Notes

ATG
Bölüm 338 - Kapıya Gelen Büyük Hediye

Yavaş ve kademeli bir geçişle birlikte bir gün sessizce geçti.

Yuh Che tamamen sakin bir yerde durmuştu ve kimse onu rahatsız etmeye gelmedi. Yun Che kollarının arasında Xiao Lingxi sarmalarken sessizce bir gün geçirdi. Tun Che nin yaraları ve harcadığı gücü tamamen sağduyuyu aşan bir şekilde 1 gün içinde iyileşti ve kendini yeniledi ve daha önceki ağır yaraları ve harcadığı enerji yüzünden hiç bir zayıflık hissetmemişti.

Xiao Lingxi onun koynunda yatıyordu ve tamamen rahatlamış bir haldeydi. Xiao Lingxi nin yüzü pembe kırmızı (rosy red tabiri tam olarak açıklayamadım kan geldi diyor :D ) gibi renklenmişti. Çokta ağır olmayan yaraları vardı ve neredeyse iyileşmişti. Bir anda hafif bir şekilde öksürdü. Kirpikleri kıpraşırken gözlerini açmıştı.

Yun Che onda ki zayıf değişikliği fark edince hemen gözlerini açtı ve ona baktı.

Xiao Lingxi nin görüşü giderek netleşmeye başladı. Karanlık bir yerde olmalarına rağmen Yun Che nin yüzünü tanışmıştı... Gözleri titrerken tü mvücüduda kasılmıştı.

Son bir kaç gündür her şey kafa karıştırıcı bir rüya gibiydi. Başlangıçta Xiao Lingxi bile yaşadığı şeylerin hangi kısımlarının rüya hangi kısımlarının gerçek olduğunu ayırt edemiyordu. Xiao Lingxi ve babası daha önce sadece hikayelerde duyduğu Yanan Cennet Klanı tarafından kaçırılmıştı. Xiao Lingxi Küçük Che ile buluşmuştu, geceler ve gündüzler boyunca arzuladığı buluşmaydı. Yun Che kıyaslanamaz biçimde güçlü olan Yanan Cennet Klanına gelmiş ve büyük bir kaosa neden olmuştu. Xiao Lingxi yüksek dağ uçurumundan atlamıştı ama o sadece bir kucaklanma hissetmişti.

Tüm bunlar gerçek olamayacak bir hayal gibiydi.

Xiao Lingzi bir dahaki sefere tatlı bir rüya mı yoksa bir kabus mu göreceği hakkında hiç bir fikri yoktu.