Notes

Sezen aksu - takvim.
İki gözüm seneler geçiyor.
Özledim bilmiyorsun.
Sesini duyamadığım geceleri bana sor.
Çok sevdiğim otobüs yolculuklarından korkuyorum, kat ettiğim her metrede milim milim geliyor aklıma gözlerime güldüğün sahneler.
Sensiz gün geçmiyormuş. Saniyeler kaç asra bedel?
Şöyle bir mekana bir senle gelmek nasip olmadı ya kadere sokayım be kızım.
Söyletme beni..
Eylülde yanıma gel, galataya çıkalım. Ben hiç gitmediğim İstanbul’u sana sakladım.
Şu hayatta çok sarhoşluğum yoktur sayfalarda, bir zamanlar var ki hayatımda hiç bir zamanının unutulmaz satırlarıdır romanların
Acımasız değilsindir sen. İnandıramaz hiç kimse. Hiç bir dönem.
Hani ben bilmiyorum ya, doğrudur bilmiyorum. Ama sende bilmiyorsun. Ah be hiç haberin yok!
Hiç gitme rüyalarımdan, hayallerimde de güzel, rüyalarımda da özelsin. Sen benim için kahinatın en güzel köşesisin.
Bitmedin sen gitmedin sen. Ne kadar gidebilirsin böyle severken. Ne kadar bitebilirsin böyle özlerken. İşte bilmiyorsun bitmiyorsun.
Ben sana yazamıyorum, başkasıyla gülüşüyorsun, gülmen bile refah verebiliyor bana. Sen benim çocuğumsun.
Mavi sonsuz bir gökyüzünden bir damla yaşa, gün gelir sahildeki taşa.
Gecenin 4ü saatlerin dakikaların günlerin ne tadı var ne hevesi.
Yaktın sen beni, yıktın sen beni. Bu nasıl bir yangın hep aynı rutinde yanar, nasıl bir yıkılış bu bitmez.
Tükenmeyecek umudum, bitmeyecek güzelliklerin meselesisin sen en güzel sevdam.
Hiç bilmeyeceksin, ne çok sevdiğimi, nasıl özlediğimi, hiç öğrenmeyeceksin. Hatta başka başka insanlar girecek hayatına başka sevdalarda olacaksın sen. Ben aynı bardakta ne içersem içeyim beynimin en ücra köşeleri hep seni sayıklayacak, kalbimin en güzel karmanları senle dolacak. Seni sevmenin güzelliğini bilmeyeceksin, sana adanmanın, aşk yanını sana adamanın hoşluğundan bir haber olacaksın, hiç duymayacaksın sensiz çığlıklarımı, bir sabah uyandığımda tadı olmayan kokuları, duyu organlarını kaybetmenin acısını belkide, en güzel koku sensiz yokmuş gibi, en güzel manzara sen yoksan hiçmiş, en güzel şarkı sen yoksan bitmiş, en güzel şehir sen yoksan yıkılmış, en güzel diyarlar sen yokken çökmüş. Sen varken baharlar olan günler sen yokken terk edilmiş şehir. Sen yokken demekte şimdi bir sahtelik, şöyle demeliyim “sen yoksun en güzel kazam, hayattaki en güzel iyikim, tek sevdam, tek aşkım, tek yangınım, tek umudum”.
Senle uyandığımda anladım ben daha önce hiçbir sabaha uyanmadım. Daha önce hiçbir güne başlamadım. Ne güzel birşeydi senle başlamak güne. Ne güzel birşeydi seninle sonlandırmak günü, ne güzeldi. Seninle yenilen yemek. Seninle yapılan muhabbet, seninle gülünen espri, seninle izlenilen manzara, seninle bakılan şehir, seninle olunan her saniye. “Di” ekini takmasaydın bize. Bu dünya çok güzel bir yer olacaktı, Biz el ele. En güzel dans kareografilerine tepki olarak var sanki gözlerinin ahengi. Sağa sola bakarken bu kadar anlamlı. Kirpiklerinin dizilişi, göz kapakların ritim tutar gibi kapanıp açılması, bunlar hep planlamış olmalılar. Plansız bir güzellik böyle olamaz. Plansız bir gülüş bu kadar iç ısıtıcı olamaz. Senin sözündür bu hiç unutulmaz “ Kuşkum yoktur ki Allah seni pazar günü yaratmış” Beni sana yakmış. Ne güzel bir yanıştır bu.

“Ne güzel bir yanış bu karşı koyamam,
Dayanamam kıskanırım seni paylaşamam,
Satırlar uçar gider aklımdan, sana sarı laleler aldım çiçek pazarından” sarı papatyaların kraliçesi gönlüm hep seni arıyor neredesin sen? Neredesin.
Özlüyorum nerdesin toparlayamadım işte gel. Tut elimi zor günler burda sen yoksun. Yapma işte gel. Gel mutlu olalım gel. Yakma hayatı yıkma bu canı gel. Gel gül güzelim gel en güzel yangınım gel. Gel çok özledim gel.
Düşünmek ne kadar acıtıcı bilirsin, düşünmek ne kadar yakıcı bilirsin, neyi düşündüğümüyse yine en iyi sen bilirsin.
Ay teninden, güzel sesinden mahrum bıraktın ya beni. Alacağım var senden gül güzeli.

Hangi kadeh hangi şişe azaltır özlemini..

Hiç mi hiç mi

Günaydın güneş yüzlü

Seni savunuyorum her gece

Gitme toplayamam gücüm herşeye yeter buna yetmez demiştim.

Ne söyledim de yanıldım bu kez keşke yanılsaymışım yetmedi. Yetmedi gücüm.
Hiç mi özlemedin

Zannetme ki sana kırgınım
Senin gözlerinde sonsuz denizi bulmak,
Kokunda ucu gözükmeyen nehri görmek,

Umarım bir anneler günü gelir, gözlerinden öperim o sabah, kutlarım çocuğumuzun melekliğini umarım gelir o gün.

Bir saniye olsun çıkmıyorsun aklımdan. Seni sevmek bile ne güzel birşey, sen en güzel sevgi. Sen en güzel sevgili. Sen en güzel aşk. Sen en güzel günlerim. Sen en güzel dünlerimsin. Sen en güzel yarınlarımın en güzel hayalisin. Gel be gül güzeli. Yapma etme yazık etme gel. Gel ahirim gel evvelim. Gel seneler geçiyor gel.

Bilmiyorsun bir yerlerde nasıl özleniyorsun.

Solumdan kelebek yemiş gibiyim durmuyor kan.

Seni seviyorum, seni seviyorum kızım. Canım canımın en tatlı en değerli parçası.

Sana birşey olmasın..

Sana el değmesin canımın içii.

Göğsümde uyu; bir ömür, ömür çeperin olsun göğüz kafesim.

Çiçek görünce aklımda sen, deniz görünce aklımda sen, gökyüzüne bakınca aklımda sen.

Suyun tadı yok suyun. SU.

Hiçbir şişe, hiçbir kadeh hiçbir bardak dibinde çalmıyor telefon.

Böyle göğsüm daralıyor. İçim yanıyor.

Neredesin sen. Güler yüzlüm. Neredesin

Bir sarılalım, tut elimden halledeceğiz herşeyi. Herşey çok güzel olacak.

Aşkın en güzel hali. Acın, sevgin, özlemin en güzel hali.

Her fenerbahçe maçında aklıma gelmesi, her fener forması gördüğümde lacivertin sarısı saçlarına çalıyor, göğüs armasını göz mehtabın alıyor. Bu nasıl bir sevgi kuzum nasıl sevdirdin sen?

Can özüm, sözüm. Sevdam. Buralardasın. Kaç kez baktım, fotoğrafına. Çevrimiçi yazına kaç kez.

Canımın en içi. Hiç biter mi bu sevgi? Can özüm.

Gel topla şurayı. Gel değdir elini bana gel topla lütfen. Kalkamıyorum. Gel kaldıramadım bunları gel temizle gel. Gel çıkamıyorum.
Buna yetmedi gücüm gel. Gel çıkamadım yangından gel.

Bir gün bir yerde çıkma karşıma, gel ki biz gidelim o yerlere.

Sarım.

Baya baya yanmışım ben haberim yokmuş, baya baya sırılsıklam olmuşum da gören yokmuş.

Sana birşey olmasın mutlu ol iyi ol, gülerken o kadar güzel o kadar nayıfsın ki, o kadar masum ki o gülüşün ne sinir ne kırgınlık bırakıyor adamda.

Ara sıra saçlarının kokusu geliyor burnuma o anlarda bir saçmalık oluyor ve herşey duruyor.

Herşey kötü ama fotoğrafın yaşlı bir
Gülümseme sebebi.

Mutlu olmanı o kadar içten diliyorum ki, hayallerinin gerçekleşmesini o kadar istiyorum ki, bilmiyorsun.

Sen benim kızımsın, hayallerimsin, kendim için istediğim en masum dileksin.

Ne zaman vazgeçtim ki en sevmediğim huyum, ne zaman yıkıldım ki, yıkıl bir ayaktalık kadar çekilmeyecek şey yoktur galiba. Yıkılmıyorsun temellerin çökmüyor ama hala bir umut oluyor bünyende. En isteksiz, en hevessiz güçsüz bir halde de olsan, “Tamam olabilir de vazgeçme” diyorsun. Koşamıyorsun ama sürünüyorsun. Ne kadar saçma bir o kadar da gerçek.

Bugün yine hiçbir şey yapmadım her geçen gün hevesim nefesim biraz daha tükeniyor.

Öyle bir gitmişsin ki sen, o kadar çokmuşsun ki bende, hiç kimsem yokmuş gibi kaldım böyle ortada

Sana baka baka güzelleşirdim bende belki..

Yarınlarımın tükenmeyecek en masum hayali. Sana bitmeyecek masum bir aşk.

Gel hayalim anıları alalım kaçalım buralardan.

Herşeyden geçtim ama bir senden vazgeçemem.

Sen benim duygusalımsın.
Ben sana yangınım.

Hangi sabah güzel olabilir mesajını alamadığım, sesini duyamadığım, uçsuz bucaksız çehreni göremediğim?

Bir şampiyonluk geldi beni yüzümde bir kırık gülüş bir burukluk.

Herşey çok eksik herşey çok yarım, sevimcim tam değil gülüşler tam değil içtiğim su tam değil yediğim yemek tam değil. Nasıl bir yarımlık kalmak bu nasıl biri anlatsın bu nasıl yarım kalmak?

her gün aynı dozda. Her gün aynı özlem..

Beni nasıl bir uçurumdan ittin, kolum tutmuyor. Ayaklarım tutmuyor, bilincim kapalı, heveslerim boğazımda düğümlü, dilim bağlı nasıl düşer bir insan böyle.

Gökyüzüne sor. Anlatsın.

Gülüyor mu yüzün? Gülüyorsa ne mutlu. Parça parça toplamak gibi düşün, bir parça düşün. Benim yarım gülüşüm.

Bir sarılmalık kırgınlık var içimde,
Bir öpüşlük hüzün,
Bir gülüşlük kırgınlık.

Ne kadar merkezindeymişsin saf duygularımın. Yıkımın büyüklüğünden anlayabiliyorum. Yıllarca kurduğum düşe ulaşmışken böyle bir yıkım, hiç ulaşamamaktan daha iyi mi olurdu diye düşündürüyor insanı sonra da sen yıkarsın da büyük olmaz mı?

Yüzlerce plan binlerce hayal tek bir taş oldu deniz kıyısında, dalgalar vurdukça yer değiştiriyor ama içeriği aynı, üstündeki mineral başkalaşıyor ama içerik aynı. Tek bir dün de kalıyor ama ruhu hep aynı.

Hapsedilmiş ruh dışına örülmüş bedenden bir kale..

Üzülecek dünler gülünecek yarınları arıyor, saatler günleri kovalıyor da tüm bu savaşın ortasında üstüm başım çamur içinde kalmış bir ben helak oluyorum.

Alaycı bakışlar “sen müsade etmezsen böyle olmaz” naralarıyla bağırıyor etrafımda. Sanıyorlar ki ben zevk alıyorum. Sanıyorlar ki ben istiyorum böyle olmak. Hevessiz, hissiz, ruhsuz neşesiz. Ben özlemiyorum sanıyorlar eski beni. Bilmiyorlar ki eski ben hala içimde. Çıkamıyor dışarıya çıkmaya çalışırken kaldırılamaz engeller onu düşürüyor. Onu tekrar mahzenine kapatıyor. Eski benle bir tek ben yaşıyorum bu günlerde. Hala güzel hayallerime nur topu gibi umutlar besliyorum. Hiç yitirilmeyen umutlar. Bitmez umutlar. Milyonlarca sahne oynuyorum kafamda, binlerce hayallerin gerçek olduğu senaryoda. Öyle güzel anlar sığıyor ki küçücük dünyamın kadrajına. İnsanın yüzünde kırık bir gülümseme oluşuyor.

Üzerimdeki bitmişliği atamıyorum bir türlü kalkamıyorum ayağa. Yada ayağa kalkabilmiş halim bu. Bu kadar oluyor yani.

Sen atmıştın bana o şarkıyı. “Küçükken çok inanmıştım eğer çok istersen, herşey mümkün” , “ hikayem senle başladı”.

Sesini unutmak ne mümkün? İlk görüntülü konuşmamızda elmacıkların kızarışını unutmak ne mümkün?

Havaalanına gidemiyorum artık, starbucks bana uzak, çayı şekersiz içiyorum. Konak pier den bir daha geçmedim. Bostanlıya bir daha gitmedim. Güçsüz yönlerimle yüzleşmenin altında ezilmek benim için çok ağır olacaktır.

Böyle güzel bir sevgiyi unutmak hakarettir. Böyle bir sevdayı yok saymak bir ihanettir. Kaldı ki nasıl duyulur başkasına bir aşk? O duyguyu her zikredişimde beynime sen şimşekleri çakıyorken.

Her çocuk görüşümde içim titriyor kuzum. Canım acıyor. Boğazım düğüm düğüm.

Bize neler oldu, bu ayrılık bir de hasret çekilmez oldu.

Sen gel biz yine eskiye dönelim, deliye dönelim.

Bir halimi hatrımı sormaz mı insan?

“Tek canın saolsun, yel essin kokun gelsin.”

Gel yoruldum

Hadi çat kapı gel delirelim.
Dertlerimin dermanı ol hercaim.

İzmirde bir gün batımı dudaklarımız tanıştı.

En güzel masalların yazıldığı diyarın, muhteşem manzarasından yaratılmış bir gülüş,
Ve tabiki en unutulmaması gereken;
En güzel şairlerin kaleminin ruhundan çıkmış bir kalp.
Gücümü kaybettim
Gülüşümü kaybettim

Dudaklarından dökülecek 2 kelimeye dünyalar yeşerecekken neden bu çaba

Neden bu kadar direnç, gel en güzel manzaralar bizim olsun. Gel en güzel deniz bizim olsun. Gel heryer bayram olsun. Çok özledim gül güzeli gel.

Sen bana bir daha bak ben sana bir daha yenilirim yine yenilirim. En dik yenilgim.

Gözlerin o kadar yeşil ki öpsem gözlerinden, dudağım filizlenir.