Notes

hadi o yastığı dizlerinden biraz daha göğsüne doğru* uzun yoldan geldin ama nefes almak yetmiyormuş. tanrım, yanımda dinlensin diye. tanrım, canı sıkkınmış. sarılsın diye.
yutamıyorum inan. çok zehirli. ama biz bunu halletmiştik. çeyrek geçecek. yarım geçecek. sonra çeyrek kalacak. ama geçecek. bir bütün olarak* sen bunları nasıl bitirdiysen kafanda. bir bütün olarak geçecek. yarım bırakmamaya söz verdiğin her şeyin ayak takımısın diye bağırmak istiyorum. incinme. burada olsan yol kenarlarının bayrağı olurdum. orada olsam kirpiği uzun cümlelerin onları döken hastalığı olurdun. hiç üzülmemiş numarası yapıyorum. hiç üzülmedim.
ben bir anne olsaydım yorganın altına saklanan çocuklarım olurmuş. dikenleri olurmuş. korkunç. ben bunları nasıl söyledim. olsun. sen beni anlıyorsun. anlıyor musun?
şöyle başlardım eskiden olsa. “babacım, seni öyle çok seviyorum ki. sen benim akülü arabamsın.” babası olmak intihar etti. çiçekleri suluyorsun. yaranda kahverengi kabuklar ve durup beklemenin durup beklemekle devam ettiği kadar uzaklar.
bu hastalık seni öldürür. ama sen. intiharı* onurlu buluyorsun.
yirmi ekim iki bin on altı. keşke yürümek sadece gitmek anlamına gelseymiş. ben de kendi adımın anlamına. burada beni sevmeye çalışıyorsun. az acıtan şeylerle çok acıtanları turnusol kağıdında ayırıyorsun. bunun adı artık az acıtanmış. çok acıtabilmeyi diliyorsun. atmak istiyorsun. yaz bitmiş. atmak istiyorsun. sonbahar. atmak istiyorsun. kış bitmiş. yirmi haziran iki bin on sekiz. artık kocaman bir çöplüğün var ve yarasınıyarasınadenkgetirmekisteyecekkadaryalanlar.

+çöpsün. ama eskiden güzeldin. kızma. yalan söylüyorum. halâ. çok. güzelsin.

sen dünya kadar çirkinliğimin içinde, benim dünya kadar güzel olan tek şeyimsin. sıkı tutun.