NotesWhat is notes.io?

Notes brand slogan

Notes - notes.io

Hergün aynı yürüdüğüm yoldan bugünde geçerken, kafamın içinde devamlı tekrara düşen şeyleri yeniden düşündüğümü farkettim, aslında bu farkındalığı o arkamdan seslendiğini benim onu duymadığımı yanıma kadar gelip omuza dokunup dediği an anladım. Ben yolda ilerleyip gitmeme rağmen kafamda ki dönüp dolaşan düşünceler gitmiyordu. Maddesel elle tutulur şeylerin bir sonu mu vardı? Zihin denilen ucu bucağı olmayan şeyin bir sınırı yok muydu? Bu yüzden mi düşünceler esir alıyordu insanı? Düşünce nedir, düşünmek nedir? İkisi aynı gibi dursa da farklılar aslında. Ben bana hiç dokunmamış değmemiş bir şeyin (tensel) arzusunu zihnimde acı çekerek düşünüyorum, peki ya sözcükler? Bunlar dokunmaz mı insanın içine, ruhuna, kalbine? Sihirli birşeyin sana dokunduğu anda sana hayat veren yaşam hücrelerini hissetmek, sihirli birşeyin sana dokunduktan sonra elini senden çekmesi ile artık hissettiğin yaşam hücrelerinin yavaş yavaş öldüğünü hissetmek, ayak parmak ucundan tepene kadar çıkan sıcak akışkan şeyin damarlarında birden bire buz keserek donması. Bunlar neyin açıklaması olabilir ki? Tensel temasın ötesinde insanı bu denli heyecanlandıran hangi duygu düşünce insana temas eder ki? Zihinlerin çarpışması, yeterli frenkans aralığı, aura.. Cevap ne? Belkide sadece tek cevap. Ya hissedilen şeylere saygı duymak? Kendim için söylüyorum, bu kadar hipnotik bir şekilde beni etkisi altına alan şey ne olabilir ki? Bu etkiyi hissettiğim andan itibaren varolan otokontrolümün üstüne irade ve ekstra kontrol ekledim. Kimseyi yada seni yada anlattıklarını yada bir nesneyi takıntı haline getirmek değil niyetim, kafamda dönüp durması devamlı bu şeylerin yada senin takıntı değil mi? Yada frekansı yakalamış bir zihnin çırpınışları mı? Bu denli beni esir alan yani zihnimi, beni yöneten varolmamı sağlayan zihnimi esir alan şeyden uzaklaşmak istediğim de, ki bunu yapmak istedim, bu seferde ben gelenekçi ve sahiplenici aslında başkasında bu kadarda temiz olmayacak olan karakterimi sorguya çektim. İnsan kendi içinde duyduğu şeye saygı duymaz mi? Sahip çıkmaz mı? Hissettiği şeye Birgün hiç sahip olamayacak olsa bile hissettiği şey onunla değil midir? Bunların cevabı bende evet olduğu için kaçmaktan vazgeçtim ben, hani bana benim bir yetişkin olduğumu yollar birgün kesişirse eğer bana acıma ve merhamet göstermeyeceğini söylemiştin, bunu düşününce yara almak istemediğimi düşündüm. Ama sonrasında kendim için söylüyorum, mutlu olmak için belki biraz haketmek için kendinden ödün vereceksin, duvarlarını kaldıracaksın, belki canın yanacak, ama bunu yapacaksın. Vermeden alınmıyor çünkü, ağlamadan gülmüyor insanoğlunun yüzü, savaşmadan kazanmıyor. Kaybetmek korkuyorum peki ya neyi? Kazanmadım ki, kazanmadığım benim oluşunun sevincini yaşamadığım birşeyi nasıl kaybedebilirim. Biliyorum, demiştin; Bazen yani ara sıra sadece hissettirmek bir eli tutmanın masum bir hareket olduğunu ama omuzunu ona değdirdiğinde ağırlığını verdiğinde daha etkileyici ve tahrik edici olduğunu. Ama şunu da demiştin bazen de açık ve net olmak gerek, izahat etmek. Sihirli birşeyin bana uzaktan göz kırpması, bir varolup yokolması, aslında kendinin de ne olduğunu biliyor olması, bazı zamanların o şey için zamansız olduğunu bildiğim için zihnimin çırpınışları bunlar. Aslında amacım senin için söylüyorum, sadece yanıbaşımda erkeğim olsun yada beni çokça sevsin düşüncesi değil, aradığım bir kalıp elbise yada o bu şu herkese benzeme arzusu değil. Kurduğum dünyaya yada inşaa ettiğim dünyaya senin nezaket gösterip intikal etmen. Maddesel şeylerin çok dışında, elle tutulur değil sadece nefes kesici ayak ucundan tepene kadar adını koyamayacağın bir enerjinin seni esir alması. Senin deyişin ile hezeyan. Sendeki varolan hangi şey, sokakta yanımdan geçen insanları sadece bir suretten ibaret sanmaya itti?
Para yada birkaç şey ile alınamayacak sahip olunamayacak ne vardı sende? Hergün senin o içime dolan enerjini hissettiğim günden beri bunu düşünüyorum. Her düşündüğüm de kapana sıkışmışlık hissi veren etlerimin acıyışı, zihnimin karanlık kıyılarında tsunamiye uğramış yazilacaklar belki de söylenecek olan şeyler. Bunlara sebep olan? Bak ben bunları soruyorum kendime hergün, hergün. Tek Birgün değil. Maddesel şeylerin bana yani ruhuma iyi gelmemesi mı seni bu kadar çekici kılıyor, oysa sokaktan geçen herhangi insanlar olduğumuzu söylemiştin bir konuşmamızda. Sen sadece etten kemikten varolan birşey misin ki? Aklına, zihnine girdiğim de yani bunu bazen yapabiliyorum sen izin verdiğin sürece, koskoca bir dünya kucaklıyor beni. İçinde binbir çeşit çiçeğin, ağacın, kuşun, bulutların olduğu, bu kadar cıvıl cıvıllığın içinde sert esen rüzgarların, uçsuz bucaksız mavinin verdiği huzuru ve dinginliği, kışın kar yağarken ki huzuru, yağmur yağarken ki çıkan sesleri ve sonrasında eşsiz toprak kokusunu. Sen sadece etten kemikten ibaret değilsin ki, biliyorum gözlerini tek bir noktaya kilitlediğinden herşeyin bir anda film şeridi gibi gözlerinin önünden geçtiğini. Biliyorum, ben aslında kötü biriyim derken bile iyiliğini merhametini. Kötü biri ben kötüyüm demez ki, sen olmak istediği gibi olan ruhunu azad etmiş bir adamsın. Çok mu övüyorum seni, gereksiz mi bu dediklerim? İnan zihnimin çırpınışları bunlar.
Biri gelir dokunur düşüncelerine, efsunla, eşsiz bir şekilde. Sonra tek bir dokunuş kalır hafızanda, gelen giden ve dokunmak isteyen de dokunamaz olur artık.
Tensel temasla olmuyormuş demek ki herşey ucu bucağı olmayan bir zihnin esiri de oluyormuş insan. Zihninde seni esir alan şeyin sonrasında arzuya dönüşmesi, hayalinde varolan ve sana mükemmel bir güzellik sunan zihnin ateşini dokunuşunu merakta ediyormuş insan. Kendim için söylüyorum, mesele burda sadece sevişmek mi? Bunu herhangi bir zihinle yada bedenle ister mi insan? Mesele sadece bir tene dokunup yani herhangi bir tene, zevk alıp tatmin olmaksa neden düşündüğüm şeyden başka gözümün önünde varolan şeyler bir suretten ibaret. Hemde ruhsuz, cansız. Halbuki canlı kanlı yanımda olmasada zihnimde olan şey o kadar sıcak ve hissedilir.
İnsan anlıyor ki, uzaktan da sihirli bir el dokunabiliyormuş insanın hayatına, dokunduğu anda her duyguyu bir çırpıda yaşatabiliyormuş.


Hani bir gece demiştim;
Koynuma alınca ne olacak yani geceyi?
Sende,
-Göğsünde yıldız biriktirirsin mesela. Odin'in kağnısı, Ursa major, büyük ayı heryse, aslında gökyüzüne yükselen bir Kızılderilili kızın ruhu olduğunu biliyor musun?
Orion takımyıldızının Osirisin evi olduğunu ve bütün piramitlerin ona ölçeklendirilip inşa edildiğini, siriusun en parlak yıldız olduğunu. Kutup yıldızı polarisin sönük olduğunu ama tek başına yalnız etrafındaki hiçbir yıldızla bir gözükmediğini. Gece güzeldir. Sev demiştin.


Sen küçüklüğümde hiç duymadığım masalsı şeyleri kulağıma fısıldadın, gel sarıl göğsüme yat tahammül edebilirsen Cem Karaca'dan şarkı bile söylerim demiştin sana. Biliyorum, asabi, sert, emir komuta zincirinde bir adam olduğunu, lakin böyle olman senin o ferah kalbini görmemi engellemiyor. Belki canım yanacak, belki çok üzüleceğim. Belki bir çocuk misali hata yaptıktan sonra annesinden dayak yemesine rağmen anne diye ağlayıp koşup annesine sarılan o fırtınanın içinde kaybolurken çıkan hıçkırık seslerinde yine annesinin huzur dolu göğsünde dinginliği yakalayan bir çocuk misali, cahilliğin verdiği cesaret gibi. Aslında sonunu biliyor olmana rağmen orayı es geçip sonuca odaklanmak gibi. Diyordun ya bil işte hezeyanı, şimdi de ben diyorum sana.

Çok mu dramatik bu yazdıklarım, çok mu acıklı, çok mu sıradan ve herkes gibi. Beni dibe mi çeker senin gözünde? Yoksa buda neyden bahsediyor mu dedirtir bu yazdıklarım? Yoksa aptal bir aşığın klasik sözleri gibi mi gelir? Hissettiğim şey aşktan öte, lugatta karşılığı olmayan birşey. Belki de manyak dersin bunları okuduktan sonra benim için.
Çok mu küçük düşürücü geldi bu hareketim sana? Çok açık ve net? Hatta gereksiz..
Belki de bunlara bu kadar anlam yükleyen ben, senin gözünde ne gerek vardı ki bu kadar şeye diyebileceğin biri.. Zihnim "Beş dakikaya döneceğim" diye tabela asıp bir yerlere gitmiş gibi, beynim beni yarı yolda bırakıyor.
Çok uzun bir yolculuk bu, sonu nerde bilinmeyen.

Sende bil istedim işte.
Aslında benim gözümde öylesine birşey olmadığını.
O şeye sahip çıkmak sevmek için illa herşeyiyle senin olması gerekmez ki, ben içindeki şeylere ihanet edemeyen ince fikirli gelenekçi bir kadınım.

Şunu bil ki varlığından maddesel olarak zerre kârım yok.


     
 
what is notes.io
 

Notes.io is a web-based application for taking notes. You can take your notes and share with others people. If you like taking long notes, notes.io is designed for you. To date, over 8,000,000,000 notes created and continuing...

With notes.io;

  • * You can take a note from anywhere and any device with internet connection.
  • * You can share the notes in social platforms (YouTube, Facebook, Twitter, instagram etc.).
  • * You can quickly share your contents without website, blog and e-mail.
  • * You don't need to create any Account to share a note. As you wish you can use quick, easy and best shortened notes with sms, websites, e-mail, or messaging services (WhatsApp, iMessage, Telegram, Signal).
  • * Notes.io has fabulous infrastructure design for a short link and allows you to share the note as an easy and understandable link.

Fast: Notes.io is built for speed and performance. You can take a notes quickly and browse your archive.

Easy: Notes.io doesn’t require installation. Just write and share note!

Short: Notes.io’s url just 8 character. You’ll get shorten link of your note when you want to share. (Ex: notes.io/q )

Free: Notes.io works for 12 years and has been free since the day it was started.


You immediately create your first note and start sharing with the ones you wish. If you want to contact us, you can use the following communication channels;


Email: [email protected]

Twitter: http://twitter.com/notesio

Instagram: http://instagram.com/notes.io

Facebook: http://facebook.com/notesio



Regards;
Notes.io Team

     
 
Shortened Note Link
 
 
Looding Image
 
     
 
Long File
 
 

For written notes was greater than 18KB Unable to shorten.

To be smaller than 18KB, please organize your notes, or sign in.