NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

ihtimam;özen, itina, özenli bakım; Kendinişefkate ve ihtimama layık görmemişti hiçbir zaman.
itiyat; alışkanlık, huy; hakikatlerigörmekten kaçmak itiyadı vardı.
enikonu; iyiden iyiye; Sonunda enikonu zengin oldular.
ziya; ışık, aydınlık; Güneşin ziyasıaltında, Güneşin bıraktığı ziya fersileşmeye yüz tuttuğu zamanlarda olduğu gibi
fersiz; donuk, cansız, ışıltısınıkaybetmiş
müderris; ders veren (öğretimgörevlisi)
bizatihi; kendisi, kendiliğinden;Bizatihi iş görme kabiliyetine sahip insanlar.
atalet; tembellik; Sabah ataletiyleoturdu televizyonun karşısına
tevekkeli; boşuna, boş yere, sebepsiz;Tevekkeli bizim dilimizi böyle konuşmuyorsun.
ummumiyetle; genellikle
sayfiye; yazlık ev
yeksenak; monoton, biteviye, tekdüze
müselsel; birbirini izleyen; Müselselhıçkırıklar
tevakkuf (n); durma, duraklama,eğleşme
tevakkuf etmek; durmak, eğleşmek
tevakkuf mahalli; durak
muhtasar; kısaltılmış olan,, kısa, öz;muhtasar bir yazı ile cevap vermeye bile
halet; durum; ruh haleti, halet-iruhiye
melül; üzgün, boynu bükük
mel'un; lanetlenmiş,nefretlekarşılanan kimse
mamafih; bununla birlikte, hal böyleiken
mukabil;bir şeye karşılık yapılan, birşeyin karşısında olan; Mukabil tarafında oturmakta olmaktan daha ziyade birbağının olmadığı bir kişiye atılan kısa bir bakıştan öte gitmemişti
istihza (isim);gizli ve ince alayiçeren; Bu cümleden sonra dudaklarının kenarında kalan bir istihza çizgisibirkaç saniye kadar devam etti, sonra yerini lakayt bir ifadeye bıraktı.
istihzar; hatırlama, anımsama
lakayt; ilgisiz, aldırmaz, umursamaz,kayıtsız
02
vehmetmek; kuşkuya düşmek, kuruntuyakapılmak; vehme kapılmak veya düşmek
vehim; kuruntu
vahim; ağır, korkulu, çok tehlikeli;Vahim bir illet
telakki etmek; kabul etmek, saymak; Buhediyeyi özrümün bir parçası olarak telakki etmeniz dileklerimle.
hamletmek; bir sebebe yüklemek,yormak; Hamlet'in eserlerinde olayları toplumal olaylara hamletmesi kadar
tediye etmek; ödemek
istida; dilekçe, arzuhal
intişar etmek; kokunun yayılması,dergi yayımlama
cevretmek; eziyet etmek
irtikap; rüşvet alma, hile yapma;İrtikap suçundan iki yıl yatmışlığı vardı.
nahiye; bölge; Sırt nahiyesindeki ağrıO’na çok acı çektiriyordu.
yeis; karamsarlıktan doğan üzüntü;Yeis getirmeden çalışmak
izahat; açıklamalar; İzahat beklerbakışlar ile süzüyordu
aşinalık; tanıma, tanışıklık
imtizaç; karışabilme, uyum sağlama
mürekkep(S); bileşik, oluşan; Merhametve rikkatten mürekkep bir insan edasıyla
imtizacıydı; karışımıydı, terkip
imtizaç etmek; bağdaşmak, uyuşmak
aşiyan; kuş yuvası,ev oturulan yer,mesken
mahut; bilinen, adı geçen, sözü geçen;İlk defa bu anda mahut siyah kaplı defteri hatırladım.
harcıalem; hiçbir özelliği olmayan,basmakalıp, sıradan; Tanışmamız hakikaten pek harcıalem oldu.
maada; -den başka, gayri; sahip olduğuüç evden, içinde oturduğundan maada diğer ikisinin satılmasına sebep oldu.
bilhassa; her şeyden önce; Sabun ticareti kurnaz, bilgili, genç vebilhassa zengin kimselerin elindeydi.
sandal bedesteni; kapalı çarşı
tufeyli; bir kimsenin sırtındangeçinen, asalak; tufeylilik
03
eşraf; bir yerin zenginleri, sözügeçenleri
mütehakkim; baskıcı, zorba (mazlum);Bir eşraf evinin ağırbaşlı havası ve mütehakkim edası tavırlarında göründüğüiçin arkadaşları ona pek sokulmuyordu.
sarahat; açık, belli (mekşuf)
sarahatle; açıklıkla
tart(Arapça); kovma, çıkarma; Muvakkattart
muvakkat; geçici
mükaleme; karşılıklı konuşma
mübahase; söyleşi, konuşma, bahis,sözü geçme
istidat; yetenek
istidat sahibi; mahir, maharetli
terakki; ilerleme, yükselme, gelişme
müptedi; acemi
ekseriya; çoğunlukla, çoğu kez
vuzuh; açık olma durumu
vuzuhsuz; belirsiz
isnat; bir düşünceyi, bir konuyu bir kişiveya sebebe dayandırma, yükleme, atfetme (karalama, iftira)
suiniyet; kötü niyet x hüsnüniyet
biteviye; aynı biçimde sürelikliolarak
mütemadiyen; ara vermeden, sürekliolarak, biteviye
tekamül;olgunlaşma, evrim, gelişme;hayatın bir değişmeler silsilesi ve her değişimin bir tekamül olduğunuanlamayanlar bağnaz kafalı insanlardır.
süluk etmek; bir işe girmek
latif; yumuşak, hoş, ince birgüzelliği olan
nükte; ince anlamla, güldürücü şakalısöz espri (latife)
nüktedan;şakacı
karafa; uzun boylu kulpsuz küçük rakısürahisi
04
girift; birbiri içine karışmış,çarpışık; Girift cümleler kurmak
giriftar olmak; yakalanmak (poliseveya hastalığa) (derdest,tevkif edilmek), tutuklanmak ; Amansız bir hastalığagiriftar olmuştu.
kıstas; ölçüt
mefkure; ülkü,ideal; Konuşmalarınamefkure bezirganı gibi münevver argosu numunelerinin karıştığını fark etti.
münevver; aydın
numune; örnek
bezirgan; tüccar (merchant)
hilkat; yaradılış, fıtrat
hilkaten; yaradılış dan kaynaklı
maişet; geçim, geçinme; maişetkamçısıyla sürdürdüğüm mesleğimden
temaşa; hoşlanarak bakma
maada; başka; bundan maadasöylenebilecek başka bir kelam
ihsas; üstü kapalı anlatma, ima etme;Bunların hepsini bana bir bakış ile ihsas etti.
mülazım; bir işe girebilmek için o işte ücretsiz devameden.
duhuliye; giriş ücreti
velhasıl; sözün kısası, kısacası
meşkuk; şüpheli, şüphe uyandıran
belagat; iyi konuşma sözle inandırmayeteneği
tefrik etmek; ayırt etmek, onun içinayrılmış
taalluk;ilgi, ilinti
taallukat; hısım yakınlar
tavzif etmek; vazifelendirmek,görevlendirmek
mümeyyiz; yazıları beyaz kağıda çekenkimse,iyiyi kötüyü ayırt edebilen
rayiha; güzel koku
05
şavk; ışık; Ayın şavkıyla esrarengizbir aydınlığa bürünmüştü çehresi.
azamet; ululuk, görkem
nikbin; iyimser, optimist (x bedbin)
bedbin; pesimist, kötümser, karamsar
hodbin; bencil, egoist, hodperest,hodpesent
hulasaten; özet olarak, kısaca
müteneffir (s); iğrenmiş, tiksinmiş
melhuz; olması beklenen, yüksekihtimalli; vukuu çok melhuz
nisyan (n); unutma; Zamanın venisyanın kahrına uğramak
murakabe; iç dünya; murakabeye dalmak
gaybubet; bulunamayış, yokluk; Bu hercihetten esrarengiz bir gaybubetti ve bin türlü faraziyeye meydan açıyordu.
tezlil etmek; hakarete uğramak
gayz; öfke, hınç
cihet; yön, taraf
mütercim; çevirmen
revnak; parlaklık; Ne gözlerinde ferkalmıştı, ne de derisinde revnak.
minval; biçim, yol, tarz; Konuşmasınabu minvalde devam edemeyeceğini anladı.
mülhit; tanrı tanımaz
nefti; siyaha yakın, koyu yeşil
meyyal; eğilimli, bağımlı
çivit; mavi; Eskiden çivit otundanmavi renkli sararan çamaşırın son suyuna katılan toz boya
müstehzi; alaycı; Dans edenlerindansını beğenmiyormuş gibi müstehzi bir ağız çarpıklığıyla dudaklarınıkıvırıyordu.
munis; cana yakın, sevimli
itikat; inanç; Batıl itikat
heyula; iri yarı, pek iri
06
müstesna; benzerlerinden üstün olan
alesta; harekete hazır, tetikte
akit; sözleşme, mukavele
mukabele; karşılık vermek, karşıgelmek
ilanihaye; sonsuza kadar; Bu çıplakkarakol odasında ilanihaye unutulup kalmak istiyorlardı.
letafet; güzellik, hoşluk
ifrazat; vücuttan çıkan ter,irin,iltihap gibi salgılar
meyus; üzgün, umutsuz
müşkülpesent; güç beğenen, titiz
ıtırlı; güzel kokulu
asude; sessiz, rahat, sakin
lahza; an; Bir lahza duraksadıysa dakararını vermişti.
esvap; giysi, giyecek, elbise; Bütünesvabı bir mintan ve eski bir pantolondan ibaretti.
sirayet; bulaşma, yayılma; Sirayetetti ölüm
belagat; iyi konuşma, sözle inandırmayeteneği
hendese; geometri
malihulya; kuruntu, kara sevda
bani; kurucu, adına yapılan kimse
sitaşiy; övgü; Sitayiş ile bahsetmek
kadidi çıkmak; bir deri bir kemikkalmak
tıynet; yaradılış, huy, maya
tıynetsiz; kötü yaradılışlı
pespaye; alçak, soysuz, aşağılık
derdest etmek; tevkif etmek,yakalamak, ele geçirmek (giriftar olmak)
şüreka; ortak, yandaş
07
andaval; ahmak, aptal, beceriksiz(hamakat)
istiskal; soğuk davranışlarlahoşlanmadığını belli etme; Çoğundan istiskal, pek azından itibar gördü.
cüruf; kaloriferden çıkmış yanmışkömür atığı
kavi; dayanıklı, güçlü (mukavim)
poyraz; kuzey-kuzey doğudan esenrüzgar
lodos; güney-güney doğudan esen rüzgar
tecdit;yenileme, restorasyon
mutat; alışılmış, alışıla gelmiş ;Mutat olduğu üzere, Mutat sessizliğimden sıyrılıp. Kahveye mutattan pek sonragelebildim.
mebzul; bol, çok; mebzul bir meblağ
fevkaladelik; gariplik
fevkalade; alışılmış olan dışında,aşırı çok fazla
münekkit; eleştirmen (meslek)
mukallit; taklitçi; Fransız mukallidi
tebarüz; belirme, görünme; Kendialeyhimde ki hususları o kadar tebarüz ettiriyordum ki.
mücerret; soyut, evlenmemiş, bekar
mefhum; kavram; Benim fikrimce aşkdiye ayrı, mücerret bir mefhum yoktu.
inhisar; tek başına sahip olma, tekel
inhisar etmek; bir şeyle sınırlamak;İçinde hakikaten sevmek kabiliyeti olan bir insan hiçbir zaman bu sevgiyi birkişiye inhisar ettirmez.
teşrinievvel;ekim
teşrinisani; kasım
teşrin; yılın 10-11 nci ayları
maraz; hastalık, illet, dayanılmasıgüç durum
marazi; hastalıklı
beyzi; oval
08
istiğna; önerilen bir işe karşınazlanma, doygunluk, gönül tokluğu; Bakışındaki hüzün biraz da istiğna ilekarışıktı.
melal; can sıkıntısı, usanç,Taşkınmuhabbet tezahürü
tekasüf; yoğunlaşma
adese; mercek, gözlük camı gibi
tasfiye; arıtma, ayıklama, temizlememecazi türlü sebepler ile birçok kişinin görevlerine son verme;Muhayyilesindeki fikirleri tetkik ve tasfiyeden sonra ağzına alma alışkanlığıpek yoktu.
hazin; acıklı, hüzünlü
fecaat; çok acıklı, yürekler acısıdurum; Onunla ilk defa böyle bir halde karşılaşma fecaatini
rabıtalı; düzgün, düzenli; Rabıtalıbir şekilde düşünmeye çalışıyor.
vehim; kuruntu ; Manasız vehimlerdenkurtularak
müsterih; bütün kaygılardan kurtulupgönlü rahata kavuşan, içi rahat olan; Gördükleri karşısında müsterih olmuş gibibir tavırla
icap etmek; gerekmek; Bu şekilde icapetti.
sükut etmek; susmak; Sükut ikrardangelir.
ikrar; kabullenme, sessizce onaylama
sükunet; durgun, dingin, acelesiz;terbiye ve sükunetini hiç kaybetmeyen tavrı ile cevapladı.
sabık; eski, geçen, önceki, selef(ancient)
bende; kul, köle
bend etmek; kendisine kul köle etmek
muhayyel; hayali, hayal gücü ileyaratılan hayal edilen; muhayyel alemi (düş alemi) Muhayyel vakalara dayananbir roman
itizar; özür; Kısa bir itizar ilekalkıp gitti
cenup; güney
kanunuevvel; aralık ayı
kanunusani; ocak ayı
maznun; sanık; Hakkında verilecekhükmü bekleyen bir maznun gibi içim titriyordu.
iktifa etmek; yetinmek
debdebe; ihtişam, şatafat, şaşaa,görkem, gösteriş, tantana
09
itidal; aşırı olmama durumu,soğukkanlılık, ölçülülük
itidali muhafaza etmek;soğukkanlılığını korumaya çalışmak
müstait; doğuştan yetenekli,kabiliyetli olan
rabıta; ilişki, bağ; Dünya ilearasındaki rabıtayı kaybetmiş gibi.
rikkat; merhamet
merbut; bağlı, bağlanmış; Aileefradına karşı en küçük bir manevi bağla merbut olduğunu gösterecek alametleryoktu.
infial; birine içerleme, gücenme,incinme
vesile; sebep, bahane
nevi; çeşit, cins, tür; Bu neviden birdefter olabileceği
serlevha; yazının başlığı
nihayetsiz; sonsuz
mukadderat; yazgı
tasavvur etmek; zihninde canlandırmak,gözlerinin önüne gelmek
ıslah etmek; düzeltmek, iyileştirmek(tashih etmek)
mahrem; sırdaş, özel (hal); Çıplak vemahrem bir halde yakalanmış bir kadın gibi şaşırıyor.
malik; sahip, iye; Karışık bir ruhamaliktir.
gaye; amaç, hedef
havsalası almamak; aklı kabul etmemek
müreffeh; refah ve varlık içerisindeyaşayan
ihtiras; tutku, aşırı istek
tefsir etmek; yorumlamak; buhadiseyi başka türlü tefsire koyulmuştum.
tefviz; bir işi bir kimsenin üzerineyıkmak
tegafül; anlamamazlıktan gelme
teganni; şarkı söyleme
telkin; bir duygu düşünceyi aşılamak
10
teskin;acı, öfke, heyecan gibiduyguları yatıştırma, dindirmeye çalışma; teskine uğraşmak
müteessir; üzülmüş, üzüntülü
teessür; üzüntü
teessürat; acılar, üzüntüler,sıkıntılar; Yoruyorsa seni bu hayat Ey gafil bil ki seninde payına düşenteessürat.
tafsilat; ayrıntı; tafsilat ve teferruatagirmeden
havali; çevre, yöre, dolay; muhit
ahali; havalide yaşayanlar
sergende; ele başı; Dün bir kahramanolarak ismi ağızdan ağza dolaşan bir sergendenin bir hafta sonra tenkiledildiği haberi
şüreka; ortak, yandaş
mavzer; dk.da 6 atım yapabilen birnevi tüfek
andavallı; bön ve görgüsüz, beceriksiz
andaval; ahmak, beceriksiz
tenkil edilmek; uzaklaştırmak, ortadankaldırmak
akıbet; bir iş veya durum için son,sonuç
bilhassa; özellikle de
evvela; ilk önce, ilkin (iptida)
tecessüm; belirme; Ufukta birden birebir gemi tecessüm etti.
müziç; rahatsız edici, sıkıcı
emsalsiz; eşsiz, bir benzeri dahaolmayan
kaytan; pamuk ve ipekten sicim
tazyik; baskı, zorlama
murahhas; elçi, delege
müstemleke;sömürge
mütareke; ateşkes
mükaleme; karşılıklı konuşma;Mükalememizin akıbetinin nereye varacağını kestiremiyordum.
11
mukavim; dayanıklı, güçlü, dirençli; Maşallahbünyesi mukavim.
metanet; metin olma, dayanma;
mutavassıt; aracı
nitekim; gerçekte, hakikatte, aslında;(iki cümleyi aslında şöyleydi derken bağlar)
ifrat; herhangi bir konuda çok ilerigitme, taşkınlık, ölçüyü aşma
tefrit; bir konuda son derece vurdumduymaz olmak
müfrit; aşırı; Hiç de güzel olmayanbir resim bende ne müfrit intibalar bırakmıştı.
müstağni; gözü tok, elinde olan ileyetinen
melül; üzgün; Dünyada bana hiçbir şey,tabiattan melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir.
sakil; ağır, sıkıntı verici;sakil kokular
kesif; yoğun, saydam olmayan
dırlanmak; herkesi bezdirecek şekildesöylenmek
kem; kötü, fena
ayali; eş, karı, zevce, refika
hasılı; özetle , hulasa; Hasılı nesöyledik ise de kar etmedi.
tenezzül; düzeyine aykırı düşen birşeyi kabullenme
tenezzüh; gezintin
tenezzül; düzeyine aykırı düşen birşeyi kabullenme
teşbih; benzetme; tatsız bir teşbiholduğunun farkına varamadan
mağmum(S); tasalı, üzgün hava içinsıkıcı kapalı;
mağrur; gururlu
vakur; ağırbaşlı, onurlu
mağdur; haksızlığa uğramış
mağşuş; karışık
zebun; güçsüz
12
zebunküş; güçsüze acımayan,zavallıları ezen
mezbele; çöplük, süprüntü dökülen yer
kaime; kayme,kağıt para
bakalorya; eskiden uni. ve yüksekokullara girebilmek için verilen olgunluk sınavı
mütenasip; orantılı, uygun ; mütenasipbir vücudu vardı.
zuhur etmek; ortaya çıkmak, görünmek; yapmafırsatı zuhur etmedi
bililtizam; bile bile, isteyerek
teenni; ilerisini düşünerek acelesiziş görme, ağır davranma
sarih; belirgin, belli ; vazıh
mevzun; biçimli, düzgün; mütenasip
ihtizaz; titreşim
derakap; hemen arkasından, derhal
yaren; dost, arkadaş
muhavere; iki kişi arasında karşılıklıolarak yapılan konuşma; Seniha'nın halinden muhaverenin nevini tayinedebiliyordum
mütecessis; gizliyi arayan,gözetleyen, meraklı
eza; sıkıntı verme, cefa
filhakika; gerçekten, doğrusu
avdet; dönüş, geri gelme
muti; itaat eden, yumuşak başlı
gadir; acımasızlık, merhametsizlik
müteheyyiç; heyecana kapılmış
akis; yansıma, yankı ışık veya sesin
tebdil; değiştirme
mütegallibe; zorba, zorba takımı
inşirah; iç açılması, ferahlık
13
inşirah bulmak; ferahlamak
müsavat; eşitlik, denklik
muavenet; yardım; muavenete muhtaç
muavenet etmek; yardım etmek
saik; sebep Her olanın bir saiki, herolanın bir maliki
müteaddit; birçok
tedhiş; korku salma, yıldırma
tasallut; sarkıntılık etme, musallatolma
bizar; tedirgin, bezmiş
bizatihi; kendiliğinden
fevç fevç; akın akın
behemehal; mutlaka, ne olursa olsun
mükedder; üzgün, kederli
müsademe; silahlı iki grup arasındakikısa çatışma , çarpışma
ittihaz etmek; olarak görmek
dehalet; sığınma, korunma
iştiha; cinsel istek arzu iştah
şekavet; haydutluk, soygunculuk
hatif; sesi işitilen fakat kendisigörülmeyen
hatiften gelmek; gaipten ses gelmek
gaile; sıkıntı üzüntü
muzdarip; ızdırap ve acı çeken
ızdırap; acı, üzüntü, keder; Fazlacagirift ve ıstıraplı işlerdi.
şatır; neşeli, keyifli
zehaba katılmak; kuruntuya düşmek,vesveselenmek
14
istintak; sorgu
teşci; cesaret verme, yüreklendirme
teşci etmek; cesaret vermek
cezbe; bir duygu veya bir inanışınetkisiyle aşırı ölçüde coşup kendinden geçme durumu
cezbeye tutulmak; cezbeye tutulmuşkalabalık
ezgin; çok cefa görmüş kimse veyamecazi üzüntü veren ; ezgin, ağlak bir sesle
enez; cılız, zayıf, güçsüz
itham; suçlamak
zulmet; karanlık
hamaset; yiğitlik, kahramanlık,cesaret
tevil etmek; söz veya davranışa başkabir anlam vermek
hasbi; karşılıksız yapılan, gönülden,gönüllü
inha etmek; atama için öneridebulunmak
muhabbet; sevgi
celp etmek; kendine çekmek, getirmek
mühmel; önemsemez; Mühmel bir başişaretiyle
sazende; sazcı
hanende; şarkıcı
müşkülat; zorluk, güçlük
teheyyüç; coşku, heyecan
muazzep (S); azap çeken
barem; devlet memurlarının maaşlarınınderece ve tutarlarının gösteren çizelge; barem basamaklarının çifter çiftertırmanan
ufunetli; pis kokulu
mütekait; emekli; mütekait maaşı
muteber; saygın, itibarlı
15
zümre;topluluk, grup, camia
mümtaz; seçkin
içtimai; toplumsal,toplumla ilgili,maşeri
maşer; insan topluluğu
mahşeri; mahşeri andıran; mahşeri birkalabalık
teşekkül; kuruluş, örgüt
teşekkül etmek; belirmek, belirli birbiçim almak; Kuvayi milliye teşekkül edilinceye kadar şehri beklediler.
amil;sebep, faktör, etken; Acaba bu cereyan ne gibi tarihiamillerin tesiriyle doğdu.
İnsanlar arasındaki münasebetleritanzim eden amiller ne kadar gülünç.
tefekkür; düşünme, düşünüş
tekevvün; oluş, oluşma, var olma, doğuş
müessir; etkili, dokunaklı;Cümlelerinin altında hafif müessir bir eda vardı.
müessiriyet; etkinlik
teşrih; bir sorunun konuyu ele alıp enince ayrıntılarına kadar gözden geçirerek açıklama, anatomi
teşrih etmek; açımlamak
teşrihhane; otopsi yapılan yer
tahkiye; bir olayı anlatmadaki düzen,anlatım
tecessüs; belli etmeden kendisiniilgilendirmeyen şeyleri öğrenmeye çalışma; En basit beşer tecessüsü ile –Bakışlarında garip bir tecessüs vardı. Alakamın sahi olup olmadığını araştırırgibiydi.
tezlil edilmek; hakarete uğramak,aşağılanmak; Nedense kendimi tezlil edilmiş görmek arzusu vardı.
hasıl olmak; ortaya çıkmak, türemek,sıfırdan bir olayın ; Aramızda bu derece önemli bir meselenin hasıl olduğununbilincinde değildi.
inkişaf; gelişme, gelişim, açığaçıkma; Hadiselerin inkişafını beklemek lazımdır.
muayyen; belirlenmiş, kararlaştırılmış
gayri muayyen; belirsiz
iptila; düşkünlük, tiryakilik (çirkinşeylerde)
tetkik; inceleme;
hımbıl; uyuşuk, tembel
16
iltimas; arka çıkma, kayırma
salahiyet; yetki; İnsanı kendicinsinden biri üzerinde kudret ve salahiyetini denemek kadar tatlı sarhoş edenne vardır.
zatülcenp; akciğer zarınıniltihaplanması
müteselsil; zincirleme, birbiriniizleyen; müteselsil borçlu : kefil
mustatil; dikdörtgen
istihfaf etmek; küçümsemek
iptidai; ilkel ;İptidai ve vahşiifadesine rağmen
iptida; en önce, ilk önce; İnanmayarakbaşladığımız sözlere iptida kendimiz inanırız ve o hisleri içimizde duyarız.
iştirak; ortak olma, ortaklık;Zalimlik ve zavallılığın iştiraki hiçbir yerde bu kadar vazıh olarakgörülmemiştir.
vazıh; açık, belli, sarih, belirgin(mekşuf, sarih)
inkisar; düş kırıklığı, kırılma,gücenme; İnkisarı hayale uğramak
mutmain; inanmış, gönül vermiş, gönlükanmış
metruk; terk edilmiş, kullanılmayan
semiz; şişman, eti yağı çok olan
vaki değildi; sık rastlanan bir durumdeğildi, olmayacak şey
bilakis; tam tersine, aksine
tavsamak; bir iş, bir durum vb.gücünühızını kaybetmek, yavaşlamak
mazhar; erişmiş, erişen kimse
mazhar olmak; iyi bir şeye ermek,ulaşmak
vahamet; güçlük, korkulacak tehlikelidurum
nedamet; pişmanlık
meşum; benekli
meş’um; uğursuz
mahiyet; nitelik, vasıf, öz, içyüzü
maiyet; ast, üst görevlinin yanındabulunan kimseler
     
 
what is notes.io
 

Notes is a web-based application for online taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000+ notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 14 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.