NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

Günlerdir takip edildiğimi hissediyorum. Hani hep filmlerde hep görürüz ya, karakter takip edildiğini anlar ya da hisseder, suratı düşer ve korkmuş bir ifade alır. Nefes alış verişi düzensizleşir. Sürekli arkasına bakmaya başlar. Eğer akşam saatleriyse gözü hep yerdedir, gölgeleri izler. Önünde büyüyen bir gölge varsa adımlarını hızlandırır, takipçisinden kaçmaya çalışır. Ben de gözlerimi dikkatle açar ve dev perdeye dikerim: “Ulan acaba kim takip ediyor ya?”

Günlerdir takip edildiğimi hissediyorum. Suratım düşmüyor (korku ifadesi yok yüzümde, şaşkınlık ifadesi daha çok). “Beni kim, neden takip eder?” Arkama bakıyorum, dikkat çeken kimse yok. Filmlerdeki gibi yere bakıyorum, beni takip eden kişinin gölgesini arıyor gözlerim ama sokak lambası karşımda biçimini yitirmiş bir ay gibi parladığı için önüme gölge düşmüyor. Şaşkınlığım yerini tedirginliğe bırakıyor, ciddi ciddi takip mi ediliyorum? Düşünmemeye çalışıp yürümeye devam ediyorum, bir ses çınlıyor kulaklarımda: “Öldürdüğüm değil.” Dehşete kapılıyorum. Artık iyiden iyiye panik halindeyim. “Kimdi o, kim konuştu?” Haykırıyorum yanımdan geçenlerin duyacağı şiddette içimden. Konuşan yok muydu yoksa? Kafamdan başlayıp kollarıma ve bacaklarıma yayılan bir sıcaklık hissediyorum. Ağır ağır ilerliyor, lav gibi. “Öldürdüğüm değil.” Kulaklarımda sürekli tınısı. Tanımadığım bir sesten duyuyorum bu sözleri. Kimin sesi? Her yankılanışında kimliğini biraz daha yitiriyor. Ben, sesi duydum mu gerçekten? Yoksa beynimin içinde yankılanıp duran sözcüklerin kulağımda patlaması mıydı yaşadığım? Şimdi o kimliksiz ses de yok, artık sessiz duyuyorum.

Takip edilme hissi vücudunuzu öyle etkiliyor ki, önce ensenizde ufak bir karıncalanma hissediyorsunuz, karıncalar yavaş yavaş diğer bölgeleri de ele geçirmeye başlıyor. Sonra içinize bir şey oturuyor, bir ağırlık. Rahatsız edici. Sanırsınız bedeniniz içi leş dolu bir çuval, kurtçuklar içinde kımıl kımıl. Bu sırada bir kazı çalışmasının yanından geçiyorsunuz, beton delicinin çıkardığı sesi duymuyorsunuz da takipçinizin yerdeki su birikintisine bastığı zaman çıkardığı sesi duyuyorsunuz. Tüm varlığınızla tetiktesiniz. İçinizde her an bir şey olacakmış şüphesi ve tedirginliği var. Tüyleriniz dikelmiş ve uçları tehlikenin gelmesi muhtemel olan tarafa yönelmiş, bekliyor. Bu ürpertiyle birlikte nabzınız yükseliyor, bir çarpıntı alıyor sizi. Sonuna geldiğinizi düşünüyorsunuz. Bayılma eşiğindesiniz, yarattığınız takipçi tarafından yakalanmış olmanın acısını ve korkusunu hissediyorsunuz iliklerinize kadar. Dik duruşunuz bozuluyor, hala tetiktesiniz ancak tepki göstermeye mecal bulamayacağınızı düşünüyorsunuz. Omuzlarınız biraz daha çöküyor. Bayılmak üzeresiniz, bir adım dahi atacak gücünüz kalmıyor. (Siz de biliyorsunuz ki bütün bu düşünceler sadece iki adım atma süresi içerisinde gerçekleşiyor.) Ancak olağanüstü bir şey oluyor, bir adım dahi atacak gücünüzün olmadığını düşünürken attığınız o adımda psikolojiniz tamamen yenileniyor. Duruşunuz düzeliyor, sanki az önce yere yığılacağı konusunda şüphe bile duymayan siz değildiniz. Tahmin ettiğiniz gibi sizi kimse takip de etmiyor. Rahatlıyorsunuz, tetikte olmadan yürümenin keyfini çıkarıyorsunuz. Karıncalar vücudunuzu hızla terkediyor, tüyleriniz yumuşamış bile. Kulağınıza kazı çalışmasının rahatsız edici sesi ulaşıyor, “tetikte kalmak daha mı iyiydi acaba” diye içinizden geçiriyor ve buna pişkin pişkin gülüyorsunuz. Nankörsünüz. Sahi ya, neden tetikteydiniz? Acaba tetikte olduğunuz için mi bu kadar gerildiniz ve kontrolünüzü yitirdiniz? Cahilsiniz. Bir düşünün, şu anki rahatlığınızı aklınızın duygularınıza karşı aldığı galibiyete borçlu olabilir misiniz? Siz attığınız o iki adım boyunca bu tedirginliği yaşarken, bilinciniz ve duygularınız çatışma halindeydi. Akıl takip edilmek konusunda rasyonel bir cevap ararken duygu yalnızca kendine güveniyordu. Vücut direncini yitirmeye başladığında çatışma sona erdi, kazanan rasyonel düşünen akıl oldu. Duyguya ne mi oldu? Bu sonsuz savaşın kaybedeni duygu, aksine savaşın ezelden beri kazananıydı. O, içinize ara ara düşürdüğü takip edilme hissiyle bu savaşın yaratıcısı ve tek galibiydi.

Bir yerden eve dönerken zaman nasıl geçiyor anlamıyorum. Övünmek gibi olmasın, o kadar çok monolog yazıyorum ki değme yazarlara taş çıkartırım. “Hım, demek çok boş yapıyorsun” da diyebilirsiniz siz. Bir gün ünlü bir yazar olan kendimle röportaj yapıyorum, başka bir gün az önce bahsettiğim takip edilme paranoyasını tekrarlıyorum, bir diğer gün şarkı yazıyorum. Sözleri ve besteleri bana ait olan bu anlamsız şarkılar da tabii ki benim için yazılıyor. Ama çoğu zaman anlamlandıramadığım sesleri dinliyorum. Size de dinleteyim, kapatın gözlerinizi. Göz kapaklarınızın karanlığında ilk olarak bu sayfadaki harfleri göreceksiniz gölgeleriyle beraber. Bir araya gelerek muhtemelen bir anlam bütünlüğü sağlayamamış olan bu harfler yok olmaya başladığında kulağınızda kendi sesinizden bu cümleleri duymaya başlayacaksınız. Bakın ben yankıyı duyuyor gibiyim, gözzöz kapakkklarınızının karannlığınndadadaağ. Açmayın gözlerinizi, dinleyin. Yazı formuna dönüşmemiş bu tınıları göz kapaklarınızın karanlığında görür gibisiniz değil mi? Göz bebeklerinizi onlara dikip sözcük dahi olmadan maddi varlık edinmeyi başarmış tınıları görmek istiyorsunuz, ama onlar da en az gözünüz kadar hızlı hareket edip sizden kaçıyorlar. Yakalamak mümkün değil, vazgeçin. Çünkü onlar göz bebeklerinizde, onlar içinizde, aklınızda. Onları var eden sizsiniz. Bu arada bu yazıyı kendi sesinizle okurken hiç kendi sesinize olan yabancılığınızı düşündünüz mü? Okuyorsunuz ama hangi tonda? Neden bir başkasının sesini ömür boyu unutmayacak kadar hafızamıza kazıyabiliyoruz da kendi sesimizi duyduğumuzda irkiliyoruz? Neden iç sesimizin tonu yok? Neden babamızın “senden bir bok olmaz” deyişi hala kulaklarımızda çınlarken kendi sesimizden tek bir kelimeyi kulaklarımıza getiremiyoruz. Bütün bu anlamsız konuşmalar niçin? Şu an eve gir-dim. Sesimize olan yabancılığımıza başka bir monologda değinelim.
     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.