serkan.yilmaz_Pazar yazısı. #sekoyazı /// Yaz tatilinde kısa bi kafa izni vermiştim kendime. Bi yere gitmemiş, Kadıköy’ünde boş boş geziyordum. Yolcu teknesini, düğün teknesine çevirmişler, burnuyla yanaşmış iskeleye. Evlenecek çiftin fotoğrafı asılıyordu. Takım elbise giymeyi sevdikleri için bu işi yaptıklarını düşündüğüm iki genç, geminin ucunda davetiyeleri kontrol ediyordu. Düşündüm de, o gemide olmalıydım. “Her şey yolunda mı, kaç davetli geldi” diye sorarak gittim yanlarına. Düğün sahibi sanarak, biraz açıklama yapıp, içeri aldı görevli gençler. Gemide hemen çalışmaya başladım. Masaları daha iyi bir düzene ‘hemencecik’ sokmak benim fikrimdi. Düğün sahipleri ve davetliler, tekne şirketinden olduğumu, çalışanlar ise düğün sahiplerinden zannetmişti. “Tut abi ucundaaaan, hah şu tarafa” diye rica emirlerim ile yeni düzene geçilmişti. Artık rahatça eğlenebileceğimi düşünürken yanıma o geldi. Hin bakışları ile , bilgili bir kadına benziyordu. Kendini tanıttı, gelinin halasıymış. “Siz şirket çalışanı mısınız, erkek tarafından mısınız” diye sordu. Kül yutmamıştı. Gemi personeli olduğumu söyledim. Görevimi sordu. “Kamberim ben” dedim. “Düğünde insanları coşturmak için burdayım” dedim. “Animatör” dedi. “Evet” dedim ve o an başlayan müzikle çıktım, oynamaya başladım. Tekne boğaza açılıyordu. Düğün coşkusunu harlayacak her türlü gerdan kırma, omuz sallama hareketini, terden sırıklam oluncaya kadar sürdürdüm. Kolundan zorla oyuna çektiğim insanlar oldu. Büyük coşuldu. Boğaz köprüsünün altından geçiyorduk, ışıklı, müzikli. İnsanlar artık kendinden geçmiş oynuyordu. Şıkır şıkır hareketler görüyordum. Sakince içkimi alıp coşulan kıç güvertesinden, kimsenin olmadığı küçük ön güverteye geçtim. Terli terli, öne çıkınca bi üşüdüm ama yine de biraz durmak istedim sakinlikte. Biraz sonra az önceki kadın geldi. İşimi iyi yaptığımı söyledi. Kendisinin neden oynamadığını sordum. “Oynamak pek adetim değildir” dedi. “Olur mu, siz gelinin halasısınız” desem de insan içinde oynayamacağını söyledi. Profesyonel olduğumu söyleyip, burda kimsenin görmeyeceğini, herkesin eğlencede olduğunu söyledim. “Gelinin halasısın, bu düğünde oynamayacak mısın” dedim. (Devamı yorumlarda)serkan.yilmaz_“Gemi sallıyor” düşerim, dedi. Teknenin en ucunda duruyorduk. Onu dinlemeyip kollarımı kaldırıp oynamaya başladım. Çekingen hareketler ile gülümseyerek oynamaya başladı. Dengesi bozulur gibi oldu, profesyonel bir dans hocası gibi belinden tuttum. Geminin ucunda, Tinatik filminde gibi olmuştuk. Kollarını kaldırmış oynuyor, ben de belinden tutuyordum. Film aklıma gelince gittiğimiz yöne çevirdim onu ve “ufka doğru oyna” dedim. Geminin en önünde duruyorduk ve o oynayarak özgürlüğü yaşıyordu. Bir insanı özgür bırakmıştım. “Hadi insan arasına karışma zamanı” dedim. Birlikte coşulan arka güverteye gidip, insanların arasında deli gibi oynadık. Ben de kendimden geçmiştim oynarken, bazen oluyor öyle. Ortada gözlerimi kapatmış, deli bir köçek gibi kıvırırken, çevremde bir dedikodu zinciri işleniyormuş kulaktan kulağa. Bizi az önce ön tarafta oynarken gören bi yeğenin söylemesiyle, o pis dedikodu ve “kim bu” sorusu herkesi sarmış.serkan.yilmaz_Kadınla ikimiz gülüşerek oynamayı bıraktığımızda çevremizde sinirle bakan insanları gördük. Müzik “kapat lan” denerek durduruldu. Bir dayı “kimsin lan sen” diye sordu. Yeğenleri, “halamı oynatıyodu ön tarafta” dedi cahil çocuk. Mahfolmuştuk. Biri çıkıp bağırarak övdü kadını, “kaç senedir tanımıyo musunuz siz bu kadını” dedi. Herkese yaptığı iyilikleri saydı tek tek ve “yeğeninin düğününde bi oynamış çok mu” dedi. Onu kendi taraflarına çektiler. Dayı ona sarılmıştı. Ortada yalnız kalmıştım. Biri saldırsa herkes saldıracak durumda sarılmıştı etrafım. Tekneye binerken, ilk konuştuğum iki takım elbiseli genç, Bursa yöresi folklor kıyafetleri giymiş, kılıç kalkan oyun havası icra etmek için hazırlanmışlardı. Birinden kılıcını birinden kalkanını aldım. Davetliler, ellerine geçirdikleri sandalye, masa bacağı, düğün pastası bıçağı ile deliye saldırır gibi saldırdılar üzerime. Jack Sparrow edası ile savuştururken, çatılara, direklere çıktım. Davetlilerden bir kaçını denize dökmüş, dayıyı bir direğin üzerinde esirim olarak almayı başarmıştım. Beni bunu yapmak zorunda bırakmışlardı.serkan.yilmaz_Ağızları çok pis bozulmuş, tam bir korsan anlaşması oluyordu. Ne istediğimi sordular sinkaflı. Kılıcım ile kadını gösterdim. Biraz önce onu o kadar iyi bir insan olarak anlatmıştı ki diğer kadın, onu bu eleştirel, saldırgan insanlar arasında bırakmak istemiyordum. “Filikaya bin” dedim. Dayıyı bırakıp direklerin üzerinden ben de filikaya bindim. Halalarını kaçırıyorum diye ağlaşan kadınlar vardı, gelin bayılmıştı. Elli yerinden bağlanmış filakayı kılıcımla çözerken tiratımı attım bağırarak. “Siz düğüne gelmişsiniz ama düğünün ruhundan ne anlarsınız, hepinizi piste çıkardım, hatta en çekingeninizi bile, ama siz o insanın ne çekinmesinden, ne de çekinmeyi bırakmasından anlarsınız, siz düğünde oynamaktan ne anlarsınız” dedim. Başlar öne eğilmişti. Sessizlik devam ederken olan oldu. Baygın gelin söylediklerimden sonra kalkmış, pistin ortasında parmaklarını şıklatarak oynuyordu. Tüyler tiken tiken olmuştu. Damat da eşlik etti ona. Dj çocuk anı kaçırmadı, oynak bir girişle halay havasına çevirdi. O hızlı halay başlamıştı işte. İlk başta masaları düzenlerken hesapladığım halay alanı çalışıyordu. Halay dönüşlerde bozulmadan masaların arasından geçiyordu. Gözlerim yaşardı. Filikayı çözmüş, caraskal zincirini salıp, denize indirecekken, “ben kalıyorum” dedi. Filikadan güverteye çıktı. Son bir kez baktı bana ve halay zincirine takılıp gitti hala. Yapacak bir şey kalmamıştı, Yöresel kıyafetli iki gence kılıç kalkanlarını verip, teslim oldum. Terli terli yeterince soğuk yemiştim. Filikayla açılsam tırık olabilirdim. Beni alt katta bi sandalyeye bağladılar. Az gelen müziğe eşlikle, gerdan kırdım yol boyu, boynumlan.