NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

önlendirme diye bir Ģey yoktu, ejderha nereye gittiğini göremiyordu ve Harry eğer havada anidendönerse ya da yuvalanırsa geniĢ sırtına tutunmaları imkansız olurdu. Yine de daha da yükseğetırmandılar, Londra altlarında gri yeĢil bir haritaymıĢ gibi uzanıyordu, Harry‘nin kurtulduklarına iliĢkinduyduğu minnettarlık Ģimdi yok olmuĢ gibiydi. Yaratığın boynunda iyice eğilerek, metalik pullarına iyiceyapıĢtı, soğuk esinti kabarmıĢ ve yanmıĢ tenini okĢuyordu, ejderhanın kanatları bir yel değirmenininuzantılarıymıĢçasına havayı dövüyordu. Ardında ya mutluluktan ya da korkudan bilmediği neden Ronyüksek sesiyle küfretmeyi sürdürüyordu, Hermione ise hıçkırıyor gibiydi.YaklaĢık beĢ dakika sonra Harry, ejderhanın onları atacağı yönündeki ani korkusundan sıyrılmıĢtı,sanki yeraltı hapishanesinden olabildiğine uzağa kaçmaktan baĢka derdi yoktu; ancak ne zaman venasıl inecekleri konusundaki soru daha korkutucuydu. Ejderhaların konmadan ne kadar süreuçabilecekleri konusunda bir fikri yoktu veya bu durumdaki bir ejderhanın inmek için iyi bir yerbulabileceği konusunda. Oturduğu yerin hafifçe battığını düĢünerek, sürekli etrafına bakınıyordu.Lestrange‘ların kasasın girdiklerini Voldemort‘un öğrenmesi ne kadar sürecekti? Ne kadar süredeGringotts cincüceleri Bellatrix‘i bilgilendirecekti? Ne alındığını anlamaları ne kadar kısa sürecekti? Vesonra altın kupanın gittiğini keĢfettiklerinde Voldemort en sonunda Hortkulukları avladıklarını bilecekti.Ejderha soğuk ve taze havaya aç gibiydi. Tutam tutam soğuk bulutlar arasından uçana kadar devamlıyükseldi ve Harry baĢkentte girip çıkan arabaların renkli noktalarını artık seçemiyordu. YeĢil vekahverengi yeryüzünün mat ve parlak Ģeritleri üstünde uçtular ve uçtular.―Ne arıyor sanıyorsun?‖ diye bağırdı Ron daha ve daha fazla kuzeye doğru uçarlarken.―Fikrim yok,‖ diye bağırdı Harry gerisine. Elleri soğuktan hissizleĢmiĢti ancak elini kaydırmaya cesaretedemiyordu. Altlarındaki sahili gördüklerinde ne zamandır ne yapacaklarını düĢünüyordu Harry,üĢümüĢ ve hissizleĢmiĢti susuz ve oldukça aç olduğundan bahsetmeye bile gerek yoktu. Sonra diyedüĢündü en son ne zaman yaratık yemek yemiĢti? ġüphesiz çok yakında beslenmeye ihtiyacı olacaktıdeğil mi? Ve o zaman sırtlarında gayet leziz üç insan olduğunu fark ettiğinde ne olacaktı?GüneĢ havada aĢağı süzülmüĢtü Ģimdi çivit rengine dönüyordu ve ejderha hala uçuyordu, Ģehirler vekasabalar görüĢlerinin altında kayıp geçiyordu, devasa gölgesi toprakta büyük bir bulutmuĢ gibisüzülüyordu. Harry‘nin her bir yanı ejderhanın sırtına tutunmaktan ağrıdı.―Hayal mi ediyorum?‖ diye bağırdı Ron belli bir sessizlikten sonra, ―yoksa irtifa mı kaybediyoruz?‖Harry aĢağı baktı ve koyu yeĢil dağları ve gölleri gördü, güneĢin batıĢıyla bakırımsı görünüyorlardı.Ejderhanın kenarından gözlerini kısarak baktığında yeryüzü daha ve daha da büyüdü, güneĢ ıĢığınıntaze sudaki yansımasıyla kutsanıp kutsanmadığını merak etti.Ejderha büyük sarmallar halinde aĢağı ve daha aĢağı, küçük göllerden birinin üzerinde doğru uçtular.―Yeterince aĢağı indiğinde atlayacağımızı söyleyeceğim!‖ diye seslendi Harry diğerlerine.―Burada olduğumuzu fark etmeden direk suya!‖Hermione biraz isteksizce kabul etti ve Ģimdi Harry ejderhanın geniĢ sarı karnının su yüzeyindedalgacıklar oluĢturduğunu görebiliyordu.
275. ―ġĠMDĠ!‖Ejderhanın yanından kayarak gölün yüzeyine doğru ayak üstü düĢtü; düĢüĢ umduğundan da büyüktüve suya sanki yeĢil, dondurucu bir dünyaya düĢen taĢ gibi daldı. Hızla soluyarak su yüzeyine çıktı veRon ile Hermione‘nin düĢtüğü noktalardaki halkalı dalgalanmaları gördü. Ejderha hiçbir Ģey farketmemiĢ gibiydi; çoktan elli metre uzaklıktaydı, çizik burnuna su toplamak için alçaktan uçuyordu. Ronve Hermione gölün derinliklerinden zoraki soluyarak ve sular Ģapırdatarak çıkarken ejderha uçmayadevam etti, kanatlarını döverek boĢ bir araziye kondu.Harry, Ron ve Hermione karĢı kıyıya çıktılar. Göl çok derin değil gibiydi. Daha çok kamıĢlar veçamurlar arasında ilerlemeye dönüĢmüĢtü iĢ ve sonunda debelenerek sırılsıklam ve zor solur haldeoldukça yorgun çimlerin üzerine ulaĢtılar.Hermione yere çöktü, öksürüyor ve titriyordu. Harry her ne kadar mutlu bir Ģekilde uzanıpuyuyabilecekken ayağa kalktı ve asasını çıkardı sonra etraflarına bilindik koruma büyülerini yapmayabaĢladı.Hepsi de yüzlerinde ve kollarının her yanında kırmızı yanıklarla doluydular ve elbiseleri yer yeryırtılmıĢtı. Yaralarına geyikotu esansı sürerlerken irkilerek geri çekildiler. Hermione ĢiĢeyi Harry‘euzattı ve hepsi için Kabuk Evden getirdiği kuru ve temiz cüppeler ile üç ĢiĢe balkabağı suyunu çıkarttı.Üstlerini değiĢtiler ve meyve suyunu yudumladılar.―Ee, bir taraftan,‖ dedi Ron sonunda, ellerinin üstündeki iyileĢen deriyi izleyerek, ―Hortkuluku aldık.Diğer taraftan-――-kılıç yok,‖ dedi Harry diĢlerini gıcırdatarak, kotunda açılmıĢ deliğin altındaki derin yaraya geyikotudöküyordu.―Kılıç yok,‖ diye tekrarladı Ron. ―ġu üç kağıtçı pislik...‖Harry çıkardığı ıslak montundan Hortkuluku aldı ve önlerine çimin üstüne koydu. ġiĢelerini bitirirlerkengüneĢ altında parlayarak gözlerini aldı.―En azından bu sefer bunu takamayız, boyunlarımızdan sallansa biraz garip görünürdü,‖ dedi Ronağzını elinin tersiyle silerek.Hermione, ejderhanın hala su içtiği göl boyunca açıklıktaki araziye baktı.―Ona ne olacak diye düĢünüyorsun?‖ diye sordu. ―ĠyileĢecek mi?‖―Hagrid gibisin,‖ dedi Ron, ―O bir ejderha Hermione, kendi kendine bakabilir. EndiĢelenilmesi gerekenbizleriz.‖Üçü de gülmeye baĢladı ve bir baĢladılar mı durmaları zor oldu. Harry‘nin kaburgaları ağrıyordu,açlıktan baĢının döndüğünü hissetti ancak kızarmıĢ gökyüzünün altında çimenlere uzandı boğazıkuruyana kadar güldü.―Ne yapacağız o zaman?‖ dedi Hermione sonunda kendini ciddiyete döndürerek. ―Öğrenecek değilmi? Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen Hortkuluklarını bildiğimizi öğrenecek!‖―Belki ona anlatmak için çok korkmuĢ olurlar!‖ dedi Ron ümitle, ―Belki üstünü örterler-―Gökyüzü, göl suyunun kokusu ve Ron‘un sesi kaybolmuĢtu. Acı sanki bir kılıç saplanmasıymıĢ gibiHarry‘nin kafasını yardı. Yarı aydınlatılmıĢ bir odada duruyordu ve yarı daire büyücüler ona dönüktü veyerde ayaklarının dibinde diz çökmüĢ küçük titrek bir figür vardı.―Bana ne dedin?‖ Sesi yüksek ve soğuktu ancak korku ve öfke içini yakıyordu. Sahip olduğu tek ĢeygitmiĢti-ama doğru olamazdı, anlayamıyordu nasıl olur da...
276. Cincüce titriyordu, üstündeki kırmızı gözlere bakamıyordu.―Tekrar söyle!‖ diye mırıldandı Voldemort. ―Tekrar söyle!‖―L-Lordum,‖ diye kekeledi cincüce, siyah gözleri korkuyla açılmıĢtı, ―L-Lordum… onları d-durdurmayaç-çalıĢtık… s-sahtekarlar, Lordum… Lestrangelerin kasasına—kasasına girmiĢler…‖―Sahtekarlar? Hangi sahtekarlar? Gringotts‘un sahtekarları açığa vurmak için kullandığı yöntemler varsanıyordum? KimmiĢ onlar?‖―Onlar… onlar… P-Potter çocuğu ve iki yardakçısı…‖―Ve ne aldılar?‖ dedi, sesi yükseliyor, korkunç bir korku sarıyordu benliğini, ―Söyle bana! Ne aldılar?‖―Küçük bir… küçük bir k-kupa L-Lordum…‖Öfkeden ve kabullenememekten attığı çığlık sanki bir baĢkasınınmıĢ gibi onu terk etti. ÇılgınadönmüĢtü, deliriyordu, doğru olamazdı, imkansızdı, kimse bilmiyordu. Çocuğun, sırrını keĢfetmiĢolması nasıl olurdu da mümkün olurdu?Yüce Asa havayı yardı ve yeĢil bir ıĢık odayı doldurdu; dizleri üzerindeki cincüce ölü olarak yuvarlandı;izleyen büyücüler dehĢete düĢmüĢ bir Ģekilde dağıldılar. Bellatrix ve Lucius Malfoy kapıya koĢmayaçalıĢırken diğerlerini geriye doğru fırlattılar, tekrar ve tekrar asası iniyordu, geride kalanların hepsi onakötü haberler getirmiĢ oldukları ve altın kupayı duyduklarından dolayı katledildiler—Ölülerin arasında yalnız baĢına ağır ağır yürüdü, ve imgeleminde hepsi gözünün önünden geçti;hazinesi, muhafızları, ölümsüzlüğüne olan güveni—günce yok edilmiĢti ve kupa çalınmıĢtı. Peki ya,peki ya çocuk diğerlerini de biliyorsa? Acaba biliyor muydu, harekete geçip daha fazlasının izinisürmüĢ olabilir miydi? Bunun arkasında Dumbledore mu vardı? Sürekli ondan kuĢkulananDumbledore; emri sonucunda öldürülen Dumbledore; asası Ģimdi onun olan, ama yine de ölümünrezilliğinden ona çocuk yoluyla ulaĢan Dumbledore, çocuk yoluyla—Ama tabii ki eğer çocuk onun Hortkuluklar‘ından birini yok etmiĢ olsaydı, O, Lord Voldemort bunubilirdi, bunu hissederdi, değil mi? O ki, aralarındaki en büyük büyücüydü; O ki Dumbledore‘un ve dahabir çok değersiz, isimsiz adamın katiliydi. Nasıl olur da eğer kendisi, en önemli ve değerli olan kendisi,saldırıya uğrayıp sakat bırakılırsa Lord Voldemort bilmezdi.Doğruydu, günce yok edildiğinde hissetmemiĢti, ama bunun nedeninin o zamanlar hissedecek birbedeni olmamasından kaynaklandığını düĢünüyordu, o zamanlar bir hayaletten farksızdı… Hayır,kesinlikle geri kalanlar güvendeydi… Diğer Hortkuluklar bozulmamıĢ bir Ģekilde duruyor olmalılardı.Ama bilmeliydi, emin olmalıydı… Odanın içinde yürümeye baĢladı, geçerken cincücenin cesedine birtekme savurdu ve kaynayan beynindeki resimler bulanıklaĢtı ve yandı: göl, kulübe ve Hogwarts—Bir parça sakinlik öfkesini yatıĢtırdı. Yüzüğü Gaunt kulübesine sakladığını çocuk nereden bilecekti ki?Kimse onun Gauntlar‘la akraba olduğunu bilmiyordu, bağlantıyı saklamıĢtı, cinayetlerin izi asla onakadar gelmemiĢti. Yüzük, kesinlikle güvendeydi.Ve çocuk yada baĢka biri mağarayı ve içindeki güvenliği geçmeyi nasıl bilecekti ki? MadalyonunçalınmıĢ olması fikri saçmaydı…Okul içinse: Hortkuluk‘u Hogwarts içinde nereye yerleĢtirdiğini yalnızca o biliyordu, çünkü o yerin ensaklı sırlarını öğrenme Ģerefine tek baĢına eriĢmiĢti…Ve hala, artık yanından ayrılmaması gereken Nagini vardı, daha fazla dıĢarı göndermeler yoktu,yanında koruması altında kalmalıydı.
277. Ama emin olmak için, tamamen emin olmak için, her bir saklama yerine geri dönmeliydi, her birHortkuluk‘un güvenlik önlemlerini iki katına artırmalıydı… Bu, tıpkı Yüce Asa arayıĢında olduğu gibi,tek baĢına halletmesi gereken bir iĢti.Önce hangisini ziyaret etmeliydi, en tehlikede olanı hangisiydi? Eski bir tedirginlik kapladı içini.Dumbledore onun diğer ismini biliyordu… Dumbledore Gauntlar‘la bağlantıya geçmiĢ olabilirdi…TerkedilmiĢ evleri, belki de saklama yerleri içinde en az koruma altında olanıydı, ilk önce gitmesigereken yer orasıydı…Göl, kesinlikle imkansızdı… yine de yetimhanede kaldığı sıradaki yaptığı yanlıĢlıkları ufak bir olasılıklaDumbledore biliyor olabilirdi.Ve Hogwarts… ama oradaki Hortkuluk‘unun güvende olduğunu biliyordu; fark ettirmedenHogsmeade‘e gitmek Potter için olanaksızdı, o yüzden okulu atlamalıydı. Bununla birlikte, çocuğunkaleye girmeyi tekrar deneyebileceği konusunda Snape‘i alarma geçirmek mantıklı olurdu… Çocuğunkaleye neden dönmek isteyeceğini Snape‘e söylemek aptallık olurdu, tabii ki; Bellatrix ve Malfoy‘agüvenip söylemek büyük bir hata olmuĢtu. Aptallıkları ve dikkatsizlikleri birilerine güvenmenin ne kadarmantıksız olduğunu kanıtlamamıĢ mıydı?Ġlk önce Gaunt kulübesini ziyaret edecekti ve Nagini‘yi de yanına alacaktı. Artık yılandan ayrı kalmakistemiyordu… uzun adımlarla odadan hole ve çeĢmenin aktığı karanlık bahçeye çıktı; Çatal dilindeyılana seslendi ve yılan uzun bir gölgeymiĢçesine süzülerek ona doğru geldi…Kendini Ģimdiki zamana çektiği sırada Harry‘nin gözleri açıldı. Batan güneĢin altında, göl kıyısındauzanıyordu, Ron ve Hermione gözlerini ona dikmiĢlerdi. EndiĢeli bakıĢları ve yara izinin yanmasındanyola çıkarak Voldemort‘un zihnine olan kısa gezintisinin fark edildiğini anladı. Titreyerek ve ıslakolduğuna hafifçe ĢaĢırarak ayağa kalkmaya çabaladı ve kupanın, önündeki çimende masumcadurduğunu gördü, batan güneĢin altın sarısı gölün koyu mavisi üzerine düĢüyordu.―Biliyor.‖Voldemort‘un yüksek sesli çığlıklarından sonra kendi sesi tuhaf ve kısık geldi. ―Biliyor ve diğerlerininolduğu yerleri kontrol edecek ve sonuncusu,‖ Ģimdi ayağa kalkmıĢtı,‖Hogwarts‘ta. Biliyordum.Biliyordum.‖―Ne?‖Ron ona ağzı açık bakıyordu; Hermione endiĢeli görünerek dik oturdu.―Ama ne gördün? Nasıl biliyorsun?―Onun kupayı öğrendiğini gördüm, kafasının içindeydim, o,‖—cinayetleri hatırladı—―ciddi Ģekilde sinirlive korktu da, nasıl bildiğimizi anlayamıyor ve Ģimdi gidip diğerlerinin güvende olup olmadığını kontroledecek, önce yüzüğü. Hogwarts‘takinin en güvende olduğunu düĢünüyor, çünkü Snape orada, çünkügörünmeden içeri girmek çok zor olacak. Sanırım onu en son kontrol edecek, ama birkaç saat içindeorada olabilir—――Hogwarts‘ta nerede olduğunu gördün mü?‖ diye sordu Ron, Ģimdi o da ayağa kalkmıĢtı.―Hayır, Snape‘i uyarmaya konsantre olmuĢtu, tam olarak nerede olduğunu düĢünmedi—――Bekle, bekle!‖ diye bağırdı Hermione Ron Hortkuluk‘u kapıp Harry görünmezlik pelerinini çıkardığısırada. ―Öyle hemen gidemeyiz, bir planımız yok, ihtiyacımız olan—――Yola koyulmamız lazım,‖ dedi Harry sertçe. Uyumayı umuyor, yeni çadıra gitmeyi dört gözlebekliyordu, ama bu artık imkansızdı, ―Yüzük ve madalyonun kaybolduğunu anlayınca ne yapacağını
278. hayal edebiliyor musun? Ya yeterince güvende olmadığını düĢünüp Hogwarts‘taki Hortkuluk‘u baĢkayere taĢırsa?‖―Ama içeri nasıl gireceğiz?‖―Hogsmeade‘e gideceğiz,‖ dedi Harry, ―ve okulun etrafındaki korumanın nasıl bir Ģey olduğunuöğrenince bir Ģeyler düĢüneceğiz. Pelerinin altına gir Hermione, bu sefer ayrılmamızı istemiyorum.‖―Ama gerçekten sığmayız—――Karanlık olacak, kimse ayaklarımızı fark etmez.‖Çırpınan kocaman kanatlar siyah su üzerinde yankılandı. Ejderha doymuĢtu ve havaya yükseldi.Hazırlıklarını durdurdular ve onun gittikçe yükseliĢini ve süratle kararan gökyüzüne doğru uçmasını taki yakındaki dağlardan birinin yanında kayboluncaya dek izlediler. Sonra Hermione öne doğru yürüdüve diğer ikisinin arasındaki yerini aldı, Harry pelerini üstlerine geçirdi ve birlikte karanlığa karıĢtılar.
279. YİRMİ SEKİZİNCİ BÖLÜM KAYIP AYNAHarry‘nin ayakları sokağa değdi. Acı içinde tanıdık Hogsmeade High Street‘in karanlık mağazavitrinlerini, köyün arkasında kalan dağların sis içindeki siyah görüntüsünü, sokağın Hogwarts‘a doğrukıvrılıĢını, Üç Süpürge‘nin camlarından süzülen ıĢığı gördü; ve bir anlık bir duyu kaybıyla yaklaĢık biryıl önce çok ciddi Ģekilde zayıf düĢmüĢ Dumbledore‘a destek olarak nasıl buraya indiğini içine iĢleyenbir netlikle hatırladı, yalnızca birkaç saniye içinde, hemen yere inmelerinin ardından – ve hatta Ron veHermione‘nin kollarını sımsıkı tutan elini yeni gevĢetmiĢken oldu.Kupanın çalınmıĢ olduğunu fark ettiğinde, hava Voldemort‘unkine benzeyen bir çığlıkla yırtıldı:Harry‘nin vücudundaki her bir sinir yırtılıyordu ve buna onların ortaya çıkmalarının sebep olduğunubiliyordu. Tam Pelerin‘in ardından diğer ikisine bakmıĢtı ki Üç Süpürge‘nin kapısı ardına kadar açıldıve bir düzine pelerinli ve kukuletalı Ölüm Yiyen asaları yukarıda sokaklara doğru hızla dağıldı.Harry Ron‘un asasını kaldıran bileğini yakaladı; koĢan çok fazla kiĢi vardı. Buna kalkıĢmak bileyerlerini ele verirdi. Ölüm Yiyenlerden biri asasını kaldırdı ve hala uzaktaki dağlarda yankılanan çığlıkdurdu.―Accio Pelerin!‖ diye kükredi Ölüm Yiyenlerden biri. Harry kumaĢın kıvrımlarını yakaladı ancakPelerin‘in elinden kaçma gibi bir niyeti yoktu. Çağırma Büyüsü onun üzerinde iĢe yaramamıĢtı.―Paketinde değilsin demek Potter?‖ diye haykırdı büyüyü deneyen Ölüm Yiyen ve sonra arkadaĢlarınadöndü: ―Dağılın, O burada.‖Altı tane Ölüm Yiyen tam üzerlerine doğru koĢmaya baĢladı: Harry, Ron ve Hermione mümkünolduğunca çabuk bir Ģekilde en yakın sokağa doğru geriledi ve Ölüm Yiyenler onları yalnızca birkaçsantimle ıskaladı. Etrafı arayan Ölüm Yiyenlerin asalarından çıkan ıĢıkların gezindiği sokaktaki yukarıaĢağı koĢturan ayak seslerini dinleyerek karanlıkta beklediler.―Hadi gidelim!‖ diye fısıldadı Hermione. ―BuharlaĢalım!‖―Harika fikir‖ dedi Ron ancak daha Harry cevap veremeden bir Ölüm Yiyen bağırdı,―Burada olduğunu biliyoruz Potter, ve buradan kaçıĢ yok! Seni bulacağız!‖―Bizim için hazır bekliyorlardı,‖diye fısıldadı Harry. ―O büyüyü geldiğimizi söylemek için yapmıĢlardı.Eminim bizi burada tutmak için de bir Ģeyler yapmıĢlardır, tuzağa düĢürmek için-‖―Ruh Emicilere ne oldu?‖ dedi diğer bir Ölüm Yiyen. ―Onların dizginlerini çözelim, onu yeterince çabukbulurlar!‖―Karanlık Lord Potter‘ın kendi ellerinde ölmesini istiyor, baĢkasının değil-‖―Ama Ruh Emiciler onu öldürmez! Karanlık Lord Potter‘ın hayatını istiyor, ruhunu değil. Eğer önceöpülürse onu öldürmesi daha kolay olur!‖Onaylama sesleri yükseldi. DehĢet Harry‘i sardı: Ruh Emicileri püskürtmek için Patronus yapmalarıgerekirdi bu da yerlerini hemen belli ederdi.―BuharlaĢmayı denemek zorundayız, Harry!‖diye fısıldadı Hermione.O bunu söyler söylemez Harry sokağa yayılan anormal soğuğu hissetmeye baĢladı. IĢıklaretraflarından yukarıdaki yıldızlara kadar emilip kaybolmuĢtu. Zifiri karanlıkta Hermione‘nin onun kolunututtuğunu ve birlikte noktaya döndüklerini hissetti.
280. Ġçinden geçmeleri gereken hava katılaĢmıĢ gibi görünüyordu: BuharlaĢamıyorlardı; Ölüm Yiyenlerbüyülerini iyi yapmıĢlardı. Soğuk hava Harry‘nin vücudunun giderek derinlerine iĢliyordu. O, Ron veHermione el yordamıyla duvardan yollarını bularak ve ses yapmamaya çalıĢarak sokağın aĢağısınadoğru gerilediler.Sonra köĢenin ilerisinde sessizce kayan on ya da daha fazla Ruh Emici belirdi, kara cüppeleri, yanmıĢve kararmıĢ gibi görünen elleriyle etraflarındaki her Ģeyden daha koyu olduklarından karanlıkta bilegörülebiliyorlardı. Onların korkularını hissedebilirler miydi? Harry bundan emindi: ġimdi daha hızlıgeliyorlarmıĢ gibi görünüyorlardı, Harry havada onların her Ģeyi emermiĢ gibi hırıltılı nefeslerinihissetmenin umutsuzluğunu yaĢıyordu, yaklaĢıyorlardı-Asasını kaldırdı: Sonrasında ne olursa olsun, Ruh Emici‘lerin öpücüğüne katlanamazdı, bunuyapamazdı.Fısıldarken tek düĢündüğü Ron ve Hermione‘ydi. ―Expecto Patronum!‖GümüĢ bir geyik asasından fırladı ve hücuma geçti: Ruh Emiciler dağıldı ve görüntüde olmayan biryerden bir zafer çığlığı koptu.―Bu o, Ģurada aĢağıda, aĢağıda,onun Patronusunu gördüm, bir geyikti!‖Ruh Emiciler geri çekilmiĢti, yıldızlar yeniden beliriyordu ve Ölüm Yiyenlerin ayak sesleri giderekyaklaĢıyordu; ancak daha Harry panikten ne yapacağına karar verememiĢken menteĢeleringıcırdaması duyuldu ve dar sokağın sol tarafında bir kapı açılarak sert bir ses duyuldu: ―Potter, buraya,çabuk!‖Tereddüt etmeden denileni yaptı, üçü de aceleyle açık kapı eĢiğinden içeri girdi.―Yukarı, Pelerini üzerinizde tutun, sessiz olun!‖ diye mırıldandı uzun boylu figür ve onları yolundançekip sokağa fırladı ve kapıyı arkasından çarparak kapattı.Harry‘nin nerede olduklarına dair en ufak bir fikri yoktu, ancak tek bir mumun cılız ıĢığında DomuzBurnu‘nun pis, talaĢlı barını gördü. Tezgahın arkasına doğru koĢtular ve gizli bir tahta merdiveneaçılan ikinci bir kapıdan geçip mümkün olduğunca çabuk yukarı tırmandılar. Merdivenler içinde çokeski bir halı ve üzerinde odaya boĢ bir tatlılıkla gözünü dikip bakan sarıĢın bir kızın yağlıboya resmiduran küçük bir Ģömine olan bir oturma odasına açılıyordu. BağırıĢlar alttaki sokağa kadar ulaĢtı. HalaGörünmezlik Pelerinini altında kirle kaplı pencereye koĢup aĢağıya baktılar. Harry‘nin DomuzKafası‘nın barmeni olduğunu anladığı kurtarıcıları kukuleta giymemiĢ olan tek kiĢiydi.―Ne yani?‖ diye kukuletalı yüzlerden birine böğürüyordu. ―Ne yani? Benim sokağımdan aĢağı RuhEmicileri yolladınız, tabi ki onlara bir Patronus yollayacağım! Onları yakınımda istemiyorum, bunu sizesöylemiĢtim. Onları istemiyorum‖―O senin Patronusun değildi,‖dedi bir Ölüm Yiyen. ―Bir geyikti. Potter‘ınkiydi!‖―Geyik!‖ diye kükredi barmen ve asasını çıkardı. ―Geyik! Seni aptal- Expecto Patronum!‖Kocaman ve boynuzlu bir Ģey asanın ucundan fırladı. AĢağı doğru yol alıp High Street‘e doğru hücumetti ve gözden kayboldu.―Bu benim gördüğüm değildi‖ dedi Ölüm Yiyen, yine de daha az emin görünerek.―Sokağa çıkma yasağı bozuldu, sesleri duydun.‖ arkadaĢlarından biri barmene. ―Birileri kurallarıbozarak sokağa çıktı-‖―Eğer kedimi dıĢarı çıkarmak istersem, ben bozarım, sokağa çıkma yasağınıza lanet olsun!‖―Ġğneleme Büyüsünü sen mi yaptın?‖
281. ―Ben yaptıysam ne olmuĢ? Beni Azkaban‘a mı yollayacaksınız? Burnumu kendi ön kapımdan dıĢarıçıkarttım diye öldürecek misiniz? Yapın o zaman, madem istiyorsunuz! Ama kendi hayrınızaumuyorum ki küçük Karanlık ĠĢaretlerinize basmamıĢ ve onu buraya çağırmamıĢ olun. Buraya benimve yaĢlı kedin için çağırıldığını öğrenince bundan hiç hoĢlanmayacak, öyle değil mi?‖―Bizim için endiĢelenme.‖dedi Ölüm Yiyenlerden biri. ―sokağa çıkma yasağını bozduğun için kendiniçin endiĢelen!‖―Peki barım kapandığında iksirleri ve zehirleri nerede alıp satacaksınız? Ek iĢlerinize ne olacak ozaman?‖―Tehdit mi ediyorsun-?‖―Ben ağzımı kapalı tutuyorum, bu nedenle buradasınız değil mi?‖―Hala bir geyik Patronus gördüğümü söylüyorum!‖ diye bağırdı ilk Ölüm Yiyen.―Geyik?‖ diye kükredi barmen. ―O bir keçi, ahmak!‖―Pekala, yanılmıĢız.‖ dedi ikinci Ölüm Yiyen. ―Bir kez daha sokağa çıkma yasağını bozarsan bu kadaryumuĢak olmayacağız!‖Ölüm Yiyenler uzun adımlarla High Street‘e doğru yola koyuldular. Hermione rahatlayarak inleyerekPelerin‘in altından çıktı ve sallanan ayakları olan bir sandalyeye oturdu. Harry perdeleri kapatarakPelerini Ron‘la ikisinin üzerinden çekti. Barmenin aĢağıda kapıyı yeniden sürgülemesini vemerdivenleri çıkmasını duyabiliyorlardı. Harry‘nin dikkati birden Ģömine rafından duran bir Ģeye takıldı:kızın portresinin hemen altında, küçük, dikdörtgen Ģeklinde üstünden desteklenmiĢ bir ayna.Barmen odaya girdi.―Sizi lanet olası aptallar,‖ dedi kaba bir Ģekilde birinden diğerine bakarken. ―Buraya gelirken nedüĢünüyordunuz?‖―TeĢekkür ederiz.‖ dedi Harry. ―Ne kadar teĢekkür etsek azdır. Hayatımızı kurtardınız!‖Barmen homurdandı. Harry ona yaklaĢarak yüzüne baktı: uzun, cılız, metal grisi saç ve sakaldangeçmiĢi görmeye çalıĢıyordu. Gözlük takıyordu. Kirli camların arkasında gözleri delici, pırıl pırıl birmaviydi.―Aynada gördüğüm gözler senin gözlerindi.‖Odada sessizlik hakimdi. Harry ve barmen birbirlerine baktılar.―Dobby‘i sen gönderdin.‖Barmen baĢıyla onayladı ve etrafta ev cinine bakındı.―Seninle kalabileceğini düĢünmüĢtüm. Onu nerede bıraktın?‖―O öldü.‖ dedi Harry. ―Bellatrix Lestrange öldürdü.‖Barmenin yüzü umursamazdı. Birkaç dakika sonra konuĢtu, ―Üzgünüm, o cini seviyordum.‖Diğer tarafa döndü ve hiçbirine bakmadan asasıyla dürterek lambaları yaktı.―Sen Aberforth‘sun‖,dedi Harry adamın sırtına bakarak.Bunu ne onayladı ne de reddetti, sadece Ģömineyi yapmak için eğildi.
282. ―Bunu nereden buldun?‖diye sordu Harry, kendisinde bulunan eĢini iki yıl önce kırdığı Sirius‘unaynasına doğru yürürken.―YaklaĢık bir yıl önce Dung‘dan aldım‖ dedi Aberforth. ―Albus bana onun ne olduğunu söylemiĢti. Sanagöz kulak olmaya çalıĢıyordum.‖Ron güçlükle soludu.―Ceylan,‖ dedi heyecanla, ―O da sen miydin?‖―Sen neden bahsediyorsun?‖ diye sordu Aberforth.―Birisi bize bir ceylan patronusu gönderdi!‖―Böyle beyinlerle birer Ölüm Yiyen olabilirdiniz, oğlum. Daha az önce Patronusumun bir keçi olduğunukanıtlamadım mı?‖―Oh,‖ dedi Ron, ―Evet…pekala, ben açım!‖ diye ekledi kendini savunurmuĢ gibi, midesinin yükseksesle guruldamasının ardından.―Yiyecek aldım,‖ dedi Aberforth, ve odadan dıĢarı çıktı, dakikalar sonra ellerinde kocaman bir somunekmek, biraz peynir, ve metal bir sürahi dolusu içki ile yeniden belirip elindekileri ateĢin önündekiküçük bir masaya yerleĢtirdi. Kurt gibi aç olarak yiyip içtiler, bir süre sadece çiğneme sesleri duyuldu.―Madem öyle,‖ dedi Aberfdorth hepsi tıka basa doymuĢ ve Harry ile Ron yığıldıkları sandalyelerdeuyuklarlarken.―Sizi buradan çıkarmanın en iyi yolunu düĢünmeliyiz. Bunu gece yapamayız, karanlıkta birileri dıĢarıçıkarsa neler olduğunu duydunuz: Ġğneleme Büyüsü yapıldı, köpek gibi izinizi sürerler. Bir dahakisefere bir keçiyi bir geyik olarak yutturabileceğimi sanmıyorum. Sokağa çıkma yasağının kalktığı gündoğumuna kadar bekleyelim, sonra da Pelerininizi üzerinize geçirir yola koyulursunuz. Çıkıp doğrucaHogsmeade‘e gidin ve dağlara kadar devam edin, orada BuharlaĢabileceksiniz. Belki Hagrid‘igörürsünüz. ―Onu tutuklamaya çalıĢtıklarından beri Grawp‘la birlikte bir mağarada saklanıyor.‖―Gitmiyoruz,‖ dedi Harry. ―Hogwarts‘a girmek zorundayız.‖―Aptal olma, oğlum,‖ dedi Aberforth.―Yapmak zorundayız,‖ diye yanıtladı Harry.―Yapmanız gereken Ģey,‖dedi Aberforth öne eğilerek, ―yapabildiğinizce hızlı bir Ģekilde buradanuzaklaĢmak.‖―Anlamıyorsun. Fazla zamanımız yok. ġatoya gitmeliyiz. Dumbledore-yani kardeĢin-bizi istedi-‖ġöminenin ıĢığı Aberforth‘un gözlüğünün pis camlarını bir anda opak gibi bembeyaz ve ıĢık geçirmezyaptı ve Harry‘nin aklına dev örümcek Aragog‘un kör gözleri geldi.―Abim Albus pek çok Ģey isterdi.‖ dedi Aberforth, ―insanların o ulu planlarını gerçekleĢtirirken ölme gibibir alıĢkanlıkları var. Bu okuldan gideceksin Potter, hatta yapabiliyorsan ülkeden de. Abimi ve onunzekice entrikalarını unut. O bunların hiç birinin onu incitemeyeceği bir yere gitti ve ona hiçbir Ģey borçludeğiliz.‖―Anlamıyorsun.‖ dedi Harry tekrar.―Ah, öyle mi?‖d edi Aberforth alçak sesle. ―Kendi abimi anlamadığımı mı düĢünüyorsun? Albus‘ubenden daha iyi tanıdığını mı düĢünüyorsun?‖―Bunu demek istemedim,‖ dedi aĢırı yorgunluk ve çok miktarda yiyecek ve Ģaraptan beyni uyuĢanHarry.
283. ―O… o bana bir görev bıraktı.‖―Öyle mi?‖dedi Aberforth. ―Ġyi bir iĢtir umarım? HoĢ? Kolay? Yetersiz küçük bir büyücüden kendileriniaĢırı germelerine gerek duymadan bekleyebileceğin tipte bir Ģey?‖Ron neĢesizce güldü. Hermione gergin görünüyordu.―Ben-kolay bir Ģey değil, hayır‖ dedi Harry. ―Ancak yapmam lazım-‖―Lazım? Neden lazım? O öldü, değil mi?‖ dedi Aberforth kabaca. ―Bırak gitsin, oğlum, onu takıpetmeden önce kendini kurtar!‖―Yapamam.‖―NedenmiĢ?‖―Ben-‖ Harry yenilmiĢ hissediyordu, açıklayamıyordu, bu nedenle bunun yerine saldırıya geçti.‖ Amasen de savaĢıyorsun, Zümrüdü Anka YoldaĢlığı‘ndasın-‖―Ordaydım,‖ dedi Aberforth. ―Zümrüdü Anka YoldaĢlığı bitti. Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen kazandı, bittiartık, ve bu olmamıĢ gibi davrananlar kendilerini kandırıyorlar. Burası senin için asla güvenliolmayacak Potter, seni çok fena istiyor. Bu nedenle uzaklara git, git saklan, kendini kurtar. En iyisi buikisini de yanında götür.‖ Parmağını Ron ve Hermione‘ye salladı.―YaĢadıkları sürece tehlikede olacaklar, herkes onların seninle birlikte çalıĢtığını biliyor.‖―Kaçamam.‖ dedi Harry. ―Bir görevim var-‖―Onu baĢkasına ver!‖―Yapamam. Ben yapmalıyım, Dumbledore hepsini açıkladı-‖―Ah, o biliyor muydu? Sana her Ģeyi söyledi mi, sana karĢı dürüst müydü?‖Harry onun ―Evet‖i bütün kalbiyle söylediğini düĢünmesini istemiĢti ama bir Ģekilde bu basit sözcükdudaklarından dökülemedi, Aberforth ne düĢündüğünü biliyormuĢ gibi görünüyordu.―KardeĢimi tanıyorum, Potter. Sır saklamayı daha annemizin dizlerinin dibindeyken öğrenmiĢti. Sırlarve yalanlar, bu Ģekilde büyüdü, ve Albus... o doğuĢtan yetenekliydi.‖YaĢlı adamın gözleri Ģömine rafının üzerinde duran kız çizimine takıldı. O anda Harry de etrafa veodadaki tek resme iyice bir baktı. Albus Dumbledore‘un hiç resmi yoktu, baĢka herhangi birinin de.―Mr. Dumbledore,‖ dedi Hermione ürkekçe. ―Bu sizin kız kardeĢiniz mi? Ariana?‖―Evet,‖dedi Aberforth kısa ve öz bir Ģekilde. ―Rita Skeeter okuyorsunuz, değil mi, Bayan?‖AteĢin kızılımsı ıĢığına rağmen Hermione‘nin kızardığı belliydi.―Elphias Doge ondan bahsetmiĢti,‖ dedi Harry Hermione‘yi kurtarmaya çalıĢarak.―O yaĢlı aptal,‖ diye mırıldandı Aberforth içkisinden koca bir yudum almadan önce. ―Herkes gibi o dagüneĢin abimin ofisinden doğduğunu düĢünürdü. Çok fazla insan gibi, bakıĢlarınızdan anlaĢıldığıkadarıyla siz üçünüz de buna dahil.‖Harry sessiz kaldı. Dumbledore‘la ilgili birkaç aydır kafasını kurcalayan kuĢku ve kararsızlıklarındanbahsetmek istemiyordu. Dobby‘nin mezarını kazarken kararını vermiĢti, Albus Dumbledore tarafındangösterilen bu tehlikeli ve dolambaçlı yolda devam edecek ve bilmesi gereken her Ģeyin söylenmediğiancak sadece güvenilmesinin istendiği gerçeğini kabul edecekti. Tekrar Ģüphe etme gibi bir isteği
284. yoktu; onu amacından saptıracak herhangi bir Ģey duymak istemiyordu. Aberforth‘un çarpıcı bir ĢekildekardeĢininkilere benzeyen gözleriyle karĢılaĢtı: Parlak mavi gözler aynı Ģekilde araĢtırdığı nesneyi x-ray ıĢınlarıyla tarıyormuĢ izlenimi veriyordu ve Harry Aberforth‘un ne düĢündüğünü bildiğini anladı veonu küçümsedi.―Profesör Dumbledore Harry‘e çok önem verirdi,‖ dedi Hermione alçak sesle.―ġimdi de mi?‖ dedi Aberforth. ―Abimin önem verdiği pek çok kiĢinin onları yalnız bıraktığı anda çokkötü durumlara düĢtüğünü bilmek komik Ģey.‖―Ne demek istiyorsunuz?‖ diye sordu Hermione nefesi kesilircesine.―BoĢ ver,‖dedi Aberforth.―Ancak bu gerçekten oldukça ciddi bir Ģey!‖ dedi Hermione. ―Siz-siz kız kardeĢinizden mibahsediyorsunuz?‖Aberforth ona ters ters baktı: Dudakları ağzında tutmaya çalıĢtığı sözcükleri çiğniyormuĢ gibigörünüyordu. Ve sonra konuĢmaya baĢladı.―Kız kardeĢim altı yaĢındayken, üç tane Muggle oğlan tarafından saldırıya uğramıĢtı. Onu çitlerinoradan gözetleyip sihir yaptığını görmüĢlerdi: o sadece bir çocuktu, gücünü kontrol edemiyordu, hiçbircadı ve büyücü o yaĢta bunu yapamaz. Sanıyorum gördükleri Ģey onları korkutmuĢtu. Çitin diğertarafına zorla geçmiĢler ve o da onlara numarasını tekrarlayamayınca, küçük kaçığın böyle Ģeyleryapmasını engellemek için onu biraz uzağa götürmüĢlerdi.‖Hermione‘nin gözleri ateĢin ıĢığında kocaman görünüyordu, Ron biraz midesi bulanmıĢ gibiydi.Aberforth ayağa kalktı, Albus kadar uzun ve birden öfkesinden ve acısının yoğunluğundan dolayıberbat göründü.―Bu onu mahvetti, yaptıkları Ģey: Bir daha hiç düzelmedi. Sihir kullanmadı ancak ondan tam dakurtulamadı, yolundan çıktı ve onu çıldırttı, kontrol edemediği zamanlarda onu patlattı ve bazızamanlar oldukça garip ve tehlikeli oluyordu. Ancak çoğu zaman tatlı, korkmuĢ ve zararsızdı.―Ve babam bunu yapan piçlerin ardından gitti,‖ dedi Aberforth, ―ve onlara saldırdı. Bu nedenle onuAzkaban‘a tıktılar. Bunu neden yaptığını asla söylemedi, çünkü Bakanlık Ariana‘nın ne hale geldiğinibilseydi, onu iyiliği için St. Mungo‘ya kilitlerlerdi. Onun dengesiz olduğunu ve daha fazla içindetutamadığı zamanlarda ondan fıĢkıran sihrin Uluslararası Gizlilik Nizamnamesi için bir tehditoluĢturduğunu düĢünürlerdi.―Onu güvende ve huzurlu tutmalıydık. Evimizden taĢındık ve onun hasta olduğunu söyledik, annemona bakıyor, onun sakin ve mutlu olmasını sağlıyordu.―Ben onun favorisiydim,‖ dedi, bunu derken bir an için kırıĢıklıkları ve yaĢlı sakalının ardından pis birokul çocuğu bakıyormuĢ gibi oldu. ―Albus değildi, evde olduğu zaman içinde hep odasında olurdu,kitaplarını okur ve ‗günün en dikkate değer sihirli isimleri‘ gibi Ģeylere benzeyen ödüllerini sayardı.‖dedi Aberforth kendisini haklı çıkarmak istercesine. ―Onunla uğraĢmak istemiyordu. En çok beniseverdi. Annemin yedirmesini istemediğinde ona ben yemek yedirirdim, öfke nöbetlerinde bensakinleĢtirirdim, ve huzurlu olduğu zamanlarda keçileri beslememe yardım ederdi.―Sonra, on dört yaĢına geldiğinde… Anlıyorsunuz ya, orada değildim.‖ dedi Aberforth. ―Eğer oradaolsaydım, onu sakinleĢtirebilirdim. Öfke nöbetlerinden birindeydi ve annem onun kadar genç değildi,ve…bir kaza oldu. Ariana bunu kontrol edemedi. Ancak annem ölmüĢtü.‖Harry acıma ve nefret karıĢımı korkunç bir Ģey hissetti; daha fazlasını duymak istemiyordu, ancakAberforth konuĢmaya devam etti, ve Harry onun bu konudan en son ne kadar zaman önce bahsetmiĢolduğunu düĢündü, ancak aslında bundan daha önce hiç bahsetmemiĢti.―Bunun faturası da Albus‘un küçük Doge ile dünyayı dolaĢmasına kesildi. Ġkisi annemin cenazesi içineve döndü ve Doge kendisi devam etti, Albus da ailenin reisi olarak yerleĢti. Hah!‖
285. Aberforth ateĢe tükürdü.―Ona ben bakmalıydım, bunu ona söyledim, okulu umursamadığımı, evde kalıp bunu yapabileceğimi.Bana eğitimimi bitirmem gerektiğini ve annemin yerine geçebileceğini söyledi. Bay dahi için küçük birhayal kırıklığı, yarı-deri kız kardeĢine bakmak, onun her gün evi havaya uçurmasını engellemek içinödül falan yoktur. Ancak yine de birkaç hafta iyi idare etti… ta ki o gelene kadar.‖ Ve o anda gerçektentehlikeli bir ifade Aberforth‘un yüzüne yerleĢti. ―Grindelwald. Ve sonunda, abimin konuĢabileceği kendikadar zeki ve yetenekli bir eĢiti oldu. Böylece onlar yeni bir Büyücü YoldaĢlığı kurmak için planlarınıtasarlarlarken ve kutsalları ararlarken, bu her neyse her Ģeyden daha fazla ilgi gösteriyorlardı,Ariana‘ya bakmak ona bir yük haline geldi. Büyücü dünyası için yüce planlar, ve eğer genç bir kız gözardı edilirse bunun ne önemi olurdu ki, özellikle de Albus çok daha iyi Ģeyler için çalıĢırken?―Ancak haftalar sonra, burama kadar geldi. Benim için Hogwarts‘a geri gitme vaktiydi, ve onların ikisinede, yüzlerine karĢı, dedim ki artık sizin karĢınızdayım.‖Ve Aberforth aĢağıya Harry‘e baktı, onu adaleli,ince ve kızgın bir genç olarak abisine karĢı gelirken hayal etmek için biraz hayal gücü yeterliydi. ―Onadedim ki, bunu artık bırakman daha iyi olur. Onu bir yere taĢıyamazsın, o sağlıklı değil, o zekikonuĢmalarını yaparken, kendine bir takipçi ararken her nereye gitmek istiyorsan onu yanındagötüremezsin. Bundan hiç hoĢlanmadı.‖ dedi Aberforth, gözleri gözlük camları nedeniyle ĢömineateĢini emiyormuĢ gibi görünürken: bir kez daha beyaz ve kör olmuĢlardı.―Grindelwald da bundan hoĢlanmamıĢtı. Sinirlendi. Benim onun ve dahi abisinin önüne geçmeyeçalıĢarak ne kadar aptal bir çocuk olduğumu söyledi… Anlamıyor muydum, dünyayı değiĢtirdiklerindezavallı kız kardeĢim saklanmak zorunda kalmayacaktı, ve büyücülerin saklandıkları yerden çıkmasınaizin verecek Mugglelara yerlerimizi öğreteceklerdi?―Ve bir tartıĢma oldu… ben asamı çektim, o da kendininkini, ve abimin en yakın arkadaĢı banaCruciatus Lanetini yaptı—abim onu durdurmaya çalıĢıyordu, ve sonunda üçümüz de düelloya giriĢtik,uçuĢan ıĢıklar ve patlamalar onu da çığırından çıkardı, o buna dayanamadı--‖Sanki ölümcül bir yara yüzünden ıstırap çekiyormuĢ gibi Aberforth‘un yüzündeki renk çekilmiĢti.―--sanırım yardım etmeye çalıĢtı, ama tam olarak ne yaptığını bilmiyordu, ve bunu hangimiz yaptıkbilmiyorum, herhangi birimiz olabilirdi—o ölmüĢtü.‖Sesi son kelimede çatallaĢtı ve en yakın sandalyeye kendini attı. Hermione‘nin yüzü yaĢlardanıslanmıĢtı ve Ron neredeyse Aberforth kadar solgun görünüyordu. Harry tiksinme dıĢında hiçbir Ģeyhissetmiyordu: bunu duymamıĢ olmayı dilerdi, bunları zihninden silebilmeyi.―Çok…çok üzgünüm,‖ diye fısıldadı Hermione.―Gitti,‖ dedi Aberforth çatlak bir sesle. ―Sonsuza kadar gitti.‖Burnunu koluna sildi ve gırtlağını temizledi.―Elbette Grindelwald toz oldu. Kendi ülkesinde zaten birkaç müzik albümü vardı, Ariana‘nın kendihesabına kesilmesini de istemiyordu. Ve Albus da özgürdü, değil mi? Kız kardeĢinin yükündenkurtulmuĢtu, en iyi büyücü olmak için özgür--‖―Hiçbir zaman özgür değildi,‖ dedi Harry.―Ne dedin?‖ dedi Aberforth.―Hiçbir zaman,‖dedi Harry. ―Abinin öldüğü gece, o aklını kaçırmasına sebep olan bir iksir içti. Çığlıkatmaya baĢladı, orada olmayan birilerine yalvarıyordu. ‗Lütfen onları incitmeyin… onların yerine banazarar verin.‘‖Ron ve Hermione Harry‘e bakıyordu. O gece göldeki adada neler olduğunun ayrıntısına hiçbir zamangirmemiĢti: o ve Dumbledore o gece Hogwarts‘a döndükten sonra gerçekleĢen olaylar baĢka her Ģeyigölgede bırakmıĢtı.
286. ―Orada sen ve Grindelwald‘la olduğunu sanıyordu, bunu biliyorum,‖ dedi Harry, Dumbledore‘unfısıltıyla yalvardığını hatırlayarak. ―Grindelwald‘ın sana ve Ariana‘ya zarar verdiğini gördüğünüsanıyordu… Bu onun için tam bir iĢkenceydi, eğer onu görmüĢ olsaydın, onun özgür olduğunusöylemezdin.‖Aberforth kendi düğümlenmiĢ ve damarlı ellerinin derin düĢüncelerine dalmıĢ gibi görünüyordu.Uzun bir duraklamadan sonra konuĢtu: ―Abimin senden ziyade en iyiyle ilgilenmediğinden nasıl eminolabiliyorsun, Potter? Kendinin de kız kardeĢim gibi vazgeçilmez olmadığından nasıl eminolabiliyorsun?‖Keskin bir buz Harry‘nin kalbini deliyor gibiydi.―Buna inanmıyorum. Dumbledore Harry‘i severdi,‖ dedi Hermione.―Öyleyse neden ona saklanmasını söylemedi?‖ diye cevabı yapıĢtırdı Aberforth. ―Neden ona ‗Kendinedikkat et, iĢte böyle hayatta kalacaksın‘ demedi?‖―Çünkü,‖ dedi Harry daha Hermione cevap veremeden, ―bazen kendi emniyetinden çok daha fazlasınıdüĢünmelisin! Bazen daha iyisini düĢünmek zorundasındır! Bu bir savaĢ!‖―Sen daha on yedindesin, evlat!‖―Ben reĢidim ve sen bıraksan da ben savaĢmaya devam edeceğim!‖―Bırakacağımı da kim söyledi?‖―Zümrüdü Anka YoldaĢlığı bitti,‖ diye tekrarladı Harry, ―Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen kazandı, bitti, ve buolmamıĢ gibi davranan herkes kendini kandırıyordur.‖―Bundan hoĢlandığımı söylemedim ama gerçek bu!‖―Hayır değil.‖ dedi Harry. ―Abin Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen‘i bitirmenin yolunu biliyordu ve bunu banada söyledi. Bunu baĢarana kadar devam edeceğim--ya da ölene kadar. Bunun nasıl bitebileceğinibilmiyorum sanma. Bunu yıllardır biliyorum.‖Aberforth‘un alay etmesini ya da tartıĢmasını bekliyordu, ama yapmadı. Kıpırdamadı bile.―Hogwarts‘a girmeliyiz,‖ dedi Harry tekrar. ―Eğer bize yardım edemezsen, gün doğumuna kadar bekler,seni huzur içinde bırakıp bunu kendi baĢımıza yapmanın bir yolunu buluruz. Eğer bize yardımedebilirsen--bunu söylemek için Ģimdi çok uygun bir zaman.‖Aberforth sandalyesinde sabit kalarak anormal derecede kardeĢininkilere benzeyen gözlerini Harry‘edikip baktı. Sonunda boğazını temizleyip ayağa kalktı, masanın yanından geçip Ariana‘nın portresininyanına gitti.―Ne yapacağını biliyorsun,‖ dedi.Kız gülümsedi, döndü ve yürüdü, diğer portrelerdeki insanların genelde yaptıkları gibi çerçevenin birkenarından kaybolmak yerine arkasında resmedilmiĢ uzun bir tünele benzeyen yola doğru yürüdü.Onun narin siluetinin sonunda karanlıkta kaybolana kadar uzaklaĢmasını izlediler.―Ee--ne?‖diye baĢladı Ron.―ġimdi içeriye girmek için tek bir yol var,‖ dedi Aberforth. ―Bilmelisiniz ki içeriden aldığım bilgilere görebütün eski gizli geçitlerin iki ucunu da kapattılar, sınır duvarlarının her yerinde Ruh Emiciler var veokulun içinde de sürekli devriyeler geziyor. Bu yer daha önce hiç bu kadar fazla korunmamıĢtı. Ġçerigirdiğinizde bulacağınız Ģey baĢta Snape ve onun vekilleri Carrowlar. .. zaten aradığınız da bu, değilmi? Ölmeye hazır olduğunuzu söylediniz.‖―Ama nasıl…?‖ diye sordu Hermione, Ariana‘nın resmine çatık kaĢlarla bakarken.
287. Küçük beyaz bir nokta tünelin ucunda belirdi, ve Ģimdi Ariana yeniden onlara doğru yürüyor,yaklaĢtıkça giderek büyüyordu. Ancak yanında baĢka biri daha vardı, ondan daha uzun, toparlayarakgelirken heyecanlı görünen biri. Adamın saçları Harry‘nin daha önce hiç kimsede görmediği kadaruzundu. Giderek büyüyen iki figür sonunda sadece kafaları ve omuzları portreyi dolduracak Ģekildeyakına geldi. Ve sonra bütün obje sanki küçük bir kapıymıĢ gibi öne savruldu ve gerçek bir tünelingiriĢi ortaya çıktı. Ve sonunda saçı aĢırı uzamıĢ, yüzü kesilmiĢ, cüppesi yırtılmıĢ gerçek bir NevilleLongbottom tırmanıp hazdan kükreyerek Ģömine rafından atladı ve haykırdı.―Geleceğini biliyordum! Biliyordum, Harry!‖
288. YİRMİ DOKUZUNCU BÖLÜM KAYIP TAÇ―Neville —na —nasıl--?‖Fakat Neville, Ron ve Hermione‘yi fark etmiĢti ve sevinç çığlıklarıyla onları da kucaklıyordu. Harry,Neville‘e daha dikkatli bakınca, Neville‘in durumu ona daha kötü göründü: Gözlerinden biri sararmıĢ vemorarmıĢ bir Ģekilde ĢiĢmiĢti, yüzünde derin oyuk izleri vardı ve dağınık üst-baĢı, zor bir yaĢantısıolduğu izlenimi veriyordu. Yine de, Hermione‘yi bırakıp, tekrar konuĢmaya baĢlayınca çok kötü dayakyemiĢe benzeyen yüzü mutlulukla parıldadı, ―Geleceğinizi biliyordum! Seamus‘a an meselesi olduğunusöylemiĢtim!‖―Neville, sana ne oldu?‖―Ne? Bunlar mı?‖ Neville yaralarının önemsiz olduğunu belirtir bir Ģekilde kafasını salladı. ―Bu bir Ģeydeğil, Seamus daha kötü. Göreceksiniz. Ne dersiniz, gidelim mi? Ah, ‖ Aberforth‘a döndü, ―Ab, birkaçkiĢi daha yolda olabilir.‖―Birkaç kiĢi mi?‖ diye tekrar etti Aberforth. ―Ne demeye çalıĢıyorsun birkaç kiĢi diyerek, Longbottom?Tüm köyde sokağa çıkma yasağı ve DıĢ-Kapan Büyüsü var!‖―Biliyorum, onların direk bara Cisimlenecek olmalarının sebebi de bu zaten,‖ dedi Neville.―Geldiklerinde, sadece onları geçitten yolla, tamam mı? Çok teĢekkürler.‖Neville Hermione‘ye elini uzatıp, Ģömine rafına tırmanmasına ve tünele girmesine yardım etti, Ron onuizledi, peĢinden de Neville gitti. Harry Aberforth‘a yöneldi.―Sana nasıl teĢekkür edeceğimi bilemiyorum. Hayatlarımızı iki kere kurtardın.‖―Öyleyse, onlara göz kulak ol,‖ dedi Aberforth huysuzca. ―Hayatlarınızı üçüncü kezkurtaramayabilirim.‖Harry Ģömine rafına güç bela tırmandı ve Ariana‘nın portresinin arkasındaki geçide geçti. Diğer taraftadüzgün taĢ basamaklar vardı: Geçit sanki yıllardır oradaymıĢ gibi görünüyordu. Duvarlarda pirinçlambalar asılıydı, toprağımsı zemin aĢınıp, düzgünleĢmiĢti; onlar yürüdükçe gölgeleri de duvarayelpazelenmiĢ gibi dalgalanarak yansıdı.―Bu geçit ne zamandır burada?‖ diye sordu Ron yola çıktıklarında. ―Çapulcu Haritası‘nda yer almıyor,değil mi, Harry? Okula giden sadece yedi tane geçit olduğunu sanıyordum?‖―Bu yıl okul baĢlamadan önce onların hepsini mühürlediler.‖ dedi Neville. ‖ġuan, giriĢlerinde lanet,çıkıĢlarda da Ölüm Yiyen ve Ruh Emiciler varken, onların hiçbirinden okula girme Ģansınız yok.‖ Gerigeri yürümeye baĢlayıp, gülümseyerek, onlara, kendilerini anladığını hoĢnut bir Ģekilde hissettirdi. ―Bumeseleleri boĢ verin… Doğru mu? Hırsızlık yapmak için Gringotts‘a girdiniz mi? Bir ejderha ile mikaçtınız? Her yerde konuĢuluyor, herkes sizin hakkınızda konuĢuyor, Teddy Boot Büyük Salon‘dakaçıĢınız hakkında naralar attığı için, Carrow tarafından dövüldü!‖―Evet, doğru.‖ dedi Harry.Neville neĢeli bir Ģekilde güldü.―Ejderha‘ya ne yaptınız?‖―Onu vahĢi doğaya bıraktık,‖ dedi Ron. ―Hermione onu evcil bir hayvan olarak yanımızda tutmayakararlıydı ama—‖―Abartma, Ron—‖
289. ―Fakat siz ne yapıyordunuz? Ġnsanlar diyorlar ki, siz birilerinden kaçmaktaymıĢsınız, Harry, fakatbence öyle değil. Bence siz bir Ģeylerin peĢindeydiniz.‖―Doğru,‖ dedi Harry. ―Sadece bize Hogwarts‘ı anlat, Neville, hiçbir Ģey duymadık.‖―Burası... ġey, burası artık gerçekten de Hogwarts‘a benzemiyor,‖ dedi Neville, konuĢmaya baĢladığıanda yüzündeki gülümseme silindi. ―Carrowlar‘ı biliyor musunuz?‖―Burada ders veren iki Ölüm Yiyeni mi?‖―Ders vermekten daha fazlasını yapıyorlar,‖ dedi Neville. ―Tüm disiplin onların yetkisi altında. Onlar,Carrowlar, cezalandırmayı seviyorlar.‖―Umbridge gibi mi?‖―I-ıh, onların yanında, Umbridge uysal kalır. Diğer öğretmenler, biz yanlıĢ bir Ģey yaparsak Carrowlar‘abildirmekle yükümlüler. Tabi bildirmiyorlar, onlardan gizlemeyi baĢarabilirlerse bildirmiyorlar. Diğeröğretmenlerin, onlardan bizim ettiğimiz kadar nefret ettiğini söyleyebilirim.‖―Amycus adlı herif, bir zamanlar Karanlık Sanatlara KarĢı Savunma olan, Ģimdilerde sadece KaranlıkSanatlar olan dersi veriyor. Biz, gözaltına alınan kiĢiler üzerinde, Cruciatus Laneti çalıĢmaklayükümlüyüz—‖―Ne?‖Harry, Ron ve Hermione‘nin birleĢmiĢ sesleri geçidin yukarısı tarafında ve aĢağı tarafında yankılandı.―Evet,‖ dedi Neville. ―Bu, bu yüzden oldu,‖ Özellikle yanağındaki depderin bir yarayı iĢaret ederek.―Yapmayı reddettim. Bazıları oldukça meraklıydı, sanırım; Crabbe ve Goyle bu iĢi sevdiler.Yanılmıyorsam, Ģimdiye kadar ilk defa herhangi bir derste sınıf birincileri oldular.‘‘―Alecto, Amycus‘un kız kardeĢi, Ģimdi herkes için zorunlu olan Muggle AraĢtırmaları dersini veriyor.Onun, Muggle‘ların hayvanlar gibi aptal ve kirli olduklarını ve büyücülere karĢı saldırgan davranarak,onları nasıl gizlenmeye zorladıklarını, doğal düzenin nasıl yeniden kurulmaya baĢlandığını anlatmasınıdinlemek zorundayız. Ben bu yarayı,‖ yüzündeki baĢka bir kesiği gösterdi, ―onun ve kardeĢininkanlarında, ne kadar Muggle kanı olduğunu sorduğum için aldım.‖―Vay canına, Neville,‖ dedi Ron, ―BoĢ boğazlık yapmanın bir yeri ve zamanı vardır.‖―Onu duymadın sen,‖ dedi Neville. ―Siz de buna katlanamazdınız. Olay Ģu ki, insanlar onlara karĢıçıktığı zaman çok yardımı dokunuyor, bu herkese umut veriyor. Sen yaptığın zamanlarda, bunu farkederdim, Harry.‖―Fakat seni bıçak bileyici bir alet gibi kullanmıĢlar,‖ dedi Ron. Tam bir lambayı geçtiklerinde, Neville‘inyaralarını normalden daha muazzam kabartılar Ģeklinde görünce irkildi.―Sorun değil. Çok fazla saf kan dökmek istemiyorlar; bu yüzden boĢboğazlık yaparsak, bize bir parçaiĢkence uyguluyorlar, fakat gerçekten bizi öldürecekleri yok.‖Harry, Neville‘in söylediklerinin mi yoksa onlarla konuĢken ki gerçekçi ses tonunun mu, hangisinin,daha kötü olduğunu bilemiyordu.―Gerçekten tehlikede olan insanlar, sadece dıĢarıdaki arkadaĢları ya da yakınları sorun çıkaran kiĢiler.Rehin alındılar. YaĢlı Xeno Lovegood Dırdırcı‘da biraz fazla açık sözlü olmaya baĢlamıĢtı, bu yüzdenNoel dönüĢ yolunda, Luna‘yı zorla trenden alıp götürdüler.‖―Neville, durumu iyi, onu gördük—‖―Evet, biliyorum, bana bir mesaj göndermeyi baĢarabildi.‖
290. Cebinden altın bir madeni para çıkardı ve Harry, onun, bir aralar Dumbledore‘un Ordusu‘ndaykenbirinin baĢkasına mesaj göndermek için kullandıkları sahte Galleonlardan biri olduğunu anladı.―Bunlar harika oldular,‖ dedi Neville, Hermione‘ye gülümseyerek. ―Carrowlar, nasıl iletiĢimkurduğumuzu anlayamadılar, bu da onları çılgına çevirdi. Önceden geceleri gizlice çıkar ve duvarlarayazılar yazardık: ‗Dumbledore‘un Ordusu, Hâlâ asker topluyor‘ ve bu tarz Ģeyler. Snape bundan nefretetti.‖―Yazar mıydınız?‖ dedi Harry, geçmiĢ zamanı fark ettiği için.―Pekâlâ, zaman geçtikçe daha da zorlaĢtı,‖ dedi Neville. ―Noel‘de Luna‘yı kaybettik, Ginny, Paskalyayortusundan sonra geri dönmedi ve biz üçümüz bir çeĢit lider gibiydik. Carrowlar yapılanlarınbirçoğunun ardında benim olduğumu biliyormuĢ gibi gözüküyorlardı, bu yüzden beni sert bir Ģekildecezalandırdılar ve sonra Michael Corner gidip, onların zincirlediği birinci sınıflardan birini serbestbırakırken yakalandı ve ona hayli kötü bir Ģekilde iĢkence ettiler. Bu da insanları korkuttu.‖―Bunun Ģakasını yapmayacağım,‖ diye mırıldandı Ron, geçit yukarı doğru meyletmeye baĢladığısırada.―Evet, Ģey, insanlardan, Michael‘ın yaptığı Ģeyleri yapmaya gitmelerini isteyemedim, bu yüzden bu tarztehlikeli iĢleri bıraktık. Fakat biz hâlâ savaĢıyor, el altından yapılacak tarzda iĢler yapıyorduk, tamolarak birkaç hafta öncesine kadar. O vakitlerde beni durdurmanın tek bir yolu olduğuna karar verdiler,zannedersem, ve ninemi ele geçirmeye çalıĢtılar.‖―Onlar ne yaptılar?‖ dedi Harry, Ron ve Hermione hep birlikte.―Evet,‖ dedi Neville, Ģimdi biraz nefes nefese kalmıĢtı, çünkü geçit çok dikleĢmiĢti, ―Ģey, düĢüncelerinigörebilirsiniz. Çocukları kaçırıp akrabalarını istedikleri gibi davranmaya zorlamaları, gerçekten iyi iĢeyaradı, sanırım bunun tam tersini yapmaları da an meselesiydi. Mesele Ģu ki,‖ Onlarla yüz yüze geldive Harry onun sırıttığını görünce hayrete düĢtü, ―Ninemden çiğneyebileceklerinden biraz daha fazlaısırık aldılar. Yalnız baĢına yaĢayan küçük yaĢlı bir cadı, büyük olasılıkla, çok güçlü birini göndermeyegerek olmayacağını düĢündüler. Herneyse,‖ Neville kahkaha attı, ―Dawlish hâlâ St. Mungo‘da veNinem de kaçak durumda. Bana bir mektup gönderdi,‖ cüppesinin göğüs cebine bir elini vurdu, ―benlegurur duyduğunu, anne ve babamın oğlu olduğumu ve buna devam etmemi söylüyordu.‖―Harika,‖ dedi Ron.―Evet,‖ dedi Neville mutlu bir Ģekilde. ―Tek mesele Ģu ki, beni durdurmanın bir yolu olmadığını farkettikleri zaman, Hogwarts‘ın bensiz de ayakta kalabileceğine karar verdiler. Beni öldürmeyi mi yoksaAzkaban‘a göndermeyi mi planlıyorlardı, bilmiyorum, her iki Ģekilde de, o anın ortadan kaybolmanınzamanı olduğunu anlamıĢtım.‖―Fakat,‖ dedi Ron, tamamen kafası karıĢmıĢ görünüyordu, ―biz—biz doğruca Hogwarts‘a gitmiyormuyuz?‖―Elbette,‖ dedi Neville. ―Göreceksiniz. Vardık.‖Bir köĢeyi döndüler ve hemen karĢılarında geçidin sonu duruyordu. BaĢka bir kısa merdiven, tıpkıAriana‘nın portresinin arkasında olduğu gibi, bir kapıya gidiyordu. Neville kapıyı iterek açtı ve diğertarafa geçti. Harry onu takip ettiği sırada, Neville‘in göze görünmeyen insanları çağırdığını duydu:―Bakın bu kim! Size söylemedim mi?‖Harry geçitten çıkıp, odanın içinde göründüğü sırada, çeĢitli çığlık ve bağırıĢlar yükseldi: ―HARRY!‖―Bu Potter, bu POTTER!‖ ―Ron!‖ ―Hermione!‖Renkli flamaların, lambaların ve bir sürü yüzün, kafa karıĢtırıcı etkilerini hissetti. Sonraki anda,yirmiden daha fazla gibi görünen insan tarafından o, Ron ve Hermione kalabalığın ortasına çekilmiĢti,
291. herkes onlara sarılmıĢ, sırtlarına vurmuĢ, saçlarını karıĢtırmıĢ, el sıkıĢmıĢtı: Sanki daha az önceQuidditch finalinde Ģampiyon olmuĢlardı.―Tamam, tamam, sakinleĢin!‖ diye seslendi Neville ve kalabalık geri çekildiği sırada, Harry ortamı yeniyeni kavramayı baĢarabilmiĢti.Bu odayı hiç tanımıyordu. Kocaman ve daha çok, son derece görkemli bir ağaç evinin içindelermiĢveya belki de dev gibi bir geminin kamarasındaymıĢlar gibi görünüyordu. Çok renkli hamaklar,tavandan ve koyu renkli ağaçlarla kaplanmıĢ penceresiz duvarlar boyunca ilerleyen, parlak goblenflamalar ile örtülmüĢ balkondan sarkıyordu: Harry kırmızı renkle süslenmiĢ altın sarısı Gryffindoraslanını; sarı arka plan ile tezatlık oluĢturan, Hufflepuff‘ın siyah porsuğunu ve mavi rengin üstündekiRawenclaw‘ın bronz renkli kartalını gördü. Yalnız Slytherin‘in gri ve yeĢili yoktu. ġiĢkin kitaplıklar,duvara yaslanmıĢ birkaç süpürge ve köĢede de, geniĢ ahĢap kasalı bir radyo vardı.―Biz neredeyiz?‖―Ġhtiyaç odası‘ndayız, tabii ki!‖ dedi Neville. ―Yapabildiğinin daha iyisini yaptı, değil mi? Carrowlar benikovalıyorlardı ve gizlenebileceğim bir yer için sadece tek bir Ģansım olduğunu biliyordum: Kapıdangeçmeyi baĢardım ve bulduğum yer burası oldu! Pekâlâ, ilk vardığım da tam olarak böylegörünmüyordu, son derece küçüktü, sadece bir tane hamak ve sadece Gryffindor flamaları vardı, fakatgitgide, daha çok D.O. üyesi geldikçe kendiliğinden geniĢledi.‖―Ve Carrowlar içeri giremedi mi?‖ diye sordu Harry, etrafına kapıyı bulmak için bakındı.―Hayır,‖ dedi Harry‘nin, o konuĢana kadar tanıyamadığı Seamus Finnigan: Seamus‘un yüzü yara bereiçindeydi ve ĢiĢmiĢti. ―Burası uygun bir gizlenme yeri, içimizden biri burada kaldığı sürece, bizeulaĢamazlar, kapılar açılmayacaktır. Bunların hepsi Neville‘in sayesinde. Bu odayı gerçekten iyianlıyor. Tam olarak neye ihtiyacın varsa onu istemek zorundasın—Ģunun gibi, ‗Hiçbir Carrowdestekçisinin içeri girmeyi baĢarmasını istemiyorum—‗ ve oda bunu senin için yapıyor! Sadecekaçamak noktaları kapattığından emin olmak zorundasın! Neville bu iĢin adamı!‖―Bu oldukça açık, gerçekten,‖ dedi Neville alçakgönüllü bir edayla. ―Bir buçuk gün kadar buradaydımve gerçekten acıkmaya baĢlamıĢtım ve yiyecek bir Ģeyler bulmayı diliyordum ve iĢte o zaman DomuzKafası‘na giden geçit açıldı. Geçit boyunca gittim ve Aberforth ile tanıĢtım. Bize yiyecek teminediyordu, çünkü bazı sebeplerden ötürü, odanın gerçekten yapamadığı tek Ģey bu.‖―Evet, Ģey, yiyecek, Gamp‘ın Temel Biçim DeğiĢtirme Yasası‘nın beĢ istisnasından biridir,‖ dedi Rongenel bir ĢaĢkınlıkla.―Bu yüzden biz burada neredeyse iki haftadır saklanıyoruz,‖ dedi Seamus, ―ve oldukça iyi bir banyobile ortaya çıktı, kızlar sayıca artmaya baĢlayıp da—‖―—yıkanmayı istediklerini düĢününce, evet,‖ diye cevapladı Harry‘nin o noktaya kadar fark etmediğiLavender Brown. ġimdi tam anlamıyla etrafına bakındı, bir sürü tanıdık yüzün farkına vardı. Patilikizleri, ayrıca Terry Boot, Ernie Macmillan, Anthony Goldstein ve Michael Corner da oradaydı.―Ne iĢler peĢinde olduğunuzu bize söylesenize, her ne kadar,‖ dedi Ernie. ―Etrafta pek çok söylentidolaĢıyor, Potter‘ın PeĢinde programında size ayak uydurmaya çalıĢıyor,‖ Radyoyu iĢaret etti.―Hırsızlık yapmak için Gringotts‘a girmediniz ya?‖―GirmiĢler!‖ dedi Neville. ―Ve ejderha olayı da doğru!‖Azıcık bir alkıĢ ve birkaç haykırıĢ ortama hâkim oldu; Ron öne doğru eğilip, reverans yaptı.―Neyin peĢindeydiniz?‖ diye sordu Seamus istekli bir Ģekilde.Ġçlerinden herhangi biri daha soruya kaçamak bir yanıt veremeden, Harry ĢimĢek Ģeklindeki yaraizinde korkunç, yakıcı bir acı hissetti. Meraklı ve mutlu yüzlere aceleyle sırtını dönerken, Ġhtiyaç Odasıgözlerinin önünden silindi. Ve bir barakanın içinde ayakta duruyordu, ayaklarının altındaki çürümüĢdöĢeme tahtaları parçalanıp etrafa dağılmıĢtı. Toprağın altından çıkarılmıĢ bir altın kutu, yerdeki
292. deliğin yanında ağzı açık ve içi boĢ bir Ģekilde duruyordu, Voldemort‘un öfke çığlıkları kafasının içindetitreĢti.Muazzam bir çabayla Voldemort‘un zihninden bir kez daha çıkıp, ayakta durduğu, sallanan, ĠhtiyaçOdası‘na geri döndü, yüzünden terler akıyordu ve Ron onu ayakta tutuyordu.―Ġyi misin, Harry?‖ KonuĢan Neville‘di. ―Oturmak ister misin? Sanırsam yorgunsunuzdur, siz--?―Hayır,‖ dedi Harry. Voldemort‘un diğer Hortkuluklarından birinin kaybını az önce fark ettiğini kelimelerolmadan anlatmaya çalıĢarak, Ron ve Hermione‘ye baktı. Zamanları hızla tükeniyordu: Voldemort birsonraki yer olarak Hogwarts‘ı ziyaret etmeyi seçerse, Ģanslarını kaybedeceklerdi.―BaĢlamamız gerek,‖ dedi, onların yüz ifadeleri ona anladıklarını söylüyordu.―Ne yapacağız, öyleyse, Harry?‖ diye sordu Seamus. ―Plan nedir?‖―Plan mı?‖ diye tekrar etti Harry. Harry tüm iradesini, kendini Voldemort‘un öfkesine teslim etmemekiçin kullanıyordu: Yara izi hala yanmaktaydı. ―ġey, bizim—Ron, Hermione ve benim—yapmamızgereken bir Ģeyler var ve bu durumda bizim buradan çıkmamız gerek.‖Hiç kimse artık ne gülüyordu ne de haykırıyordu. Neville kafası karıĢmıĢ bir Ģekilde ona baktı.―Ne demeye çalıĢıyorsun ‗buradan çıkmak‘ ile?‖―Biz buraya kalmak için gelmedik, dedi Harry, yara izini ovalayıp, acıyı hafifletmeye çalıĢarak.―Yapmamız gereken bazı önemli Ģeyler var—‖―Ne yapacaksınız?‖―Ben—Ben, size söyleyemem.‖O anda bir mırıldanma dalgası olmuĢtu. Neville‘in kaĢları büzüldü.―Niye bize söyleyemiyorsun? Kim-Olduğunu-Bilirsin‘e karĢı savaĢ ile ilgili bir Ģey, değil mi?‖―ġey, evet—‖―Öyleyse size yardım edeceğiz.‖Diğer Dumbledore‘un Ordusu üyelerinin bazıları hevesle, geriye kalanlar da ciddi bir Ģekilde kafalarınısallıyorlardı, Bir kaçı doğrudan doğruya yapılacak hareketlere karĢı istekliliklerini sandalyelerindenkalkarak kanıtladılar.―Anlamıyorsunuz,‖ Harry‘ye son birkaç saatte bunları çok fazla söylemiĢ gibi göründü. ―Biz—biz sizesöyleyemeyiz. Bunu biz yapmak zorundayız—yalnız baĢımıza.‖―Neden?‖ diye sordu Neville.―Çünkü…‖ Kayıp Hortkuluk‘u aramaya baĢlamaktaki ya da en azından Ron ve Hermione ile aramayanereden baĢlayabilecekleri hakkında özel olarak tartıĢmaktaki umutsuzluğu arasından, HarrydüĢüncelerini toplamanın zorlaĢtığını olduğunu fark etti; Yara izi hâlâ yanmaktaydı. ―Dumbledore, bize,üçümüze bir görev bıraktı,‖ dedi dikkatli bir Ģekilde, ―ve biz baĢkalarına söylememekle yükümlüyüz—demek istediğim, bizim yapmamızı istedi, sadece üçümüzün.‖―Biz onun ordusuyuz,‖ dedi Neville. ―Dumbledore‘un Ordusu. Biz hep birlikte bunun içindeydik, sizüçünüz dıĢarıda kendi baĢınızayken, biz bunun devam etmesini sağladık—‖―Tam olarak bir piknik olmadı, dostum,‖ dedi Ron.
293. ―Öyle bir Ģey olduğunu hiç söylemedim, fakat bize niye güvenemediğini anlamıyorum. Bu odadakiherkes savaĢıyordu ve Carrowlar yakalamak amacıyla, peĢlerine düĢtüğü için burada kalıyorlar.Buradaki herkes Dumbledore‘a sadık olduklarını—sana sadık olduklarını kanıtladılar.‖―Bak,‖ diye baĢladı Harry, ne söyleyeceğini bilmeden, fakat mesele bu değildi: tünel kapısı az öncearkasında açılmıĢtı.―Mesajını aldık, Neville! Merhaba, siz üçünüz, sizin de kesinlikle burada olduğunuzu düĢünmüĢtüm!‖Gelenler Luna ve Dean‘di. Seamus son derece büyük bir sevinç kükreyiĢi koyuverdi ve koĢup, en iyiarkadaĢına sarıldı.―Herkese merhaba!‖ dedi Luna mutlu bir Ģekilde. ―Ah, geri dönmüĢ olmak harika!‖―Luna,‘‘ dedi Harry dikkatleri üstüne toplayarak, ―burada ne yapıyorsun? Sen nasıl—?‖―Gönderdim,‖ dedi Neville, elinde sahte Galleon‘u tutuyordu. ―Ona ve Ginny‘ye, siz eğer ortayaçıkarsanız, onları haberdar edeceğime dair söz verdim. Biz hepimiz, eğer geri dönerseniz, bunundevrim olacağını düĢünüyorduk. Bu, Snape‘i ve Carrowlar devireceğiz demek.‖―Tabii ki bu anlama geliyor,‖ dedi Luna berrak bir sesle, ―değil mi, Harry? Onlarla savaĢıp, onlarıHogwarts‘tan atacağız?‖―Dinleyin,‖ dedi Harry panikleme hissini arttıracak bir Ģekilde, ―Üzgünüm, fakat bizim dönmemizinsebebi bu değil. Bizim yapmamız gereken bir Ģey var ve sonra—‖―Bizi bu karıĢıklıkta bırakacak mısın?‖ diye ısrar etti Michael Corner.―Hayır!‖ dedi Ron. ―Bizim yaptığımız Ģey sonunda herkesin yararına olacak, tüm bunlar Kim-Bilirsin-Sen‘den kurtulmak ile alakalı—‖―Öyleyse yardım etmemize izin verin!‖ dedi Neville kızgın bir Ģekilde. ―Bunu bir parçası olmakistiyoruz!‖Arkalarında baĢka bir gürültü çıktı ve Harry döndü. Kafası yerinden çıkıp düĢmüĢ gibiydi: ġimdiduvardaki delikten Ginny tırmanıyordu, hemen arkasından da Fred, George ve Lee Jordan onuizliyordu. Ginny Harry‘ye son derece mutlu bir Ģekilde gülümsedi: Harry, onun ne kadar güzelolduğunu, değerini Ģimdiye kadar neden hiç tamamıyla anlamadığını unutmuĢtu, fakat Ģimdiye kadaronu gördüğü için, hiç bu kadar az hoĢnut olmamıĢtı.―Aberforth biraz sinirlenmeye baĢlamıĢtı,‖ dedi Fred, birkaç selamlama çığlığını yanıtlamak için elinikaldırdı. ―Biraz uyuklamak istiyor ve barı, tren istasyonuna dönmüĢtü.‖Harry‘nin ağzı açık kaldı. Lee Jordan‘ın hemen arkasından Harry‘nin eski kız arkadaĢı, Cho ChanggelmiĢti. Cho, ona gülümsedi.―Mesajı aldım,‖ dedi, kendi sahte Galleonunu tutuyordu ve Michael Corner‘a doğru yürüyüp, yanınaoturdu.―Öyleyse, plan nedir, Harry?‖ dedi George.―Plan diye bir Ģey yok,‖ dedi Harry, tüm bu insanların aniden ortaya çıkıĢı yüzünden aklı hâlâ karıĢıktı,yara izi hâlâ o kadar Ģiddetli yanıyordu ki, her Ģeyi anlamak elinden gelmiyordu.―Sadece elimizden geldiğince hayatta kalacağız, değil mi? En sevdiğim tarz,‖ dedi Fred.―Bunu durdurmak zorundasın!‖ dedi Harry Neville‘e. ―Onların hepsini buraya ne için çağırdın? Budelilik—‖
294. ―SavaĢıyoruz, değil mi?‖ dedi Dean, kendi sahte Galleon‘unu çıkarırken. ―Mesaj diyor ki Harry geridöndü ve biz de savaĢacağız! Bir asaya ihtiyacım olacak, herhalde—‖―Asan yok mu—?‖ diye baĢladı Seamus.Ron aniden Harry‘ye döndü.―Onlar niye yardım edemiyorlar?‖―Ne?‖―Yardım edebilirler.‖ Sesini öyle alçaltıp konuĢtu ki, aralarında duran Hermione‘den baĢka kimse onuduyamadı, ―Nerede olduğunu bilmiyoruz, Onu çabucak bulmak zorundayız. Aradığımız Ģeyin, birHortkuluk olduğunu söylemek zorunda değiliz.‖Harry, Ron‘dan, mırıldanmaya baĢlayan Hermione‘ye baktı, ―Sanırım Ron haklı. Daha ne aradığımızıbile bilmiyoruz, onlara ihtiyacımız var.‖ Ve Harry ikna olmamıĢ bir Ģekilde görününce, ―her Ģeyi tekbaĢına yapmak zorunda değilsin, Harry.‖Harry hızlı bir Ģekilde düĢündü, yara izi hâlâ karıncalanmaktaydı, baĢı yarılacak gibi sancılandı.Dumbledore, Hortkuluklar hakkında Ron ve Hermione‘den baĢka kimseye hiçbirĢey söylememesikonusunda onu uyarmıĢtı. Sırlar ve yalanlar, biz böyle büyüdük ve Albus… O doğuĢtan yetenekliydi…Onun gibi güvenmeye korkarak, sırlarını göğsünün içine sımsıkı bir Ģekilde muhafaza ederek,Dumbledore‘a mı benzemeye baĢlıyordu? Fakat Dumbledore Snape‘e güvenmiĢti ve bu onu nereyegötürmüĢtü? Onu en yüksek kulenin tepesinde öldürülmeye götürmüĢtü…―Çok iyi,‖ dedi sessizce diğer ikisine. ―Tamam,‖ diye seslendi odaya serbestçe ve tüm gürültü kesildi:Yakındakilerin Ģans eseri duydukları, espriler patlatan Fred ve George, sustular, herkes tetikte veheyecanlanmıĢ görünüyordu.―Bulmamız gereken bir Ģey var,‖ dedi Harry. ―Bu Ģey—bu Ģey Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen‘i yenmektebize yardım edecek. Burada, Hogwarts‘ta, fakat nerede olduğunu bilmiyoruz. Rawenclaw‘a ait olabilir.Böyle bir nesne duyanınız var mı? Örneğin, hiç üstünde Rawenclaw‘ın kartalının olduğu bir Ģeye rastgeldiniz mi?‖Ravenclawlar‘dan oluĢan küçük gruba; Padma, Michael, Terry ve Choya ümitle baktı ama Ginnyninkoltuğunun koluna tünemiĢ olan Luna cevapladı."Pekala, Ģu kayıp taç. Sana söylemiĢtim, hatırlıyor musun Harry? Ravenclawın kayıp tacı? Babamonun kopyalamaya çalıĢıyor.""Evet, kayıp taç," dedi Michael Corner gözlerini devirerek, "Kayıp, Luna. Bu önemli bir nokta.""Ne zaman kayboldu?" diye sordu Harry."Söylendiğine göre yüzyıllarca önce," dedi Cho ve Harrynin ümitleri yıkıldı. "Profesör Flitwick tacınRavenclawın kendisiyle birlikte kaybolduğunu söylemiĢti. Ġnsanlar aramıĢtı ama," Ravenclawlara hitapetti. "Hiç kimse ona dair bir iz bulamadı, değil mi?"Hepsi baĢlarını salladı."Özür dilerim ama taç nedir? diye sordu Ron."Bir çeĢit baĢlık,‖ dedi Terry Boot. "Ravenclawunki giyenin bilgeliğini arttıran sihirli özelliklere sahipolmalı."Evet, babamın MahfıĢt-"
295. Ama Harry Lunayı böldü."Ve hiçbiriniz buna benzer birĢey gördünüz mü?"Yine baĢlarını salladılar. Harry, kendi hissettiği hayal kırıklığının aynısını yüzlerinde gördüğü Ron veHermioneye baktı. AnlaĢılan hiç izi olmayan ve bu kadar uzun zamandır kayıp bir nesne Ģatoda gizlibir Hortkuluk için uygun bir aday gibi görünmüyordu... Harry yeni bir soru soramadan, ne yazık ki, Chotekrar konuĢtu."Eğer tacın neye benzediğini görmek isterseniz sizi ortak salona götürüp gösterebilirim, Harry.Ravenclaw, heykelinde onu takıyor."Harrynin yara izi yeniden yandı.: Bir anlığına Ġhtiyaç Odası hızla döndü ve orası yerine kanalık yerinaltında süzüldüğünü gördü ve omuzlarına dolanmıĢ büyük yılanı hissetti. Voldemort yeniden uçuyordu,yeraltındaki göle ya da buraya, Ģatoya, bilmiyordu; ama hangisi olursa olsun, çok az zamanlarıkalmıĢtı."Yolda," dedi Ron ve Hermioneye sessizce. Choya sonra da onlara bir bakıĢ attı. "Dinleyin, bununpek yol gösterici olmadığını biliyorum ama gideceğim ve Ģu heykele bakacağım, en azından neyebenzediğini bulalım. Beni burada bekleyin ve bilirsiniz- diğerini- güvende tutun."Cho ayağa fırladı ama Ginny Ģiddetle, "Hayır, Luna Harryi götürecek, değil mi Luna?" dedi."Ah, evet, memnuniyetle," dedi Luna mutlulukla ve Cho hayal kırıklığıyla yerine oturdu."Nasıl çıkacağız?" diye sordu Harry Nevillee."Buradan."Harry ve Lunaya küçük gardırobun merdivene açıldığı köĢeye kadar eĢlik etti."Her gün farklı yerlerde ortaya çıkıyor, böylece bulmaları imkansızlaĢıyor," dedi. "Tek sorunumuzçıktığımızda kendimizi nerede bulacağımızı bilmiyor oluĢumuz. Dikkatli ol, Harry, geceleri hep devriyegeziyorlar.""Önemli değil," dedi Harry. "En kısa zamanda görüĢürüz."Harry ve Luna; uzun, meĢalelerle aydınlatılmıĢ ve beklenmeyen yerlerden köĢeler çıkan merdivenleredoğru aceleyle gitti. Sonunda bütün duvara benzer bir yere ulaĢtılar."Altına gir," dedi Harry Lunaya Görünmezlik Pelirinini çıkarıp üstlerine örterek. Duvarı hafifçe itti.Onun dokunuĢuyla duvar eridi ve dıĢarı çıktılar: Harry arkasına göz attı ve kendisini derhalmühürlediğini gördü. Karanlık bir koridorda duruyorlardı: Harry Lunayı gölgelere çekti, boğazındakikeseyi arandı ve içinden Çapulcu Haritasını çıkardı. Burnuna yakın tutarak aramaya baĢladı vekendisinin ve Lunanın yerini saptadı."BeĢinci kattayız," diye fısıldadı, Filchin koridor boyunca onlardan uzaklaĢmasını izleyerek. "Hadi, butaraftan."Sürünmeye baĢladılar.Harry daha önce geceleri Hogwartsta çok dolanmıĢtı ama kalbi hiç bu kadar hızlı çarpmamıĢtı ve hiçbir yerden geçerken kendi güvenliğine bu kadar bağlı olmamıĢtı. Ay ıĢığının aydınlattığı taĢlardan,yavaĢ adımları arasında miğferleri gıcırdayan zırhların yanından geçtiler, köĢelerin ilerisinde kim bilirneler pusuda bekliyor diye, iki kez onlara dikkat etmeden devam eden hayalatlere izin vermek içindurdular, Harry ve Luna Çapulcu Haritasını ıĢık el verdikçe kontrol ederek yürüdüler. Harry bir engellekarĢılaĢacaklarını düĢündü; en kötüsü Peevesti ve her adımı ilk önce duymak için kulaklarını açtı,hortlağın sahte iĢaretleri yaklaĢtı."Bu taraftan, Harry." diye soludu Luna yenini kavrayıp sarmal merdivene çekti.
296. Dar, baĢ döndürücü merdivenleri tırmadılar; Harry daha önce buraya hiç çıkmamıĢtı. Sonunda birkapıya ulaĢtılar. Bir kapı kolu ya da anahtar deliği yoktu; yalnızca gösteriĢsiz geniĢ yaĢlı ahĢap vekartal Ģeklinde bronz kapı tokmağı vardı. Luna, bir kola ya da vücuda bağlı değilmiĢ, havadayüzüyormuĢ gibi tüyler ürpertici soluk renkli ellerinin birini öne uzattı. Bir kez tıklattı ve sessizliğiniçinde Harrye top atıĢı gibi geldi. Kartalın gagası açıldı ama kuĢun sesi yerine yumuĢak müzikal birses "Hangisi önce gelir, anka mı yoksa alev mi?" dedi."Hmm... Ne düĢünüyorsun, Harry?" dedi Luna düĢünceli gözükerek."Ne? Yalnızca parola yok mu?""Ah, hayır, soruyu yanıtlaman gerekiyor," dedi Luna."Ya yanlıĢ olursa?""Bunu düzeltecek birini beklemen gerekir," dedi Luna. "Böyle öğrenebilirsin, anladın mı?""Evet... Sorun Ģu ki, kimseyi bekleyecek vaktimiz yok, Luna.""Evet, ne demek istediğini anlıyorum," dedi Luna ciddiyetle. "Pekala öyleyse, bence cevap birdöngünün baĢlangıcı yoktur.""Mantıklı," dedi ses ve kapı savrularak açıldı.Ravenclawlar‘ın bomboĢ ortak salonu geniĢ bir daireydi ve Harry‘nin Hogwarts‘ta gördüğü her yerdendaha gösteriĢliydi. Zarif pencere kalıpları mavi-bronz ipeklerle duvarda noktalanıyordu; ayrıcaRavenclawlar dağın harika manzarasına da sahipti. Tavanları kubbeli ve gece mavisi halıya dayansıdığı gibi yıldızlarla bezeliydi. Masalar, sandalyeler ve kitaplıklar ve kapının karĢısına uzun beyazmermerden bir heykel yerleĢtirilmiĢti.Harry, Luna‘nın evinde gördüğü Rowena Ravenclaw‘un heykelini fark etti. IĢıklandırılmıĢ bir kapınınyanındaydı, Harry yatakhanenin üst katta olduğunu tahmin etti. Uzun adımlarla mermer kadına doğruilerledi ve o da ona güzel ama korkutucu yüzüyle alaycı bir Ģekilde karĢılık veriyor gibiydi. NaringörünüĢlü mermer bir taç baĢının tepesinde gerçeğini temsil ediyordu. Fleur‘un düğünde taktığı tacahiç benzemiyordu. Ġçine minik harfler kazınmıĢtı. Harry Görünmezlik Pelerini‘nin altından dıĢarı adımattı ve heykelin kaidesine doğru ne yazdığını okumak için tırmandı.―Büyüklüğün ötesinde büyük adamların hazinesi vardır.‖―Seni bir aptal gibi beĢ parasız yapar,‖ dedi kesik kesik konuĢan bir ses.Harry etrafında döndü, kaideyi çıkardı ve yere bıraktı. Alecto Carrow‘un düĢük-omuzlu bedeniarkasında duruyordu ve Harry daha asasını kaldırırken, o güdük iĢaret parmağını kafatasına bastırdıve alnına yılan damgalandı.
297. OTUZUNCU BÖLÜM SEVERUS SNAPE’İN KOVULUŞUParmakları ĠĢaret‘e değdiği an, Harry‘nin yara izi öldüresiye yandı, yıldızlı oda görüĢ alanındankayboldu ve sarp bir kayalığın altındaki bir sürü kayanın üzerinde duruyordu ve dalgalar kıyıyavuruyordu ve kalbinde bir zafer vardı – Çocuğu ele geçirdiler.Yüksek sesli bir patlama Harry‘yi bulunduğu yere geri getirdi: Ne yaptığını ĢaĢırmıĢ halde, asasınıkaldırdı, ama önündeki cadı öne düĢüyordu bile; yere öyle çarptı ki kitap dolabının camı çınladı.―D.O. dersleri dıĢında birini hiç SersemletmemiĢtim,‖ dedi Luna, biraz ilgili tonda. ―AmadüĢündüğümden daha gürültülüydü.‖Ve beklendiği gibi tavan titremeye baĢladı. Yatakhanelere açılan kapının arkasından koĢuĢturan ayaksesleri giderek yükseliyordu: Luna‘nın büyüsü yukarıda uyuyan Rawenclaw‘lıları uyandırmıĢtı.―Luna, nerdesin? Pelerin‘in altına girmem gerek!‖Luna‘nın ayakları yoktan var oldu; o da hemen onun tarafına geçti ve kapı açılıp bütün Rawenclaw‘largece kıyafetleriyle içeri akarken kız Pelerin‘i üstlerine çekti. Soluk soluğa kalmalar ve Alecto‘yu baygınhalde görmenin verdiği hayretin etkisiyle bağırıĢlar oldu.Her an uyanıp saldırabilecek vahĢi bir hayvanmıĢçasına yavaĢça onun etrafında ilerlediler. Ufak tefekcesur bir Birinci Sınıf öne doğru sıçradı ve koca ayak parmağıyla sırtını dürttü.―Bence ölmüĢ olabilir!‖ diye bağırdı keyifle.―A, bak,‖ diye fısıldadı Luna neĢeyle, Rawenclaw‘lar Alecto‘nun etrafında toplanınca. ―Memnunoldular!‖ Harry gözlerini kapattı ve yara izi zonklayıp tekrar Voldemort‘un zihnine sızmayı seçti... Birincimağaranın içindeki tünele doğru hareket ediyordu... Gelmeden önce madalyondan emin olmayıseçmiĢti... ama bu uzun sürmezdi...Ortak salonun kapısı tıkladı ve tüm Rawenclaw dondu kaldı. Öteki taraftan kartal Ģekli kapı tokmağınınçıkardığı müzikal bir ses duyuldu: ―Kaybolan nesneler nereye gider?‖―Ne bileyim? Kapa çeneni!‖ diye hırladı Harry‘nin Carrow kardeĢ, Amycus‘a ait olduğunu bildiğigörgüsüz bir ses. ―Alecto? Alecto? Orda mısın? Onu yakaladın mı? Aç kapıyı!‖Rawenclaw‘lar dehĢete düĢmüĢler, birbirlerine fısıldıyorlardı. Ardından ikaz etmeden, sanki biri kapıyasilahla ateĢ ediyormuĢcasına bir tomar gürültülü patlama oldu.―ALECTO! Eğer o gelir de biz Potter‘ı yakalamamıĢsak– Malfoy‘larla aynı hale mi düĢmek istiyorsun?CEVAP VER BANA!‖ diye feryat etti Amycus, kapıyı tüm gücüyle sallayarak, ama hala açılmıyordu.Rawenclaw‘ların hepsi geri kaçıyorlardı ve bazı bir hayli ürkmüĢlerdi diğerleri ise yukarıya yataklarakoĢuyordu. Ardından, tam Harry, O, patlatamadan kapıyı açıp Ölüm Yiyen bir Ģey yapamadanAmycus‘u Sersemletmeyi düĢündükten bir saniye sonra en aĢina olduğu ses kapının ardındanyükseldi.―Size ne yaptığınızı sorabilir miyim, Profesör Carrow?‖―Kahrolası – kapıdan – geçmeye – çalıĢıyorum!‖ diye bağırdı Amycus. ―Git ve Flitwick‘i getir! Getir veaç Ģunu, hemen!‖―Ama sizin kız kardeĢiniz orada değil mi?‖ diye sordu Profesör McGonagall. ―Profesör Flitwick onusizin acil isteğiniz üzerine bu akĢam içeri bırakmadı mı? Belki o sizin için kapıyı açabilir? O zamanĢatonun yarısını uyandırmak zorunda olmazsınız.‖
298. ―Cevap vermiyor, seni yaĢlı süpürge! Sen aç! Kahretsin! Yap, hadi!‖―Elbette, arzu ettiğiniz gibi,‖ dedi Profesör McGonagall, müthiĢ bir soğuklukla. Tokmağa nazikçedokundu ve müzikal ses tekrar sordu.―Kaybolan nesneler nereye gider?‖“Hiçliğe ya da her yere!‖ diye yanıtladı Profesör McGonagall.―Güzel anlattın,‖ diye cevapladı kartal Ģeklindeki kapı tokmağı ve kapı sallanarak açıldı.Amycus asasını savurarak eĢikten fırlarken geride kalan bir kaç Rawenclaw da süratle merdivenlerekoĢtular. Kız kardeĢi gibi kamburdu, solgun, yumuĢak yüzü ve ufak gözleri tepkisizce yere uzanmıĢAlecto‘ya çevrildi. Kızgınlık ve korkuyla çığlık attı.―Ne yaptılar, küçük itler?‖ diye bağırdı. ―Kimin yaptığını bana söyleyene kadar hepsine Cruciatus lanetiuygulayacağım – ve Karanlık Lord ne der?‖ diye feryat etti, kız kardeĢinin yanında duruyor ve iĢaretparmağıyla alnını Ģamarlıyordu. ―Onu yakalayamadık ve gittiler ve onu öldürdüler!‖―Sadece Sersemletildi,‖ dedi Alecto‘yu incelemek için öne eğilen Profesör McGonagall sabırsızlıkla.―Mükemmel derecede iyi olacak.‖―Bludger olasıca, olmayacak!‖ diye böğürdü Amycus, ―Karanlık Lord onu bulduktan sonra olmayacak!O gitti ve onun için gönderildi, ĠĢaret‘in yandığını hissediyorum ve o Potter‘ı yakaladığımızı düĢünüyor.‖―Potterı yakaladığınızı mı?‖ dedi Profesör McGonagall keskince. ―Ne demek istiyorsunuz, Potter‘ıyakalamakla?‖―Bize Potter‘ın Rawenclaw Kulesi‘ne girmeyi deneyebileceğini ve eğer onu yakalarsak habergöndermemizi söyledi!‖―Harry Potter Rawenclaw Kulesi‘ne girmeyi neden denesin? Potter benim Bina‘mda!‖Ġnanamazlığın ve korkunun ardında, Harry onun sesinde hafif bir gurur nağmesi duydu ve MinervaMcGonagall‘a olan Ģefkat duygusu kabardı.―Bize buraya gelebileceği söylendi!‖ dedi Carrow. ―Neden olduğunu biliyor muyum?‖Profesör McGonagall kalktı ve boncuk boncuk gözleri odayı taradı.Ġkinci kez Harry ve Luna‘nın durduğu yerden geçtiler.―Çocukların üzerine atabiliriz,‖ dedi Amycus, domuza benzeyen suratı aniden Ģeytanca bir hal alarak.―Tabi, yapacağımız Ģey bu. Alecto‘nun çocuklar tarafından pusuya düĢürüldüğünü söyleyeceğiz veardından yukarıdaki çocuklar‖ – yatakhanenin yönüne yıldızlı tavana baktı –―ve onların ĠĢaret‘ezorladıklarını ve bu nedenle yanlıĢ alarm aldığını… Onları cezalandırabilir. Birkaç çocuk fazla ya da azne fark eder?‖―Sadece doğru ile yalan, cesaret ile ödleklik arasındaki fark,‖ dedi bembeyaz kesilen ProfesörMcGonagall, ―kısaca sen ve kız kardeĢinin değerini bilemeyeceği fark. Ama bir Ģeyi açığakavuĢturmama izin ver. Bir sürü beceriksizliklerini Hogwarts‘ın öğrencilerinin üstüne atmayacaksın.Buna izin vermeyeceğim.‖―Efendim?‖Amycus, Profesör McGonagall‘a tiksindirici Ģekilde yaklaĢana dek öne yürüdü, yüzü onunkindensantim ötedeydi. Profesör McGonagall ise vazgeçmiĢ halde geri gitti, ama ona tuvalet oturağınayapıĢmıĢ iğrenç bir ĢeymiĢ gibi bakıyordu.
299. ―Bu izin verme meselesi değil Minerva McGonagall. Senin vaktin doldu. Burada iktidarda olan biziz veya beni desteklersin ya da bedelini ödersin.‖Ve suratına tükürdü.Harry Pelerini üzerinden attı, asasını kaldırdı ve ―Bunu yapmayacaktın.‖ dedi.Amycus etrafına baktığında ise Harry ―Crucio!‖ diye bağırdı.Ölüm Yiyen yerden kesildi. BoğuluyormuĢ gibi çırpınarak ve acıdan inleyerek havada kıvrandı veardından çatırtıyla ve cam çatırtısıyla bir kitaplığın içine girdi ve baygın halde yere çöktü.―Bellatrix‘in ne demek istediğini anlıyorum,‖ dedi Harry, kan beynine sıçramıĢtı, ―gerçekten kastetmenlazım.‖―Potter!‖ diye fısıldadı Profesör McGonagall, kalbini tutarak. ―Potter buradasın! Ne –? Nasıl –?‖ Kendinitoparlamaya çalıĢtı. ―Potter, bu aptalcaydı!‖―Size tükürdü,‖ dedi Harry.―Potter – ben – bu çok – çok yiğitçeydi – ama farkında değil misin –?‖―Evet, farkındayım,‖ diye temin etti onu. Nedense onun telaĢı Harry‘I ciddileĢtirdi. ―ProfesörMcGonagall, Voldemort yolda.‖―Oh, artık adını söylememize izin var mı?‖ diye sordu Luna ilgilenir tavırla, Görünmezlik Pelerini‘niçekip çıkartarak. Bu saniyelik yasak ihlalinin meydana geliĢi, geriye sendeleyip ekose geceliğininyakasını kavrayarak en yakın sandalyeye çöken Profesör McGonagall‘ı bunaltmıĢ görünüyordu.―Ona ne dediğimizin bir farkı yok,‖ diye anlattı Harry Luna‘ya. ―Zaten benim nerede olduğumu biliyor.‖Harry, hiddetle birleĢen beyninin uzak bir köĢesinde, yara izi yanar halde, hayaletimsi yeĢil gemininiçindeki Voldemort‘un karanlık gölün üzerinde seyrettiğini görebiliyordu... Neredeyse taĢtan tasınolduğu adacığa eriĢmiĢti.―Kaçmalısın,‖ diye fısıldadı Profesör McGonagall, ―Hemen Potter, olabildiğince hızlı!‖―Olmaz,‖ dedi Harry. ―Yapmam gereken bir Ģey var. Profesör, Rawenclaw‘ın tacının nerede olduğunubiliyor musunuz?‖―Rawenclaw‘ın t–tacı mı? Tabii ki hayır – yüzyıllardır kayıp değil miydi?‖Biraz daha dik oturdu. ―Potter, çılgınlıktı, bu Ģatoya girmen gerçekten çılgınlıktı –――Yapmalıydım,‖ dedi Harry. ―Profesör, burada benim bulmam gereken bir Ģey saklı ve bu taç olabilir –Profesör Flitwick ile konuĢabilirsem –―ġıkırdayan cam parçaları, hareketlenme sesi duyuldu: Amycus kendine geliyordu. Harry ya da Lunaharekete geçmeden Profesör McGonagall, asasını sersemlemiĢ Ölüm Yiyene doğrultarak ayağa kalktıve, ―Imperio.‖ dedi.Amycus ayağa kalktı kız kardeĢine doğru yürüdü, onun asasını aldı, ardından itaatkârca ProfesörMcGonagall‘a yürüdü ve kendi asası ile birlikte ona verdi.Ardından Alecto‘nun yanında yere yattı. Profesör McGonagall asasını tekrar salladı ve bir boy parıltılıip yoktan var oldu ve Carrowları sımsıkı birbirlerine bağlayarak sarmaladı.―Potter,‖ dedi Profesör McGonagall, Carrowlar‘ın vaziyetine son derece aldırmayıp tekrar ona doğrudönerek. ―Eğer Adı—Anılmaması—Gereken—KiĢi burada olduğunu gerçekten biliyorsa –―
300. Bunu söylediğinde, Harry‘de yara izini ateĢe veren bedensel acıya benzer bir öfke alevlendi ve biranlığına iksiri boĢaltılmıĢ bir tasın içine doğru baktı ve yüzeyde bir altın madalyonun güvenli bir Ģekildeyatmadığını gördü –―Potter, iyi misin?‖ dedi bir ses ve Harry kendine geldi. Ayakta durabilmek için Luna‘nın omzunukavramıĢtı.―Süre daralıyor, Voldemort yaklaĢıyor, Profesör, Dumbledore‘un emirleri ile hareket ediyorum,bulmamı istediği Ģeyi bulmam lazım! Ama ben Ģatoyu ararken öğrencileri uzaklaĢtırmamız gerek —Voldemort‘un istediği benim ama bir kaç tane az ya da fazla öldürmeye aldırıĢ etmez—― hem deHortkuluk‘lara saldırdığımı öğrenmiĢken. Harry cümleyi kafasında bitirdi.―Dumbledore‘un emirleriyle mi hareket ediyorsun?‖ diye tekrarladı bir mucize seziyormuĢçasına. Sonrakendini tam ağırlığına kavuĢturdu.―Sen bu–bu nesneyi ararken biz okulu Adı—Anılmaması—Gereken—KiĢi‘ye karĢı güvenceyealacağız.‖―Bu mümkün mü?‖―Evet, ben öyle düĢünüyorum,‖ dedi McGonagall kuru kuru, ―biz öğretmenler sihirde epey iyiyiz,bilirsin. Eğer bütün gayretimizi gösterirsek onu bir süreliğine uzak tutabileceğimize eminim. Tabii ki,Profesör Snape‘in de çaresine bakılması gerekiyor—――Bana bırak—――Ve eğer Hogwarts, Karanlık Lord kapılarında, bir kuĢatmaya sahne olacaksa, olabildiğince çokmasum insanı yoldan çekmek makul olacaktır. Uçuç Ģebekesi gözetim altındayken ve Hogwarts alanıiçinde Cisimlenme mümkün–――Bir yol var,‖ dedi Harry hemen ve Domuz Kafası‘na giden pasajdan bahsetti.―Potter, yüzlerce öğrenciden bahsediyoruz—――Biliyorum, Profesör, ama eğer Voldemort ve Ölüm Yiyenler okul sınırlarına odaklanıyorlarsa DomuzKafası‘ndan kimin BuharlaĢtığı ile ilgilenmeyeceklerdir.‖―Orada bir Ģey var,‖ diye onayladı. Asasını Carrow‘lara doğrulttu ve gümüĢ bir ağ vücutlarını kapladı,kendi kendini etrafında düğümledi ve onları havaya kaldırdı. Orada mavi ve altın sarısı tavanda ikibüyük, çirkin deniz yaratığı gibi asılı kaldılar. ―Gel. Diğer bina baĢkanlarını uyarmalıyız. O Pelerinigiysen iyi olur.‖Kapıyı geçti ve geçtikten sonra asasını kaldırdı. Ucundan gözlerinin etrafında gözlük izi olan üç tanekedi fırladı. Patronuslar; Profesör McGonagall, Harry ve Luna takrar aĢağıya indiklerinde Ģık bir Ģekildeöne fırlayarak spiral merdivenleri ıĢıkla doldurdular.Koridorlar boyunca yarıĢtılar ve birer birer onlardan ayrıldılar; Profesör McGonagall‘ın ekose geceliğizeminde hıĢırdıyordu ve Harry ve Luna Pelerin‘in altında onun arkasından hızlı hızlı yürüdüler.BaĢka ayak sesleri onlarınkine katıldığında iki kat daha aĢağı inmiĢlerdi, yara izi hala karıncalananHarry onları ilk duyan oldu. Boynundaki kesede bulunan Çapulcu Haritası‘na dokundu, amaçıkartamadan McGonagall da misafirlerinin farkına varmıĢ gibi gözüküyordu. Durdu, düelloya hazırhalde asasını kaldırdı ve ―Kim var orada?‖ dedi.―Benim,‖ dedi alçak bir ses.Zırhtan bir takımın ardından Severus Snape adım attı.
301. Onun yanındayken nefret Harry‘nin içinde kaynadı: Suçlarının önemliliğinin ardında Snape‘ingörünüĢünün detaylarını unutmuĢtu, yağlı siyah saçının ince yüzünün etrafında nasıl perdelendiğini,siyah gözlerinin nasıl ölü, soğuk görünüme sahip olduğunu unutmuĢtu.―Carrow‘lar nerede?‖ diye sordu sessizce.―Onlara nerede olmalarını söylediysen orada, tahminimce, Severus,‖ dedi Profesör McGonagall.Snape daha da yakında durdu ve gözleri sanki Harry‘nin orada olduğunu biliyormuĢçasına ProfesörMcGonagall‘ın üzerinden etrafındaki boĢluğa kaydı. Harry de asasını saldırıya hazır Ģekilde kaldırdı.―Kanımca,‖ dedi Snape, ―Alecto bir davetsiz misafir yakalamıĢ.‖―Gerçekten mi‖ dedi Profesör McGonagall. ―Ve bu kanıya nerden vardınız?‖Snape derisine Karanlık ĠĢaret kazınmıĢ olan sol koluyla narin, esnek bir hareket bir hareket yaptı.―Oh, ama doğal olarak,‖ dedi Profesör McGonagall. ―Siz Ölüm Yiyenler‘in kendine has haberleĢmemetotları vardır, unutmuĢum.‖Snape onu duymamıĢ gibi davrandı. Gözleri hala etrafındaki havayı araĢtırıyordu ve ne yaptığınıdikkat ediyormuĢ edasıyla gitgide yakına geliyordu.―Koridorları gezme devriyenin bu gece olduğunu bilmiyordum, Minerva.‖―Bir itirazın mı var?‖―Bu saatte seni yataktan neyin kaldırmıĢ olacağını merak ediyorum?‖―Bir kargaĢa duyduğumu düĢündüm,‖ dedi Profesör McGonagall.―Gerçekten mi? Ama her Ģey sakin görünüyor.‖Snape onun gözlerinin içine baktı.―Harry Potter‘ı gördün mü Minerva? Çünkü eğer öyleyse, ısrar etmeliyim—―Profesör McGonagall Harry‘nin inanabileceğinden daha hızlı hareket etti: Asası havayı yardı ve bir anHarry, Snape‘in bilinçsizce büzüĢmüĢ olacağını düĢündü, ama Kalkan Büyüsü‘nün çabukluğuöylesineydi ki McGonagall dengeden yoksun kaldı. Asasını duvardaki bir meĢaleye savurdu ve meĢaledirseğinden ayrıldı. Snape‘i lanetlemenin eĢiğinde olan Harry, Luna‘yı çullanan alevlerin yolundançekmek zorunda kaldı. Alevler çember halinde koridoru doldurmuĢ ve bir kement gibi Snape‘in üzerineuçmuĢtu—Ve daha fazla alev değil, McGonagall‘ın dumana çevirip patlattığı büyük siyah bir yılan saniyeler içindeyeniden Ģekil alıp kuvvetlenen ve yol alan bir hançer yığını olmuĢtu. Snape onları ancak önündeki zırhtakımla engelledi ve yankılanan bir sesle hançer teker teker göğsüne tesir etti—―Minerva!‖ dedi tiz bir ses ve Luna‘yı hala uçan büyülerden koruyarak arkasına baktığında, Harry,Profesör Flitwick‘i ve Sprout‘un gece kıyafetleriyle onlara karĢı duran koridordan geldiklerini gördü.Muazzam geniĢlikteki Profesör Slughorn da arkada nefes nefese kalmıĢtı.―Hayır!‖ diye ciyakladı Flitwick asasını kaldırarak. ―Hogwarts‘ta baĢka cinayet iĢleyemeyeceksin!‖Flitwick‘in büyüsü Snape‘in arkasına sığındığı zırhtan takımı vurdu: Takım tangırtıyla canlandı. Snapekendini sıkıĢtıran kollardan çabalayıp kurtardı ve saldırganlarına geri gönderdi; Harry ve Luna, duvaraçarpıp paramparça olurken bunları engellemek için yana doğru atladı. Harry tekrar baktığında, Snapebüsbütün kaçıyordu, McGonagall, Flitwick ve Sprout arkasından koĢuyordu. Bir sınıfın kapısına atıldıve saniyeler sonra McGonagall çığlık atarken duyuldu, ―Korkak! KORKAK!‖
302. ―Ne oldu, ne oldu?‖ diye sordu Luna.Harry onu ayağa kaldırdı ve Görünmezlik Pelerini‘ni de peĢlerinden sürükleyerek koridor boyuncakoĢtular, Profesörler McGonagall, Flitwick ve Sprout‘un kırık bir pencerenin önünde durduğuterkedilmiĢ bir sınıfa girdiler.―Atladı,‖ dedi Profesör McGonagall, Harry ve Luna odaya koĢtuklarında.―Öldü mü yani?‖ diye pencereye koĢtu Harry, onun ani ortaya çıkıĢının verdiği Ģokun etkisiyle bağrıĢanFlitwick ve Sprout‘u duymazdan gelerek.―Hayır, ölmedi,‖ dedi McGonagall acı bir Ģekilde. ―Dumbledore‘un aksine hala asa taĢıyordu… ve öylegörünüyor ki ustasından bir sürü numara öğrenmiĢ.‖DehĢetin ürpertisiyle, Harry, uzakta yüzeyi çevreleyen duvarda karanlığa uçan dev gibi yarasavari birsuret gördü.Artlarında ağır ayak vuruĢları ve bir dolu üfleme vardı: Slughorn anca yakalayabilmiĢti.―Harry,‖ dedi nefes nefese zümrüt yeĢili ipek pijamasının altındaki geniĢ göğsüne masaj yaparak.―Oğlum... ne sürpriz... Minerva, lütfen açıkla... Severus... ne?‖―Müdürümüz kısa bir ara veriyor,‖ dedi Profesör McGonagall, pencerelerdeki Snape biçimli Ģekli iĢaretederek.―Profesör!‖ diye bağırdı Harry, elleri alnında. Inferi ile dolu gölün yanından kaydığını görebiliyordu vehayalet gibi yeĢil kayığın gizli sahile çarptığını hissetti ve Voldemort kalbindeki ölümle atlayıp ötetarafa geçti—―Profesör, okulu müdafaa etmemiz gerekiyor, o Ģimdi gelir!‖―Tamam. Adı—Anılmaması—Gereken—KiĢi geliyor.‖ diye anlattı diğer öğretmenlere. Sprout veFlitwick soludu; Slughorn bir inilti çıkardı. ―Potter‘ın Ģatoda Dumbledore‘un emirleriyle bir iĢi halletmesigerek. Potter yapması gerekeni yaparken elimizden gelen bütün korumayı bu yere koymamızgerekiyor.‖―Tabii, bizim yapacağımız hiç bir Ģey Kim—Olduğunu—Bilirsin—Sen‘i uzak tutmaya yeterli olmazfarkında mısınız?‖ dedi Profesör Sprout.―TeĢekkürler, Pomona,‖ dedi Profesör McGonagall, iki cadı arasında zalim bir anlayıĢ bakıĢı yaĢandı.―Bana sorarsanız önce etrafa temel koruma kuracağız ve ardından öğrencileri toplayacağız ve BüyükSalon‘da buluĢacağız. Büyük bölümü tahliye edilmeli, buna rağmen eğer bunlardan reĢit olanlar vekalıp savaĢmak isteyenlere olursa bir Ģans verilmeli.‖―Kabul,‖ dedi Profesör Sprout, çoktan kapıya doğru acele ederek. ―Yirmi dakika içinde Binamla birliktesizinle Büyük Salon‘da buluĢacağım.‖Ve gözden kaybolunca, onun mırıldanmalarını duyabiliyorlardı. ―Tentakula, ġeytan Kapanı. VeSnargaluf fasulyesi... evet, Ölüm Yiyen‘lerin bunlarla savaĢtığını görmek isterim.‖―Ben buradan harekete geçebilirim,‖ dedi Flitwick ve böylece yalın bir Ģekilde görebiliyordu, asasınıkırılan pencereye doğru yöneltti ve aĢırı karmaĢık büyüler mırıldanmaya baĢladı. Harry, tuhaf birpüskürme sesi duydu, sanki Flitwick rüzgârın gücünü araziye salıvermiĢti.―Profesör,‖ dedi Harry, küçük Tılsım öğretmenine yaklaĢarak, ―Profesör, sözünüzü kestiğim için özürdilerim ama bu önemli. Rawenclaw‘ın tacının nerde olduğu hakkında bir fikriniz var mı?‖―Protego Horribilis—Rawenclaw‘ın tacı mı?‖ diye ciyakladı Flitwick. ―Biraz fazla irfan göz çıkarmaz,Potter, ama bu durumda kullanıĢlı olacağını zorlukla düĢünüyorum!‖
303. ―Ben sadece—nerde olduğunu biliyor musunuz demek istedim? Gördünüz mü?‖―Görmek mi? YaĢayan hafızası olan kimse görmedi! Uzun süre kaybolduğundan beri, evlat!‖Harry umutsuz bir hayal kırıklığı ve panik karıĢımı bir duygu hissetti. O zaman Hortkuluk neydi?―Seninle ve senin Rawenclaw‘larla Büyük Salon‘da buluĢalım, Filius!‖ dedi Profesör McGonagall Harryve Luna‘ya takip etmeleri için iĢaret ederek.Slughorn konuĢmak için gürüldediğinde kapıyı anca geçmiĢlerdi.―Aman Allah‘ım,‖ diye soludu, solgun ve terli halde, fok bıyığı titriyordu. ―Ne telaĢ! Bütün bunlarınmantıklıca olup olmadığından emin değilim, Minerva. Ġçeriye bir yol bulmaya kararlı, biliyorsun ve onugeciktirmeyi deneyen herkes en acı tehlikenin içinde ola—――Seni ve Slytherin‘leri de yirmi dakika içinde Büyük Salon‘a bekliyorum,‖ dedi Profesör McGonagall.―Eğer öğrencilerinle gitmek istiyorsan, sizi durdurmayız. Ama eğer biriniz bizim direncimizi saboteteĢebbüsünde bulunursanız ya da bu Ģatoda bize karĢı tavır takınırsanız, o zaman, Horace, öldürmekiçin savaĢırız.‖―Minerva,‖ dedi donakalmıĢ vaziyette.―Slytherin Binası‘nın sadakatinin doğrultusunda karar verme vaktidir,‖ diye sözünü kesti ProfesörMcGonagall. ―Git ve öğrencilerini uyandır, Horace.‖Harry, Slughorn‘un ĢaĢkınlıktan karmakarıĢık Ģeyler söylemesini izlemek için beklemedi: O ve Luna,koridorun ortasında pozisyon almıĢ ve asasını kaldırmıĢ olan Profesör McGonagall‘ın arkasındankoĢtular.―Piertotum—oh, Allah aĢkına, Flich, Ģimdi değil—―YaĢlı hademe topallaya topallaya görüĢ alanına girmiĢti, bağırıyordu. ―Yataktan çıkan öğrenciler!Öğrenciler koridorda!‖―Burada olmaları gerekiyor, seni saçmalayan dangalak!‖ diye bağırdı McGonagall.―ġimdi git ve yararlı bir Ģey yap! Peeves‘i bul!‖―Peeves?‖ diye kekeledi Filch sanki bu adı daha önce hiç duymamıĢ gibi.―Evet, Peeves, seni aptal, Peeves! Çeyrek yüzyıl boyunca onu Ģikâyet etmedin mi? Bir kere olsun, gitve onu yakala!‖Filch besbelli, Profesör McGonagall‘ın aklını yitirdiğini düĢündü, ama topallayarak, kambur omuzla,soluğunun bastırdığı mırıltıyla gitti.―Ve Ģimdi—Piertotum Lokomotor!‖ diye haykırdı Profesör McGonagall.Ve tüm koridor boyunca heykeller ve zırh takımları kaidelerinden ve yankılanan sesle birlikte yukarı veaĢağıdaki duvarlarından zıpladılar, Harry, Ģatonun baĢından sonundaki eĢlerinin de aynını yaptığınıbiliyordu.―Hogwarts tehdit ediliyor!‖ diye bağırdı Profesör McGonagall. ―Sınırlarımız olun, bizi koruyun, okulavefanızı gösterin!‖Tangırdayarak ve çığlık çığlığa hareketlenen heykeller sürüsü uygun adım Harry‘yi geçtiler, bazılarıküçük bazıları büyük, dahası canlı. Hayvanlar da vardı ve tangırdayan zırh takımları sağa sola kılıçlarsavurdular ve kayıĢlarına toplar çivilediler.
304. ―Ve Ģimdi Potter,‖ dedi Profesör McGonagall, ―iyisi mi sen ve Miss Lovegood arkadaĢlarnıza geridönebilirsiniz ve onları Büyük Salon‘a getirebilirsiniz—Ben de diğer Gryffindor‘ları uyandıracağım.‖Bir sonraki merdivenin tepesinde ayrıldılar, Harry ve Luna geri Ġhtiyaç Odası‘nın gizli kapısına doğruilerlediler. KoĢarken, çoğunluğu pijamalarının üzerine seyahat pelerini çekmiĢ, öğretmenler ve SınıfBaĢkanları tarafından Büyük Salon‘a doğru yönlendirilen öğrenci kalabalıklarıyla karĢılaĢtılar.―Potter‘dı!‖―Harry Potter!‖―Oydu, yemin ederim, onu gördüm!‖Ama Harry arkasına bakmadı ve en sonunda Ġhtiyaç Odası‘nın giriĢine ulaĢtılar. Harry büyülü duvaradayandı, onları içeriye almak için açılmıĢtı ve o ve Luna süratle geri sarp merdivene ilerlediler.―Ne—?‖Oda görüĢ alanlarına girdiğinde, Harry bir kaç merdiveni Ģoka girmiĢ halde indi. SıkıĢ tepiĢti, buradason bulunduğundan çok daha dolu.Kingsley ve Lupin ona bakıyorlardı ve Oliver Wood, Katie Bell, Angelina Johnson ve Alicia Spinnet, Billve Fleur, ve Mr ve Mrs Weasley de öyle.―Harry neler oluyor?‖ dedi Lupin, onu merdivenlerin baĢında karĢılayarak.―Voldemort yolda, okulu müdafaa ediyorlar—Snape tabanları yağladı—Siz ne yapıyorsunuz burada?Nasıl öğrendiniz?‖―Dumbledore‘un Ordusu‘nun geri kalanına haber gönderdik,‖ diye açıkladı Fred. ―Herkesin eğlenceyikaçırmasını bekleyemezdin, Harry ve D.O. Zümrüdüanka YoldaĢlığı‘na bildirdi ve bütün hepsi kartopugibi çoğaldılar.‖―Ġlk olarak ne, Harry?‖ diye seslendi George. ―Neler oluyor?‖―Küçük çocukları tahliye ediyorlar ve herkes organize olmak için Büyük Salon‘da buluĢuyor,‖ dediHarry. ――SavaĢıyoruz.‖Büyük bir gürültü koptu ve merdivenin ucuna doğru bir dalgalanma, karıĢmıĢ ZümrüdüankaYoldaĢlığı‘nın üyeleri, Dumbledore‘un Ordusu ve Harry‘nin eski Quidditch takımı, hepsi asalarıyukarda, Ģato yönüne koĢup onun yanından geçerken o, arkada duvara doğru sıkıĢtırılmıĢtı,Sürü inceliyordu: Ġhtiyaç Odası‘nda sadece bir küme insan arkada kalmıĢtı ve Harry de onlara katıldı.Mrs Weasley, Ginny ile kavga ediyordu. Etraflarında Lupin, Fred, George, Bill, ve Fleur vardı.―ReĢit değilsin!‖ diye bağırdı Mrs Weasley kızına Harry yaklaĢtığında. ―Ġzin veremem! Oğlanlar tamam,ama seni sen eve gitmelisin!‖―Gitmeyeceğim!‖Ginny‘nın saçı, kolunu annesinin hamlesinden kurtarınca savruldu.―Ben Dumbledore‘un Ordusu‘ndayım—――Gençlerin çetesi!‖―Onu alt edecek bir gençlik çetesi, kimsenin onun yaptığını yapmaya cesaret edemeyeceği!‖ dedi Fred.
305. ―O, on altı!‖ diye bağırdı Mrs Weasley. ―Yeterince büyük değil! Siz ikiniz ne düĢünüyordunuz, onusizinle beraber götürmek—―Fred ve George kendilerinden biraz utanmıĢ baktılar.―Annem haklı, Ginny,‖ dedi Bill kibarca. ―Bunu yapamazsın. ReĢit olmayan herkes gidecek, sadeceadaletli.‖―Eve gidemem!‖ diye bağırdı Ginny, kızgınlık gözyaĢları gözlerini parlatıyordu. ―Bütün ailem burada,orada yalnız durup bekleyemem ve bilmeden ve—―Gözleri ilk kez Harry‘yle buluĢtu. Ona yalvarırcasına baktı, ama kafasını salladı ve o da sinirle geridöndü.―Tamam,‖ dedi, Domuz Kafası‘na geri giden tünelin giriĢine bakarak ―HoĢçakal diyeceğim, sonra ve—―KargaĢa ve muazzam bir dövüĢ oldu: Tünelden bir baĢkası tırmandı, hafif dengesini kaybetti ve düĢtü.Kendini en yakın sandalyeye sürükledi, yamuk boynuz—kenarlı gözlükleriyle etrafa göz gezdirdi ve,―Çok mu geç kaldım? BaĢladı mı? Ben sadece daha yeni buldum ve ben—ben—― dedi.Percy ipe sapa gelmez laflardan sessizliğe büründü. Besbelli ailesinin çoğuyla burun buruna gelmeyibeklememiĢti. Fleur‘ün Bill‘e dönmesi ve çok belli Ģekilde gerilimi kırmak için, ―Peki, — küçük Teddynasıl?‖ deyiĢinin bozduğu uzun bir donakalma anı yaĢandı.Lupin ona ĢaĢırarak göz kırptı. Weasley‘ler arasındaki sessizlik buz misali kuvvetlenmiĢ görünüyordu.―Ben—ah evet—o iyi!‖ dedi Lupin yüksek sesle. ―Evet, Tonks onunla—annesinde—―Percy ve diğer Weasley‘ler hala donmuĢ halde birbirlerine bakıyorlardı.―ĠĢte, resmi var!‖ diye bağırdı Lupin, ceketinin cebinden bir fotoğraf çıkararak ve Fleur ve Harry‘yegöstererek, bir perçem parlak türkuaz saçı olan minicik bir bebek fotoğraf makinesine yumruklarsallıyordu.―Aptalın tekiydim!‖ diye gürledi Percy, o kadar yüksek ki Lupin neredeyse fotoğrafı düĢürüyordu.―Ahmaktım, kendini beğenmiĢ aptalın tekiydim, ben bir—bir‖―Bakanlık sevdalısı, aile retçisi, güce aç gerzek.‖ dedi Fred.Percy yutkundu.―Evet, öyleydim!‖―HoĢ, bundan daha açık sözlü söyleyemezsin,‖ dedi Fred, elini Percy‘ye uzatarak.Mrs Weasley gözyaĢlarına boğuldu. Ġleri koĢtu, Fred‘i kenara ittirdi ve Percy‘yi boğarcasına kucağınaçekerken o da gözleri babasında onun sırtını okĢadı.―Özür dilerim, baba.‖ dedi Percy.Mr Weasley biraz hızlı göz kırptı ardından oğlunu kucaklamak için telaĢla koĢtu.―Muhakeme etmeni ne sağladı?‖ diye sordu George.―Uzun bir zamandır vardı,‖ dedi Percy seyahat pelerininin köĢesiyle gözlerini silerek. ―Ama bir çıkıĢyolu bulmam lazımdı ve Bakanlık‘ta o kadar kolay değil, uzun zamandır hainleri tutukluyorlar.Aberforth‘la temasa geçmek istedim ve o beni on dakika önce Hogwarts‘ın savaĢacağına dair uyardıbu yüzden buradayım.‖
306. ―Aslında, sınıf baĢkanını bu gibi zamanlarda liderlik yapması için ararız,‖ dedi George Percy‘nin enkendini beğenmiĢ davranıĢının iyi bir taklidini yaparak. ―ġimdi yukarı çıkalım ve savaĢalım yoksa bütüniyi Ölüm Yiyenler kapılacak.‖―Sen de benim yengem misin Ģimdi?‖ dedi Percy, Bill, Fred ve George ile aceleyle merdivendençıkarlarken Fleur ile el sıkıĢarak.―Ginny!‖ diye bağırdı Mrs Weasley havlarcasına.Ginny barıĢmadan istifade gizlice yukarı sıvıĢma teĢebbüsünde bulundu.―Molly, buna ne dersin,‖ dedi Lupin. ―Neden Ginny burada kalmıyor, böylece en azından olayın içindeolur ve neler olduğunu bilir ama savaĢın ortasında olmayacaktır?‖―Bu iyi bir fikir,‖ dedi Mr Weasley kesinkes. ―Ginny, bu odada kalıyorsun, duydun mu beni?‖Ginny bu fikri çok beğenmiĢ gibi gözükmedi, ama babasının olağandıĢı katı bakıĢının etkisinde baĢınısalladı. Mr ve Mrs Weasley ve Lupin bununla birlikte baĢı çektiler.―Ron nerede?‖ diye sordu Harry. ―Hermione nerede?‖―Çoktan Büyük Salon‘a gitmiĢ olmalılar,‖ diye seslendi Mr. Weasley omzunun üzerinden.―Yanımdan geçtiklerini görmedim,‖ dedi Harry.―Tuvalet hakkında bir Ģey söylediler,‖ dedi Ginny, ―sen gittikten çok sonra değil.‖―Tuvalet mi?‖Odadan geçerek, Ġhtiyaç Odası‘ndan çıkıĢa götüren açık bir kapıya doğru uzun adımlarla ilerledi vearkasındaki lavaboyu kontrol etti. BoĢtu.―Emin misin tuvalet dedikleri—?‖Ama ardından yara izi kavruldu ve Ġhtiyaç Odası yok oldu: Her iki yanda sütunların üzerinde kıvrılmıĢyabandomuzlarının olduğu, ıĢıklarla alevlenmiĢ Ģatonun karanlık arazisine bakan, iĢlenmiĢ demirdenyapılmıĢ yüksek kapılara doğru bakıyordu. Nagini, omuzlarının üzerinde sarkıyordu. Cinayetten öncekio soğuk acımasız maksadın hissine sahipti.
307. OTUZ BİRİNCİ BÖLÜM HOGWARTS SAVAŞIBüyük Salon‘un büyülü tavanı karanlıktı ve yıldızlar serpiĢtirilmiĢti ve altında dört uzun Bina masasıdarmadağın öğrencilerle sıralanmıĢtı, bazıları yolculuk pelerinleri giymiĢti, diğerleri ise sabahlık. Kimiyerde okul hayaletlerinin incimsi beyaz figürleri parlıyordu. Her göz, yaĢayan ve ölü, Salonuntepesindeki yükseltilmiĢ platformda konuĢan Profesör McGonagall üzerinde sabitlenmiĢti. Onunarkasında altın sarısı at-adam Firenze ve savaĢmak için gelmiĢ olan YoldaĢlık üyeleri dahil geri kalanöğretmenler duruyordu.―…boĢaltmaya Mr. Filch ve Madam Pomfrey nezaret edecek, ben söylediğimde Binanızıayarlayacaksınız ve sorumluluğunuz altındakileri çıkıĢ noktasına düzenli bir Ģekilde götüreceksiniz.‖Öğrencilerden çoğu donakalmıĢa benziyordu. Fakat Harry duvarın etrafından dolanıp Gryffindormasasında Ron ve Hermione‘yi ararken Ernie McMillan Hufflepuff masasında ayağa kalktı ve bağırdı,―Ve ya kalıp savaĢmak istiyorsak?‖Azıcık bir alkıĢ oldu.―Eğer yaĢınız tutuyorsa, kalabilirsiniz,‖ dedi Profesör McGonagall.―Peki ya eĢyalarımız?‖ diye bağırdı Ravenclaw masasındaki bir kız. ―Sandıklarımız, baykuĢlarımız?‖―EĢyaları alacak vaktimiz yok,‖ dedi Profesör McGonagall. ―Önemli olan Ģey sizi buradan güvenleçıkarabilmek.‖―Profesör Snape nerede?‖ diye bağırdı Slytherin masasından bir kız.―Sık kullanılan bir deyim kullanmak gerekirse, tabanları yağladı,‖ diye cevapladı Profesör McGonagallve daha büyük bir tezahürat Gryffindor, Hufflepuff ve Ravenclaw‘lardan patladı.Harry Salon boyunca Gryffindor masasının yanından yürüdü, hala Ron ve Hermione‘yi arıyordu.Geçerken, yüzler onun yönüne çevrildi ve peĢinden epeyce bir fısıldama yükseldi.―ġatonun etrafına zaten koruma yerleĢtirdik,‖ diyordu Profesör McGonagall, ―amakuvvetlendirmediğimiz sürece fazla uzun dayanması olası değil. Bu yüzden sizden hızla ve sakinliklehareket etmenizi istemeliyim ve sınıf baĢkanlarınızın –―Ama son kelimeleri Salon boyunca baĢka bir ses yankılanırken boğuldu. Yüksek, soğuk ve açıktı:Nereden geldiğine dair bir Ģey söylenmemiĢti; Duvarlardan çıkıyor gibiydi. Bir zamanlar emir verdiğiyaratık gibi, orada yüzyıllardır uykuya yatmıĢ olabilirdi.―SavaĢmaya hazırlandığınızı biliyorum.‖ Öğrencilerin arasında çığlık atanlar oldu, bazıları birbirinesarıldı, sesin kaynağı için dehĢetle etraflarına bakındılar. ―Çabalarınız nafile. Benimle savaĢamazsınız.Sizi öldürmek istemiyorum. Hogwarts öğretmenleri için büyük saygım var. Sihirli kan dökmekistemiyorum.‖ġimdi Salonda sessizlik hakimdi, kulak zarlarına baskı yapan bir sessizlik, duvarların içeriği olmak içinçok büyük gibi görünen bir sessizlik.―Bana Harry Potter‘ı verin,‖ dedi Voldemort‘un sesi, ―ve kimseye zarar verilmeyecek. Bana HarryPotter‘ı verin ve okulu dokunmadan terk edeceğim. Bana Harry Potter‘ı verin ve ödüllendirileceksiniz.―Gece yarısına kadar vaktiniz var.‖
308. Sessizlik onlar bir kez daha yuttu. Oradaki her kafa, her göz binlerce görünmez gülümsemenin bakıĢıaltında donuk tutmak için Harry‘i bulmuĢ gibiydi. Sonra bir figür Slytherin masasında ayağa kalktı vetitreyen kolunu kaldırıp bağırdığında onun Pansy Parkinson olduğunu anladı, ―Ama o orada! Potterorada! Biri onu yakalasın!‖Harry konuĢamadan devasa bir hareket oldu. Önündeki Gryffindor‘lar ayağa kalkmıĢtı ve Harry‘edoğru değil Slytherin‘lere doğru dönmüĢlerdi. Sonra Hufflepuff‘lar kalktı ve neredeyse aynı andaRavenclaw‘lar kalktı, hepsinin arkası Harry‘e dönük hepsi onun yerine Pansy‘e bakıyordu ve huĢuiçinde ve ĢaĢkına dönmüĢ Harry her yerden pelerinlerin ve kolların içinden çekilerek çıkan asalarıgördü.―TeĢekkürler, Miss Parkinson,‖ dedi Profesör McGonagall kırpılmıĢ bir sesle. ―Salonu Mr. Filch ile ilksiz terk edeceksiniz. Eğer Binanızın gerisi sizi takip edebilirse.‖Harry sıraların sürtünmesini duydu ve sonra Slytherin‘lerin Salonun öbür ucundan sıra sıra çıkıĢınınsesini.―Ravenclawlar, takip edin!‖ diye bağırdı Profesör McGonagall.YavaĢça dört masa boĢaldı. Slytherin masası tamamen boĢtu, ama birkaç yaĢı büyük RavenclawarkadaĢları sırayla dıĢarı çıkarken oturmaya devam etti; daha fazla Hufflepuff geride kaldı veGryffindor‘un yarısı oturdukları yerde kaldılar, Profesör McGonnagall‘ın öğretmenler platformundanyaĢı tutmayanları yola kıĢkıĢlama gereksinimini verdiler.―Kesinlikle hayır, Creevy, git! Ve sen de, Peakes!‖Harry hepsi Gryffindor masasında oturan Weasley‘lerin yanına aceleyle gitti.―Ron ve Hermione nerede?‖―Onları bulmadın – ?‖ diye baĢladı Mr. Weasley, endiĢeli görünüyordu.Ama Kingsley geri kalanlara seslenmek için yükseltilmiĢ platformda ileri adım atınca lafını kesti.―Gece yarısına kadar sadece yarım saatimiz var, bu yüzden hızlı davranmamız gerek! Hogwartsöğretmenleri ve Zümrüdüanka YoldaĢlığı arasında bir savaĢ planı kabul edildi. Profesörler Flitwick,Sprout ve McGonagall savaĢçı gruplarını üç en yüksek kuleye götürecek – Ravenclaw, Astronomi veGryffindor – orada güzelce üstünden geçecekler, büyüleri kullanmak için harika pozisyonlar. Bu aradaRemus‖ – Lupin‘i iĢaret etti – ―Arthur‖ – Gryffindor masasında oturan Mr Weasley‘i parmağıyla iĢaretetti – ―ve ben grupları bahçeye çıkaracağım. Birisinin okula giren yolların giriĢinin korumasını organizeetmesine ihtiyacımız –――Kulağa bize göre bir iĢ gibi geliyor,‖ diye bağırdı Fred, kendini ve George‘u iĢaret ederek ve KingsleybaĢıyla onayladı.―Pekala, liderler buraya çıksın ve insanları birliklere bölelim!‖―Potter,‖ dedi Profesör McGonagall, ona doğru aceleyle gelerek, öğrenciler pozisyon için itip kakarakplatforma sel gibi akarken ve talimat alırken. ―Bir Ģeyi araman gerekmiyor muydu?‖―Ne? Ha,‖ dedi Harry, ―ha evet!‖Hortkuluğu neredeyse unutmuĢtu, savaĢın onu arayabilmesi için savaĢıldığını neredeyse unutmuĢtu:Ron ve Hermione‘nin açıklanamaz yokluğu bir anlığına aklından baĢka her düĢünceyi uzaklaĢtırmıĢtı.―Öyleyse yürü, Potter, yürü!‖―Doğru – evet – ―
309. Büyük Salon‘dan hala binayı boĢaltmakta olan öğrencilerin doldurduğu giriĢ salonuna tekrar koĢarakçıkarken gözlerin onu takip ettiğini hissetti. Kendisini onlarla birlikte mermer merdivenlerin yukarısınasürüklenmeye bıraktı, ama tepede boĢ bir koridora aceleyle gitti. Korku ve panik düĢünme aĢamalarınıbulutlandırıyordu. Kendisini sakinleĢtirmeye çalıĢtı, Hortkuluğu bulmaya yoğunlaĢmaya çalıĢtı, amadüĢünceleri bir camın altında kapalı kalmıĢ bir eĢek arısı gibi çılgıncasına ve faydasızca vızıldadı. Onayardım edecek Ron ve Hermione olmadan fikirlerini dizemiyor gibiydi. BoĢ bir yolun ortasında durarakyavaĢladı ve terk etmiĢ heykelin tümseğine oturdu ve boynundaki keseden Çapulcu Haritası‘nı çıkardı.Ron‘un ya da Hermione‘nin adını hiçbir yerinde göremiyordu, ama Ġhtiyaç Odası‘na yol alankalabalığın yoğunluğu onları kapatıyor olabileceğini düĢündü. Haritayı kaldırdı, ellerini yüzüne bastırdıve gözlerini kapadı, konsantre olmaya çalıĢtı…Voldemort Ravenclaw Kulesi‘ne gideceğimi düĢündü.ĠĢte buradaydı: somut bir gerçek, bir baĢlangıç yeri. Voldemort Alecto Carrow‘u Ravenclaw ortaksalonuna yerleĢtirmiĢti ve yalnızca bir açıklaması olabilirdi: Voldemort Harry‘nin çoktan Hortkuluğun oBina‘yla iliĢkili olduğundan korkmuĢtu.Ama herkesin Ravenclaw‘la iliĢkilendirebileceği tek obje kayıp taçtı… peki Hortkuluk nasıl taçolabilirdi? Slytherin olan Voldemort‘un jenerasyonlar boyu Ravenclaw‘lardan kaçmıĢ olan tacı bulmasınasıl mümkündü? YaĢayan hafızası olan hiçbir kimse tacı görmemiĢken kim ona nereye bakmasıgerektiğini söyleyebilmiĢti?YaĢayan hafızası olan…Parmaklarının altında Harry‘nin gözleri tekrar açılıverdi. Tümsekten zıpladı ve geldiği yönde yara yırtakoĢtu, artık tek ve son umudunun peĢindeydi. Yüzlerce insanın Ġhtiyaç Odası‘na doğru yürümesininsesi mermer merdivenlere geri dönerken gitgide yükseldi. Sınıf BaĢkanları talimatları bağırıyordu,kendi Binalarındaki öğrencileri kontrol etmeye çalıĢıyorlardı; pek çok iteleme ve dürtükleme vardı;Harry Zacharias Smith‘in sıranın önüne geçmek için birinci sınıfların üstünden yuvarlandığını gördü;orada burada daha genç öğrenciler ağlıyordu, daha büyükler ise arkadaĢları veya kardeĢleriniumutsuzca çağırıyorlardı…AĢağıdaki giriĢ salonunda uzaklaĢan Ġncimsi beyaz bir figür Harry‘nin gözüne çarptı ve kargaĢanınüzerinden elinden geldiğince yüksek sesle bağırdı.―Nick! NICK! Seninle konuĢmam gerek!‖Öğrenci dalgasının içinden zorlukla geçti, sonunda Neredeyse Kafasız Nick, Gryffindor Kulesi‘ninhayaletinin onu beklediği merdivenlerin altına ulaĢtı.―Harry! Sevgili evladım!‖Nick Harry‘nin ellerini kendi iki eliyle yakalamaya giriĢti: Harry buzumsu suya sokulmuĢlar gibi hissetti.―Nick, bana yardım etmek zorundasın. Ravenclaw Kulesi‘nin hayaleti kim?‖Neredeyse Kafasız Nick ĢaĢırmıĢ e biraz gücenmiĢ göründü.―Gri Leydi, elbette; ama ihtiyacın olan hayalet hizmetiyse – ?―O olmak zorunda – nerede olduğunu biliyor musun?‖―Bakalım…‖Nick‘in kafası öteki yana dönerken boyunluğunun üstünde biraz sallandı, akan öğrencilerin kafalarınınüstünden baktı.―ĠĢte oradaki o, Harry, Uzun saçlı genç kadın.‖
310. Harry Nick‘in transparan iĢaret eden parmağının gösterdiği yöne baktı ve Harry‘nin ona baktığınıgören, tek kaĢını kaldırıp katı duvardan geçen uzun boylu hayaleti gördü.Harry peĢinden koĢtu. Yok olduğu koridorun kapısından geçince onu yolun en sonunda gördü, halaondan uzağa doğru kayarak ilerliyordu.―Hey – bekle – geri dön!‖Durmaya razı oldu, yerden birkaç santimetre yukarda süzüldü. Harry beline gelen saçları ve yerekadar uzanan peleriniyle güzel olduğunu düĢündü, ama aynı zamanda kendini beğenmiĢ ve gururlugörünüyordu. Yakından, koridorda birkaç kez yanından geçtiği ama hiç konuĢmadığı hayalet olaraktanıdı.―Sen Gri Leydi misin?‖BaĢıyla onayladı, ama konuĢmadı.―Ravenclaw Kulesi‘nin hayaleti?‖―Doğru.‖Ses tonu cesaretlendirici değildi.―Lütfen: Yardıma ihtiyacım var. Kayıp taç hakkında söyleyebileceğin her Ģeyi bilmem gerekiyor.‖Soğuk bir gülümseme dudaklarında büküldü.―Korkarım,‖ dedi gitmek için dönerek, ―sana yardım edemem.‖―BEKLE!‖Bağırmak istememiĢti, ama öfke ve panik onu dehĢete düĢürmeye tehdit ediyordu. Önünde süzülürkensaatine bakıverdi gece yarısına çeyrek vardı.―Bu acil,‖ dedi sertçe. ―Eğer taç Hogwarts‘taysa, Onu çabuk bulmalıyım.‖―Tacın peĢine düĢen ilk öğrenci sayılmazsın,‖ dedi küçümseyerek. ―Jenerasyonlar boyu öğrenciler benirahatsız etti – ――Ġyi not almaya çalıĢmak konusunda değil bu!‖ diye bağırdı ona. ―Bu Voldemort hakkında –Voldemort‘u yenmek – yoksa bu ilgini çekmiyor mu?‖Kızaramazdı, ama transparan yanakları saydamlığını biraz yitirdi ve sesi cevap verirken ateĢli çıktı,―Elbette ben – ne cüretle böyle bir Ģey – ?‖―Eh, bana yardım et, o zaman!‖Soğukkanlılığı gidiyordu.―Bu – sorun yardım etmek – ― diye kekeledi. ―Annemin tacı –――Annenin mi?‖Kendine sinirlenmiĢ gibi göründü.―YaĢadığım zaman,‖ dedi sertçe, ―Helena Ravenclaw‘dum.‖―Onun kızı mısın? Pek o zaman, ona ne olduğunu biliyor olmalısın!‖
311. ―Taç bilgelik bahĢetmesine rağmen,‖ dedi kendini toparlamak için besbelli çaba sarf ederek, ―ġüpheederim ki o kendisine Ģey diyen büyücüyü yenme Ģansını artıracaktır, Lord –――Sana az önce söylemedim mi, onu takmakla ilgilenmiyorum!‖ dedi Harry sertçe. ―Açıklayacak vakityok – ama eğer Hogwarts‘ı düĢünüyorsan, eğer Voldemort‘un bitiĢini görmek istiyorsan, bana taçhakkında bildiğin her Ģeyi söylemen gerekiyor!‖Hareketsiz kaldı, havanın ortasında süzülerek ona baktı ve bir umutsuzluk hissi Harry‘i sard. Elbette,eğer bir Ģey biliyorduysa, elbette ki ona aynı soruyu sormuĢ olan Flitwick veya Dumbledore‘a söylerdi.Alçak bir sesle konuĢtuğunda baĢını iki yana sallayıp arkasını dönme hareketinde bulunmuĢtu.―Tacı annemden çaldım.‖―Sen – sen ne yaptın?‖―Tacı çaldım,‖ diye tekrar etti Helena Ravenclaw fısıltıyla. ―Kendimi daha zeki yapmak istedim,annemden daha önemli yapmak. Onunla kaçtım.‖Onun güvenini nasıl kazandığını bilmiyordu ve sormadı da; sadece o devam ederken dikkatle dinledi.―Annem, diyorlar ki, tacın gittiğini hiçbir zaman kabul etmedi, ama hala ondaymıĢ gibi davrandı.Kaybını, benim korkunç ihanetimi sakladı, Hogwarts‘ın öteki kurucularından bile.―Sonra annem ölümcül bir hastalığa yakalandı. Güvenini korkunç bir Ģekilde boĢa çıkarmama rağmen,beni umutsuzca bir kez daha görmek istiyordu. Beni uzun süre sevmiĢ olan fakat benim onun benibaĢtan çıkarmaya çalıĢmasını sertçe reddettiğim bir adamı beni bulması için gönderdi. Beni bulanadek durmayacağın biliyordu.‖Harry durdu. Derin bir nefes aldı ve baĢını arkaya attı.―Saklandığım ormanda izimi sürdü. Onunla dönmeyi reddettiğimde, vahĢileĢti. Baron her zamansinirleri hemen oynayan bir adamdı. Geri çevirmeme öfkelenerek, özgürlüğümü kıskanarak, benibıçakladı.‖―Baron mu? Yani –?‖―Kanlı Baron, evet,‖ dedi Gri Leydi ve beyaz göğsündeki tek bir karanlık iĢareti ortaya çıkarmak içingiydiği pelerini kenara çekti. ―Ne yaptığını gördüğünde, piĢmanlıkla dolmuĢtu. Hayatımı alan silahı aldıve kendisini öldürmek için kullandı. Bütün bu yüz yılar sonra, zincirlerini piĢmanlık göstergesi olarakgiyiyor…ve giymeli de,‖ diye ekledi kinle.―Ve…ve taç?‖―Baron orman boyunca bana doğru kendini ele vererek gelirken duyduğumda sakladığım yerde kaldı.Bir oyuk bir ağacın içinde saklı.‖―Oyuk bir ağaç mı?‖ diye tekrarladı Harry. ―Hangi ağaç? Nerede bu?‖―Arnavutluk‘ta bir ağaç. Annem‘in ulaĢabileceğinin ötesinde olduğunu düĢündüğüm yalnız bir yer.‖―Arnavutluk,‖ diye tekrarladı Harry. Kafa karıĢıklığının arasından mucizevi Ģekilde anlam çıkıyordu veĢimdi Dumbledore ve Flitwick‘e anlatmayı geri çevirdiğini neden ona anlattığını anlıyordu. ―Bu hikayeyizaten birine anlattın, değil mi? BaĢka bir öğrenciye?‖Gözlerini kapadı ve baĢıyla onayladı.―Hiçbir fikrim…yoktu…o…baĢtan çıkarıcıydı. Anlıyor gibi…sempati duyuyor gibi…görünüyordu…‖Evet, diye düĢündü Harry, Tom Riddle Helena Ravenclaw‘un üzerinde çok az hakkı olan harikuladeobjelere sahip olma tutkusunu kesinlikle anlardı.
312. ―Eh, Riddle‘ın laf aldığı ilk kiĢi sen değildin,‖ diye mırıldandı Harry. ―Ġstediği zaman büyüleyiciolabiliyordu…‖Böylece Voldemort kayıp tacın yerini Gri Leydi‘den çıkarmayı baĢarmıĢtı. O uzaklardaki ormanayolculuk etmiĢti ve tacı saklandığı yerden almıĢtı, belki Hogwarts‘ı bırakır bırakmaz, Borgin veBurkes‘te çalıĢmaya bile baĢlamadan.Ve o gizli Arnavutluk ormanları çok sonraları Voldemort‘un bir uzun on yıl rahatsız edilmeyeceği sineyeçekilmesi gerektiğinde harika bir saklanma yeri gibi görünmüĢtür?Ama taç, onun değerli Hortkuluğu olduktan sonra, o alçak ağacın içinde bırakılmamıĢtı… Hayır, taçgizlice gerçek evine geri götürülmüĢtü ve Voldemort onu oraya koymuĢtu –―—iĢ istemeye geldiği gece!‖ dedi Harry düĢüncesini tamamlayarak.―Pardon?‖―Tacı Ģatoya sakladı, Dumbledore‘dan ona öğretmesine izin vermesini istediği gece!‖ dedi Harry.Yüksek sesle söylemek her Ģeyin aklına yatmasına yardımcı oldu. ―Tacı Dumbledore‘un ofisindenyukarı veya aĢağı giderken saklamıĢ olmalı! Ama iĢi almayı denemeye değerdi – böylece Gryffindor‘unkılıcını da yürütme Ģansı elde edebilirdi…teĢekkür ederim, teĢekkürler!‖Harry onu orda gerçekten ĢaĢkına dönmüĢ vaziyette süzülürken bıraktı. GiriĢ salonuna giden köĢeyidönerken saatini kontrol etti. Gece yarısına beĢ vardı ve son Hortkuluğun ne olduğunu artık bilmesinerağmen, nerede olduğunu keĢfetmeye hiç de yakın değildi.Çaresiz spekülasyon yapmaya dalarak, Harry bir köĢeyi döndü, ama solundaki pencere sağır edicigürültü çıkararak kırılarak açıldığında yeni koridorda yalnızca birkaç adım atmıĢtı. Yana sıçradığındadevasa bir beden pencereden içeri uçtu ve karĢı duvara çarptı. Büyük ve kürklü bir Ģey sızlanarakkendini yeni gelenden ayırdı ve Harry‘e fırlattı.―Hagrid!‖ diye böğürdü Harry, devasa sakallı figür ayağa süklüm püklüm kalkarken Zağar Fang‘indikkatiyle savaĢarak. ―Neler –?‖―Harry, buradasın! Buradasın!‖Hagrid çömeldi, Harry‘e geliĢigüzel ve kaburga çatlatıcı bir kucaklama verdi sonra parçalanmıĢpencereye geri koĢtu.―Ġyi çocuk, Grapy!‖ diye böğürdü penceredeki delikten. ―Seni biraz sonra görürüm, aferin sana!‖Hagrid‘in ötesinde karanlık gecenin içinde, Harry uzakta ıĢık patlamaları gördü ve tuhaf merakuyandırıcı bir çığlık duydu. Saatine baktı. Gece yarısıydı. SavaĢ baĢlamıĢtı.―Vay anasını, Harry,‖ dedi Hagrid soluk soluğa ―zaman bu, ha? SavaĢma zamanı?‖―Hagrid, sen nereden geldin?‖―Mağaramızdan Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen‘i duydum,‖ dedi Hagrid asık suratla. ―Ses güçlüydü, di mi?‗Bana Potter‘ı vermeniz için gece yarısına kadar vaktiniz var.‘ Burada olduğunu biliyordu, ne olduğunubiliyordu. AĢağı Fang. O yüzden katılmaya geldik, ben ve Grapy ve Fang. Ormandaki sınırıparçalayarak aĢtık, bizi, Fang ve beni Grawpy taĢıyordu. Ona beni Ģatoda bırakmasını söyledim, oyüzden beni pencereden içeri sokuĢturdu, Tanrı onu korusun. Tam olarak demek istediğim bu değildi,ama – Ron ve Hermione nerde?‖―Bu,‖ dedi Harry, ―gerçekten iyi bir soru. Hadi.‖
313. Koridor boyunca aceleyle yürüdüler, Fang yanlarında dörtnala gidiyordu. Harry her yanında koridorlarboyunca hareketleri duyabiliyordu: koĢan ayak sesleri, bağırıĢlar; pencerelerden, karanlık bahçededaha fazla ıĢık parlamaları.―Nereye gidiyoruz?‖ diye pofladı Hagrid, Harry‘nin topuklarında gümbür gümbür koĢarak ve yerdekitahtaları sarsarak.―Tam olarak bilmiyorum,‖ dedi Harry, baĢka bir rasgele dönüĢ yaparak, ―ama Ron ve Hermioneburalarda bir yerlerde olmalılar…‖Önlerindeki geçit boyunca savaĢın ilk zayiatları çoktan serpilmiĢti: genellikle öğretmenler odasınıngiriĢini koruyan iki taĢ çirkin heykel baĢka bir kırık pencereden gelen bir lanetle parçalanmıĢtı.Kalıntıları halsizce yerde kıpırdadı ve Harry vücutsuz kalan kafalardan birinin üzerinden sıçrarkenhafifçe inledi. ―Ah, siz bana bakmayın… Ben sadece burada yatıp parçalara ayrılırım…‖Çirkin taĢ suratı bir anda Harry‘e Xenophilus‘un evindeki Rowena Ravenclaw‘un o deli kafa kıyafetinigiyen mermer büstünü hatırlattı – ve sonra Ravenclaw Kulesi‘ndeki beyaz buklelerinin üstünde taĢtantaç olan heykeli…Ve geçitin sonuna ulaĢtığında, üçüncü bir taĢ modelin hatırası aklına geldi: çirkin yaĢlı bir büyücünün,baĢına Harry‘nin kendisinin bir peruk ve paralanmıĢ eski bir süs tacı taktığı. ġok Harry‘i ateĢ viskisi gibiçarptı ve neredeyse tökezliyordu.Sonunda Hortkuluğun onu nerede beklediğini biliyordu…Kimseye açılmayan ve kendi baĢına yol alan Tom Riddle, o ve yalnızca onun Hogwarts ġatosu‘nun enderin gizemlerine ulaĢtığını düĢünecek kadar kibirli olmuĢ olabilirdi. Elbette, Dumbledore ve Flitwick, oörnek öğrenciler, o özel yere ayak basamamıĢ olabilirlerdi, ama o, Harry, okuldaki zamanında o yoldangeçmiĢti – sonunda o ve Voldemort‘un bildiği bir sır vardı, Dumbledore‘un hiçbir zaman keĢfetmediği –Ardında Neville ve hepsi kulaklık takan ve büyük saksıya konmuĢ bitkiler gibi görünen Ģeyleri taĢıyanbir düzine yarısı öğrenciyle yanından Ģiddete geçen Profesör Sprout tarafından uyandırıldı.―Adamotları!‖ diye böğürdü Neville Harry‘e omzunun üstünden koĢarken. ―Onları duvarın üzerindenatacağız – bundan hoĢlanmayacaklar!‖Harry artık nereye gideceğini biliyordu. Hagrid ve Fang arkasında dörtnala koĢarken hızla ilerledi.Birbiri ardına portre geçtiler ve boyalı figürler boyunluk ve topuzlar, zırh ve pelerin içindeki büyücülerve cadılar kendilerini birbirlerinin tuvaline sıkıĢtırarak, Ģatonun öbür ucundan haberleri bağırarakyanlarında koĢtu. Koridorun sonuna ulaĢtıklarında, bütün Ģato sallandı ve devasa bir vazo tümseğindepatlayıcı bir güçle havaya uçarken Harry biliyordu ki o öğretmenlerin ve YoldaĢlık‘ın büyülerinden dahasinsi büyülerin avucu altındaydı.―Sorun yok, Fang – Sorun yok!‖ diye bağırdı Hagrid, ama büyük Zağar porselen parçaları havadaĢarapnel gibi uçarken kaçmaya baĢlamıĢtı ve Hagrid Harry‘i yalnız bırakarak dehĢete düĢmüĢ köpeğinardından paldır küldür koĢtu.Sallanan geçitler boyunca asasını hazırda tutarak yavaĢ yavaĢ ilerledi ve bir koridor boyunca,resmedilmiĢ ufak Ģövalye Sir Cadogan bir resimden ötekine zırhında Ģangırdayarak, yüreklendirici birĢeyler bağırarak, arkasında ĢiĢman küçük midillisi tırıs giderken onun yanında aceleyle ilerledi."Palavracılar ve hilekarlar, hainler ve aĢağılıklar, püskürt onları, Harry Potter, gönder onları!"Harry bir köĢeyi hızla döndü ve Fred ile birlikte heykeli gizli bir geçidi saklayan baĢka boĢ bir kaideninyanında duran, içlerinde Lee Jordan ile Hannah Abbottun da bulunduğu küçük bir grup öğrenci buldu.Asalarını çekmiĢ gizli deliği dinliyorlardı."Bunun için hoĢ bir gece!" diye bağırdı Fred kale tekrar sallanırken ve Harry eĢit ölçüde hem gururhem de korku duyarak hızla fırladı. BaĢka bir koridora koĢtu, her yer baykuĢ doluydu ve Mrs Norrisonlara tıslıyor ve Ģüphe götürmez bir Ģekilde onları ait oldukları yere geri götürmek için patileriyle
314. vurmaya çalıĢıyordu..."Potter!"Aberforth Dumbledore koridoru tutuyordu, asası elinde hazırdı."Barımda yüzlerde yıldırım çakıyordu, Potter.""Biliyorum, tahliye ediyoruz," dedi Harry, "Voldemort-""saldırıyor çünkü seni daha ele geçiremediler, evet," dedi Aberforth. "Sağır değilim, tüm Hogsmeadeduydu onu. Hiçbirinizin aklına Slytherinden birkaç rehine almak gelmedi mi? Güvenli bir Ģekildegönderdiklerinizin arasında Ölüm-Yiyenlerin çocukları var. Biraz daha onları burada tutacak kadarkurnaz olunamaz mıydı?""Bu Voldemortu durdurmazdı." dedi Harry, "ve kardeĢin asla böyle bir Ģey yapmazdı."Aberforth homurdandı ve aksi yönde bir koĢu kopardı.KardeĢin asla yapmazdı... Eh, bu bir gerçekti, Harry koĢarken tekrar düĢünüyordu: Snapei uzunzaman koruyan Dumbledore, asla öğrencileri rehin olarak tutmazdı...Ve son bir köĢeyi kayarak geçti, hiddet ve ferahlamayla karıĢık bir çığlıkla onları gördü: Ron veHermione, ikisi de kollarının altında kocaman, kavisli ve kirli sarı nesneler tutuyordu, Ronda bir desüpürge vardı."Hangi cehennemdeydiniz?" diye bağırdı Harry."Sırlar Odasında," dedi Ron."Sırlar-ne?" dedi Harry, onlardan önce dengesizce durarak."Rondu, hepsi Ronun fikriydi!" dedi Hermione nefes almadan. "Kesinlikle mükemmel, değil mi?Oradaydık, sen gittikten sonra, Rona eğer baĢka bir tane ele geçirirsek, ondan nasıl kurtulacağız?Hala kupadan kurtulamadık! Ve sonra buldu! Basilisk!""Ne-?""Hortkuluklardan kurtulmak için bir Ģey," dedi Ron basitçe.Harrynin gözleri Ronun ve Hermionenin kollarındaki nesnelere kaydı: kavisli diĢler, boynuz, Ģimdi farketmiĢti, bunlar ölü basiliskin kafatasındandı."Ama oraya nasıl girdiniz?" diye sordu gözlerini diĢlerden Rona çevirerek. "Çataldili konuĢman lazım."Ron boğazlanır gibi korkunç bir tıslama çıkardı."Bu senin madalyonu açtığın Ģekilde," dedi Harryye özür dilercesine. "Birkaç kere denemem gerekti,ama," alçak gönüllülükle omuz silkti, "sonunda içerdeydik.""O harikaydı!‖ dedi Hermione, "Harika!""Yani..." Harry devam etmeye çabalayarak. "Yani...""Yani bir Hortkuluku daha indirdik," dedi Ron, ceketinin altından Hufflepuffun Kupasının kalanlarınıçıkararak. "Hermione sapladı. DüĢününce o yapmalıydı. Bu zevki daha tadamamıĢtı henüz.""Dahice!" diye bağırdı Harry."Önemli bir Ģey değildi," dedi Ron, yine de kendinden memnun görünerek. "Senden ne haber?"
315. Tam cevap verecekken tepelerinde bir patlama oldu: Tavandan tozlar dökülürken yukarı baktılar veuzaklardan bir çığlık duydular."Tacın nasıl göründüğünü ve nerede olduğunu biliyorum," dedi Harry, hızlı hızlı. ―Benim eski Ġksirlerkitabımı sakladığım yere, insanların yüzyıllardır bir Ģeylerini sakladıkları yere saklamıĢ. Onu bulacaktek kiĢi olduğunu düĢünmüĢ. Gelin."Duvarlar titrerken diğer ikisini saklı giriĢe götürdü ve Ġhtiyaç Odasının merdivenlerinden indiler. Üçkadın haricinde boĢtu: Ginny, Tonks ve güve-yemiĢ bir Ģapka takan ve Harrynin hemen Nevilleinbüyükannesi olduğunu fark ettiği yaĢlıca bir cadı."Ah, Potter," dedi gevrek gevrek, onu bekliyormuĢ gibi. "Neler olduğunu bize anlatabilirsin.""Herkes iyi mi?" dedi Ginny ve Tonks aynı anda."Bildiğimiz kadarıyla öyle," dedi Harry. ―Domuz Kafasına giden geçitte hala insan var mı?"Hala içinde insanlar varken odanın dönüĢemeyeceğini biliyordu."Son geçen bendim," dedi Mrs Longbottom. "Mühürledim, düĢündüm ki, Ģimdi Aberforth barındanayrıldığına göre, onu açık bırakmak akılsızlık olur. Torunumu gördün mü?""DövüĢüyordu," dedi Harry."Doğal olarak," dedi yaĢlı hanım gururla. "Pardon, gidip ona yardım etmeliyim."TaĢ basamaklardan ĢaĢırtıcı bir hızla geçerek gitti.Harry Tonksa baktı."Teddi ile birlikte annenlerde olacağını sanmıĢtım?""Bir Ģey bilmeden durmaya dayanamadım-" dedi Tonks kederle. "O ona bakar-Remusu gördün mü?""Zeminde bir grup savaĢçıyı yönlendirmeyi planlıyordu-"BaĢka söze bakmadan, Tonks hızla çıktı."Ginny," dedi Harry, "Üzgünüm ama senin de gitmen lazım. Kısa bir süre. Sonra içeri dönebilirsin."Ginny sığınağından ayrılmaktan memnun görünüyordu."Bir saniye bekle!" dedi Ron aniden. "Birini unuttuk!""Kim?" diye sordu Hermione."Ev cinleri, hepsi aĢağıda, mutfakta, değil mi?""Yani onları da dövüĢtürmemiz gerektiğini kastediyorsun?" diye sordu Harry."Hayır," dedi Ron ciddi ciddi, "Gitmeleri gerektiğini söylemeliyiz, bunu kastediyorum. BaĢka Dobbylerolsun istemeyiz, değil mi? Onlara bizim için ölmeleri emrini veremeyiz-"Hermionenin kollarından taĢan basilisk diĢleri tangırdadı. Rona koĢup boynuna dolandı vedudaklarından öptü. Ron da tuttuğu diĢleri ve süpürgeyi fırlatarak Hermioneyi karĢıladı ve büyük biristekle havaya kaldırdı."ġimdi sırası mı?" diye sordu Harry haffiçe ve Ron ile Hermionenin birbirini daha sıkı sarmaları vesallanmaları dıĢında bir Ģey olmayınca, sesini yükseltti. "Hey! Orada bir savaĢ var!"
316. Ron ve Hermione ayrıldılar, kolları hala birbirine dolanmıĢtı."Biliyorum, dostum," dedi kafasının arkasından bir Bludger yemiĢ gibi görünen Ron, "ama Ģimdi ya daasla, değil mi?""BoĢ ver, Hortkuluktan ne haber?" diye bağırdı Harry. "Biz tacı alana kadar öylece-öylece durmayı mıdüĢünüyordunuz?""Evet-haklısın-özür dilerim-" dedi Ron, o ve Hermione pembeleĢmiĢ suratlarla diĢleri toplamayabaĢladılar.Üst kattaki koridora döndüler, boĢtu, Ġhtiyaç Odasında geçirdikleri dakikalar içinde kalenin durumudaha kötüye gitmiĢti: Duvarlar ve tavan her zamankinden kötü sallanıyordu; hava toz toprak dolmuĢtu,Harry pencereden kalenin zemininin çok yakınlarından gelen yeĢil ve kızıl ıĢıkları gördü, Ölüm-Yiyenlerin alana girmek için çok yakında olması gerektiğini biliyordu. AĢağı bakarken, sallanarakgeçen dev Grawpı gördü, tavanda çirkin yüzlü heykele benzeyen bir Ģey sallanıyordu ve o damemnuniyetsizliğini kükrüyordu.Yakında daha fazla çığlık yankılanırken "Umalım da birilerinin üstüne bassın!" dedi Ron."Bizden biri olmadığı sürece!" dedi bir ses: Harry dönüp Ginny ile Tonksu gördü, ikisinin de asasıbirkaç camı eksik pencereye dönüktü. Ġzlerken, Ginny kalabalık bir savaĢçı grubuna iyi-niĢanlanmıĢ birnazar gönderdi."Ġyi kız!" diye kükredi tozların içinden koĢarak onlara gelen bir Ģekil ve Harry Aberforthu tekrar gördü,küçük bir grup öğrenciyi idare ederken gri saçları dalgalanıyordu. "Kuzey mazgallarını kırmıĢ gibigörünüyorlar, devleri de yanlarında getirmiĢler.""Remusu gördün mü?" diye seslendi Tonks onun ardından."Dolohov ile düello ediyordu," diye bağırdı Aberforth, "o zamandan beri görmedim!""Tonks," dedi Ginny, "Tonks, eminim iyidir-"Ama Tonks Aberforthun peĢinden toz bulutuna koĢtu.Ginny elinden bir Ģey gelmez bir Ģekilde Harry, Ron ve Hermioneye döndü."Hepsi iyi olacak," dedi Harry, boĢ sözler olduğunu bildiği halde. "Ginny, hemen geri döneceğiz,sadece uzak dur, kendine dikkat et-gelin!" dedi Ron ve Hermioneye ve arkasında Ġhtiyaç Odasınınyeni kiĢiyi beklediği uzayan duvar boyunca geri koĢtular.Her Ģeyin saklandığı bir yere ihtiyacım var. Harry içinden bunu yalvardı ve oda oluĢunca üçü de içerikoĢtu.EĢikten geçip arkalarından kapıyı kapattıkları anda savaĢın gazabı sona ermiĢti: Her Ģey sessizdi.Katedral büyüklüğünde ve Ģehir görünümünde bir yerdi, kule duvarları uzun zaman önce gitmiĢöğrenciler tarafından saklanan nesnelerdendi."Ve kimsenin içeri gireceğini fark edememiĢ mi?" dedi Ron, sesi dinginlikte yankılanırken."Tek olduğunu düĢünüyordu," dedi Harry. "Zamanında benim de eĢyamı saklamıĢ olmam onun içinçok kötü... bu taraftan," diye ekledi. "Sanırım burada, aĢağıda."DoldurulmuĢ Trolü ve Draco Malfoyun geçen sene korkunç sonuçlarla onardığı Kaybolan Dolapıgeçti, sonra tereddüt etti, ıvır zıvır yığınlarını Ģöyle bir süzdü; bir sonraki adımı hatırlamıyordu..."Accio Taç!" diye bağırdı Hermione umutsuzca, ama onlara doğru uçan hiçbir Ģey yoktu. Oda,Gringottstaki kasalar gibi, saklı nesneleri kolaylıkla teslim etmiyor gibi görünüyordu.
317. "Ayrılalım." dedi Harry diğer ikisine. "Peruk ve sarık giyen yaĢlı bir adamın taĢ büstünü arayın! Birdolabın üzerinde ve kesinlikle burada bir yerde."BitiĢik yollarda bir koĢu kopardılar; Harry ıvır zıvır yığınlarının ki -ĢiĢeler, Ģapkalar, kutular, sandalyeler,kitaplar, silahlar, süpürgeler, sopalar vardı- arasından diğerlerinin adımlarının yankılarınıduyabiliyordu."Buralarda bir yerde," diye mırıldandı Harry kendine. "Buralarda... buralarda..."Labirentin derinliklerine indikçe, önceki ziyaretinden tanıdık gelen nesnelere bakıyordu. Nefesikulaklarına gürültülü geliyordu ve sonra ruhunun titrediğini hissetti. Oradaydı, sağda, içinde eskiĠksirler kitabını sakladığı büfe ve üstünde o vardı, tozlu, eski bir peruk ve çok eski, renksiz görünen birsarık giyen izli taĢtan büyücü.Tam elini uzatmıĢtı ki, arkasından gelen "Dur, Potter." sesiyle birkaç adımda kalakaldı.Yana kaydı ve döndü. Arkasında omuz omuza asaları Harryye çevrilmiĢ bir halde Crabbe ve Goyleduruyordu. Gülen yüzlerinin arasındaki küçük boĢluktan Draco Malfoyu gördü."Tuttuğun asa benim, Potter" dedi Malfoy kendininkini Crabbe ve Goyle arasındaki boĢluktan tutarak."Artık değil," dedi Harry tek solukta, asayı daha sıkı tutarak.―Galipler, ellerinde tutar, Malfoy. Onları size kim ödünç verdi?‖"Annem,‖ dedi Draco.Bu durumda komik bir Ģey olmamasına rağmen Harry güldü. Ron ile Hermioneyi artık duyamıyordu.Tacı arayarak duyacakları mesafeden çıkmıĢ görünüyorlardı."Siz üçünüz buraya Voldemortsuz nasıl geldiniz?" diye sordu Harry."Ödüllendirileceğiz," dedi Crabbe. Sesi o cüssedeki bir insan için ĢaĢırtıcı Ģekilde inceydi: Harry onukonuĢurken nadiren duymuĢtu.Crabbe büyük bir Ģeker torbası sözü verilen küçük bir çocuk gibi konuĢuyordu. "Geri döndük, Potter.Gitmemeye karar verdik. Seni ona götürmeye karar verdik""Ġyi plan," dedi Harry küçümseyen bir takdirle. Bu kadar yakınken Malfoy, Crabbe ve Goyle tarafındanengelleneceğine inanamıyordu. YavaĢça kenardan Hortkulukun durduğu büstün bulunduğu yerehareket etti. Kavga kopmadan onu bir alabilseydi..."―Buraya nasıl girdiniz?" diye sordu onları oyalamak için."Geçen sene neredeyse Saklı ġeyler Odasında yaĢadım," dedi Malfoy nazikçe. "Nasıl girildiğinibiliyorum.""DıĢarıdaki koridorda saklanıyorduk," diye hırladı Goyle. "ġimdi Hayalbozan Büyüsü yapabiliyoruz! Vesonra," yüzü aptal bir sırıtıĢla çarpıldı, Sen önümüze kadar geldin ve sacı aradığını söyledin! Saç danedir?""Harry?" Ronun sesi birden Harrynin sağındaki duvarın öteki yanından yankılandı. "Biriyle mikonuĢuyorsun?"Kamçılar gibi bir hareketle, Crabbe asasını eski mobilyaların, kırık kutuların, eski kitapların, cübbelerinve tanımlanamaz ıvır zıvırın elli ayaklık yükseltisine çevirdi ve bağırdı, ―Descendo!‖Duvar sallandı ve sonra tepeden kopan parçalar Ronun durduğu yandaki koridora doğru ufalandı.
318. ―Ron!‖ diye böğürdü Harry, görünürde olmayan Hermione çığlık attı ve Harry dengesiz duvarın ötekitarafında sayısız nesnenin yere çarptığını duydu. Asasını sura çevirdi ve "Finite!" diye haykırdı, sursabitlendi."Hayır!" diye bağırdı Malfoy, büyüyü tekrarlaması için Crabbein kolunu tutarak, "Eğer odayı harabeyeçevirirsen bu taç gibi Ģeyi gömebilirsin!""Ne var?" dedi Crabbe, Ģiddetle kendini kurtararak. "Karanlık Lordun istediği Potter, sacı kim takar?"―Potter onu almaya geldi,‖ dedi Malfoy saklamadığı bir sabırsızlıkla zor algılayan meslektaĢına. ―budemek oluyor ki—―"Demek oluyor?" Crabbe de saklamadığı bir vahĢilikle Malfoya döndü. "Ne düĢündüğünü kim takar ki?Artık senden emir almıyorum, Draco. Sen ve baban bittiniz.""Harry?" diye bağırdı Ron tekrar, ıvır zıvır yığınının öteki tarafından. "Neler oluyor?"―Harry?‖ diye taklit etti Crabbe. ―Neler oluyo—Hayır, Potter! Crucio!‖Harry sarığa uzanmıĢtı; Crabbein laneti onu ıskaladı ama taĢ büste çarptı ve havaya fırlattı, taç dahavaya süzüldü ve nesne yığının tepesine, büstün indiği yere indi."DUR!" diye Crabbee bağırdı Malfoy, sesi muazzam odada yankılanıyordu. "Karanlık Lord onu canlıistiyor-""Yani? Onu öldürmüyorum, değil mi?" diye kükredi Crabbe, Malfoyun engelleyen elini savurarak."Ama yapabilirsem, yaparım, Karanlık Lord onu ölü de istiyor, fark n-?"Hızla gelen kızıl bir ıĢın Harrynin santimlerce yanından geçti, Hermione arkasından köĢeyi döndü vedoğrudan Crabbein kafasına bir Sersemletme Büyüsü gönderdi. Malfoyun onu kenara çekmesiyleıskaladı.―Bu, bulanık! Avada Kedavra!‖Harry Hermionenin kenara eğildiğini gördü ve Crabbee yönelen öfkesi kafasındaki diğer her Ģeyi sildi.Yalpalayan Crabbee bir Sersemletme daha gönderdi, Malfoyun elindeki asayı vurarak onu düĢürdü,asa kırık mobilya ve kemiklerden oluĢan dağın altına yuvarlandı."Onu öldürmeyin! ONU ÖLDÜRMEYĠN!" diye haykırdı Malfoy ikisi de Harryye niĢan almıĢ Crabbe veGoylea: Birkaç saniyelik tereddüt Harrynin ihtiyacı olan her Ģeydi.―Expelliarmus!‖Goyleın asası elinden uçtu ve yanında nesnelerden oluĢan siperin arkasında kayboldu; Goyle aptalcasıçradı ve geri almaya çalıĢtı; Malfoy, Hermionenin ikinci Sersemletme Büyüsünün menzilinden kaçtıve aniden ortaya çıkan Ron Crabbee tam bir Beden-Kilitleme Laneti yolladı, ve az farkla kaçırdı.Crabbe döndü ve tekrar haykırdı, "Avada Kedavra!" Ron yeĢil ıĢıktan kaçmak için görüĢ alanınındıĢına sıçradı. Asasız Malfoy üç bacaklı bir gardırobun arkasında saklanırken Hermione saldırdı veGoyleu bir sersemletme laneti ile vurmayı baĢardı."Buralarda bir yerde!" diye bağırdı Harry kıza, eski sarığın düĢtüğü eĢya yığınını iĢaret ederek. "Senararken ben yardıma gideceğim, R-"―HARRY!‖ diye çığlık attı.Arkasında kükreyen ve kabaran bir gürültü ona uyarıda bulunmuĢtu. Döndü ve Ron ile Crabbeinkoridor boyunca koĢabildikleri kadar hızlı koĢtuklarını gördü."Sıcak, değil mi?" diye kükredi Crabbe koĢarken.
319. Ama yaptığı Ģey üzerinde bir hakimiyeti yok gibiydi. Anormal büyüklükteki alevler onları takip ediyor,eĢya siperlerini yalıyor ve dokunmasıyla un ufak küle dönüĢtürüyordu.―Aguamenti!‖ diye bağırdı Harry, ama asasından çıkan su fıskiyesi havada buharlaĢıverdi.―KOġUN!‖Malfoy SersemlemiĢ Goyleu kaptı ve sürüklemeye baĢladı; Crabbe hepsinden geride kalmıĢtı ve ĢimdikorkmuĢ görünüyordu; Harry, Ron ve Hermione deli gibi koĢuyordu ve ateĢ onları takip ediyordu.Normal bir ateĢ değildi. Crabbe Harrynin bilmediği bir lanet kullanmıĢtı. KöĢeyi dönerken alevleronların sanki canlı olduklarını seziyormuĢ ve öldürmeye hevesliymiĢ gibi takip ediyordu. ġimdi ĢekildeğiĢtiriyor ve dev ateĢ canavarlarına dönüĢüyordu: Alev yılanları, kimeralar, ejderhalar büyüdü veküçüldüler yine, ve yüzyılların tortusu havada uçuĢup diĢlerine, ağızlarına doldu, inferno tarafından yokedilmeden önce pençeli ayaklarını savurdular.Malfoy, Crabbe ve Goyle görünürden kaybolmuĢlardı: Harry, Ron ve Hermione sonlarına durdular,ateĢten canavarlar etraflarını sarıyor, gitgide yaklaĢıyor, pençe, boynuz ve kuyruk savuruyordu, vesıcak etraflarını katı bir madde gibi sarmıĢtı."Ne yapabiliriz?" diye bağırdı Hermione alevlerin sağır eden gürültüsü bastırarak. "Ne yapabiliriz?"―Buradan!‖Harry yandaki yığından ağır görünen iki süpürgeyi kavradı ve birini arkasına Hermioneyi çeken Ronafırlattı. Kendi de ayağını ikinci süpürgeye attı ve zemine sertçe vurarak havalandılar ve boynuz gagalıbir raptorun kapanan çenesini ıskalayarak yukarıya süzüldüler. Duman ve sıcak bastırıyordu:altlarındaki lanetli ateĢ nesiller boyunca aranan öğrencilerin kaçak eĢyalarını yakarken, binlerceyasaklı deneyin suçluluk duygusu, odayı araĢtıran sayısız ruhun sırları, hepsi yanıyordu. Harry Malfoy,Crabbe ve Goyledan hiçbir yerde iz göremiyordu. Bir an çapulcu ateĢ canavarların arasına dalıp onlarıbulmayı denedi ama ateĢten baĢka hiçbir Ģey yoktu: Ölmek için ne korkunç bir yol... Bunu aslaistemezdi..."Harry, hadi çıkalım, çıkalım!" diye böğürdü Ron, kara dumanlar kapıyı görmeyi imkansız kılarken.Ve sonra Harry korkunç kargaĢanın, yıkan alev patlamalarının arasından zayıf, zavallı bir insan çığlığıduydu."Bu-çok-tehlikeli!" diye haykırdı Ron ama Harry havada döndü. Gözlükleri dumandan ufak bir korumasağlıyordu, bir yaĢam belirtisi, henüz odun gibi kömürleĢmemiĢ bir uzuv arayarak ateĢ fırtınasının içinedaldı...Ve onları gördü: Kollarında bilinçsiz Goyle ile Malfoy, ikisi de kömürleĢen sıralardan oluĢan kırılgankuleye tünemiĢlerdi ve Harry dalıĢa geçti. Malfoy geliĢini gördü ve bir kolunu kaldırdı, ama Harry onukavradığında dahi durumun iyi olmadığını biliyordu. Goyle çok ağırdı ve Malfoyun kolu kazağı ilekaplıydı, Harrynin elinden kayıyordu-"EĞER ONLAR ĠÇĠN ÖLÜRSEK, SENĠ ÖLDÜRECEĞĠM, HARRY!" diye kükredi Ronun sesi ve büyükateĢten bir kimera altlarında atılırken, o ve Hermione Goyleu süpürgelerine aldılar ve yükseldiler,yuvarlanarak atıldılar, Malfoy da Harrynin arkasına tırmandı ve onlar da tekrar havalandılar."Kapıya, kapıya yönel, kapıya!" Malfoyun çığlığı Harrynin kulaklarında çınlıyordu, ve Harry hızlandıRon, Hermione ve Goyleu takip ederek, duman kabarıyordu ve nefes almak çok zorlaĢmıĢtı:etraflarındaki her Ģey lanetli ateĢten canavarların kutlama yapar gibi, yanmamıĢ ve etrafı silip süpürenalevlerce havaya fırlatmıĢ olduğu nesnelerdi: kupalar ve kalkanlar, parlayan bir madalyon ve eski,renksiz bir sarık-""Ne halt ediyorsun, ne halt ediyorsun, kapı bu tarafta!" diye bağırdı Malfoy ama Harry aniden yanasaptı ve dalıĢa geçti. Taç yavaĢ çekimde düĢüyor gibiydi, dönüyor ve parlıyordu, esneyen bir yılanınboğazına düĢerken onu aldı, bileğinin orada yakaladı-
320. Harry yılan ona uzanırken aniden tekrar saptı; yukarı süzüldü ve doğruca; Ģükürler olsun ki; açık durankapıya yöneldi; Ron, Hermione ve Goyle kaybolmuĢtu, Malfoy çığlık atıyor ve acıtarak Harryyi sıkıcatutuyordu. Sonra dumanın arasından Harry duvarda dikdörtgen bir açıklık gördü ve o tarafa kırdı,saniyeler sonra ciğerleri temiz havayla dolmuĢtu ve koridorun duvarına çarptılar.Malfoy süpürgeden düĢtü ve yüz üstü yattı, güçlükle nefes alıyordu, öksürüyor ve öğürüyordu, Harryyuvarlandı ve ayağa kalktı. Ġhtiyaç Odasının kapısı kayboldu ve Ron ile Hermione de hala bilinçsizolan Goyleun yanında nefes nefese oturuyorlardı.―C-Crabbe,‖ dedi Malfoy boğulurcasına, konuĢabildiği anda. ―C-Crabbe . . . ‖―O öldü." dedi Ron sertçe.Öksürük ve nefeslerle bölünen bir sessizlik oldu. Ardından büyük bir patlama kaleyi sarstı ve büyük,Ģeffaf bir süvari alayı dört nala geçti, kollarının altındaki kana susamıĢ kafaları çığlık atıyordu. HarryKafasız Avı geçince etrafına baktı ve ayakları üzerinde sendeledi. Hala savaĢ devam ediyordu. Geriçekilen hayaletlerinkinden daha fazla çığlık duydu. Birden içinde bir panik patlak verdi."Ginny nerede?" dedi sertçe. "Buradaydı. Ġhtiyaç Odasına geri gideceğini sanıyordum."―Vay canına, o yangından sonra hala böyle olacağını sanıyor musun?‖ diye sordu Ron, ama o dakalktı, göğsünü ovaladı ve sağına soluna bakındı. "Ayrılıp arayalım-?""Hayır" dedi Hermione ayağa kalkarken. Malfoy ve Goyle umutsuzca zemine yığılıp kaldılar, asasız birhalde.―Ne? Ah evet—―Tacı bileğinin hareketiyle çekti ve kaldırdı. Hala sıcaktı, isten siyah bir hal almıĢtı, ama daha yakındanbaktığında üzerine dağlanmıĢ minik kelimeleri çözebildi: BÜYÜKLÜĞÜN ÖTESĠNDE BÜYÜKADAMLARIN HAZĠNESĠ VARDIR.Taçtan kana benzeyen, karanlık ve donmuĢ bir madde sızıyordu.Harry, cismin öfkeyle titrediğini hissetti ve ardından ellerinde parçalara ayrıldı, ve parçalandığında, ensoluk kesici, en mesafeli acı çığlığını duyduğunu zannetti, Ģatonun arazisinden değil de az önceellerinde parçalanan cisimden yankılanan ses.―ĠblisateĢi olmalı!‖ diye inledi Hermione, gözleri kırılan parçanın üzerinde.―Pardon?‖―ĠblisateĢi—lanetli ateĢ—Hortkuluk‘ları yok eden öğelerden biri, ama ben hayatta, kullanmaya cesaretedemezdim—Crabbe nasıl bildi de—――Carrowlar‘dan öğrenmiĢ olmalı,‖ dedi Harry merhametsizce.―Nasıl durduracaklarından bahsederken konsantre olmamıĢ olması yazık, gerçekten de,‖ dedi saçlarıHermione‘ninki gibi yanık ve yüzü de kararmıĢ olan Ron.―Ama farkında mısınız?‖ diye fısıldadı Hermione. ―Bu da Ģu anlama geliyor ki eğer sadece yılanıyakalarsak—―Ama çığlıklar ve feryatlar ve besbelli düello sesleri koridoru doldurduğunda kesmek zorunda kaldı.Harry etrafına baktı ve kalbi baĢarısızlığa uğramıĢ gibi oldu; Ölüm Yiyenler Hogwarts‘a girmiĢlerdi.Fred ve Percy az önce görüĢ alanına geri girmiĢlerdi, ikisi de maskeli ve kukuletalı adamlarla düelloediyorlardı.
321. Harry, Ron ve Hermione yardım için ileri atıldılar: IĢık kümeleri her yöne doğru uçuyordu ve Percy iledüello eden adam hızla gerileme düĢtü.: Ardından kukuletası kaydı ve uzun alnı ile yol yol kırlaĢmıĢsaçlarını gördüler—―Merhaba, Bakanım!‖ diye bağırdı, Percy, asasını düĢüren ve, korkunç rahatsızlık verici bir Ģekildecüppesine takılan Thicknesse‘ye muntazam bir uğursuzluk büyüsü göndererek. ―Ġstifa ettiğimdenbahsetmiĢ miydim?‖―ġaka yapıyorsun, Perce!‖ diye bağırdı Fred, Ölüm Yiyen üç ayrı Sersemletme Büyüsü‘nün ağırlığınınaltında çöktüğünde. Thicknesse, üzerine küçük çiviler saçılarak yere düĢtü; bir denizkestanesininĢeklini almıĢ gibi görünüyordu. Fred, sevinçle Percy‘ye baktı.―Gerçekten Ģaka yapıyorsun, Perce... Senin Ģaka yaptığını uzun zamandır duymamıĢtım—―Hava yarıldı. GruplaĢmıĢlardı, Harry, Ron, Hermione, Fred ve Percy, bir tanesi SersemlemiĢ, ötekisiBiçim DeğiĢtirmiĢ iki Ölüm Yiyen ayaklarının altındaydı; ve bu kısa sürenin bir parçasında, tehlikeçanları bir anlığına çalıyor gibi görünürken, dünya tersine dönmüĢtü, Harry havada uçtuğunuhissediyordu, ve bütün yapabildiği, tek silahı olan ince ahĢap değneği olabildiğince sıkı tutmak, vebaĢını kollarıyla korumaktı: Onlara ne olduklarını bilemeyerek, arkadaĢlarının çığlıkları ve feryatlarınıduydu—Nihayet ıstırap ve yarı karanlık bütün her Ģeyin yerini almıĢtı: Korkunç bir saldırıya maruz kalmıĢkoridorun enkazının altında yarı yanmıĢ haldeydi. Soğuk hava ona Ģatonun bir tarafının patladığını vesıcak yapıĢkanlık da yanağının bolca kanadığını söylüyordu. Ardından içine iĢleyen korkunç bir feryatduydu, ne alevin ne de lanetin sebep olacağı Ģiddetli bir ıstırabın ifadesi olan, ve kalktı, sallanarak ve ogünün en büyük korkusuyla, belki, hayatının en büyük korkusuyla...Ve Hermione enkazın altından sallanarak kalkıyordu ve üç kızıl saçlı adam duvarın parçalandığı yerdeberaberlerdi.Harry, taĢın ve tahtanın üzerinden sendelediklerinde Hermione‘nin elinden tuttu.―Hayır—hayır---hayır!‖ diye bağırıyordu birisi.‖Hayır! Fred! Hayır!‖ Ve Percy kardeĢini sallıyordu, Ronise onların yanında diz çökmüĢtü, ve Fred‘in gözleri, son gülüĢünün hayaleti hala yüzünde bomboĢbakıyordu.
322. OTUZ İKİNCİ BÖLÜM YÜCE ASADünya sona ermiĢti, neden o zaman savaĢ hala sona ermiyordu, neden Ģato korkunç bir sessizliğebürünmüĢtü ve her savaĢçı kollarını savaĢmamak üzere indirmiĢti.Harry‘nin zihni kontrolden çıkmıĢ, boĢlukta düĢüyordu, imkânsızlığı yakalamaktan acizdi, çünkü FredWeasley ölmüĢ olamazdı, bütün hisleri yalan söylüyor olmalıydı—Ve ardından bir vücut, okulun yan kısmında patlamada oluĢan delikten yere düĢtü ve lanetlerkaranlıkta, arkalarındaki duvara çarparak ona doğru uçuĢtu.―Yere yatın!‖ diye bağırdı Harry, daha çok lanet geceyi yarıp uçuĢtuğunda: O ve Ron, Hermione‘yiyakalamıĢlardı ve onu yere çekmiĢlerdi, ama Percy Fred‘in cesedinin yanında yatıyor, onu daha fazlazarardan koruyordu ve Harry ―Percy, hadi, gitmeliyiz!‖ diye bağırdığında kafasını salladı.―Percy!‖Harry, abisinin omuzlarından tuttup çektiğinde gözyaĢı izlerinin Ron‘un yüzünü yol yol örterekkirlettiğini gördü, ama Percy kımıldamıyordu.―Percy, onun için bir Ģey yapamazsın! Gitmeli—―Hermione çığlık attı ve Harry, sorma gereksiniminde bile bulunmayarak döndü. Küçük bir arababüyüklüğünde devasa bir örümcek duvardaki kocaman delikten tırmanmaya çalıĢıyordu. Aragog‘untorunlarından biri savaĢa katılmıĢtı.Ron ve Harry aynı anda bağırdılar; büyüler çarptı ve canavar geriye uçtu, ayakları korkunç derecedeseğirdi ve karanlığa gömüldü.―ArkadaĢlarını getirdi!‖ diye seslendi Harry diğerlerine, lanetlerin patlattığı duvardaki delikten Ģatonunkıyısına bakarak. Ölüm Yiyen‘lerin ele geçirmiĢ olacağı, Yasak Orman‘dan salıverilmiĢ daha çok devörümcek, binaya tırmanıyorlardı. Harry, geriye yuvarlanıp görünürden kaybolsunlar diye öndekicanavarı takipçilerinin üzerine itmek için onlara Sersemletme Büyüleri yolladı. Ardından daha çok lanetHarry‘nin üzerinden süzüldü, o kadar yakınlardı ki güçlerinin saçını sıyırdığını hissetti.―Gidelim, ġĠMDĠ!‖Hermione‘yi Ron‘la beraber ittirek, Harry, Fred‘in cesedini koltuk altına almak için öne doğru eğildi.Percy, Harry‘nin ne yapmak istediğinin farkında, cesede sarılmayı bıraktı ve yardım etti: birlikte,araziden üzerlerine uçan lanetlerden sakınmak için çömelerek, Fred‘i yoldan çektiler.―Buraya,‖ dedi Harry ve onu daha önce bir zırh takımının durduğu oyuğa yerleĢtirdiler. Fred‘e olmasıgerektiğinden bir saniye bile daha fazla bakmaya dayanamıyordu ve vücudun iyice saklı olduğundanemin olduktan sonra, Ron ve Hermione‘nin arkasından, Malfoy ve Goyle‘un kayboldukları, Ģimdi isetozla ve düĢen taĢlarla dolu, pencerelerdeki camların çoktan yok olduğu koridorun sonuna foğru yolaldı. Dost mu düĢman mı olduklarını bilemediği birçok insanın sağa ve sola koĢuĢturduklarını gördü.Percy, köĢeyi dönerek boğa gibi bir gürlemeyle: ―ROOKWOOD!‖ diye bağırdı ve bir grup öğrenciyikovalayan uzun bir adamın istikametine doğru koĢtu.―Harry, buraya!‖ diye çığlık attı Hermione.Ron‘u bir goblenin arkasına çekmiĢti. GüreĢiyorlarmıĢ gibi görünüyorlardı ve bir anlığına Harry onlarıntekrar seviĢtiklerini düĢündü; ardından Hermione‘nin, Ron‘un Percy‘nin peĢinden koĢmasınıengellediğini gördü,―Beni dinle—BENĠ DĠNLE RON!‖―Yardım etmek istiyorum—Ölüm Yiyen‘leri gebertmek istiyorum—―Yüzü buruĢmuĢ, toz ve ise bulanmıĢtı, öfkeden ve üzüntüden titriyordu.―Ron, bunu sona erdirecek olan yegâne kiĢiler bizleriz! Lütfen—Ron—yılana ihtiyacımız var, yılanıöldürmeliyiz!‖ dedi Hermione.Ama Harry, Ron‘un nasıl hissetiğini biliyordu: Bir baĢka Hortkuluk‘u elde etmeye çalıĢmak onunintikam açısından tatmin etmeyecekti; o da savaĢmak istiyordu, onları cezalandırmak, Fred‘iöldürenleri cezalandırmak ve diğer Weasley‘leri bulmak istiyordu ve herĢeyin ötesinde, emin olmak,Ginny‘nin hala hayatta—ama bu fikrin zihninde oluĢmasına izin vermemeliydi—―SavaĢacağız!‖ dedi Hermione. ―Yılana ulaĢmamız lazım! Ama yapmamız gereken Ģ-Ģeydenkopmayalım! Biz bunu bitirecek tek kiĢileriz!‖O da ağlıyordu ve konuĢtuğunda yüzünü yırtık, alazlanmıĢ giysinin yeniyle sildi, ama hala Ron‘usımsıkı tutarak ve kendini sakinleĢtirmek için derin nefesler alarak Harry‘ye döndü. ―Voldemort‘unnerede olduğunu öğrenmelisin, çünkü yılanı da yanında tutuyordur, değil mi? Hadi, Harry—onun içinebak!‖Neden bu kadar kolaydı? Yara izi saatlerdir yandığı ve Voldemort‘un zihnini göstermek için yanıptutuĢtuğu için mi? Onun emriyle gözlerini kapattı ve birden çığlıklar ve patlamalar ve savaĢın bütünahenksiz sesleri boğuldu, ta ki mesafeleri uzaklaĢana dek, sanki uzaktaydı, onlardan çok uzakta...
323. Duvarlarda soyulmuĢ duvar kağıtlarının olduğu ve bir tanesinin dıĢında bütün camların tahtaylakapatılmıĢ olduğu virane ama tanıdık bir odanın ortasında duruyordu.ġatoya yapılan saldırının sesleri boğuk ve uzaktı. Kapatılmayan tek pencere, uzaktaki Ģatonunbulunduğu yerden gelen patlamaların ıĢığını açığa vuruyordu, ama odanın içi, tek bir yağ lambasınınıĢığının dıĢında karanlıktı.Asasını parmaklarının arasında döndürerek izliyordu, düĢünceleri Ģatodaki odaya odaklanmıĢtı, onunbir zamanlar bulduğu gizli oda, Sırlar Odası gibi, bulmak için akıllı ve kurnaz ve de meraklı olmangereken oda....Oğlanın tacı bulamayacağından emindi... Aslında Dumbledore‘un kuklası onun beklediğinden dahaileri gitmiĢti... çok ileri...―Lord‘um,‖ dedi hayal kırıklığına uğramıĢ ve çatlak bir ses. Döndü: Lucius Malfoy, en karanlık köĢedeoturuyordu, pejmürde ve oğlanın son kaçıĢından sonra maruz kaldığı cezaların izlerini hala taĢıyordu.Bir gözü kapalı ve ĢiĢikti. ―Lord‘um… lütfen… oğlum…‖―Eğer oğlun öldüyse, Lucius, bu benim suçum değil. Gelip bana katılmadı, Slytherin‘lerin geri kalanıgibi. Belki Harry Potter‘la arkadaĢ olmaya karar vermiĢtir?‖―Hayır—asla,‖ diye fısıldadı Malfoy.―Öyle olmadığını ummalısın.‖―Potter‘ın sizin değil de baĢka birinin elinde öleceğinden kork—korkmuyor musunuz?‖ diye sorduMalfoy, sesi titreyerek. ―Bu savaĢı durdursanız, Ģatoya girseniz ve onu k-kendiniz arasanız… beniaffedin… daha tutumlu… olmaz mı?‖―Numara yapma Lucius. SavaĢı kendi oğlunun nerede olduğunu araĢtırmak için durdurmak istiyorsun.Gece bitmeden, Potter beni aramak için gelecek.‖Voldemort bakıĢlarını bir kez daha parmaklarındaki asaya çevirdi. Ona sıkıntı veriyordu… ve LordVoldemort‘a sıkıntı veren bütün Ģeylerigözden geçirilmeliydi…―Git ve Snape‘i getir.‖―Snape mi, L-Lordum?‖―Snape. Hemen. Ona ihtiyacım var. Ondan isteyeceğim bir ---hizmet—var. Hadi.‖KorkmuĢ halde, karanlığa doğru biraz tökezleyerek, Lucius odayı terketti.Voldemort parmaklarının arasında asayı döndürüp, dik dik bakarak orada durmaya devam etti.―Bu tek çare, Nagini,‖ diye fısıldadı ve etrafına baktı ve muazzam yılan orada, Ģimdi havada asılıhalde, zarafetle kıvrılıyor, parlayan bir kafes ile depor arasında görünmez bir alanın olduğu ona ayrılanbüyülü mekanda korunuyordu.Güçlükle soluyarak, Harry geri geldi ve kulağına savaĢın çığlıklarının ve feryatlarının, çarpmalarının vepatlamalarının nüfuz ettiği anda gözlerini açtı.―Bağıran Baraka‘da. Yılan onunla, etrafında bir tür büyülü koruma var. Lucius Malfoy‘u Snape‘ibulması için yolladı.‖―Voldemort Bağıran Baraka‘da oturuyor mu?‖ dedi Hermione, nefretle. ―SavaĢmıyor bile?‖―SavaĢması gerektiğini düĢünmüyor,‖ dedi Harry. ―Benim ona gideceğimi düĢünüyor.‖―Ama neden?‖―Hortkuluk‘ların peĢinde olduğumu biliyor—Nagini‘yi yakınında tutuyor— belli ki o Ģeye yaklaĢmak içinonun yanına gitmem gerektiğini biliyor—――Evet,‖ dedi Ron, omuzlarını dikleĢtirerek. ―Sen gidemezsin, onun istediği bu, onun beklediği bu.Burada kalıyorsun ve Hermione‘ye göz kulak oluyorsun, ben gidiyorum ve—―Harry, Ron‘un sözünü kesti.―Siz burada kalıyorsunuz, ben Pelerin‘in altında gideceğim ve en kısa sürede—――Hayır,‖ dedi Hermione. ―eğer ben Pelerini alıp gidersem mantıklı olur ve—――Bunu düĢünme bile,‖ diye hırladı Ron ona.Hermione, ―Ron, benim bunu yapacak kabiliyetim en az—― cümlesinden öteye gidemeden üzerindedurdukları merdivenin ucundaki goblen açıldı.―Ġki maskeli Ölüm Yiyen orada duruyorlardı, ama asalarını tam olarak doğrultamadan Hermione―Glisseo!‖ diye bağırdı.Ayaklarının altındaki merdivenler yassılaĢıp kaydırak halini aldı ve o, Harry ve Ron hızla atıldılar,hızlarını kontrol altına alamıyorlardı, Ölüm Yiyenlerin Sersemletme Büyüleri ise kafalarının üzerindenuçacak kadar hızlıydılar. Dipteki gizli goblenden hızla geçtiler ve karĢıdaki duvara çarparak yeredüĢtüler.―Duro!‖ diye bağırdı Hermione asasını goblene yönelterek ve goblen taĢa dönüĢtüğünde ve ÖlümYiyenlerin çarptığına dair iki yüksek çirkin ses yükseldi.―Geri çekilin!‖ diye bağırdı Ron; beraberinde o, Harryry ve Hermione, Profesör McGonagall‘ın önündebir sürü dört nala koĢan masa yanlarından geçebilsin diye kendilerini bir kapıya yasladılar. Onları
324. görmemiĢ gibiydi. Saçı açılmıĢtı ve yanağında bir kesik vardı. KöĢeyi döndüğünde onun çığlığınıduydular, ―HÜCUM!‖―Harry, Pelerin‘i giymelisin,‖ dedi Hermione. ―Bizi boĢ ver—―Harry, üçünün üstünü örttü, ancak havaya asılı toz yığını, düĢen taĢlar ve uçuĢan lanetler arasındagizlenmemiĢ ayaklarının görülüp görülmeyeceğini merak etti.Bir sonraki merdivenden koĢarak geçtiler ve kendilerini düello edenlerle dolu bir koridorda buldular.Maskeli ve maskesiz Ölüm Yiyenler, öğrenci ve öğretmenlerle düello ederken savaĢçıların her ikiyanındaki portreler nasihat ve cesaret veren sakinlerle dolup taĢmıĢtı, Dean kendine yeni bir asabulmuĢtu, o Dolohov‘la, Parvati Travers‘la yüz yüzelerdi. Harry, Ron ve Hermione bir anda asalarınıkaldırdılar, çarpıĢmaya hazırlardı ama düellocular o kadar çok zikzak yapıyorlar ve etraflarınabakmadan koĢuyorlardı ki, lanet kullansalar masumları yaralama ihtimali çok fazlaydı. Ayrı durup fırsatkolladıklarında büyük bir ―Vınnnnnnnnnn!‖ sesi duyuldu ve Harry, Peeves‘in üzerlerinden uçtuğunugördü.Ölüm Yiyen‘lerin üzerine Kılçırpı tohumları atıyordu, onların da kafaları ĢiĢman kurtlarabenzeyen solucan gibi kıvrılan yeĢil yumrular tarafından içine çekiliyordu.―Aaah!‖Bir avuç dolusu yumru Ron‘un kafasındaki Pelerin‘i vurmuĢtu; Ron onların gitmesi için sallandığındayeĢil tohumların isi normal olmayan bir Ģekilde havada asılı kaldı.―Orada görünmez biri var!‖ diye bağırdı maskeli Ölüm Yiyen, asasını doğrultarak.Dean, Ölüm Yiyen‘in dikkatini nerdeyse onu Sersemletme Büyüsü ile devirerek dağıttı; Dolohovintikamını almaya kalkıĢtı ve Parvati ona bir Vücut Bağlama Laneti gönderdi.―GĠDELĠM!‖ diye bağırdı Harry ve o, Ron ve Hermione Pelerin‘i sıkıca etraflarında sarmalayarakkafaları aĢağıda Kılçırpı suyunun oluĢturduğu küçük havuzda kayarak, süratle savaĢanların arasındanuzaklaĢıp, mermer merdivenin tepesinden giriĢ salonuna girdiler.―Ben Draco Malfoy‘um. Ben Draco, sizin tarafınızdayım!‖Draco üst kattaydı ve bir baĢka maskeli Ölüm Yiyen‘e yalvarıyordu.Harry, geçerlerken Ölüm Yiyen‘i Sersemletti. Malfoy etrafına bakındı, sevinçle kurtarıcısını arıyordu veRon Pelerin‘in altından ona bir yumruk attı. Malfoy sırtüstü Ölüm Yiyen‘in ayakucuna düĢtü, ağzıkanıyordu ve son derece aklı karıĢmıĢtı.―Bu geceyle birlikte hayatını ikinci kez kurtarıĢımız, seni iki—yüzlü piç kurusu!‖ diye bağırdı.Merdivenlerde ve giriĢte daha çok düellocu vardı. Ölüm Yiyenler her yerdeydi. Harry bakındı: Yaxley,ön kapıya yakındı, Flitwick‘le mücadele ediyordu, maskeli bir Ölüm Yiyen hemen yanında Kingsley‘ledüello ediyordu. Öğrenciler her yöne koĢuĢturuyorlardı; bazıları yaralanmıĢ arkadaĢlarını taĢıyor ya dasürüklüyordu. Harry maskeli Ölüm Yiyen‘e bir Sersemletme Büyüsü gönderdi; ıskaladı neredeyse azdaha kucak dolusu ġeytan Kapanı taĢıyan Neville‘i vuruyordu, Tentakula neĢeyle en yakın ÖlümYiyen‘e ilerledi ve onu sarmalamaya baĢladı.Harry, Ron ve Hermione mermer merdiveni hızla geçtiler: sol taraflarındaki cam kase paramparça olduve Slytherin‘in Bina puanlarını gösteren kum saatinin zümrütleri her yana saçıldı ve koĢan insanlarkayıp sendelediler. Ġki vücut kafalarının üstündeki balkondan yere düĢtü, Harry dört ayaklı bir hayvanolarak algıladığı gri bir lekenin ona koĢtuğunu gördü, diĢleriyle ısırıyordu.―HAYIR!‖ diye bağırdı Hermione ve asasından çıkan sağırlaĢtırıcı bir patlamayla, Fenrir Greyback,Lavender Brown‘un can çekiĢen vücudundan geriye sıçradı. Mermer tırabzanlara çarptı ve ayağakalkmaya çabaladı. Ardından parlak beyaz bir parıltı, kristal bir top çatırtıyla kafasının üstüne düĢtü veyere kıvrılıp bir daha hareket edemedi.―Daha çok var bende!‖ diye bağırdı Profesör Trelawney tırabzanların üzerinden. ―Onları isteyen baĢkabiri varsa! Burada çok—―Tenis raketininkine benzeyen bir hareketle, çantasından baĢka bir devasa kristal küre kaldırdı, asasınıhavada salladı ve kürenin hızla salondan geçip bir pencereye çarpmasını sağladı. Aynı anda ağırahĢap giriĢ kapısı açıldı ve daha fazla devasa örümcek giriĢ salonuna daldı.DehĢet çığlıkları havayı sardı: savaĢanlar; Ölüm Yiyenler ve Hogwarts sakinleri aynı anda ürktüler,kırmızı ve yeĢil ıĢık kümeleri, daha ürpertici ve ĢahlanmıĢ halde gelen canavarların üzerine uçtu.―DıĢarı nasıl çıkacağız?‖ diye bağırdı Ron çığlıkların üzerinden, ama ne Harry ne Hermione cevapveremeden kenara yuvarlanmıĢlardı: Hagrid çiçekli pembe Ģemsiyesini savurarak merdivenlerdenaĢağı paldır küldür gelmiĢti.―Onları incitmeyin, onları incitmeyin!‖ diye bağırdı.―HAGRID, HAYIR!‖Harry diğer her Ģeyi unuttu: Pelerinin altından fırladı, bütün salonu aydınlatan lanetlerden sakınmakiçin eğilerek koĢtu.
325. ―HAGRID, GERĠ DÖN!‖Ama olanları gördüğünde Hagrid‘e yarı yarıya yakınlaĢmıĢ bile değildi: Hagrid örümceklerin arasındayok oldu ve büyük bir koĢuĢturmayla, sürü halinde iğrenç bir hareketle, büyülerin birbiriyle karĢılaĢtığıyerin ardına gerilediler, Hagrid ortalarında gömülmüĢtü.―HAGRID!‖Harry birinin kendi adını çağırdığını duydu, arkadaĢ mı düĢman mı umursamadı: Ön merdivenlerdenkaranlık bahçeye koĢarak iniyordu, örümcekler avlarıyla sürü halinde uzaklaĢıyordu ve Hagrid‘i hiçbirĢekilde göremiyordu.―HAGRID!‖Örümcek sürüsünün ortasından devasa bir kolun sallandığını görebiliyormuĢ gibi geldi, amaartlarından koĢmaya giriĢtiğinde, yolu, karanlıkta aĢağı doğru savrulan ve üzerinde durduğu yerititreten muazzam bir ayak tarafından kapatıldı. Yukarı baktı: Bir dev onun önünde duruyordu, on metreyüksekliğinde, kafası gölgelerin arasında saklı, Ģato kapılarından gelen ıĢıkla aydınlanan ağaçbüyüklüğündeki incik kemikleri dıĢında hiçbir yeri görünmüyordu. Hızlı vahĢi bir hareketle, yukarıdakibir pencereyi devasa bir yumrukla parçaladı ve cam Harry‘nin üzerine yağarak onu kapının korumasıaltına dönmeye zorladı.―Aman – !‖ diye bağırdı Hermione, Ron ve o Harry‘e yetiĢtiğinde ve Ģimdi yukarıdaki penceredeninsanları yakalamaya çalıĢan deve baktı.―YAPMA!‖ diye bağırdı Ron, asasını kaldırırken Hermione‘nin elini yakalayarak. ―Onu sersemletirsenĢatonun yarısını devirir –――HAGGER?‖Grawp, Ģatonun köĢesinden yalpalayarak döndü; Harry Ģimdi ilk defa anlıyordu ki Grawp gerçekten deufak bir devdi. Üst katlardaki insanları ezmeye çalıĢan kocaman canavar diğer tarafa baktı ve gürledi.Dev daha küçük türüne pat küt ilerlerken taĢ basamaklar titredi ve Grawp‘ın orantısız ağzı açık kalaraksarı, yarı tuğla büyüklüğünde diĢlerini gösterdi; ve birbirlerinin üstlerine aslan vahĢiliğiyle kendileriniattılar.―KAÇIN!‖ diye gürledi Harry; devler güreĢirken gece çirkin çığlıklarla ve solumalarla doldu,Hermione‘nin elini yakaladı ve Ron arkalarında bahçeye inen basamaklardan uçarak indiler. HarryHagrid‘i bulup kurtarma umudunu yitirmemiĢti; o kadar hızlı koĢtular ki yolları tekrar kesildiğindeormana giden yolu yarılamıĢlardı.Etraflarındaki hava donmuĢtu: Harry‘nin nefesi göğsünd tıkanıpe katılaĢmıĢtı. ġekiller karanlıktahareket etti, yoğun siyahlık içindeki dönen figürler, Ģatoya doğru büyük bir dalgayla hareket ediyordu,yüzleri kukuletalı ve nefesleri hırıltılıydı.Ron ve Hermione arkalarındaki dövüĢ sesleri bir anda kesilirken, Harry‘nin yanına yaklaĢtı, yalnız RuhEmicilerin getirebileceği bir sessizlik gecenin üzerine kalın bir perde Ģeklinde düĢüyordu, Fred gitmiĢtive Hagrid kesinlikle ölüyordu ya da çoktan ölmüĢtü…―Hadi, Harry!‖ dedi Hermione‘nin sesi çok uzaklardan. ―Patronuslar, Harry, Hadi!‖Asasını kaldırdı, ama yavan umutsuzluk her tarafına yayılıyordu: Bilmediği daha kaç kiĢi ölü yatıyordu;ruhu çoktan vücudunu terk etmiĢ gibi hissediyordu…―HARRY, HADĠ!‖ diye bağırdı Hermione.Yüzlerce ruh eminci yaklaĢıyordu, onlara doğru süzülüyordu, bir ziyafet vaadi gibi olan Harry‘ninumudunu daha da yaklaĢarak emiyorlardı…
326. Ron‘un gümüĢ teriyerinin havaya fırladığını gördü, solukça parladığını ve yok olfuğunu gördü;Hermione‘nin su samurunun havada döndüğünü ve solduğunu fark etti ve kendi asası elinde titredi,neredeyse gelmekte olan hiçliği, hissizliği karĢılamıĢtıVe sonra gümüĢ bir yabani tavĢan, yaban domuzu ve bir tilki Harry, Ron ve Hermione‘nin baĢlarınınyanından süzüldü: Ruh emiciler yaratıkların yaklaĢmasına fırsat vermeden geri çekildi. Üç kiĢi dahakaranlıktan çıkagelmiĢ ve yanlarında durmuĢtu.―ĠĢte böyle,‖ dedi Luna.Karanlıkta yanlarında üç kişi daha katıldı, uzanmış asalarıyla Patronus yapmaya devam eden: Luna,Ernie ve Seamus."Doğru," dedi Luna cesaretlendirircesine, sanki İhityaç Odasına dönmüşlerdi de D.O. için alıştırmayapıyorlardu. "Doğru, Harry... Hadi, mutlu bir şey düşün."Mutlu bir şey?" dedi, sesi çatlak çıkmıştı.“"Hala buradayız," diye fısıldadı kız, "hala savaşıyoruz. Hadi ama, şimdi..."Gümüşi bir kıvılcım çaktı, ardından zayıf bir ışık ve sonra var gücüyle harcadığı muazzam bir eforsonucu, Harynin asasından çatak boynuzlu bir geyik fışkırdı. İleriye savruldu ve ruh emiciler sağa soladağıldılar, birden gece tekrar sakinleşti ancak etraftaki savaşın sesleri kulaklarda yükseliyordu."Ne kadar teşekkür etsem azdır," Luna, Ernie ve Seamusa dönen Ron sallanarak.Kükreme ve deprem gibi bir sarsıntıyla orman yönünde karanlıklar içinde başka bir dev çıkageldi,hepsinden daha uzun bir sopayı sallıyordu."KOŞUN!" diye bağırdı Harry ama onlara bunu söylemeye gerek yoktu; hepsi dağıldı ve sadece birsaniye sonra az önce bulundukları noktaya geniş bir ayak indi. Harry etrafına baktı: Ron ve Hermioneonu takip ediyordu ancak diğer üçü savaşın içinde kaybolmuştu."Menzilinden çıkalım!" diye haykırdı Ron, dev gecede yankılanan sopasını tekrar sallarken, karşıdakızıl ve yeşil ışık patlamaları karanlığı aydınlatmaya devam ediyordu"Şamarcı Söğüt," dedi Harry, "hadi!"Her nasılsa bir anda her şeyi zihninden çıkardı, şu anda bir daha bakmayacağı bir köşeye tıktı: Fredve Hagridin düşüncesi, sevdiği insanlara saldığı dehşet, kalenin içinde ve dışındaki koşturmalar yılanave Voldemorta ulaşmak için beklemeliydi, çünkü Hermionenin de dediği gibi bunu bitirmenin tek yolubuydu-"Ölümün kendisini geride bıraktığına yarı inanır bir halde koştu, karanlıkta etrafında fışkırıp uçuşanışıkları, denize çarparmış gibi gelen sesleri, hava rüzgarsız olmasına rağmen Yasak Ormandan gelenhışırtıları yok sayarak: baş kaldırır gibi yükselen arazide, hayatında her zamankinden daha hızlı koştu,büyük ağacı gören ilk o oldu, bir sırrı koruyan, kökleriyle ve kırbaç gibi savrulan dallarıyla Söğütü.Sık sık ve zorlukla nefes alan Harry Söğütün sallanan dallarının yakınında yavaşladı, karanlığıniçinden düz gövdesine bakıp ağaç kabuğundaki ağacı hareketsiz kılacak yumruyu görmeye çalıştı.Ron ve Hermione ona yetişti, Hermione nefes nefeseydi ve konuşamıyordu."İçeri-içeri nasıl gireceğiz?" diye nefes nefese konuştu Ron. "Onu-görebiliyorum-keşke-Crookshankstekrar-"“Crookshanks?” diye hırıltıyla soludu Hermione, iki büklüm olmuş göğsünü tutuyordu. “Sen bir büyücümüsün, yoksa nesin?”“Ah—doğru—evet—”
327. Ron etrafına bakındı, yerde duran bir dala asasını dorultup "Wingardium Leviosa!" dedi. Dal yerdenyükseldi, bir hortuma yakanamış gibi havada döndü ve Söğütün savrulan uğursuz dalları arasındangövdesine yaklaştı. Köklerin yanında bir yere saplandı ve o anda kıvranan ağaç hareketsiz kaldı."Mükemmel!" dedi Hermione tek nefeste."Bekle."Savaşın gürültü ve patırtısının havayı doldurduğu bir saniye boyunca, Harry tereddüt etti. Voldemortondan bunu yapmasını istiyordu, gelmesini istiyordu. Acaba Ron ile Hermioneyi bir tuzağa mıyönlendiriyordu?Ama gerçek acımasız ve net bir şekilde üzerine kapandı: ilerlemenin tek yolu yılanı öldürmekti, yılanVoldemort neredeyse oradaydı ve Voldemort bu tünelin ucundaydı."Harry, biz geliyoruz, gir şuraya!" dedi Ron onu iterek.“Harry ağacın kökleri arasındaki gizli toprak geçide geçti. Son girdiklerinden beri çok daha daralmıştı.Tünelin tavanı çok alçaktı; öyle ki dört sene önce tünelden geçmek için eğilmeleri yeterliyken, şimdiemeklemekten başka çareleri yoktu. Harry önce girdi, asası aydınlanmıştı, engellerle karşılaşmayıbekliyordu ama karşılaşmadı. Sessizce ilerlerdiler, Harrynin gözleri yumruğuyla tuttuğu asasındançıkan sallanan ışıktaydı.Sonunda tünel yukarı doğru eğim kazandı ve Harry ileride gümüşi bir ışık gördü. Hermione ayağındanşiddetle çekiştirdi."Pelerin!" diye fısıldadı. "Pelerini geçir!"El yordamıyla arkasına uzandı ve kız kaygan bir kumaş bohçasını boş eline tutuşturdu. Sürünmeninverdiği zorlukla "Nox," diye mırıldanıp asasının ışığını söndürdü ve soğuk bir ses ve parlayan yeşil birışık görmeyi bekler ve bütün duyuları tetikte, her saniye bulunmayı bekleyerek elleri ve dizleri üstündedevam etti.Doğrudan, karşılarında bulunan odadan, tünelin açıklığını kapatan kutunun var olması sebebiyleboğuk boğuk seslerin geldiğini duydu. Nefes almaya cesaret dahi edemeyen Harry, kenarda yavaşyavaş girişe ilerledi ve duvar ile kutu arasındaki küçük yarıktan dikkatle bakmaya başladı.İlerideki oda loştu, ama havada destek olmadan asılı duran, yaldızlı parlayan büyülü alanı içindedönüp kıvrılan, Naginiyi görebiliyordu. Masanın kenarını ve bir asayla oynayan uzun, beyazparmakları da görebiliyordu. Sonra Snapein konuşmasıyla Harrynin kalbi birden titredi: Snape sinipsaklandığı yerden santimetrelerce uzaktaydı."Efendim, direnişleri kırılıyor...-“"-ve senin yardımların olmadan gerçekleşiyor," dedi Voldemort yüksek, net sesiyle. "Yetenekli birbüyücü olmana rağmen, Severus, şimdi çok fark yaratacağını sanmıyorum, Neredeyse sona ulaştık...neredeyse.""Çocuğu bulmama izin verin. Potterı getirmeme izin verin. Biliyorum, onu bulabilirim, Efendim. Lütfen.”Snape yarığın önünden geçti ve Harry gözlerini Naginiden ayırmayarak biraz geriledi, onu sarankorumayı aşabilecek bir büyü olup olmadığını merak ediyordu ama böyle bir büyü olduğundanşüpheliydi. Başarısız bir hamle, yerini ele verirdi...Voldemort ayağa kalktı. Harry şimdi onu, kızıl gözlerini, yassı, yılansı yüzünü, karanlıkta hafifçeparlayan solgun benzini görebiliyordu."Bir sorunum var, Severus," dedi Voldemort yumuşakça."Efendim?" dedi Snape.
328. "Voldemort Yüce Asayı kaldırdı, orkestra şefi havasıyla, nazik ve olabildiğince dikkatli tutuyordu."Bu neden bende çalışmıyor, Severus?"Sessizlik anında Harry yılanın dolanıp çözülüyormuş gibi hafifçe tısladığını duyabildiği sandı-yoksahavayı yaran Voldemortun ıslıksı nefes alışı mıydı?"Efen-efendim?" dedi Snape boş boş. "Anlamıyorum. Siz-siz o asayla olağan üstü büyüler yaptınız."Hayır," dedi Voldemort. "Olağan büyülerimi yaptım. Olağanüstü olan benim, asadan ziyade... hayır.Söylendiği gibi mucizelerini açığa çıkarmadı. O kadar yıl önce Ollivanderdan aldığım asa ile arasındahiçbir fark hissedemiyorum.“Voldemortun ses tonu derin, sakindi, ama Harrynin yara izi zonklamaya, atmaya başladı: alnında biracı şekilleniyor, Voldemortun içinde de kontrollü bir öfkenin şekillendiğini hissedebiliyordu."Fark yok," dedi Voldemort yeniden.Snape bir şey söylemedi. Harry yüzünü göremiyordu. Adamın tehlikeyi farkedip farkedemediğini,efendisini sakinleştirmek için doğru sözleri bulmaya uğraşıp uğraşmadığını merak etti.Voldermot odada dolaşmaya başladı: saniyeler içinde sessizce Harrynin görüş alanından çıkmıştı, acıve öfke Harryyi sararken aynı ölçülü sesle konuşuyordu."Uzun ve detaylı olarak düşündüm, Severus... seni savaştan buraya neden çağırdığımı biliyormusun?"Ve bir saniyeliğine Harry, Snapein yüzünü gördü. Gözleri büyülenmiş kafesinde duran Nagini’yekaymıştı.―Hayır, Lordum, yalvarırım dönmeme izin verin. Ġzin verin Potter‘ı bulayım.‖―Lucius gibi konuĢuyorsun. Ġkinizde Potter‘ı, benim anladığım gibi anlamıyorsunuz. Onun bulmayagerek yok. Potter‘ın kendisi bana gelecek. Onun zayıflığını biliyorum, anlıyorsun ya, büyükhatalarından biri. Etrafındaki diğer kiĢilerin, zarar görmesini izlemekten nefret edecektir, çünküolanların kendisi yüzünden olduğunu o da biliyor. Ne pahasına olursa olsun, bunu durdurmakisteyecektir. O gelecek.‖―Fakat Lordum, sizden baĢka biri tarafından, yanlıĢlıkla öldürülebilir—‖―Ölüm Yiyenler‘e talimatlarım tamamıyla açık. Potter‘ı yakalayın. ArkadaĢlarını öldürün—ne kadarçoğunu öldürürseniz, o kadar iyi—fakat onu öldürmeyin.―Ancak benim konuĢmak istediğim kiĢi sensin, Severus, Harry Potter değil. Benim için çok değerlioldun. Çok değerli.‖―Lordum sadece ona hizmet etmeye çabaladığımı biliyor. Fakat—gidip, çocuğu bulmama izin verin,Lordum. Onu size getirmeme izin verin. Getirebileceğimi biliyorum—‖―Sana söyledim, hayır!‖ dedi Voldemort ve pelerininin yerde kayan bir yılan gibi hıĢırtı çıkarmasınasebep olarak, bir kez daha dönerken, Harry onun gözlerindeki kırmızı parıltıyı gördü ve yanan yaraizinin içinde Voldemort‘un sabırsızlığını hissetti. ―ġuanda beni ilgilendiren Ģey, Severus, en sonundaçocukla karĢılaĢtığımda ne olacağı!‖―Lordum, gayet aĢikâr, değil mi?‖―Fakat bir sorun var, Severus. Var.‖
329. Voldemort durakladı ve Harry onu tekrar net bir Ģekilde, Snape‘e gözlerini dikmiĢ, beyaz parmaklarıboyunca Yüce Asa‘yı kaydırırken görebiliyordu.―Neden ben Harry Potter‘a yönelttiğim zaman, iki asa da baĢarısız oldu?‖―Ben—ben bunu cevaplayamam, Lordum.‖―Cevaplayamaz mısın?‖Harry‘nin kafasına, sanki büyük bir çivi batmıĢ gibi hissettiren bir öfke saplandı: Acı yüzünden çığlıkatmamak için, yumruğunu zorla ağzına tıktı. Gözlerini kapadı ve ansızın Voldemort olup, Snape‘insolgun yüzüne baktı.―Porsukağacından yapılma asam istediğim her Ģeyi yaptı, Severus, Harry Potter‘ı öldürmek dıĢında. Ġkikere baĢarısız oldu. Olivander iĢkence altında, ikiz çekirdeği anlattı, baĢka birinin asasını almamısöyledi. Dediği gibi yaptım, fakat Lucius‘un asası Potter‘ın asasıyla karĢılaĢınca paramparça oldu.‖―Be—Benim buna bir açıklamam yok, Lordum.‖Snape Ģimdi Voldemort‘a bakmıyordu. Kara gözleri hâlâ koruyucu küresinde kıvrılmakta olan yılanasabitlenmiĢti.―Üçüncü bir asa aradım, Severus. Yüce Asa, Kader Asası, Ölüm Değneği. Bir önceki efendisindenaldım. Albus Dumbledore‘un mezarından aldım.‖Ve Ģimdi Snape Voldemort‘a bakıyordu ve Snape‘in yüzü alçıyla kaplıymıĢ gibi görünüyordu. Rengimermer beyazı ve öyle katıydı ki, konuĢtuğunda o boĢ gözlerin arkasında birinin yaĢadığını görmekĢok ediciydi.―Lordum—çocuğa gitmeme izin verin—‖―Zaferin benim olmasına ramak kaldığı bu uzun gece boyunca, burada oturdum,‖ dedi Voldemort, sesibir fısıltıdan çok az daha yüksekti, ―merak ederek, Yüce Asa‘nın olması gerektiği gibi olmayı;efsanenin de dediği gibi, gerçek sahibi için iĢlemesi gerektiği gibi iĢlemeyi, neden reddettiğini merakederek… ve sanırım cevabını da biliyorum.‖Snape konuĢmadı.―Belki de sende zaten biliyorsundur? Sen akıllı bir adamsın, her Ģeye rağmen, Severus. Sen iyi vesadık bir hizmetkâr oldun ve bu olması gereken Ģeye üzülüyorum.‖―Lordum—‖―Yüce Asa bana tam anlamıyla hizmet edemedi, Severus, çünkü ben onu gerçek efendisi değilim.Yüce Asa son sahibini öldüren büyücüye aittir. Albus Dumbledore‘u sen öldürdün. Sen yaĢadığınsürece, Severus, Yüce Asa gerçekten benim olamayacak.‖―Lordum!‖ diye karĢı çıktı Snape, asasını kaldırırken.―BaĢka bir yolu olamaz,‖ dedi Voldemort. ―Asaya hükmetmeliyim, Severus. Asaya hükmetmeli ve ensonunda da Potter‘a hükmetmeliyim.‖Ve Voldemort Yüce Asa‘yı havada savurdu. Asa, Snape‘e hiçbir Ģey yapmadı. Snape, bir anlığına,ölümünün ertelendiğini sanmıĢ gibi göründü: fakat az sonra Voldemort‘un niyeti açığa çıkmıĢtı. Yılanınkafesi havada yuvarlanıyordu ve daha Snape, bağırmaktan baĢka bir Ģey yapmaya fırsat bulamadan,kafes onun kafası ve omuzlarını tamamıyla kapladı. Ve Voldemort Çataldilinde konuĢtu.―Öldür.‖
330. Korkunç bir çığlık geldi. Harry Snape‘in yüzünde kalan azıcık renginde, çekildiğini gördü; gözlerikocaman açılıp, yılanın zehirli diĢleri boynunu delerken, büyülü kafesi üstünden atmayı baĢaramamıĢ,ardından da dizleri çözülerek, yere düĢmüĢtü. Ve bunlar olurken yüzü daha da beyazlaĢmıĢtı.―Bu olan için üzgünüm.‖ Dedi Voldemort soğuk bir Ģekilde.Geri döndü; HüzünlüymüĢ ya da piĢmanlık duyuyormuĢ gibi görünmüyordu. Bu barakayı terk edip,artık tamamen komutası altında olan bir asayla idareyi eline alabilirdi. Asasını, yukarı doğru kayan,yılanı muhafaza eden yıldızlı kafese doğrultup, yere yan yatar bir Ģekilde düĢmüĢ, boynundakiyaralardan kan fıĢkıran Snape‘ten uzaklaĢtırdı. Voldemort odadan, arkasına bir bakıĢ bile atmadankendinden emin adımlarla çıktı ve kocaman koruyucu küresinin içinde ki dev gibi yılanı da havadayüzerek onun peĢinden gitti.Tünele, kendi zihnine geri dönen Harry, gözlerini açtı; bağırmamak için çabalarken ısırdığı, kanayanparmak boğumlarını ağzından çekti. ġimdi tahta kutu ile duvar arasındaki ufacık yarıktan bakıp, siyahbir çizmenin içindeki ayağın yeri sarsıĢını izliyordu.―Harry!‖ diye nefes alır gibi seslendi Hermione arkasından, fakat Harry çoktan görüĢünü kapatan tahtakutuya asasını doğrultmuĢtu. Kutuyu Ġki üç santim kadar havaya kaldırdı ve sessiz bir Ģekilde yana itti.Yapabildiği kadar sessizce, kendi baĢına odaya çıktı.Bunu neden yaptığını, neden ölen adama yaklaĢtığını bilmiyordu: Snape‘in beyaz yüzünü veboynundaki kanlı yaranın kanamasını durdurmaya çalıĢan parmaklarını görünce ne hissettiğini debilmiyordu. Harry Görünmezlik Pelerini‘ni çıkarıp, kocaman olmuĢ siyah gözleri Harry‘yi görünceçığlıklar içinde konuĢmaya çalıĢan, bu nefret ettiği adama yukarıdan baktı. Harry diz çöküp, ona doğrueğildi ve Snape onu cübbesinin önünden yakalayıp, onu daha da yakına çekti.Snape‘in boğazından korkunç, kulak tırmalayıcı, çağıltı sesi gibi bir ses çıktı.―Al…bunu… Al…bunu…‖Snape‘ten kandan daha baĢka bir Ģey daha akmaktaydı. GümüĢi mavi renkte, ne gaz ne de sıvı olan,Snape‘in gözleri, kulakları ve ağzından akıyordu ve Harry de bunun ne olduğunu anladı, fakat neyapması gerektiğini bilmiyordu—Hermione, yoktan sihirle var ettiği bir cam kabı Harry‘nin titreyen eline tutuĢturdu. Harry, gümüĢ renklimaddeyi asasıyla kaldırıp onun içine koydu. Cam ĢiĢe ağzına kadar dolduğu ve Snape akacak kanıkalmamıĢ gibi göründüğü zaman, Harry‘nin cübbesini tuttuğu eli gevĢedi.―Bana…bak…‖ diye fısıldadı.YeĢil gözler siyah gözleri buldu, fakat bir saniye sonra, karanlık gözlerin derinliklerindeki Ģey, onlarısabit, anlamsız ve boĢ bırakarak, görünürden kayboldu. Harry‘yi tutan el yüksek sesle yere çarptı veSnape bir daha hareket etmedi.
331. OTUZ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM PRENSİN HİKAYESİHarry, Snape‘in yanında dizleri üzerine eğilmiĢ halde ona bakarak duruyordu, ta ki aniden ona yakınbir yerden yüksek, soğuk bir ses konuĢuncaya kadar, Voldemort‘un yeniden odaya girdiğinidüĢününce elindeki küçük ĢiĢeyi sımsıkı tutarak ayağa fırladı.Voldemort‘un sesi duvarlardan yere kadar yankılanıyordu ve Harry onun Hogwarts‘a ve tüm çevrearaziye konuĢtuğunu, Hogsmeade sakinlerine ve savaĢanlara sanki arkalarında duruyor da nefesienselerindeymiĢ gibi duyabildiklerini anladı.―SavaĢtınız,‖ dedi yüksek ve soğuk bir ses, ―kahramanca. Lord Voldemort cesaretin önemini bilir.‖―Ancak ağır kayıplarınızı sürdürüyorsunuz. Bana direnmeye devam ederseniz, hepiniz teker tekeröleceksiniz. Bunun olmasını istemem. Dökülen her damla sihirli kan bir kayıp ve israftır.―Lord Voldemort bağıĢlayıcıdır. Kuvvetlerime hemen geri çekilmeyi emrediyorum.‖―Bir saatiniz var. Ölümünüzü saygınlıkla baĢınızdan atın. Yaralarınızı sardırın.‖―ġimdi direk olarak Harry Potter, sana konuĢuyorum. Benimle kendin yüzleĢmek yerine arkadaĢlarınınölmesine izin verdin. Yasak Orman‘da bir saat bekleyeceğim, bir saatin sonunda, eğer banagelmemiĢsen, eğer teslim olmamıĢsan, savaĢ yeniden baĢlayacak. Bu sefer kavgaya bizzat ben degireceğim, Harry Potter, seni bulacağım ve seni benden saklamaya çalıĢan her adam, kadın veçocuğu cezalandıracağım. Bir saat.‖Hem Ron hem de Hermione, Harry‘e bakarken kafalarını çılgınca iki yana sallıyorlardı.―Onu dinleme,‖dedi Ron.―Her Ģey yoluna girecek,‖dedi Hermione çılgın gibi. ―Hadi--hadi Ģatoya dönelim, eğer o ormana gittiyseyeni bir plan yapmak zorunda kalacağız--‖Snape‘in vücuduna bir göz attı ve aceleyle tünel giriĢine yöneldi. Ron da onu takip etti. HarryGörünmezlik Pelerinini toparladı ve Snape‘e baktı. Ne hissedeceğini bilemiyordu, sadece Snape‘innasıl öldürüldüğüne ve bunun sebebine karĢı duyduğu Ģoktan baĢka…Tünel boyunca hiç konuĢmadan emeklediler; Harry, Ron ve Hermione‘nin kafalarının içinde dekendisininkinde olduğu gibi Voldemort‘un sesinin çınlayıp çınlamadığını merak ediyordu.Benimle yüzleĢmek yerine arkadaĢlarının ölmesine izin verdin. Bir saat boyunca Yasak Orman‘dabekleyeceğim…Bir saat…Küçük çatıĢmalar Ģatonun önündeki çimleri karmakarıĢık etmiĢti. GüneĢin doğmasına sadece birsaate yakın zaman olmasına rağmen hala etraf zifiri karanlıktı. Küçük kayık büyüklüğünde yalnız birköpek, terkedilmiĢ bir Ģekilde önlerinde yatıyordu. Bunun dıĢında ne Grawp‘dan ne de onasaldırandan bir iz yoktu.ġato garip bir Ģekilde sessizdi. Artık çakan ıĢıklar, patlamalar, çığlıklar ya da bağırıĢlar yoktu.TerkedilmiĢ giriĢ salonunda bayraklar kana bulanmıĢtı. Zümrütler yerdeki mermer parçaları ve odunkıymıkları arasına saçılmıĢtı.Tırabzanların bir bölümü havaya uçmuĢtu.―Herkes nerede?‖diye fısıldadı Hermione.
332. Ron, Büyük Salon‘a giden tarafa yöneldi. Harry giriĢ kapısında durdu. Bina masaları kaldırılmıĢtı veoda tıklım tıklımdı. Hayatta kalanlar gruplar halinde kollarını birbirlerinin omuzlarına atmıĢ olarakdikiliyorlardı. Yaralılar Madam Pomfrey ve bir grup yardımcı tarafından yükseltilmiĢ bir platformdatedavi ediliyorlardı.Firenze de yaralılar arasındaydı; göğsünden kan akıyordu ve ayakta duramaz halde uzandığı yerdetitriyordu.Ölüler salonun ortasında bir sıra halinde uzatılmıĢtı. Harry, Fred‘in vücudunu göremiyordu çünkü etrafıailesi tarafından sarılmıĢtı. George baĢının yanına, diz üstü çökmüĢtü, Mrs Weasley, Fred‘in göğsüneyaslanmıĢtı ve vücudu titriyordu. Mr Weasley gözyaĢları yanaklarından aĢağı boĢalırken karısınınsaçlarını okĢuyordu.Hiçbir Ģey demeden Harry, Ron ve Hermione yürüdüler. Harry, Hermione‘nin yüzü ĢiĢmiĢ ve leke lekeolan Ginny‘e yaklaĢtığını ve ona sarıldığını gördü. Ron, Bill ve Fleur‘a yaklaĢtı, Percy de Ron‘unomzuna bir kolunu sardı. Ginny ve Hermione birlikte ailenin geri kalanına doğru yürüdüler, HarryFred‘in yanında uzanan ölü vücutları net olarak görebildi. Remus ve Tonks, solgun ancak huzurlugörünüyordu ve büyülü karanlık tavanın altında sanki uyuyorlardı. Harry kapıya doğru yalpalayarakyürürken Büyük Salon sanki uçmuĢ gitmiĢ, küçülmüĢ ve büzülmüĢ gibiydi. Nefes alamıyordu. Diğervücutlara bakmak, baĢka kimlerin onun için öldüğünü görmek istemiyordu. Weasleylere katılmayacesaret edememiĢti, mermer merdivenlerden koĢarak yukarı çıktı. Lupin, Tonks… Hiçbir Ģeyhissedemiyor olmak için yanıp tutuĢuyordu… Kalbini, iç organlarını, içinde çığlıklar atan her Ģeyi söküpatabilmeyi isterdi…ġato tamamıyla boĢtu; hayaletler bile Büyük Salon‘da yas tutan topluluğa katılmıĢ gibi görünüyordu.Harry Snape‘in son düĢüncelerinin olduğu ĢiĢeyi sımsıkı tutarak hiç durmadan koĢmaya devam etti,müdürün odasını koruyan taĢ oluk ağzına gelene kadar yavaĢlamadı.―Parola?‖―Dumbeldore!‖dedi Harry düĢünmeksizin, çünkü görmek istediği kiĢi oydu ve taĢ oluk kenara kayıparkasındaki helezon Ģeklindeki merdiveni açığa çıkardığında ĢaĢırıp kaldı.Ancak Harry yuvarlak ofise girdiğinde bir değiĢiklik olduğunu gördü. Bütün duvarları kaplayanportrelerin tamamı boĢtu. Hiçbir okul müdürü ya da müdiresi onu görmek için kalmamıĢtı; görünüĢegöre hepsi neler olup bittiğini daha iyi görebilmek için Ģatonun içindeki diğer resimlere akın etmiĢti.Harry çaresizce müdür koltuğunun tam arkasında duran Dumbedledore‘un boĢ portesine göz attı vesonra ona arkasını döndü. TaĢ DüĢünseli her zaman olduğu gibi camlı ve raflı dolapta duruyordu.Harry onu masaya yerleĢtirdi ve Snape‘in hatıralarını kenarlarında antık iĢaretler olan bu sığ çanağadöktü. BaĢkasının zihnine kaçmak kutsal bir rahatlama olacaktı… Snape‘in ona bıraktığı hiçbir Ģeykendi düĢüncelerinden daha kötü olamazdı. GümüĢi beyaz hatıralar girdap yaparak dönmeye baĢladı,ve Harry tereddüt etmeksizin, pervasız bir vazgeçmiĢlikle sanki bu yaptığı ona iĢkence eden acılarınıhafifletebilecekmiĢ gibi içine daldı.Paldır küldür günıĢığına düĢtü ve ayakları ılık zemine değdi. Doğrulduğunda neredeyse ıssız bir oyunalanında olduğunu gördü. Tek bir büyük çit çok uzaktaki ufuk çizgisine hükmediyordu. Ġki kız ileri gerisallanıyorlardı ve sıska bir oğlan da onları bir çalı kümesinin ardından gözetliyordu. Siyah saçlarıoldukça uzundu ve giysileri o kadar uyumsuzdu ki kasti olarak giyildiği düĢünülürdü: oldukça kısalmıĢkot, yetiĢkin bir adama ait olması gereken eski püskü devasa bir ceket ve iĢçi gömleğine benzeyen birgömlek.Harry oğlana yaklaĢtı. Snape en fazla on yaĢında, soluk, minik ve sıska görünüyordu. Ablasından çokdaha yükseğe sallanmakta olan küçük kızı izlerken suratında gizlenmemiĢ bir açgözlülük vardı.―Lily yapma!‖diye çığlık attı iki kızdan büyüğü.Ancak kız salıncağın en yüksek anında kendini havaya bıraktı, havaya yükseldi, kelimesi kelimesinehavaya yükseldi, gülmekten kırılarak kendini havaya fırlattı ve oyun alanının asfaltına yapıĢmak yerinebir trapezci gibi havada süzüldü, fazladan uzun bir süre havada kaldı ve yumuĢak bir Ģekilde sonundayere indi.
333. ―Annem sana yapmamanı söyledi!‖Petunia terliklerinin topuklarını yerde sürükleyerek salıncağı çatırdama ve gıcırdama sesleri içindedurdurdu ve atlayıp ellerini kalçalarına koydu.―Annem sana izin vermediğini söyledi Lily!‖―Ama iyiyim,‖dedi Lily hala kıkırdarken. ―Tuney, Ģuna bak. Ne yaptığıma bir bak.‖Petunia etrafa bir göz attı. Oyun alanı onlar ve iki kız bilmese de Snape dıĢında ıssız görünüyordu.Lily, Snape‘in gizlendiği çalıdan solmuĢ bir çiçek kopardı. Petunia ilerledi, belli ki hem merak hem deonaylamamazlık içinde bölünüp kalmıĢtı. Lily, Petunia onu tam olarak görebilecek kadar yakına gelenekadar bekledi ve avucunu uzattı. Çiçek, taç yapraklarını açıp kapayarak, sanki garip, çok kabuklu biristiridye gibi orada duruyordu.―Kes Ģunu!‖ diye haykırdı Petunia.―Sana bir zararı yok ki,‖dedi Lily, ama yine de elini çiçeğin üzerine kapattı ve onu tekrar yere fırlattı.―Bu doğru değil,‖dedi gözleriyle çiçeğin yere doğru süzülüĢünü ve toprağa düĢmesini seyrederken.―Bunu nasıl yapıyorsun?‖diye ekledi, sesinde bariz bir istek vardı.―Bu gayet açık, değil mi?‖ Snape kendisini daha fazla tutamayarak çalının arkasından fırladı. Petuniaçığlık attı ve salıncaklara doğru koĢtu, ancak Lily, gerçekten ĢaĢırmıĢ olmasına rağmen olduğu yerdekaldı.Snape görünümünden piĢmanlık duyuyor gibiydi. Lily‘e bakarken soluk kırmızı bir renk yanaklarınıçerçeveledi.―Açık olan ne?‖diye sordu Lily.Snape gergin bir heyecan havasındaydı. Artık salıncakların arkasında durmakta olan uzaktakiPetunia‘ya bir göz attıktan sonra sesini alçalttı ve dedi ki, ―Senin ne olduğunu biliyorum.‖―Ne demek istiyorsun?‖―Sen…sen bir cadısın,‖diye fısıldadı Snape.Kız kendisine hakaret edilmiĢ gibi görünüyordu.―Bu birine söylemek için hoĢ bir Ģey değil!‖Döndü ve burnu havada kardeĢine doğru yöneldi.―Hayır!‖dedi Snape. ġimdi daha da koyu bir renk görünüyordu ve Harry neden o gülünç derecedebüyük ceketi çıkarmadığını merak etti, bu yalnızca içindeki gömleği belli etmemek için olabilirdi.Kızların ardından aceleyle giderken tıpkı yetiĢkin halindeki kadar komik derecede bir yarasayabenziyordu. Sanki takılmak için en güvenli yermiĢ gibi duran salıncağın iki yanındaki demirlerindenbirine biri, diğerine diğeri tutunmuĢ bir Ģekilde, iki kız bariz bir onaylamamazlıkla ona bakıyorlardı.―Sen,‖dedi Snape Lily‘e. ―Sen bir cadısın. Seni bir süredir izliyorum. Ama bunda yanlıĢ bir Ģey yok.Benim annem de öyle ve ben de bir büyücüyüm.‖ Petunia‘nın kahkahası soğuk su gibiydi.―Büyücü!‖ diye haykırdı, onun ani ortaya çıkıĢının getirdiği Ģokun ardından cesareti geri gelmiĢ gibiydi.―Senin kim olduğunu biliyorum. Sen Ģu Snape denilen çocuksun! Nehrin oradaki Spinner‘s End denilenyerde yaĢıyorsunuz,‖ dedi Lily, ancak sesinin tonundan anlaĢıldığına göre bu adres onun için zavallıbir referanstı.
334. ―Neden bizi gözetliyordun?‖―Sizi gözetlemiyordum,‖dedi Snape, gün ıĢığında terlemiĢ, rahatsız ve kirli saçlı haliyle. ―Senigözetlemezdim,‖diye ekledi kindar bir Ģekilde, ―sen bir Muggle‘sın.‖Petunia kelimeyi anlamamıĢ olsa da bu tonu yanlıĢ anlamaması imkansız gibiydi.―Lily, hadi, gidiyoruz!‖ dedi cırtlak bir sesle. Lily hemen ablasının dediğini dinledi ve Snape‘e ters tersbakarak oradan ayrıldı. Orada durup onların, oyun alanının çitlerine doğru gitmelerini seyrederken onuinceleyebilecek tek kiĢi olan Harry, Snape‘deki acı hayalkırıklığını gördü ve Snape‘in bu anı bir süredirplanladığını ancak herĢeyin tamamıyla ters gittiğini anladı…Sahne eridi ve daha Harry farkına varmadan etrafında yeniden belirdi. ġimdi küçük bir ağaçlığınordaydı. Ağaçların gövdeleri arasından gün ıĢığındaki nehrin parlamasını görebiliyordu. AğaçlarınoluĢturduğu gölgeler açık yeĢil gölgeler bırakıyordu. Ġki çocuk yüzleri birbirine dönük olarak bağdaĢkurup oturmuĢlardı. Snape sonunda ceketini çıkarmıĢtı; garip gömleği yarı güneĢte daha az tuhafgörünüyordu.―…ve Bakanlık okul dıĢında sihir yaparsan seni cezalandırabilir, mektup alırsın.‖―Ama ben daha önce okul dıĢında sihir yaptım!‖―Bizim için sorun yok. Henüz asalarımızı almadık. Çocukken ve buna karĢı koyamazken izin veriyorlar.Ancak onbir yaĢına geldiğinde,‖ önemle baĢını salladı, ―seni eğitmeye baĢlıyorlar, sonra çok dikkatliolmalısın.‖Kısa bir sessizlik oldu. Lily yere düĢmüĢ ince bir dalı aldı ve onu havada çevirdi, Harry onun ucundankıvılcımlar saçtığını hayal ettiğini biliyordu. Sonra dalı fırlattı, oğlana doğru eğildi ve dedi ki, ―Bu doğru,değil mi? Bu bir Ģaka değil? Petunia senin bana yalan söylediği söyledi. Petunia Hogwarts diye bir yerolmadığını da söyledi. Bunlar gerçek, değil mi?‖―Bunlar bizim için gerçek,‖dedi Snape. ―Onun için değil. Ama biz mektuplarımızı alacağız, sen ve ben.‖―Gerçekten mi?‖ diye fısıldadı Lily.―Kesinlikle,‖dedi Snape, berbat kesimli saçına ve garip kıyafetlerine rağmen, kızın önünde kaderineduyduğu aĢırı güvenle dolup taĢan, yayılarak oturan figüründe garip bir etkileyicilik vardı.―Peki, gerçekten baykuĢlarla mı gelecekler?‖diye fısıldadı Lily.―Normalde evet,‖dedi Snape. ―Ancak sen bir Muggle-doğumlusun, bu nedenle okuldan birileri gelipailene durumu açıklamak zorunda kalabilir.‖―Bunun bir farkı var mıdır, yani Muggle-doğumlu olmanın?‖Snape tereddüt etti. Siyah gözleri hevesle, hüzünle bakan yeĢil gözlerden soluk yüze dolaĢtı, ordan dakoyu kırmızı saçlara kaydı.―Hayır,‖dedi. ―Hiçbir farkı yok.‖―Ġyi,‖dedi Lily rahatlayarak. Belli ki endiĢeleniyordu.―Bir sürü sihir yapabiliyorsun,‖dedi Snape. ―Bunu gördüm. Seni izlediğim zamanlarda…‖Sesi zayıfladı, kız dinlemiyordu ancak yere uzanmıĢ bir Ģekilde ona bakmadan yukarıdaki yapraklarınoluĢturduğu gölgeyi seyrediyordu. Snape, onu tıpkı daha önce oyun alanında olduğu gibi aç gözlü birifadeyle seyrediyordu.―Sizin evde iĢler nasıl?‖diye sordu Lily.
335. Snape‘in gözlerinde hafif bir kırıĢıklık belirdi.―Ġyi,‖dedi.―Artık tartıĢmıyorlar mı?‖―Ah, evet, tartıĢıyorlar,‖dedi Snape. Bir avuç dolusu yaprak kopartıp ne yaptığının farkında olmadanonları tek tek ayırmaya baĢladı. ―Ancak uzun sürmeyecek, ben gitmiĢ olacağım.‖―Baban sihirden hoĢlanmıyor mu?‖―O hiçbir Ģeyden fazla hoĢlanmaz,‖dedi Snape.―Severus?‖Kız onun adını söylediğinde Snape‘in dudakları hafif bir gülümseyiĢle kıvrıldı.―Evet?‖―Bana yine Ruh Emicilerden bahset.‖―Onlar hakkında neden bir Ģeyler bilmek istiyorsun?‖―Eğer okul dıĢında büyü yaparsam--‖―Seni bunun için Ruh Emicilere vermezler! Ruh Emiciler gerçekten çok kötü Ģeyler yapan insanlariçindir. Büyücü hapishanesi Azkaban‘ı korurlar. Sen Azkaban‘a hiç gitmeyeceksin, sen fazlasıyla--‖Yine kırmızıya döndü ve biraz daha yaprak yoldu. Sonra Harry arkasından gelen hafif bir hıĢırtıüzerine döndü: bir ağacın arkasına saklanmakta olan Petunia, bastığı yeri unutmuĢtu.―Tuney!‖ dedi Lily sesinde ĢaĢkınlık ve sevinçle, ancak Snape ayağa fırladı.―ġimdi gözetleyen kimmiĢ?‖diye bağırdı. ―Ne istiyorsun?‖Petunia yakalanmanın paniğiyle nefessiz kalmıĢtı. Harry onun incitecek bir Ģeyler bulabilmek içinsavaĢtığını görebiliyordu.―Bu giydiğin Ģey de ne?‖dedi, Snape‘in göğsüne iĢaret ederek.―Annenin bluzu mu?‖Bir Ģaklama oldu. Petunia‘nın kafasının üzerine bir dal düĢmüĢtü. Lily çığlık attı. Dal Petunia‘nınomzuna çarptı ve kız geri doğru sendeleyerek gözyaĢlarına boğuldu.―Tuney!‖Ancak Petunia koĢarak uzaklaĢıyordu. Lily Snape‘e döndü.―Bunu sen mi yaptın?‖―Hayır.‖ Hem meydan okuyormuĢ hem de korkuyormuĢ gibi görünüyordu.―Sen yaptın!‖ ġimdi o da Snape‘ten geriye doğru gidiyordu. ―Sen yaptın! Ona zarar verdin!‖―Hayır--hayır, ben yapmadım!‖Ancak bu yalan Lily‘i ikna etmedi. Son bir yakıcı bakıĢın ardından, kız kardeĢinin peĢinden koĢmayabaĢladı ve Snape periĢan ve kafası karıĢmıĢ bir halde geride kaldı…
336. Ve sahne yeniden oluĢtu. Harry etrafına bakındı. Platform Dokuz Üç Çeyrek‘teydi ve Snape yanındaona aĢırı Ģekilde benzeyen cılız, sıska yüzlü, huysuz bakıĢlı bir kadına doğru hafifçe eğilmiĢ olarakduruyordu. Snape biraz ilerlerinde duran dört kiĢilik aileye bakıyordu. Ġki kız anne babalarından birazuzakta duruyorlardı. Lily kardeĢine yalvarıyor gibiydi. Harry dinleyebilmek için yakınlarına gitti.―…Üzgünüm, Tuney, üzgünüm! Dinle--‖ KardeĢinin elini yakaladı ve Petunia her ne kadar itmeyeçalıĢsa da sımsıkı tuttu. Belki de bir kez oraya gittiğimde--hayır, dinle, Tuney! Belki de orayagittiğimde, Profesör Dumbledore‘a uğrama ve onun fikrini değiĢtirmeye ikna etme Ģansım olur!‖―Ben--gitmek--falan--istemiyorum!‖ dedi Petunia ve elini sımsıkı tutan kız kardeĢinden kurtardı. ―Benimaptal bir Ģatoya gitmeyi istediğimi mi sanıyorsun ve orada bir--bir…‖Solgun gözleri platformda, sahiplerinin kollarında miyavlayan kedilerde, kanat çırpıp kafesleri içindenbirbirlerine öten baykuĢlarda, çoktan uzun siyah cüppelerini giymiĢ olan ve bavullarını kırmızıvagonlara yüklerken bir yandan yazın boyunca ayrı kalmanın ardından birbirlerini görmeninmutluluğuyla çığlıklar atan öğrencilerde dolandı.―--sen benim, bir--bir ucube olmak istediğimi mi sanıyorsun?‖Petunia sonunda kendini ondan kurtarmayı baĢardığında, Lily‘nin gözleri yaĢlarla doldu.―Ben bir ucube değilim,‖dedi Lily. ―Bu söylediğin korkunç bir Ģey.‖―Sonunda olacağın o,‖ dedi Petunia büyük bir iĢtahla. ―Ucubeler için özel bir okul. Sen ve Ģu Snapedenilen çocuk… tuhafsınız, siz ikiniz böylesiniz iĢte. Sizin normal insanlardan ayrılmanız iyi bir Ģey.Bizim güvenliğimiz için.‖Petunia içtenlik dolu bir zevkle platformu inceleyip bu sahneleri içlerine çeken ailesine bir göz attı.Sonra yeniden ablasına döndü, sesi alçak ve ateĢliydi.―Müdüre yazıp onun seni alması için yalvarırken oranın bir ucube okulu olduğunu düĢünmüyordunama.‖Petunia kırmızıya döndü.―Yalvarmak? Ben yalvarmadım!‖―Onun cevabını gördüm. Çok kibarcaydı.‖―Onu okumamalıydın--‖diye fısıldadı Petunia, ―o özel birĢeydi--nasıl yapabilirsin--?‖Lily, Snape‘in durduğu yere kaçamak bir bakıĢ atarak kendisini ele verdi.Petunia nefesini hızla içine çekti.―O çocuk buldu onu! Sen ve o, sinsi sinsi odamda dolaĢıyordunuz!‖―Hayır--dolaĢmıyorduk--‖Bu kez de Lily savunmaya geçmiĢti. ―Zarfı Severus gördü, bir Muggle‘ınHogwarts‘la temasa geçebileceğine inanmadı, hepsi bu! Diyor ki, postanede gizlice çalıĢan büyücülerolmalıymıĢ, böyle Ģeylere göz kulak--‖―Belli ki büyücüler burunlarını her Ģeye sokuyorlar!‖ dedi artık yüzünün rengi uçup gittiğinden solgungörünen Petunia. ―Ucube!‖diye parladı kardeĢine ve öfkeyle anne babasının dikildiği yere doğruyürüdü…Sahne yeniden eridi. Hogwarts Ekspresi çayırlardan tangırdayarak geçerken Snape koridor boyuncaaceleyle ilerliyordu. Çoktan okul cüppesini giymiĢti, bu belki de korkunç Muggle giysilerinden kurtulmakiçin ilk fırsatıydı. Sonunda bir grup oğlanın gürültülü bir Ģekilde konuĢtukları bir kompartımanın önündedurdu. Camın kenarındaki köĢede bir koltukta kamburlaĢmıĢ bir halde Lily oturuyordu, yüzünü pencerekenarına yaslamıĢtı.
337. Snape kompartıman kapısını iterek açtı ve Lily‘nin karĢısına oturdu. Lily ona Ģöyle bir baktı ve sonratekrar pencereden dıĢarı bakmaya baĢladı. Ağlıyordu.―Seninle konuĢmak istemiyorum,‖dedi sıkkın bir sesle.―Neden?‖―Tuney benden n-nefret ediyor. Çünkü Dumbledore‘dan gelen mektubu gördük.‖―Ne olmuĢ?‖Ona derin bir memnuniyetsizlik bakıĢı fırlattı.―O benim kızkardeĢim!‖―O sadece bir--‖ Son anda kendine hakim oldu; gözlerini kurulamakla fazlasıyla meĢgul olan Lilyfarkında değildi ve onu duymadı.―Ama biz gidiyoruz!‖ dedi Snape, sesindeki heyecanı gizlemeyi baĢaramayarak.―Hepsi bu! Hogwarts‘a gidiyoruz!‖Kız baĢıyla onayladı, gözlerini kurulayıp herĢeye rağmen yarım bir tebessüm etti.―Muhtemelen Slytherinli olacaksın,‖dedi Snape, onun birazcık da olsa neĢelendiğini görüncecesaretlenerek.―Slytherin?‖O noktaya kadar Lily‘e de Snape‘e de herhangi bir ilgi belirtisi göstermemesine rağmen duyduğukelime karĢısında etrafına bakan, kompartımanı paylaĢtıkları oğlanlardan birini, tamamıyla pencereönündeki ikiliye odaklanmıĢ olan kiĢiyi, babasını gördü: ince, Snape gibi siyah saçlı, ancaktanımlanamaz bir Ģekilde iyi bakıldığı ve çok sevildiği belli olan anlatılamaz bir havası vardı, ki buaĢikar bir Ģekilde Snape‘in sahip olmadığı bir Ģeydi. ―Kim Slytherin‘de olmak isterdi ki? Sanırım ben ayrılırdım, sen ayrılmaz mıydın?‖ diye sordu JameskarĢısındaki koltukta hayret içinde yayılarak oturan oğlana, Harry Sirius‘u hemen tanıdı. Siriusgülmüyordu.―Benim bütün ailem Slytherin‘di,‖ dedi.―Bak Ģu iĢe,‖dedi James, ―ben de senin fena görünmediğini düĢünmüĢtüm!‖Sirius sırıttı.―Belki ben geleneği bozarım. Elinde seçenek olsa sen nereye girerdin?‖James görünmez bir kılıcı çekiyormuĢ gibi yaptı.―Gryffindor, cesaretin kalplerde yaĢatıldığı yer! Tıpkı babam gibi.‖Snape kısık, küçümseyen bir ses çıkardı. James ona döndü.―Bununla ilgili bir sorunun mu var?‖―Hayır,‖ dedi Snape, ancak hafif dudak bükmesi tam tersini söylüyordu. ―Eğer zeki olmaktansa kaslıolmayı--‖
338. ―Peki sen nereye gitmeyi umuyorsun, görünüĢe göre sende her ikisi de yokken?‖diye araya girdiSirius. James kükreyerek güldü. Lily oldukça kızarmıĢ bir Ģekilde ayağa kalktı ve hoĢnutsuzluk içindebir James‘e bir Sirius‘a baktı.―Hadi Severus, gidip baĢka bir kompartıman bulalım.‖―Oooooo…‖James ve Sirius onun alçak sesini taklit ettiler; James önünden geçen Snape‘e çelme takmaya çalıĢtı.Kompartıman kapısı çarpılıp kapanırken ―GörüĢürüz, Sümsükus!‖diye sesi yükseldi.Ve sahne bir kez daha eriyip kayboldu…Harry bu kez kendini vermiĢ yüzlerin sıralandığı mumla aydınlatılmıĢ Bina masalarına doğru bakanSnape‘in hemen yanında duruyordu. Ve Profesör McGonagall dedi ki, ―Evans, Lily!‖Annesinin titreyen bacaklarla yürüyüp zayıf görünüĢlü tabureye oturmasını izledi. ProfesörMcGonagall Seçmen ġapkayı onun baĢına yerleĢtirdi ve Ģapka koyu kırmızı kafaya dokunduktan dahabir saniye geçti ki haykırdı,―Gryffindor!‖Harry Snape‘in hafifçe inlediğini duydu. Lily Ģapkayı çıkarttı, Profesör McGonagall‘a verdi vealkıĢlayan Griffindor‘lara doğru aceleyle yürüdü, ancak geçerken Snape‘e bir bakıĢ attığında yüzündehafif üzgün bir gülümseyiĢ vardı.Harry Sirius‘un ona yer açmak için kenara kaydığını gördü. Kız ona bir bakıĢ attı, onu trenden tanımıĢgibi göründü ve kollarını kavuĢturup ona sırtını döndü.Listenin okunması devam etti. Harry Lupin, Pettigrew ve babasının da Griffindor masasındaki Lily veSirius‘a katıldıklarını gördü. Sonunda seçilmek için sadece bir düzine kadar öğrenci kaldığındaProfesör McGonagall Snape‘i çağırdı.Harry onunla tabureye kadar yürüdü ve Ģapkanın baĢına yerleĢtirilmesini izledi. ―Slytherin!‖ diyehaykırdı Seçmen ġapka.Ve Severus Snape Lily‘den uzağa, Salon‘un diğer tarafınına doğru yürüdü, orda aralarında göğsündebir Öğrenci BaĢkanı rozetinin parlamakta olduğu ve Snape yanına otururken sırtına hafifçe vuranLucius Malfoy‘un da bulunduğu bir kalabalık neĢeyle alkıĢlıyordu…Ve sahne değiĢti…Lily ve Snape Ģatonun çimenlerinde yürüyor, belli ki tartıĢıyorlardı. Harry onları yakalayıpdinleyebilmek için acele etti. Onlara ulaĢtığında ikisinin de ne kadar uzamıĢ olduklarını fark etti.Seçmelerden sonra birkaç yıl geçmiĢ gibiydi.―…arkadaĢ olduğumuzu düĢünmüĢtüm?‖diyordu Snape, ―Yakın arkadaĢ?‖―Öyleyiz, Sev, ama etrafta birlikte takıldığın insanların bazılarını sevmiyorum! Üzgünüm ama Avery veMulciber‘den nefret ediyorum! Mulciber! Onda ne buluyorsun Sev, o tüyler ürpertici! Mary McDonald‘ageçen gün ne yapmaya kalkıĢtı biliyor musun?‖Lily bir sütuna uzanıp ona sırtını dayadı ve onun zayıf, solgun yüzüne baktı.―O bir Ģey değildi,‖ dedi Snape. ―Bir eğlenceydi, hepsi bu--‖―Kara büyüydü ve bunun komik olduğunu düĢünüyorsan--‖―Peki, Potter ve arkadaĢlarının yaptıklarına ne demeli?‖ diye sordu Snape.
339. Bunu söylerken rengi tekrar uçup gitti, görünüĢe göre içerlediğini ört bas edememiĢti.―Potter ne yapmıĢ?‖ dedi Lily.―Geceleri sinsi sinsi dolaĢıyorlar. O Lupin‘de garip birĢeyler var. Nereye gidip duruyor?‖―O hasta,‖dedi Lily, ―Onun rahatsız olduğunu söylüyorlar--‖―Her ay dolunayda mı?‖dedi Snape.―Teorini biliyorum,‖ dedi Lily, sesi soğuk çıkmıĢtı. ―Bu arada onlara neden bu kadar takmıĢdurumdasın? Geceleri ne yaptıklarını neden umursuyorsun?‖―Sadece sana onların herkesin sandığı kadar muhteĢem olmadıklarını göstermeye çalıĢıyorum.‖BakıĢlarındaki yoğunluk karĢısında kız kızardı.―En azından karanlık büyü kullanmıyorlar.‖ Sesini alçalttı. ―Gerçekten nankör davranıyorsun. O gecene olduğunu duydum. Sinsice Bağıran Baraka‘daki tünele gitmiĢsin ve aĢağıdaki her neyse JamesPotter seni kurtarmıĢ--‖Snape‘in bütün yüzü buruĢtu ve ĢaĢkınlık ve öfkeyle karmakarıĢık oldu, ―KurtarmıĢ? KurtarmıĢ?Kahramanı oynadığını falan mı düĢünüyorsun? Kendi postunu ve arkadaĢlarınınkini kurtarıyordu! Senhiç—sana, sana müsaade etmeyeceğim --‖―Müsaade etmek? Müsaade?‖Lily‘nin parlak yeĢil gözleri keskindi. Snape aynı yere geri dönmüĢtü.―Bunu demek istemedim--sadece seni kandırmalarını istemiyorum—o seni arzuluyor, James Potterseni arzuluyor!‖ Kelimeler içinden isteği dıĢında çekiliyormuĢ gibiydi. ―Ve o…herkes onun… yüceQuidditch kahramanı olduğunu düĢünüor… ama değil--‖Snape‘in sertliği ve hoĢnutsuzluğu onu tutarsız gösteriyordu ve Lily‘nin kaĢları alnında doğru dahahavaya kalkıyordu.―James Potter‘ın kendini beğenmiĢ bir gıcık olduğunu biliyorum,‖ dedi Snape‘in sözünü keserek.―Bunu bana söylemene gerek yok. Ama Mulciber ve Avery‘nin mizaçları kötü. Kötü, Sev. Onlarla nasılarkadaĢ olduğunu anlayamıyorum.‖ Harry Snape‘in Mulciber hakkındaki kınamaları duyduğundanĢüpheliydi. Onun James Potter‘a hakaret ettiğini duyduğu anda bütün vüdunu rahatlamıĢtı ve birlikteileri yürürlerken Snape‘in adımlarında yeni bir gevĢeklik vardı…Ve sahne eridi…Harry Snape‘in Karanlık Sanatlara KarĢı Savunma S.B.D.‘sinin ardından Büyük Salon‘u terk etmesiniizledi, dolaĢarak Ģatodan uzaklara ve yanlıĢlıkla James, Sirius, Lupin ve Petttigrew‘un bir kayınağacının altında oturdukları noktaya yakın bir yerlere varmasını izledi. Ancak Harry bu kez mesafesinikorudu, çünkü James‘in Severus‘ı havaya kaldırıp alay edeceğini biliyordu; ne olduğunu ve söylediğinibiliyordu ve bunları duymak ona zevk vermiyordu… Lily‘nin de gruba katılıp Snape‘i savunduğunugördü. Uzaktan Snape‘in küçük düĢmüĢlük ve öfkeyle o affedilmez kelimeyi bağırdığını duydu:―Bulanık.‖Sahne eridi…―Üzgünüm.‖―Ġlgilenmiyorum.‖―Üzgünüm!‖
340. ―Nefesini boĢa harcama.‖Gece vaktiydi.Lily üzerinde geceliğiyle Griffindor Kulesi‘nin giriĢindeki ġiĢman Hanım‘ın portesi önünde kollarınıönünde kavuĢturarak duruyordu.―Sırf Mary bana burada uyuyacağın konusunda tehditler savurduğunu söylediği için geldim.‖―Uyuyacaktım. Yapardım. Sana asla Bulanık demek istemedim, sadece ağzımdan kaç--‖―Ağzından kaçtı?‖ Lily‘nin sesinde en ufak bir acıma yoktu. ―Artık çok geç. Seni yıllardır defalarcabağıĢladım. ArkadaĢlarımın hiçbiri seninle konuĢmama anlam bile vermiyor. Senle ve senin Ģu değerliküçük Ölüm Yiyen arkadaĢlarınla--görüyorsun ya, bunu kendin bile inkâr etmiyorsun! Kendinin de neolmaya doğru gittiğini inkar etmiyorsun! Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen‘e katılmak için sabırsızlanıyorsun,değil mi?‖Snape, ağzını açtı ancak hiçbir Ģey demeden kapattı.―Artık daha fazla rol yapamam. Sen yolunu seçtin, ben de kendiminkini.‖―Hayır--dinle, ben istememiĢtim--‖―—bana Bulanık demeyimi? Ama sen bütün Muggle doğumluları böyle çağırıyorsun Severus. Benimneden farkım olsun ki?‖O konuĢmanın eĢiğinde mücadele ediyormuĢ gibi göründü ancak Lily yüzünde hor gören bir ifadeyledöndü ve portre deliğinden tırmandı…Koridor eridi ve sahne yeniden oluĢmadan önce biraz daha fazla zaman geçti: Harry‘ninetrafındankilerkatılaĢana kadar değiĢen Ģekiller ve renkler arasında havada uçuyormuĢ gibi oldu ve sonundaayakları karanlıkta soğuk ve terk edilmiĢ gibi görünen, rüzgarın birkaç yapraksız ağacın dallarıarasında ıslık çaldığı bir tepeye değdi. YetiĢkin Snape sık sık nefes alarak elinde asasını sıkıca tutmuĢbir Ģekilde birini ya da birĢeyleri bekliyormuĢ gibi döndü… Korkusu Harry‘e de bulaĢmıĢ gibiydi,kendisinin zarar göremeyeceğini bilmesine rağmen o da Snape‘in neyi beklediğini görmek istercesineomzunun üzerinden bir göz attı—Sonra nedensiz, çentikli bir beyaz ıĢık havada uçarak belirdi. Harry ĢimĢek çaktığını düĢündü ancakSnape‘in asası fırlamıĢtı ve o dizlerinin üzerine düĢmüĢtü.―Beni öldürme!‖―Amacım bu değildi.‖Dumbledore‘un cisimlenmesinin çıkardığı ses dalların arasındaki rüzgar tarafından bastırılmıĢtı.Snape‘in cüppesi bir kırbaç gibi sallanıyordu ve asadan çıkan ıĢıkta yüzü aydınlanmıĢken onunönünde dikildi.―Pekala Severus? Lord Voldemort‘un bana mesajı ne?‖―Hayır--mesaj yok--ben kendi isteğimle buraya geldim!‖Snape ellerini büküyordu. Düzensiz bir biçimde yayılan saçları, etrafında uçuĢurken biraz deli gibigörünüyordu.―Ben--ben buraya bir uyarı--hayır, bir rica için geldim--lütfen--‖Dumbledore asasını Ģaklattı. Yapraklar ve otlar gece içinde etraflarında uçuĢsa da artık tepenin onoktasında, Snape‘le yüzyüze durdukları o yerde, baĢka hiçbir ses çıkmadı.
341. ―Bir Ölüm Yiyen‘in benden ne gibi bir isteği olabilir ki?‖―Ke--Kehanet… tahminler…Trelawney…‖―Ah, evet,‖ dedi Dumbledore. ―Lord Voldemort‘a ne kadarını yetiĢtirdin?‖―HerĢeyi--duyduğum herĢeyi!‖ dedi Snape. ―Bu nedenle--bu yüzden-- kehanetin Lily Evans anlamınageldiğini düĢündü!‖―Kehanet bir kadından bahsetmiyordu,‖ dedi Dumbledore. ―Temmuz‘un sonlarında doğan bir erkekçocuğundan bahsediyordu--‖―Ne demek istediğimi biliyorsun! O bunun onun oğlu demek olduğunu düĢünüyor, onu avlayacak--hepsini öldürecek--‖―Eğer o senin için bu kadar değerliyse,‖ dedi Dumbeldore, ―eminim Lord Voldemort onun canını, seniniçin bağıĢlayacaktır? Oğluna karĢılık annesi merhamet dileyemez misin?‖―Ona--ona sordum--‖―Beni iğrendiriyorsun,‖ dedi Dumbledore, Harry onun sesinde daha önce hiç bu kadar saygısız bir tongörmemiĢti. Snape, biraz büzülmüĢ gibi görünüyordu. ―Öyleyse senin umrunda değil demek, kocasınınve oğlunun öldürülmesi? Sen istediğini aldıktan sonra onlar ölse de olur?‖Snape hiçbir Ģey demeden sadece Dumbledore‘a baktı.―Hepsini gizle, o zaman,‖ dedi çatlak sesle. ―Onu--hepsini--koru. Lütfen.‖―Peki sen karĢılığından ne vereceksin Severus?‖―Kar-karĢılığında?‖ Snape Dumbledore‘a ağzı açık bakakaldı, Harry bir an için onun protestoedeceğini düĢündü ama uzun bir anın ardından ―HiçbirĢey.‖ dedi.Tepe soluklaĢtı ve Harry bir Ģeyin yaralı bir hayvan kadar korkunç bir ses çıkarmakta olduğuDumbledore‘un odasında ayağa kalktı. Snape bir sandalyeye yığılmıĢ gibi görünüyordu veDumbledore acımasız bir ifadeyle tepesinde dikiliyordu. Birkaç dakika sonra Snape yüzünü kaldırdı,sanki o tepeden bu zamana yüz yıllar boyunca ıstırap içinde yaĢamıĢ bir adam gibi görünüyordu.―Ben… DüĢünmüĢtüm ki… Onları… Koruyacağını…‖―O ve James yanlıĢ kiĢiye güvendiler,‖ dedi Dumbledore.―Tıpkı senin gibi Severus. Lord Voldemort‘un onun canını bağıĢlayacağını ummuyor muydun?‖Snape hafifce nefes alıyordu.―Oğlu yaĢıyor,‖ dedi Dumbledore.Snape bıktırıcı bir sineği kovmak ister gibi baĢını hafifçe silkeledi.―Oğlu hayatta. Kesinlikle onun gözlerini almıĢ, kesinlikle. Lily Evans‘ın gözlerinin Ģeklini ve renginihatırlıyorsundur, eminimki?‖―YAPMA!‖diye böğürdü Snape. ―O gitti…öldü…‖―Bu vicdan azabı mı Severus?‖―KeĢke…keĢke ben ölmüĢ olsaydım…‖
342. ―Bunun kime ne faydası olurdu?‖ dedi Dumbledore soğuk soğuk. ―Eğer Lily Evans‘ı seviyorduysan,onu gerçekten sevmiĢtiysen, önündeki yol gayet açık.‖Snape bir acı sisinin içinden bakıyormuĢ gibiydi, sanki Dumbeldore‘un sözlerinin ona ulaĢması zamanalıyordu.―Ne--ne demek istiyorsun?‖―Onun neden ve nasıl öldüğünü biliyorsun. Bunun boĢ yere olmadığından emin ol. Lily‘nin oğlunukorumama yardımcı ol.‖―Onun korumaya ihtiyacı yok. Karanlık Lord gitti--‖―Karanlık Lord geri dönecek ve Harry Potter o zaman korkunç bir tehlikenin içinde olacak.‖Uzun bir duraklama oldu ve Snape yavaĢça kontrolünü geri kazanıp nefesini topladi. SonundakonuĢtu, ―Pekala. Pekala. Ancak asla--asla Dumbledore, söylemeyeceksin! Bu ikimizin arasındaolmalı! Yemin et! Bunu kaldıramam… özellikle de Potter‘ın oğlunu… Sözünü istiyorum!‖―Söz, Severus, senin iyiliğini asla çıkarmayacağım‖ diye iç çekti Dumbledore, Snape‘in haĢin vekederli yüzüne bakarak. ―Eğer ısrar ediyorsan…‖Ofis kayboldu ancak anında tekrar belirdi. Snape Dumbledore‘un önünde bir aĢağı bir yukarı odayıturluyordu.―--babası kadar vasat ve kendini beğenmiĢ, ısrarlı bir kural yıkıcı, kendisinin ünlü bulmaktan hoĢnut,ilgi meraklısı ve küstah--‖―Sen görmek istediğin Ģeyi görüyorsun, Severus,‖ dedi Dumbledore gözlerini Bugünkü BiçimDeğiĢtirme‘nin bir kopyasından kaldırmadan. ―Diğer öğretmenler oğlanın alçak gönüllü, cana yakın vemakul derecede yetenekli olduğunu söylüyor. Ben de kiĢisel olarak onun cazip bir çocuk olduğunudüĢünüyorum.‖Dumbledore sayfayı çevirdi ve yine bakmaksızın konuĢtu, ―Quirrell‘a göz kulak oluyorsun, değil mi?‖Renkler fırıl fırıl döndü ve herĢey karardı, Snape ve Dumbledore fonda Noel Balosu‘nun sonkatılımcıları da yürüyerek yataklarına giderken aralarında kısa bir mesafeyle giriĢ salonun duruyordu.―Ee?‖diye mırıldandı Dumbledore.―Karkaroff‘un iĢareti de karardı. Panikliyor, hak ettiği cezadan korkuyor; Karanlık Lord‘un düĢüĢündensonra Bakanlığa ne kadar yardımcı olduğunu biliyorsun.‖ Snape Dumbeldore‘un eğri burnununprofiline doğru baktı. ―Karkaroff iĢaret yanarsa kaçmaya niyetleniyor.‖―Öyle mi?‖ dedi Dumbledore hafif bir sesle, Fleur Delacour ve Roger Daviers kıkırdayarak arazidengeliyordu. ―Ve sen de ona katılmaya imreniyorsun?‖―Hayır,‖ dedi Snape,kara gözleri Fleur ve Roger‘ın uzaklaĢan figürleri üzerinde. ―Ben öyle korkakdeğilim.‖―Hayır,‖ diye katıldı Dumbledore. ―Igor Karkaroff‘tan daha cesur bir adamsın. Bilirsin, bazendüĢünüyorum da fazka erken yargıya varıyoruz…‖Ve ıstırap çekiyormuĢ gibi görünen Snape‘i bırakarak yürüyüp gitti…Ve Harry bir kez daha Dumbledore‘un ofisindeydi. Gece yarısıydı, masasının arkasındaki taht gibisandalyede hafifçe eğilmiĢ olan Dumbledore yarı uykulu görünüyordu. Sağ eli yana sarkmıĢtı,kararmıĢ ve yanmıĢ görünüyordu. Snape sol eliyle yoğun altın bir iksir olan kadehi Dumbledore‘unağzına devirirken diğeriyle asasını bileğe değdirerek büyüler mırıldanıyordu. Bir ya da iki dakika sonra,Dumbledore‘un gözkapakları titreyerek açıldı.
343. ―Neden,‖ dedi Snape giriĢ yapmaksızın. ―neden o yüzüğü taktın? Üzerinde bir lanet varmıĢ, eminimsen de fark etmiĢsindir. Neden ona dokundun?‖Marvolo Gaunt‘un yüzünü Dumbledore‘un önünde masanın üzerinde duruyordu. ÇatlamıĢtı ve onunda önünde Griffindor‘un kılıcı duruyordu.Dumbledore yüzünü buruĢturdu.―Ben…aptallık ettim. Fazlasıyla ayartıldım …‖―Ne tarafından ayartıldın?‖Dumbledore cevap vermedi.―Buraya dönmeyi baĢarman bile bir mucize!‖ Snape‘in sesi öfkeliydi. Bu yüzükte anormal derecedegüçlü bir lanet var, ki içerdiği Ģeyin sadece bu olduğunu umalım; elindeki laneti bir süreliğineyakaladım ta ki--‖Dumbledore kararmıĢ ve iĢe yaramaz elini kaldırdı, ve bir antikaya bakıyormuĢ gibi bir ilgiyle onuinceledi.―Ġyi iĢ çıkardın, Severus. Sence ne kadar zamanım var?‖Dumbledore‘un sesi sohbet ediyormuĢ gibiydi; sanki hava tahminlerini sormuĢtu. Snape duraksadı vesonra konuĢtu, ―Bunu söyleyemem. Belki bir yıl. Bu tip bir büyü sonsuza kadar durdurulamaz. Aslınabakarsan yayılacaktır, bu zamanla güçlenecek bir tür büyü.‖Dumbledore gülümsedi. Bir yıldan daha kısa bir süre yaĢayacağı haberi onu ne rahatsız etmiĢ ne deendiĢelendirmiĢti.―Ben çok ĢanĢlıyım, sen yanımda olduğun için son derece Ģanslıyım, Severus.‖―Beni biraz daha erken çağırsaydın, sana daha fazla zaman kazandırabilirdim!‖ dedi Snape öfkeyle.KırılmıĢ yüzüğe ve kılıca baktı. ―Yüzüğü kırmanın laneti kaldıracağını mı düĢündün?‖―Onun gibi bir Ģey…Ģüphe yok ki,çıldırmıĢ olmalıydım…‖ dedi Dumbledore. Biraz çabaylasandalyesinde dikleĢti. ―Aslında, bu hatalar ileride daha fazla sorun yaratacak.‖Snape tamamıyla kafası karıĢmıĢ görünüyordu. Dumbledore gülümsedi.―Ben Lord Voldemort‘un çevremde oluĢturduğu plana göre hareket ediyorum. Zavallı oğlan Malfoy‘abeni öldürtme planlarında.‖Snape, Harry‘nin sık sık yaptığı gibi Dumbledore‘un karĢısındaki sandalyeye oturdu. Harry onunDumbledore‘un lanetli eli hakkında daha fazla konuĢmak istediğini görebiliyordu ancak diğeri konuyudaha fazla uzatmayı nazikçe reddetti. Snape kaĢlarını çatarak konuĢtu, Karanlık Lord, Draco‘nunbaĢarmasını beklemiyor. Bu Lucius‘un son zamanlardaki çuvallamalarının bariz bir cezası. OnunbaĢarısız olarak faturasını ödemesini seyretmek Draco‘nun ailesine yavaĢ yavaĢ yapılan bir iĢkence.‖―Kısacası, oğlana tıpkı bana olduğu gibi bir ölüm cezası bildirildi.‖dedi Dumbledore. ―ġimdi, iĢin doğalhalefini düĢünmeliyim, Draco baĢarısız olursa sen yapar mısın?‖Kısa bir duraklama oldu.―Ki bence, bu da Karanlık Lord‘un planladığı Ģey.‖―Lord Voldemort, yakın gelecekte Hogwarts‘ta bir ajana ihtiyacının kalmayacağı bir zamanıngeleceğini mi öngörüyor?‖
344. ―Okulun eninde sonunda kendi elinde olacağına inanıyor, evet.‖―Peki ya onun eline düĢerse,‖dedi Dumbledore neredeyse bir fısıltıyla, ―Hogwarts‘taki öğrencilerikorumak için bütün gücünle mücadele edeceğine dair bana söz veriyorsun?‖Snape sertçe baĢıyla onayladı.―Güzel. Öyleyse. Önceliğin Draco‘nun neyin peĢinde olduğunu bulman. KorkmuĢ genç bir çocuketrafındakilere olduğu kadar kendisine de zararlıdır. Ona yardım ve akıl teklif et, kabul edecektir, seniseviyor--‖―—babası iltimasını kaybettiğinden beri daha az. Draco beni suçluyor, benim zorla Lucius‘un yerinialmam gerektiğini düĢünüyor.‖―Her neyse, sen dene. Ben kendimden ziyade oğlanın döndüreceği dolapların tesadüfî kurbanları içinendiĢeleniyorum. Sonunda, tabi ki, onu Lord Voldemort‘un gazabından kurtarmak için yapacak tekbirĢeyimiz olacak.‖Snape‘in kaĢları havaya kalktı, sorarken sesi alaylıydı. ―Ne yani sen öldürmesine izin vermeye miniyetlisin?‖―Tam olarak değil. Beni sen öldürmelisin.‖Sadece garip bir tıkırtıyla bozulan uzun bir sessizlik oldu. Anka kuĢu bir miktar kemiği kemiriyordu.―Bunu Ģimdi yapmamı ister misin?‖diye sordu Snape, sesinde derin bir ironi vardı.―Yoksa mezar taĢı yazısını yazdırmak için birkaç dakika ister misin?‖―Ah, hemen Ģimdi değil,‖ dedi Dumbledore gülümseyerek. ―Sanırım o an gelecek, kendiliğindengeliĢecektir. Bu gece olanlara bakılırsa,‖ diye kurumuĢ elini iĢaret etti, ―bir sene içinde gerçekleĢecek.‖―Eğer ölmeyi umursamıyorsan,‖ dedi Snape sert sert, ―neden Draco‘nun yapmasına izin vermiyorsun?‖―O oğlanın ruhu henüz o kadar hasar almadı,‖ dedi Dumbledore. ―Buna ben sebep olamam.‖―Peki ya benim ruhum Dumbledore? Benimki?‖―YaĢlı bir adamı acı ve küçük düĢmekten kurtarmanın ruhuna zarar verip vermeyeceğini yalnızca senbilebilirsin,‖ dedi Dumbledore. ―Bu büyük iyiliği senden rica ediyorum, Severus, çünkü ChudleyCannon‘ların bu yılki ligde sonuncu bitireceklerini bildiğim kadar ölümün yaklaĢmakta olduğundan daeminim. Ġtiraf etmeliyim ki, çabuk ve acısız olmasını tercih ederim, uzatmalı ve karmakarıĢık bir halegelmesindense, mesela Greyback‘in de dahil olduğu bir tane gibi-Voldemort ‗un onu yenidençalıĢtırmaya baĢladığını duydum. Ya da yemeden önce yiyeceğiyle oynamayı seven sevgili Bellatrix.‖Ses tonu yumuĢaktı, ancak gözleri Snape‘inkileri deliyordu tıpkı Harry‘ninkileri de deldikleri gibi, sankibahsettikleri ruh ona görülebiliyormuĢ gibiydi. Sonunda Snape yine sertçe baĢıyla onayladı.Dumbledore tatmin olmuĢ görünüyordu.―TeĢekkürler, Severus…‖Ofis kayboldu, bu kez Snape ve Dumbledore alacakaranlıkta Ģatonun ıssız topraklarındageziniyorlardı.―Birlikte odaya kapandığınız bütün o akĢamlar boyunca Potter‘la ne yapıyorsunuz?‖ diye sordu Snapekabaca.Dumbledore bezmiĢ görünüyordu.
345. ―Neden? Ona daha fazla ceza vermeye çalıĢmayacaksın değil mi Severus? Oğlan sonunda cezaolmadığı zamandan daha fazlasını cezada geçirecek.‖―Yine babası--‖―BakıĢları belki ama en derin mizacı daha çok annesi gibi. Harry ile zaman geçiriyorum çünkü onunlatartıĢmam gereken Ģeyler, çok geç olmadan ona aktarmam gereken bilgiler var.‖―Bilgiler,‖ diye tekrarladı Snape. ―Ona güveniyorsun… Bana güvenmiyorsun.‖―Bu güven meselesi değil. Benim, ikimizin de bildiği gibi, kısıtlı zamanım var. Oğlana yapması gerekenĢeyi yapabilmesi için yeterli bilgiyi vermek zorundayım.‖―Peki ben neden aynı bilgiye sahip olamıyorum?‖―Bütün sırlarımı tek bir sepete koymamayı tercih ederim, özellikle de o sepet Lord Voldemort‘un sağkolu olarak onunla fazlaca zaman geçiriyorsa.‖―Bunu senin emirlerin yüzünden yapıyorum!‖―Ve çok da iyi beceriyorsun. Sakın senin kendini attığın tehlikeyi azımsadığımı düĢünme, Severus.Voldemort‘a önemli bilgiymiĢ gibi görünen Ģeyleri verip asıl gerekenleri saklamayı becerebildiğin içinhiç kimseye değil, sana güvenirim.‖―Yine de Zihinbendi beceremeyen, sihir gücü vasat olan, ve Karanlık Lord‘un zihnine direk birbağlantısı bulunan bir çocuğa açık veriyorsun!‖―Voldemort o bağlantıdan korkuyor,‖dedi Dumbledore. ―Harry‘nin zihnini paylaĢmanın gerçekte nasılbir Ģey olduğuna dair ufak bir tat alalı daha çok uzun zaman olmadı. Bu onun daha önce tatmadığıkadar büyük bir acıydı. Bir daha Harry‘e hükmetmeye çalıĢamayacak, bundan eminim. En azından buĢekilde.‖―Anlamıyorum.‖―Lord Voldemort‘un ruhu, sakatlanmıĢ haliyle, Harry‘ninki gibi ruhla yakın teması kaldıramaz. DonmuĢçelikteki dil, ateĢteki bir beden--‖―Ruhlar? Bahsettiğimiz Ģey zihinlerdi!‖―Harry ve Voldemort‘un olayında, birinden konuĢmak diğerinden bahsetmekle aynı Ģeydir.‖Dumbledore yalnız olduklarından emin olmak için etrafına bir göz attı. Artık Yasak Ormanyakınlarındaydılar, ancak çevrede kimseye ait en ufak bir iz yoktu.―Sen beni öldürdükten sonra, Severus--‖―Bana herĢeyi anlatmayı reddediyorsun, ancak yine de bu küçük hizmeti benden bekliyorsun!‖ diyehırladı Snape, Ģimdi sıska yüzde gerçek bir öfke patlak vermiĢti. ―Sanki anlaĢma olmuĢ gibi kabulediyorsun Dumbledore! Belki ben fikrimi değiĢtirdim!‖―Bana söz verdin, Severus. Ve bana borçlu olduğun hizmetlerden bahsederken, genç SlytherinarkadaĢına göz kulak olmayı kabul ettiğini düĢünüyordum?‖Snape kızgın ve isyankar görünüyordu. Dumbledore iç çekti.―Bu gece ofisime gel, Severus, saat onbirde, böylece sana hiç güvenmediğimden bir daha Ģikâyetetmezsin…‖Tekrar Dumbledore‘un ofisindelerdi, Dumbledore sessizce oturan Snape‘in etrafında konuĢarakyürürken pencereler karanlık, Fawkes sessizdi.
346. ―Harry son ana kadar, gerçekten gerekli olana kadar bilmemeli, yoksa yapması gereken Ģeyi yapacakgücü nasıl bulabilir?‖―Ne yapması gerekiyor?‖―Bu Harry ile benim aramda. ġimdi iyi dinle, Severus. Bir an gelecek ki-benim ölümümden sonra-tartıĢma benimle, sözümü kesme! Lord Voldemort‘un yılanının hayatından endiĢe duyduğu bir zamangelecek.‖―Nagini‘nin mi?‖ Snape ĢaĢırmıĢ görünüyordu.―Kesinlikle. Eğer Lord Voldemort bir gün onu emirlerini yerine getirmek üzere salmayı bırakırsa ve onusihirli bir korumanın altında güvende bekletmeye baĢlarsa, sanırım ancak o zaman Harry‘esöylemenin vakti gelmiĢtir.‖―Ne söylemenin?‖Dumbledore derin bir nefes aldı ve gözlerini kapattı.―Ona de ki, Lord Voldemort‘un onu öldürmeye çalıĢtığı akĢam, Lily kendi hayatını ikisi arasına birkalkan gibi koyduğunda, Öldüren Lanet Lord Voldemort‘a geri tepti ve Voldemort‘un ruhunun bir kısmıkalanından ayrılarak kendisini yıkılan binada hayatta kalan tek kiĢinin ruhunun bir yerlerine kilitledi.Lord Voldemort‘un bir kısmı Harry‘nin içinde yaĢıyor ki bu da ona yılanlarla konuĢabilme yeteneğiveriyor ve de Lord Voldemort‘un zihniyle onun nasıl olduğunu hiç anlayamadığı bir bağlantı sağlıyor.Ve Voldemort‘un fark edemediği bu ruh parçası Harry‘nin içinde güvende olduğu sürece LordVoldemort ölemez.‖Harry iki adamı çok uzun bir tünelin sonundan izliyormuĢ gibiydi, sesleri garip bir Ģekilde kulaklarındaçınlıyordu.―Yani oğlan… oğlan ölmeli mi?‖ diye sordu Snape sükunetle.―Ve bunu Voldemort‘un kendisi yapmak zorunda, Severus. Bu zorunlu.‖Yine uzun bir sessizlik. Sonunda Snape konuĢtu: ―DüĢünmüĢtüm ki…bunca yıl boyunca…onu sırfonun için koruduğumuzu düĢünmüĢtüm. Lily için.‖―Onu koruduk çünkü ona öğretmemiz, onu yetiĢtirmemiz ve gücünü kazanmasına yardım etmemizgerekiyordu.‖ dedi Dumbledore, gözleri hala sımsıkı kapalıydı.―Bu arada, aralarındaki bağlantı parazitli de olsa giderek güçleniyor. Bazen bundan kendisinin bileĢüphelendiğini düĢünüyorum. Eğer onu tanıyorsam, iĢleri öyle bir ayarlardı ki kendi ölümüylekarĢılaĢmayı göze aldığında, bu Voldemort‘un da sonu demek olurdu.‖Dumbledore gözlerini açtı. Snape dehĢete düĢmüĢ görünüyordu.―Onu sırf doğru zamanda ölebilsin diye mi hayatta tuttun?‖―ġaĢırma Severus. Bu zamana kadar kaç adam ve kadının ölümünü seyrettin?‖―Son zamanlarda, sadece hayatını kurtaramadıklarımın,‖ dedi Snape. Ayağa kalktı. ―Beni kullandın.‖―Ne gibi?‖―Senin için ajanlık yaptım, yalan söyledim, kendimi hayati tehlikelere attım. HerĢey Lily Potter‘ınoğlunu korumak içindi. ġimdi bana onu kurbanlık koyun gibi büyüttüğünü söylüyorsun--‖―Bu insana dokunuyor, Severus,‖ dedi Dumbledore ciddi bir ifadeyle. ―Tüm bunlardan sonra Harry‘iönemsediğin için mi değiĢtin?‖
347. ―Onu mu?‖ diye bağırdı Snape. ―Expecto Patronum!‖Ve asasının ucundan gümüĢ bir ceylan fırladı. Ofisin zeminine düĢtü, ofisi sekerek geçti vepencereden dıĢarı süzüldü. Dumbledore onun uçarak uzaklaĢmasını izledi, gümüĢü ıĢıltı solupkaybolduğunda gözleri yaĢlarla dolu olarak Snape‘e döndü.―Bunca zaman sonra bile mi?‖―Her zaman,‖ dedi Snape.Ve sahne değiĢti. Bu kez Harry Snape‘in masasının arkasındaki Dumbledore portresiyle konuĢtuğunugördü.―Voldemort‘a Harry‘nin teyzesi ve eniĢtesinin evinden ayrılıĢının kesin tarihini vereceksin,‖ dediDumbeldore. Bunu yapmamak Ģüphe uyandırır, Voldemort sana inanıyorken onu iyi bilgilendir. Ancak,bence Harry‘nin güvenliğini sağlayacak olan kopyaları da doğru olarak kullanmalısın. Munmakzorunda kalırsan üstüne düĢeni iyi oynadığından emin ol… Senin mümkün olduğunca uzun bir süredaha Lord Voldemort‘un favorileri arasında kalacağını umuyorum, yoksa Hogwarts Carrowlarınmerhametine kalır…‖ġimdi de Snape tanıdık olmayan bir tavernada Mundungus‘la kafa kafaya vermiĢti, Mundungus‘unyüzü tuhaf Ģekilde boĢ görünüyordu, Snape konsantrasyonla kaĢlarını çatmıĢtı.―Zümrüdü Anka YoldaĢlığına,‖ diye mırıldandı Snape, ―kopyaları kullanmalarını önereceksin. Çok ÖzlüĠksir. Birbirinin aynısı Potterlar. Bu iĢe yarayabilecek tek Ģey. Bunları sana söylediğimi unut. Sankikendi fikrinmiĢ gibi söyle. Anlıyor musun?‖―Anladım,‖ dedi Mundungus, gözleri odaksız bir Ģekilde bakıyordu…Ve Harry berrak, karanlık bir gecede süpürgesinde uçmakta olan Snape‘in yanı baĢındaydı: Ona diğerkukuletalı Ölüm Yiyenler eĢlik ediyordu, önlerinde de Lupin ve aslında George olan bir Harry… BirÖlüm Yiyen Snape‘in önüne doğru hareketlendi ve asasını çekerek tam Lupin‘in sırtına niĢan aldı.―Sectumsempra!‖diye bağırdı Snape.Ancak Ölüm Yiyen‘in asa tutan eli hedeflenerek gönderilen büyü onu ıskaladı ve George‘un kulağınavurdu---Bir sonrakinde, Snape Sirius‘un eski yatak odasında diz çökmüĢtü. Elindeki Lily‘nin eski bir mektubunuokurken kanca burnundan aĢağıya yaĢlar süzülüyordu. Ġkinci sayfada yalnızca birkaç satır yazıyordu:ile arkadaĢ olabilirlermiĢ. Bence Gellert Grindelwald aklını kaçırmıĢ! Sevgilerimle,Lily.Snape, Lily‘nin imzasını taĢıyan sayfayı ve onun aĢkını alıp cüppesinin içine tıktı. Elinde tutmaktaolduğu fotoğrafı da yırttı ve James ile Harry‘nin olduğu parçayı çekmecelerin altına doğru atarakLily‘nin gülmekte olduğu kısmı aldı…Bu kez Phineas Nigellus aceleyle portresine geldiğinde Snape yeniden müdürün çalıĢma odasındaydı.―Müdürüm! Dean Ormanı‘nda kamp yapıyorlar! Bulanık---‖―O kelimeyi kullanma!‖―--Granger denilen kız efendim, çantasını açarken söyledi, ben de onu duydum!‖―Güzel. Çok güzel!‖ diye haykırdı Dumbledore‘un müdür sandalyesinin arkasında durmakta olanportresi. ―ġimdi, Severus, kılıç! Unutma ki o sadece ihtiyaç ve büyük kahramanlık anlarındaalınmalıdır--ve onu senin verdiğini bilmemeli! Eğer Voldemort Harry‘nin zihinin okur da ona yardımettiğini görürse--‖
348. ―Biliyorum,‖ dedi Snape kısaca. Dumbledore‘un portesine yaklaĢtı ve onu kenara itti. Tablonunsavrulup öne açılmasıyla ortaya çıkan oyukta saklanmıĢ olan Gryffindor kılıcını aldı.―Ve bana hala bu kılıcı Potter‘a vermenin neden bu kadar önemli olduğunu söylemeyecek misin?‖ dediSnape cüppesinin üzerine seyahat pelerinini atarken.―Hayır, sanmıyorum,‖ dedi Dumbledore‘un portresi. ―O onunla ne yapacağını bilir. Ve Severus, dikkatliol, George Weasley‘in kazasından sonra sana o kadar da nazik davranmayabilirler--‖Snape kapıda döndü.―Merak etme Dumbledore,‖ dedi soğuk soğuk. ―Bir planım var…‖Ve Snape odayı terk etti. Harry DüĢünseli‘nden dıĢarı çıktı, dakikalar sonra aynı halıyle döĢenmiĢyerde uzanıyordu; Snape sanki az önce o kapıyı kapatmıĢ gibiydi.
349. OTUZ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM TEKRAR ORMANEn sonunda, gerçek. Bir zamanlar zaferin sırlarını öğrendiğini sandığı ofisin tozlu halısında yüzü koyunbir Ģekilde yatan Harry artık kurtulmasına ümit verilmediğini anlamıĢtı. Onun iĢi Ölüm‘ün memnuniyetdolu kollarına sakince yürümekti. Yol boyunca, Voldemortu hayata bağlayan bağlardan geriyekalanları yok edecek, böylece en sonunda kendisini Voldemortun yoluna atabilecek ve kendinikorumak için asasını bile kaldırmayacaktı, son temiz bir Ģekilde gelecekti, ve Godrics Hollowdabitirilmesi gereken iĢ tamamlanmıĢ olacaktı. Ġkisi de yaĢamayacak, ikisi de kurtulamayacaktı.Harry göğsünde kalbinin Ģiddetle attığını hissediyordu. Ġçindeki ölüm korkusuna rağmen daha hızlıatması ve Harryi yiğitçe hayatta tutması ne kadar da garipti. Ama kalbi durmalıydı, ve yakındaduracaktı da. Onun atıĢ sayısı sınırlandırılmıĢtı. Harrynin ayağa kalkıp son kez Ģatoda yürüyerekbahçeye çıkması, oradan da ormana girmesine kadar geçen süre içerisinde kalbi daha kaç kereatacaktı?Harry yerde yatarken içinde haykıran cenaze davulu eĢliğinde bir dehĢet hissi üstünden akıp geçti.Ölmek acı verecek miydi? Böyle zamanlarda Harrynin tek düĢündüğü ölümün oluĢ anı ve ondan kaçıĢolmuĢtu, ölümün kendisini ise hiç düĢünmemiĢti: YaĢama isteği her zaman ölüm korkusundan çokdaha baskın olmuĢtu. Ama artık ölüm Harrynin karĢısına ondan kaçmayı deneyebileceği bir Ģekildedeğil Voldemortu alt etmesi için tek çözüm yolu Ģeklinde çıkmıĢtı. BitmiĢti, Harry bunu biliyordu, vegeriye kalan tek Ģey onun kendisiydi: ölüm.KeĢke Dört Numara Privet Drive‘ı son kez terk ettiği gece, asil anka tüyüne sahip asası onu kurtardığızaman ölmüĢ olsaydı! KeĢke Hedwig gibi ne olduğunu bile anlayamayacak kadar çabucak ölmüĢolsaydı! Ya da keĢke sevdiği birini kurtarmak için kendini o kiĢiye doğrultulan asanın önüne atsaydı...Artık anne-babasının ölümlerine bile imreniyordu. Kendi yok oluĢuna giden bu soğukkanlı yürüyüĢüyapmak için cesaretin farklı bir çeĢidi gerekecekti. Harry parmaklarının hafifçe titrediğini hissetti veonları kontrol etmek için çaba sarf etti, onu kimsenin görme ihtimali olmamasına rağmen; duvarlardakiportrelerin hepsi boĢtu.YavaĢça, çok yavaĢça, ayağa kalktı ve kalktığı gibi kendini daha canlı, yaĢayan bedenini ise hiçolmadığı kadar tetikte hissetti. Akıl, cesaret ve bağlılık dolu bir kalp, neden daha önce hiç kendisininasıl bir mucize olduğu konusunda takdir etmemiĢti? Ama hepsi gidecekti... ya da en azından o,bedeninden ayrılacaktı. Nefesi yavaĢça ve derinden geldi, ve ağzı ile boğazı tamamıyla kurudu, amagözleri de öyleydi.Dumbledoreun ihaneti hemen hemen hiçbir Ģeydi. Tabii ki de daha büyük bir plan vardı: Harry bunugöremeyerek budalaca davranmıĢtı, her Ģeyi Ģimdi anlıyordu. Dumbledoreun onu canlı görmekistemesi konusundaki tahminlerini hiç sorgulamamıĢtı. Artık yaĢam süresinin Hortkuluklar‘ın ne kadarsürede yok edildiğiyle bağlantılı olduğunu görebiliyordu. Dumbledore onları yok etme iĢini HarryebırakmıĢtı, ve o itaatkar bir Ģekilde sadece Voldemortu değil, kendisini de hayata bağlayan bağlarısöküp atmaya devam etmiĢti. Bu tehlikeli görevi, daha fazla hayatı harcamadan, zaten öldürülmek içiniĢaretlenmiĢ olan ve ölümü bir felaket değil de Voldemorta karĢı bir baĢka hamle olan bir çocuğavermek ne kadar da yalın, ne kadar da basitti.Ve Dumbledore Harrynin vazgeçmeyeceğini, sona doğru gitmeye devam edeceğini biliyordu, bu sonkendi sonu olsa bile, çünkü Harry kendisinin aslında ne olduğunu öğrenmek için baĢını belayasokmuĢtu, değil mi? Onu durdurmak için gereken gücün kendinde olduğunu keĢfeden Harrynin artıkbaĢka kimsenin kendisinin yüzünden ölmesine izin vermeyeceğini Voldemortun bildiği gibiDumbledore da biliyordu. Büyük Salonda ölü bir Ģekilde yatan Fredin, Lupinin ve Tonksungörüntüleri tekrardan Harrynin zihnine doluĢtular, ve Harry bir anlığına zorlukla nefes alabildi. Ölümsabırsızdı...Ama Dumbledore Harryi fazla abartmıĢtı. O baĢarısız olmuĢtu: Yılan yaĢıyordu. Harry öldürüldüktensonra bile Voldemortu dünyaya bağlayan Hortkuluklardan biri kalmıĢtı. Doğru, bu bir baĢkası için daha
350. kolay bir iĢ olacaktı. Harry bu iĢi kimin yapacağını merak etti... Ron ve Hermione ne yapılmasıgerektiğini biliyorlardı tabii ki de... Dumbledoreun, Harrynin sırlarını diğer ikisine açmasını istemesininnedeni de buydu... böylece eğer Harry yaĢam ömrünü biraz daha erkenden tamamlarsa Ron veHermione bayrağı devralabilirlerdi...Soğuk bir pencereye düĢen yağmur damlaları gibi, bu düĢünceler de ölmesi gerektiğiyle ilgili sugötürmez gerçeğin katı yüzeyine pat pat diye çarptılar. Ben ölmeliyim. Bu, sona ermeli.Ron ve Hermione ile aralarında sanki çok uzak bir ülkedeymiĢler gibi uzun bir mesafe vardı; Harryikisinden çok uzun zaman önce ayrılmıĢ gibi hissediyordu. Karar vermiĢti, hiçbir hoĢça kal ve hiçbiraçıklama olmayacaktı. Bu, beraber çıkamayacakları bir yolculuktu, ve ikisinin onu durdurma giriĢimlerideğerli zamanı harcamaktan baĢka bir iĢe yaramayacaktı. Harry on yedinci yaĢ gününde aldığıyıpranmıĢ altın kol saatine baktı. Voldemortun çocuğun teslim olması için verdiği bir saatin yaklaĢıkyarısı geçmiĢti.Harry ayağa kalktı. Kalbi, çılgına dönmüĢ bir kuĢ gibi kaburga kemiklerine doğru atıyordu. Belki geriyeaz bir zamanının kaldığını biliyordu, belki de sondan önce bir yaĢam süresi boyunca atması gerekenatıĢ sayısını tamamlama kararı almıĢtı. Harry ofis kapısını kapatırken arkasına bakmadı.ġato bomboĢtu. Harry birden kendisini, sanki çoktan ölmüĢ de Ģatoyu hayaletimsi bir süzülüĢlegeçiyormuĢ gibi hissetti. Portredeki insanlar hala çerçevelerinde değillerdi; tüm mekan ürkütücü birsessizlikteydi, sanki hepsinin can damarı ölülerin ve yas tutanların tıka basa doldurduğu BüyükSalonda yoğunlaĢmıĢtı.Harry Görünmezlik Pelerinini üstüne çekti, aĢağı katlara indi ve en sonunda giriĢ salonundaki mermerbasamaklara vardı. Belki içindeki küçücük bir parça fark edilmeyi, görülmeyi, durdurulmayı umuyordu,ama Pelerin her zamanki gibi, aĢılamazdı, kusursuzdu, ve Harry giriĢ kapısına kolaylıkla ulaĢtı.O anda Neville Harrynin yanından geçti. Bahçeden içeriye bir ceset taĢıyan iki kiĢiden biriydi. Harrycesede bir bakıĢ attı ve karnında bir baĢka donuk patlama daha hissetti: Collin Creevey, reĢitolmamasına rağmen Malfoy, Crabbe ve Goyleun yaptığı gibi peĢlerinden gizlice gelmiĢ olmalıydı.Ölmek için henüz çok küçüktü."Biliyor musun? Onu kendim taĢıyabilirim, Neville," dedi Oliver Wood, ve Collini itfaiyeci kavrayıĢı ileomzuna kaldırarak Büyük Salona taĢıdı.Neville bir süreliğine kapının gövdesine yaslandı ve elinin tersiyle alnını sildi. YaĢlı bir adam gibigözüküyordu. Ardından daha fazla cesedi geri almak için basamaklardan aĢağı inerek karanlığakarıĢtı.Harry Büyük Salonun giriĢine bir bakıĢ attı. Ġnsanlar etrafta dolaĢıyor, birbirlerini teselli etmeyeçalıĢıyor, içiyor, ölülerin önünde diz çöküyordu, ama Harry sevdiği insanlardan hiçbirini göremedi,Hermioneden, Rondan, Ginnyden, Weasleylerin herhangi birinden, ya da Lunadan bir iz yoktu.Harry onlara bir bakıĢ atmak için geriye kalan tüm zamanını verebileceğini düĢündü; fakat daha sonra,gözlerini onlardan ayırmaya gücü yetecek miydi? Böylesi daha iyiydi.Harry basamaklardan aĢağı indi ve karanlığa karıĢtı. YaklaĢık sabahın dördüydü, ve bahçedekiölümcül sessizlik Harrye sanki herkes nefesini tutuyormuĢ, ve onun yapması gerektiği Ģeyi yapıpyapmayacağını görmek için bekliyorlarmıĢ gibi hissettiriyordu.Harry, bir baĢka cesedin üzerine eğilmiĢ olan Nevillea doğru yürüdü."Neville.""Vay canına, Harry, nerdeyse kalp krizi geçirmeme neden olacaktın!"Harry Pelerini üstünden çekmiĢti: ĠĢi Ģansa bırakmama isteğinden doğan bu fikir ona durup dururkengelmiĢ."Tek baĢına nereye gidiyorsun?" diye sordu Neville Ģüpheyle.
351. "Planın bir parçası," dedi Harry. "Yapmam gereken bir Ģey var. Dinle --- Neville ---""Harry!" Neville aniden korkmuĢ bir Ģekilde baktı. "Harry, kendini teslim etmeyi düĢünmüyorsun değilmi?""Hayır," diye yalan söyledi Harry kolaylıkla. "Tabii ki de hayır... bu baĢka bir Ģey. Ama bir süreliğinegözden uzak olabilirim. Voldemotun yılanını biliyorsun değil mi Neville? Kocaman bir yılanı var...Nagini diye çağırır...""DuymuĢtum, evet... Eee?""O öldürülmeli. Ron ve Hermione bunu biliyor, ama bu Ģartlar altında onlar..."Bu ihtimalin korkunçluğu Harryi bir süre boğdu, konuĢmayı imkansız kıldı. Ama Harry kendine tekrarçeki düzen verdi: Bu çok önemliydi, Dumbledore gibi olmalıydı, soğukkanlılığını korumalı, görevidevam ettirecek yedeklerin olduğundan emin olmalıydı. Dumbledore Hortkuluklardan hala üç kiĢininhaberdar olduğu bilerek ölmüĢtü; Ģimdi Neville Harrynin yerini alacaktı: Bu sırrı bilen yine üç kiĢiolacaktı."Bu Ģartlar altında onlar --- meĢguller --- ve sen bu riski göze alarak ---""Yılanı mı öldüreceğim?""Yılanı öldüreceksin," diye tekrarladı Harry."Tamam Harry. Sen iyisin, değil mi?""Ben iyiyim. TeĢekkürler, Neville."Ama Neville Harry hareket etmeye yeltendiği anda çocuğun bileğini kavradı."Biz hepimiz savaĢmaya devam edeceğiz, Harry. Bunu biliyorsun değil mi?""Evet, ben ---"Boğucu his cümlenin sonunu yok etti; Harry devam edemedi. Neville ise bu durumu garip bulmuĢ gibigözükmüyordu. Harrynin omzuna hafifçe vurdu, ve onu serbest bıraktıktan sonra daha fazla cesetaramak için gözden kayboldu.Harry Pelerini tekrar üstüne örttü ve yürümeye devam etti. Birisi az ilerde, bahçe zeminindeyüzükoyun yatmıĢ bir Ģekilde duran bir baĢka kiĢinin üstüne eğilmiĢti. O kiĢinin Ginny olduğunuanladığında ondan sadece bir adım uzaklıktaydı.Harry son anda durabildi. Ginny annesini isteyen bir kızın önünde diz çökmüĢtü."Her Ģey yolunda," diyordu Ginny. "Sorun yok. Seni içeriye götüreceğiz.""Ama ben eve gitmek istiyorum," diye fısıldadı kız. "Artık savaĢmak istemiyorum!""Biliyorum," dedi Ginny, ve sesi çatladı. "Her Ģey yoluna girecek."Soğuk dalgacıklar Harrynin derisi üzerinde dalgalandı. Geceye doğru bağırmak, Ginnynin onun ordabir yerde olduğunu ve nereye gittiğini bilmesini istiyordu. Durdurulmak, sürüklene sürüklene gerigötürülmek, evine yollanmak istiyordu...Ginny Ģimdi yaralı kızın yanında diz çökmüĢ bir Ģekilde kızın elini tutuyordu. Harry muazzam birçabayla kendine hakim oldu. Yanlarından geçip giderken Ginnynin etrafına bakındığını gördüğünüdüĢündü, ve kızın yakınlarda birisinin yürüdüğünü görüp görmemiĢ olduğunu merak etti, ama HarrykonuĢmadı, ve arkasına bakmadı.
352. Hagridin kulübesi karanlığın içinde kocaman bir Ģekilde belirdi. Hiçbir ıĢık yoktu, Fangin kapıyıtırmalama sesi ya da hoĢnutlukla gürleyen havlaması yoktu. Hagride yapılan tüm o ziyaretler, ateĢinüstündeki bakır çaydanlıktan gelen ıĢıltı, kaya gibi sert kekler ve kocaman yiyecekler, Hagridin sakallıdevasa suratı, Ronun sümüklüböcek kusuĢu, ve Hermionenin Hagride Norberti kurtarması içinyardım etmesi...Harry yürümeye devam etti, en sonunda ormanın kıyısına vardı ve durdu.Bir ruh emici sürüsü ağaçların arasından süzülüyordu; Harry onların yaydığı soğuğu hissedebiliyordu,ve onların arasından güvenli bir Ģekilde geçebileceğinden emin değildi. Bir Patronus yaratmak içingücü kalmamıĢtı. Harry titremesine daha fazla engel olamadı. Bu kadar Ģeyden sonra ölmek bu kadarkolay olmamalıydı. Nefes aldığı her saniye, çimenin kokusu, yüzüne çarpan serin hava onun için çokkıymetliydi: Ġnsanların yılları ve yılları olduğunu, boĢa harcamak, geride bırakmak için birçokzamanlarının olduğunu ama Ģu an kendisinin her saniyeye sıkı sıkı tutunmak zorunda olduğunudüĢünmek. Aynı anda Harry devam edemeyeceğini de düĢünüyor ama etmesi gerektiğini de biliyordu.Uzun soluklu oyun sona ermiĢti, Snitch yakalanmıĢtı, göğü terk etmenin tam zamanıydı...Snitch. Harrynin zayıf parmakları bir anlığına boynundaki keseyle oynadı ve içindeki Snitchi çekipaldı.KapanıĢta açılırım.Harry hızla ve zorla nefes alarak Snitche baktı. ġu an zamanın mümkün olduğunca yavaĢ akmasınıistemesine rağmen zaman daha da hızlanmıĢ gibi gözüküyordu ve kavrama yetisi o kadar hızlanmıĢtıki sanki düĢünceleri atlaya atlaya ilerliyordu. Yakın olan buydu. O an bu andı.Harry altından metali dudaklarına bastırdı ve fısıldadı, "Ölmek üzereyim."Metal kabuk kırılarak açıldı. Harry titreyen elini indirdi, Draconun asasını Pelerinin altından kaldırdı vemırıldadı, "Lumos."Siyah taĢ, üstündeki çentikli çatlağıyla beraber Snitchin iki yarısının tam merkezine oturdu. DiriltmeTaĢı, Yüce Asayı temsil eden dikey çizgiyle çatallaĢmıĢtı. Pelerini ve taĢı temsil eden üçgen ileçember ise hala ayırt edilebilir nitelikteydi.Ve tekrar Harry düĢünmeye gerek duymadan anladı. Kendisi onlara katıldığı için onları geri getirmeninbir anlamı yoktu. Gerçek manada Harry onları çağırmıyordu: Onlar onu çağırıyorlardı.Harry gözlerini kapattı ve taĢı elinde üç kez çevirdi.Olayın gerçekleĢmiĢ olduğunu biliyordu, çünkü etrafından gelen ve kendisinde, narin bedenlerin,ayaklarını ormanın dıĢtaki kenarını temsil eden, üstü küçük dallarla örtülü, dünyevi toprağasürtüyormuĢ izlenimi uyandıran hareketleri duyabiliyordu. Harry gözlerini açtı ve etrafına baktı.Görebildiği kadarıyla, onlar ne hayalettiler ne de tam anlamıyla canlıydılar. Uzun zaman öncegünlükten kaçmıĢ olan ve anılar sayesinde nerdeyse katı bir cisim gibi gözüken Riddleıanımsatıyorlardı. YaĢayan insanlardan daha az, hayaletlerden ise daha çok katıydılar. Hepsi Harryedoğru yürüdü, ve her yüzde sevgi dolu bir gülümseyiĢ vardı.James Harryle aynı boynaydı. Öldüğü zaman üstünde ne varsa yine onları giyiyordu, saçı kirliydi vekarıĢıktı, gözlükleri ise Mr Weasleyninkiler gibi hafif yamuktu.Sirius uzun boylu ve yakıĢıklıydı, ve Harrynin onu hayattayken gördüğünden çok daha gençti. Ellericeplerinde olan Sirius yüzündeki sırıtıĢla ve doğal bir zerafetle Harrye doğru esnek ve uzun adımlarattı.Lupin de genç gözüküyordu, ve daha az pejmürdeydi, saçları daha gür ve daha koyuydu. Gençlikgezintilerinden parçalar taĢıyan bu tanıdık yere geri geldiği için yüzünde mutlu bir ifade vardı.Lilynin gülümseyiĢi hepsininkinden daha geniĢti. Harrye yaklaĢırken uzun saçlarını arkaya doğru attı,
353. ve aynı Harryninki gibi olan yeĢil gözleriyle sanki bir daha ona yeterince bakma fırsatıbulamayacakmıĢ gibi oğlunun yüzüne doyasıya baktı."Çok cesurdun."Harry konuĢamadı. Gözleri annesinin üstündeydi, ve böyle ayakta dikilerek ona sonsuza dek bakmayıistediğini düĢündü, ve bu ona yeterdi."Nerdeyse ordasın," dedi James. "Çok yakın. Biz... seninle çok gurur duyuyoruz.""Acıtıyor mu?"Bu çocukça soru Harry durduramadan dudaklarından dökülmüĢtü."Ölmek mi? Tam olarak değil," dedi Sirius. "Uykuya dalmaktan daha çabuk ve daha kolay.""Ve o, elini çabuk tutacak. ĠĢin bitmesini istiyor," dedi Lupin."Ölmeni istememiĢtim," dedi Harry. Bu sözler ağzından istemsizce çıkmıĢtı. "Hiçbirinizin. Üzgünüm..."Harry bu sözleriyle diğerlerinden çok Lupini hedef almıĢ, ondan özür dilemiĢti."... tam da bir oğlun olduktan sonra... Remus, ben çok üzgünüm...""Ben de üzgünüm," dedi Lupin. "Oğlumu hiçbir zaman tanıyamayacak olduğum için üzgünüm... ama oniçin öldüğümü bilecek ve umarım beni anlayacak. Onun daha mutlu bir hayat sürebileceği bir dünyayaratmak için uğraĢtım."Ormanın kalbinden çıkmıĢ gibi gözüken dondurucu bir rüzgar Harrynin saçlarını alnından kaldırdı.Harry onların, kendisine gitmesi gerektiğini söylemeyeceklerini biliyordu, çünkü bu onun kararıolmalıydı."Yanımda olacak mısınız?""Sonuna kadar," dedi James."Sizleri göremeyecekler mi?" diye sordu Harry."Biz senin bir parçanız," dedi Sirius. "Diğer herkes için görünmeziz."Harry annesine baktı."Bana yakın dur," dedi sessizce.Ve Harry kendini tamamıyla gözden çıkardı. Ruh emicilerin yaydığı soğuk ona üstün gelemedi; yolarkadaĢlarıyla beraber hepsinin arasından geçti, ve yol arkadaĢları onun için bir Patronus görevigördüler, hep beraber gittikçe sıklaĢan yaĢlı ağaçların arasından yollarını açarak ilerlediler. Ağaçlarındalları yollarını kapattı, kökleri yumru oldu ve ayaklarına dolandı. Harry karanlığın içinde Pelerininisımsıkı tuttu ve Voldemortun nerede olduğu hakkında bir fikri olmadan ama onu bulacağından eminbir Ģekilde ormanın derinliklerine doğru ilerledi. Onun arkasından pek az ses çıkaran James, Sirius,Lupin ve Lily geliyordu, onların varlığı Harrynin cesaretinin ve bir ayağını diğerinin önüne atmayadevam etmesinin nedeniydi.Harrynin bedeni ve zihni artık garip bir Ģekilde birbirleriyle bağlantıyı kesmiĢti, uzuvları bilinçli biryönlendirmeden yoksun çalıĢıyordu, sanki onlar sürücü değillerdi de yolcuydular, ve bedeni terketmelerine az kalmıĢtı. Arkasından onla beraber ormanda yürüyen ölüler onun için artık arkasındakalan Ģatoda yaĢayanlardan daha gerçektiler: Ron, Hermione, Ginny ve diğer hepsi o tökezleyetökezleye, hayatının sonuna doğru, Voldemorta doğru ilerlerken onun için hayalet gibiydiler...Bir patırtı ve bir fısıltı. Diğer bazı yaĢayan varlıklar annesi, babası ve Lupin ile Siriusun da yaptığı gibi
354. Pelerini altında durmuĢ olan, etrafı dikkatle izleyen ve dinleyen Harrye doğru harekete geçmiĢti."Orda biri mi var?" diye bir fısıltı geldi yakından. "Onun bir Görünmezlik Pelerini vardı. Acaba...?"Ġki siluet yakındaki bir ağacın arkasından belirdi; Asalarından ıĢık çıkıyordu ve Harry karanlığın içindetam da kendisinin, annesinin, babasının, Lupinin ve Siriusun durduğu yere dikkatle bakan Yaxley ileDolohovu gördü. Ama anlaĢıldığı kadarıyla onlar hiçbir Ģey görememiĢlerdi."Kesinlikle bir Ģey duydum," dedi Yaxley. "Hayvan mı sence?""O kafadan sakat Hagrid buraya bir kucak dolusu malzeme saklamıĢtı," dedi Dolohov omzununüstünden bakarak.Yaxley saatine baktı."Zaman nerdeyse doldu. Potter bir saatini tüketti. Gelmiyor.""Ve o, Potterın geleceğinden emindi! Mutlu olmayacak.""Gidelim en iyisi," dedi Yaxley, "ġimdiki planın ne olduğuna bakalım."O ve Dolohov döndüler ve ormanın derinliklerine doğru ilerlediler. Harry onların kendisini tam olarakistediği yere götüreceklerini bildiğinden onları takip etti. Ġki yanına da göz attı ve annesi onagülümsedi, babası ise cesaret verircesine baĢını salladı.Sadece birkaç dakika daha yürümüĢlerdi ki Harry ıĢığı gördü. Yaxley ile Dolohov Harrynin devasaAragogun bir zamanlar yaĢamıĢ olduğunu bildiği bir açıklığa adımlarını attılar. GeniĢ ağının kalıntılarıorda hala duruyordu, ama onun yumurtladığı çocukları Ölüm Yiyenler tarafından kendi amaçlarıuğruna savaĢmak için kovulmuĢlardı.Açıklığın ortasında bir ateĢ yandı, ve onun titreĢen parıltısı tamamıyla sessiz ve dikkatli bir Ölüm Yiyenkalabalığının üstüne düĢtü. Bazıları hala maskeli ve kukuletalıydı; diğerleri ise yüzlerini göstermiĢlerdi.Ġki dev onların yakınlarında bir yerde oturmuĢtu, sahneye devasa gölgeler düĢürüyorlardı, yüzleriacımasız ve bir kaya gibi pürüzlüydü. Harry sinsi sinsi dolaĢan ve uzun tırnaklarını kemiren Fenririgördü; koca sarıĢın Rowle kanayan dudağına hafifçe dokunuyordu. Bozguna uğramıĢ ve dehĢetedüĢmüĢ Lucius Malfoyu, ve içe göçmüĢ gözlerinde endiĢe dolu olan Narcissayı gördü.Her göz, beyaz elleri önündeki Yüce Asanın üstünde gezinen ve baĢı eğik bir Ģekilde ayakta dikilenVoldemorta kilitlenmiĢti. Dua ediyor ya da içinden sessizce sayıyor olabilirdi ve hala bu sahneninkenarında duran Harry ise anlamsız bir Ģekilde saklambaç oyunundaki bir çocuğun sayıĢını aklınagetiriyordu. Voldemortun kafasının arkasında, hala kıvrılan ve dolanan koca yılan Naginibulunmaktaydı, devasa bir ıĢık halkasını andıran, parıltılı ve gösteriĢli kafesinin içinde dolaĢıyordu.Dolohov ve Yaxley gruba katıldıklarında Voldemort onlara baktı."Ondan hiçbir iz yok Lordum," dedi Dolohov.Voldemortun yüz ifadesi değiĢmedi. Kırmızı gözleri adeta bir ateĢ ıĢığında yanıyordu. YavaĢça YüceAsa‘yı uzun parmakları arasında gezdirdi."Lordum..."Bellatrix konuĢmuĢtu; Voldemorta en yakın oturan oydu, periĢan bir hali vardı, yüzü biraz kanlıydıfakat diğer yandan zarar görmemiĢti.Voldemort kadını susturmak için elini kaldırdı, ve kadın daha baĢka bir söz söylemedi ama gözlerihuĢu dolu bir hayranlıkla onun üstündeydi."Geleceğini düĢünmüĢtüm," dedi Voldemort, yüksek, berrak sesiyle, gözlerinden alevler yükseliyordu."Geleceğini ummuĢtum."
355. Kimse konuĢmadı. Onlar da, sanki bir kenara fırlatılıp atılmasına az kalmıĢ olan bedeninden kaçmakararı almıĢ olan kalbinin kendisini kaburga kemiklerine doğru attığı hisseden Harry kadarkorkmuĢlardı. Görünmezlik Pelerinini üstünden çekerken elleri sayıp sövdü. Harry Pelerini asasıylaberaber cübbesinin içine yerleĢtirdi. SavaĢmak için teĢvik edilmeyi istemiyordu."Görünen o ki...yanılmıĢım," dedi Voldemort."Hayır yanılmadın."Harry bunu toplayabildiği tüm gücüyle, çıkarabildiği kadarıyla yüksek sesle söyledi. Sesinin korkmuĢgibi çıkmasını istemiyordu. Diriltme TaĢı uyuĢmuĢ parmaklarının arasından kayıp gitti, ve Harry gözucuyla ailesinin, Sirius ile Lupinin o ateĢ ıĢığına adım atar atmaz kaybolduklarını gördü. O andaHarrynin gözleri Voldemorttan baĢka kimseyi görmüyordu. Sadece o ikisi vardı.Ġllüzyon onu sarmıĢ olduğu hızla kayboldu. Devler Ölüm Yiyenler bir araya toplanırken gürledi, vebirçok haykırıĢ, hayret nidası, hatta kahkaha meydanı sardı. Voldemort dikildiği yerde donup kalmıĢtı,ama kırmızı gözleri Harryi bulmuĢtu ve ona yaklaĢan Harrye dikilmiĢti.Derken bir ses haykırdı, "HARRY! HAYIR!"Harry döndü: Hagrid yakınlardaki bir ağaca sıkıca bağlanmıĢtı. Ümitsizce çırpındıkça devasa bedenikafasının üstündeki dalları sallıyordu."HAYIR! HAYIR! HARRY, NE YAPTIĞINI...?""SESSĠZ OL!" diye bağırdı Rowle, ve asasının bir hareketiyle Hagridi susturdu.Ayağa sıçramıĢ olan Bellatrix sabırsızlıkla bir Harrye bir Voldemorta bakıyor, göğsü inip kalkıyordu.Hareket eden tek Ģey alevler ve Voldemortun kafasının arkasındaki parıltılı kafeste bir dolanıp birçözülen yılandı.Harry göğsüne değen asasını hissedebiliyordu, ama onu çekmek için bir giriĢimde bulunmadı. Yılanınçok iyi korunduğunu, ve eğer asasını Naginiye doğrultursa elli tane lanetin onu daha önce vuracağınıbiliyordu. Voldemort ile Harry birbirlerine bakmaya devam ettiler ve Voldemort en sonunda kafasınıyana eğerek karĢısında duran çocuğu ölçüp biçmeye baĢladı, ve tek bir neĢesiz gülümseyiĢ dudaksızağzında kıvrıldı."Harry Potter," dedi çok yumuĢak bir ses tonuyla. Sesi aralarında duran ateĢin bir parçası olabilirdi."Sağ Kalan Çocuk."Ölüm Yiyenlerin hiçbiri hareket etmedi. Hepsi bekliyordu: Her Ģey bekliyordu. Hagrid çırpınıyor,Bellatrix hızlı hızlı soluyor, ve Harry ise açıklanamaz bir Ģekilde Ginnyi, onun parlayan bakıĢlarını, vedudaklarının onun...Voldemort asasını kaldırdı. BaĢı meraklı bir çocuk gibi hala bir yana eğikti, devam ederse ne olacağınımerak ediyordu. Harry kırmızı gözlere baktı ve bu iĢin Ģimdi, çabucak, hala ayakta durabiliyorken,kontrolünü kaybetmemiĢken, korkusuna yenik düĢmemiĢken bitmesini istiyordu...Harry ağzın oynayıĢını ve yeĢil bir ıĢığın parlayıĢını gördü ve ardından her Ģey yok oldu.
356. OTUZ BEŞİNCİ BÖLÜM KING’S CROSSSessizliği dinleyerek yüzüstü uzandı. Tamamen yalnızdı. Hiç kimse onu izlemiyordu ve orda baĢkahiç kimse yoktu. Kendisinin bile orda olduğundan tam olarak emin değildi.Uzunca bir süre sonra-ya da belki hiç zaman geçmemiĢti-sandığı gibi bedeninden kopmamıĢ olmasıgerektiğini, hala yaĢıyor olması gerektiğini fark etti çünkü bir yerde uzanıyordu-kesinlikleuzanıyordu-Bir Ģeye dokunduğunu hissetti, üzerinde uzandığı Ģey de gerçekti.Neredeyse bu sonuca vardığı anda Harry çırılçıplak olduğunun farkına vardı. ġimdi bu yalnızlığınaikna olmuĢ olması onu hiç mi hiç endiĢelendirmiyordu fakat az da olsa ĢaĢırmıĢtı. Hissedebilmesininyanı sıra görüp göremeyeceğini de merak etti. Gözlerinin var olduğunu onları açtığında anlamıĢtı.Parlak bir sisin içinde yatıyordu, bu daha önce görmediği türden bir sisti. Etrafındaki hiçbir Ģey bubulanıklık tarafından gizlenmiyordu daha doğrusu sis onların üzerinde ĢekillenmemiĢti. Uzandığızemin beyaz gibi görülüyordu, sıcak ya da soğuk değil, fakat yalın bir halde boĢ ve düzdü.Harry doğruldu, vücudu oldukça sağlam görünüyordu. Yüzüne dokunduğunda ise artık gözlüktakmadığını fark etti.Ardından onu saran Ģekilsiz yokluktan bir ses belirdi: hafifçe debelenen ya da çırpınan, sağı soludöven, boğuĢan bir Ģey vardı. Zavallı bir sesti, üstelik uygunsuzdu. Gizli, utanç verici bir ĢeydinliyormuĢ gibi rahatsız bir hisse kapıldı.Ġlk kez giyinik olmayı diledi.Ancak bu istek aklında belirmiĢti ki hemen yanında giysiler beliriverdi. Onlara uzandı ve çabucakgiyindi. YumuĢak, temiz ve sıcacıktılar. Birden ortaya çıkmaları olağanüstü bir Ģeydi, tam da istediğianda…Harry ayağa kalktı ve etrafına göz gezdirdi. Acaba bir çeĢit Ġhtiyaç Odası‘nda mıydı? Baktıkçagörülecek daha çok Ģey olduğunu fark etti. Oldukça yüksekte büyük kubbeli camdan bir çatıdan günıĢığı parıldıyordu. Belki de burası bir saraydı. Yakınlardan bir yerden, sisin içinden gelen bu tuhafgümleme ve inleme sesleri dıĢında her Ģey sessiz ve hareketsizdi.Olduğu yerde yavaĢça döndü sanki etrafındaki her Ģey gözlerinin önünde kendiliğinden oluĢuyordu.Uçsuz bucaksız bir alan, Büyük Salon‘dan çok daha büyük, camdan kubbeli tavanıyla parlak vetemiz bir salondu. Tamamen boĢtu, Harry odadaki tek insandı, tabii oradaki o Ģey dıĢında…Harry birden geri çekildi. Sesi çıkaran Ģeyi seçebiliyordu. Yerde çömelmiĢ küçük, çıplak bir çocuktu.Derisi soyulmuĢtu ve vücudu yara içindeydi. UnutulmuĢ, istenmeyen bir koltuğun altında duruyordutitreyerek ve nefes almaya çabalıyordu.KorkmuĢtu. O küçük, narin ve yaralı Ģeye yaklaĢmak bile istemedi. Yine de her an geri çekilmeyehazır bir Ģekilde yavaĢ yavaĢ yaklaĢıyordu. Sonunda ona dokunabilecek kadar yakındı fakat bunuyapmaya eli varmıyordu. Kendini bir ödlek gibi hissetti. Onu rahatlatmalıydı ancak o Ģey bunureddetti.―Ona yardım edemezsin,‖Harry arkasına döndü. Albus Dumbledore dimdik ve neĢeli bir Ģekilde gece mavisi cüppesiyle onadoğru yürüyordu.―Harry,‖ Kollarını açtı, elleri -her ikisi de- beyaz ve sapasağlamdı. ―Seni muhteĢem çocuk. Seni
357. cesur, cesur adam. Hadi biraz yürüyelim.‖Harry afallamıĢ bir Ģekilde yerde sızlayan çocuğu geçip giden Dumbledore‘u takip etti, adam iseonları parıldayan yüksek tavanın altında duran, Harry‘nin daha önce fark etmediği iki koltuğagötürdü. Dumbledore birine oturdu ve Harry de eski okul müdürünün yüzüne bakarak diğerine yığıldı.Dumbledore‘un uzun gümüĢi saçları ve sakalı, yarım ay gözlüklerinin arkasındaki keskin mavigözleri, kemerli burnu: Her Ģey hatırladığı gibiydi. Ve nihayet…―Ama sen öldün.‖ dedi Harry.―Ah evet.‖ dedi Dumledore bariz bir Ģeyden bahsediyormuĢ gibi.―O halde… Ben de mi?‖―Ah,‖ dedi Dumbledore, hala biraz geniĢçe gülümseyerek.‖Soru bu, değil mi? Tam olarak, sevgilioğlum, öyle düĢünmüyorum.‖Bir süre birbirlerine baktılar, yaĢlı adam hala gülümsüyordu.―DüĢünmüyor musun?‖ dedi Harry.―Hayır,‖ dedi Dumbledore.―Ama…‖ Harry‘nin eli içgüdüsel olarak yara izine gitti. OradaymıĢ gibi görünmüyordu. ‖Ama benölmüĢ olmalıyım-kendimi savunmadım! Yani beni öldürmesine izin verdim.‖―Ve bence,‖ dedi Dumbledore, ‖iĢte her Ģeyin sebebi bu.‖Sanki bir ıĢık ya da ateĢ gibi, mutluluk Dumbledore‘dan yayılıyor gibiydi: Harry bu adamı hiç bu denlimutlu görmemiĢti.―Açıkla.‖ dedi Harry.―Ama sen zaten bunu biliyorsun.‖ dedi Dumbledore.―Beni öldürmesine izin verdim,‖ dedi Harry. ‖Değil mi?‖―Evet, öyle,‖ dedi Dumbledore baĢını sallayarak. ‖Devam et.‖―O halde benim içimde olan ruhunun parçası…‖Dumbledore baĢını daha istekli bir Ģekilde salladı, yüzünde Harry‘yi devam etmeye teĢvik edencesaret verici bir gülümsemeyle.―…gitti mi?‖―Ah evet!‖ dedi Dumbledore. ―Evet, ona zarar verdi. Senin ruhun artık bir bütün ve tamamen sana ait,Harry…‖―Ama o zaman…‖Harry endiĢeyle omzunun üstünden yerdeki küçük titreyen yaratığa doğru baktı.―O Ģey nedir, Profesör?‖―Yardımlarımızın ötesinde bir Ģey.‖ dedi Dumbledore.―Ama eğer Voldemort, Öldüren Lanet‘i kullandıysa,‖ Harry tekrar baĢladı ‖ve bu kez hiç kimse benimiçin ölmediyse-nasıl oldu da hala canlı kaldım?‖
358. ―Sanırım biliyorsun,‖ dedi Dumbledore. ‖Tekrar düĢün. Onun ne yaptığını hatırla, zulüm, cehalet veaçgözlülükle.‖Harry düĢündü. BakıĢlarının etrafındakilere kaymasına izin verdi. Eğer burası bir saraysa kisandalyeler ve Ģurada burada demir parçalarıyla eski bir saray olmalıydı ve onun, Dumbledore‘un vesandalyenin altındaki yaratıktan baĢka kimse yoktu. Sonra cevap kolaylıkla, hiç çaba göstermedendudaklarından dökülüverdi.―Kanımı aldı.‖―Kesinlikle!‖ dedi Dumbledore. ‖Kanını aldı ve onunla Ģu anki bedenini yarattı. Senin kanın onundamarlarında Harry, Lily‘nin koruması ikinizin de içinde! O yaĢarken seni de hayata bağlamıĢ oldu!―O yaĢarken… ben de yaĢıyorum. Ama düĢünmüĢtüm ki… DüĢündüğüm diğer yoldu! Ġkimizin deölmesi gerektiğini düĢünmüĢtüm. Belki de ikisi de aynı Ģey?‖Arkalarında can çekiĢen yaratığın iniltileri ve gürültüsü Harry‘nin dikkatini dağıttı ve tekrar ona baktı.―Yapabileceğimiz bir Ģey olmadığından emin misiniz?‖―Mümkün olan hiçbir Ģey yok.‖―O halde daha fazla anlatın.‖ dedi Harry ve Dumbledore gülümsedi.―Sen 7. Hortkuluk‘tun Harry, asla yapmak istemediği Hortkuluk. Ruhu öyle kararsızlık gösterdi kiaileni öldürdüğünde ve bir çocuğu öldürmeye çalıĢtığında, parçalanıverdi. Ama odadan kaçan Ģey,bildiğinden daha azıydı. Arkasında vücudundan daha fazlasını bırakmıĢtı. O bir parçasını hayattakalan sözde-kurban çocukta, sende bıraktı.‖―Ve ilmi kederli bir Ģekilde yarım kaldı, Harry. Voldemort‘un önem vermediği, anlamaya hiç zahmetetmediği ev cinleri, çocuk masalları, sevgi, sadakat ve masumiyet. Kesinlikle bunlar hakkında hiçbirĢey bilmiyor ve anlamıyor. Kesinlikle hiçbir Ģey! Onun sahip olduğunun ötesinde bir güç, hiçbirbüyüyle ulaĢılamayacak bir güç, asla kavrayamayacağı bir gerçek.‖―Onu güçlendireceğine inandığı için senin kanını aldı. Annen senin için öldüğünde sana yaptığıbüyünün de bir kısmını kendi vücuduna koymuĢ oldu. Büyü devam ettikçe bedeni anneninfedakârlığını canlı tutacak, senin ve Voldemort‘un kendisi için son umudu.‖Dumbledore Harry‘ye gülümsedi ve Harry de ona baktı.―Ve sen de bunu biliyordun-baĢından beri.‖―Tahmin yürüttüm... Ama tahminlerim genellikle iyi yönde oluyor.‖ dedi Dumbledore neĢeli bir Ģekildeve arkalarındaki yaratık titremeye ve inlemeye devan ederken sessizlik içinde uzunca bir süreoturdular.―Dahası var.‖ dedi Harry. ‖Daha fazlası olmalı. Asam neden onunkini yendi?‖―ĠĢte bundan pek emin değilim.‖―O halde bir tahmin yürüt.‖ dedi Harry ve Dumbledore güldü.―Harry anlaman gereken Ģey, Lord Voldemort ve sen birlikte Ģimdiye kadar hiç denenmemiĢ vebilinmeyen büyüler diyarında bir yolculuğa çıktınız. Fakat burada benim olduğunu düĢündüğüm-vebu Ģimdiye kadar benzeri görülmemiĢ Ģey ki-hiçbir asa yapımcısının öngöremediği ya da bunuVoldemort‘a anlatamadığı bir Ģey.―Ġstemeden de olsa, insan olarak döndüğü zaman aranızdaki bağı iki katına çıkarmıĢ oldu. Ruhununbir parçası hala sana bağlıydı ve kendini güçlendireceğini düĢünerek annenin fedakârlığından birkısmını içine koydu. Eğer bu fedakârlığın tam ve korkunç gücünü anlayabilseydi, sanırım buna
359. kalkıĢmazdı, belki de kanına dokunmaya cüret bile edemezdi… Ama öte yandan, anlayabilseydizaten Lord Voldemort olmazdı ve asla kimseyi öldürmezdi.Bu ikili bağı sağlamlaĢtırmak, kaderlerinizi tarihe gelmiĢ her büyücüden daha fazla bağlamayıkesinleĢtirmek için Voldemort seninkiyle aynı çekirdeği taĢıyan bir asayla sana saldırmaya devametti. Çekirdekler, asanın onunkiyle ikiz olduğunu asla bilmeyen Lord Voldemort‘un beklemediğiĢekilde davrandı.‖O gece, senden daha fazla korktu, Harry. Lord Voldemort‘un asla yapamayacağı bir Ģekilde ölümihtimalini kabul ettin, belki de benimsedin. Cesaretini kazandı ve asan onunkini alt etti. Ve budurumda, bu asalar arasında bir Ģey oldu, ustaları arasındaki bağı tetikleyen bir Ģey.‖―Asanın o gece Voldemort‘unkinden bazı güçleri ve nitelikleri kaptığına inanıyorum, içinde küçük birVoldemort barındıran asadan. Dolayısıyla asan seni takip ederken onu tanıdı, yakın ve ölümüdüĢmanı olan adamı tanıdı ve ona karĢı Lucius‘un asasının asla gerçekleĢtirmediği kendi büyüsünükustu. Asan Ģimdi senin muazzam cesaretini ve Voldemort‘un ölümcül yeteneklerini barındırıyor:Lucius Malfoy‘un zavallı sopasının buna karĢı ne Ģansı olabilir ki?‖―Ama eğer benim asam bu kadar kuvveliyse, Hermione onu nasıl kırabildi?‖ diye sordu Harry.Sevgili oğlum, onun dikkate değer etkileri sadece büyünün en derin ve tavsiye edilmeyen noktalarınıkurcalayan Voldemort‘a yöneldi. Ona karĢı anormal bir Ģekilde güçlü olan bir asa. Yoksa bu dadiğerleri gibi bir asa… Yine de iyilerinden bir tanesi, eminim ki.‖ diye bitirdi Dumbledore kibarca.Harry uzun süre öylece oturdu, ya da belki saniyelerce. Burada, bir Ģeylerden emin olmak çok zordu,zaman gibi.―Beni senin asanla öldürdü.‖―Seni benim asamla öldüremedi,‖ diye düzeltti Dumbledore. ―Sanırım ölü olmadığını kabul edebiliriz-her Ģeye rağmen, tabi ki.‖ diye ekledi, korkmak kabaca olurmuĢ gibi, ―Acı veren Ģeyler çektiğindeneminim ve bunları küçümsemiyorum.‖―Yine de Ģu anda harika hissediyorum.‖ dedi Harry, adamın düzgün ve lekelenmemiĢ ellerinebakarak. ―Tam olarak neredeyiz?‖―Ah, bunu ben sana soracaktım,‖ dedi Dumbledore etrafına bakarak. ―Nerede olduğumuzusöylüyorsun?‖Dumbledore sorana kadar Harry bilmiyordu. ġimdi, her nasılsa, verilmeye hazır bir cevabı olduğunugördü.―Burası,‖ dedi yavaĢça, ―King‘s Cross istasyonuna benziyor. Daha temiz ve boĢ olması haricinde vegörebildiğim kadarıyla tren falan yok.‖―King‘s Cross istasyonu!‖ diye kıkırdadı Dumbledore ölçüsüzce. ―Hayret, gerçekten mi?‖―Peki, sen nerede olduğumuzu düĢünüyorsun?‖ diye sordu Harry biraz da kendini savunarak.―Sevgili oğlum, hiçbir fikrim yok. Bu, dedikleri gibi, senin eğlencen.‖Harry‘nin bunun ne anlama geldiğine dair hiçbir fikri yoktu; Dumbledore onu biraz çiledençıkarıyordu. Adama dik dik baktı ve sonra Ģu anki mekânlarından çok daha önemli sorularınınolduğunu hatırladı.―Ölümcül Kutsallar.‖ dedi ve bu kelimelerin Dumbledore‘un yüzündeki gülücüğü sildiğinimemnuniyetle gördü.―Ah, evet,‖ dedi. Biraz endiĢelenmiĢ görünüyordu.
360. ―Evet?‖TanıĢtıklarından beri Dumbledore, Harry‘ye ilk defa bu kadar az yaĢlı görünüyordu, çok daha az.Yaramazlık yaparken yakalanmıĢ küçük bir çocuk gibi görünüyordu.―Beni affedebilecek misin?‖ dedi. ―Sana güvenmediğim için beni affedilecek misin? Sanaanlatmadığım için? Harry, sadece benim gibi baĢarısız olmandan korktum. Benim yaptığım hatalarıyapmandan çok korktum. Affet beni, Harry. ġimdi, bazen olduğu gibi, senin daha iyi biri olduğunubiliyorum.‖―Neden bahsediyorsun?‖ diye sordu Harry, Dumbledore‘un ses tonundan ürkerek, gözlerinde belirenyaĢlardan ürkerek.―Kutsallar, Kutsallar,‖ diye mırıldandı Dumbledore. ―Umutsuz bir adamın rüyası!‖―Ama onlar gerçek!‖―Gerçek, tehlikeli ve aptallar için bir tuzak,‖ dedi Dumbledore. ―Ve ben de aptaldım. Ama biliyorsun,değil mi? Artık senden saklayacak hiçbir sırrım yok. Biliyorsun.‖―Neyi biliyorum?‖Dumbledore Harry‘yle yüz yüze gelmek için döndü, gözyaĢları hala muhteĢem mavi gözlerindeparlıyordu.―Ölümün Efendisi, Harry, Ölümün Efendisi! Sonuçta Voldemort‘tan iyi miydim?‖―Tabi ki öyleydin,‖ dedi Harry. ―Tabi ki-Bunu nasıl sorarsın? Eğer korunabilseydin asla öldürmedin!‖―Doğru, doğru,‖ dedi Dumbledore, özgüven isteyen küçük bir çocuk gibiydi. ―Ama yine de, ben deölümü fethetmek için bir yol arıyordum, Harry.‖―Onun yaptığı yoldan değil,‖ dedi Harry. Dumbledore‘a olan onca öfkesinden sonra, yüksek,kubbesel bir tavanın altında onu kendine karĢı savunuyor olması ne kadar da tuhaf geliyordu.―Kutsallar, Hortkuluklar değil.‖―Kutsallar,‖ diye mırıldandı Dumbledore, ―Hortkuluklar değil, aynen öyle.‖Bir sessizlik oldu. Arkalarındaki yaratık inildedi, ama Harry tekrar bakmadı.―Grindelwald da onları arıyordu, ha?‖ diye sordu.Dumbledore bir an gözlerini kapattı ve baĢını salladı.―Her Ģeyden önce buydu ilgimizi çeken.‖ dedi sessizce. ―PaylaĢılan bir takıntı ve iki zeki, kibirli çocuk.Godric‘s Hollow‘a gelmek istiyordu, sanırım tahmin etmiĢsindir, Ignotus Peverell‘in mezarı için. Oüçüncü kardeĢin öldüğü yeri araĢtırmak istiyordu.‖―Yani doğru?‖ dedi Harry. ―Her Ģey? Peverell kardeĢler-――-hikâyedeki üç kardeĢti,‖ Dumbledore baĢını sallayarak. ―Ah, evet, sanırım öyle. Ölüm‘le ıssız biryolda karĢılaĢıp karĢılaĢmamaları… Sanırım daha çok bu güçlü nesneleri yapabilecek kadaryetenekli, tehlikeli büyücüler olan Peverell kardeĢler olmalı. Ölüm‘le olan hikâyeleri bana daha çokyaratıcılıkla süslenmiĢ bir efsane gibi geliyor.‖―Pelerin, bildiğin gibi, çağlar boyunca babadan oğla, anneden kıza aktarıldı, Ignotus‘un Godric‘sHollow köyünde doğan son yaĢayan torununa.‖Dumbledore Harry‘ye gülümsedi.
361. ―Ben?‖―Sen. Pelerin‘in ailenin öldüğü gece neden benim olduğunu tahmin etmiĢsindir, biliyorum. James onubana sadece birkaç gün önce göstermiĢti. Okuldaki fark edilmeyen yaramazlıklarını nasıl yaptığınıaçıklıyordu. Gördüğüm Ģeye inanamamıĢtım! Ġncelemek için ödünç alıp alamayacağımı sordum.Kutsallar‘ı birleĢtirme rüyam uzun zaman önce hayallerimden çıkmıĢtı, ama dayanamadım, yakındanincelememe faydası olmadı. Daha önce böylesini görmemiĢtim, çok eskiydi, her açıdanmükemmeldi… Ve sonra baban öldü ve ben de sonunda iki Kutsala kavuĢmuĢ oldum.Sesinin tonu dayanılamaz bir Ģekilde acı veriyordu.―Her Ģeye rağmen Pelerin hayatta kalmalarını sağlayamadı,‖ dedi Harry çabucak. Voldemort,annemle babamın nerede olduğunu biliyordu. Pelerin onları lanet-geçirmez yapmıyordu.‖―Doğru,‖ diye iç geçirdi Dumbledore. ―Doğru.‖Harry bekledi ama Dumbledore konuĢmayınca Harry onu teĢvik etti.―Yani Pelerin‘i gördüğünde Kutsalları aramayı bırakmıĢtın?‖―Ah, evet,‖ dedi Dumbledore zorla. Kendini Harry ile göz göze gelmeye zorluyormuĢ gibigörünüyordu. ―Ne olduğunu biliyorsun. Biliyorsun. Beni, kendimi aĢağıladığım kadaraĢağılayamazsın.‖―Ama seni aĢağılamıyorum-――O zaman yapmalısın,‖ dedi Dumbledore. Derin bir nefes aldı. ―Kız kardeĢimin hastalığının sırlarınıbiliyorsun, o Muggle‘ların ona ne yaptığını, onun ne hale geldiğini. Zavallı babamın nasıl intikamalmak için uğraĢtığını ve bedelini Azkaban‘da ölerek ödediğini biliyorsun. Annemin Ariana içinhayatından nasıl vazgeçtiğini biliyorsun.‖―Buna gücenmiĢtim, Harry.‖Dumbledore bunu buz gibi bir havayla dobra dobra belirtmiĢti. Harry‘nin kafasının üstündenuzaklarda bir noktaya bakıyordu.―Yetenekliydim. Görkemliydim. Kaçmak istiyordum. Parlamak istiyordum. ġan, Ģeref istiyordum.‖―Beni yanlıĢ anlama,‖ dedi, acı yüzünü tekrar eskisi kadar yıpranmıĢ bir hale getirirken. ―Onlarıseviyordum. Ailemi seviyordum, kız ve erkek kardeĢimi seviyordum, ama bencildim, Harry, dikkatedeğer bir Ģekilde kendinden ait hiçbir Ģey düĢünmeyen ve bunu sadece hayal etmesi mümkün olansenden çok daha bencil.‖―Sonra, annem ölünce yaralı kız kardeĢimin ve sağı solu belli olmayan erkek kardeĢimin sorumluluğubana kaldı, biraz sinir ve hayal kırıklığıyla köye döndüm. Kapana kısılmıĢ olduğumu ve harcandığımıdüĢünüyordum! Ve sonra, tabi ki, o geldi…‖Dumbledore doğrudan Harry‘nin gözlerine baktı.―Grindelwald. Fikirlerinin beni nasıl sardığını hayal bile edemezsin, Harry, beni alevlendirmiĢti.Muggle‘lar boyun eğmeye zorlanacaktı. Biz büyücüler muzaffer olacaktık. Grindelwald ve ben,devrimin Ģanlı genç liderleri.‖―Ah, biraz vicdanım vardı, tabi. BoĢ sözlerle kendimi rahatlatıyordum. Hepsi ―daha üstün doğruluk‖için olacaktı, eğer zarar gelirse, büyücülerin yararı için yüz katıyla geri ödetilecekti. Kalbiminderinliklerinde, Gellert Grindelwald‘ın ne olduğunu, biliyor muydum? Sanırım biliyordum amagözlerim kapalıydı. Eğer planlarımızı gerçekleĢtirebilseydik, bütün hayallerim gerçek olurdu.‖―Ve tasarımızın kalbinde, Ölümcül Kutsallar! Onu nasıl da etkilemiĢti, bizi nasıl da büyülemiĢti!Yenilmez asa, bizi güce götürecek olan silah! Diriltme TaĢı-ona göre, bilmiyor gibi görünsem de, bir
362. Inferi ordusu manasına geliyordu! Bana göre ise, itiraf etmeliyim ki, ailemin dönüĢü ve bütünsorumluluğun omuzlarımdan kalkıĢı anlamındaydı.‖―Ve Pelerin… Nedense Pelerin‘i çok tartıĢmadık Harry. Ġkimiz de Pelerin‘siz kendimizisaklayabiliyorduk, sahibi kadar baĢkalarını da koruyacak ve kollayacak gerçek büyü tabi ki. Sanırımonu bulabilseydik, Ariana‘yı saklamak için yararlı olabilirdi, ama bizim önceliğimiz Pelerin‘in üçlüyütamamlaması yönündeydi, Efsaneye göre, bu üç nesneyi birleĢtiren adam Ölümün Efendisiolabilecekti, bizim tabirimizle ‗yenilmez‘‖―Yenilmez, Ölümün efendileri, Grindelwald ve Dumbledore! Ġki aylık çılgınlık, acımasız hayaller veailemden kalan son iki üyeyi iyice ihmal etmem.‖―Ve sonra… ne olduğunu biliyorsun. Gerçek; kaba, çizgi dıĢı ve son derecede takdire değerkardeĢim olarak bana dönmüĢtü. Bana bağırdığı gerçekleri duymak istemedim. Kutsalları aramaazmimin kırılgan ve dengesiz kız kardeĢimi ikinci plana attığını duymak istemedim.‖―TartıĢma kavgaya dönüĢtü. Grindelwald kontrolünü kaybetti. Bu onda her zaman sezdiğim ama gözardı eder göründüğüm bir Ģeydi ancak o zaman felakete sebep olmuĢtu. Ve Ariana… annemin bütünözeni ve dikkatinden sonra… yerde ölü halde yatıyordu.‖Dumbledore hafifçe soluklandı ve ciddi ciddi ağlamaya baĢladı. Harry ona dokunabildiğine memnunbir halde yanına yaklaĢtı ve sıkıca konulu kavradı, Dumbledore yavaĢ yavaĢ kontrolünü tekrarsağladı.―Tabi, Grindelwald kaçtı, önceden tahmin edebileceğim herkes gibi. Gücü ele geçirme planlarıyla,Mugglelar‘a iĢkence tasarılarıyla ve benim de cesaretlendirip yardım ettiğim Ölümcül Kutsallarınhayaliyle. Ben kız kardeĢimi gömerken ve suçluluğumla, korkunç üzüntümle ve utancımın bedeliyleyaĢamayı öğrenirken o ortadan kayboldu.‖―Yıllar geçti. Onun hakkında bazı dedikodular mevcuttu. Sınırsız bir güce sahip olan bir asa eldeettiğini söylüyorlardı. Bana da, bu arada, Sihir Bakanlığı teklif edilmiĢti, bir kere değil, birkaç kere.Doğal olarak, reddettim. Güce güvenmeyeceğimi öğrenmiĢtim.‖―Ama siz, Fudge veya Scrimgeour‘dan daha iyi, çok daha iyi bir bakan olurdunuz!‖ diye baĢladıHarry.Dumbledore ―Olur muydum?‖ diye sordu yavaĢça. ―Emin değilim. Çok gençken gücün benimzayıflığım ve tutkum olduğunu kanıtlamıĢtım. Merak uyandırıcı, Harry, ama belki de güce en uygunkiĢi, onu asla aramamıĢ kiĢidir. Onlar da senin gibi onlar da üstlerine liderlik yükümlülüğünü aldı,mecbur oldukları için sorumluluğu üstlendi ve ĢaĢırtıcıdır ki gayet iyi yerine getirdi.―Hogwarts‘ta güvendeydim. Sanırım iyi de bir öğretmendim-――Sen en iyisiydin-――-çok kibarsın Harry. Ama ben genç öğrencileri eğitmekle meĢgulken Grindelwald bir ordu kuruyordu.Benden korktuğunu söylüyorlardı, belki de öyleydi, ama sanırım benim ondan korktuğumdan dahaazdı.―Ah, ölüm değil.‖ dedi Dumbledore Harry‘nin soru soran bakıĢlarına. Bana sihirle yapabileceği bir Ģeydeğildi. Daha önce karĢılaĢmıĢtık ve belki ondan biraz daha fazla yetenekliydim. Gerçektenkorktuğum Ģey buydu. Gördüğün üzere, o gece, o korkunç kavgada kız kardeĢimi öldüren lanetikimin yaptığını asla bilemedim. Bana korkak diyebilirsin, haklısın da. Harry, ben her Ģeyin ötesindeölümüyle ilgili edindiğim bilgiden korkmuĢtum, sadece kibir ve aptallığımla değil, onun hayatınısöndüren laneti gerçekten de ben yapmıĢtım.‖―Sanırım biliyordu. Beni korkutan Ģeyin ne olduğunu biliyordu. Onunla karĢılaĢmayı son ana kadarerteledim ama daha fazla direnmek utanç verici olurdu. Ġnsanlar ölüyor ve o durdurulamazgörünüyordu ve ben de yapabileceğim Ģeyi yapmalıydım.‖
363. ―Sonra ne olduğunu biliyorsun. Düelloyu kazandım. Asayı kazandım.‖BaĢka bir sessizlik. Harry Dumbledore‘un kimin Ariana‘yı öldürdüğünü nasıl öğrendiğini sormadı.Bilmek istemiyor, Dumbledore‘u bunu anlatmak zorunda bırakmak hiç istemiyordu. SonundaDumbledore‘un Kelid Aynası‘na bakınca neler gördüğünü ve Harry‘nin memnuniyetini görünce denasıl bu derecede anlayıĢlı olabildiğini anlamıĢtı.Uzun zaman konuĢmadan oturdular, arkalarında inleyen yaratık artık Harry‘yi rahatsız etmiyordu.Sonunda ―Grindelwald, Voldemort‘un asanın peĢinden gitmesini engellemeye çalıĢtı. Yalan söyledi,bildiğin gibi, ona hiç sahip olmamıĢ gibi davrandı.‖Dumbledore baĢını sallayıp yere baktı, gözyaĢları hala kemerli burnunun üstünden akıyordu.―Sonraki yıllarda vicdan azabı duyduğunu söylüyorlar, Nurmengard‘daki hücresinde yalnızken.Umarım doğrudur. Yaptığından korku duyduğuna inanmak istiyorum. Belki bu yalanı telafi için birçabadır… Voldemort‘un Kutsalı almasını engellemek için…‖―Ya da belki mezarınızın kırılmasını engellemek için?‖ diye belirtti Harry ve Dumbledore gözlerinikırptı.Kısa bir duraklamadan sonra Harry ―Diriltme TaĢı‘nı kullanmıĢsın.‖ dedi.Dumbledore baĢını sallayarak onayladı.―O kadar yıldan sonra onu bulduğumda Gauntlar‘ın terkedilmiĢ evinde gömülü bir haldeydi-Gençliğimden beri en çok istediğim Kutsal, birçok farklı sebepten istiyorum onu-aklımı kaçırmıĢtım,Harry. Onun artık bir Hortkuluk olduğunu ve üzerinde bir lanet taĢıyabileceğini unutmuĢtum. Onualdım ve taktım, bir saniyeliğine Ariana‘yı, annemi ve babamı göreceğimi ve ne kadar üzgünolduğumu söyleyecektim…―Aptaldım, Harry. O kadar yıldan sonra hiçbir Ģey öğrenmemiĢtim. Ölümcül Kutsalları birleĢtirmeyelayık bir adam değildim. Bunu tekrar kanıtlamıĢ oldum, iĢte, son kanıt buydu.―Neden?‖ dedi Harry. ―Bu doğal! Onları tekrar görmek istiyordun. Bunda yanlıĢ ne var?‖―Belki bir milyonda bir adam Kutsalları birleĢtirebilir, Harry. Ben en kullanıĢsız ve en az sıra dıĢı olanıalmaya uygundum. Yüce Asa‘ya sahip olabilirdim ama bununla övünemez ve birisini öldüremezdim.Onu ehlileĢtirmeme izin verildi, çünkü onunla çıkar sağlamayacak, baĢkalarını kurtaracaktım.‖―Ama Pelerin, onu boĢ bir merakla almıĢtım ve bende gerçek sahibi olan sende çalıĢtığı gibi aslaçalıĢmadı. Ben taĢı senin ölümünde kullandığının aksine mutlu olanları geri getirmek için kullanırdım.Sen Kutsalların hakkıyla sahibisin.‖Dumbledore Harry‘nin eline hafifçe vurdu, Harry yaĢlı adama baktı ve gülümsedi; kendine yardımedemezdi. Nasıl hala içinde Dumbledore‘a öfke kalabilirdi ki.―Neden bu kadar zor hale getirmek zorundaydın ki?‖Dumbledore heyecanla gülümsedi.―Korkarım ki, Miss Granger‘in seni yavaĢlatacağını var saymıĢtım, Harry. Aklının değil iyi kalbininseni yönlendireceğinden korkuyordum. Bu çekici nesneler hakkında tüm sunulan gerçeklerin, benimgibi seni de yanlıĢ zamanda, yanlıĢ sebeplerle sarmasından korkuyordum. Eğer senin elinegeçecekse, güvenli bir Ģekilde geçmesini istedim. Sen ölümün gerçek efendisisin çünkü gerçekefendi ölümden kaçmaya çalıĢmaz. O kiĢi ölmesi gerektiğini kabul eder ve bu yaĢayan dünyadaölümden çok daha kötü Ģeyler olduğunu anlar.‖―Ve Voldemort Kutsalları asla öğrenemedi, öyle mi?‖
364. ―Sanmıyorum zira Diriltme TaĢı‘nı tanıyamayıp bir Hortkuluk‘a çevirdi. Ama bilseydi bile, Harry, ilkbaĢta onlara ilgi göstereceğinden Ģüpheliyim. Pelerin‘e ihtiyacı olduğunu düĢünmezdi ve taĢla kimiölümden geri getirebilirdi ki? Ölümden korkuyordu. Sevmiyordu.‖―Ama ondan asanın peĢinden gitmesini umdunuz?‖―Asan Little Hangleton‘daki mezarlıkta onunkini yendiğinden beri deneyeceğini biliyordum. Ġlk baĢta,onu üstün maharetinle alt ettiğinden korkuyordu. Ama Ollivander‘ı kaçırınca, ikiz çekirdeğin varlığınıkeĢfetti. Ona göre bu her Ģeyi açıklıyordu. Yine de ödünç alınmıĢ asanın sana karĢı Ģansı yoktu!Sonunda Voldemort kendine sendeki hangi niteliklerin asanı bu kadar güçlü yaptığını, sende olup daonda olmayan hangi yeteneğin olduğunu sormak yerine, doğal olarak hepsini yenebileceği söylenentek asayı bulmaya odaklandı. Onun için Yüce Asa takıntısı, sana duyduğu takıntıyla yarıĢır halegeldi. Yüce Asa‘nın onun son zayıflığını kaldırdığını ve onu tamamen yenilmez kıldığına inanıyordu.Zavallı Severus…‖―Eğer Snape ile ölümünüzü planladıysanız, Yüce Asa‘nın sendeki hâkimiyetinin sona ermesimanasına geliyordu, değil mi?‖―Ġtiraf etmeliyim ki maksadım buydu,‖ dedi Dumbledore, ―Ama amaçladığım gibi gitmedi, değil mi?‖―Hayır,‖ dedi Harry. ―ĠĢe yaramadı.‖Arkalarındaki yaratık kıpırdadı ve inledi, Harry ile Dumbledore ise konuĢmadan en uzun sürelerinigeçirdiler. Bundan sonra ne olacağının düĢüncesi, Harry‘nin üzerine uzun dakikalar boyunca, sankiyumuĢakça yağan bir kar gibi çöktü.―Geri dönmem gerekiyor, değil mi?‖―Bu sana bağlı?‖―Seçim Ģansım var mı?‖―Ah evet.‖ Dumbledore gülümsedi. ―King‘s Cross‘tayız, demiĢtin. Sanırım eğer geri dönmemeyiseçersen, sen… Ģöyle diyelim… Bir trene bineceksin.‖―Ve o beni nereye götürecek?‖―Ardına.‖ dedi Dumbledore basitçe.Tekrar sessizlik oldu.―Voldemort Yüce Asayı aldı.‖―Doğru. Yüce Asa Voldemort‘un elinde.‖―Ama sen geri gitmemi istiyorsun?‖―Sanırım,‖ dedi Dumbledore ,‖eğer dönmeyi seçersen, belki onu bitirebiliriz. Buna söz veremem.Ama biliyorum ki, Harry, buradan dönme konusunda ondan daha az korkuyorsun.‖Harry gölgeler içinde uzaktaki sandalyenin altında duran çiğ görünümlü, titreyen ve kasılan Ģeye birbakıĢ attı.―Ölüye acıma, Harry. YaĢayanlara ve her Ģeyin üstünde, sevgisiz yaĢayanlara acı. Dönerken birkaçruhun sakatlanmasını, birkaç soyun parçalanmasını kesinleĢtirebilirsin. Eğer bu sana layık bir amaçise, buna hoĢça kal hediyesi diyebiliriz.‖Harry baĢını salladı ve iç geçirdi. Buradan ayrılmak ormana yürümekten daha zor olmayacaktı, amaburası sıcak, parlak ve huzur doluydu ve biliyordu ki, acıya ve daha fazla kaybın korkusunadönecekti. Ayağa kalktı, Dumbledore da aynısını yaptı ve bir süre birbirlerinin suratına baktılar.
365. ―Son bir Ģey daha,‖ dedi Harry. ―Bu gerçek mi? Ya da kafamda kurduğum bir Ģey mi?‖Dumbledore içtenlikle ona baktı, parlak beyaz bir duman Harry‘yi sararken, kulaklarına gelen sesgüçlü ve yüksekti.―Tabi ki bu kafanın içinde gerçekleĢiyor, Harry, ama neden bu gerçek olmadığı manasına gelsin ki?‖
366. OTUZ ALTINCI BÖLÜM PLANDA TERSLİKTekrar, yüzükoyun arazide yatıyordu. Ormanın kokusu burnunu doldurdu. Yanağının altındaki soğuk,sert zemini hissedebiliyordu ve düĢüĢ nedeniyle ikiye ayrılan gözlük menteĢesi Ģakağına batıyordu.Öldürme Laneti‘nin isabet ettiği yer demirden bir yumruk ile ezilmiĢ gibiydi, vücudunun her bir santimiacıyordu. Kolları garip bir açıyla bükülmüĢ, ağzı yarı açık, hareket edemeden düĢtüğü yerde kaldı.Ölümü üzerine sevinç çığlıkları ve zafer nidaları duymayı umuyordu ancak tersine telaĢlı ayak sesleri,fısıldanmalar ve havayı dolduran meraklı mırıldanmalar duydu.―Lordum. Lordum...‖Bu Bellatrix‘in sesiydi ve sanki sevgilisine konuĢuyor gibiydi. Harry gözlerini açmaya cesaret edemediama diğer duyularının bu halini algılamasına izin verdi. Asasının hala cüppesinin altında saklıolduğunu biliyordu çünkü zeminle göğsü arasında bastırıĢını hissedebiliyordu.Karın bölgesindekiyastık hissi ona Görünmezlik Pelerininin görünürden uzak hala orada olduğunu iĢaret ediyordu.―Lordum...‖―Böyle daha iyi,‖ dedi Voldemort‘un sesi.Daha fazla ayaksesleri. Birkaç insan aynı noktadan geriye açılıyordu. Neyin, ne için olduğunuöğrenmeye dair çaresiz Harry, gözünü bir milimetre kadar araladı.Voldemort ayağa kalkıyor gibi görünüyordu. Farklı farklı ölüm yiyenler ondan uzaklaĢarak açıktakikalabalık çizgiye dönüyorlardı. Bellatrix tek baĢına Voldemort‘un yanıbaĢında diz çökmüĢ duruyordu.Harry gözlerini tekrar kapattı ve ne gördüğünü düĢünmeye baĢladı. Ölüm Yiyenler, yere düĢmüĢ gibigörünen Voldemort‘un etrafına doluĢmuĢlardı. Harry‘e Öldürme Laneti yaptığında bir Ģey olmuĢtu.Voldemort da yere mi yıkılmıĢtı? Öyle görünüyordu. Her ikisi de bilinçsizce düĢmüĢ ve Ģimdi her ikiside geri dönmüĢtü.―Lordum, izin veri-――Yardıma ihtiyacım yok,‖ dedi Voldemort soğuk bir sesle ve her ne kadar Harry bunu göremese deyardım teklifi geri çevrilen Bellatrix‘i hayal edebiliyordu. ―Çocuk... Öldü mü?‖Açıklıkta derin bir sessizlik oldu. Harry‘e kimse yaklaĢmadı ama Harry onların üstüne odaklanmıĢbakıĢlarını hissetti; bu onu zemine daha da yapıĢtırmıĢ gibiydi ve bir parmak ya da kirpiğin hareketetmesinden korkuyordu.―Sen,‖ dedi Voldemort, bir patlama ve ardında küçük bir feryat çıktı.―Ġncele onu. Ölüp ölmediğini söyle.‖Harry kontrol için kimin gönderildiğini bilmiyordu. Kalbi yerinden çıkacakmıĢcasına atarken ancakorada yatıp incelenmeyi bekleyebilirdi, ama yine de Voldemort‘un planda bir Ģeylerin ters gittiğindenĢüphelenmesi ve ona yaklaĢmaktan kaçınmasını fark etmek rahatlatıcıydı...Beklediğinden daha yumuĢak eller Harry‘nin yüzüne dokundu, bir göz kapağını yukarı doğru çekti;tiĢörtünün altında, göğsünün hemen altındaki kalbine dokundu. Kadının hızlı solumasını duyabiliyordu,uzun saçları yüzünü gıdıkladı. Kaburgalarına karĢı atan hayat belirtisini hissedebildiğinden emindi.
367. ―Draco hayatta mı? ġatoda mı?‖FısıldayıĢ açıkça duyulabiliyordu; kadının dudakları kulağından birkaç santim uzaktaydı, kafası öyleaĢağı eğilmiĢti ki uzun saçları, çocuğun yüzünü bakıĢlardan koruyordu.―Evet,‖ diye fısıldadı bir ses geri.Göğsünün sıkıldığını, kadının tırnaklarını ona geçirdiğini hissetti. Sonunda pes etmiĢti. Ayağa kalktı.―Ölü!‖ diye seslendi izleyenlere.Ve Ģimdi bağırıyorlardı, Ģimdi zafer çığlıkları atıyorlardı ve ayaklarının üstlerinde zıplıyorlardı; gözkapaklarının arasından Harry, kutlamayla havaya saçılan kırmızı ve gümüĢi patlamaları görebiliyordu.Hala yerde ölü taklidi yaparken, anladı. Narcissa, Hogwarts‘a girmeye kabul edilmenin ve oğlunubulmanın tek yolunun mevcut orduyu fethetmek olduğunu biliyordu. Voldemort‘un kazanıpkazanmadığını artık umursamıyordu.―Görüyor musunuz?‖ dedi Voldemort yaygaranın üstünden seslenerek. ―Harry, ellerimde öldü ve canlıhiçbir insanoğlu beni artık tehdit edemez! Ġzleyin! Crucio!‖Harry bunu bekliyordu, vücudunun orman zemininde öylece bırakılmasına izin verilmeyeceğinibiliyordu; bu Voldemoert‘un zaferinin kanıtlanmasının Ģerefineydi. Havaya kaldırıldı, cansız kalmak içintüm kararlılığını harcadı ancak beklediği acı gelmemiĢti. Havaya bir kez, iki kez, üç kez atıldı:Gözlükleri uçtu ve asasının, cüppesinin altında biraz kaydığını hissetti. Ancak kendini cansız vegevĢek bıraktı ve yere son kez düĢtüğünde etrafta delicesine gülüĢler, feryatlar yankılandı.―ġimdi,‖ dedi Voldemort, ―kaleye gidelim ve onlara kahramanlarının kim halde olduğunu gösterelim.Cesedi kim taĢıyacak? Hayır –Bekle –‖Kahkahalara birden ara verilmiĢti, bir daika sonra Harry zeminin sallandığını hissetti.―Onu sen taĢı,‖ dedi Voldemort, ―Kollarında görünür daha iyi olacaktır, değil mi? Küçük arkadaĢınıyerden al, Hagrid. Ve gözlükleri-gözlüklerini tak-fark edilebilir olmalı-―Birisi gözlüklerini hafif bir güçle taktı ama onu havaya kaldıran devasa eller oldukça nazikti. Harry,Hagrid‘in derin iç çekiĢleriyle, kollarının sallandığını hissedebiliyordu ve Harry, ona henüz hiçbirĢeyinkaybedilmediğini belirtmek için ne bir kelime etmeye ne de kıpırdamaya cesaret edemedi.―Kıpırda,‖ dedi Voldemort, Hagrid, ormana gerisin geri sık yetiĢmiĢ ağalara doğru tökezledi. DallarHarry‘nin saçlarına ve cüppesine çarptı ancak ağzı umarıszca açık, gözleri kapalı, Ölüm Yiyenleretrafındayken hareketsizce yatmayı sürdürdü ve Hagrid Ģuursuzca hıçkırırken kimse Harry‘nin açıktakiboynunun atıp atmadığını görmek için bakmadı.Ġki dev, Ölüm Yiyenler‘in arkasında, geçtiği ağaçları yıkıp devirerek çarpıĢa çarpıĢa geliyordu; o kadarses yapmıĢlardı ki kuĢlar çığlıklar atarak havaya karıĢtılar, Ölüm Yiyenler‘in sevinç çığlıkları bileboğulmuĢtu. Zafer töreni açık araziye kadar devam etti biraz zaman sonra kapalı göz kapaklarınınardında karanlığın aydınlanmasıyla ağaçların seyrelmeye baĢladığını söyleyebilirdi.―Bane!‖Harry‘nin beklenmedik bağırıĢı neredeyse Harry‘nin gözlerini açmasına itiyordu. ―Mulusun di mi?SavaĢmadığın için, seni korkak koca beygir. Öldü‘ü için Harry-mu-mutlu musun?‖Hagrid devam edemedi, tekrar gözyaĢlarına boğuldu. Harry bu alayın geçiĢini izleyen kaç tane atadamolduğunu merak etti, gözlerini açıp bakmaya cesaret edemedi. Bazı Ölüm Yiyenler geçerken artlarında
368. bıraktıkları atadamlara aĢağılamalar yağdırdılar. Biraz sonra, Harry havanın tazeliği nedeniyle ormanınsonuna eriĢtiklerini hissetti.―Dur.‖Harry, Hagrid‘in Voldemort‘un emirlerine uymakta güçlük çektiğini düĢündü çünkü hafiftenyalpalamıĢtı. Ve Ģimdi durdukları yerde bir soğuk dalgası oluĢtu, Harry dıĢtaki ağaçlar arasına çıkanruh emicilerin hırıltılı nefeslerini duydu. ġimdi onu etkileyemezlerdi. Kurtulduğu gerçeği içini kavurdu,sanki babasının geyiği kalbini korumaya devam ediyormuĢçasına, bu onlara karĢı bir tılsım gibiydi.Birisi Harry‘inin yanından geçti onun Voldemort‘un kendisi olduğunu biliyordu çünkü bir dakika sonrabüyüyle yükseltilmiĢ sesi araziyi doldurarak Harry‘nin kulaklarında çınlandı.―Harry Potter öldü. Burada, sizler onun için hayatınızı orataya koyarken o kendisini kurtarmak içinkaçarken öldü. Kahramanınızın gittiğinin ispatı olarak cesedini getirdik.―SavaĢ kazanıldı. SavaĢanlarınızın yarısını kaybettiniz. Ölüm Yiyenler‘im sizden daha sayıca dahafazla ve Sağ-Kalan-Çocuğun iĢi bitti. Daha fazla savaĢ olmamalı. Direnmeye kim devam ederse istererkek, ister kadın isterse çocuk, katledilecektir tıpkı ailesinin her bir üyesinin öldürüleceğiı gibi. ġimdiĢatodan dıĢarı çıkın ve önümde diz çökün, bağıĢlanacaksınız. Aileniz ve çocuklarınız, erkekkardeĢleriniz ve kız kardeĢleriniz hayatta kalacak ve affedilecek ve beraber inĢa edeceğimiz yenidünyada bana katılacaksınız.‖Arazide ve Ģatoda bir sessizlik vardı. Voldemort, Harry‘nin gözünü açmaya cesaret edemeyeceğikadar yakındı.―Gelin,‖ dedi Voldemort ve Harry onun ilerlediğini duydu, Hagrid de onu takip etmeye zorlandı. ġimdiHarry gözünü küçük miktarda aralamıĢtı ve Voldemort‘un, korumalı kafesinden serbest bıraktığı büyükyılanı Nagini, omuzlarında sarılı, önlerinde yürüdüğünü gördü. Ancak Harry‘nin, onunla birlikte yavaĢçaaydınlanan karanlıkta yürüyen Ölüm Yiyenler‘e fark edilmeden asasını cüppesinin altındançıkarmasına imkan yoktu...―Harry,‖ diye hıçkırdı Hagrid. ―Ah Harry... Harry...‖Harry gözlerini sımsıkı geri kapadı. ġatoya yaklaĢtıklarını biliyordu ve kulaklarını kabarttı, ÖlümYiyenler‘in neĢeli sesleri dıĢında, Ģatodan hayat belirtileri olan ağır adım sesleri geliyordu.―Dur.‖Ölüm Yiyenler aniden durakladı; Harry onların okulun açık ön kapılarını karĢılarcasına tek sıra halindedağıldıklarını duydu. Kapalı gözkapaklarından bile giriĢ salonundan saçılan kırmızımsı ıĢınlarıgörebiliyordu. Bekledi. Her an uğruna ölmeyi denediği insanlar, açıkça ölü halde yatan onugöreceklerdi, Hagrid‘in kollarında.―HAYIR!‖Çığlık olduğundan da korkunçtu çünkü Profesör McGonagall‘ın böyle bir ses çıkarabileceğini asla neummuĢ ne de hayal etmiĢti. Yakındaki baĢka bir kadının kahkaha attığını duydu bunun, McGonagall‘ınferyadından zevk alan Bellatrix olduğunu biliyordu. Bir saniye kadar daha gözlerini kıstı ve kapıeĢiğinde Ģatonun hayatta kalan insanlarla, onları yenilgiye uğratanları ve Harry‘nin öldüğü gerçeğinikendi gözleriyle görmek isteyenlerle dolduğunu gördü. Biraz ötesinde Nagini‘nin baĢını tek bir beyazparmağıyla okĢayan Voldemort‘u gördü. Gözlerini tekrar kapadı.―Hayır!‖―Hayır!‖
369. ―Harry! HARRY!‖Ron‘un, Hermione‘nin ve Ginny‘nin sesi Mcgonagall‘ınkinden de kötüydü; Harry cevap vermek içinherĢeyini verirdi, ama sessiz kaldı ve onların feryatları, hayatta kalan kalabalığı tetiklemiĢ gibiydi, ÖlümYiyenler‘e hakaretler yağdırıp bağırıyorlardı, ta ki-―SESSĠZLĠK!‖ diye bağırdı Voldemort ve bir patlama oldu parlak bir ıĢık çaktı ve hepsine sessizlikçöktü.―Buraya kadar! Onu indir Hagrid, ayağımın altına, ait olduğu yere!‖Harry kendisinin çime indirildiğini hissetti.―Görüyor musunuz?‖ dedi Voldemort ve Harry yattığı yerde ileri geri kakıldığını hissetti. ―Harry Potteröldü! Anlıyor musunuz, yollarından saptırılanlar? O kendi uğruna baĢkalarının kurban olmasınagüvenen bir çocuktan baĢka bir Ģey değildi!‖―Seni alt etti!‖ diye bağırdı Ron ve büyü bozuldu ve Hogwarts‘ın direniĢçileri bir kez daha sesleri, dahagürültülü bir patlamayla susturulana dek bağırmaya ve çığlık atmaya baĢladılar.―ġato arazisinde kaçmaya çalıĢırken öldürüldü‖ dedi Voldemort ve yalandan ötürü sesi zevk doluydu,―kendisini kurtarmaya çalıĢırken öldürüldü-―Ama Voldemort‘un sesi kesilmiĢti: Harry bir kargaĢa ve bağırıĢ iĢitti ve tekrar baĢka bir patlama, parlakbir ıĢık ve acılı bir inilti; çok hafif gözlerini açtı. Birisi kalabalıktan kopup Voldemort‘a saldırmıĢtı: HarryĢeklin silahsızlandırılmıĢ yere çarptığını gördü, Voldemort isyankarının asasını kenara fırlatarakkahkaha atıyordu.―Ve bu da kim?‖ dedi yılanının hafif tıslamasına eĢlik ederken. ―ġato ele geçirilmiĢken savaĢmayadevam edenlere ne olacağını göstermeye gönüllü olan da kim?‖Bellatrix keyif dolu bir kahkaha koydu.―Bu Neville Longbottom, Lordum! Carrowlara o kadar sorun yaratan çocuk! Seherbazların oğlu,hatırladınız mı?‖―Ah, evet, hatırlıyorum,‖ dedi Voldemort, yere geri ayağa kalkan Neville‘e bakarken, silahsızlandırılmıĢve korumasız, Ölüm Yiyenlerle hayatta kalanlar arasındaki tekin arazide duruyordu. ―Ama safkansın,değil mi, benim cesur evladım?‖ diye sordu Voldemort ayakta ona doğru dikilen Neville‘e, boĢ elleriyumruk halinde kıvrılmıĢtı.―Eğer öyleysem ne olmuĢ?‖ dedi Neville yüksek sesle.―Asil ırktan gelmenin verdiği o cesareti gösterdin. Çok değerli bir Ölüm Yiyen olacaksın. Seninyeteneğine ihtiyacımız var, Neville Longbottom.‖―Sana ancak cehennem tamamen buz tuttuğunda katılırım,‖ dedi Neville. ―Dumbledore‘un Ordusu!‖diye haykırdı ve Voldemort‘un Susturma Büyüsü‘nün engel olamadığı kalabalıktan sevinç çığlıklarıgeldi.―Çok güzel,‖ dedi Voldemort ve ipeksi sesinde en güçlü lanetten bile daha güçlü tehlike sezildi. ―Eğertercihin buysa, Longbottom, birinci plana geri dönüyoruz. Kafanın üstüne,‖ dedi sessizce, ―olmalı.‖Kirpiklerinin arasından hala izleyerek, Harry Voldemort‘un asasını salladığını gördü. Saniyeler sonraĢatonun kırık camlarından birinden Ģekilsiz bir kuĢ yarı aydınlığa doğru uçtu ve Voldemort‘un elinekondu. KüflenmiĢ nesneyi ucundan salladı, boĢ ve eski püskü, sallandı: Seçmen ġapka.
370. ―Hogwarts okulunda bundan sonra daha fazla Seçme olmayacak,‖ dedi Voldemort. ―Binalarolmayacak. Asil atamın, Salazar Slytherin‘in renkleri, kalkanı ve amblemi herkese yetecek. Değil mi,Neville Longbottom?‖Asasını kaskatı ve dimdik duran Neville‘e doğrulttu ve Ģapkayı Neville‘in kafasından aĢağı geçirdi,Ģapka kulaklarının altına kadar kaydı. ġatonun karĢısında izleyen kalabalıkta kıpırdanmalar oldu ve tektek Ölüm Yiyenler asalarını kaldırarak Hogwarts SavaĢçılarını yerlerinde tuttular.―Neville Ģimdi burada,bana meydan okumaya devam edecek kadar aptal olan herhangi birine neolacağını gösterecek,‖ dedi Voldemort ve asasının bir Ģaklamasıyla Seçmen ġapka ateĢ aldı.Çığlıklar Ģafağı yardı ve Neville alevler arasında, olduğu noktaya çakılı, hareket edemez halde kaldı veHarry dayanamıyordu: Müdahale etmeliydi-Ve sonra birçok Ģey bir anda oluverdi.Okulun uzak sınırlarından haykırıĢlar duydular, sanki yüzlerce insan gözden ırak duvarları aĢarakĢatoya doğru akıyordu, yüksek sesle savaĢ nidaları atıyorlardı. O anda, Grawp Ģatonun kenarındasallanarak çıka geldi ve ―HAGGER!‖ diye bağırdı. BağırıĢına Voldemort‘un devleri böğürmeyle karĢılıkverdi: Etrafı sallayarak Grawp‘a fil büyüklüğünde boğalarmıĢ gibi koĢtular. Sonra toynak sesleri geldive yaylardan tıkırtılar eĢliğinde oklar aniden dağılan ve Ģoke olan Ölüm Yiyenler‘in üzerine doğrudüĢmeye baĢladı. Harry cüppesinin altından Görünmezlik Pelerini‘ni alarak üstüne geçirdi ve ayağınınüstüne kalkarken Neville de hareket etti.Bir anda, Ģak diye Neville Beden-Kitleme Büyüsü‘nden sıyrıldı, yanan Ģapka üstünden düĢtü vederinlerinden gümüĢi, parıl parıl parlayan yakut iĢlemeli sapı olan bir Ģey çıkardı-GümüĢ kılıcın çıkardığı kesik sesi yaklaĢan kalabalığın haykırıĢları, kavga eden devlerin sesleri veyatepinen atadamların gürültüleri arasında duyulmadı ne de bir göz ona çevrildi. Tek bir hareketle Nevillebüyük yılanın baĢını ikiye ayırmıĢtı, giriĢ salonundan boĢalan ıĢık altında parlayarak havaya savruldu.Voldemort‘un ağzı kimsenin duyamadığı öfke çığlığıyla açılmıĢtı ve yılanın bedeni pat diye ayağınındibine düĢtü-Görünmezlik Peleri‘nin altında gizli, Harry daha o asasını kaldıramadan Neville ile Voldemort arasındabir kalkan büyüsü yaptı. Sonra çığlıklar, haykırıĢlar ve dövüĢen devlerin güçlü vuruĢlarının arasındaHagrid‘in çığlığı en yüksek geleniydi.―HARRY!‖ diye bağırdı Hagrid. ―HARRY- HARRY NEREDE?‖Kaos patlak verdi. SavaĢ veren atadamlar Ölüm Yiyenler‘i püskürtüyordu, herkes devlerin yere vuranayaklarından kaçıyor ve Harry‘nin nereden geldiğini bildiği destek kuvvetleri gittikçe daha yakına vedaha yakına hücum ediyordu; Harry, Voldemort‘un devlerinin etrafında yükselmiĢ uçan dev kanatlıyaratıkları gördü, Grawp onları yumruklayıp döverken, testraller ve hipogrif ġahgaga da devleringözlerini tırmalıyordu, büyücüler; Hogwarts‘ın koruyucuları ve Ölüm Yiyenler ise geriye, Ģatoya doğruçekiliyorlardı. Harry görebildiği her Ölüm Yiyen‘e nereden kimin saldırdığını bilmedikleri bu durumda,uğursuzluk büyüleri ve lanetler savuruyordu ve vücutları git gide artan kalabalık arasında çiğneniyordu.Harry, hala Görünmezlik Pelerinin altında saklı, savaĢarak GiriĢ Salonuna girdi: Voldemort‘u arıyorduve onu salonun karĢısında, asasından büyüler saçarken gördü, sağa sola uçuĢan lanetler yağdırırkenhala takipçilerine emirler yağdırıyordu; Harry daha fazla kalkan büyüsü yaptı -az daha Voldemort‘unkurbanı olacak Seamus Finnigan ve Hannah Abbot, yanından geçerek içeriye, çoktan savaĢın patlakverdiği Büyük Salon‘a girdiler.Ve Ģimdi daha fazla ve daha fazla insan ön basamaklarda beliriyordu. Harry, hala zümrüt yeĢilipijamalarıyla duran Horace Slughorn‘un yardımına yetiĢen Charlie Weasley‘i gördü. SavaĢmak içinkalan her Hogwarts öğrencisinin arkadaĢlarına ve ailelerine benzeyen insanlarla birlikte Hogsmeade‘in
371. dükkan sahipleri ve ev sakinleri de gelmiĢ görünüyordu. Atadamlar Bane, Ronan ve Magorian yüksektoynak sesleriyle salona daldılar, Harry‘nin arkasında mutfaklara giden kapılar menteĢelerindenkoparak savruldular.Hogwarts‘ın evcinleri, çığlıklar atarak ellerinde oyma bıçakları ve satırlarla giriĢ salonuna dalmıĢlardıve önlerinde göğsünden Regulus Black‘in madalyonu sallanan Kreacher vardı, kurbağa gibi sesi bugürültüde bile duyulabiliyordu: ―DövüĢün! DövüĢün! Efendim için, evcinlerinin koruyucusu için dövüĢün!Karanlık Lord‘la dövüĢün, cesur Regulus adına! DövüĢ!‖Ölüm yiyenlere saldırıyor, ayak bileklerine ve incik kemiklerine bıçaklar saplıyorlardı, küçük yüzleriöfkeyle yanıyordu ve Harry‘nin baktığı her yerde, yağan büyüler, yuvalarından fırlamıĢ oklar veayaklarından bıçaklayan evcinleriyle Ölüm Yiyenler vardı; ya kıstırılmıĢlardı ya da kaçmaya çalıĢırkengelmekte olan insan selinde yutulmuĢlardı.Ama henüz bitmemiĢti: Harry düellocular arasından kaçmakta olan tutsakları geçerek Büyük Salonagirdi.Voldemort, muharebenin tam ortasındaydı ve yetiĢebildiği herkesle çarpıĢıyor, lanetler yolluyordu.Harry niĢan alacağı iyi bir konumda değildi, daha yakına sokulmaya uğraĢtı, hala görünmezdi ve içerigirmeyi baĢarmıĢ her insanla Büyük Salon daha da kalabalıklaĢmıĢtı.Harry; George ve Lee Jordan tarafından yere yapıĢtırılan Yaxley‘i, Flitwick‘in ellerinden çığlıkla düĢenDolohov‘u, Hagrid tarafından fırlatılıp, karĢı duvara çarparak bilinçsizce yığılan Walden Macnair‘igördü. Ron ve Neville‘i beraber Fenrir Greyback‘i indirirken, Aberforth‘un Rookwood‘u taĢlaĢtırırken,Arthur ve Percy‘nin, Thicknese‘i yere mıhlarken ve Narcissa ile Lucis Malfoy‘un kalabalıkta kavgaetmeye bile tenezzül etmeksizin, koĢarak oğullarını ararken gördü.Voldemort Ģimdi McGonagall, Slughorn ve Kingsley‘in hepsiyle tek baĢına düello ediyordu ve onlaretrafında dönüp dolaĢır, yere eğilir ve iĢini bitiremezken, Voldemort‘un yüzünde soğuk bir nefret vardı.Bellatrix de hala savaĢıyordu, Voldemort‘dan elli metre ötede, efendisi gibi üç kiĢiyle tek baĢına düelloediyordu: Hermione, Ginny ve Luna hepsi var güçleriyle savaĢıyordu; anca Bellatrix onların dengiydive Harry‘nin dikkatini Ginny‘i bir santim farkla sıyırıp geçen Öldürme Laneti çekti-Yönünü değiĢtirdi, Voldemort‘a koĢacağına Bellatrix‘e koĢtu ancak birkaç adım atmıĢtı ki yana itildi.―BENĠM KIZIM DEĞĠL, SENĠ OROSPU!‖Mrs Weasley koĢarken ellerini hazırlayarak, cüppesini geriye çekti. Bellatrix, olduğu noktada dönüpkendine meydan okuyan yeni kiĢiyi görünce kahkahayla sarsıldı.―ÇEKĠLĠN YOLUMDAN!‖ diye bağırdı Mrs Weasley üç kıza ve asasının sert bir vuruĢuyla düelloyabaĢladı. Harry, Molly Weasley‘nin asasının Ģaklayıp, havada dönüĢünü korku ve gururla izledi.Bellatrix‘in gülüĢü zayıflamıĢ, çetrefilleĢmiĢti. Her iki asadan da ıĢınlar uçtu, iki cadının etrafındakizemin ısınmıĢ ve çatlamıĢtı; her iki kadın da öldürmek için savaĢıyordu.―Hayır!‖ Mrs Weasley, yardımına koĢup birkaç öğrenci ileri atılmıĢken bağırdı. ―Geri çekilin! Geriçekilin! O benim!‖ġimdi yüzlerce insan duvar kenarlarında çizgi halinde dizilmiĢ bu iki dövüĢü izliyorlardı, bir yandaVoldemort ve üç rakibi, bir yanda Bellatrix ile Molly varken; görünmez Harry, iki yönde birini korumakdiğerine saldırmak isterken, bir masumu vurmaktan çekinip olduğu yerde durdu.
372. ―Seni öldürdüğümde, çocuklarına ne olacak?‖ diye alay etti Bellatrix, efendisi kadar çılgındı, Molly‘ninlanetleri etrafında dans ederken sıçrıyordu. ―Annecik, Fred‘ciğiyle aynı yeri boyladığında?‖―Bizim-çocuklarımıza-bir daha-dokunamayacaksın!‖ diye böğürdü Mrs Weasley.Bellatrix bir kahkaha koyuverdi, tülün ardına düĢen kuzeni Sirius‘un koyduğu aynı neĢeli kahkahaydıve Harry öncesinden bu kahkahadan sonra neler olacağını biliyordu.Molly‘nin laneti Bellatrix‘in uzanmıĢ kolunun altından süzülerek göğsünün tam ortasına, direk kalbineçarptı.Bellatrix‘in Ģeytani kahkahası dondu, gözleri dıĢarı doğru büyüdü: Çok kısa bir anlık da olsa neolduğunu kadın biliyordu, izleyen kalabalıktan sesler duyulurken ve Voldemort çığlık atarken tökezledi,yere düĢtü.Harry birden ağır çekimdeymiĢ gibi hissetti; Voldemort‘un sonuncu ve en rütbeli destekçisinin birbomba etkisiyle yok oluĢuna duyduğu öfke sonucu Mcgongall, Kingsley ve Slughorn‘un gerisin gerisallanarak havaya uçtuklarını gördü. Voldemort asasını kaldırmıĢ, doğrudan Molly Weasley‘i hedefalmıĢtı.―Protego!‖ diye böğürdü Harry ve Kalkan Büyüsü salonun ortasına yayıldı ve Voldemort kaynağıararken sonunda Harry görünmezlik pelerinini üstünden attı.ġokun belirtisi çığlıklar, sevinç sesleri ve her yandan ―Harry!‖ ―YAġIYOR!‖ bağırıĢları bir anda etrafıdoldurdu. Kalabalık korkmuĢtu, Voldemort ile Harry birbirlerine bakıp daireler çizmeye baĢladıklarında,aniden ve birden sessizlik bürüdü her yanı.―Kimsenin yardım etmeye çalıĢmasını istemiyorum.‖ dedi Harry yüksek sesle ve sesi sessizlikte birborazan gibi yankılandı. ―Bu Ģekilde olması gerekli. Bu ben olmalıyım.‖Voldemort tısladı.―Potter öyle deme,‖ dedi kırmızı gözleri ardına kadar açılmıĢtı. ―Bu senin çalıĢma Ģeklin değil, öyledeğil mi? Bugün kimi kalkan olarak kullanacaksın, Potter?‖―Kimseyi,‖ dedi Harry basitçe. ―Daha fazla Hortkuluk yok artık. Sadece sen ve benim. Bir diğeriyaĢarken diğeri hayatını sürdüremez ve birimiz en iyisi için burayı terketmek üzere...‖―Birimiz?‖ dedi Voldemort eğlenerek, tüm vücudu alayla sallanıyordu, saldırmak üzere olan bir yılangibi gözlerini dikmiĢti. ―Ġplerin Dumbledore‘dayken bunun ben olacağımı düĢünüyordun değil mi,kazayla sağ kalan çocuk?―Annemin beni korumaya çalıĢırken ölmesi, kazaydı öyle mi?‖ diye sordu Harry. Aralarındaki eĢituzaklığı koruyarak hala yan yan hareket ediyorlardı, her ikisi de muntazam bir daire çiziyordu veHarry‘nin gözlerinde Voldemort‘dan baĢkası yoktu. ―Mezarlıkta savaĢmaya karar vermem de kazaydı?Bugün kendimi korumamam de kazaydı ve buna rağmen sağ kalıp tekrar savaĢmaya dönmem de?‖―Hepsi Kaza!‖ diye çığlık attı Voldemort, ama hala saldırmıyordu ve izleyen kalabalık sankiTaĢlaĢtırılmıĢcasına donmuĢtu ve salondaki yüzlerce kiĢi arasında, ikisi dıĢında herkes nefesini tutmuĢgibiydi. ―Senden daha büyük kadın ve adamların eteği altına çöküp saklanman ve onları senin içinöldürmeme izin vermen gerçeği yüzünden kaza ve Ģans!‖―Bu gece kimseyi öldüremeyeceksin,‖ dedi Harry daireler çizerken ve her ikisi de birbirlerinin gözlerininiçine baktı, yeĢil-kırmızılara. ―Bir kez daha onları öldüremeyeceksin. Anlıyor musun? Bu insanlarıincitmene bir son vermek için ölmeye hazırdım-―
373. ―Ama ölmedin!‖―-Öyle arzuladım, olan buydu. Annemin yaptığı Ģeyi yaptım. Senden korundular. Onlara yolladığınhiçbir büyünün iĢlemediğini fark etmedin mi? Onlara eziyet edemezsin. Onlara dokunamazsın.Hatalarından ders almıyorsun, değil mi Riddle?‖―Nasıl cesare-――Evet, cesaret ederim,‖ dedi Harry. ―Senin bilmediğin Ģeyleri biliyorum, Tom Riddle. Senin bilmediğindolu önemli Ģey biliyorum. BaĢka büyük bir hata yapmadan önce duymak ister misin?‖Voldemort konuĢmadı ancak daire çizmeye devam etti ve Harry onu geçici olarak ĢaĢırttığını,Voldemort‘un, Harry‘nin gerçekten son bir Ģeyi bilebileceği olasılığıyla geri durduğunu biliyordu.―Yine sevgi mi?‖ dedi Voldemort, yılansı yüzü alay doluydu. ―Dumbledore‘un en sevdiği çözümü:Ölümü yenebildiğini söylediği, sevgi, her ne kadar bu onu kuleden aĢağı çakılıp eski bir heykel gibiparçalanmasına engel olmasa da? Sevgi, Bulanık anneni tıpkı bir hamam böceği gibi ortadankaldırmama engel olamayan Ģey, Potter-ve Ģimdi kimse seni, lanetime karĢı durmak için ileri atılacakkadar seviyor gözükmüyor. Saldırdığımda bu sefer seni ölmekten ne kurtaracak?‖―Sadece tek bir Ģey,‖ dedi Harry ve hala birbirlerinin etrafında dönmeyi sürdürdüler, sadece son birsırın hatrına uzak durdular birbirlerinden―Eğer bu sefer seni kurtaracak olan sevgi değilse,‖ dedi Voldemort, ―benim sahip olmadığım bir sihiryeteneğine veya benimkinden daha güçlü bir silaha sahip olduğuna inanıyor olmalısın?‖―Her ikisine de inanıyorum,‖ dedi Harry, yılansı yüzden Ģok dalgasının geçtiğini gördü, ancak anidenkaybolmuĢtu; Voldemort kahkaha atmaya baĢladı ve ses çığlıklarından bile daha korkutucuydu; katı vehastalıklı, sessiz salon boyunca yankılandı.―Benim bildiğimden daha fazla büyü bildiğini mi sanıyorsun?‖ dedi. ―Benden, Lord Voldemort‘dan,Dumbledore‘un bile hayal edemediği büyüler sergileyenden?‖―Ah, hayal etmiĢti,‖ dedi Harry, ―ama senden daha fazlasını biliyordu, senin yaptığını yapmayacakkadar daha fazlasını biliyordu.‖―Onun zavallı olduğunu söylüyorsun!‖ diye çıplık attı Voldemort. ―Cesaret edemeyecek kadar zavallı,kendisinin olabilecekken Ģu an benim olan Ģeyi koruyamayacak kadar zayıf!‖―Hayır, senden daha zekiydi,‖ dedi Harry, ―daha iyi bir büyücü, daha iyi bir insan.‖―Ben, Dumbledore‘un sonunu getirdim!‖―Öyle olduğunu düĢündün,‖ dedi Harry, ―ama yanılıyorsun.‖Ġlk defa, duvarların kenarlarındaki yüzlerce insan aynı anda tek seferde iç geçirdi, kıpırdandılar.―Dumbledore öldü!‖ Voldemort kelimeleri sanki Harry‘e dayanılmaz bir acı verecekmiĢ gibi söylemiĢti.―Cesedi Ģato arazisinde mermer bir mezarda yatıyor. Gördüm onu, Potter ve geri dönmeyecek!‖―Evet, Dumbledore öldü,‖ dedi Harry sakince, ―ama onu sen öldürmedin. Kendi ölüm Ģeklini kendisiseçti, ölmeden aylar önce seçti, hizmetkârın olduğunu sandığın adamla herĢeyi planladı.‖―Hangi bebeğin rüyası bu?‖ dedi Voldemort, ama kırmızı gözleri Harry‘ninkilerden uzaklaĢmadı.
374. ―Severus Snape senin değildi,‖ dedi Harry. ―Snape, sen annemin peĢine düĢtüğünden beriDumbledore‘undu. Çünkü anlayamadığın bir nedenden ötürü hiç fark edemedin. Snape‘i hiç Patronusyaparken görmedin, değil mi, Riddle?‖Voldemort cevap vermedi. Etraflarında daireler çizmeyi sürdürdüler, tıpkı birbirlerini parçalayacakkurtlar gibi.―Snape‘in Patronusu bir ceylandı,‖ dedi Harry, ―anneminkiyle aynı, çünkü onu daha çocuklarken,neredeyse tüm hayatı boyunca sevdi. Anlamalıydın,‖ dedi Voldemort‘un burun delikleri açılıpkapanırken, ―senden onun hayatını bağıĢlamanı istedi, değil mi?‖―Onu arzulamıĢtı, ama hepsi bu,‖ dedi Voldemort küçümseyerek, ―ama gittiğinde, etrafta baĢkakadınların, daha saf kan olanlarının, ona daha layık olanlarının olduğunu kabul etti-――Tabii ki sana öyle dedi,‖ dedi Harry, ―ama o Ģekilde davrandığından beri Dumbledore‘un casusuyduve o zamandan beri sana karĢı çalıĢıyordu! Snape iĢini bitirdiğinde Dumbledore zaten ölüyürdu!‖―Fark etmez!‖ diye bağırdı Voldemort, her bir kelimeyi kendinden geçmiĢ bir dikkatle dinlemiĢti amaĢimdi deli kahkahasını patlatmıĢtı. ― Snape‘in benim ya da Dumbledore‘un olduğu ya da önüme hangiufak engelleri koydukları fark etmez! Onları anneni ezip geçtiğim gibi ezdim, oysa Snape‘in büyük birsevgisi vardı! Ah, her Ģey anlaĢılıyor Potter, ama senin anladığın dilden değil!‖―Dumbledore Yüce Asayı benden saklamaya çalıĢıyordu! Snape‘in asanın gerçek efendisi olmasınıplanlamıĢtı! Ama oraya senden önce ulaĢtım, küçük çocuk- ellerini üstüne koyamadan senden önceona ulaĢtım, sen yetiĢmeden önce gerçeği anladım, Severus Snape‘i üç saat önce öldürdüm ve YüceAsa, Ölüm Değneği, Kaderin Asası tamamen benim! Dumbledore‘un son planı ters gitti, Harry Potter!‖―Evet, öyle oldu,‖ dedi Harry. ―Haklısın. Ama beni öldürmeyi denemeden önce sana ne yaptığını tekrardüĢünmeni öneririm... DüĢün ve biraz piĢmanlık duymayı dene, Riddle...‖―NeymiĢ o?‖Harry‘nin ona söylediği onca Ģeyden, açığa çıkan veya dalga geçtiği Ģeylerden hiçbiri Voldemort‘u bukadar Ģok etmemiĢti. Harry onun ince göz yarıklarını gördü, gözlerinin etrafındaki beyaz deriyi...―Bu senin son ve tek Ģansın,‖ dedi Harry, ―sana kalan tüm Ģey bu... Yoksa ne olacağınıgörebiliyorum... Erkek ol... Dene... Azıcık piĢmanlık duymayı dene...‖―Nasıl cüret edersin?‖ dedi Voldemort tekrar.―Evet, ederim,‖ dedi Harry, ―çünkü Dumbledore‘un son planı bana geri tepmedi, sana geri tepti Riddle.‖Voldemort‘un eli Yüce Asanın üstünde titriyordu, Harry Draco‘nunkine sımsıkı sarıldı. O an, saniyelerkadar uzaktı, biliyordu.―Asa hala tam olarak sana çalıĢmıyor çünkü yanlıĢ kiĢiyi öldürdün. Severus Snape, Yüce Asanın aslagerçek sahibi değildi. O asla Dumbledore‘u yenmedi.‖―Onu öldür-――Dinlemiyor musun? Snape asla Dumbledore‘u yenmedi! Dumbledore‘un ölümü ikisi arasındaplanlanmıĢtı! Dumbledore yenilmeden ölmeyi planlıyordu, asanın son gerçek efendisi! Eğer herĢeyplanlandığı gibi gitseydi, asanın gücü de onunla birlikte ölecekti çünkü asa ondan asla kazanılmamıĢolacaktı!‖
375. ―Ama sonra, Potter, Dumbledore bir güzel asayı bana verdi!‖ Voldemort‘un sesi düĢmanca bir zevkletitredi. ―Asayı, onun son sahibinin mezarından çaldım! Onu son efendisinin emrinden çıkardım! Asanıngücü benim!‖―Hala anlamıyorsun Riddle, değil mi? Asaya sahip olmak yeterli değil! Onu tutmak, kullanmak onusenin yapmıyor. Ollivander‘ı dinlemedin mi? Asa büyücüyü seçer... Yüce Asa, Dumbledore ölmedenönce yeni sahibi seçmiĢti, ona elini bile dokunmamıĢ birini. Ġsteği doğrultusunda, yeni efendisi onuDumbledore‘dan almıĢtı, tam olarak ne yaptığını anlamadan veya dünyanın en tehlikeli asasının onasahipliğini teslim ettiğini bilmeden...Voldemort‘un göğsü hızla ĢiĢip indi ve Harry lanetin geldiğini, asanın içerisinde onun oluĢtuğunuhissedebiliyordu.―Yüce Asanın gerçek sahibi Draco Malfoy‘du.‖Bir anlığında boĢ bir ĢaĢkınlık Voldemort‘un yüzüne yerleĢti ama geri kaybolmuĢtu.―Ama ne fark eder?‖ dedi yumuĢakça. ―Haklı olsan bile, Potter, sen ve benim için bir Ģeyi değiĢtirmiyor.Artık anka asan yok: Sadece yeteneklerimizle düello edeceğiz... Ve seni öldürdükten sonra, DracoMalfoy‘un peĢine düĢebilirim...‖―Ama artık çok geç,‖ dedi Harry, ―ġansını kaybettin. Oraya önce ben ulaĢtım. Haftalar önce DracoMalfoy‘u yendim. Bu asayı ondan aldım.‖Harry, karadiken asayı aniden çıkardı, salondaki herkesin gözünün asanın üzerine kaydığını hissetti.―Böylece herĢey buna geliyor, değil mi?‖ diye fısıldadı Harry. ―Elindeki asa onun son efendisininsilahsızlandırıldığını biliyor mu? Çünkü eğer biliyorsa... Yüce Asanın gerçek efendisi benim.‖Üstlerindeki büyülenmiĢ gökyüzünden, en yakın pencereden parlak bir güneĢ parçasıgözükmüĢcesine kırmızı ve altınsı bir ıĢık huzmesi patlak verdi. IĢık her ikisinin de yüzüne aynı andaçarptı, bu yüzden Voldemort bir anlığına alev alan bir leke gibi gözüktü. Harry hayata dair en büyükdileğini Draco‘nun asasını doğrultarak haykırırken, yüksek bir sesin de haykırdığını iĢitti:―Avada Kedavra!‖―Expelliarmus!‖Patlama bir top atılmıĢ gibiydi ve durdukları dairenin ölü noktasında, ortalarında altın alevler hayatbuldu; büyülerin çakıĢtığı yeri iĢaretledi. Harry, Voldemort‘un yeĢil ıĢınının kendi büyüsüylebuluĢtuğunu, Yüce Asanın güneĢin doğuĢuna karĢın kapkara, tıpkı Nagini‘nin baĢı gibi büyülü tavanboyunca havaya, öldürmediği efendisine doğru uçtuğunu gördü, sonunda tam sahipliğini almayagelmiĢ sahibine uçuyordu. Ve Harry, arayıcı olmasının verdiği keskin yetenekle, asayı boĢ eliyleyakalarken Voldemort gerisin geri düĢüyordu, kolları savrulmuĢ, kırmızı gözlerinin ince göz bebekleriyukarı doğru dönmüĢtü. Tom Riddle, yere dünyaya ait herhangi bir varlıkmıĢ gibi düĢtü, vücuduzayıflamıĢ büzüĢmüĢtü, beyaz elleri bomboĢtu, yılansı yüzü silik ve ifadesizdi. Voldemort ölmüĢtü,kendi geri seken lanetiyle öldürülmüĢtü ve Harry elinde iki asayla, düĢmanına, içi boĢalmıĢ bedeninebaktı.Bir saniyelik küçük bir süre boyunca, anın Ģoku havada kaldı: ve sonra izleyenlerin bağırıĢları,çığlıkları ve mutluluk nidaları Harry‘nin etrafında havayı deldi. Harry‘e doğru koĢarlarken, tavan yenigüneĢle parladı ve ona ilk ulaĢanlar Ron ve Hermione oldu, elleri etrafına sarılı, anlaĢılmaz bağırıĢlarıonu kendinden geçirdi. Sonra Ginny, Neville ve Luna da oradalardı ve sonra tüm Weasleyler veHagrid, Kingsley, McGonagall, Flitwick, Spout; Harry ne bağıran birini duyabiliyor ne de kimin eli onaulaĢıyor, onu çekiĢtiriyor, bir parçasına sarılmaya çalıĢıyor anlayabiliyordu, yüzlercesi içeri akınediyordu ve her biri Sağ Kalan Çocuğa, sonunda her Ģeye son veren nedene, dokunmaya kararlılardı.
376. GüneĢ, Hogwarts üzerinde tüm kararlığıyla yükseldi, Büyük Salon ıĢık ve hayatla doluverdi. Harry,kutlamaların-yasın, keder ve zafer karıĢımının önemli bir parçasıydı. Onu onlarla birlikte olmasınıistiyorlardı, liderlerini ve sembollerini, kurtarıcılarını ve rehberlerini… Uykusuz olduğunu ve onlardansadece birkaçıyla birlikte olmayı arzuladığını bir kiĢi anlamıĢ gözüküyordu.Yakınlarını kaybetmiĢ olanlarla konuĢmalı, elleri sıkmalı, teĢekkürleri kabul etmeli, gözyaĢlarına tanıkolmalı ve sabah olurken dört bir yandan yavaĢ yavaĢ gelen haberleri duymalıydı; ülke çapındaImperius laneti altında olanlar kendine gelmiĢti, Ölüm yiyenler ya kaçıyorlar ya da yakalanıyorlardı,Azkaban‘ın masum mahkûmları Ģu anda dıĢarı salınıyordu ve Kingsley Shacklebolt geçici Sihir Bakanıolarak atanmıĢtı.Voldmeort‘un cesedini taĢıyıp, Fred‘in, Tonks‘un, Lupin‘in, Colin Creevey‘in ve onunla savaĢırkenölmüĢ zavallı insanlardan uzağa, salondaki bir hazneye koydular. McGonagall bina masalarını tekraryerleĢtirdi ama artık kimse bina sırasına göre oturmuyordu: Hepsi karmakarıĢıktı, öğretmenler veöğrenciler, hayaletler ve aileler, atadamlar ve evcinleri, Firenze bir kenarda kendine geliyordu veGrawp kırık bir pencereden içeri uzanıyordu, insanlar onun gülümseyen ağzından içeri yiyecekleratıyordu. Bir süre sonra yorgun ve tükenmiĢ Harry, kendini Luna‘nın yanındaki sırada buldu.―Biraz huzur, biraz sessizlik isterdim eğer senin yerinde olsaydım,‖ dedi.―Gerçekten öyle,‖ diye cevapladı.―Ben hepsini oyalarım,‖ dedi. ―Pelerinini kullan.‖Ve daha bir Ģey diyemeden, ―Aahhh, bakın, bir Pırpır Vızırgürü!‖ dedi ve pencereden dıĢarı iĢaret etti.Etrafta onu duyan herkes bakındı ve Harry pelerini üstünden geçirdi, ayağa kalktı.ġimdi salonda kimse karıĢmadan hareket edebiliyordu. Ġki masa ötede Ginny‘i fark etti; kafasıannesinin omzunda, oturuyordu: Daha sonra konuĢmak için zaman olacaktı, saatler ve günler veyabelki de yıllarca zaman olacaktı konuĢmak için. Neville‘i gördü, yemek yerken Gryffindor kılıcıtabağının yanında duruyordu, coĢkulu bir hayran kalabalığıyla çevriliydi. Masalar arasında yürüdüğüyolda, orada bulunmaktan emin olamayan birbirine sokulmuĢ üç Malfoyu gördü, ancak kimse onlarıönemsemiyordu. Baktığı her yerde yeniden birleĢmiĢ aileleri ve sonunda en çok birliktelikleriniarzuladığı iki kiĢiyi gördü.―Benim,‖ diye fısıldadı, aralarına eğilerek. ―Benimle gelir misiniz?‖Birlikte ayağa kalktılar ve beraber o, Ron ve Hermione Büyük Salondan çıktılar. Mermer merdivendenbüyük parçalar eksilmiĢti, tırabzanın parçası gitmiĢti ve çıkarken her adımlarında taĢ yığınlarına ve kanlekelerine rast geldiler.Uzakta bir yerlerde yaklaĢan Peeves‘in koridorlar boyunca kendi bestesi bir zafer Ģarkısınıseslendirdiğini duydular. BaĢardık, yapıĢtırdık onları, viiii Potter tek, Ve Voldi; oldu pürti, hadi eğlenelim!―Gerçekten iĢin dramatikliğinin özeti değil mi?‖ dedi Ron, kapıyı itip Ron ve Hermione‘nin geçmesineizin vererek.NeĢe geri dönebilirdi diye düĢündü Harry, ancak Ģu anda yorgunlukta bitap düĢmüĢtü ve Fred‘i, Lupin‘ive Tonks‘u kaybetmesi her adım attığında, ona gerçek bir yaraymıĢcasına acı veriyordu. Hissettiğidaha çok muazzam bir yorgunluk ve rahatlamaydı. Ancak uzun süre onla kapalı kalan ve gerçeği hakeden Ron ve Hermione‘ye önce bir açıklama borçluydu. Özenle, düĢünselinde ne gördüğünü,
377. ormanda ne olduğunu anlattı; sonunda yürüdükleri yere vardıklarında daha hayretlerini veĢaĢkınlıklarını göstermeye bile baĢlamamıĢlardı, hiçbiri nereye gittiklerini söylememiĢti.Son gördüğünden bu yana, müdürünün çalıĢma odasına giden giriĢi koruyan çirkin suratlı heykel,yana eğilmiĢti, dengesiz bir Ģekilde duruyordu, biraz sarhoĢ gibiydi ve Harry, parolaları artık ayırt edipedemediğini merak etti. ―Yukarı çıkabilir miyiz?‖ diye sordu heykele.―Keyfine bak.‖ diye homurdadı heykel.Onu aĢarak, ardındaki tıpkı bir yürüyen merdiven gibi, yavaĢça yukarı hareken eden sarmal taĢmerdivene ulaĢtılar. Harry yukarıdaki kapıyı itekledi.Masanın üzerinde bıraktığı DüĢünselini tam görmüĢtü ki sağır edici bir gürültü koptu; lanetler, geridönen Ölüm Yiyenler ve yeniden doğan Voldemort‘u düĢünerek çığlık attı.Ancak bir alkıĢtı bu. Tüm duvarların etrafında, Hogwarts‘ın müdür ve müdireleri onu ayaktaalkıĢlıyorlardı; Ģapkalarıyla ve kimi durumlarda da peruklarıyla selamlıyorlardı, bir ötekinin ellerinitutmak için çerçevelerinden geçiyorlardı; resmedilen sandalyelerin üstünde bir aĢağı bir yukarı dansediyorlardı; Dillys Derwent utanmaz bir Ģekilde hıçkırdı; Dexter Fortescue kulak borusunu sallıyordu vetiz sesiyle Phineas Nigellus, ―Ve Slytherin Binasının da görevini yerine getirdiğini göz ardı etmeyin!Katkımızın unutulmasına izin vermeyin!‖ diyordu.Ancak Harry‘nin gözleri direk müdürün sandalyesinin ardındaki en büyük portrede duran adamaçevriliydi. Yarım-ay gözlüklerinden uzun gümüĢi sakalına gözyaĢları damlıyordu, yüzünden akanminnettarlık ve gurur, Harry‘i, tıpkı anka Ģarkısının verdiği o huzurla doldurdu.Sonunda, Harry ellerini kaldırdı ve portreler saygı dolu bir sessizliğe büründüler, gülümsüyor vegözlerini komisyonuyorlardı istekle onun konuĢmasını bekliyorlardı. Ancak o, sözlerini büyük birdikkatle seçerek Dumbledore‘a yöneltti. Her ne kadar yorgun ve gözleri kızarmıĢ olsa da, son birtavsiye arayıĢı için, biraz daha çaba sarfetmesi gerekiyordu.―Snitch‘in içinde saklı Ģey,‖ diye baĢladı, ―onu ormanda düĢürdüm. Tam olarak nerde bilmiyorum, amaonu tekrar arayacağım. Olur mu?‖―Sevgili evladım, olur,‖ dedi Dumbledore, diğer komĢu portreler kafası karıĢmıĢ ve meraklı görünürken.―Mantıklı ve cesur bir karar, ancak senden beklediğimden daha azı değil. Nereye düĢtüğünü bilen birisivar mı?‖―Hiç kimse,‖ dedi Harry ve Dumbledore memnuniyetle kafa salladı.―Ancak Ignotus‘un hediyesi bende,‖ dedi Harry ve Dumbledore gülümsedi.― tabii ki, Harry, sonsuza kadar senin, ta ki onu devredene dek!‖―Ve öyleyse iĢte burada.‖Harry, Yüce Asayı havaya kaldırdı, Ron ve Hermione ona ihtiyatla baktı, yorgun ve uykuya aç halindebile onu görmeyi sevmiyordu.―Onu istemiyorum.‖ Dedi Harry.―Ne?‖ dedi Ron yüksek sesle. ―Aklın baĢında mı senin?‖―Çok güçlü, biliyorum,‖dedi Harry yorgun bir Ģekilde. ―Ama kendiminkiyle daha mutluydum. Buyüzden...‖ Boynunda asılı kese içinde arandı ve birbirine hala en iyi anka teliyle bağlı iki kutsal parçayıçıkardı. Hermione, bu derece darbe almıĢ asaların tamir edilemeyeceğini söylemiĢti. Bildiği tek Ģeyeğer bu iĢe yaramazsa, hiçbir Ģey iĢe yaramazdı.
378. Kırık asayı müdürün çalıĢma masasına koydı, Yüce Asanın ucuyla dokundu ve ―Reparo.‖ dedi.Asası yeniden mühürlenirken, ucundan kırmızı kıvılcımlar çıktı. Harry baĢardığını biliyordu. Kutsal veanka teli asasını aldı ve birden parmaklarında bir ılıklık hissetti, sanki asa ve el tekrar birleĢmelerineseviniyorlardı.―Yüce Asayı geri koyuyorum,‖ dedi, onu büyük bir hayranlık ve etkilenmeyle izleyen Dumbledore‘a,―geri geldiği yere. Orada kalabilir. Eğer Ignotus gibi doğal yoldan ölürsem, gücü sona erecek, değilmi?‖ Önceki sahibi hiç yenilmemiĢ olacak. Bu onun sonu olacak.‖Dumbledore kafa salladı. Birbirlerine gülümsediler.―Emin misin?‖ dedi Ron. Yüce Asaya bakarken sesinde büyük bir arzunun izi vardı.―Sanırım Harry haklı,‖ dedi Hermione sükûnetle.―Bu asa değeceğinden daha fazlası bela taĢıyor,‖ dedi Harry. ―Ve doğrusu,‖ çizili portrelere arkasınıdöndü, Ģimdi Gryffindor Kulesindeki dört ayaklı onu bekleyen yatağını düĢünüyordu ve Kreacher‘ınoraya bir sandviç getirip getiremeyeceğini merak ediyordu, ―Bir ömür boyu yetecek, yeterince belayabulaĢtım.‖
379. KAPANIŞ On dokuz yıl sonra…
380. Güz, o yıl aniden gelmiĢe benziyordu. Eylül‘ün ilk gününün sabahı, bir elma gibi gevrek vealtın sarısıydı ve küçük aile, kocaman isli istasyona gitmek için sallanarak önlerindekigürleyen yolu geçerken, arabaların egzoz dumanları ve yayaların nefesleri soğuk havadaörümcek ağları gibi parlıyordu. Anne ve baba, yüklerin en üstünde iki geniĢ, takırdayankafesin olduğu yük arabasını itiyordu; kafeslerin içindeki baykuĢlar vakurla öttü ve babasınınkoluna yapıĢan kızıl saçlı kız babasının gözleri yaĢlı, ağabeylerinin peĢinden gidiyordu.―Sen de gidene kadar uzun sürmeyecek,‖ dedi Harry ona.―Ġki yıl,‖ diye burnunu çekti Lily. ―Ben Ģimdi gitmek istiyorum!‖Yolcular, aile dokuz ile onuncu peron arasındaki bariyere doğru yol alırken, baykuĢlaragözlerini diktiler. Albus‘un sesi etraflarındaki gürültünün arasından Harry‘ye ulaĢtı; oğullarıarabada baĢlattıkları tartıĢmaya devam ediyorlardı.―Olmayacağım! Slytherin‘de olmayacağım!‖―James, yeter artık!‖ dedi Ginny.―Sadece olabileceğini söyledim,‖ dedi James, küçük kardeĢine sırıtırken. ―Bunda yanlıĢ olanbir Ģey yok. O Slytherin‘de olabil—‖Fakat James annesiyle göz göze geldi ve sustu. BeĢ Potter bariyere yanaĢtılar. Kafasınıçevirip, omzundan küçük kardeĢine biraz kibirli bir bakıĢ atan James, yük arabasınıannesinden alıp birden koĢmaya baĢladı. Bir an sonra, gözden kaybolmuĢtu.―Bana yazacaksınız, değil mi?‖ diye anne ve babasına sordu Albus, kardeĢinin anlıkyokluğundan yararlanarak.―Her gün, eğer istersen,‖ dedi Ginny.―Her gün olmaz,‖ dedi Albus hemen. ―James diyor ki çoğu kiĢi evden sadece ayda bir gibimektup alıyormuĢ.‖―Biz geçen sene James‘e haftada üç defa yazdık,‖ dedi Ginny.―Ve sana Hogwarts hakkında söylediği her Ģeye inanmak istemezsin,‖ diye araya girdi Harry.―Dalga geçmek kardeĢinin hoĢuna gidiyor.‖Hız kazanarak yan yana ikinci yük arabasını ittiler. Bariyere ulaĢtıklarında, Albus irkildi, fakatbeklediği çarpıĢma olmadı. Onun yerine aile kendini Peron Dokuz Üç Çeyrek‘te buldu.James, sisin içinde sürü Ģeklinde ilerleyen belirsiz Ģekillerin arasında çoktan kaybolmuĢtu.―Neredeler?‖ diye sordu Albus endiĢeyle, peronda ilerlerken geçtikleri bulanık Ģekillere gözatıyordu.―Onları buluruz,‖ dedi Ginny güven verici bir Ģekilde.Fakat buhar çok yoğundu ve bu yüzdende herhangi birinin yüzünü seçmek zordu.Sahiplerinden ayrılmıĢ sesler doğal olmayan bir Ģekilde yüksek çıkıyordu. Harry Percy‘ninsüpürge düzenlemeleriyle ilgili yüksek sesle tartıĢtığını duyduğunu sandı ve durup damerhabalaĢmadıkları için bahanesi olduğuna oldukça memnun kaldı…―Sanırım bunlar onlar, Al,‖ dedi Ginny aniden.Dört kiĢiden oluĢan bir grup sisin içinde ortaya çıktı, en sonuncu vagonun yanındaduruyorlardı.
381. Yüzleri Harry, Ginny, Lily ve Albus ancak onların tam yanına geldiklerinde netleĢti.―Selam,‖ dedi Albus, sesi oldukça rahatlamıĢ çıkıyordu.Yepyeni Hogwarts cüppelerini çoktan giymiĢ olan Rose, ona gülümsedi.―Ġyi park ettin mi, peki?‖ diye sordu Ron Harry‘ye. ―Ben ettim. Hermione Muggle sürücüsınavından geçebildiğime inanmadı, değil mi? Benim gözetmenine Kafa KarıĢtırma büyüsüyapmak zorunda olduğumu sandı.‖―Hayır, sanmadım,‖ dedi Hermione, ―Sana olan inancım tamdı.‖―Aslında, gerçekten Kafa KarıĢtırma büyüsü yaptım,‖ diye fısıldadı Ron Harry‘ye, birlikteAlbus‘un sandığı nıve baykuĢunu trene çıkartırlarken. ―Sadece yan dikiz aynasından arkayıkontrol etmeyi unuttum ve biraz gerçekçi olalım, onun yerine Süper Sezgi Büyüsükullanabilirim.‖Perona geri döndüklerinde, Lily ve Rose‘un küçük kardeĢi Hugo‘yu, Hogwarts‘a en sonundagittikleri zaman hangi Binaya yerleĢtirilecekleri hakkında canlı bir konuĢma yaparken buldular.―Eğer Gryffindor‘a seçilmezsen, seni mirastan mahrum bırakırız,‖ dedi Ron, ―Fakat baskı filanyok.‖―Ron!‖Lily ve Hugo güldüler, fakat Albus ve Rose ciddi görünüyorlardı.―Böyle söylemek istemedi,‖ dedi Hermione ve Ginny, fakat Ron artık onlara dikkat etmiyordu.Harry ile göz göze geldi, kafasıyla gizlice sallayarak kırk beĢ metre ileride bir yeri iĢaret etti.Buhar bir anlığına inceldi, hareket eden sise rağmen üç insan keskin hatlarıyla oradaduruyorlardı.―Baksana Ģu kimmiĢ.‖Düğmelerini boğazına kadar iliklediği koyu renk bir palto giyen Draco Malfoy karısı veçocuğuyla orada duruyordu. Saçları biraz seyrelmesi sivri çenesini vurgulamıĢtı. AlbusHarry‘ye benzediği kadar, yeni çocuk da Draco‘ya benziyordu. Draco Harry, Ron, Hermioneve Ginny‘nin gözlerini ona diktiğini görünce kısa ve öz bir biçimde kafasını salladı ve tekrarbaĢka yöne yöneldi.―Öyleyse bu da küçük Scorpius,‖ dedi Ron fısıltıyla. ―Her testte onu yeneceğine emin ol,Rosie. Allah‘a Ģükür annenin beyni sana miras kalmıĢ.‖―Ron, Allah aĢkına,‖ dedi Hermione, yarı sert, yarı hoĢuna gitmiĢ bir Ģekilde. ―Daha okula bilebaĢlamadan onları birbirlerine zıt düĢürmeye çalıĢma!‖―Haklısın, üzgünüm,‖ dedi Ron, fakat kendine hâkim olamadı ve ekledi, ―Onunla çok da yakınarkadaĢ olma, yine de, Rosie. Eğer bir safkanla evlenecek olursan, Büyükbaba Weasley seniasla affetmez.‖―Hey!‖James yeniden ortaya çıkmıĢtı, sandığı, baykuĢu ve yük arabasından kurtulmuĢtu ve besbellisöyleyecek haberleri vardı.―Teddy orada,‖ soluk soluğa dedi omzunun üstünden dalgalanan buhar bulutlarının içinigösteriyordu. ―Az önce gördüm! Ve tahmin edin bakalım ne yapıyordu? Victoire‘i öpüyordu!‖YetiĢkinlere gözlerini dikip baktı, tepki eksikliği için açıkçası hayal kırıklığına uğramıĢtı.
382. ―Bizim Teddy! Teddy Lupin! Bizim Victoire‘ı öpüyordu! Bizim kuzenimizi! Ve Teddy‘ye neyaptığını sorduğumda—‖―Onların arasına mı girdin?‖ dedi Ginny. ―Ron‘a ne çok benziyorsun—‖―—ve bana onu yolcu etmeye geldiğini söyledi! Ve sonrada bana uzaklaĢmamı söyledi! Onuöpüyor!‖ James kendini yeterince açık ifade edemediğinden endiĢelenmiĢcesine sonkelimeleri ekledi.―Ah, eğer evlenselerdi çok hoĢ olurdu,‖ diye fısıldadı Lily kendinden geçmiĢcesine. ―Teddygerçekten ailenin bir parçası olurdu!‖―Zaten haftada dört kez akĢam yemeğine geliyor,‖ dedi Harry. ―Niye bizle yaĢaması için onudavet edip, bu sorunu çözmüyoruz?‖―Evet!‖ dedi James hevesle. ―Al ile odamı paylaĢmaya bir itirazım yok—Teddy benim odamdakalabilir!‖―Hayır,‖ dedi Harry katı bir Ģekilde, ―sen ve Al sadece ben evin yıkılmasını istediğim zamanbir odayı paylaĢabilirsiniz.‖Bir aralar Fabian Prewett‘e ait olan eski, hurdası çıkmıĢ saati kontrol etti.―Saat neredeyse on bir oldu, binseniz iyi olur.‖―Neville‘e sevgilerimizi iletmeyi unutma!‖ dedi Ginny James‘i kucaklarken.―Anne! Bir profesöre sevgi iletemem!‖―Fakat Neville‘i tanıyorsun!---‖James gözlerini devirdi.―DıĢarıda, evet, ama okulda o Profesör Longbottom, değil mi? Bitki Bilim sınıfına yürüyüpsevgilerinizi iletemem…‖Annesinin budalalığına kafasını sallarken, Albus‘a bir tekme vurmak için hedef alarak hislerinidıĢa vrudu..―Sonra görüĢürüz, Al. Testrallere dikkat et.‖―Onların görünmez olduklarını sanıyordum? Bana görünmez olduklarını söylemiĢtin!‖Fakat James yalnızca kahkaha attı, annesinin onu öpmesine izin verdi, babasını kısa birĢekilde kucakladı ve hızla dolmaya baĢlayan trene atladı. El salladığını, sonra daarkadaĢlarını bulmak için koridorda koĢtuğunu gördüler.―Testraller hakkında endiĢelenmen gereken hiçbir Ģey yok,‖ dedi Harry Albus‘a. ―Onlar nazikĢeylerdir, onlar hakkında korkacak bir Ģey yok. Zaten okula at arabası ile gitmeyeceksin,kayıkla gideceksin.‖Ginny Albus‘a hoĢça kal öpücüğü verdi.―Noel‘de görüĢürüz.‖―HoĢça kal, Al,‖ dedi Harry oğlu onu kucaklarken. ―Hagrid‘in sizi önümüzdeki Cuma çayadavet ettiğini unutma. Peeves‘e çatma. Nasıl yapıldığını öğrenmeden kimseyle düello yapma.Ve James‘in seni alt etmesine izin verme.‖
383. ―Ya Slytherin‘e seçilirsem?‖Fısıltı yalnız babası içindi ve Harry sadece ayrılık vaktinin, Albus‘un korkusunun ne kadarbüyük ve içten olduğunu açığa vurmaya zorlayacağını biliyordu.Harry Albus‘un yüzü, kendi yüzünün çok az yukarısında kalmasını sağlayacak kadar çömeldi.Harry‘nin üç çocuğundan sadece Albus Lily‘nin gözlerini miras almıĢtı.―Albus Severus,‖ dedi Harry sessizce, Ginny‘den baĢka kimse onu duymasın diye veGinny‘de o an trene binmiĢ olan Rose‘a el sallıyormuĢ gibi davranacak kadar anlayıĢlıydı,‖sen Hogwarts‘ın iki müdürüne hitaben adlandırıldın. Onlardan biri Slytherin‘di ve büyükolasılıkla Ģimdiye kadar tanıdığım en cesur adamdı.‖―Fakat sadece varsayalım ki—‖―—öyle olursa Slytherin Binası harika bir öğrenci kazanmıĢ olacak, değil mi? Bizim için farketmez, Al. Fakat senin için fark ediyorsa, Slytherin‘dense Gryffindor‘u seçebileceksin.Seçmen ġapka senin seçimlerini hesaba katar.‖―Gerçekten mi?‖―Benimkileri kattı,‖ dedi Harry.Bundan çocuklarından hiç birine bahsetmemiĢti ve bunu söylediğinde Albus‘un yüzündekimerakı gördü. Fakat Ģimdi kırmızı tren boyunca tüm kapılar kapanıyordu, sürü gibi ilerleyenanne ve babaların bulanık ana hatları son öpücüklerini vermek ve son dakika hatırlatmalarınıyapmak için trene doğru ilerliyordu. Albus vagona bindi ve Ginny de arkasından kapıyıkapattı. Onlara en yakın pencerelerden öğrenciler sallanıyordu. Trenin içinde ve dıĢındaki,muazzam sayıdaki yüzler Harry‘ye doğru dönmüĢ gibi görünüyordu.―Niye hepsi öyle dik dik bakıyor?‖ diye sordu Albus, o ve Rose kafalarını uzatıp diğeröğrencilere bakarken.―Bu sizi endiĢelendirmesin,‖ dedi Ron. ―Benim yüzümden. AĢırı derece de ünlüyüm de.‖Albus, Rose, Hugo ve Lily güldüler. Tren hareket etmeye baĢladı ve Harry onun yanı sırayürümeye baĢladı, heyecandan dolayı çoktan alev almıĢ olan, oğlunun ince yüzünü izliyordu.Harry ve oğlunun süzülerek ondan uzaklaĢmasını izlediği için biraz yas tutar gibi olmasınarağmen, gülümseyip, el sallamayı sürdürdü…Buharın son izleri de güz havasında yok oldu. Tren bir köĢeyi döndü. Harry‘nin eli hâlâ elvedamanasında havadaydı.―Ġyi olacak,‖ diye mırıldandı Ginny.Harry ona bakarken, akılsızca elini indirdi ve alnındaki ĢimĢek biçimindeki yaraya dokundu.―Olacağını biliyorum.‖Yara izi on dokuz yıl boyunca Harry‘nin canını hiç yakmamıĢtı. Her Ģey yolundaydı.
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.