Notes

Bir Meleği Kirletmenin Püf Noktaları
Geçenlerde bir dostumla buluşmak için otobüse binmiştim. Otobüs atmosferi malumdur, âdemoğlu belki de bu kadar dar bir alanda bir birine bu kadar yabancı olabilir. Bu atmosfer ruhumu sıkar vaziyette arkaya doğru ilerledim ve kucağında tahminim 2-3 aylık bir bebek olan bir ablamın yanında durdum ki o meleğin güzelliği vesilesiyle şükretme fırsatım olsun. Maşallah nur topu gibi bir kız çocuğu… Ben onun minik mi minik ellerini, dudaklarını, burnunu nasıl yerim diye türlü türlü planlar yaparken, bir yandan da bu şeytani(!) planımın yüzüme yansıması sonucu oluşan gülmeyle sırıtırken, bir anda gözleri bana dikildi ki…
Ben şu kısa hayatımda ne bir hocada nede makam sahibi bir zatta böyle bir ciddilik görmedim.
İliklerime işledi…
Bir anda günahkâr bedenim eridi ve bedenimden ruhuma damla damla sızan günah illetiyle can çekişen ruhum savunmasız kaldı. Öyle ki sanki vadem doldu da Azrail(as) bana,
“Ey âdemoğlu!
Bak!
Sende bir zamanlar bu kundakta idin. Günahsız, masum ve nur içinde dünyaya geldin.
Şimdi kendine dön de bir bak!
Masum gözyaşlarının yerini riyakârlığa bıraktı. Dilin küfür, gözlerin haram, kulağın gıybetten başka bir şey bilmedi!
Sen ki rabbinin verdiği emanete ihanet ettin! Yazıklar olsun…”, dedi ve ben dehşet içinde bakışlarımı daha fazla gözlerinde tutamadım, kaçırdım…
Dil bilmez halde dünyaya geldim ve konuşmayı öğrenerek dilimi kirlettim.
Gözlerime dünya perdesi daha inmemişti ki melekleri seyir eylerdim, ehl-i dünyayı izleyerek gözlerimi kirlettim.
Kulağıma doğduğumda Allah(cc) ve sevgili kulu Muhammed(asm)’in o mübarek isimleri okunmuştu, küfür, gıybet dinleyerek kulaklarımı kirlettim.
Pamuk misali, belki bir parmak belki bir avuç içi büyüklüğünde, masum ellerim Allah’ı hatırlatırdı, şimdi harama bulaştı.
O anda tebessümüm ve şükürlerim yerini af dilemeye ve tövbeye bıraktı…
Şimdi düşünün… Şeytanın aklına gelmeyecek envai çeşit nefis illetiyle emanete ihanet ettik, ediyoruz ve edeceğiz.
Madem bu sonsuz bir güç ve güzellik ile yaratılmış eseri kirletmeyi püf noktaları ile başardık. Peki sonsuz bir nimetin hesabı da sonsuz olmaz mı? Ya terazisi dirhem şaşmaz rabbimiz El-Adl ismiyle tecelli ederse? Şüphesiz biz çok günahkârız ve tövbeye muhtacız. Allah(cc), günah işlediği vakit günahının farkında olup da tövbe kapısını sonuna kadar çalanlardan eylesin. Âmin…
Selam ve dua ile…