahil aslını-astarını araştırarak açıklasın. “Devlet memuriyetinde eşitlik”, zaten doğrudan Hükümet’in sorumluluğunda. “Devlet sırrının korunması” başlığını da hepimiz merak ediyoruz. Hükümet kendi sırrını neden koruyamıyor? Bütün bu yolsuzluk iddialarının merkezinde TÜRGEV isimli bir vakıf yer alıyor. Araştırılacak konular arasında TÜRGEV’in talimatlara dahil edilmesi gerekli.
http://www.zaman.com.tr/mumtazer-turkone/cumhurbaskaninin-rolu-ne-olacak_2203352.html


Hasan Cemal
Erdoğan’a soruyorum, siz anayasal suç işlerken ‘paralel’ neredeydi?..
Soruyorum Başbakan'a: Mahkemenin beraat kararını bozdurmak, ihale iptal ettirmek, Alo Fatih hattından haber attırıp program sansürletmek, yandaş medya için para havuzu oluşturmak için devreye girerken "paralel" mi vardı? Mahkeme kararına karşı Adalet Bakanı’nızı devreye sokarak ‘yargı bağımsızlığı’nı hiçe saydınız. Anayasal bir suç işlediniz! Üstelik bir değil iki anayasal suç işlediniz. Bir ihale sonucunu değiştirmek için de devreye girdiniz. Bir zamanların Başbakanı Mesut Yılmaz'a Türkbank olayında Yüce Divan yolu sizin oylarınızla açıldı. Şimdi yine soruyorum size: Bir Başbakan olarak ‘ihaleye fesat karıştırma’ya açılan yolda anayasal bir suç işlerken acaba yanınızda paralel mi vardı?..
http://t24.com.tr/yazi/erdogana-soruyorum-siz-anayasal-suc-islerken-paralel-neredeydi/8689

Melih AŞIK
Cumhurbaşkanı Gül aniden coştu denebilir... Devlet Denetleme Kurulu’nu harekete geçirdi... Telefon dinlemeleri, yolsuzluk, imar rantı, kadrolaşma iddiaları ve devlet sırları ile ilgili inceleme talimatı verdi. Devlet Denetleme Kurulu bu incelemeleri bırakın 30 Mart’ı, Gül’ün görev süresinin biteceği ağustos ayına kadar bile tamamlayamaz. Cumhurbaşkanı HSYK ve internet yasalarını aynen onaylayarak AKP’li kimliğini bir kez daha sergilemişken... Denetleme Kurulu’nun gerçekleri tarafsız olarak incelemesi ve ortaya çıkarması beklenebilir mi?
http://gundem.milliyet.com.tr/kaset-geliyor-/gundem/ydetay/1846998/default.htm
Aslı AYDINTAŞBAŞ
30 Mart’ta Ak Parti sandıkta olağanüstü bir başarı göstermezse, Erdoğan’ın Ağustos 2014’te cumhurbaşkanı seçilmesi zor. Bu durumda Ak Parti açısından en rasyonel formül, Abdullah Gül’ün ikinci dönem cumhurbaşkanlığına destek vermek olacak. Allah’tan Ak Parti zamanında Abdullah Gül’ün ikinci kez Çankaya adayı olmasına set çeken yasa taslağını geri çekmiş! Erdoğan’ın 2015’te Başbakan adayı olması. Böylece yıllardır söz edilen Putin-Medvedev formülü değil, önümüzdeki dönemde Medvedev-Medvedev Türkiye’sine bakıyor olacağız...
http://siyaset.milliyet.com.tr/putin-medvedevformulu/siyaset/ydetay/1847032/default.htm
Abbas GÜÇLÜ
Bilimsel ortam kadar, öğretim üyelerinin geçim derdine de çözüm bulmak gerekiyor. Kafası sorunlarla dolu olan ya da daha fazla maaş almak için zamanını araştırma yerine ek derslere harcayan öğretim üyelerinden daha fazla bilimsel yayın da bekleyemezsiniz, daha fazla patent de!.. Öğretim elemanı olmanın yeni koşulları belirlenirken, keşke alacakları maaşa da bir alt sınır getirilseydi, yayın ve yurtdışı desteği sağlansaydı
http://gundem.milliyet.com.tr/bilim-toplumu-olabilir-miyiz-/gundem/ydetay/1846993/default.htm
Kadri GÜRSEL
AKP’nin oylarında nispi düşüş beklentisi yaratan başka bir faktör de Hüda-Par’ın Diyarbakır’da yerel seçime girmesi... Hizbullah hareketinin bundan önce AKP’ye oy veren tabanı şimdi Hüda-Par’ı destekleyecek. Tüm bölge açısından bakıldığında ise BDP’nin beklentisi Mardin ve Ağrı’yı AKP’den alacakları, 2009’da AKP’den kazandıkları Van ve Siirt’i de elde tutacakları yönünde...
http://dunya.milliyet.com.tr/bdp-den-ogrenin/dunya/ydetay/1847063/default.htm
Mehmet TEZKAN
Başbakan, dershaneleri kapatırsan elimizde kasetler var piyasaya süreriz diye tehdit edilmiş.. Başbakan tehdide boyun eğmemiş.. Olan bitenin özeti buymuş.. Hal buysa tehdit eden teşhir edilmeli.. Tehdit eden kimlerse paralel yapının anahtarı o kişilerdir.. Dur bekle, soruşturma açılıyor!.. Nasıl bekleyelim ki; bütün kurumlar ayakta, bütün kurumlara güven sıfır.. Kimin eli kimin cebinde belli değil..
http://gundem.milliyet.com.tr/iktidarin-halini-anlatan-fikra/gundem/ydetay/1847028/default.htm