Notes

SEVGİLİM
İçinde ‘’sev’’ var. Seviyorsun beni. Hep de sev.
İçinde ‘’ev’’ var. Evim olacaksın, evimin kadını olacaksın.
İçinde ‘’gil’’ var. Eklendiği kelimeye eş, dost, akraba anlamı katan.

Duru gözlerine bakmaya başladığımda bitirmeye doyamıyorum. Her hücresini her ayrıntısını hafızamdan silinmeden kafama kazıyarak. Uyurken, uyanırken, yemek yerken, delişi içerken, Fifa’da gol yediğimde hep aklıma gelenimsin. Yanımdayken gündüzler 21 Aralık, geceler 21 Haziran. 23 Eylülüm ol benim 21 Martım. Geceyi de gündüzü zevk alarak dolu dolu yaşat bana.
İşten 6’da çıkış. 8 de Mecidiyeköy. Ataşehirden. İşimi garantiye almalıyım. ‘’çocuklar bugün erken çıkabilirsiniz’’. Saat 17.45. Çıkışta müdür bir şey demese bari. İyi misafirleri varmış, hızlanmalıyım.’’İyi akşamlar’’. Dolmuşa koşmalıyım. Ama terlememek lazım. Gerçi sabah duş aldın. Ama ciğerler eskisi gibi değil. Sigarayı azalt. Şimdi sırası değil. Keşke yakmasaydın. Sakız alırsın. Abi Üsküdar alır mısın ? Gusül abdestini alışkanlık haline getir. Bu nasıl trafik. Daha yola yeni çıkmış. Metrobüsle geliyor yol açıktır. Taksiye mi binsem. Paran yok olum. Ulan Fener yaktın bizi dün. Hem kadın ne zaman buluşmaya zamanında gelmiş. Marmaray. Gelmesine 9 dakika var 10 dakikada bir kalkıyor zaten. Şu gusül olayını gündeme getirmek lazım. Mecidiyeköy. 19.58. Bu kadar ağır olup dakik olmak da ayrı bir tartışma konusu. Biraz bekle tam saatinde yaz havan olsun. Tabi ki daha gelmemiş. Metrobüste bekle. Gerilim. Heyecan.
Geldi. Sarı kazağının üstüne deri mont. Eski günlerdeki gibi. Ciğerlerimi bu işe karıştırmayı istemezdim. Bembeyaz kesilmiş ellerime bakıp kanımın vücudumdan bu denli çabucak nereye uzaklaştığını merak ederken olabildiğince oksijeni doldurmaya çalışıyordum küçücük keseciklerime. Ciddi görünüyordu. Bense yonca görmüş eşek gibiydim, sırıtıyordum. Sarılsam mı öpsem mi tokalaşsam mı gerginliğini yaşarken üçünü birden yapmama gerek yoktu. Yürümeye başladık. Go to Cevahir. ‘’Ulan tanıdık birisi görse de havam olsa’’. Şu bizim Elif mi sanki ? Hani şu her okulda olup okuldaki herkesi tanıyıp herkesle arası iyi olan ama arkasından konuşmaktan da kendini alıkoymayan az şişman kız. Neyse. Yemek yiyelim heyecan dağılsın. Ne yiyelim ? Pizza demese keşke. Dedi. Bıçakla pizza yiyeceksin Oğuz tıpış, tek ortak noktanız Konarı. Onu da unutmak istediğini ikinizde biliyorsunuz. Köylü gibi davranma. Pıçakla ye o pizzayı. Nasıl doyacaksın bakalım. Tok oturup aç kalktım. Ulan bir çay ne güzel olur şimdi. Kahve içelim mi Ebru ? Bravo Oğuzcum. Neyse bardak karton zaten nerden bilecek çay içtiğimi içecekleri almaya ben giderim olur biter. Pasta da alalım düşünceli gibi oluruz biraz. Öküzsün oğlum sen. İlk buluşmada kızın ağzına pasta mı tutulur. Bari annenin fotoğraf istediğini söylemeseydin. Daha ilk buluşmada.
92’den bugüne.20 demesi bile zor gelmişken 25’e açılan kapılarım, yaşlarım. Yaşamak için sevmek için, düşmek için, kalkmak için, nefes almak için dahi acele etmem gerekliliğini düşündüren, beni peşi sıra koşturmacının içerisinde ciğerlerimle ve kesilen soluğumla öylece bırakıp hızını alamayan yıllarım. Yorgunluğum ‘’ iyi ki’’ lerim ve ‘’ olsun’’ larım. Çaylarmın yerini alan kadahlerim ve onların da yerini alan günaydın sigaralarım. Üç nokta yerine iki nokta kullandığım yazım hatalarım.. Uzadıkça uzayan listem, içimde asla büyümek istemeyen bir çocuk.Evet O zamana kadar yaşadığım her şey beni bu ana hazırlamak içindi. Her şey bu an içindi. Bu koca gözler içindi, bu masum tebessüm içindi. Zaten o günün de diğerlerinden farklı olmadığını düşündüğün zamanlarda geliyor her şey başına. Biri öylesine giriyor ki en derinine. Öyle bir bakıyor ki sana.Bir kuş oluyorsun sonra.

Her hesaplamanın bir hata payı vardır. Kendimin de dünyanın hata payı olduğunu düşünürdüm. Vasat bir yaratığım. Kendisine verilen özellikleri en kötü şekilde kullanan ve hatta kullanmayı beceremeyen tek insan türü. Kulağıyla dinleyeceğine götüyle dinleyen, kalpten inanması gerekeni gözüyle görmeden inanmayan, beyni yerine de cinsel uzvuyla düşünen bir canlı. Yengeç gibi hissederdim kendimi. Suda yaşayan ama yüzme bilmeyen suyun içinde yürüyen bir canlı. Ama bu akşam ehlileştiğimi hissediyorum, iyileşiyorum sanırım. Bu gülüşün bu tebessümün iyileştiremeyeceği bir şey olabilir mi ?