NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

CİN PADİŞAHININ LANETİ
PART 1

Hayatta yapılmaması gereken yanlışlar vardır. Asla yapılmaması gereken.

Sebebi ne olursa olsun yapılmaması gereken Yanlışlar.

Ama bu yanlış bir defa yapıldı. Bunun dönüşü olmaz asla.
O hata bir kere yapıldıysa bunun asla geri dönüşü olmaz.

Peki ne için yapıldı bu yanlış ?
Ne uğruna yapıldı ?

Bir aşk uğruna yapıldı bu yanlış.
Çok güçlü bir aşk.

Tüm köyü geçmişten gelen lanetine tekrar kavuşturabilecek kadar güçlü bir aşk.

Kim peki bu yanlışı yapan aşıklar.
Bu kadar büyük , köydeki güneşi batıracak kadar güçlü bir laneti geri getirme sebebi nedir ?

Ve bu aşıklar kimdir ?

Aslında bu yanlışa bende dahil oldum.

Hepsini anlatacağım. Herşeyi anlatacağım. Bunları anlatarak belki bende büyük bir yanlış yapıyor olabilirim ama olsun. Ben zaten en büyük yanlışı o köyde dünyaya gelerek yaptım , daha büyük yanlışım olmaz...

Belki de yüzyıllar önce köyümde bir şey olmuş. Tabii ki ne olduğu bende tam olarak bilmiyorum. Bir sürü söylenti var bu konuyla ilgili ama ben fazla bu konuyu takmazdım.
Çünkü yüzyıllar önce olduğu söylenen bir şeydi ve gerçek olup olmadığı bile belli olmayan birşey için gerilmeme gerek yok diye düşünürdüm hep.

En çok inanılan söylentiyi size açıklayayım. Söylediğim gibi sebebini bilmiyorum ama yüzyıllar önce tamda bulunduğum köyde bir olay olmuş ve bütün köy lanetlenmiş. O zamanlarda şimdi ki zamanlar gibi değilmiş tabii çok fazla sayıda kuvvetli hocalar varmış. Hele bir tanesi varmış ki dillere destan. Köyün lanetini bozmak için gelen çoğu kişinin ölümle sonuçlanan seansları sonucunda o kuvvetli hoca köyün lanetini kaldırmak için köye ayak basar ve dediğinide yapar. Köyün lanetini bozar ama cinlerin sayısı inanılmaz şekilde fazla olunca öldürmek yerine onları yönlendiren cini bulur ve köyden 2 km uzakta olan tepedeki boş evde onu bir yere hapis eder. Tabii ben tam olarak neresi olduğunu bilmiyorum.

Bildiğim birşey varsa hapsedilen cinin cinler aleminde ki en güçlü , emrinde Yüzbinlerce kanatlı ifrit olan cin padişahlarından biri olduğu. Kanatlı ifritler ne kadar uğraşsalarda padişahları hapsedildiği yerden kurtaramayınca
Kanatlı ifritler o evi yani padişahın hapsolduğu evi sahiplenirler. Bazı rivayetlere görede o eve biraz yakınlaşırsan kanatlı ifritleri görürsün deniyor.

Yüzyıllar geçti ama o padişah hapsolduğu yerden hala kurtulamamıştı. Ta ki 1971 yılına kadar. Hikayemiz aslında tamda burada başlıyor.

Birbirine delicesine aşık 2 insan.
Çocukluklarından beridir birbirlerini seviyorlardı. 2 sinide tanıyorum.
hatta iyi de arkadaşlarımdı.
Ahmet ve Ayşe , Gerçektende onları ayırmak mümkün değildi. Her zaman birbirlerinin yanında oldular. Ayşe'nin kılına zarar gelse heryeri yakardı Ahmet ben buna eminim.
Aslında yaktıda. Heryeri yaktı.
Bütün köyü yaktı. Hepimizi yaktı Ahmet. Sadece aşkı için yaptı ve ben bazen Ahmet'e hak veriyorum.
Küçükken sıkıntı olmuyordu ama yaşları artık 20'yi geçince aileleride durumun ciddiyetinin farkına vardılar. Ahmetin babası fakirdi.
Ama Ayşe'nin babasında da para bitmiyordu. O kadar zengindi.
Ayşe'nin babası hiç bir zaman istemedi böyle bir evliliği , her zamanda söylüyordu onunla evleneceğine toprağa git daha iyi diye. Ahmet ve aileside işin ciddiyetinin farkındaydı. Ama Ahmet'i biraz tanıyorsam Ayşe'den vazgeçmezde diyordum. Ahmet küçüklüğünden beri cin işlerine meraklıydı ama Ayşe'ye yansıtmıyordu bu durumu. Ahmet ve ailesi sonunda kızı istemeye gittiler. Köyün en zenginleri ve en fakirleri bir olmayacağının farkındaydı Ahmet'in ailesi ama oğullarına farkettirmiyorlardı.
Doğal olarakta Ayşe'nin babası vermedi kızı. Ama Ahmet ne yapar eder alırım kızını gibi tehditlerde bulundu. Ahmet kızı vermedikleri için canı çok sıkkındı. Birgün beraber otururken kızı kaçıracağını söyledi. Ben de onay verdim. Kafamı s....yim. Aradan 1 ay kadar geçti ve bir sabah Ahmet ve Ayşe kaçmışlar. Sabahın köründe kaçmışlar ve Ayşe'nin babası deliye döndü. Ahmet'in başka bir köyde
Ayşe ile beraber evleneceği haberi geldi Ayşe'nin babasına. Ayşe'nin babası aldı eline tüfeğini ve düğünün olduğu köye doğru yola çıktı arkasında köyün bütün erkekleri vardı. Ben onlardan önce çıktım ve Ahmet'in yanına vardım. Onlardan yarım saat önce vardım oraya nefes nefese. Ahmet'i severim o yüzden gittim yoksa gitmezdim. Ahmet , hayırdır kardeşim ne oluyor dedi.
Ahmet kaçın hemen buradan Ayşe'nin babası elinde tüfek geliyor dedim. Ne diyorsun sen Osman dedi. Bırak beni kaçın dememe kalmadı arkadan bir tüfek sesi geldi. Ayşe'nin babası gelmişti. Ve ateş etmişti. Ahmet sağına bir döndü ki Ayşe yerde kanlar içinde yatıyor. Ayşe'nin babası korkuyla oradan kaçtı. Ahmet yıkılmıştı. Ağladı sızladı jandarma geldi felen Ayşe'yi son yolculuğuna da uğurladık. Ahmet o günden sonra hiç gülmedi. 2 hafta felen sonra da bir gün bizim içtiğimiz bir kayalıkta Ahmet'le yine içiyordum.
Ahmet , Osman yarın köyü terkedeceğim. Ve geri geldiğimde herkes Ayşe'nin ölümünün hesabını verecek dedi. Ahmet beni korkutma dedim. Sen korkma Osman sen bana yardım etmek için uğraştın ama olmadı. Ama onca köylü bir adama bilerek engel olmadılar. Hepsi bunun bedelini ödeyecekler Osman dedi. Aklından ne geçiyor Ahmet yanlış bir şey yapma dedim.
Merak etme sen dedi.
Peki ne yapacaksın dedim.
O tepedeki hapsolduğu söylenen
Cin padişahı efsanesi var ya dedi.
Evet ama ben ona pek inanmıyorum dedim. Pis bir gülüş attıktan sonra
Sen öyle san dedi. Orada yeryüzünde ki en güçlü cin orada hapsolan dedi. Anlaşma yapıp onu serbest bırakacağım dedi.

Ahmet çıldırma dedim. Ama dinlemedi ayağa kalktı bana sarıldı.
Kendine iyi bak kardeşim dedi. Ben olanları kimseye anlatmadım. Gece evde aklıma bir şey takıldı.

Söylenenlere göre o cin padişahını oradan kurtarmak imkansız denilenilecek kadar zor olduğu.
Hatta öyleki dünyanın en zor büyüsünü yapmak bile onu oradan kurtarmanın yanında çok kolay kalıyormuş. O kadar iyi bir şekilde hapsetmişki o kuvvetli ve çok akıllı hoca , laneti bozup cin padişahını hapsettikten sonra köy halkını toplayıp aynen şöyle demiş.

ONU MÜHÜRLEYİP HAPSETTİM.
ARTIK ONU HAPSOLDUĞU YERDEN BEN BİLE ÇIKARTAMAM İÇİNİZ RAHAT OLSUN HADİ SAĞLICAKLA KALIN.

İşte buradan anlarsınız belki Ahmet ve Ayşe aşkını. Ahmet ölümü göze almıştı. Ne olursa olsun bu köyü yüzyıllar öncesine döndürecekti.

Ahmet gittikten sonra yine eskisi gibi devam etti herkes hayatına ama ben bu olanları ve Ahmetin geri döneceğini söylemesini hiç unutamıyordum.

1 yıl geçti aradan. Artık Ahmet yoktu aklımda. Hatta hiç yoktu bir gün geleceğini düşünmekten vazgeçmiştim. Artık Ahmet yoktu.
Aslında o gittikten sonra Ayşe'sine kavuştu. İntihar etti , başka bir şehirde yaşamına devam ediyor da dendi.

Tam 3 yıl sonra gece ansızın camıma birisi vurmaya başladı.

29 haziran 1974
Tam bu tarihti. Cama yaklaşıp perdeyi havaya kaldırdım ve Ahmeti 3 yıl sonra ilk defa gördüm. Aslında ilkten anlamadım çünkü saçını kazıtmış ve çokça sakal bırakmıştı. Kafasında bere vardı ama kel olduğuda belliydi. Kimseye çaktırmadan dışarı çıktım. Sarıldık önce ve sonra elinde poşetler vardı me olduklarını sordum. Seninle me zamandır içmiyoruz gel içelim dedi.
Ben güldüm ama o halen gülmüyordu. Belliydi halen aklından çıkmamıştı olanlar ve hiç çıkmayacaktı. Beraber o eskiden gittiğimiz kayalığa gittik. Baya bir içtikten sonra cesaretimi topladım ve temellimi geldin dedim.

Hayır osman dedi. Bu köyde kimse temelli kalamayacak. Hem ben bunları seninle konuştum sende biliyorsun dedi.

Biliyorum ama belki vazgeçmişsindir dedim.

Peki şimdiye kadar neredeydin Ahmet ?

Bu gece tepeye gidicem. Kimsenin yakınından geçmeye cesaret edemediği o tepeye bugün gideceğim Osman. 3 yıldır o cini ordan nasıl kurtarırım , laneti tekrar nasıl getiririm diye araştırıp durdum. Ama laneti geri getirmeme gerek yokmuş. Lanet yüzyıllardır devam ediyormuş. Ama padişah orada hapisken cinler buraya gelmiyormuş. Onlar nefretle beslenir. Sabırlıdırlar ve onlar cin padişahının kurtulmasını bekliyorlar sabırla.

Laneti neden geri getirmene gerek yok ?

Dedim ya lanet zaten devam ediyor.
Cin padişahını oradan kurtardığımda ise lanet artacak. Çünkü yaşayan bir cinin mezarı açılmaz. Açılırsa lanet artar. Tek sorun o eve nasıl yaklaşacağım ve nasıl bozacağımdı.
3 senedir nasıl kurtarırım diye araştırdım durdum. Sonunda işi çözdüm. Anlaşma kağıdını oraya bir şişenin içinde atıp eve gireceğim. Evin içinde hapsolduğu yeri bulup onu oradan çıkartacağım.

Peki anlaşma ne ?

Anlaşma çok basit. Benim ayırdıklarım haricinde herkes ölecek Osman. Sende fazla durma buralarda. Terket köyü , yarın buraya yeni bir gün doğmayacak.

Seni yalnız bırakmam Ahmet bende geliyorum.

Emin misin Osman bunun geri dönüşü yok ?

Tamam.

O gece birazda eve geri dönmeye korktuğum için Ahmetle gitmeyi istedim.
Ahmet bir çanta aldı yanına ve hadi gidelim artık gün ışığı doğmadan bu iş bitmeli dedi. Eline bira şişesini aldı içine su koyup çalkaladı. Sonrada bir kağıt vardı içinde birşeyler yazan. Şişenin içine koydu ve şişeyide çantanın yan tarafındaki küçük bölüme koydu. Biz yürümeye başladık. Buraları pek anlatmayacağım ama yolda hiç birbirimizle konuşmadık. Ahmet doğru yaptığını sandığı şeyden hiç vazgeçmiyordu. Tepeye neredeyse varacaktık. Köyde gitmediğim yer yok aslında sadece burası hariç sadece buraya hiç gelmedim köyde.

Yolda durdu Ahmet ve elini omzuma koydu. Birazdan birşeyler görürsen veya duyarsan sakın sure okuma görmezden gel ve beni sakın kaybetme.
Bak ne olursa olsun sure okumayacaksın tamam mı ?
Bize saldırmalarını istemiyorsan anlaşmaya uyacaksın Osman dedi.

Başımı sallayarak onay verdim ve tamam diyede ekledim.

Yürümeye devam ettik ve sonunda
Ev göründü. Bize uzaktı biraz ama çok eski ve pis bir evdi.

Ahmet Şişeyi poşetin içine koydu ve salladı salladı evin çok yakınına attı. Gerçekten o kadar uzaklıktan oraya nasıl attı halen aklım almıyor.
Attıktan sonra başımı eğdi ve çömel (eğil) dedi. Sakın ses çıkarma dedi.
İleride çok fazla sayıda gölge vardı o kadar fazlalardı ki inanamadım. Bizi gördüler ve hızla bize doğru yaklaştılar. Ahmet gözlerini kapat ve sakın açma açarsan kör olursun dedi. Yanımıza geldiklerini görmesemde hissediyordum. Sesler gelmeye başladı. Kıkırdama sesleri ve daha birçok değişik ses vardı. Korkuyordum. Ben bu efsaneye inanmadığım için alet olmuştum bu oyuna ama işin ciddiyetinin farkına yavaş yavaş varıyordum. Keşke eve dönseydim
3-5 köpekten korkardım en azından belki ısırırlardı. En fazla bu olurdu ama şimdi ne olduğu belli olmayan gölgeler etrafımda gülüyor konuşuyorlar. İşin kötüsü duada edemiyordum. Başımın döndüğünü hissetim. Korkma Osman şuan etrafında tam 23 tane ifrit var ama korkma sana zarar vermeyecekler. Bize birşey yapmayacaklar dedi.
Gözlerimi açayım mı ? Dedim.
Sakın haa açma dedi. Bekle biraz daha anlaşmayı sağladık şimdi buradan uzaklaşacaklar dedi.

10 dakika sessizlikten sonra Ahmet'in sesini duydum ;
Aç Osman gözlerini yeterli artık dedi.

Açtığımda karşımda sadece Ahmet vardı. Anlaşmayı sağladık Osman
Artık tek bir işimiz kaldı ama acele etmeliyiz yoksa yetiştiremeyeceğiz dedi.

Hadi artık ne olucaksa olsun gidelim Ahmet yorulduk dedim.

Tamam hadi gidelim dedi.

Kolumu tuttum bir dakika dedim.
Benim annem babam ne olacak dedim.

Merak etme gün doğmadan köye geri dönüp sen kendi aileni ben kendi ailemi alıp gideceğiz buralardan yeni hayatlar kuracağız ve Ayşe'm de rahat yatacak yerinde dedi.

Saat 04:32 idi tam 2 saat sonra gün yavaş yavaş açmaya başlayacaktı ve acele ile içeri girmemiz gerekiyordu. Kapıyı açtı Ahmet bende arkadındayım. Çantadan bir mum aldı ve yaktı. Evin tam ortasına geldi ve mum söndü. Mumu tekrar yaktı ve ben o an bağırmamak için zor tuttum kendimi. Çoook kalabalık gölgeler vardı ve etrafımızda yavas dönmeye başladılar. Ahmet başka bir dilde birşeyler söylemeye başladı. Ahmet'in sesi yükseldikçe gölgeler hızlanıyordu. En son o kadar hızlandılar ki evde ki herşey havalanacaktı az kalsın.

birden gölgeler durdu ve kayboldular. Ahmet bana baktı ve bulduk Osman bulduk bu işi başardık sayılır artık dedi. Bodrum katına inen bir merdiven vardı. Aşağıda büyük bir küp vardı.
Küpün üzerinde büyükçe bir tek göz vardı. Gözün etrafında arapça gibi harflerle yazılı bir sürü yazılar vardı. Ahmet dizlerinin üzerine çöktü ve konuşmaya başladı ;
Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyordu ama çok değişik bir dildi. Arapça gibi değildi ve çok karmaşıktı. Yarım saate yakın
Konuşup durdu ve en son sustu.
Birden etraf sarsılmaya heryer sallanmaya başladı. Ben korkuyordum yam sure oluyacakken Ahmet'in tokadıyla bana sure okumamam gerektiğini söylediği aklıma geldi ve susup olanları izledim. O büyük kasenin en alt kısmı büyük bir gürültüyle çatladı. Ahmet ayağa kalkıp elinde ki sıvı dolu kabı oraya doğru attı ve tam çatlağa denk geldi. Çatlağa gelmesiyle kocaman küp paramparça hale geldi ve içinden çok büyük ve bembeyaz bir bulut sanki hortum gibi döne döne etrafı sardı ve oda büyüklüğü kadar oldu.
Sonra birinin üzerime doğru geldiğini gördüm sonrasını hatırlamıyorum. Beni uyandıran Ahmet'ti ve hadi gidiyoruz dedi.
Hava sabah olmuştu ve ben korkuyla Ahmet'e döndüm sabah olmuş işte ne yapacağız dedim.
Ahmet bana baktı ve bugün son gün Osman dedi. Bayılmanın sebebi cinin senin içine girmesiydi. Yeni bir anlaşma yaptı benimle.

Ne anlaşmasın Ahmet.
Bu gün son gün Osman dedi tekrar.
Ne yap ne et aileni bu köyden götür ama Osman senden. Bir şey isteyeceğim.

Ne istiyorsun ?

Babamın yanına git ve bizim kayalığın oraya getir onu ki onlarıda kurtarayım.

Tamam tamam ama bir şey sorucam. Yeni anlaşma ne ?

Yeni anlaşma şu Osman ;

Bugün içinde burdan gitmeyen herkes ölecek ve lanet 2 katıyla tekrar köyü saracak. Bizde o yüzden bugün buradan gidiyoruz Osman anladın mı ?

Anladım anladım. Hemen gitsek iyi olacak hadi hızlanalım.

Köye tekrar geri döndüğümde ilk Ahmet'in babasının yanına gittim. Onu kayalığa götürdüm bende onların yanındaydım.
Ahmet be babası uzun uzun sarıldılar ve Ahmet anlatmaya başladı ;

Buradan gidiyoruz Baba. Artık çok tehlikeli burası.

Neden oğlum ne tehlikesi.

Tepedeki cin padişahını serbest bıraktım. Ve anlaşma yaptım. Şimdi ise bu geceden sonra buralarda daha durulmaz. Herkes ölecek. Onlar uyandı baba uyandı. Şeytanın en kadim dostu uyandı. Sayıları sayılamayacak kadar fazla. Artık gidiyoruz. Ayşemin intikamını aldım alnım ak gidiyoruz.

Ahmet'in babası Ahmet'i bir tokatla
Yere serdi. Sen ne şerefsiz bir evlatmışsın keşke benim evladım olmasaydın gibi birçok şey söyledi.

Ama baba dedi Ahmet ama ne fayda.

Sus bana baba deme. Ben burda doğdum. Burda ölürüm dedi ve gitti.

Şimdi ne yapacağız Ahmet dedim.

Osman babamın da ölmesine izin veremem ne yapacağım şimdi dinlemezler bizi burda kalırsak hepimiz ölürüz. Kandırdı beni o cin dedi.

Nasıl kandırdı Ahmet korkutma beni.

İlk anlaşmaya göre ikimizin ailesine dokunmayacaktı. Yeni anlaşmaya görede yarın buradaki herkes lanetli sayılacak yani bizide öldürmek , lanetlemek için kandırdı beni offfff nasıl kandım yaaaa. Dedi ve devaö etti. Osman sen bir yolunu bul ve aileni buradan. Götür , onu tekrar tıkıcam oraya dedi ve yanımda. Ayrıldı. Bense hemen anne ve babamın yanına gittim. Babama olanları anlattım. Babam gerçekten çok üzülmüştü. Yani köyünü terketmek zorunda kaldığı için üzülmüştü. Bari halan ve teyzenlere felanda haber verelim dedi ama ben olmaz dedim çünkü başıma birşey gelsin istemiyordum. Saat tam olarak 13:46 sularıydı ben ve ailem
Tekrar geri dönmemek üzere o çok sevdiğim köyümü ve evimi terketmek zorunda kaldık.

Terkettikten tam 13 gün sonra gazeteye çıktı bizim köy.
Manşetti ve başlığı şöyleydi ;

Köy cinlerin saldırısına uğradı.

Haberin alt kısmındada köyde ki herkes öldü. Cinler mi öldürdü ?
Yoksa zehirlendiler mi? Yazıyordu. Köyü araştırmak için giden 2 kişidende haber alınamadığı söylendi. Köyden sağ kurtulan bir aile olduğu bilenmekte ama şuan kim oldukları bilinmemekte.

Şok olmamıştım aslında ben zaten biliyordum ama içim burkuldu onca insanı orada ölüme terketmiştim.
Aslında ben oraya Ahmet'le neden gittiğimi bile anlamıyorum. Ben hayatımda hiç köpekten felan korkmadım ki. O gece neden korkmuştum ?
Bir gariplik vardı sanki o gece beni Ahmet'le gelmeye zorlamışlardı.
Hayat bana zorlaşmaya başlamıştı ve vicdan azabı çekiyordum galiba. Onca insanın canı benim yüzümden yoktu artık sanki ben öldürmüşüm gibi hissetim.

14 MAYIS 1972...

Aradan neredeyse bir yol geçti. Neredeyse unuttum olanları ama bazı geceler kabuslar görüyorum. Neler oluyor anlamıyorum.

Kabuslar genelde ölen insanlarla ilgiliydi. Benden hesap soran ölü insanlar.

1971 tarihinde Ahmet ilk adımını attı ve laneti kaldırmak için araştırma yapmak amacıyla köyden kaçtı.
Tam 3 yıl sonra yani 1974 tarihinde tekrar döndü ama bunu sadece ben biliyordum.
Lanet tam olarak 1974 tarihinde daha güçlü bir şekilde geri döndü.
Köyden sağ kurtulan sadece benim ailemdi.
1975 tarihinde ise artık yavaş yavaş unutma evresine yaklaşırken kabus tekrar başladı. Bu sefer rüya yoluyla rahatsız ediliyordum ve köyle alakalı kötü şeyler görüyordum.

Hayattaki en büyük yanlışımı Ahmet'le beraber laneti diriltmeye gittiğim gün sanıyordum ama yanılmışım. Daha büyük bir yanlışım daha olacakmış. 1976 tarihinde oldu bu yanlışımda.

Telefon geldi eve bir gün. Telefon konuşması ;

O: Alo buyrun.
A: Osman sen misin?
O: Evet ben Osman sen kimsin ?
A: Benim Osman Ahmet kardeşin Ahmet.
O: Osman sen misin gerçekten ?!!
A: Benim kardeşim ama şimdi bunları konuşmayalım yardım et bana.
O: Ne yardımı ?
A: ben halen köydeyim çıkmama izin vermiyorlar Osman.
O: Ne yapabilirm Ahmet senin için ?
A: Gel beni kurtar Kardeşim ne olur kurtar.
Aaaaaaaaaaaa

Dııt Dııt Dııt Dııt.....

Telefon kapanır.

Hemen olanları babama anlattım. Bizim köyde telefon yok ki dedi.
Sen dur oğlum ben bir hocayla tanıştım çok sevilen ve işine iyi biri biz bir ona gidelim istersen dedi.

Gidelim babam hadi zaman kaybetmeyelim dedim.

Beraber hocanın evine doğru gittik.
Babam önde ben arkasındayım...
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.