Notes

DÖVÜŞ KULÜBÜ ve REQUİEM FOR A DREAM"

filmlerini izledikten sonra ise günümüzün “tüketim kültürü ve psikolojisi” hakkındaki yorumlarınızı yazacaksınız.

>>> Öncelikle filmleri değerlendirecek olursam Requiem For A Dream filmini çok beğendiğimi ve tüketim psikolojisi hakkında çok yorum yapabileceğimi söyleyememekle birlikte Dövüş Kulübü filmini daha önce izlememe rağmen tüketim konusuna daha ayrıntılı bir şekilde incelediğim zaman daha da efsanevi bir film olduğu kanısına vardığımı söyleyebilirim .

Öncelikle tüketim konusuna sadece filmlerden yola çıkarak değil internetten yaptığım araştırmalar sonucunda da bir yorum yapmak istediğimi belirtmek isterim . Sözcü gazetesindeki bir makaleden alıntı yapmak istiyorum .
'' Vatandaşlarımızın 2002 yılı sonunda, bankaya olan borcu 6.6 milyar lira iken, 2015 sonunda bu borç
384 milyar liraya yükseldi. Bankalara borçlu olan vatandaşların sayısı 25 milyonu buldu…''
Bu veri günümüzün ve geçmişin ''tüketim kültürü ve psikolojisi hakkında'' yorum aynı zamanda karşılaştırma yapmak için güzel bir istatistik olduğunu düşünüyorum . Rakamları karşılaştıracak olursak 13 yıl içerisinde halkımızın gerçekten bir imkansızı başardığını düşünüyorum . Ben bu rakamların artmasında sosyal medyanın büyük bir etkisi olduğu kanısındayım . Günümüz insanlarında , gittikleri lüks mekanlarda sosyal medya üzerinden yer bildirimi ya da fotoğraf çekinmek gibi saçma bir arzu doğmasıyla beraber insanlar neredeyse her gün sırf gösteriş olsun diye lüks mekanlardan çıkmayıp buralarda gereksiz bir harcama yapmaktadır . Bu durumdan dolayı neredeyse artık etrafımızdaki her yerde bu mekanların olduğunu hatta boş yer bile olmadığını tamamen dolu olduğunu görürüz . Eskiden insanlar gelirlerini temel ihtiyaçlarını giderip elinde kalan parayı biriktirip yatırım yapmak ya da çocuklarına daha iyi bir gelecek inşa etmek için çabalıyorlardı . Günümüze bakacak olursak artık insanlar gelirlerini kendilerine lüks bir hayat oluşturma amacıyla harcıyorlar hatta gelirleri bu lüks hayatı oluşturmak için yetmediği taktirde ellerindekilerle yetinmeyip , bankadan kredi çekip borç altına giriyorlar . Hep daha fazlası hep daha iyisi olsun gibi istekler yüzünden daha çok çalışmak zorunda kalıp geçici lüks içindeki hayatlarını bile yaşayamadan borçlarını ödemek için uğraşıyorlar .


Günümüzde tüketim çılgınlığının nedeni ise gösteriş merakı ve en iyisini ( bu da en pahalısı demek ) isteme duygusu olduğunu düşünüyorum . Buna örnek olarak sadece ülkemizde değil bütün dünyada yeni çıkan bir akıllı telefonu ilk günden almak için bir hafta sıra bekleyen , neredeyse iki üç aylık maaşı değerinde telefonu gözünü kırpmadan alan insanları gösterebilirim . Ülkemizde neredeyse herkes , bu durumda olunca refahımız arttı gözüyle bakıyor fakat kimsenin borçlardan haberi yok . İnsanlar reklamlar yüzünden buna benzer eşyalara sahip olmak zorundaymış gibi düşünüyorlar . İnsanlar bu yüzden yavaş yavaş bankacılık dediğimiz kapitalist sisteme borçlanarak kapitalist sistemin kölesi oluyorlar . İnsanlar artan bu borç yüzünden kendi canına bile kıyabiliyor . Zaten paranın insan canından daha değerli olduğu yerde zaten kapital sistem hakimdir . Yani kısaca Dövüş Kulübündeki karakterinde dediği gibi ''sahip olduklarının gün gelir kölesi olursun . ''